Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

hükmün tavzihi

Yanıt
Old 15-11-2007, 15:52   #1
üye10245

 
Varsayılan hükmün tavzihi

herkese selamlar.

açtığımız bir asliye hukuk davası sonuçlandı. gerekçeli karar elimize ulaştı. ama bi sorun var. davayı kazanmamıza rağmen hakim karar kısmıda vekalete hükmetmemiş ayrıca davamız kabul olunduğu hükümde varken, taleplerimizden bir tanesi gerekçeli kararda yer almıyor.

şimdi sorum şu; hükmün tavzihi müessesini işletebilirmiyiz? Baki hocanın kitabında sadece maddi hataların olması, açıklanması, ayrıntılandırılmasından bahsediliyor.

düşüncem, konunun, dosyanın esasına ilişkin olmadığı yolunda. tavzih yapılabilir diye düşünüyorum. ama buna dair bir örneğe rastlamadım. genelde bi hükmün belirsizliğini ortadan kaldırılması amacı var. yani yeni bir hüküm maddesi eklemek yok.

şimdiden ilginize çok teşekkür ederim.
Old 15-11-2007, 15:58   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/49
Karar: 2007/339
Karar Tarihi: 08.02.2007

ÖZET: Somut olayda tapusunun iptaline karar verilen parselde toplam (mahreç) pay 1600 hisse itibar olunup 1345/1600 payın hak sahipleri adına tesciline karar verilmesine karşın kalan 255/1600 payın kim ya da kimler adına tapuya tesciline karar verildiği hüküm yerinde gösterilmemiştir. Hükmün bu haliyle infaz olanağı yoktur. Bu durumda tavzih talebinin kabul edilmesi gerekir.

(1086 S. K. m. 455)

Dava: Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda:

Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacı tapu kaydına ve kadastro öncesi sebebe dayanarak genel kadastro sonucunda davalılar adına oluşan tapu kaydının iptali ve tescili isteğiyle Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu dava sonucunda verilen ve 18.1.2005 tarihinde kesinleşen 13.11.1991 tarih ve 1985/125 Esas, 1991/376 karar sayılı ilamda davalı taraf üzerinde bırakılan pay hesabının maddi hata ile yanlış yapılmış olduğu sebebine dayanarak, tavzih isteminde bulunmuştur.

Mahkemece 3.8.2006 tarihli müteferrik karar ile talebin reddine karar verilmiş, hüküm tavzih talebinde bulunan davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, tavzin istemine ilişkindir.

HMUK'nun 455 ve müteakip maddelerinde tavzih isteğinin hükmü veren mahkemeye taraf adedi kadar verilecek dilekçe ile yapılacağı Mahkemece dilekçenin bir nüshasının diğer taraflara tebliğ ettirilerek yazılı olarak cevap verilmesi için uygun bir süre belirleneceği, cevabında tavzih isteyen tarafa yazılı olarak tebliğ olunacağı hükme bağlandığı halde mahkeme usule ilişkin bu hususlar yerine getirilmemiştir.

Diğer taraftan, hüküm belirsiz olur ve açık olmazsa veya çelişkili fıkralar içerirse icrasına (uygulanmasına) kadar iki taraftan her biri belirsizliğin açıklığa kavuşturulmasını ve çelişkinin giderilmesini isteyebileceği gibi, iki tarafın isim ve sıfat ve iddialarının sonuçlarına ilişkin hatalar ve esas karardaki hesap hataları da mahkemece düzeltilir.

Somut olayda tapusunun iptaline karar verilen 22 parselde toplam (mahreç) pay 1600 hisse itibar olunup 1345/1600 payın hak sahipleri adına tesciline karar verilmesine karşın kalan 255/1600 payın kim ya da kimler adına tapuya tesciline karar verildiği hüküm yerinde gösterilmemiştir. Hükmün bu haliyle infaz olanağı yoktur. Bu durumda tavzih talebinin kabul edilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere reddine karar verilmesi doğru değildir.

Sonuç: Davacı E….. temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile 3.8.2006 gün 1985/125-1991/376 sayılı müteferrik kararın açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 08.02.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 15-11-2007, 16:08   #3
halit pamuk

 
Varsayılan

Kanaatimce, tavzih değil, temyiz etmeniz gerekecek.



