Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Oğlun mirası reddetmesi durumunda miras onun oğluna (torun) geçer mi?

Yanıt
Old 28-01-2011, 12:11   #1
Av. Zeynep TÜFEKÇİ

 
Varsayılan Oğlun mirası reddetmesi durumunda miras onun oğluna (torun) geçer mi?

Arkadaşlar, öncelikle herkese cevapları için teşekkür ederim.

Müvekkilimin babası 2007 tarihinde vefat etmiş, geriye mirasçı olarak yalnızca iki çocuğu kalmıştır. Gerek müvekkilim gerekse kardeşi ayrı ayrı REDDİ MİRAS yapmışlardır.

Bu dönemde müvekkilimin bir çocuğu bulunmaktadır. Ancak miras en yakın tüm mirasçılar tarafından reddedildiğinden, mirasçı olmayan müvekkilimin çocuğuna miras intikal etmeyeceği düşünülerek ( resmi tasfiye yapılması gerektiğinden ) çocuk adına reddi miras yapılmamıştır.

Dün müvekkilimin çocuğu adına Sulh Hukuk Mahkemesinden tebligat yapılmış ve incelenmesinde, duruşmaya gelmesi, aksi halde Mirasbırakanın terekesini kabul etmiş sayılacağı yazılmıştır. Mahkemede dosyayı incelediğimde ise talimat dosyası olduğu, ve müvekkilim mirası reddettiğinden miras payının çocuğa geçtiği, bu nedenle tereke ile ilgili beyanının alınması için çağrıldığını gördüm.

Miras 2007 yılında en yakın tüm mirasçılar tarafından reddedildiğine göre, çocuk nasıl mirasçı olur?

Mahkemeye vereceğimiz, mirasın en yakın tüm mirasçılar tarafından reddedildiği, miras payının çocuğa geçmeyeceği, ayrıca tereke ve mirası kabul etmediğimiz yönündeki beyan yeterli olacak mıdır?

Teşekkürler...
Old 28-01-2011, 12:30   #2
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
en yakın tüm mirasçılar tarafından reddedildiğine göre, çocuk nasıl mirasçı olur?

MK. MADDE 525

Alıntı:
2. Artmirasçı hakkında
Artmirasçı, mirası belirlenmiş olan geçiş anında sağ ise kazanır.

Artmirasçı geçiş anından önce ölmüşse, tasarrufta aksi öngörülmüş olmadıkça, miras önmirasçıya kalır.

Önmirasçı mirasbırakanın ölümünde sağ değilse veya mirastan yoksun kalmışsa ya da mirası reddederse, miras artmirasçıya geçer.

http://www.turkhukuksitesi.com/mevzuat.php?mid=2575
Old 28-01-2011, 12:49   #3
Av. Zeynep TÜFEKÇİ

 
Varsayılan

Sayın Admin,

Cevabınız için teşekkür ederim. Ancak;

Madde 612.- En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir.
Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.

Şu durumda yasa ve Yargıtay kararlarına göre, altmirasçıya miras nasıl geçer? En yakın tüm mirasçılar mirası reddettiğine göre, mirasın tasviyesi gerekmez miydi ?

Olayları açıklamalı taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir. Miras bırakan Mehmet 31.12.1997 tarihinde vefat etmiş ve mirası en yakın tüm mirasçıları tarafından reddedilmiştir. Madun derece lehine ret de yoktur. Bu durumda mirasın Sulh Hukuk Mahkemesince resmi tasfiyesine karar verilmesi gerekirken mirasçı olmayan davacı Pamir'i mirasçı gösterecek şekilde mirasçılık belgesi verilmesi kanuna aykırıdır. Bu nedenle davacı Pamir'in mirasçı olmadığının tesbitine ve Mehmet terekesinin resmen tasfiyesine mahkemece kendiliğinden karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 15.06.2005 TARİHLİ KARARI

Old 28-01-2011, 12:52   #4
Avukaat

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
mriası reddeden mirasçı, mirasbırakandan daha önce ölmüş gibi kabul edilir. MK. m.611/I; EskiMK. m.551/I. bu suretle murisin çocuğu ölmüş olarak değerlendirileceğinden tereke murisin torununa kalır. kök içerisinde halefiyet ilkesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesinin uygulamasında bir yanlışlık göremiyorum.

