Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Matufiyet ile ilgili yargıtay kararları

Yanıt
Old 19-03-2013, 17:20   #1
H.Mahir FIRAT

 
Varsayılan Matufiyet ile ilgili yargıtay kararları

Değerli meslektaşlarım,

Matufiyet ile ilgili özellikle davalı lehine bozma verilen yargıtay kararlarına ihtiyacım var. Yardımınız için şimdiden teşekkür ederim.

Saygılar
Old 20-03-2013, 09:35   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan H.Mahir FIRAT
Değerli meslektaşlarım,

Matufiyet ile ilgili özellikle davalı lehine bozma verilen yargıtay kararlarına ihtiyacım var. Yardımınız için şimdiden teşekkür ederim.

Saygılar

Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2009/4-151 E., 2009/241 K.

Davacılar, davaya konu ... Gazetesi’nin 22 Ekim 2004 tarihli nüshasında davalı S.K. tarafından kaleme alınan “Konuşturana, dinleyene yazıklar olsun!” başlıklı yazıda kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek tazminat isteminde bulunmuşlardır.

Davalılar, haberin eleştiri niteliğinde ve esprili bir dille kaleme alındığını, güncel ve kamu yararı bulunduğunu, davacılara yönelik matufiyetin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davalı tarafından yazılan yazının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.

Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.

Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.

Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.

Davaya konu yazının bütünü incelendiğinde makalenin yayınlandığı günlerde güncelliği olan ve kamuoyunda çok tartışılan “Azınlık Raporu” nun içeriğine eleştiri getirilmektedir. Yazının birinci bölümünde genel olarak Türk aydınının yaşadığı dönüşüm ve ulusal konularda sergilenen yaklaşım sert bir dille eleştirilmekte, davacı B.O.’a yönelik ikinci bölümde ise; davacılar tarafından hazırlanan “Azınlık Raporu”nda yer alan düşünceler ve davacıların önerileri eleştirilerek bu rapora yönelik kanaat açıklaması yapılmaktadır. Son bölümde yer alan ifadelerin ise davacılara yönelik olmayıp başka kişilere yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu bölüm bakımından matufiyet unsurunun gerçekleştiği söylenemez. Yazının tamamı incelendiğinde, davacıların kişilik haklarına saldırı amacının bulunmadığı, azınlık raporuna yönelik düşünce açıklaması niteliği taşıdığı, eleştiri sınırının aşılmadığı görülmektedir. Şu durumda tazminat isteminin tümden reddine karar vermek gerekirken, yerinde görülmeyen gerekçeyle kısmen kabul edilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 03.06.2009 gününde, ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.


Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2010/4-377 E., 2010/365 K.


Taraflar arasındaki “Manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; S... Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.10.2008 gün ve 2008/42 E-135 K. Sayılı kararın incelenmesi davalı E.A. tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 12.11.2009 gün ve 2009/1211-12780 sayılı ilamı ile;

(“...Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılardan E.A. tarafından temyiz olunmuştur.

Dava konusu haberde, “İşte Gerçekler..! Kalmış öğrencinin sınıfta işi ne?” başlığı altında; “S... EML öğrencisi A.B. 3 yıldır Lise 1 de okuyor. İki yıl üst üste S... ÇPL’de kalmış okuma hakkı bittiği ve bu bilindiği halde sahte evraklarla 1. sınıfa kaydı yapılmış ve hala okumaktadır.” biçimindeki anlatımlara yer verilmiştir.

Dava konusu haberin, dava dışı okul müdürü E.A. ile ilgili olduğu, adı geçenin tutum ve davranışlarının eleştirildiği ve bu arada davacının durumunun da örnek olarak gösterildiği, yayının davacıya yönelik olmadığı anlaşılmaktadır. Şu durumda, davacının kişilik haklarına yönelik bir saldırı bulunmamaktadır.

Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, matufiyet (yöneliklilik) yokluğu nedeniyle istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir...”)

gerekçesi ile bozulmakla yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı, 06.12.2007 tarihinde ... Gazetesi’nde manşetten “Denetlenemeyen Müdür” “İşte Gerçekler” başlığıyla yayımlanan haberin 3.sayfadaki devamında kendisi ile ilgili olarak yer verilen haberin gerçek dışı olduğunu, zira kendisinin 2004-2005 öğretim yılında hazırlık sınıfını okuduğunu, bu yılın eğitim ve öğretimden sayılmadığını, 2005-2006 öğretim yılında S... çok programlı Lisesine kayıt olduğunu ve başarısız olduğundan sınıfta kaldığını, 2006-2007 öğretim yılında ise bir dönem hiç okula gitmeyerek okuma hakkını isteğiyle kullanmadığını, Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme Yönetmeliğinin 57. maddesine dayanarak ikinci kez aynı sınıfta okumak amacıyla tasdiknamesini aldığını, 2007-2008 öğretim yılında S... Endüstri Meslek Lisesi 1. sınıfına kayıt olduğunu ve mevcut olan okuma hakkını kullandığını, gerçek olmayan bu haber nedeniyle ilçe halkı nezdinde itibarının kalmadığını, arkadaşlarının arasına çıkamaz olduğunu, psikolojisinin bozulduğunu, kendisinin ve esnaf olan babası ile annesinin kişilik haklarına yapılan bu saldırı nedeniyle zarara uğradıklarını, ifadeyle 10.000 YTL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemiştir. Davalı gazete sahibi dışındaki davalılar hakkındaki davadan ise daha sonra feragat etmiştir.

Mahkemece; “yayımlanan habere konu edilen ve davacının gerçekleştirdiği iddia olunan eylemlerin varlığının ispat edilemediği gibi, bu olguların gerçekte var olmadığının anlaşıldığı, zira davacının S... Endüstri Meslek Lisesine kaydının mevzuata uygun olduğu, bir usulsüzlük bulunmadığı, bir an için haber doğru kabul edilse dahi davacının konumu itibariyle toplumu yakından ilgilendiren bir kimse olmaması nedeniyle, hakkındaki haberin kamuyu ilgilendiren bir yanı ve haberin toplumsal ilgiliyi üzerinde toplayıcı bir özelliği olmadığı, kamu yararına yönelik olduğunun kabul edilemeyeceği, kullanılan üslubun da ağır isnatlar içerdiği, basın özgürlüğünün sınırlarının aşıldığı, haberle davacının kişilik haklarının zedelendiği” gerekçesi ile davalılardan gazete sahibi aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, diğerleri hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Davalılardan gazete sahibi vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece hüküm yukarda açıklanan gerekçelerle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temyize davalı gazete sahibi getirmektedir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya konu haberde davacı açısından matufiyetin (yönelikliğin) olup olmadığı ve bu bağlamda manevi tazminata hükmetme koşullarının bulunup bulunmadığı noktasındadır.

Önemle vurgulanmalıdır ki, basının kamusal görevi, toplum yararları ile doğrudan veya dolaylı ilgili tüm olaylar hakkında halkı objektif kurallar içinde kalarak en önemlisi gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmaktır.

Basının haber verme fonksiyonunu yerine getirirken kullanacağı hakkın, özel hukuk alanında sınırı; gerçeklik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, güncellik, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık kuralları ile çizilmiş ve belirlenmiştir.

Hemen belirtelim ki bu koşullardan biri dahi bulunmazsa, yayım hukuka aykırı duruma düşer ve üstün görülüp korunamaz.

Diğer taraftan, Şeref ve haysiyet veya özel yaşama (kişilik haklarına) saldırı niteliğindeki gerçek dışı olayların açıklanması hiçbir zaman hukuka uygunluk nedeninden yararlanamaz. Tamamen gerçek dışı yayımlar daima hukuka aykırı olduğundan; ne düşünce nede basın özgürlüğü ile bağdaştırmak mümkün değildir. Dahası bu hallerde kamu yararının varlığından da söz edilemez.

