Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

İdarİ Yargi Kararlarinin Şeklen Uyguyanmasinin DoĞurduĞu Cezaİ Sorumluluk

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-05-2009, 16:07   #1
üye19576

 
Varsayılan İdarİ Yargi Kararlarinin Şeklen Uyguyanmasinin DoĞurduĞu Cezaİ Sorumluluk

İDARİ YARGI KARARLARININ ŞEKLEN UYGUYANMASININ
DOĞURDUĞU CEZAİ SORUMLULUK




I-GİRİŞ;
1-
Mahkeme kararları, üç şekilde kamu görevlileri tarafından suç teşkil edecek şekilde işlevsiz bırakılmakta ve sorumluluk doğurmaktadır.
Bunlar;
a-Yargı kararının hiç yerine getirilmemesi,

b-Yargı kararının geç yerine getirilmesi
c-Yargı kararının şeklen yerine getirilip, bir başka işlem ile etkisiz hale getirilmesi,

Şeklinde Yargıtay kararında belirtilmektedir.
Bu sayılan eylemler, TCK 257/1.maddesinde yer alan görevi kötüye kullanma suçunu teşkil ettiği gibi hukuki açıdan da tazminat sorumluluğu doğurmakta, ayrıca disiplin yönünden de yaptırım gerektirmektedir.
2-Yargı kararlarının hukuka uygun biçimde yerine getirilmemesinin de iki türü bulunmaktadır.
a-Yargı kararlarının fiilen uygulanmasının imkansızlaşmasıdır. Örneğin, atama işlemi aleyhine dava açan bir memurun, kararın verilmesinden sonra, vefat etmesi veya emekli olması halinde, bu kararın yerine getirilmesi fiilen mümkün olmayacaktır.
b-Yargı kararlarının hukuken uygulanmasının imkansızlaşmasıdır. Örneğin, hukuka aykırı biçimde emekli edilen bir kişinin açtığı davayı kazanması, ancak bu dava süreci içinde yaş haddini doldurmuş olması nedeni ile çalışmasının hukuken mümkün bulunmaması durumunda, hukuki imkansızlıktan bahsedilebilir. Veya yurtdışı sınavına girip mülakatta kaybeden birinin, dava açıp kazanması ancak bu süre içinde rütbesinin emniyet müdürlüğüne yükselmesi, mevzuatta da başkomiser rütbesinden daha üst olanların yurtdışına çıkmasının hukuken mümkün bulunmaması halinde de yine hukuki imkansızlık olduğu kabul edilmektedir.
Ancak bu iki durumda dahi, bu kez idarenin tazminat sorumluluğu doğmaktadır.
3-Yargı kararlarını uygulamayan, müsteşar veya vali gibi üst düzey kamu görevlileri de birinci derece sorumlu bulunmaktadırlar.
Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 08.06.2006 tarih ve 25/15 sayılı kararında ise (Görevi kötüye kullanma zimmet, banka zimmeti, irtikap rüşvet ve kamu idaresine karşı işlenen suçlar-Yargıtay tetkik Hakimi-hasan Tahsin GÖKCAN-Seçkin Kitapevi-Ankara-2008-S.196) “Sanık, bakanın bilgi ve buyruğu doğrultusunda hazırlanan müşterek kararname taslağını soyadının baş harfi olan (…) harfini yazarak parafe etmekle, yürütmenin durdurulmasına ilişkin idari yargı kararını etkisiz bırakma işlemin yapılmasına yol açmak suretiyle suça katılmıştır. Sanığın, hiyerarşik düzeydeki buyrukları yerine getirmekle yetindiği yolundaki savunması yerinde değildir. Çünkü suç oluşturan bir buyruğu yerine getirmek, eylemi suç olmaktan çıkaran ve onu hukuka uygun kılan bir neden olamaz.”

