Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kamulaştırma - kamulaştırmasız el atma ve 6745 sayılı Kanun

Yanıt
Old 24-04-2017, 14:08   #31
Av.EAA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Pablo
Bahsettiğiniz 5 yıllık süre sadece hukuki el atmalarda önünüze çıkabilecek bir engel. Sizin davanız anladığım kadarıyla fiili el atmanın söz konusu olduğu bir dava. Bu nedenle sizin idari yargıda dava açmakta tereddüte düşmenize gerek yok.


Benimki de hukuki el atma, yazmamışım yukarıda, affedersiniz..
Old 24-04-2017, 16:21   #32
Pablo

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan antipersonel
Sayın Pablo,

Tam tersi hukuki el atmaların görüldüğü yer idari yargı olduğu için görevsizlik verilmiş, fiili el atma durumu olsaydı adli yargı görevliydi.
Sayın antipersonel,
Doğrudur, fiili el atmalarda görevli yargı yeri adli yargıdır. Ancak adli yargı yerlerince halen görevsizlik kararı verildiği ve idari yargının işaret edildiği yanlış kararlar verilebilmektedir.
Aşağıdaki kararda görüleceği üzere bu durum ne yazık ki Uyuşmazlık Mahkemesine kadar gitmektedir.
UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ E. 2016/130 K. 2016/173 T. 14.3.2016
Sn. Av. EAA da bir aylık sürenin kaçırılmaması adına dava açma mecburiyetinden bahsedince idari yargıya gitmesinde tereddüt hasıl olmaması gerektiğini belirttim. Çünkü önünde başka da bir yol kalmamıştı.
Ne yazık ki meramımı anlatmakta yeterince açıklayıcı olamadım.
Uyarınız için teşekkür ederim.
Old 25-04-2017, 07:19   #33
antipersonel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Pablo
Sayın antipersonel,
Doğrudur, fiili el atmalarda görevli yargı yeri adli yargıdır. Ancak adli yargı yerlerince halen görevsizlik kararı verildiği ve idari yargının işaret edildiği yanlış kararlar verilebilmektedir.
Aşağıdaki kararda görüleceği üzere bu durum ne yazık ki Uyuşmazlık Mahkemesine kadar gitmektedir.
UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ E. 2016/130 K. 2016/173 T. 14.3.2016
Sn. Av. EAA da bir aylık sürenin kaçırılmaması adına dava açma mecburiyetinden bahsedince idari yargıya gitmesinde tereddüt hasıl olmaması gerektiğini belirttim. Çünkü önünde başka da bir yol kalmamıştı.
Ne yazık ki meramımı anlatmakta yeterince açıklayıcı olamadım.
Uyarınız için teşekkür ederim.

Sayın Pablo,

Sizin burda paylaştığınız Uyuşmazlık Mahkemesi kararında hem hukuki hemde fiili el atmadan bahsetmektedir. Bu anlamda güzel bir paylaşım olmuş.

İmar planında temel eğitim okulu alanında kalıp bir kısmına duvar ve stabilize yol yaparak el atan davanın çözüm yeri adli yargıyı işaret etmektedir. Bu ve buna benzer yakın zamanda oldukça fazla Uyuşmazlık Mahkemesi kararı bulunmakta.

Bir taşınmazda 1 m2 dahi fiili el atma var ve geri kalanında hukuki el atma olsa dahi çözüm yeri adli yargıdır.

Sayın Av. EAA, şayet sizinde böyle bir durum söz konusu ile yukarıdaki kararları incelemenizde fayda var.
Old 25-04-2017, 15:51   #34
Av.EAA

 
Varsayılan

Görevsizlik kararı verilen davam, adli yargıda açılmış olan hukuki el atma idi.

Bugün idare mahkemelerine gidip KHK'dan sonra, yeni açılan ve devam eden davalarda ne tür kararlar verdiklerini sordum; Karar verilmesine yer olmadığına dair karar verip davacı lehine vekalet ücretine hükmediyorlarmış. Dava maktu harç ile açılıyormuş. Ben 1 aylık süremi kaçırmamak adına davayı açacağım, beni ne beklediğini de öğrenmiş oldum,sizlerle paylaşmak istedim.. Sağolun cevaplarınız için..
Old 26-04-2017, 07:01   #35
antipersonel

 
Varsayılan

Yeni değişiklik şuanda Anayasa Mahkemesinde görüşülmeyi bekliyor. İdari Yargı ''yeni yasal düzenleme uyarınca bu aşamada hukuken uyuşmazlığın esası hakkında karar verme olanağı bulunmadığından'' yeniden karar verilmesi için dosyaları bozuyor.

Size tavsiyem, şayet hukuki el atma durumu uygulama imar planında değil, nazım imar planında yada daha üst planlarda ise değişiklik sizi kapsamıyor.
Old 26-04-2017, 10:18   #36
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Size tavsiyem, şayet hukuki el atma durumu uygulama imar planında değil, nazım imar planında yada daha üst planlarda ise değişiklik sizi kapsamıyor.

Bundan kasıt nedir anlamadım ve katılamıyorum.
1- Bir yerde nazım imar planı olup uygulama imar planı olmaması çok nadir olacak bir durumdur. Genellikle ikisi peşi sıra yapılır. En fazla bir kaç aylık boşluk olur.
2- Nazım planlarda resmi kurum, eğitim, sağlık vb. gösterimler ada bazlı yapılır ve parselin durumununu belli eder. Ayrıca yollar da görülür. Yani buralara denk gelen parseller için inşaat yasağı gelmiş olur. (Yargıtay'ın hukuki el atmadan kastı da budur)
3- Kanun Uygulama İmar Planı dediği için nazım planla yapılan hukuki el atmada dava açılabilir sonucu çıkmaz. Bence tam tersine henüz uygulama imar planı yapılmadığından dava şartı gerçekleşmemiş sayılarak bu şekilde farklı bir red gerekçesi yapılabilir.
Old 26-04-2017, 10:34   #37
antipersonel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Bundan kasıt nedir anlamadım ve katılamıyorum.
1- Bir yerde nazım imar planı olup uygulama imar planı olmaması çok nadir olacak bir durumdur. Genellikle ikisi peşi sıra yapılır. En fazla bir kaç aylık boşluk olur.
2- Nazım planlarda resmi kurum, eğitim, sağlık vb. gösterimler ada bazlı yapılır ve parselin durumununu belli eder. Ayrıca yollar da görülür. Yani buralara denk gelen parseller için inşaat yasağı gelmiş olur. (Yargıtay'ın hukuki el atmadan kastı da budur)
3- Kanun Uygulama İmar Planı dediği için nazım planla yapılan hukuki el atmada dava açılabilir sonucu çıkmaz. Bence tam tersine henüz uygulama imar planı yapılmadığından dava şartı gerçekleşmemiş sayılarak bu şekilde farklı bir red gerekçesi yapılabilir.