T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/1903
K. 2005/11592
T. 24.11.2005
• MADDİ HATA ( Hükümde Olmayan Vekalet Ücretinin Tavzih Yolu İle Hükme Eklenmesi Usul ve Kanuna Aykırı Olduğu )
• MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVASI ( Hükümde Olmayan Vekalet Ücretinin Tavzih Yolu İle Hükme Eklenmesi Usul ve Kanuna Aykırı Olduğu )
• VEKALET ÜCRETİ ( Hükümde Olmayan Vekalet Ücretinin Tavzih Yolu İle Hükme Eklenmesi Usul ve Kanuna Aykırı Olduğu )
• TAVZİH ( Tavzih Yoluyla Hükmün Değiştirilemeyeceği - Hükümde Olmayan Vekalet Ücretinin Tavzih Yolu İle Hükme Eklenmesi Usul ve Kanuna Aykırı Olduğu )
1086/m.455
2004/m.72
ÖZET : Tavzih yolu ile hüküm değiştirilemez. Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davası sonunda verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen kararda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi nedeniyle davalı banka tarafından kararda maddi hata bulunduğundan bahisle düzeltme talebinde bulunulmuş, mahkemece talep kabul edilerek verilen tavzih kararı ile vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi şeklinde kararda düzeltme yapılmıştır. Hükümde olmayan vekalet ücretinin tavzih yolu ile hükme eklenmesi usul ve kanuna aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı bankanın, tarımsal kredi nedeniyle kefalet ilişkisinden dolayı müvekkili aleyhine takibe geçtiğini, oysa ki, müvekkilin kefalet limitinin 6.000.000.000.- TL. olmasına rağmen davalının 40.106.040.581.- TL. üzerinden takibe geçtiğini ve müvekkili evinde haciz işlemi yaptığını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %40 tazminata, ayrıca müvekkilinin manevi zarara uğradığı için manevi tazminata da karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının müteselsilen sorumlu olduğunu, bu nedenle limitle sorumluluğunun sözkonusu olmadığını öne sürerek davanın reddi ile %40 tazminata hükmedilmesini istemiştir.

Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davacının istirdat talebinin vazgeçme nedeniyle yasal koşulları oluşmadığından reddine, İİK'nın 72. maddesi uyarınca menfi tespit talebinin ödeme nedeniyle istirdat davasına dönüştüğü için menfi tespit davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davacının icra inkar ve manevi tazminat, davalı bankanın da tazminat taleplerinin reddine, davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş, hüküm temyiz edilmeden 01.11.2004 tarihinde kesinleşmiş, ancak, davalı banka vekili 22.11.2004 tarihli dilekçesi ile kararda maddi hata olması nedeniyle bu hususun düzeltilmesi talebinde bulunmuş, mahkemece bu talebin kabulü ile 29.11.2004 tarihli tavzih kararı ile vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesi şeklinde kararda düzeltme yapılmış, bu husus davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi, yerel mahkemenin 29.11.2004 tarihli tavzih kararına yöneliktir. Hükümlerin tavzihi HUMK'nın 455. maddesinde düzenlenmiş olup "Hüküm müphem ve gayri vazıh olur veya mütenakız fıkraları ihtiva ederse icrasına kadar iki taraftan her biri iphamın tavzihini ve tenakuzun ref'ini isteyebilir" hükmünü içermektedir. Tavzih yolu ile hüküm değiştirilemez. Davalı vekilinin tavzih talebine konu ettiği husus temyiz edilebilirse de, bu hüküm temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Hükmün tavzih yolu ile değiştirilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan tavzih kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkemenin 29.11.2004 tarihli ek kararının ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 24.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi



T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/9220

K. 2005/14972

T. 11.10.2005

• ERKEN ÖDEME İNDİRİMİ ( Sözleşmede Borcun Erken Ödenmesi Halinde Davacıların Erken Ödeme İndiriminden Yararlanacaklarına İlişkin Herhangi Bir Şart Bulunmamasına Göre Kapatma Ücreti Alınacağı Kararlaştırıldığından Bu Şart Tarafları Bağlayacağı )

• KREDİNİN ERKEN ÖDENMESİ ( Sözleşmede Davacıların Erken Ödeme İndiriminden Yararlanacaklarına İlişkin Herhangi Bir Şart Bulunmamasına Göre Kapatma Ücreti Alınacağı Kararlaştırıldığından Bu Şart Tarafları Bağlayacağı )

• MENFİ TESPİT DAVASI ( Sözleşme Tarafların Serbest İradeleriyle Düzenlenmiş Olup Aksine Bir İddia Da İleri Sürülmemiş Olduğundan Sözleşmede Haksız Şartların Varlığından Söz Edilemeyeceği - Erken Ödeme İndirimi )

• SÖZLEŞMEDE HAKSIZ ŞART ( Sözleşme Tarafların Serbest İradeleriyle Düzenlenmiş Olup Aksine Bir İddia Da İleri Sürülmemiş Olduğundan Sözleşmede Haksız Şartların Varlığından Söz Edilemeyeceği - Erken Ödeme İndirimi )

• TAVZİH AÇIKLAMA ( Talep Edilmesine Rağmen Karar İle Hüküm Altına Alınmayan Bir Husus Tavzih Kararı İle Sonradan Hüküm Altına Alınamayacağı )




