Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

işe iade davası hükme bağlanmadan işe davet

Yanıt
Old 26-11-2007, 16:46   #1
SINIRSIZ

 
Varsayılan işe iade davası hükme bağlanmadan işe davet

Merhabalar, ilginç bir konuyla karşı karşıyayım. sendikaya had safhada düşman olan bir işveren işe iade davası açmamızın akabinde müvekkillerimi işe tekrar davet etti. Tazminatlarını ödemiş olduğu halde,tüm haklarını aynı şekilde devam ettirmek suretiyle ve aynı işe, üstelik sendikalı olarak tekrar davet ediyor.Fakat bu teklifi bize sözlü olarak yaptı. Ve ihtar çekecekmiş. Bizim işe başlama yükümlüğümüz ihtar çekilmesi halinde yine doğar mı ? yoksa mahkemede gelip kabul etmeleri ve mahkemenin bu konuyu hükme bağlamasının akabinde mi bizim işe başlama yükümlüğümüz doğar ? Bize ihtar çekilmesi halinde biz mahkemede bu kabulün ve davetin mahkeme aracılığı ile yapılması gerektiğini, dava sürecinde ihtarın geçerliği olmayacağını ileri sürebilir miyiz? Bu durumda müvekkillerime ne önermeliyim acaba? bizim yapabileceğimiz bir şey var mı şu aşamada ? sadece davet etmeleri yetmez. boşta geçen süreye ilişkin ücretlerimizi ve davayı açmış olduğumuz için vekalet ücretlerimizi de ödemesi gerekir diye düşünüyorum. Şu halde bu işçileri bu kadar zarar edeceği halde neden işten çıkarıp tekrar geri alsın ki ? araştırarak bulamayacağım ve düşünerek bir sonuca ulaşamadığım, kendimi rahatlatamadığım bir konu.. önerileriniz ve değerli fikirileriniz için şimdiden teşekkür diyorum...
Old 26-11-2007, 16:58   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/26675
Karar: 2006/33403
Karar Tarihi: 18.12.2006

ÖZET: Dava açılmasına işveren sebebiyet vermiş olduğundan yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalı işveren yerine davacının sorumluluğuna karar verilmesi hatalıdır.


(4857 S. K. m. 18, 20) (1136 S. K. m. 164) (1086 S. K. m. 417)

Dava: Davacı, feshin geçersizliği ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı işçi, iş sözleşmesinin sendikal faaliyetlerde bulunduğu için işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.

Davalı işveren, dava açıldıktan sonra davacının iki kez noter aracılığı ile işe başlaması için davet edilmesine rağmen davacının işe başlamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece davacının iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği, davacı Tim işe iade davası devam ederken işine dönmek istememesinin yasal hakkı olduğu, bu aşamada davete uymamanın davanın konusuz kalacağı şeklinde yorumlanmaması gerektiği. Ö.-K. isimli işyerinde işine son verilen bir işçinin aynı şekilde işe davet edilip işine başladıktan sonra davetin aksine işinde esaslı değişiklik yapılarak çalıştırılmak istendiği, işçinin kabul etmemesi üzerine tekrar işten çıkarıldığı, bu gelişmelerden haberdar olan davacının işe başlamakta kötü niyetli olduğunun söylenemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne kurar verilmiştir.