Anladığım kadarı ile tereke borca batık bir haldedir. Sizin olayınızda MK m.608/III uygulama yeri bulacaktır. Buna göre;

Öncelikli sahibi başka bir mirasçının mirası reddetmesi yüzünden mirasçı sıfatını kazanmış yeni mirasçılar da reddi öğrenmelerinden itibaren en geç üç ay içerisinde ret hakkını kullanmalılardır.

üç aylık sürenin hak düşürücü nitelik taşıyıp taşımadığı konusunda öğretide fikir birliği yoktur. ancak sulh hakimi, önemli sebeplerin bulunması halinde kanuni ve atanmış mirasçılara tanınmış olan üç aylık red süresini uzatabilir veya yeni bir süre tanıyabilir MK. m.615. Böyle bir süre yoksa üç aylık sürenin geçirilmesi kazanmayı kesinleştirir.

Sizin olayınızda mirasın kendisine kalacağını tebellüğ ettiğiniz tarihte öğrenmiş olacağınız düşünülmelidir. üç aylık süreniz de bu tarihten başlayacağınızı düşünürsek, kanaatimce duruşmayı beklemeden asıl dosyaya mirası red ettiğinizi belirtin...

saygılarımla...


bu arada sayın admin, profilimde stajyer avukat olarak gözükmekteyim, ruhsatımı alalı uzun zaman oluyor. değiştirmeye çalıştım ama beceremedim. yol gösterirmisiniz? saygılarımla...
Old 28-01-2011, 12:55   #5
Av. Zeynep TÜFEKÇİ

 
Varsayılan

Sayın Avukat,

Size de çok teşekkür ederim. Ancak sorduğum soruda şöyle bir istisna var : Miras 2007 yılında en yakın tüm mirasçılar tarafından reddedilmiştir.
Old 28-01-2011, 17:05   #7
Admin

 
Varsayılan

Sayın lostris,

Hem Mk ms 525. hem de Mk 611 miras reddedildiği zaman, payın bir alt mirasçıya geçeceğini hükme bağlıyor ancak dediğiniz gibi 612. madde de en yakın mirasçıların reddiyle ilgili özel bir hüküm var. Sanıyorum problem "en yakın mirasçı" kavramının neyi kapsadığının tartışılmasını gerektiriyor. Miras hukuku çalıştığım bir alan değil ancak miras bırakanın sadece iki çocuğu olup, her ikisinin de mirası reddetmesi durumunda 612. maddedeki "en yakın mirasçıların tamamının mirası reddetmiş sayılması gerektiği" konusunda sizin görüşünüze katılmaya daha yakın durduğumu itiraf etmeliyim. Ancak görüşüne göre Mahkeme bu görüşte değil, bu nedenle de acaba "en yakın mirasçı" kavramı yorumlanırken ilk mirasçının bulunduğu zümre mi dikkate alınıyor diye düşünmedim değil. Miras bırakanın her iki oğlu da 1. zümre mirasçı ancak onların çocukları (yani torun) da aynı zümreden. Dolayısıyla Mahkeme MK. 612'deki en yakın mirasçı kavramını yorumlarken 1. zümrenin tamanının mirası reddetmesi koşulunu arıyor olabilir.