Bazı durumlarda daha alt birimlerde sorumlu tutulmaktadır. Bu durumda da, alt birim amirlerinin tümü deği1, o birinin en üstündeki makam sahibi sorumlu tutulması Yargıtay kararlarında dile getirilmektedir.
Bu durumda Genel Müdür veya İl Müdürü gibi en üst birim amirlerinin de sorumlulukları ortaya çıkmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.9.2006 tarih ve 157/200 sayılı kararında, (Görevi kötüye kullanma zimmet, banka zimmeti, irtikap rüşvet ve kamu idaresine karşı işlenen suçlar-Yargıtay tekkik Hakimi-hasan Tahsin GÖKCAN-Seçkin Kitapevi-Ankara-2008-S.192) yürütmeyi durdurma kararın uyguladıktan sonra kısa bir süre içinde, mağduru başka bir yere atama yapan sanıklar arasına İl Valisi ve İl Müdürü alınmış ve cezalandırılmıştır. Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 24.05.2007 tarih ve 12/25 sayılı kararında, en üst birim amirlerinin paraflarının bulunması, sorumluluk için yeterli görülmüştür.
Ancak, konusu suç teşkil eden emrin hiçbir surette uygulanmayacağı Anayasamızın 137.maddesinde ifade edilmiş, TCK nın 24.maddesinde de detaylandırılmıştır. Benzer hükümler 2559 sayılı yasanın 2.maddesinde de yer almaktadır. Burada söz konusu olan hukuka aykırı emir değil, konusu suç teşkil eden emir söz konusu olacağından, emrin yazılı vermesinin hukuki bir kıymeti olmayacaktır. Alt kademelerin sorumluluklarının da bu çerçevede değerlendirilmesi mümkündür.

II-AÇIKLAMALAR;



A-Mahkeme Kararının Hiç Uygulanmaması;

2577 sayılı yasanın 28.maddesinde göre, idari yargı kararlarının gereğinin yerine getirilmesi için idareye maksimum 30 günlük süre verilmiştir. Bu sürenin, hiçbir koşulda uzaması mümkün değildir.


Bu sürede gereken işlem veya eylemin yapılmaması durumunda görevi kötüye kullanma suçu oluşmaktadır.
Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 23.10.2000 tarih ve 5861/6973 sayılı kararında (http://www.bakale.com/ictihatlar.php?mode=&kat=1); Genel müdür olan sanığın, yürütmeyi durdurma kararını tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yerine getirmeyip, memuru göreve başlatmadığı için görevi kötüye kullanma suçunu işlediği belirtilmiştir.
Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 07.05.2007 tarih ve 1048/4294 sayılı kararında ; (Görevi kötüye kullanma zimmet, banka zimmeti, irtikap rüşvet ve kamu idaresine karşı işlenen suçlar-Yargıtay tetkik Hakimi-hasan Tahsin GÖKCAN-Seçkin Kitapevi-Ankara-2008-S.192) “Sanığın, mahkeme kararını 30 günlük yasal süre içinde uygulamamak biçimindeki eyleminin 765 sayılı TCY’nin 228. maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden yasal temelden yoksun gerekçe ile aynı yasanın 240. maddesi uyarınca hükümlülüğüne karar verilmesi, yasaya aykırıdır.” Şeklinde karar verilmiştir.

B- Mahkeme Kararının Geç Uygulanması;
Mahkeme kararı gereğinin geç yerine getirilmesi halinde de yine görevi kötüye kullanma suçu oluşacaktır.
Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 23.10.2000 tarih ve 5861/6973 sayılı kararında (http://www.bakale.com/ictihatlar.php?mode=&kat=1) “Genel müdür olan sanığın, ‘yürütmenin durdurulması ve katılanın görevine iadesi’ konusundaki Danıştay kararını tebligat tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yerine getirmemekten ibaret eyleminin. İYY’nın 28/1. maddesine açıkça aykırı bulunduğu, bu nedenle TCY’nın 228/1. maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmeden; (...üst mercilerden onay için beklendiği, alınan onayın tebliğinden itibaren makul süre içinde katılanın işe alındığı...) gerekçesiyle beraat kararı verilmesi yasaya aykırıdır.”
Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 27.11.2002 tarih ve 15317/17790 sayılı kararında (Görevi kötüye kullanma zimmet, banka zimmeti, irtikap rüşvet ve kamu idaresine karşı işlenen suçlar-Yargıtay tetkik Hakimi-Hasan Tahsin GÖKCAN-Seçkin Kitapevi-Ankara-2008-S.197) “SSK. Hastanesi başhekimi olan sanığın, kendisinden önce aynı görevde bulunan ve yürütmeyi durdurma kararının uygulanması amacıyla genel müdürlük tarafından görevine tekrar başlatılmasına karar verilen katılanın göreve başlatılma yazısının gereğini 18 gün geciktirmesi biçimindeki eyleminin özel hüküm niteliğindeki TCY’nin 228/1. maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden genel hüküm olan aynı Yasanın 240/1. maddesiyle ceza verilmesi yasaya aykırıdır.”