Dosya içeriğine göre davacının iş sözleşmesinin 18.10.2005 tarihinde davalı işverence feshedildiği, davacı işçi tarafından dava açıldıktan sonra işverence 26.12.2005 ve 18.1.2006 tarihli noter ihtarnameleri davacının 7 gün içinde işe başlamasının istendiği, ancak davacının işbaşı yapmadığı anlaşılmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 18 ve devamı maddelerinde belirtilen iş güvencesi hükümlerinin amacı, işverenin iş sözleşmesini meşru ve makul görülebilecek bir neden olmaksızın keyfi olarak sone erdirmesinin engellenmesi, dolayısıyla iş ilişkilerinde sürekliliğin sağlanmasıdır. Sözü edilen düzenlemeler, işverene emredici kurallarla bir takım yükümlülükler getirmekle birlikte, işçinin de yasanın bu korumasından yararlanması için dürüstlük kurallarına uygun davranması gerekir. Başka bir anlatımla iş ilişkisinde sürekliliğin sağlanması noktasında işçi de iyi niyet kurallarına uygun olarak kendisinden beklenen davranışları ortaya koymalıdır. Bu nedenle, işe iade davasında hedef, işe başlatılma olmalıdır. Somut olayda, davalı işveren fesihten sonra davacıyı işe başlaması için çağrıda bulunmasına rağmen davacı işçi, boşta geçen süre ücreti ile ilgili bir açıklamada bulunulmadığı gerekçesi ile işverenin bu davetine icabet etmemiştir. İşverence işe davet ihtarnamesinde boşta geçen süre ücreti ile ilgili bir açıklamada bulunmamış olması işçinin işe başlamaması için haklı bir neden olamaz. Zira, yargılama devam ederken işçinin işe başlatılması halinde Dairemiz uygulamasına göre çalıştırılmadığı en çok dört aylık ücret alacağı hüküm altına alınabilmektedir. Davacının işe davete icabet etmemesi, iş ilişkisinin devamı ile ilgili talebinde samimi olmadığını, nihai hedefinin boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatını almak olduğunu göstermektedir. Ne var ki, bu amaca yönelik talebin iş güvencesi hükümlerince korunması mümkün değildir. Davacı bu davranışı ile işverence yapılan feshi geçerli hale getirmiştir. Bu nedenle, mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması isabetlidir.

Ancak, dava açılmasına işveren sebebiyet vermiş olduğundan yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalı işveren yerine davacının sorumluluğuna karar verilmesi hatalıdır.

Belirtilen nedenlerle, yerel mahkeme kararının 4857 sayılı İş Kanunun 20/3. maddesi uyarınca bozularak ortadan kaldırılması ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle,

1) Kocaeli 3.İş Mahkemesinin 22.6.2006 gün ve 1300-381 sayılı kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,

2) Davanın REDDİNE,

3) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

4) Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 20.00 YTL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

5) Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 450.YTL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

6) Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 18.12.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

Old 26-11-2007, 19:14   #3
ali ekmekçi

 
Varsayılan

evet işe başlama davetiyle davanın konusu kalmamış olacağından Müvekkiliniz yasal sürede işe başlamalıdır tabiiki davetin yazılı olması gerekmektedir.Ve Sayın Meslektaşım sakın olaki işe başlıyor olursa Müvekkiliniz kıdem ihbarları iade etmesin zira bir daha alamayabilir bu yönde yargıtay kararları görmüştüm
Old 27-11-2007, 08:27   #4
SINIRSIZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ali ekmekçi
Ve Sayın Meslektaşım sakın olaki işe başlıyor olursa Müvekkiliniz kıdem ihbarları iade etmesin zira bir daha alamayabilir bu yönde yargıtay kararları görmüştüm
Bu önemli bir husus.. teşekkür ediyorum..fakat boşta geçen süreye ilişkin ücretler ne olacak ? Mahkeme karar verseydi boşta geçen süreye ilişkin ücretimizi de verecekti.. şu halde iş yerinden bunu almadan işe başlamak bizi bu ücretlerden mahrum bırakmayacak mıdır ?Dava konusuz kalmış olmasına rağmen, davanın açılmış olmasına davalı taraf sebebiyet vermiş olduğundan vekalet ücretimizi isteyebileceğimizi düşünüyorum.. Fakat ücret alacaklarına mahkeme yinede karar verir mi acaba?
Old 27-11-2007, 15:39   #5
ekinheval

 
Varsayılan

İşe tekrar çağrı davanın kabulü olarak yorumlanırsa 4 aylık boşta geçen süre ücretine de hak kazanmanız gerekeceğini düşünüyorum.
Old 27-11-2007, 16:15   #6
ISTANAZ

