Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

süre tutum dilekçesi ve işbölümü itirazı

Yanıt
Old 18-02-2008, 15:43   #1
Av.H.Ahmet KANAL

 
Varsayılan süre tutum dilekçesi ve işbölümü itirazı

Öncelikle tüm meslektaşlarıma iyi çalışmalar dilerim.
İlamsız icra takibine itirazımız sonrasında alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılmıştır.
Davaya cevap süresinde (on gün) tarafımızdan süre tutum dilekçesi verilmiş ve mahkemece cevap süresinin duruşma tarihine kadar uzatılması kararı verilmiştir.
Ancak kararda "...dava dilekçesine cevap verme süresinin (İLK İTİRAZLAR HARİÇ OLMAK ÜZERE) duruşma günü olan....kadar uzatılmasına..." denmektedir.
İşbölümü ilk itirazı diğer ilk itirazların usulüne tabidir. Esasa geçilmezden evvel mahkemeye sunulması gerekmektedir.
Açıklananlar, sizlerin bilgi ve deneyimleriniz doğrultusunda mahkemenin verdiği bu karar usule uygun mudur? İşbölümü itirazında bulunma imkanımız ve mahkemenin bunu kabul imkanı var mıdır?
Şimdiden teşekkür ederim.
Old 18-02-2008, 16:36   #2
meltem2007

 
Varsayılan

Hak kaybına sebeb olmaması açısından işbölümü itirazınızı cevap süresi içinde yapmanızı öneririm.Zaten ara karar da o doğrultuda.Sair itirazlarınızı da uzatılmış süre içinde yapabilirsiniz.
Old 18-02-2008, 17:06   #3
Av.H.Ahmet KANAL

 
Varsayılan

Meltem Hanım, sıkıntımız da işbölümü itirazımızı davaya cevap süresi içerisinde beyan etmemiş olmamızda. Süre uzatım dilekçesi, ilk itirazlarımızı duruşma tarihinde davanın esasına girişilmezden evvel sunabilme imkanı sağlar mı?
Old 18-02-2008, 17:35   #4
meltem2007

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, ilk itirazlarla ilgili amir hükümleri düzenleyen HUMK'nun 188. maddesine göre yasada belirtilen ilk itirazların cevap süresi içinde veya ilk duruşmaya kadar ileri sürülmesinin istisnası
1-Mahkemenin resen karar verebileceği durumlar ve
2-HUMK'nun 98. maddesindeki durumlardır.Aşağıdaki Yargıtay HGK kararından görüleceği üzere Mahkemeler res'en işbölümü itirazıyla ilgili karar veremeyeceğinden itirazınızı uzatılmış sürede değil 10 günlük cevap süresi içinde yapmalısınız.

MADDE 188 –

İtirazatı iptidaiye davanın bidayetinde esasa girişilmezden evvel hep birlikte dermeyan edilmezse bir daha mesmu olmaz.

Hakimin re'sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlarla 98 inci madde hükmü mahfuzdur.