Esasında bu yoruma da bir derece kadar hak veriyorum. Şöyle bir örnek düşünelim: Çok zengin bir kişinin tek bir oğlu olsun ve oğlu babasıyla dargın olup, o öldüğünde ben babamın bir kuruşunu almayacağım diyerek, mirası reddetmiş olsun. En yakın mirasçı olarak sadece onu kabul edip, mirası aynı zümreden onun çocuklarına (yani miras bırakanın torunlarına) teklif dahi etmeden doğrudan tasfiyeye mi sokacağız? Bu biraz torunlara haksızlık olabilir diye düşünüyorum.

Bu beyin jimnastiğinden sonra miras hukuku konusunda çalışan bir başka meslektaşımız konuya Yargıtay'ın bakışını da eklerse, hem siz, hem de ben bilgilenmiş oluruz. Ancak her ihtimale karşın (bir diğer deyişle Mahkemenin yorumunun uygulamada kabul edilen yorum olma ihtimaline karşın), sizin olayınızda eğer borca batık bir tereke söz konusuysa, torunun riske girmeyip, belirttiğiniz savunmayla birlikte kendisinin de mirası reddettiği hususunu da açıkça (ve süresinde) Mahkemeye bildirmesinin iyi olur kanaatindeyim.
Old 28-01-2011, 17:10   #8
ATARAS

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım, müvekkilinizin çocuğunun mirasçı olmasının ve mirasın ona kalmasının mümkün olmadığı kanaatindeyim. Gelen evrak, mirasın resmen tasfiyesi ile ilgili örneğin, mirasbırakanın zati eşyası gibi eşyaların kime teslim edileceğine ilişkin bir evrak olsa gerektir. Bununla ilgili bir davada, yanlış ifadeler yazılabiliyor. Benzer bir durum bizim başımıza gelmişti. Mirasın reddinden sonra tasfiye aşamasına geçilince artık değerlerin teslim edilmesi için diğer akrabalar aranıyor...Talimatı gönderen (asıl davaya bakan) Mahkeme kalemiyle dosyanın içeriği hakkında görüşebilirsiniz...diye düşünüyorum... iyi çalışmalar.
Old 28-01-2011, 17:41   #9
hukukcugokhanozkan

 
Varsayılan

En yakın yasal mirasçı terimiyle eş(varsa) ve zümreler kastediliyor sanırım.Eş ve 1. veya 2. veyahut 3. zümre mirasçıların tamamı mirası reddederse 612. madde uygulanır.Mahkemenin kararı yanlış olmu doktrin ve-veya yargıtay tarafından başka türlü yorumlanmıyorsa.
Old 28-01-2011, 22:19   #10
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan Bilgi

-Metindeki maddeler eski MK maddeleridir; metin altında yürürlükteki kanundaki karşılık maddeleri yazılmıştır-

"Red ile mirasçı sıfatı kalmaz. Red beyanı bir infisahi şartın gerçekleşmesi gibi tesir yapacağı için mirasın eo ipso iktisabı ortadan kalkar ve bu infisah mirasın açılması anına kadar geriye yürür. Mirası reddeden şahıs murisin borçlarından da mesul olmaz. Rededilen miras hissesi, reddeden sanki murisin ölümünde hayatta değilmiş gibi muamele görür. Yani miras, reddedenin füruğuna intikal eder; yahut diğer mirasçıların miras hissesine ilave olunur(akkresenz). Miras mansup mirasçılar tarafından reddolunduğunda da aynı kural yürür ve reddeden mansup mirasçı, murisin ölümünde hayatta değilmiş gibi hissesi kanuni mirasçılara geçer. Ancak muris alelade ikame ile reddeden mansup mirasçının yerine geçecek yedekler tayin etmiş olabilir. Miras, en yakın kanuni mirasçılar tarafından reddolunursa mehazımız olan İsviçre Medeni Kanununa (ZGB) göre resmen tasfiye olunarak bakiye reddetmemiş gibi mirasçılara verilir. Yine ZGB.574'e göre miras bütün füruğ tarafından reddedildiğinde keyfiyet Sulh Mahkemesince sağ kalan eşe tebliğ edilir ve onun tarafından 1 ay içinde kabul olunabilir. Medeni Kanunun çeviri işleri sırasında, görünüşe göre bu iki maddeden birincisinin arkası Türkçe'ye çevrilmeyerek kısmen ikincisi ile birleştirilmiştir. Yargıtay da burada bir çeviri hatasının mevcudiyetinden söz ederek füruğ dışındaki en yakın mirasçılarca reddolunan mirasın resmen tasfiye edilmesi gerektiği içtihadında bulunmuştur. Bu görüş doğrudur. Çünkü TMK'na göre de bir tasfiye imkanının mevcut olduğu MK 554 hükmünden dolayısıyla çıkarılabilir. En yakın mirasçı deyiminden murisin ölümünde onun mirasçısı olanlar anlaşılır. Bunlar 552.maddeye göre -eğer Türkçe'ye doğru çevrilse idi- füruğ zümresi dışındaki mirasçılardır ve eğer reddederlerse miras daha yukarı zümrelere intikal etmez...