Sayın Av. Can DOĞANEL,

1/5000 ölçekli nazım imar planları onaylanıp kesinleştikten sonra İmar Kanunun ilgili maddesi uyarınca 5 yıl içerisinde uygulanmak suretiyle uygulama imar planına dönüştürülmelidir. Burda idarelere 5 yıllık süre tanınmıştır. Fakat kendi davamda da olduğu üzere idare 2009 yılında 1/5000'lik planı onayıp kesinleştirmiş ancak uygulama imar planını 7 yıldır faaliyete geçirmemiştir. Bu yönüyle Türkiyede birçok belediyede emsal vardır. Heleki Büyükşehir Yasası ile bu durum Büyükşehir Belediyelerinin Meclisinden geçmeden onaylanmamaktadır.

Sizin bahsettiğiniz diğer hususlara bende katılmakla beraber, değiştirilen kanun maddesinde uygulama imar planı cümlesinin yer alması ve uygulama imar planları ile kastedilenin 1/1000 ölçekli planların olması ve diğer türlü nazım imar planı cümlesinin 1/5000 ölçekli planları kapsamasından dolayı burda bir ihtimal bence denenebilir düşüncesindeyim. Nihayetinde arazi sahibi 1/5000'lik planda olan taşınmazı için imar tadilatı yaptırmadan inşaata başlayamacağına göre burda 1/1000 ölçekli uygulama imar planının yapılması şartı vardır.

Diğer durumda ise Nazım imar planının onaylanma tarihinin üzerinden 5 yıl geçmiş ve ilgili idare herhangi bir kamulaştırma yapmamış ise İmar Kanunun 10 maddesine atfen dava şartı gerçekleşmiş olduğundan dava açılabilir diye düşünüyorum.

Saygılarımla,
Old 26-04-2017, 15:14   #38
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Ek Madde 1 - (EKLENMİŞ MADDE FIKRA RGT: 07.09.2016 RG NO: 29824 KANUN NO: 6745/33)
Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkanları dahilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her halde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.
Yukarıda koyu renkle görülen ifadeler mülkiyet hakkı sahipleri yönünden çok tehlikeli ifadeler. İdare Mahkemeleri son derece katı mevzuatçıdır. "Uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren" cümlesini gördüğü anda orada durur. Ortada bir UİP yoksa İdare Mahkemesi için dava da yoktur. İmar Programı zaten UİP'den sonra yapılabilecek bir uygulamadır. İmar Uygulaması da 18. madde uygulamasına atıftır. Büyükşehir Belediyesi bulunan yerlerde durum daha tehlikeli sürekli topu birbirlerine atma şansları var. Biri Büyükşehir NİP'i değiştirsin derken obürü uyguluma imar planın yapsın onaylayayım diyebilecektir. Hukuki El Atma Büyükşehirden gelirken ilçe belediyesine dava açılmış olacak, bu durumda ilçe belediyesi husumet itirazı ileri sürebilecektir. Tüm bu ihtimallerde ne olacağını kestirmek güç.
Bence biraz boşuna kafa yoruyoruz. Çünkü Anayasa Mahkemesi bu kadar garabet bir hükmü mutlaka iptal edecektir. İptal etmemesi kendini inkar olur.
Old 26-04-2017, 15:19   #39
antipersonel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Yukarıda koyu renkle görülen ifadeler mülkiyet hakkı sahipleri yönünden çok tehlikeli ifadeler. İdare Mahkemeleri son derece katı mevzuatçıdır. "Uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren" cümlesini gördüğü anda orada durur. Ortada bir UİP yoksa İdare Mahkemesi için dava da yoktur. İmar Programı zaten UİP'den sonra yapılabilecek bir uygulamadır. İmar Uygulaması da 18. madde uygulamasına atıftır. Büyükşehir Belediyesi bulunan yerlerde durum daha tehlikeli sürekli topu birbirlerine atma şansları var. Biri Büyükşehir NİP'i değiştirsin derken obürü uyguluma imar planın yapsın onaylayayım diyebilecektir. Hukuki El Atma Büyükşehirden gelirken ilçe belediyesine dava açılmış olacak, bu durumda ilçe belediyesi husumet itirazı ileri sürebilecektir. Tüm bu ihtimallerde ne olacağını kestirmek güç.
Bence biraz boşuna kafa yoruyoruz. Çünkü Anayasa Mahkemesi bu kadar garabet bir hükmü mutlaka iptal edecektir. İptal etmemesi kendini inkar olur.


Sayın Av. Can DOĞANEL,

Size katılıyorum. Anayasa Mahkemesi bu konuda muhakkak iptal kararı verecektir. Zira tüm Türkiye'de şuanda kamulaştırma davaları durmuş durumda. İdari Yargıda şuanda ''yeni yasal düzenleme uyarınca bu aşamada hukuken uyuşmazlığın esası hakkında karar verme olanağı bulunmadığından idare mahkemesince bu hususlar göz önünde bulundurularak yeniden bir karar verilmesi için dosyaları bozuyor.

Hele bir madde varki, ''bu madde kesinleşmemiş dosyalarıda kapsar'' demiyormu, kazanılmış haklar ve birçok Anayasa Maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

Saygılarımla,
Old 27-04-2017, 12:18   #40
Pablo

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.EAA
Görevsizlik kararı verilen davam, adli yargıda açılmış olan hukuki el atma idi.