O nedenle bir yayımın içerik ve kapsam bakımından değerlendirilmesi ve uygun bir araç olup olmadığının saptanmasında öncelikle gerçeğe uygun olup olmadığının araştırılıp tespit edilmesi zorunludur. Yayımın gerçeğe uygunluğunu kanıtlama yükümü (Beyyine Külfeti) yayından sorumlu bulunanlara düşer.

Yayım ile şeref ve haysiyetine veya özel yaşamına dolayısıyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden yönünden varlığı aranan önemli bir koşul da matufiyettir. Matufiyetin varlığını kabul için o yayında ya kişinin adından açıkça sözedilmeli veya konumu, sıfatı gösterilmeli; yada bunlardan söz edilmese dahi yayın içeriğinden bu kişinin amaçlandığı, yayının ona yönelik olduğu anlaşılmalı veya anlaşılabilir olmalıdır.

Borçlar Kanunu’nun 49.maddesinde ise; şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceği düzenlenmiştir.

Açıklanan hususlar çerçevesinde somut olay ele alındığında;

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davaya konu yerel nitelikte günlük yayın yapan ... Gazetesi’nin 06.12.2007 günlü nüshasında manşetten yayınlanan “Denetlenmeyen Müdür” “İşte Gerçekler” başlıklı yazının devamında “Kalmış öğrencinin sınıfta işi ne?” başlığı altında; “S... EML öğrencisi A... B... 3 yıldır Lise 1 de okuyor. İki yıl üst üste S... ÇPL’de kalmış okuma hakkı bittiği ve bu bilindiği halde sahte evraklarla 1. sınıfa kaydı yapılmış ve hala okumaktadır…” şeklindeki haber incelendiğinde, davacının isminin açıkça yer aldığı, hatta onunla ilgili ayrıntılara da yer verildiği dolayısıyla matufiyetin bulunduğu belirgindir.

Öte yandan, dosyaya sunulan belgelerden davacının 2005-2006 öğretim yılında başarısız olduğu,2006-2007 öğretim yılında birinci dönem aldığı başarısız notlar üzerine ikinci dönem öğrenim hakkını kullanmadığı, tasdiknamesini aldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar haberde “…A... B... 3 yıldır Lise 1 de okuyor. İki yıl üst üste S... ÇPL’de kalmış…” ifadesi kullanılmışsa da, bu bilgiler ışığında konu ile ilgili incelikleri bilmeyen bir habercinin davacının başarı durumu ile ilgili bu tabloyu anlaması her zaman beklenemez. Üstelik, davaya konu gazetede yer alan haberlerin bütünü ele alındığında ağırlıkla dava dışı okul müdürü E.A. hakkında yazıldığı ve onun bir takım usulsüz işlemlerinden bahsedilerek eleştirildiği görülmektedir. Bu bağlamda, haberde geçen sahte evraklarla kayıt yapıldığı hususu da davacıya değil okul yönetimine yönelik bir iddiadır ve bunun yazının bütünü ile birlikte değerlendirilmesi gerekir.

Hukuk Genel Kurulunca, tüm bu olgular gözetilerek tazminata hükmetme koşullarının bulunup bulunmadığı da tartışılmış; haberin davacının kişilik haklarına zarar verilmek amacıyla yapılmadığı gibi böyle bir sonuca da yol açmadığı; eğitim alanındaki aksamaları vurgulamaya yönelik olup, davacının adı geçse dahi doğrudan onun kişiliğine tazminatı gerektirir nitelikte bir saldırının söz konusu olmadığı, sonuçta da davacının davaya konu bu haberden dolayı kişilik haklarının zedelendiğini kabule olanak bulunmadığı görüşüne oyçokluğu ile varılmıştır.

Bu itibarla; usul ve yasaya aykırı bulunan direnme kararının yukarıda açıklanan değişik nedenlerle bozulması gerekir.