T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/4-337
K. 2004/337
T. 9.6.2004
• HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİ TALEBİ ( İşbölümü Yönünden Asliye Hukuk Mahkemesinin Verdiği Gönderme Kararının Asliye Ticaret Mahkemesi İçin Bağlayıcı Olması ve İşbölümü İtirazının İlk İtiraz Olarak İleri Sürülmesi Gereği )
• İŞBÖLÜMÜ İTİRAZININ İLK İTİRAZ NİTELİĞİ ( Asliye Hukuk Mahkemesi'nin Gönderme Kararının Asliye Ticaret Mahkemesi İçin Bağlayıcı Olması ve Bu Mahkemece Görevsizlik Kararı Verilemeyeceği - Hukuka Aykırı Yayın Nedeniyle Meydana Gelen Haksız Rekabetin ve Tecavüzün Önlenmesi Davası )
• ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN İŞBÖLÜMÜ YÖNÜNDEN GÖNDERME KARARI ( Kesin Olması ve Asliye Ticaret Mahkemesi İçin Bağlayıcı Olması - Ticaret Mahkemesi'nde İlk İtiraz Olarak İşbölümü İtirazında Bulunulabileceği )
• GÖREVSİZLİK KARARI VERİLEMEMESİ ( Asliye Hukuk Mahkemesinin İşbölümü Yönünden Verdiği Gönderme Kararı Üzerine Dosya Önüne Gelen Asliye Ticaret Mahkemesinin Davaya Bakma Zorunluluğu/İşbölümü İtirazının İlk İtiraz Niteliği - Hukuka Aykırı Yayın Nedeniyle Meydana Gelen Haksız Rekabetin ve Tecavüzün Önlenmesi Davası )
• YAYININ HUKUKA AYKIRI OLDUĞU GEREKÇESİYLE TECAVÜZÜN VE HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİ TALEBİ ( İşbölümü Yönünden Asliye Hukuk Mahkemesinin Verdiği Gönderme Kararının Asliye Ticaret Mahkemesi İçin Bağlayıcı Olması ve İşbölümü İtirazının İlk İtiraz Olarak İleri Sürülmesi Gereği )
• BANKALARIN TARAF OLDUĞU HUKUK DAVALARINDA İSTANBUL 1. VE 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NİN GÖREVLİ OLMASINA İLİŞKİN HÜKÜM ( Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davalarını Kapsamaması - Asliye Hukuk Mahkemesinin İşbölümü Yönünden Gönderme Kararının Kesin Olması )
1086/m.187
6762/m.5,58,60
ÖZET : Dava, yayın kuruluşu aleyhine açılmış olup, yapılan yayının hukuka aykırı olduğunun tespiti, tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi istemlerine ilişkindir. Bankalar ile fon ve bankaların iflas idareleri tarafından muamele merkezi veya ikametgahı İstanbul ili sınırları içinde olan kişiler aleyhine açılacak hukuk davaları ile borçlular hakkında açılacak iflas davalarına İstanbul ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. Ancak, eldeki uyuşmazlığın haksız eyleme dayalı olması, Bankalar Yasası'nın uygulanmasından kaynaklanmaması nedeniyle bu konudaki Bankalar Kanunu hükmünün burada uygulama yeri olmadığı sonucuna varılmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyayı ticaret mahkemesine göndermiş, anılan mahkeme de görevsizlik kararı vermiştir. Asliye hukuk mahkemesinin verdiği karar işbölümü ayrımına ilişkin olup, gönderme kararı niteliğindedir. Yukarıda açıklanan niteliği ve TTK' nun 5/3 maddesi gereği kesindir ve gönderilen mahkemece, davaya bakılması usul kurallarının bir gereğidir. Kaldı ki bir davanın hukuki mahiyeti itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız ilk itiraz şeklinde taraflarca ileri sürülebilir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi önüne getirilmiş böyle bir itiraz olmadığı gibi, evrak üzerinden kesin olan gönderme kararının usul ve yasaya uygun olmadığını belirterek yeniden dosyanın gönderilmesine dair karar vermesi yukarıda anılan düzenlemeye ve ilkelere aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki "muarazanın meni ve tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nce mahkemenin görevsizliğine dair verilen 14.11.200 1 gün ve 200 1/2300-1494 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 18.11.2002 gün ve 12918-13032 sayılı ilamı ile; ( ... Dava, yapılan yayının hukuka aykırı olduğunun tespiti, tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece görevsizlik nedeniyle dosyanın İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Taraflar tacirdir. Bu haliyle davanın ticaret mahkemesinde bakılması gerekir. Dava, önce İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılmıştır. Anılan mahkemece davaya, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevine girdiğinden bahisle dosyanın talep halinde anılan mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi de İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin gönderme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek evrak üzerinden mahkemenin görevsizliğine, dosyanın İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir. İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen karar, asliye ve ticaret mahkemeleri arasında yasanın öngördüğü biçimi ile bir görevsizlik kararı, olmayıp gönderme kararıdır. TTK. 5/3. maddesi uyarınca bu bir işbölümü ayrımına ilişkin olup bu nitelikteki gönderme kararları kesindir. Bunun içindir ki, dosyanın gönderildiği mahkemece, davaya bakılması usul kurallarının bir gereğidir. Kaldı ki bir davanın hukuki mahiyeti itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız ilk itiraz şeklinde taraflarca ileri sürülebilir. Ne var ki İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin evrak üzerinden ve taraflarca herhangi itiraz olmadan kesin olan gönderme kararının usul ve yasaya uygun olmadığım belirterek yeniden dosyanın gönderilmesine dair karar vermesi yukarıda anılan düzenlemeye ve ilkelere aykırı olup bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, banka tarafından yayın kuruluşu aleyhine açılmış, yapılan yayının hukuka aykırı olduğunun tespiti, tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi istemlerine ilişkindir.

Davanın açıldığı İstanbul Asliye 5. Hukuk Mahkemesi'nce verilen kararla dosya İstanbul Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmiş, anılan mahkemece de görevsizlik kararı verilmiştir. Bu görevsizlik kararı özel dairece yukarıda başlıkta yer alan nedenlerle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme hükmünü davacı banka temyize getirmektedir.