C-Kararın Görünüşte Uygulanıp Fiilen Uygulanmaması



İdare makamları, bazı durumlarda idare mahkeme kararını şeklen yerine getirmekte, bir süre sonra aynı hukuka aykırı işlemi tesis ederek, mahkeme kararının uygulanmasını imkânsızlaştırmakta, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırarak, hükümsüz hale getirmektedir.
Yargıtay Ceza Genel kurulunun 26.09.2006 tarih ve 2006/4.MD-164, 2006/201 sayılı kararında http://www.bakale.com/ictihatlar.php?mode=&kat=1)
“başka yere atanan memurun, yargı kararı ile göreve başlatılmasının hemen ardından, göreve iadesinin arkadaşları arasında tedirginlik ve huzursuzluk doğuracağı, işe yönelik isteksizliğe neden olacağı gibi gerekçeler ile bu kez başka bir ilçede görevlendirilmesinin, yargı kararını etkisizleştirilmesine yönelik, keyfi bir uygulama niteliğinde olduğu gerekçesi ile sanık K.Valisinin mahkumiyetine karar verilmiştir.
Örneğin bir atama kararının iptal edilmesi üzerine, bazı kamu görevlileri bu mahkeme kararı şeklen uygulanmakta, davacı memur eski görevine tekrar başlatılmakta, bir süre sonra yeni ve tekrar atamayı haklı kılacak biçimde ortada hiç neden yok iken, soyut gerekçeler oluşturarak veya gerekçesiz biçimde takdir yetkisine sığınarak yeni bir işlem tesis edip, davacı memur görevden alınıp başka bir göreve atanmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel kurulunun 03.10.2006 tarih ve 2006/4-196, 2006/204 sayılı kararında (http://www.bakale.com/ictihatlar.php?mode=&kat=1) “yargı kararına dayanılarak göreve başlatılan (memuru), yine aynı gün geçici bir görev ile başka bir ilçede görevlendirilmesinin, Anayasanın 138.maddesi ile 2577 sayılı yasanın 28.maddesi uyarınca, TCK nın 257/1.maddesinde yer alan görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı, mahkeme kararının yaptırım gücünün her hangi bir saik ile kaldırılmasının mümkün olmadığı belirtilmiş ve mahkumiyete karar verilmiştir.
Bu durum yasaya ve mahkeme kararına karşı bir hile teşkil etmekte, kurnazca tesis edilen bu işlem dolayı ile hem idarinin, hem bu işleme emir verenlerin, hem de bu işleme katılanların cezai, hukuki, disiplin ve mali sorumlulukları doğmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09.05.2006 tarih ve 4.MD.116/138 sayılı kararında
(Görevi kötüye kullanma zimmet, banka zimmeti, irtikap rüşvet ve kamu idaresine karşı işlenen suçlar-Yargıtay tetkik Hakimi-Hasan Tahsin GÖKCAN-Seçkin Kitapevi-Ankara-2008-S.194) “Katılanın, atama işlemleri ile ilgili olarak Ankara 2. idare Mahkemesince verilen yürütenin durdurulması ve iptal kararlarının uygulanarak görevine başlatılma tarihinden 4 ay 8 gün, iptal kararından ise 2 ay 13 gün sonra koşullarda herhangi bir değişiklik olmamasına karşın, Lice ilçesine atanmasında yargı kararlarının şeklen uygulanarak, sonuçlarının etkisiz hale getirilmesinin amaçlandığı ve bu işlemle katılanın maddi ve manevi bakımdan zarara uğratıldığı saptandığından, 765 sayılı Yasanın 228/1. maddesinde düzenlenen görevde yetkiyi kötüye kullanarak keyfi işlemde bulunma suçu oluşmuştur. Olayda kişilerin mağduriyetine neden olma öğesi gerçekleşmiş bulunduğundan eylem 5237 sayılı Yasanın 257/1. maddesi kapsamında da suç oluşturmaktadır.” Şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 11.05.2004 tarih ve 6104/6053 sayılı kararında