Buna benzer bir imkan MK 554'üncü maddede "madun derece lehine" de tanımaktadır. Mirası reddeden mirasçılar, miras tasfiye edilmeden evvel daha alt derecedeki mirasçıların mirası kabul etmek isteyip istemediklerini sordurabilirler. Bu halde sonraki zümre mirasçıları durumun kendilerine resmen tebliğinden itibaren bir ay içinde mirası kabul edebilirler. (Prof.Dr Nuşin AYİTER-Prof.Dr. Ahmet KILIÇOĞLU, Miras Hukuku,Aralık 93)"

4721 S.K. m.612: "En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.

Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir."

Gerekçesi: Yürürlükteki Kanunun 552 inci maddesini karşılamaktadır.

Yürürlükteki maddenin, kaynak İsviçre Medenî Kanununun 573 üncü maddesiyle ve Medenî Kanunun ruhu ile bağdaşmayan metninin uygulanamayacağı öğretide ve Yargıtay içtihatlarında belirtilmiş, bu konuda ortaya çıkan boşluğun kaynak İsviçre Medenî Kanununun 573 üncü maddesi göz önünde tutularak doldurulması kabul edilmiştir.

Madde bu esas dikkate alınarak yeniden düzenlenmiştir.

bkz: http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=2573

4721 S.K. m.614: "Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler.

Bu takdirde ret, sulh hakimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara bildirilir; bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar.

Bunun üzerine miras, iflas hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilir."

Gerekçesi: Yürürlükteki Kanunun 554 üncü maddesini karşılamaktadır.

Madde İsviçre Medenî Kanununun 575 inci maddesindeki aslına uygun olarak iki fıkra hâline getirilmiş, ayrıca maddeye yeni bir üçüncü fıkra eklenmiştir. Bu yeni fıkra ile kendilerine bildiride bulunulan sonraki mirasçıların da mirası kabul etmemesi hâlinde ne yapılacağı düzenlenmiştir. Buna göre mirasın, iflâs hükümlerine göre tasfiye edilmesi ve tasfiye sonunda arta kalan değerler olursa, bunların önce gelen mirasçılara verilmesi kabul edilmiştir.

bkz: http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=2575

P.S: Kanuni mirasçılık ile murisin iradesine dayanan mirasçılık birbirinden farklıdır

Saygılar...
Old 29-01-2011, 12:43   #11
hırs

 
Varsayılan

Arkadaşlar benim de bir sorum olacak.Borçlu murisin çocukları ve eşine göndermiş olduğumuz ödeme emirlerinden sonra icra mahkemesinde mirası red ettikleri sebebi ile şikayet yoluna başvurdular.Gerçkten reddi miras kararları var.Bu durumda takibi sonra gelen mirasçılara nasıl yönlendiririz?Yeniden mi takip başlatmamız gerekir?
Old 29-01-2011, 14:48   #12
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hırs
Arkadaşlar benim de bir sorum olacak.Borçlu murisin çocukları ve eşine göndermiş olduğumuz ödeme emirlerinden sonra icra mahkemesinde mirası red ettikleri sebebi ile şikayet yoluna başvurdular.Gerçkten reddi miras kararları var.Bu durumda takibi sonra gelen mirasçılara nasıl yönlendiririz?Yeniden mi takip başlatmamız gerekir?