Hukuk Genel Kurulu önüne direnme yoluyla gelen uyuşmazlık; asliye hukuk mahkemesi'nce ticaret mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin olarak verilen kararın hukuksal niteliğinin ne olduğu, kararın işbölümü ayrımına ilişkin gönderme kararı mı, yoksa görevsizlik kararı mı olduğu, buna göre görev konusunda varılacak sonucun ne olması gerektiği, noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtmekte yarar vardır ki, tacir olan davacı bankanın, yine tacir olan davalı yayın kuruluşuna karşı açtığı eldeki dava temelinde haksız eyleme dayalıdır. Tarafların bu sıfatı ve davanın niteliğine göre davaya bakacak mahkeme işbölümü gereği ticaret mahkemesidir.

Dava önce İstanbul Asliye 5. Hukuk Mahkemesi'ne açılmış, bu mahkemece dosya Bankalar Kanunu'nda değişiklik yapılmasına ilişkin 12.05.2001 kabul tarihli 4672 Sayılı Kanunun 8. maddesi ile 4389 Sayılı Yasanın 5 numaralı fıkrasına eklenen ( d ) bendi gereğince, bankalar ve fon tarafından açılacak hukuk davalarına ( 1 ) nolu asliye ticaret mahkemeleri tarafından bakılacağı şeklinde düzenleme yapıldığı ve davanın kanunun yürürlük tarihi olan 29.05.2001 tarihinden sonra açılmış olduğu gerekçesiyle davaya bakmak görevinin İstanbul Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'ne ait olduğu belirtilerek bu mahkemeye gönderilmiştir.

Hemen burada, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesi yararlı olacaktır. Bilindiği üzere, ticaret mahkemelerinin iş sahasını düzenleyen 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesinde aynen "Aksine hüküm olmadıkça, dava olunan şeyin değerine göre asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesi ticari davalara dahi bakmakla vazifelidir.

Şu kadar ki; bir yerde ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4'üncü maddesi hükmünce ticari sayılan davalarla hususi hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere ticaret mahkemesinde bakılır.

İkinci fıkrada yazılı hallerde, münhasıran iki tarafın arzularına tabi olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki mahiyeti itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olunabilir. İtiraz varit görüldüğü takdirde dosya ilgili mahkemeye gönderilir; bu mahkeme davaya bakmaya mecburdur; ancak, davanın mahiyetine göre tatbiki gerekli usul ve kanun hükümlerini tatbik eder. Ticari bir davanın hukuk mahkemesi, ticari olmayan bir davanın ticaret mahkemesi tarafından görülmesi hükmün bozulması için yalnız başına kafi bir sebep teşkil etmez.

Vazifesizlik sebebiyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak muamelelere ve bunların tabi oldukları müddetlere dair usul hükümleri, iş sahasına ait iptidai itirazın kabulü halinde de tatbik olunur" hükmü yer almaktadır. Böylece, ayrı Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerdeki Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki kural olarak, görev değil, işbölümü ilişkisidir. Ancak, bu işbölümü ilişkisi bir yerdeki birden fazla Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki işbölümü ilişkisinden farklıdır. Zira, ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki yukarıda açıklanan yasa hükmüne dayanması yanında tarafların işbölümü itirazında bulunabilme özelliklerini taşımaktadır. Buradaki işbölümü itirazı yalnız ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. İş bölümü itirazının kabulü halinde mahkemece verilecek karar bir gönderme kararı olup, bu karar ile dava sona ermeyip, davaya gönderilen mahkemede devam edilir. Nihai bir karardır ancak, diğer nihai kararlardan farklı olarak bu karar tek başına temyiz edilemez; verildiği anda kesin bir karar olmakla birlikte gönderilen mahkemenin esas hakkında verdiği hükümle birlikte temyiz edilebilir. Bu kararın yanlış olması ise, tek başına esas hükmün bozulmasına yeterli neden sayılmaz. Gönderme kararı üzerine talep halinde dosya işbölümüne sahip mahkemeye gönderilir.

O yerdeki birden fazla ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkiye gelince, bu ilişki yalnız bir iç ilişkidir. İşbölümü ilişkisi değildir.

Bu ana kuralı ortaya koyduktan sonra 4389 Sayılı Bankalar Kanunu'nun 12.05.2001 gün ve 4672 Sayılı ve son olarak da 12.12.2003 gün ve 5020 Sayılı Yasalarla değişik 14/5-d maddesinde yer alan hüküm değerlendirilmelidir. Bu maddede: "Bankalar ile fon ve bankaların iflas idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. O yerde, birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde, bu davalar ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görülür.