(Görevi kötüye kullanma zimmet, banka zimmeti, irtikap rüşvet ve kamu idaresine karşı işlenen suçlar-Yargıtay tetkik Hakimi-Hasan Tahsin GÖKCAN-Seçkin Kitapevi-Ankara-2008-S.194) “Yetkili makamlarca onaylanmış üst ölçekli imar planlarında tarımsal niteliği korunacak alan olarak belirlenen bölgenin belediye meclisince konut alanına’ çevrilmesine karar verdikten sonra, belediye başkanı olan sanığın yargı kararını aşabilmek için belediye meclis kararı ile plan tadilatı yaparak ve buna göre yeni inşaat ruhsatları düzenleyip idari yargı kararlarını sözde uygulanmış gibi göstererek, gerçekte ve son çözümlemede Bursa 1. İdare Mahkemesinin yürütmenin durdurulması’ ve iptal’ kararlarını uygulamadığının anlaşılmasına karşın, yetersiz ve yasal olmayan gerekçelerle beraat kararı verilmesi, yasaya aykırıdır.”
Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 12.04.2000 tarih ve 1770/2876 sayılı kararında
(Görevi kötüye kullanma zimmet, banka zimmeti, irtikap rüşvet ve kamu idaresine karşı işlenen suçlar-Yargıtay tetkik Hakimi-Hasan Tahsin GÖKCAN-Seçkin Kitapevi-Ankara-2008-S.195) “Sanıkların, saptanıp kabul edilen Ankara İdare Mahkemesinin katılan hakkındaki kararını uygulayıp görevine iade ettikten sonra, 8 gün gibi çok kısa bir sürede bu görevdeki çalışmalarında uyumsuzluk gösterdiği gerekçesiyle bir başka göreve atamaları biçimindeki eylemlerinin T.C.Yasasının 228. maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmeden karar verilmesi, yasaya aykırıdır.”
Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 22.09.2004 tarih ve 7229/9066 sayılı kararında
Görevi kötüye kullanma zimmet, banka zimmeti, irtikap rüşvet ve kamu idaresine karşı işlenen suçlar-Yargıtay tetkik Hakimi Hasan Tahsin GÖKCAN-Seçkin Kitapevi-Ankara-2008-S.195) “Belediye başkanı olan sanığın, itfaiye eri olarak çalışan yakınanın görevine son verdiği, yakınanın başvurusu üzerine İdare Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı verdiği, bu karar üzerine göreve başlatılan yakınana mezarlıktaki otları temizleme görevi veren sanığın eyleminin TCY’nin 228/1. maddelerine uygun olduğu gözetilmeden yetersiz ve yasal olmayan gerekçelerle aynı yasanın 240. maddesinden hüküm kurulması yasaya aykırıdır.”
Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 08.06.2006 tarih ve 25/15 sayılı kararında
(Görevi kötüye kullanma zimmet, banka zimmeti, irtikap rüşvet ve kamu idaresine karşı işlenen suçlar-Yargıtay tetkik Hakimi-Hasan Tahsin GÖKCAN-Seçkin Kitapevi-Ankara-2008-S.196) “Sanığın yargı kararını şeklen uygular görünüp esas olarak karara uygun işlem yapmadığı anlaşılmaktadır. Kuşkusuz hiçbir hukuk düzeni yetkinin ve hakkın kötüye kullanılmasını korumaz ve hukuk kurallarının uygulama dışı bırakılmasına izin vermez, veremez. Sanığın eylemi TCK’nın yardımcı ve genel nitelikteki 240. maddesine göre temel ve özel nitelikte olan 228. maddesine girmektedir. Zira 228. maddede kullanılan yetkinin kötüye kullanılmasının kişisel hakları çiğneyici ve zarar verici nitelikte olması aranmakta 240 maddede ise böyle bir öğe bulunmamaktadır.
Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 14.12.1998 tarih ve 7378/10476 sayılı kararında
(Görevi kötüye kullanma zimmet, banka zimmeti, irtikap rüşvet ve kamu idaresine karşı işlenen suçlar-Yargıtay tetkik Hakimi-Hasan Tahsin GÖKCAN-Seçkin Kitapevi-Ankara-2008-S.197) “Katılanın belediye müfettişliği görevinden A.P.K. uzmanlığına atanmasına ilişkin olan yönetsel kararın durdurulmasına Ankara 10. İdare Mahkemesince karar verilmiş olması karşısında, sanıkların, katılanı eski görevine atamaları gerekirken belediye iktisat müfettişliğine atamak ve mahkeme kararını yerine getirmemek biçimindeki eylemlerinde TCY’nin 228. maddesindeki suç öğelerinin oluştuğu gözetilmeden, yasal olmayan gerekçelerle beraatlerine karar verilmesi, yasaya aykırıdır.”