Bugün idare mahkemelerine gidip KHK'dan sonra, yeni açılan ve devam eden davalarda ne tür kararlar verdiklerini sordum; Karar verilmesine yer olmadığına dair karar verip davacı lehine vekalet ücretine hükmediyorlarmış. Dava maktu harç ile açılıyormuş. Ben 1 aylık süremi kaçırmamak adına davayı açacağım, beni ne beklediğini de öğrenmiş oldum,sizlerle paylaşmak istedim.. Sağolun cevaplarınız için..

Sn. Av. EAA belirttiğiniz üzere yasanın yürürlüğe girmesinden önce açılan davalarda
yargılamaya sebebiyet verildiği gerekçesiyle vekalet ücreti ve yargılama giderleri davalı kurumlara yüklense de
bu durum yeni açılacak davalar için geçerli olmayacaktır.
Takdir edersiniz ki yasa 5 yıl içinde dava açılmasını engellediği için yeni açılacak davalarda vekalet ücreti ve yargılama giderleri bu kez davacıya yüklenecektir.
Old 28-04-2017, 19:51   #41
Mehmet Mustafa ÖZÜNVER

 
Varsayılan

Kamulaştırmasız el atma davaları burada tartışıldığı için yeni başlık açmayı uygun görmedim. O sebep sorumu buradan yazacağım. Bilindiği üzere; iştirak halinde mülkiyetlerde şeriklerden her biri kamulaştırmasız el atma dosyalarından bedel tahsili davası açılabilme yetkisine haizdir. Ancak; kamulaştırmasız el atmalardan kaynaklı bedel tahsili davalarından Mahkeme aynı zamanda idare lehine tescil hükmü de kurmaktadır. Yani taşınmaz idare lehine kamulaştırılmaktadır.

İştirak halinde mülkiyette şeriklerden hiçbirinin payı belli olmadığından, mülkiyet payının belirlenmediği bu durumda hakim kamulaştırmasız el atma sebebiyle bedele hükmederken tescil hükmünü nasıl kuracaktır. Örneğin; .. ada .. parselde iştirak halinde malik olan ve 1/... miras payı bulunan A nın tapudan terkini ile idarenin tesciline diyerek mi hüküm tesis edecektir. Konuyu birkaç hakimle istişare ettiysem de bir sonuç alamadım. Yardımcı olacak meslektaşlara teşekkür ederim.
Old 28-04-2017, 20:37   #42
antipersonel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mehmet Mustafa ÖZÜNVER
Kamulaştırmasız el atma davaları burada tartışıldığı için yeni başlık açmayı uygun görmedim. O sebep sorumu buradan yazacağım. Bilindiği üzere; iştirak halinde mülkiyetlerde şeriklerden her biri kamulaştırmasız el atma dosyalarından bedel tahsili davası açılabilme yetkisine haizdir. Ancak; kamulaştırmasız el atmalardan kaynaklı bedel tahsili davalarından Mahkeme aynı zamanda idare lehine tescil hükmü de kurmaktadır. Yani taşınmaz idare lehine kamulaştırılmaktadır.

İştirak halinde mülkiyette şeriklerden hiçbirinin payı belli olmadığından, mülkiyet payının belirlenmediği bu durumda hakim kamulaştırmasız el atma sebebiyle bedele hükmederken tescil hükmünü nasıl kuracaktır. Örneğin; .. ada .. parselde iştirak halinde malik olan ve 1/... miras payı bulunan A nın tapudan terkini ile idarenin tesciline diyerek mi hüküm tesis edecektir. Konuyu birkaç hakimle istişare ettiysem de bir sonuç alamadım. Yardımcı olacak meslektaşlara teşekkür ederim.


T.C.

YARGITAY

5. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/12539

K. 2003/14510

T. 17.12.2003

• KAMULAŞTIRMASIZ ELATMA DAVASI ( Bu Sebeple Açılan Bedel Davalarında Taşınmazın Öncelikle Vasfının Belirlenmesi-Aynı Zamanda Elatmanın Önlenmesi Davası da Açılabilmesi )

• İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET ( Bu Durumunda Zorunlu Dava Arkadaşlığının Olması-Her Paydaşın Bağımsız Dava Açabilmesi )

• DAVA ARKADAŞLIĞI ( İştirak Halinde Mülkiyet Durumunda Zorunlu Dava Arkadaşılığının Bulunmaması )

• KAMULAŞTIRMA DAVALARI ( Bu Davalarda Paydaşlar Arasında Zorunlu Dava Arkadaşlığının Olmaması-Her Paydaşın Bağımsız Olarak El Atmanın Önlenmesi ya da Bedelin Tahsili Davası Açabilmesi )