 
Varsayılan

İşe davet edilirde müvekkilinizin başlaması gerekir. Aksi halde fesih geçerli hgale gelir. Bu konuda benim bir dosyamda örnak bir karar verdı ancak şu anda elimde değil. Hatırladığım kadarı ile dava devam ederken işe davet yapılmıştı. Ancak işçi boşta geçen süre ücreti verilirse işe başlayacağını belirterek cevap vermiş, sonra da başlamamıştı. Burada 9. Hukuk Dairesi işçinin işe başlamak konusunda samimi olmadığı, asıl amacının tazminat almak olduğu, işe başladıktan sonra da boşta geçen süre yönünden davaya devam edilip karar verilebileceği şeklinde karar vermişti. Yani işçi işe başlamalı, ancak davada boşta geçen süre ile ilgili olarak karar verilmesini istemeli. Kararı bulursam tam metnini de yazarım. Ana hatları ile bu şekilde hatırlıyorum.
Old 29-11-2007, 22:17   #7
Adli Tip

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,

Müvekkiliniz işe başlarsa, çalışmadığı sürenin ücretini alabilir. Ancak Müvekkilinizin iradesi işe başlamamak yönünde ise, bu işe davetin, feshin geçersizliğinin kabulü olduğunu öne sürebilirsiniz.
Bu şekilde (bence isabetli olmayan) kararlar da verilebiliyor.
Old 05-12-2007, 17:11   #9
Nusret

 
Varsayılan Dava derdest iken işe davetin sonuçları üzerine fikir yürütmeler

Bu konu ile ilgili "sınırsız" mahlaslı arkadaşa gönderdiğim özel mesajı, foruma katkı olsun diye buraya da yazıyorum. Mesaj şöyleydi:

"Yardımlaşmanın tek sınırı, bilgi dağarcığımız ve takatimizdir. Bu nedenle hazır takatimiz varken yardımlaşmaya devamda fayda var.

1-Dava derdest iken işverenin işçileri işe çağırması ve işçilerin de bu çağrıya uymaması durumunda, dava masrafı ve vekalet ücreti bakımından davanın devam edip etmeyeceği konusu tartışmalıdır. Benim düşüncem, davanın bu konularda karar verilebilmesi için, ki bu kararın yine feshin iptali yönünde olması olması gerekir, davanın devam etmesinin gerektiğidir. Fakat bu düşüncenin şöyle de bir handikapı var. Her ne kadar, işveren işçileri dava derdest iken çağımasaydı da, dava karara çıkıp kesinleştikten sonra kararın kesinleşmesi üzerine işçinin başvurusu sonrasında çağırsaydı ve işçi bu aşamaları yaşadıktan sonra işe gitmeyip işvereni iptal edilen feshe bağlı ücret e tazminat borçlarından kurtarsaydı, elimizde hiç olmazsa kazanılmış bir davadan dolayı yargılama giderleri ve vekalet ücretinin işverene yükletildiği bir karar olacaktı. Fakat, işverenin bu kararı beklemeden yaptığı girişim üzerine, böyle bir kararın verilmesini gerektirecek bir ihtimal (işçinin iptal edilecek fesih sonrasında işe geri dönmesi) de ortadan kalkmış bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu kararın dayanağı da kalmamış olmaktadır. Bu nedenle, artık işe iade davasında işçinin haklılığı da sözkonusu değildir, dava derdest iken işverenin çağrısına olumsuz cevap verilmesi işçinin işe başlayacağı ihtimalini ortadan kaldırdığı için davadaki haklılığı da sözkonusu olamaz şeklinde bir görüş de öne sürülebilir. Ki bu da yabana atılacak bir görüş değildir. Fakat, yineleyeyim, benim görüşüm, işçi haksız gözükse bile gerçekte haklıdır. Çünkü ben pozitivist değilim ve işçinin haksız gözükmesine neden olan olaylar yine işçiyi cendere altına alan bu haksız üretim ilişkileridir (bazıları buna endüstri ilişkileri diyor). Örneğin, işçi, aradan çok uzun bir zaman geçtiği ve daha iyi bir iş bulduğu için veya geri döndüğünde asla bir huzur bulamayacağı için işe başlamak istemeyebilir. Bu durumda işverenin geçersiz ve/veya haksız feshi yanına kar mı kalsın?!