III-SONUÇ;

1-
2577 sayılı yasanın 28.maddesine göre, idare mahkemelerinin ve Danıştay’ın kararlarının 30 gün içinde yerine getirilmesi zorunludur. 2577 sayılı yasanın 52.maddesinde de belirtildiği üzere, bu kararlara karşı temyize gidilmiş olsa bile, hiçbir surette 30 gün içinde kararın yerine getirilmesinin önüne geçilemez.
2-Mahkeme kararını hükümsüz kılacak ve etkisini ortadan kaldırmaya yönelik girişim ve kararları alan., bu kararlara uyan, kamu görevlileri de konusu suç teşkil eden emri yerine getirmekten dolayı suçlu durumuna düşecekleri, icrai davranış ile görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş olacağı, Yargıtay kararları ile sabittir.
3-Mahkeme kararı uygulanarak, davacı memurun görevine iade edildiği halde, önceki göreviyle bağdaşmayan başka bir yerde çalışmakta ise yine karara uyulmamış olacaktır.
4-Mahkeme kararlarının fiili veya hukuki imkansızlık dairesinde, haklışartlar ortaya çıktığında, suç oluşmayabilir. Ancak hileli, dolanlı işlemler ile bu hukuki durdumlar arasında büyük farklar bulunduğunu da belirtmek gerekir.
5-Mahkemem kararlarının yerine getirilmemiş olmasından üst makamlar sorumlu olmak ile birlikte, alt makamlarda sorumlu tutulabilir. Örneğin, kendisine havale edilen bir mahkeme kararını unutan veya zamanında gereğini yapmayan alt birim görevlileri gibi.
6-Mahkeme kararını uygulamayan, geç uygulayan veya şeklen uygulayan kamu görevlilerine karşı tazminat davası açma hakkı da bulunmaktadır.
7-Mahkeme kararını uygulamayan, geç uygulayan veya şeklen uygulayan kamu görevlileri aleyhinde disiplin soruşturulması açılması da istenilebilir.
Önder ÖZLEM





Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İdarİ Yargi Mi Adlİ Yargi Mi? av-gülen Meslektaşların Soruları 22 01-07-2013 10:09
İdarİ Yargi Ve Çaresİzlİk!!!! öğretmen Meslektaşların Soruları 9 12-03-2009 15:18
ÜÇ Defadir Çikilamayan KeŞİften Dolayi Hukuksal Ve Cezaİ Sorumluluk mslmklvz Meslektaşların Soruları 0 30-01-2009 23:37
Ptt Ye KarŞi AÇilan Davada GÖrevlİ Yargi Adlİ Yargi Midir çiçero fadi Meslektaşların Soruları 1 08-09-2008 16:18
4588 Sayılı Yetki Yasasının İptali Ve Doğurduğu Hukuk Sonuçlar Admin Hukuk Haberleri 0 09-01-2001 21:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06286812 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.