Sayın hırs,

Takibi sonra gelen mirasçılara yönlendiremezsiniz:

Yargıtay 12 HD, 22.10.2009 T., 2009/18622 E., 2009/20606 K: "Alacaklı tarafından, borçlu muris M____ H____ hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibin başlatıldığı, takibin kesinleşmesinden sonra 01.04.2002 tarihinde murisin ölümü üzerine, alacaklının takibi veraset belgesine göre mirasçı olarak kalan iki oğluna karşı yönlendirdiği, bunların da mirası reddetmesi üzerine, Mahkemeden aldığı veraset belgesine göre takibi 2. derecede mirasçı olan şikayetçilere yönlendirdiği görülmektedir. Şikayetçilerin, haklarında alınan ve takibe esas teşkil eden mirasçılık belgesinin iptali istemi ile Kırıkhan Sulh Hukuk Mahkemesi’ne açtıkları dava, 11.03.2009 tarihinde sonuçlanmış ve 2008/576 Esas, 2009/134 sayılı karar ile veraset belgesinin iptaline karar verilmiştir. Anılan mahkeme hükmü gereğince şikayetçiler murisin mirasçısı olmadıklarından, alacaklı tarafından takip onlara yönlendirilemez. Zira TMK'nun 612. maddesinin; "En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir." hükmüne göre miras reddedilmiş olmakla tasfiyeye tabi tutulur. Yoksa 2. derece mirasçılarına yönlendirilemez. Bu durumda mahkemece şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken reddi isabetsizdir..."

Şartları varsa:
4721 S.K. m.618: "Ödemeden aciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.

Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle adet üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır.

İyiniyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar."

Ya da Sulh Hukuk Mahkemesi'nden terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesini talep edebilirsiniz.
İİK m.180: "Reddolunan mirasların tasfiyesi sekizinci bap (m.208 vd) hükümlerine göre ait olduğu mahkemece yapılır. Terekenin resmen tasfiyesine dair Kanunu Medeni hükümleri mahfuzdur."
4721 S.K. m.632 vd. inceleyiniz.

Saygılar...
Old 29-01-2011, 17:30   #13
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Sayın hırs,

Takibi sonra gelen mirasçılara yönlendiremezsiniz:

Yargıtay 12 HD, 22.10.2009 T., 2009/18622 E., 2009/20606 K: "Alacaklı tarafından, borçlu muris M____ H____ hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibin başlatıldığı, takibin kesinleşmesinden sonra 01.04.2002 tarihinde murisin ölümü üzerine, alacaklının takibi veraset belgesine göre mirasçı olarak kalan iki oğluna karşı yönlendirdiği, bunların da mirası reddetmesi üzerine, Mahkemeden aldığı veraset belgesine göre takibi 2. derecede mirasçı olan şikayetçilere yönlendirdiği görülmektedir. Şikayetçilerin, haklarında alınan ve takibe esas teşkil eden mirasçılık belgesinin iptali istemi ile Kırıkhan Sulh Hukuk Mahkemesi’ne açtıkları dava, 11.03.2009 tarihinde sonuçlanmış ve 2008/576 Esas, 2009/134 sayılı karar ile veraset belgesinin iptaline karar verilmiştir. Anılan mahkeme hükmü gereğince şikayetçiler murisin mirasçısı olmadıklarından, alacaklı tarafından takip onlara yönlendirilemez. Zira TMK'nun 612. maddesinin; "En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir." hükmüne göre miras reddedilmiş olmakla tasfiyeye tabi tutulur. Yoksa 2. derece mirasçılarına yönlendirilemez. Bu durumda mahkemece şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken reddi isabetsizdir..."