2-Bu süre konusunu karıştırıyorsunuz. 10 günlük süre işverene değil işçiye tanınmış bir süredir ve işçinin işe başlaması için değil, işe başlamak için işverene başvurma hakkını kullanacağı, yani işe iade prosedürünü başlatacağı bir süredir. Bu başvuru işçi tarafından yapıldıktan sonra işverenin bir aylık süresi vardır, başvuruyu kabul veya açık ya da zımni olarak red konusunda. İşverenin başvuruyu kabul etmesi üzerine işçinin ne kadar sürede işe başlayacağı ise ayrı bir tartışma konusudur ve bu konudaki görüşlerimi sizin de katıldığınız bir başka tartımada yazmıştım hatırlarsanız.

3-Toplu işe iade davalarından sonra işverene ihtarnamenin her işçi için ayrı ayrı gönderilmesi tabii ki gerekmez ve fuzuli bir masraftır. Tek bir ihtarname içine İhtar edenler başlığına bütün işçilerin adı ve açıklamalar kısmına da dava vs. bilgileri ayrı ayrı yazılmak ve müstenit olarak hepsinin vekaletnamesi konulmak suretiyle tek bir ihtarname de gönderilebilir ve böyle de yapılmalıdır. E-mail adresinizi verirseniz benim yazdığım bir ihtarmaneyi size gönderebilirim. Unutmayın, postayı eğer bulunduğunuz ilde varsa 169-Alo Post ile göndermenizde fayda var. Cevabı, 10 işgünü dolmadan geliyor ve postada bir aksaklık olmuşsa müdahale ederek telgraf vb. gibi diğer araçları kullanmanıza zaman kalmış oluyor.

4-İşe başlamak için işyerine gittiğinizde böyle bir engelle karşılaşırsanız, tespit için Noterliğe başvurursunuz. Bazı noterler bunu kabul etmiyor, kabul edeni bulursunuz. Bulamazsanız da birkaç tane kendisinden şüphe edilemeyecek şahit götürürsünüz. Hemen akabinde de ihtar çekersiniz."


Ayrıca bir hususu daha belirteyim. İşçinin işe davet üzerine işe başlamaması durumunda iş sözleşmesini kendisinin feshetmiş olacağına ilişkin doktrindeki azınlık görüşü, Yargıtay 9. HD tarafından kabul görmemiştir. Ama bir kararda buna yönelik bir üyenin muhalefet şerhi yazdığını da gördüm, okudum. Fakat baskın görüş, iş sözleşmesinin, sanki işe başvuru hiç yapılmamış gibi sonuç doğuracağı ve sözleşmenin baştan beri geçerli nedenle feshedilmiş sayılacağı yönündedir.
Old 11-04-2008, 16:49   #10
Nusret

 
Varsayılan Kendi davalarımdan örnek vereyim

Ümraniye İMES San. Sit.'nde bulunan yaklaşık 100 kişinin çalıştığı, yabancı sermayeli bir gruba bağlı otomotiv yan sanayi fabrikasında çalışan 41 işçi arkadaş için Üsküdar iş mahkemesinde açtığım işe iade davasında 38 dava için kabul, 3 dava için -davacılar dava derdest iken işe geri alındığından dolayı- konusuz kaldığı gerekçesiyle red kararı verilmişti. İşin garip tarafı, bu 3 red kararı, davalı vekillerince de Yargıtay kararları biline biline (ikisi de hukuk doktoru idi bu karı koca avukatların) istendi ve üstelik hakim davalı vekili lehine ücrete de karar verdi.

Neyse uzatmayayım; ben 3 dosyayı, davalı 38 dosyayı olmak üzere temyiz ettik. Yargıtay 38 dosyayı onadı, 3 dosyayı ise benim temyiz gerekçem doğrultusunda -dava konusuz kalmaz, hakimin boşta geçen süreye ait ücretlere, diğer haklara, yargılama giderlerine ve vekalet ücretine de karar vermesi gerekir- düzelterek onadı. (Biliyorsunuz, bu gibi durumlarda Yargıtay, araştırılacak başka bir husus kalmadığı için yerel mahkeme yerine geçerek düzelterek onama kararı verir.)
Old 11-04-2008, 16:54   #11
Nusret

 
Varsayılan Bir ekleme daha yapayım...