1086/m.43

4721/m.701

ÖZET : Kamulaştırmasız el atma nedeniyle bedelin tahsili davası açılabileceği gibi, el atmanın önlenmesi davası da açılabilir.
İştirak halinde mülkiyet durumunda zorunlu dava arkadaşlığı yoktur. Her paydaş bağımsız dava açabilir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki;
1-Kamulaştırmasız el atma sebebiyle açılan bedel davalarında, taşınmazın öncelikle vasfının belirlenmesi gerekir. Taşınmazın arsa niteliğinde kabulü için, ilgili Belediye'den, belediye imar planı içerisinde olup olmadığının, olmadığı takdirde belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde bulunup bulunmadığının, belirtilen sınırlar içerisinde bulunması halinde, etrafının meskun olup olmadığının ve belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığının sorulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Taşınmazın, belirlenen vasfına göre arsa olması halinde, dava konusu taşınmaza yakın yerlerden benzer yüzölçümlü serbest alım satımı yapılan emsal taşınmaz kayıtlarını ibraz etmeleri hususunda taraf vekillerine mehil verilmesi ve ayrıca aynı özelliklere sahip satışlara ait emsal kayıtların ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü'nden re'sen getirtilmesi ve emsal karşılaştırması suretiyle değerinin biçilmesi, taşınmazın arazi vasfında olması durumunda ekilebilecek ürünlere ait dekar başına verim miktarlarının ilgili İlçe Tarım Müdürlüğünden değerlendirme tarihindeki kg. satış fiyatlarının da Hl Müdürlüğünden getirtilip, ikisi teknik ve biri de mülk sahibinden teşkil olunacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması
3-Davacılar vekili, 12.05.2003 havale tarihli ıslah dilekçesi ile öncelikle, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmaz bedelinin tahsilini ve davacıların hisselerinin topudan terkinini, bu mümkün olmadığı takdirde, davalının taşınmaza vaki müdahalenin önlenmesi ile ecrimisil bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
16.05.1956 gün 1-6 Esas ve Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararına göre, kamulaştırmasız olarak taşınmazına el konulan kişi, ilgili kamu tüzel kişisi aleyhine el koymanın önlenmesi davası açılabileceği gibi, bu eylemli duruma razı olduğu takdirde taşınmaz değerinin tahsili davası da açabilir.
Davacılar vekili ıslah dilekçesinde, İçtihadı Birleştirme Kararında yazılı her iki davayı terditli olarak açtığından, mahkemece davacıya mehil verilmek suretiyle davasını hangi sebebe hasrettiği, diğer bir deyişle, men'i müdahale mi? yoksa, taşınmaz bedelini mi? istediği açıklattırılmalı, daha sona yapılacak keşif sonucu alınacak rapora göre davanın hasredildiği neden yönünden, esastan incelenip karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
4-Kamulaştırma davalarında paydaşlar arasında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur. İştirak halinde malik olsalar dahi, her paydaşın bağımsız olarak, kamulaştırmasız el atma nedeniyle, el atmanın önlenmesi ya da bedelin tahsili davası açabileceği gözetilmeden davanın reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenle HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine, 17.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.



5. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/3693
K. 2005/5100
T. 28.4.2005
• EL ATILAN TAŞINMAZA EMSALLERE GÖRE FAZLA BEDEL TAYİNİ ( İsabetsiz Olduğu )
• KAMULAŞTIRMASIZ Davacılara Diğer Mirasçıların Davaya Katılmalarının Sağlanması Veya Miras Şirketine Mümessil Atanması Konusunda Süre Verilmesi Gereği )
• İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET ( Diğer Mirasçıların Davaya Katılmalarının Sağlanması Veya Miras Şirketine Mümessil Atanması Konusunda Süre Verilmesi Gereği - Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Taşınmaz Bedelinin Tahsili )
1086/m.43,44
ÖZET : Dava konusu taşınmazda pay sahibi olan murisin mirasçılarından bir bölümü tarafından açılan davada, mahkemece, iştirak halinde mülkiyet hükümleri uyarınca davacılara diğer mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras şirketine mümessil atanması konusunda süre verilmesi ve sonucuna göre yargılamaya devam edilerek karar verilmesi gerekir.
Dava konusu kamulaştırmasız el atılan taşınmaz için emsallere göre fazla bedele hükmedilmesi yerinde değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Taşınmazın arsa vasfında kabulü ile emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibariyle doğrudur. Ancak;
1- Dava, dava konusu taşınmazda 8/620 pay sahibi ölü Sefer mirasçılarından bir bölümü tarafından açılmıştır. Muris Sefer'in taşınmazdaki mülkiyeti iştirak halinde bulunduğundan davacılar vekiline davacıların dışındaki diğer mirasçıların davaya katılımlarının sağlanması veya miras şirketine mümessil tayin ettirilmesi hususunda süre verilmesi gerektiği gözetilmeden davaya devamla ve eksik inceleme ile hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
Dava konusu taşınmaza TEM otoyolu yapımı için kamulaştırmasız el atıldığından TEM otoyolunun dava konusu taşınmazın değerine olumlu bir etkisi olamayacağı gözetilmeden emsal taşınmazlara göre daha değerli olduğundan bahisle fazla bedele hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine 28.04.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/8927
K. 2005/12638
T. 24.11.2005
• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA ( Taşınmazın İştirak Halinde Mülkiyete Tabi Bulunması - Diğer Paydaşların Davaya Katılmalarının Sağlanması veya Miras Şirketine Mümessil Tayin Edilmesi Gereği )
• İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET ( Davacıların İştirak Halindeki Hisselerine Karşılık Tazminata Hükmedilemsinin Hatalı Olduğu - Taşınmazın Tümüne Malikmiş Gibi Taşınmazın Tapu Kaydının İptaline Karar Verilmesini Yasaya Aykırı Olduğu )
• ÜRÜN DEĞERİ ( Dekar Başına Alınan Ürün Miktarının İl Tarım Müdürlüğünce Bildirilenden Fazla Alınmasının Hatalı Olduğu )
• EL ATILAN TAŞINMAZIN BARAJ GÖLÜNDE KALMASI ( Tapudan Terkin Edilmesine Karar Verilmesi Gereği - Davalı İdare Adına Tescilne Karar Verilmesinin Yasaya Aykırı Olduğu )
• BARAJ GÖLÜNDE KALAN EL ATILAN TAŞINMAZ ( Tapudan Terkin Edilmesine Karar Verilmesi Gereği - Davalı İdare Adına Tescilne Karar Verilmesinin Yasaya Aykırı Olduğu )
2942/m. 11
3402/m. 16/c
ÖZET : El atılan taşınmaz, baraj gölü içinde kaldığından, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi uyarınca tapudan terkinine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden davalı idare adına tesciline karar verilmesi yasaya aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi yöntem bakımından doğrudur. Ancak;
1- Dava konusu Dereköy Köyü 126 cilt 14 sayfa 138 sıra noda kayıtlı taşınmaz Tırnova Mahacırlarından Hasan oğlu Mehmet, Mehmet kızı Ayşe, Hatice ve Mehmet oğlu Mustafa adına seviyen kayıtlı olup, tapu maliklerinden Mehmet Onbaşı oğlunun da ölmüş olduğu ve taşınmazın bu hissedarına ait kısmının halen iştirak halinde mülkiyete tabi bulunup müşterek mülkiyete çevrilmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle bu tapu malikinin diğer mirasçı paydaşlarının davaya katılmalarının sağlanması, olmadığı takdirde miras şirketine mümessil tayin edilmesi yönüne gidilmesi düşünülmeden, davacıların iştirak halindeki hisselerine karşılık tazminata hükmedilmesi, ayrıca taşınmazın tamamına malikmiş gibi kabul edilerek tüm taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verilmesi,
2- Bilirkişi kurulunca münavebe ürünü olarak alınan buğday, mısır, kuru fasulye ve biberin İl Tarım Müdürlüğü verilerine göre dekar başına ortalama sırası ile 328 kg., 590 kg., 100 kg. ve 1300 kg. ürün alınabileceği belirtilmiş olmasına rağmen bilirkişi kurulunca daha yüksek alınmak suretiyle fazla bedele hükmedilmesi,
3- Kabule göre de;
El atılan taşınmaz, baraj gölü içinde kaldığından, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi uyarınca tapudan terkinine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden davalı idare adına tesciline karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene iadesine 24.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 08-05-2017, 16:04   #43
Mehmet Mustafa ÖZÜNVER