Bankalar ile fon ve bankaların iflas idareleri tarafından muamele merkezi veya ikametgahı İstanbul ili sınırları içinde olan kişiler aleyhine açılacak hukuk davaları ile borçlular hakkında açılacak iflas davalarına İstanbul ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. İflas davası açılması halinde, bu mahkeme, hakkında iflası istenen borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine borçlu aleyhine iflas davası açıldığını bildirir" hükmü yer almaktadır. Bu hükmü ilk değişikliğe uğratan 4672 Sayılı Yasanın hükümet gerekçesi Plan ve Bütçe Komisyonu raporunda değişikliğe uğramış ve anılan maddeyi değiştiren 4672 Sayılı Yasanın 8. madde gerekçesine "...fon ve fona devredilen bankalar açılacak davaların görüleceği asliye ticaret mahkemelerinin belirlenmesi ve bu kapsama diğer bankaların da dahil edilmesi doğrultusunda redaksiyona tabi tutulması" gerekçesine yer verilmiş ve madde metnine bu gerekçeye uygun olarak "bankalar" ifadesi eklenmiştir. Buna göre bankaların taraf olduğu uyuşmazlıklara yasada belirtildiği üzere davanın görüldüğü tarih itibariyle yürürlükte bulunan şekline göre 1 nolu İstanbul Ticaret Mahkemesi'nde bakılması gerekmektedir.

Hemen burada, açıklanan bu yasal düzenlemenin hangi tür uyuşmazlıkların çözümüne yönelik düzenlendiği de irdelenmelidir.

Az yukarıda belirtildiği gibi, davanın hukuksal dayanağı haksız eyleme dayalıdır. Görüşmeler sırasında Bankalar Kanunu'ndaki anılan düzenlemenin çok geniş bir yoruma tabi tutulmaması gerektiği, buradaki hükmün sadece Bankalar Yasası'ndan kaynaklanan uyuşmazlıklarda bankanın taraf olması durumunda uygulama yeri bulunduğu çoğunluk görüşü olarak ortaya çıkmıştır. Şu durumda eldeki uyuşmazlığın haksız eyleme dayalı olması Bankalar Yasası'nın uygulanmasından kaynaklanmaması nedeniyle burada uygulama yeri olmadığı sonucuna varılmıştır.

Durum bu olunca, asliye hukuk mahkemesinin verdiği karar işbölümü ayrımına ilişkin olup, gönderme kararı niteliğindedir. Yukarıda açıklanan niteliği ve TTK' nun 5/3 maddesi gereği kesindir ve gönderilen mahkemece, davaya bakılması usul kurallarının bir gereğidir. Kaldı ki bir davanın hukuki mahiyeti itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız ilk itiraz şeklinde taraflarca ileri sürülebilir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi önüne getirilmiş böyle bir itiraz olmadığı gibi, evrak üzerinden kesin olan gönderme kararının usul ve yasaya uygun olmadığını belirterek yeniden dosyanın gönderilmesine dair karar vermesi yukarıda anılan düzenlemeye ve ilkelere aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 9.6.2004 gününde bozmada oybirliği sebebinde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 18-02-2008, 18:59   #5
Av.H.Ahmet KANAL

 
Varsayılan

Kendi soruma cevap vermiş olacağım ancak aynı sorunla karşılaşabilecek diğer meslektaşlarımın da yararlanması açısından konu ile ilgili edindiğim bilgiler aşağıda yer almaktadır.

Humk md. 197'ye göre davalı cevap süresi içerisinde cevap süresinin uzatılmasını isteyebilir.
Baki Kuru'ya göre "Davalı, uzatılan cevap süresi(hakimin md. 197'ye göre verdiği ek süre)içinde, davaya (esasa) cevap verebileceği gibi, ilk itirazda da bulunabilir." (Hukuk Muhakemeleri Usulu 2001 basım ciltII syf.1791)
Aşağıda ilgili Yargıtay kararı bulunmaktadır. Bu kararla birlikte:
13.HD 17.2.1976, 4412/1111
2.HD 10.10.1978, 5819/6927