Bu konu ile doğrudan ilgisi yok, ama işe iade ile ilgili bir şey daha söyleyeyim. İşçinin işe başlamak için başvurmasından sonra işverenin alıyorum demesine rağmen işbaşı yapmaması durumunda dahi 4 aylık ücret ve diğer haklarını alacağına dair Yargıtay kararı okudum geçenlerde. Fakat bunu, işçinin işyerine gittikten sonra işbaşı yapmaması durumunda mı geçerli olduğunu, yoksa hiç işyerine gitmese dahi geçerli olup olmadığını netleştirmem lazım. Aslında ilgili maddenin lafzından çıkan anlam tam da budur. Eğer böyleyse bence isabetli bir karardır. Boşta geçen süreye dair ücret ve diğer hakların ödenmesinin ille de işçinin işe başlaması şartına bağlanmaması gerekir. Çünkü Kanun'da böyle bir şart yoktur. Kanun, sadece işçinin işe iade için başvuru yapmasını yeterli görmüştür.
Old 03-09-2009, 13:10   #12
Aybüke Kağan

 
Varsayılan Acİl

Arkadaşlar,
benim de benzer bir sorunum var. Biz ihtar çektik ve ihtar üzerine müvekkil işe davet edildi. Müvekkil işten çıkarılırken kıdem tazminatını almıştı.

Şimdi ne yapalım? Boşta geçen süre ücretini kesip kıdem tazminatını iade etmemiz mi gerekiyor?

Bir de şöyle birşey aklıma takıldı. Kıdem tazminatını kabul etmek bir noktada feshi kabul etmek ve feshin geçerliliği sonucunu doğurmaz mı?
Old 03-09-2009, 14:30   #13
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Aybüke Kağan
Arkadaşlar,
benim de benzer bir sorunum var. Biz ihtar çektik ve ihtar üzerine müvekkil işe davet edildi. Müvekkil işten çıkarılırken kıdem tazminatını almıştı.

Şimdi ne yapalım? Boşta geçen süre ücretini kesip kıdem tazminatını iade etmemiz mi gerekiyor?

Bir de şöyle birşey aklıma takıldı. Kıdem tazminatını kabul etmek bir noktada feshi kabul etmek ve feshin geçerliliği sonucunu doğurmaz mı?

Birinci paragrafa ilişkin olarak şundan emin olamadım: Siz işe iade davası açmak yerine, "müvekkili işe iade edin" diye işverene mi başvurdunuz?

Son paragrafa ilişkin olarak ise, kidem tazminatını kabul etmek, feshin geçerli olduğunu kabul etmek anlamı taşımaz.

Saygılıar.
Old 03-09-2009, 16:02   #14
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Evet sayın meslektaşım,işveren prestij sahibi birisi. Biz de iişverene ihtar çektik işe iade istedik.Aksi hale işe iade davası ve ayrıca Mobbinge dayalı tazminat davası açacağımızı bildirdik.İşe iade talebimiz ihtara cevapla kabul edildi.Ama boşta geçen süreye ilişkin birşey yazmamışlar. Biz de kıdem tazminatın mahsup ederek kalanını iade etmeyi düşünüyoruz.

Bir de işe iade de fesih geçersiz olduğu içiin ilk hizmet akdinin devamı niteliğinde işe iade. Ancak SSk dan çıkış yapılmış olması ilerde muhtemel kıdem tazminatı davaları için sorun teşkil eder mi?

Ayrıca işverene işe başlamak için başvurunun bir koşulu var mıdır?Keza işverenler ben davet ettim o gelmedi diye iddiada bulunabilirler.

Teşekkürler.
Old 03-09-2009, 21:53   #15
Adli Tip

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;

Kanımca bu olayda, yeni bir iş aktinin kurulduğu savunulabilir. İşe iade davasının sonuçları doğmaz.
Ya da tarafların karşılıklı anlaşmasıyla fesih iradesinin geri alınması durumu olabilir. Ama yoruma açık.