ÖZET : Davaya konu sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle henüz 4077 sayılı Yasayı değiştiren 4822 sayılı Yasa yürürlüğe girmemiş olduğundan ve sözleşme mevcut yasalara ve Bankalar Yasası ile Borçlar Kanunu hükümlerine aykırı olmadığından, sözleşme tarafların serbest iradeleriyle düzenlenmiş olup, aksine bir iddia da ileri sürülmemiş olduğundan, sözleşmede haksız şartların varlığından söz edilemez. Anılan sözleşmede borcun erken ödenmesi halinde davacıların erken ödeme indiriminden yararlanacaklarına ilişkin herhangi bir şart bulunmamaktadır. Sözleşmede kredinin erken ödenmesi halinde kapatma ücreti alınacağı kararlaştırıldığından bu şart tarafları bağlar.
Öte yandan, hükmün anlaşılamayacak biçimde bulunması, veya açıklıkla anlaşılamaz ve çelişik fıkralar içermesi halinde bu usuli eksikler tavzih yoluyla düzeltilir. Ancak, talep edilmesine rağmen karar ile hüküm altına alınmayan bir husus tavzih kararı ile sonradan hüküm altına alınamaz.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılardan A. U'nun davalı bankadan 10.500.000.000.TL konut kredisi kullandığını, diğer davacının da sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, kredinin 72 ayda taksitler halinde geri ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalının bu krediye karşılık olarak hem ipotek aldığını hem de 26.023.000.000 TL tutarında teminat senedi aldığını, kredi borcunu erkenden ödeyip borcu kapattıklarını, erken ödeme sırasında davalı bankanın kendilerinden 558.997.677 TL erken kapatma ücreti ve %5 BSMV istediğini, sözleşmede bulunan tüm bu şartların haksız şart niteliğinde bulunduğunu, erken ödeme indiriminden yararlanmaları gerekirken davalının sözleşmeye dayanarak erken ödeme bedeli istediğini, tüm bu hususların 4077 sayılı Yasa kapsamına aykırı bulunduğunu ileri sürerek istenen 558.997.677 TL'den borçlu olmadıklarının tespitine, erken ödeme indiriminden yararlanmalarının sağlanmasına, bu nedenle fazladan ödenen paradan şimdilik 500.000.000 TL'nin tahsiline, ipoteğin fekkine, teminat senedinin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, aralarındaki sözleşmenin 1.6.2000 tarihinde düzenlendiğini, bu tarih itibariyle 4822 sayılı yasanın henüz yürürlükte bulunmadığını ve sözleşmenin Bankalar Kanuna aykırı bir yanının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen 1.6.2000 tarihli sözleşmenin haksız şartlar içerdiği ve 4077 sayılı Yasanın 6. maddesine aykırı bulunduğu, anılan kredinin 49 ay geri ödemeli olması halinde davacıların 2.838.196.924 TL daha az ödemede bulunmalarının gerektiği gerekçe gösterilerek davacıların 2.838.196.924 TL fazla ödediklerinin tespitiyle şimdilik bunun 500.000.000 TL'sinin tahsiline, ipoteğin fekkine, teminat senedinin iadesine karar verilmiş; davacıların talebi üzerine de tavzih kararı ile de davacıların erken ödeme nedeniyle davalıya 558.997.677 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davada dayanılan 1.6.2000 tarihli sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle henüz 4077 sayılı Yasayı değiştiren 4822 sayılı Yasa yürürlüğe girmemiş olup davada dayanılan sözleşmenin yürürlükteki mevcut yasalara ve Bankalar Yasası ile BK hükümlerine aykırı herhangi bir yönü bulunmamaktadır. Sözleşme tarafların serbest iradeleriyle düzenlenmiş olup, aksine bir iddia da ileri sürülmemiştir.
O nedenle, sözleşmede haksız şartların varlığından söz edilemez. Anılan sözleşmede borcun erken ödenmesi halinde davacıların erken ödeme indiriminden yararlanacaklarına ilişkin herhangi bir şart bulunmadığı gibi o tarih itibariyle bu konuda mevcut bir yasal düzenleme de yoktur. O nedenle sözleşme hükümleri tarafları bağlar. Mevcut sözleşmenin 10. maddesi ve özellikle bu sözleşmenin eki mahiyetinde olduğu belirtilen ödeme planı altındaki ( 3 ) maddesinde açıkça "iş bu kredinin vadesinden önce kapatılması durumunda bankaca kalan bakiye üzerinden %9 oranında kapatma ücreti uygulanacağı" hükme bağlanmıştır. Bu nedenle davacılar %9 oranında kapatma ücretinden sorumlu oldukları gibi herhangi bir ihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin 1.7.2004 günü bakiye borçlarını ödediklerinden fazladan ödemede bulunduklarını ileri sürerek, talepte bulunamazlar.
Hal böyle olunca davacıların diğer taleplerinin reddine, davalı bankaca istenen erken ödeme bedelinin yatırılması şartıyla teminat senedinin iadesine ve ipoteğin fekkine karar verilmesi gerekir. Öte yandan, HUMK'nın 455. maddesi hükmünce hükmün müphem, gayrivazıh olması veya mütenakız fıkralar içermesi halinde bu usuli eksikler tavzih yoluyla düzeltilir. Talep edilmesine rağmen karar ile hüküm altına alınmayan bir husus tavzih kararı ile sonradan hüküm altına alınamaz. Mahkemenin bu hususu da gözardı ederek sonradan hükmün değiştirilmesine yol açacak şekilde davacıların davalıya 558.997.677 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş olması da kabul şekli bakımından usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 16-11-2007, 09:10   #4
üye10245