T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/334
K. 2005/9919
T. 11.10.2005
• CEVAP SÜRESİ ( Uzatılmış Sayılabilmesi İçin Davalının Bu Konuda Talepte Bulunması ve Mahkemenin de Cevap Süresinin Uzatılmasına Karar Vermiş Olması Gerektiği - Alacak Davası )
• ALACAK DAVASI ( Cevap Süresinin Uzatılmış Sayılabilmesi İçin Davalının Bu Konuda Talepte Bulunması ve Mahkemenin de Cevap Süresinin Uzatılmasına Karar Vermiş Olması Gerektiği )
• UZATMA TALEBİNDE BULUNULMASI ( Cevap Süresinin Uzatılmış Sayılabilmesi İçin Davalının Bu Konuda Talepte Bulunması ve Mahkemenin de Cevap Süresinin Uzatılmasına Karar Vermiş Olması Gerektiği )
• YETKİ İTİRAZI ( Davalının 10 Günlük Yasal Cevap Süresi İçinde Bulunulması Gerektiği - Bu Süre Geçirildikten Sonra Yapılması Halinde Dinlenmeyeceği )
1086/m.187,197
ÖZET : Cevap süresinin uzatılmış sayılabilmesi için davalının bu konuda talepte bulunması ve mahkemenin de cevap süresinin uzatılmasına karar vermiş olması gerekir. Mahkemece cevap süresinin uzatılması hakkında ( olumlu ) bir karar verilmemiş ise davalının 10 günlük yasal cevap süresi içinde yetki itirazında bulunması gerekir. Bu süre geçirildikten sonra yapılan yetki itirazı süresinde olmadığından dinlenmez

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan perlit kiremit, mahya ve yardımcı elemanları ihracat protokolünün davalı tarafça haksız feshi nedeniyle müvekkilinin müspet ve menfi zarara uğradığını ileri sürmüş ve şimdilik 19.452.751.000.-TL.nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahının İstanbul'da bulunduğunu, akdin ifa yerinin Erzincan olmadığını belirterek yetkili mahkemenin İstanbul Ticaret Mahkemeleri olduğunu savunmuştur.

Mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşmede ifa yerinin belirlenmediği, bu hususun davacı tarafça da kabul edildiği, davalı şirket merkezinin İstanbul'da bulunduğu gerekçeleri ile yetkisizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

HUMK.nun 187 vd. maddelerine göre yetki itirazının esasa cevap için yasaca belirlenen 10 günlük süre içinde yapılmaması halinde bu itiraz dinlenmez. Somut olayda 10 günlük cevap süresi içinde süre uzatım talebinde bulunulmuş ise de, ilk itiraz olarak yetki itirazı ortaya konmamıştır.

10 günlük cevap süresi ( ve hakim tarafından uzatılmış olan cevap süresi ) ilk itirazlar bakımından hak düşürücü nitelikte olduğundan hakim yetki itirazının süresinde yapılıp yapılmadığını kendiliğinden inceler.

Her ne kadar davalı vekili cevap süresinin uzatılmasını istemiş ise de, mahkemece bu konuda bir karar verilmemiştir. HUMK.nun 197.maddesine göre cevap süresinin uzatılmış sayılabilmesi için davalının bu konuda talepte bulunması ve mahkemenin de cevap süresinin uzatılmasına karar vermiş olması gerekir. Mahkemece cevap süresinin uzatılması hakkında ( olumlu ) bir karar verilmemiş ise davalının 10 günlük yasal cevap süresi içinde yetki itirazında bulunması gerekir. Bu süre geçirildikten sonra yapılan yetki itirazı süresinde olmadığından dinlenmez ( Prof.Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 5.Baskı, 1990 Sh.373 ).

Mahkemece bu yönler ve süresinde yetki itirazında bulunulmadığı gözetilmeden yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

ilginiz için teşekkür ederim.
Old 19-02-2008, 16:20   #6
avmurat

 
Varsayılan

İyi ama ilk mesajınızda yazdığınız üzere mahkeme, ilk itirazlar hariç olmak üzere süreyi uzatmış.Bu şekilde bir ayrıma gitmeseydi sunduğunuz içtihat size uygun olacaktı.Peki bu durumda ne olacak? Mahkemenin süreyi bu şekilde kısmen uzatması mümkün müdür? Eğer mümkün se açıkça yazdığı gibi ilk itirazlara dair süreniz geçmiş olmuyor mu?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Temyiz için süre tutum müessesesi ne işe yarar? Av.Fahri ALİMOĞLU Hukuk Sohbetleri 25 01-07-2010 15:43
Ceza Yargılamasında Süre Tutum/ Bölge Adliye Mahkemeleri Faaliyete Geçinceye Kadar Av.İbrahim Tuna Meslektaşların Soruları 47 19-11-2009 16:46
Duruşma istemsiz süre tutum dilekçesi AV.SERTANn Meslektaşların Soruları 4 30-01-2007 12:35
Süre Tutum Dilekçesi, Ek Temyiz Av.Levent Meslektaşların Soruları 21 24-08-2006 15:30
Sigorta şirketinin rücu davasında işbölümü ???? Av.Engin Özoğul Meslektaşların Soruları 2 18-04-2006 21:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05760503 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.