Size öncelikli naçizane tavsiyem şu olacaktır: fesih ne zaman gerçekleşti bilmiyorum ama eğer müvekkiliniz iş güvencesi kapsamındaysa, 1 aylık süreyi kaçırmayın. Zira çektiğiniz ihtarname, işe iade davasının yerini tutmayacağı gibi, hak düşürücü süreyi de kesmeyecektir.

Bunun dışında da attığınız adımlarda, ileride ispat sorunu yaşamayacak şekilde -yazılı belgelerle- hareket etmenizi öneririm. Bu halde SGK'daki giriş çıkış da sorun yaratmayacaktur.

İşe iade talebinin kabulunden sonra işe başlamak için işverene başvurunun bir şekli yok.

Saygılar
Old 04-09-2009, 12:10   #16
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım açıkçası benim kafam karıştı.İki durum söz konusu.

1- Dava açmadan İşverenin işe daveti yeni bir icap mıdır? Böyle kabul edersek tarafların yeni bir sözleşme akdetmeleri gerekir.Bu halde aldığımız kıdem tazminatını iade etmeme sonucunu doğurur.Yeni bir sözleşme imzalamanın müvekkil için sakıncalı sonuçları nelerdir? Yeni akitten kısa bir süre sonra işveren yine akdi feshedilebilir.

2-İşe iade davası açtığımızı varsayalım işveren zaten işe davet etmiş,bu durumda hukuki yarar yokluğundan dava reddedilmez mi? Ya da bu davada işe iade davetine işçinin uyması nedeniyle eski akdin devam ettiğinin tespiti istenemez mi?

Dava açılmadan işe davete ilişkin yargıtay kararı varsa ekleyebilirseniz sevinirim.
Saygılarımla.
Old 04-09-2009, 19:23   #17
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Aybüke Kağan
Sayın meslektaşım açıkçası benim kafam karıştı.İki durum söz konusu.

1- Dava açmadan İşverenin işe daveti yeni bir icap mıdır? Böyle kabul edersek tarafların yeni bir sözleşme akdetmeleri gerekir.Bu halde aldığımız kıdem tazminatını iade etmeme sonucunu doğurur.Yeni bir sözleşme imzalamanın müvekkil için sakıncalı sonuçları nelerdir? Yeni akitten kısa bir süre sonra işveren yine akdi feshedilebilir.

Sayın Aybüke Kağan;

Bu bir icap olarak kabul edilebilir evet. Ama sizin ihtarınıza cevaben olan bu durum, kabul olarak da nitelenebilir. Siz işverenle anlaşabilirseniz zaten sorun yok. Yeni bir iş akdi de yapılabilir, iş akdinin kesintisiz devam ettiği de kararlaştırılabilir.

Alıntı:
Yazan Aybüke Kağan
2-İşe iade davası açtığımızı varsayalım işveren zaten işe davet etmiş,bu durumda hukuki yarar yokluğundan dava reddedilmez mi?

İşe iade davası açmanızı önermemin sebebi, işverenle bir uyuşmazlık yaşarsanız iş güvencesinden yoksun kalmanızı önlemekti. İşveren işe başlatırısa, dava reddedilse de kaybınız olmaz, hatta siz de vazgeçebilirsiniz davadan zaten. Keza dava, hukuki yarar yokluğundan reddolmaz. Bu yönde kararlar var.

Alıntı:
Yazan Aybüke Kağan
Ya da bu davada işe iade davetine işçinin uyması nedeniyle eski akdin devam ettiğinin tespiti istenemez mi?

İşe iade davasında tek şey talep edilebilir: Feshin geçersizliğinin tespiti. İşe iade ve boşta geçen süre ücreti de, feshin geçersizliğine bağlanan sonuçlardır.

Alıntı:
Yazan Aybüke Kağan
Dava açılmadan işe davete ilişkin yargıtay kararı varsa ekleyebilirseniz sevinirim.