S O N U Ç : Davalı E.A. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerle, HUMK.’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 07.07.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 20-03-2013, 09:50   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2011/10191
Karar: 2011/10603
Karar Tarihi: 20.09.2011


TECAVÜZÜN MENİ VE MADDİ MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ - ROMANDA BAHSEDİLEN KİŞİNİN DAVACIYLA İLGİSİNİN BULUNDUĞU - ROMANDA YAZILAN HUSUSLARIN KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI OLUP OLMADIĞININ BELİRLENMESİ - DAVANIN REDDİNİN İSABETSİZ OLUŞU - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Olayda, davaya konu romanı okuyan ve davacıyı tanıyan kişilerin romanda Mişon olarak adı geçen kişinin davacı olduğu kanaatine vardıkları göz önüne alındığında matufiyet unsurunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bu itibarla, mahkemece, romanda bahsedilen kişinin davacıyla ilgisinin bulunduğunun kabulüyle romanda yazılan hususların davacının kişilik haklarına saldırı olup olmadığının belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

(818 S. K. m. 49) (4721 S. K. m. 24, 25)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 28.4.2009 tarih ve 2006/639-2009/128 Sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve katılma yoluyla davalı F. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi İ… A… tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış bir müzisyen ve ressam olduğunu, davalı F.'ın yazdığı ve diğer davalının yayınladığı zaman geriye dönmez isimli romanda davacının hayatının anlatıldığını, davacının yayınlamak üzere kaleme aldığı anılarına dair notların davalı F. tarafından bir şekilde ele geçirilerek roman yazıldığını, ancak bu romanda müvekkili hakkında küçük düşürücü gerçekte olmayan olayların anlatıldığını, bu sebeple müvekkilinin kişilik haklarına saldırı olduğunu ileri sürerek, davalının tecavüzünün refini, romanın toplatılmasını, 1.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı F. vekili temyiz etmiştir.

1) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2) Dava, davalı F.'ın davacıya ait günlüklerden yararlanarak davacının hayatını roman olarak yazdığı ve bu romanda davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasına dayalı tecavüzün men'i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine dair olup, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davaya konu romanın davacıya ait anılardan esinlenerek yazıldığının ispat edilemediği, kaldı ki bu anıların eser niteliğinde bulunmadığı, bu sebeple 5846 sayılı FSEK kapsamında korunamayacağı, davacının herkes tarafından tanınan bir kişi olmaması sebebiyle romanı okuyan herkesçe davacı olduğunun bilinmediği gerekçesiyle, yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.

Ancak, davacı taraf davaya konu <Zaman Geriye Dönmez> isimli romanda, oturduğu evin konumu, evin alt katında bulunan bakkal ve terziyle babasının adı ve yaşadığı bir kısım olayların anlatıldığını, kendisinin kullandığı (Mişon) müstear adın romanda aynen yer aldığını, romanda kendisinin cinsel yaşantısına dair yanlış bilgiler verildiğini, paranoyak, şiddet yanlısı ve cinsel sapmaları olan biri gibi tanıtıldığını, bunun kişilik haklarına tecavüz olduğunu da ileri sürmüş, davacı tanıkları da romanda bahsedilen kişinin davacı olduğunu, ona ait özel bilgilerin açıklandığını beyan etmişlerdir.

Bu durumda, davaya konu romanı okuyan ve davacıyı tanıyan kişilerin romanda Mişon olarak adı geçen kişinin davacı olduğu kanaatine vardıkları göz önüne alındığında matufiyet unsurunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bu itibarla, mahkemece, bu hususlar gözetilerek, romanda bahsedilen kişinin davacıyla ilgisinin bulunduğunun kabulüyle romanda yazılan hususların davacının kişilik haklarına saldırı olup olmadığının belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

3) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekiliyle mümeyyiz davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 3 numaralı bentte açıklanan sebeplerle vekalet ücretine yönelik davacı vekiliyle mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek bulunmadığına, ödenen temyiz peşin harcın istemi halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20.09.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 20-03-2013, 09:51   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

4.Hukuk Dairesi
Esas: 2011/174
Karar: 2012/2755
Karar Tarihi: 23.02.2012


MANEVİ TAZMİNAT DAVASI - YAYIN YOLU İLE KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI - YAZININ BİR HABER NEDENİ İLE GAZETE YORUMLARINI KONU EDİNDİĞİ - DAVALININ KÖŞE YAZARI OLAN DAVACIYI KAST ETTİĞİ - MATUFİYET KOŞULUNUN GERÇEKLEŞTİĞİ