 
Varsayılan

T.C. 5. HD., 2014/9641
KAMULAŞTIRMASIZ ELATILAN TAŞINMAZ BEDELİNİN TAHSİLİ DAVASI - DAVACILARIN KENDİ MİRAS PAYINA YÖNELİK OLARAK DAVA AÇMA HAKKININ OLDUĞU - DAVA AÇAN PAYDAŞLARIN TALEPLERİ HAKKINDA ESASTAN İNCELEME YAPILARAK KARAR VERİLMESİ GEREĞİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU
ÖZET: Dava, kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun ?iştirak halinde veya müşterek mülkiyette, paydaşların tek başına dava hakları vardır.? hükmü gözetildiğinde davacıların kendi miras payına yönelik olarak dava açma hakkının olduğu nazara alındığında dava açan paydaşların talepleri hakkında esastan inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, davanın reddine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
(2942 S. K. m. 14)
Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi, davacılardan K. B. vd. vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Dava, kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davacıya verilen 2 haftalık kesin süre içerisinde, iştirak halindeki taşınmazın diğer paydaşının vekaletnamesinin verilen yasal sürede ikmal edilmediği ve usulüne uygun davaya dahil edilmediğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılardan K. B. vd. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kamulaştırmasız el atma davalarında değerlendirme yapılırken Kamulaştırma Kanununun hükümleri kıyasen uygulanır.
Bu itibarla 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 14/3. maddesinin iştirak halinde veya müşterek mülkiyette, paydaşların tek başına dava hakları vardır. hükmü gözetildiğinde davacıların kendi miras payına yönelik olarak dava açma hakkının olduğu nazara alındığında dava açan paydaşların talepleri hakkında esastan inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine hükmedilmesi
Doğru görülmemiştir.
Sonuç: Davacılardan K. B. vd. vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacılardan K. B. vd.den peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 28.10.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)
Old 18-05-2017, 12:48   #44
Nurettin Demir

 
Varsayılan Uzlazmadan Vazgeçilmesi

Bence malik her aşamada uzlaşma tutanağını imzalamış olsa bile vazgeçme hakkına sahiptir.
Çünkü; idareler uzlaşma davetinden başlayarak,uzlaşma telifini yaptıkları andan ,kişinin özgür iradesiyile karar vermesi için usulü yerine getirmemekte, güçlü olan kamusal yetkiyi baskı aracı olarak kullanmaktadır.

Bu nedenle uzlaşma tutanakları detaylı incelenerek bu hususta hukuki yaptırımlar uygulanabileceği gözardı edilmemelidir.
Old 10-06-2017, 11:48   #45
Tortuga

 
Varsayılan

Merhabalar,
Anayasa Mahkemesi'nde 2942 sK. Geçici 11. maddesinin iptali hususunda herhangi bir gelişme olduğuna dair bilgisi olan var mı? Benim ulaşabildiğim kadarıyla en son Adana 3. İdare Mahkemesinin başvurusu yöntemine uygun olmadığı gerekçesiyle reddedilmiş. http://kararlaryeni.anayasa.gov.tr/K...ordsOnly=False
Old 10-06-2017, 20:43   #46
antipersonel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Orissa
Merhabalar,
Anayasa Mahkemesi'nde 2942 sK. Geçici 11. maddesinin iptali hususunda herhangi bir gelişme olduğuna dair bilgisi olan var mı? Benim ulaşabildiğim kadarıyla en son Adana 3. İdare Mahkemesinin başvurusu yöntemine uygun olmadığı gerekçesiyle reddedilmiş. http://kararlaryeni.anayasa.gov.tr/K...ordsOnly=False

Henüz açıklanan bir karar yok fakat eli kulağında. Çünkü yapılan itirazların belirli bir sürede (4 yada 6 ay) çözümlenmesi gerekiyor. Muhalefet partisinin yaptığı başvuru üzerinden karara bağlanacak, bu nedenle de usulüne uygun yapıla başvuruların tamamı ana dosya ile birleştiriliyor. Toplu olarak karar verilecektir.
Old 13-06-2017, 16:01   #47
avkdeniz

 
Varsayılan

Bence Anayasa mahkemesi yapılan düzenlemenin iptaline karar vermeyecek maalesef bunun gibi bekleyen çok sayıda kanun maddeleri var. Elektrik kayıp kaçak bedelleri hususu 1 yıldır beklemede..
İdare aleyhine Kazanmış olduğumuzu tüm davalar birer birer reddedilmeye başladı.
Artık idare aleyhine bir karar çıkmıyor ve bir hukukçu olarak ne yapacağımızı şaşırdık hayrolsun...
Old 11-08-2017, 19:21   #49
mk_akbas