 
Varsayılan

çok teşekkür ederim. çok işime yaradı. iyi çalışmalar.
Old 09-04-2010, 14:19   #5
Av.Barış

 
Varsayılan

vekalet ücretinin yanlış hesaplanması tavzih nedeni midir?
Old 09-04-2010, 16:12   #6
mlk

 
Varsayılan

Aynı şekilde; Vekalet ücretinin yanlış hesaplanması da temyiz nedenidir..
Old 14-07-2012, 10:03   #7
kemalekmen

 
Varsayılan

Tavzihle, hükümde karşılanmayan talepler hakkında karar verilmesi talep edilemez.Kar verilirken, faiz talebi, masraflar, vekalet ücreti, iştirak nafkası, yosulluk nafakası, hakkında karar verilmemiş ise, tavzih yolu ile karar verilmesi talep edilemez.
Old 07-11-2012, 18:09   #8
av.külcü

 
Varsayılan Tedbir nafakasının bitiş tarihi tavzihle düzeltilebilir mi?

Bir boşanma davamda hakim, tedbir kararıyla ilgili hüküm kurarken şöyle (bence yanlış) bir cümle kurdu;

"...TL. tedbir nafakasının dava tarihinden karar tarihine kadar davalıdan tahsiline, kararın kesinleşme tarihinden sonra iştirak nafakası olarak devamına ..."

Karar tebliğ edilince, tavzih talebiyle mahkemeye başvurdum ve; "karar tarihine" olarak yazılmış kısmın, devam eden cümleden hareketle "kararın kesinleşme tarihine kadar" olarak tavzihen değiştirilmesini talep ettim.

Hakim, kalem aracılığıyla haber göndermiş "bu yanlışlık tavzihle düzeltilemez, ancak temyiz edilebilir" diye. Ben de kararı temyiz etmek istemiyorum lehime bir karar çünkü. Ayrıca tedbir nafakasının niteliği gereği gerekçeli karardaki hususun maddi hata olduğunu düşünüyorum ve temyiz yerine tashih veya tavzihle düzeltilebileceğine inanıyorum.

Sormak istediğim şu; tavzih talebim gerçekten yasa ve usule aykırı mı? Kararı mutlaka temyiz mi etmeliyim?
Bilgisi deneyimi olan arkadaşlar yardımcı olursa sevinirim, temyiz edeceksem sürem az kaldı

Şimdiden teşekkürler...
Old 04-09-2013, 12:31   #9
av.eduss

 
Varsayılan

kararda "davalı kendini vekil ile temsil etmiş olduğundan ...tl vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ibaresi var..cümlenin başı davalı lehine başlamış ama devamında karışmış..yani bence bu açıkça maddi hata ..buna rağmen yine tavzih sebebi olarak görülmeyecekmi ? usul ekonomisi bakımından bu dosyayı bu sebeple yargıtay a göndermek ne kadar doğru ?
Old 09-04-2015, 12:26   #10
neeylesin mahmud

 
Varsayılan

uzun süre geçmiş ama yazayım dedim. 6552 sayılı kanun hükümlerince feragat edilen davalarda yargılama giderlerine hükmedilemiyor. Fakat Mahkeme son duruşmada mazertimizi kabul etmemiş davayı feragat nedeniyle redderek bitirmiş. Gönderdiği gerekçeli kararda ise aleyhimize vakalet ücretine hükmetmiş. Bu durumda temyiz mi etsek tavzih mi talep etsek?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Aile Konutu - Hükmün İşleyişi Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 12 30-03-2012 12:06
Hakem heyeti kararlarının tavzihi istenebilir mi? mslmklvz Meslektaşların Soruları 7 31-10-2007 12:24
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına av.knel Meslektaşların Soruları 2 01-07-2007 13:26
tahliye davası ve hükmün icrası... Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 1 03-04-2007 12:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06081295 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.