Ben bugün baktım ama Kazancı'da ve Legalbank'ta benzer karara rastlamadım.

Saygılar,
Old 05-09-2009, 12:58   #18
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Arkadaşlar fesih beyanının karşı tarafa ulaşmasından sonra tek taraflı olarak geri alınamayacağını içtihat eden YÜKSEK YARGITAYIMIZIN bu düşüncesi sebebiyle, işe iade davası açılmadan veya açıldıktan sonra işverenin işe davetinin hüküm ifade etmediğini kabul etmek gerekir. İstanbul Barosu Dergisinin son sayısındaki 9. HD.'nin son kararı benim davamın kararı olup, davanın ikamesinden sonra işe davetin aslında iş aktinin haksız feshinin kanıtı olduğu belirtilmiştir. (Reklamları dinlediniz, şimdi haberler.. :-))
Old 07-09-2009, 10:32   #19
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Alıntı:
Arkadaşlar fesih beyanının karşı tarafa ulaşmasından sonra tek taraflı olarak geri alınamayacağını içtihat eden YÜKSEK YARGITAYIMIZIN bu düşüncesi sebebiyle, işe iade davası açılmadan veya açıldıktan sonra işverenin işe davetinin hüküm ifade etmediğini kabul etmek gerekir. İstanbul Barosu Dergisinin son sayısındaki 9. HD.'nin son kararı benim davamın kararı olup, davanın ikamesinden sonra işe davetin aslında iş aktinin haksız feshinin kanıtı olduğu belirtilmiştir. (Reklamları dinlediniz, şimdi haberler.. :-))

Evet ,ben de yargıtayın bu tür kararlarını okudum.Ancak birçok kararında da işe davete uymayan işçinin iyiniyet kurallarına aykırı hareket ettiğinden ve tazminat peşinde olduğu anlşaşıldığından davanın reddine karar vermiş. Yani bence işe iadeye ilişkin davet üzerine (tabiki şart,görev değişikliği vb. ek düzenleme içermiyorsa)işçinin işverene başvurması gerekir.
Old 07-09-2009, 11:18   #20
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yeshilim
Arkadaşlar fesih beyanının karşı tarafa ulaşmasından sonra tek taraflı olarak geri alınamayacağını içtihat eden YÜKSEK YARGITAYIMIZIN bu düşüncesi sebebiyle, işe iade davası açılmadan veya açıldıktan sonra işverenin işe davetinin hüküm ifade etmediğini kabul etmek gerekir. İstanbul Barosu Dergisinin son sayısındaki 9. HD.'nin son kararı benim davamın kararı olup, davanın ikamesinden sonra işe davetin aslında iş aktinin haksız feshinin kanıtı olduğu belirtilmiştir. (Reklamları dinlediniz, şimdi haberler.. :-))

Davadan sonra işe davetle ilgili kararlar zaten vardı. Lakin somut olayda işçi dava açmadan, işverenden işe iade talep ediyor, işveren de işçinin bu talebini kabul ediyor. Bu olayda "işe iade davasına" ilişkin kurallar ne derece uygulanabilir?
Buna ilişkin karar varsa o kararın reklamlarını dinleyelim?
Old 07-09-2009, 11:34   #21
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Bu konuda bir karar olduğunu sanmıyorum. Ancak kararın mefhumu muhalifinden iş aktinin feshine yönelik işveren beyanından sonra, işçi tarafından işe iade talebi işveren tarafından kabul edildiğinde, işe iade talepli dava açılamayacağı yönünde "fikrim geldi". Zira bu konudaki Yargıtay uygulaması BK.'ya dayanmaktadır. Yine ters düşünce ile "ikale" mantığıyla da aynı sonuca ulaşıldığını iddia ediyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
örnek dilekçe - işe iade davası avukatcivanım Meslektaşların Soruları 11 21-02-2008 16:12
İşe iade davası - kıdem tazminatı farkı Mehtap Elbeyli Meslektaşların Soruları 3 06-12-2007 12:04
Yardımcı doçent'in işe iade davası yeldakullap Meslektaşların Soruları 1 03-08-2007 16:51


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09655309 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.