 
Varsayılan

İyi günler.herhangi bir Gelişme var mıydı?
Old 11-02-2018, 13:47   #50
Matrix

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlar; Gelinen son nokta hakkında bilgi var mı?
Old 19-04-2018, 17:59   #51
Fazladanödemeyeçözüm

 
Varsayılan

Şimdi uyaptan lehimizdeki kararın 03.04.2018 tarihinde bozulduğunu ve bozma sebebinin ise 2942 sayılı Yasaya eklenen geçiçi 12. maddesi olduğunu öğrendik, dava 2016 yılı Şubatta lehimize sonuçlanmış 20.08.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik sebebi ile bozma geliyor. Tam bir hukuk garabeti. Bu konuda son gelişmeler nedir?Saygılar...
Old 20-04-2018, 08:45   #52
av__emrah

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Fazladanödemeyeçözüm
Şimdi uyaptan lehimizdeki kararın 03.04.2018 tarihinde bozulduğunu ve bozma sebebinin ise 2942 sayılı Yasaya eklenen geçiçi 12. maddesi olduğunu öğrendik, dava 2016 yılı Şubatta lehimize sonuçlanmış 20.08.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik sebebi ile bozma geliyor. Tam bir hukuk garabeti. Bu konuda son gelişmeler nedir?Saygılar...

Sayın Meslektaşım, ilgili kararı buraya yükler misiniz? İyi çalışmalar.
Old 27-04-2018, 16:53   #53
Fazladanödemeyeçözüm

 
Varsayılan

Dava, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın arttırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
20.08.2016 tarihinde kabul edilerek 07.09.2016 gün 29824 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6745 sayılı Kanunun 35. maddesi ile 2942 sayılı Yasaya eklenen geçiçi 12. maddesi ile;
"24/02/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan idarelerin taraf olduğu her türlü alacak ve bedel artırım davalarında taşınmazın değeri; uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle güncellenir ve ortaya çıkan gerçek bedel hak sahibine ödenir.
Bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve onbirinci fıkra hükümleri, bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır. Devam eden dava ve icra takipleri ise, bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır.” hükmü getirilmiştir.
Bu durumda yukarıda açıklanan hususta rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, bozmanın niteliğine göre sair yönler incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 03/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 16-05-2018, 12:31   #54
Fatma Çınar

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşların,

Kamulaştırma Kanunu'nda yapılan değişiklikle, kanun okunamaz ve anlaşılamaz bir hal almış. Yeni bir dava hazırlığında olduğumdan son değişikliklikleri incelemeye ve anlamaya çalıştım ama konu hakkında yakın zamanda çalışması olan meslektaşlarımdan da fikir almak istedim.
Belediye 1985'te yaptığı imar planı ile gayrimenkulü yol olarak ayırıyor. Ve fiilen de oraya asfalt döküp kullanmaya başlıyor. Ancak tapu kayıtlarında kamulaştırmaya dair herhangi bir ibare yok. Sadece bedeliyeden istenen imar durumunda gayrimenkulün tamamının yolda kaldığı ve krokide gösterilen gayrimenkulün "terk edilecek" ibaresi taşıdığı görülüyor.

Ben olay 1985 yılında olduğundan ve hukuki değil fiili el atma olduğundan, uzlaşmak için Belediyeye müracaata gerek olmadığını, her ne kadar KK.Ek Madde 1'e uygun yol olarak ayrıldığı düşünülse de durumun hukuki değil, fiili olduğu için bu madde hükmüne de giremeyeceğimi, direkt kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davası açabileceğimi düşünüyorum. Konu hakkında uyarı ya da katkıları olacak meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim. İyi çalışmalar
Old 21-05-2018, 21:12   #55
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan Fatma Çınar'ın Sorusu ile İlgili

1. Soruda geçen olayda , hukuki el atma söz konusu olmayıp, fiili el atma durumu bulunduğundan açılacak dava Kamulaştırma K.EK MADDE 1 hükmüne tabi değildir. Dolayısı ile davanın görülmesi adli yargının görevine girer.

2. El atma 1985'de gerçekleşmiş olup 1956-1983 arası döneme ait olmadığından olayda GEÇİCİ 6.MADDE uygulanmaz. Dolayısı ile dava "uzlaşma başvurusu" şartına da tabi değildir.Doğrudan dava açılması mümkündür.

3. İdarenin ,imar uygulaması sonucu, yasal DOP kesintisi dışında kalan kısım için tapu malikine başka bir taşınmaz verme veya başka bir parsele ortak etme yada bedelini ödeme zorunluluğu varken bunlardan hiçbirini yapmadan "yola terk edilecek " şerhi ile taşınmazın tamamı hakkında DOP kesintisi uygulayarak taşınmazın tamamına fiile el atması "kamulaştırmasız el atma " sayılır.

4. Bu davada Kamulaştırma K.GEÇİCİ MADDE 12. hükmü uygulanır.Bu maddede uzlaşmanın dava şartı olduğuna dair bir hüküm yer almış değildir. Yalnız madde uzlaşmada görüşülecek konulara değinen Geçici 6.maddenin 3.fıkrasına yollama yaptığından ,dava dilekçesinde bu yasal duruma değinilerek "müvekkilin bedel dışındaki alternatif çözümlere dair bir isteği bulunmadığından ,bunun için uzlaşma başvurusundan bir sonuç alınamayacağı açık bulunmakla doğrudan dava yolu tercih edilmiştir" şeklinde bir açıklamada bulunulmasının yararlı olacağını düşünüyorum.
Old 25-05-2018, 12:10   #56
Pablo

 
Varsayılan

BASIN DUYURUSU

25/5/2018

ND 11/18

İmar Uygulaması Sonucu Kamu Hizmetine Tahsis Edilen Taşınmazlara Getirilen Kısıtlamaların
Yeniden Başlamasına Yol Açan Kuralın İptali

Anayasa Mahkemesi 28/3/2018 tarihli toplantısında E.2016/196 numaralı dosyada 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na, 20/8/2016 tarihli ve 6745 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle eklenen geçici 11. maddenin iptaline karar vermiştir.