Bütün sorun çeviri hatasından kaynaklanıyor.
Kaynak yasa olan İsviçre Medeni Kanunu 457.ci maddesinde şu ifadeye yer veriyor: 1. en yakın mirasçılar (Die nächsten Erben) mirasbırakanın altsoyudur. Aynı yasanın mirasın reddini düzenleyen 573.cü maddesi ise şöyle: 1. Miras en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından (von allen nächsten gesetzlichen Erben) red edilirse, tasfiyesi iflas masası tarafından gerçekleştirilir. 2. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine bırakılır.

Medeni Kanun'un 495 maddesi ise kaynak yasadaki 'Die nächsten Erben' kavramını 'en yakın mirasçılar' olarak çevireceğine 'birinci derecede mirasçılar' olarak çevirmiş. madde 612 ise doğru bir çeviri olan 'en yakın mirasçıların tamamı' kavramına yer vermiş. Madde 495 ve 612 aynı kavramı değişik olarak çevirince de ortaya, eski medeni kanunda bulunmayan bir takım sorunlar çıkıyor; Eski medeni kanunun dili eski idi, ama kullanılan kavramlar arasında bir çelişki yoktu benim düşünceme göre. En azından aceleye getirilmiş ve özensiz bir çeviri çelişkisi yoktu.

Sonuç: Sayın Av.Nevra Öksüz'den yaptığım Zira TMK'nun 612. maddesinin; "En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir." alıntısı hem kaynak yasaya hem de düzenlemenin özüne uygun.

Alıntı:
Yazan Sayın lostris
Mahkemeye vereceğimiz, mirasın en yakın tüm mirasçılar tarafından reddedildiği, miras payının çocuğa geçmeyeceği, ayrıca tereke ve mirası kabul etmediğimiz yönündeki beyan yeterli olacak mıdır?

Sayın lostris,
müvekkilinizin çocuğu burada en yakın mirasçıdır.

Saygılarımla
Old 31-01-2011, 12:37   #14
Av. Zeynep TÜFEKÇİ

 
Varsayılan

Arkadaşlar,

Hepinize verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederim.
Konuyla ilgili olarak Mahkemenin hakimi ile telefonda görüştüm. Anladığım kadarı ile 612. maddeyi hiç incelememiş. Dava Tereke ve Sayın ATARAS'ın belirttiği gibi, teslim edecek bir mirasçı arıyorlar.
Yine,Prof. Dr. Hasan Erman'ın Miras Hukuku kitabını inceledim. Ve tesadüf eseri kendisi ile telefonda görüşme fırsatı yakaladım. Hasan Hoca'ya göre En yakın mirasçı - miras bırakanın ölümü anında doğrudan doğruya mirasçı olanladır. Bahsettiğim olayda da en yakın mirasçı 2 çocuktur ve onlar mirası reddettiğinden toruna miras intikal etmez.

Yargıtay kararları da Hasan Erman'ın görüşünü destekliyor.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 12.09.2005 tarihli kararı " Miras bırakan Hüseyin Nejat, 3.1.2001'de ölmüş, kardeşleri Ayten, Vedat, Emine Aynur ve Emine Ayla mirası kayıtsız ve şartsız reddetmişlerdir. Mirasın reddi, mirasçılık sıfatını kazanmak istemeyen, kendisi için tehlikeli gören mirasçıya tanınmış bir haktır. Ret sonucu mirasın açıldığı andan itibaren mirasçılık sıfatı kaybedilir. Yasal mirasçılardan biri, mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi diğer mirasçılara intikal eder. ( 743 S. MK. md. 551 ) En yakın mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. ( 743 S. MK. md. 551 ) En yakın kanuni mirasçılardan maksat doğrudan doğruya mirasçılık sıfatını kazanan mirasçılardır. Mirası reddeden miras bırakanın kardeşleri davalı Ayten ve Vedat'ın çocukları Cevat, Özge, Seval ve Vural en yakın mirasçılardan sayılamaz."

