A.Ş. in devrinden önceki vergi borcu

sevgili meslektaşlarım;
müvekkil a.ş, 04.04.2005 tarihinde noterde sözleşme yaparak şirket hisseleri devir alıyor.devir alınmadan önce vergi borcu yok ve buna ilişkin vergi dairesinden borcu yoktur yazısı alınıyor.05.12.2006 yılında şirket devrediliyor.02.01.2008 tarihinde devralan şirkete 2000 yılına ait vergi borcu tebliğ ediliyor ve devralan şirket 02.01.2008 tarihinde vergi dairesiyle uzlaşma yapıyor ve bu borçları 01.02.2008 tarihinde 12.633.00 YTl ödüyor.protokolde de devirden önce herhangi bir borç çıkarsa devreden şirket sorumludur diye madde eklenmiş.müvekkil şirkete icra takibi yapıldı ve itiraz edildi.şimdi de itirazın iptali davası açıldı.vergiler kıymet takdir komisyonuna aktarılınca zamanaşımı durur mu? Yani bizim devirden 5 yıl önceki borçtan sorumlu olmamız gerekir fakat devralan şirket dava açmadan ödüyor ve şimdi de ödediği meblağı müvekkil şirketten rücuen tahsil etmek istiyor.buna ilişkin yargıtay kararı bulamadım.ilgililenenlere şimdiden teşekkürl

Sayın Halilerdemir, Şirketin devri aktif ve pasifi ile ( kül halinde devredilmiştir. ncak devir sözleşmesine devir tarihine kadar olan borçlardan devredenlerin sorumlu olacağı hususunun dercedilmiş olması bakımından müvekkilinize rücu etme hakkını doğurmuştur. ancak 2008 yılında tebliğ edilen kamu alacağı 2000 yılına ilişkin bir borç ise zamanaşımı bakımından tahsili cihetine gidilmemesi, itiraz edilmesi gereken bir kamu alacağı iken, taktir komisyonuna gönerilen döneme ilişkin zamanaşımı durur, taktir komisyonu kararı ilgili daireye gelmesi ile yeniden işlemeye başlar. 2000 yılına ilişkin verginin zamanaşımı süresinin son yılında durululmasına sebebiyet verecek işlemlerin olması halinde ise zamanaşımını bir yıl daha uzatır, sanırım sizin sorununuz tarh ( tahakkuk ) zamanaaşımına ilişkindir. zira müvekkiliniz şirketi devraldığında vergi borcunun olmadığına ilişkin belge almış olması o döneme kadar tarh tehakkuk edip ödenmemiş vergisinin olmadığı anlamını taşımaktadır. ancak 2005 yılı içerisinde taktire sevkedilmesi gereken bir işlem ile karşılaşılmış ise idare taktire bu dönem içinde sevkedildiği için zamanaşımı süresini 2006 yılına sevkeder. ancak bu kez tahsil zamanaşımı da 2006 yılında dolmuş olmaktadır. 2008 yılında yapılan ödeme zamanaşımı bakımından idarece talebedilmemesi gereken bir bedel olmakla birlikte, zamanaşımı defi talebinde bulunmadıkları ve zamanaşımına uğrayan bir vergiyi itiraz etmeden ödeyen yeni devralanların devredene zarar kastı aranmalıdır. (zamanaşımına ilişkin hükümler ise VUK 111/2,114,126,138 md. ile AATUHK 37/3,102,103 ve 104 md )

sayın Ararat;
zaman ayırıp yanıtladığınız için çok teşekkür ederim.antalyadaki seminerinize katılmak istedim ama bir türlü fırsat olmadı.
Belirttiğiniz gibi zamanaşımına uğramış borcu ödeyip sonra da protokol hükümlerine dayanıp rücu etmek için icra takibine koydular.biz de itiraz ettik.itirazın iptali davası açtılar.Yazdığınız bilgiler çerçevesinde cevap hazırlıcaz ama zamanaşımına uğramış borç eksik borç olup ödeme yapılınca geri istenemez.Müvekkile de rücu ile de olsa tahsil yoluna gidilemez demeyi düşünüyorum.her ne kadar devirden önceki borçlardan sorumlu isek de bu borca itiraz etmeliydi.zarar kastıyla ödeme yaptıklarını düşünüyoruz biz de.

Sayın Erdemir,

Gerçi kamu alacaklarına ve vergilendirmeye ilişkin sorumlulukların sözleşme ile devredilemeyeceği şayet böyle bir hüküm özel akitlerde yeralması halinde maliye idaresini bağlayıcı olmaycağı vergi hukukunun da amir hükümleri olmakla birlikte, Şİrket Tüm borç ve alacakları ile devredilmiş sayıldığından ve ayrıca sözleşmeye özel bir hükmün dercedilmesi rücu hakkını doğrumuş olmakla birlikte, Borç Hükmi şahıs Tüzel kişiliği haiz şirket borcudur, Tüzel kişiliğin malvarlığından alınmıştır, Tüzel kişiliğin devam etmesi ile ortaklarının değişmesi faaliyetini ve mükellefiyetini etkilemez, zira borç şirketin Mükelefiyetine ilişikin bir kamu alacağı ve ortakların değişip değişmemesine bağlı olmaksızın tahsili cihetine gidilmiş olmakla birlikte, zamanaşımı defi'nde bulunmadan ödenmiş olması yine yeni ya da eski ortaklara yüklenmesi gereken bir borç olmadığı düşünülmelidir, ortaklardan bağımsız bir mal varlığı mevcut tüzel kişiliğin öz varlığından alınmış olmasına karşın, yeni ortakların ya da temsil ve ilzama yetkili kişilerin devredeni zarar kastı vardır ve eksik bir borçtur. şirket ortaklarının özel mal varlığından tahsil edilmiş bir borç olmamakla birlikte zamanaşımına uğramış bir kamu alacağının müvekkilinizin iradesi ile ödendiğinden de bahsedilemez, dolayısıyla rücu edilmiş olması zarar kastından mütevellit eksik bir borçtur. savunmanızı ortaklar bakımından da yapmanız daha da etkili olacaktır
iyi çalışmalar diliyorum.

sayın Ararat,
ilginize ve bilgilerinizi paylaştığınız için tekrar teşekkür ederim.

Rica ederim, teşekküre değecek bir şey yok önemli olan paylaşmaktır... saygılarımla

iyi çalışmalar