İtiraz Konusu Kural

3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesinde, düzenleme ortaklık paylarının toplamının umumi hizmetler için ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde eksik kalan miktarın belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanacağı öngörülmüştür.

Aynı Kanun’un 10. maddesinde kamu hizmetine tahsis edilmiş olan böyle yerlerin ilgili kamu kuruluşlarınca beş yıl içinde kamulaştırılacağı ve bu amaçla gerekli ödeneğin kuruluşların yıllık bütçelerine konulacağı hüküm altına alınmıştır.

2942 sayılı Kanun’un ek 1. maddesinde, beş yıllık sürenin uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren başlayacağı düzenlenmiştir. Bu maddeyle idareye, bu süre içinde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazları kamulaştırma veya mülkiyet hakkının kullanılmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapma yükümlülüğü getirilmiştir. Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmaz malikleri tarafından idareye başvuru işlemleri ve uzlaştırma süreci tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırılmasından sorumlu idare aleyhine dava açılabileceği belirtilmiştir.

Aynı Kanun’un itiraz konusu geçici 11. maddesinde ise ek 1. madde kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar bakımından söz konusu beş yıllık sürenin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür. Bu beş yıllık sürenin dolması, imar yoluyla el atma işlemlerine karşı dava açılabilmesi için bir ön koşul olarak düzenlenmiştir. İtiraz konusu kuralın ikinci fıkrasında bu Kanun’un ek 1. maddesinin üçüncü fıkrası hükmünün bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanacağı öngörülmüştür.

İtiraz konusu kural, yürürlüğe girdiği tarihten önceki kısıtlılık sürelerinin dikkate alınmaması sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla bu düzenleme, zaten kısıtlılığı devam eden taşınmazlar yönünden Kanun’un ek 1. maddesiyle maliklere tanınan idareye başvuru ve idari yargıda dava açma hakkının kullanılabilmesi için geçmesi gereken beş yıllık süreyi yeniden başlatmaktadır.

Başvuru Gerekçeleri

Başvuru kararlarında, derdest olan davaların esası hakkında karar verilmesini engelleyen ve mülkiyet hakkı üzerindeki kısıtlamaların daha uzun sürmesine yol açan itiraz konusu kuralın mülkiyet hakkını, hak arama hürriyetini ve hukuk devleti ilkesini zedelediği ve Anayasa’nın 2., 5., 9., 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

İmar planları onaylanarak idare ve bireyler açısından hukuki sonuçlar doğurmaktadır. İmar planlarının onaylanmasından sonra özellikle imarlı alan içinde bulunulacak her türlü imar ve yapı faaliyetlerinde imar plan ve programlarına uygun davranma, her türlü yapı için ilgili idareden izin alma ve izin ilkelerine uygun olarak yapı inşa etme yükümlülüğü doğmaktadır. Bunun yanında taşınmazın imar planında kamu hizmetine ayrılması henüz bir kamulaştırma yapılmayıp fiilen de taşınmaza el atılmadığı için mülkiyet hakkını ortadan kaldırmamakla birlikte malikin mülkiyet hakkından doğan yetkilerini önemli ölçüde kısıtlamaktadır. Bu kapsamda kamu hizmet alanı olarak ayrılmasından dolayı taşınmaz üzerinde inşai faaliyette bulunulabilmesi mümkün olamadığı gibi bu durumun satış, bağış, ipotek ve diğer irtifak haklarının tesisi yönünden yapılacak işlemler ve taşınmazın rayiç değeri bakımından da olumsuz etkileri bulunmaktadır. Dolayısıyla imar uygulamalarının ve bu bağlamda taşınmazların imar durumunun kamu hizmet alanı olarak belirlenmesinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği kuşkusuzdur.

Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir.

Anayasa’nın 35. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla sınırlanabilir. İmar planlarıyla arazi ve arsa düzenlemesi sırasında taşınmazların bir kısmının kamu hizmetine ayrılmasının kamu yararı amacına dönük olduğu kuşkusuzdur.

İtiraz konusu kuralla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kamu yararı amacına dönük olması yeterli olmayıp ayrıca ölçülü olması gerekir. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır.

Düzenli ve planlı bir kentleşmenin sağlanabilmesi amacına yönelik olarak arsa ve arazi düzenlemesi yapılmasının ve bu kapsamda kamu hizmetleri için ihtiyaç duyulan taşınmazların kamu hizmetine ayrılmasının itiraz konusu kural bakımından elverişsiz bir araç olduğu söylenemez. Diğer taraftan sosyal birer varlık olarak aynı yerleşim yerinde ve bir arada yaşayan bireylerin bu ihtiyaçlarının giderilmesi, özel mülkiyette bulunmayan kamusal birtakım alanların varlığını gerekli hâle getirmektedir. Dolayısıyla kamu yararı amacıyla imar uygulamasında taşınmazların kamu hizmeti alanlarına ayrılması suretiyle itiraz konusu kural kapsamında mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin gerekli olmadığı söylenemez.

İtiraz konusu kuralla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin orantılı olup olmadığı da incelenmelidir. Özel mülkiyette bulunan taşınmazların imar uygulamasında kamu hizmeti alanı olarak ayrılması yoluyla malike aşırı ve orantısız bir külfet yüklenmemelidir.

İmar uygulamalarının geniş alanları kapsaması nedeniyle ve bütçeye yeterli ödeneğin konulması amacıyla kanun koyucu kamulaştırma sürecinin beş yıllık süre içinde tamamlanmasını öngörmüştür. Mülkiyetin kontrolüne ilişkin söz konusu müdahaleler bakımından kanun koyucunun takdir yetkisi bulunmaktadır. Bu takdir yetkisi çerçevesinde söz konusu kamu yararı amacının gerçekleştirilmesi yönünden belirtilen fiilî ve hukuki engeller sebebiyle malikin makul ve belirli bir süre boyunca bu kısıtlamalara katlanması beklenebilir. Ancak bu sürenin uzaması hâlinde söz konusu kısıtlamalar, taşınmaz malikine yüklenen külfeti ağırlaştıracağı gibi kısıtlılık süresinin uzamasına bağlı olarak malikin zararını karşılayabilecek herhangi bir giderim imkânının getirilmemesi de malike aşırı bir külfet yüklenmesine sebep olacaktır.