Şu durumda, Sayın Gemici'nin torunun "en yakın mirasçı" olarak kabul edileceğine yönelik görüşünü destekleyecek bir karar vs göremedim. Bu nedenle Sayın Gemici, elinizde bu yönde bir karar varsa paylaşırsanız çok sevinirim.

Saygılarımla...
Old 07-08-2018, 16:15   #15
Av. Zeynep TÜFEKÇİ

 
Varsayılan

Konu oldukça eski, ancak hala bu konuda çok soru aldığımdan, aşağıdaki Yargıtay kararlarını da eklemek istedim.

T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/12693
K. 2016/6190
T. 23.5.2016
• MİRASÇILIK BELGESİ VERİLMESİ İSTEMİ ( Kök Murisin Mirasçılarından 2004 Yılında Vefat Edenin Mirası Eşi ve Çocukları Tarafından Reddedildiğinden Terekesi Resmen Tasfiye Edileceğinden Mirası Reddeden Mirasçıların Altsoylarına Pay Verilmesinin Mümkün Olmadığı )
• MİRASI REDDEDEN MİRASÇILARA PAY VERİLEMEYECEĞİ ( Mirasçılık Belgesi Verilmesi - Kök Murisin Mirasçılarından 2004 Yılında Vefat Edenin Mirası Eşi ve Çocukları Tarafından Reddedildiğinden Terekesi Resmen Tasfiye Edileceğinden Mirası Reddeden Mirasçıların Altsoylarına Pay Verilemeyeceği )
4721/m.611,612
ÖZET : Dava, mirasçılık belgesi verilmesi talebine ilişkindir. Kök murisin mirasçılarından 2004 yılında vefat edenin mirası eşi ve çocukları tarafından reddedildiğinden terekesi resmen tasfiye edileceğinden mirası reddeden mirasçıların altsoylarına pay verilmesi mümkün değildir.
DAVA : Davacı vekili tarafından, 10.03.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi verilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, mirasçılık belgesi verilmesi talebine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin murisi Mehmet B.'ın 1968 yılında dul ve çocuksuz vefat ettiğinden bahisle mirasçılık belgesi verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, kök muris Mehmet B.'ın mirasçılarından 2004 yılında vefat eden Bahattin B.'ın mirası eşi Yektane B., çocukları Dilek, Yelda ve Nur B. tarafından Üsküdar 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/622 Esas, 2004/521 Karar sayılı ilamıyla reddedildiğinden TMK'nın 611. maddesi gereği adı geçen mirasçıların altsoyu olan Mehmet Berk D., Murat D., Ömer D., Zeynep E. ve Sena E.'ın da mirasçı olarak belirtildiği mirasçılık belgesinin verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Kök muris Mehmet B.'ın mirasçılarından 2004 yılında vefat eden Bahattin B.'ın mirası eşi Yektane B., çocukları Dilek, Yelda ve Nur B. tarafından reddedildiğinden TMK 612. maddesi uyarınca terekesi resmen tasfiye edileceğinden mirası reddeden mirasçıların altsoyları olan Mehmet Berk D., Murat D., Ömer D., Zeynep E. ve Sena E.'a pay verilmesi mümkün değildir. Kaldı ki davada 1968 yılında vefat eden kök muris Mehmet B.'ın mirasçılık belgesi talep edildiğinden Bahattin B.'ın mirasçıları Yektane, Dilek, Yelda ve Nur B.'a pay verilmesi zorunludur. Bu durumda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/5232
K. 2011/4644
T. 16.5.2011
• MİRASIN REDDEDİLMESİ ( En Yakın Yasal Mirasçıların Tamamı Tarafından Reddolunan Mirasın İflas Hükümlerine Göre Tasfiye Edileceği - En Yakın Mirasçıların Reddi Kendilerinden Sonra Gelen Mirasçılar Yararına Olmadıkça ve Mirası Açıkça Kabul Etmedikçe Sonra Gelen Mirasçılara Geçmeyeceği )
• REDDOLUNAN MİRASIN TASFİYESİ ( Sulh Hukuk Hakimince İflas Hükümlerine Göre Tasfiye Olunacağı - En Yakın Mirasçıların Reddi Kendilerinden Sonra Gelen Mirasçılar Yararına Olmadıkça ve Mirası Açıkça Kabul Etmedikçe Mirasın Sonra Gelen Mirasçılara Geçmeyeceği )
• İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜME DAYALI TAZMİNAT DAVASI ( Davalının Yasal Mirasçıları Tarafından Mirasın Reddedildiği Gerekçesiyle Davanın Reddinin Hatalı Olduğu - Miras Reddedildiğinden Durum Sulh Hakimine Bildirilerek Mirasın Yasal Tasfiyesi Sağlanarak Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gereği )
4721/m. 612
DAVA : Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan N. D. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mehmet Beleç tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüyle yargılama sırasında ölen davalılardan Kenan Y.'ın mirasçılarının mirası kayıtsız şartsız ret etmiş olması nedeni mirasçıları Ali, Nilgün ve Hadiye yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalılardan Kenan Y.'ın 24.3.2008 tarihinde yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları olan Hadiye Y., Nilgün Y. ve Ali Y.'ın Tavşanlı Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 30.4.2008 tarih 2008/318 E 2008/249 K sayılı kararı ile Kenan Y.'ın mirasını kayıtsız şartsız ret ettiklerine karar verildiği bu kararın 2.6.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan T.M.K. m. 612 ve devamı maddelerine göre en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras. Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Mirasçılar, mirası reddederken kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler. Bu taktirde ret, Sulh Hakimi tarafından sonra gelen mirasçılara bildirilir, bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar. Bunun üzerine miras, yine iflas hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilir. En yakın yasal mirasçıların reddi, kendilerinden sonra gelen mirasçılar yararına olmadıkça ve bunlar Yasanın 614. maddesinde gösterilen usul çerçevesinde mirası açıkça kabul etmedikçe miras, sonra gelen mirasçılara geçmez. Bunlar, miras bırakanın borçlarından sorumlu da tutulamaz.
Somut olayda Miras, mirasbırakanın eş ve çocukları olan yasal mirasçıları tarafından, reddedilmiş, tereke iflas hükümlerine göre tasfiyeye tabi duruma gelmiştir. Bu sebeple tasfiye işlemi tamamlanmadan Kenan Y.'ın mirasçılarının mirası kayıtsız şartsız ret ettikleri gerekçesi ile davalı Kenan Y.'a yönelik davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; davalı Kenan Y.'ın en yakın bütün mirasçılarının mirası reddettikleri ibraz olunan mahkeme kararı ile sabit bulunduğuna göre mahallin sulh hakimine durum bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesi sağlanmalı, anılan mahkemece mirası reddedilen Kenan Y. için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci huzuru ile davaya devam edilerek sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmadan taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı N. D.'in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı N. D.'in öteki itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 16.5.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tereke TemsİlcİlİĞİ Güldal Meslektaşların Soruları 3 01-12-2015 14:45
tereke tespiti erdal düzgün Meslektaşların Soruları 1 21-10-2010 18:08
tereke tespiti adalet43 Meslektaşların Soruları 0 11-01-2010 23:27
Tereke Hakimliği Av.Orhan Kaya Meslektaşların Soruları 3 27-05-2009 17:04
Miras Yada Tereke Zeynep Türe Hukuk Soruları Arşivi 1 20-02-2002 20:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03993607 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.