İtiraz konusu kuralda, imar uygulamasıyla getirilen kısıtlılık yönünden öngörülen beş yıllık sürenin maddenin yürürlük tarihinden itibaren yeniden başlaması hüküm altına alınmıştır. Başka bir ifadeyle mülkiyet hakkından dilediği gibi tasarruf edebilmesi ve yararlanabilmesi kısıtlanan malikin kamulaştırma bedeline kavuşabilmesi veya söz konusu kısıtlılık hâlinin kaldırılarak mülkiyet hakkından yararlanabilmesi için geçmesi gereken beş yıllık sürenin yeniden başlaması söz konusu olmaktadır. Kanun koyucu bu süre nedeniyle malikin uğradığı zararları telafi etmeye veya gidermeye yönelik herhangi bir düzenleme ise getirmemiştir. Üstelik bu kısıtlılık nedeniyle açılacak davalarda taşınmazı kullanamamaktan doğan zararların tazminine yönelik bir düzenleme mevcut olmadığı gibi itiraz konusu kural, yürürlük tarihinden önceki kısıtlılık sürelerinin de dikkate alınmamasına yol açmaktadır. Bu durum ise malike aşırı bir külfet yüklemekte ve kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi malik aleyhine bozmaktadır. Dolayısıyla itiraz konusu kuralla mülkiyet hakkına yapılan müdahale orantılı değildir.

Anayasa Mahkemesi, açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırı bulunan itiraz konusu kuralın birinci fıkrasının ve bu fıkranın iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan ikinci fıkrasının iptaline karar vermiştir.
Old 25-05-2018, 14:55   #58
Mehmet Mustafa ÖZÜNVER

 
Varsayılan

Boylelikle hukuki el atmanin onundeki engel kaldirilmis oldu.
Old 26-05-2018, 21:42   #59
Av.Alper1907

 
Varsayılan

merhabalar,

hukuki el atma ile ilgili süre engeli kalktığı için bu konuda bir dava açacağım.

Müvekkillere ait taşınmaz 1986 yılında belediye meclisinin aldığı kararla imar planında çocuk bahçesi olarak geçiyor. Taşınmazda fiili el atma bulunmamaktadır.
Bu durumda görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğu konusunda bir tereddütüm yok.

2942 sayılı kamulaştırma kanunu Ek Madde 1 Hukuken el atma konusunda düzenleme getirmiş, iptal edilmeden önceki geçici 11. madde ise Ek madde 1'in yürürlüğe girmesinden önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar için uygulanacağı görülüyor. Bu durumda;

1- Ek madde 1 gereğince dava açmadan önce idareye uzlaşma başvurusu yapmam gerekir mi? (Ek madde 1 ve iptal edilmeden önceki geçici 11. maddeyi birlikte değerlendirirsek, hukuken el atmanın Ek madde 1'in yürürlüğe girmesinden önce olması bu durumu değiştirir mi? ) Ben yine de uzlaşma yoluna gideceğim.

2- Açılacak davada harç ve vekalet ücreti maktu mudur nisbi midir? (Geçici 11. madde 1 ve 2. fıkralar iptal edildiği için nisbi olabilir mi? Diğer türlü yasa koyucunun geçici 11. madde gibi bir düzenleme getirmesinin amacının olmayacağı kaanatindeyim, ancak EK madde 1, 3. fıkradaki "Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılacak dava ve takiplerde, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan ancak henüz karara bağlanmayan veya kararı kesinleşmeyen davalara bu madde hükümleri, kesinleşen ancak henüz ödemesi yapılmayan kararlar hakkında ise geçici 6 ncı maddenin üçüncü, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri uygulanır." düzenlemesi de mevcut.)


3-Davayı belirsiz alacak davası şeklinde açabilir miyim?

Değerli Yorumlarınız İçin Şimdiden Teşekkürler...
Old 27-05-2018, 13:20   #60
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan Av.Alper1907'nin sorusu ile ilgili

1.) Hukuki el atmalarda, bugüne kadar gelen uygulamaya göre ;idari yargıda dava açılmadan önce uzlaşma için idareye başvuru gereklidir. Bu kural dava tarihi esas alınarak, EK 1.m.nin yürürlüğünden önceki olaylara da uygulanır. İstisnası dosyanın görevsizlik kararı ile adli yargıdan gelmiş olması veya ilgilinin başka nedenlerle kısıtlılık halinin kaldırılmasını istediği halde kısıtlamanın devam etmiş olması halleridir.

2.) 1956-1983 arası fiili el atmalarda harç ve vekalet ücreti maktu 1983 sonrasındakiler de nisbidir. Fakat hukuki el atmalar için Danıştay 6.dairesi ayırım yapmadan maktu harç ve vekalet ücreti uygulamasını sürdürmektedir.

3.) İYUK.nda belirsiz alacak davası yer almamıştır.Yalnız 16/4 m.deki "tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” hükmü hukuki el atma davaları da uygulanır. Diye düşünüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
6111 sayılı kanun kamulaştırmasız el atma Bilge Kağan Meslektaşların Soruları 481 30-04-2015 17:57
2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'da kamulaştırma bedeline ilişkin uzlaşma tutanağına itiraz ve iptali REX Meslektaşların Soruları 1 06-02-2013 08:29
Kamulaştırmasız el atma davası ve Kamulaştırma Kanunu 12. md Mesut AVCI Meslektaşların Soruları 1 31-10-2012 22:20
Kamulaştırmasız El Atma Davası Sırasında Kamulaştırma kamu Meslektaşların Soruları 12 24-04-2012 22:17
Kamulaştırma ve Kamulaştırmasız El Atma Çalışma Sunumları Ahmet Turan Eşya Hukuku Çalışma Grubu 6 27-08-2009 23:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08432889 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.