ÖZET: Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Davalının dava konusu edilen yazısında bir haber nedeni ile gazete yorumlarını konu edindiği, daha önceden davacının kullandığı bir başlığı aynen kullanarak <Batı Müslüman soykırımına hazırlanıyor kışkırtmacılığıyla ekmek yiyen sicilli ajan provokatör yorumcu türünden kimileri ise> biçimindeki nitelendirmesinden ve yazının bütününden Y... Gazetesinde köşe yazarı olan davacıyı kast ettiği, matufiyet koşulunun gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır.

(5187 S. K. m. 2, 13)

Dava ve Karar: Davacı İ. K. vekili tarafından, davalı N. T. ve diğerleri aleyhine 22.04.2008 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 23.02.2010 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı ve davalılar vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

1- Davacının temyiz itirazının incelenmesinde:

Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacı ve davalılar tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı, Y... Gazetesi köşe yazarı olduğunu, davalının da H... Gazetesi köşe yazarı olup bir süredir köşesinde kaleme aldığı yazılarında, kendisi ile ilgili değerlendirmelerde bulunduğunu, davalının kendisine yönelik, köşesindeki saldırısının basın dünyasında yer bularak medya polemikleri başlığında çeşitli internet sitelerinde yayınlandığını, 09.02.2006 günü köşesinde yazdığı yazının <Batı Dünyası Müslüman Soykırımına Hazırlanıyor> başlığını taşıdığını, davalının 29.12.2007 günlü yazısında bu yazısında kullandığı başlık ve değerlendirmelerine atıflarda bulunarak açıkça kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu ileri sürerek uğradığı zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.

Yerel mahkemece, dava konusu edilen köşe yazısında davacının adının geçmediği, normal düzeydeki bir okuyucunun yazıda kastedilen kişinin davacı olduğu sonucuna varamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
H... Gazetesinin 29 Aralık 2007 günlü sayısında davalı H. U.'in <İslam, Benazir ve Komplo> başlığı altında yayımlanan köşe yazısında; ... Benazir Butto'nun intihar saldırısı sonucu katledildiği haberini radyoda duyduğum an, ilk tepkim şu oldu: Yarın en kuyruklu komplo teorilerini işiteceğim…Malımı bilmez miyim, nitekim dünkü gazeteleri açtım ki Allah, hepsi gırla gidiyor…biri sofu, öteki laikçi geçinse dahi aslında kan kardeşi olan İslamcı-ulusalcı cihet bir döktürmüş, pir döktürmüş. Öküz altında buzağı ne kelime, fil altında kuzu keşfetmiş… <Batı Müslüman soykırımına hazırlanıyor> kışkırtmacılığıyla ekmek yiyen sicilli ajan provokatör yorumcu türünden kimileri ise bu çağrışıma dahi ihtiyaç duymamış…biçiminde devam eden yorumlara yer verildiği anlaşılmıştır.

Tarafların ülkemizde ulusal düzeyde yayın yapan farklı gazetelerde köşe yazarı oldukları, dava konusu yayından önce, köşelerinde birbirlerini hedef alan yazılar yayınladıkları taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Hatta haber yayını yapan bir takım internet sitelerinde <U. K.'e Saldırdı>, <2006 Medya Polemikleri> başlıklı yayınlarda, taraflar arasındaki polemiğin haber konusu edildiği anlaşılmaktadır. Davacının 09.02.2006 günü köşesinde yayınladığı yazısının başlığı da <Batı Müslüman Soykırımına Hazırlanıyor> biçimindedir.

Şu durumda, davalının dava konusu edilen yazısında bir haber nedeni ile gazete yorumlarını konu edindiği, daha önceden davacının kullandığı bir başlığı aynen kullanarak <Batı Müslüman soykırımına hazırlanıyor kışkırtmacılığıyla ekmek yiyen sicilli ajan provokatör yorumcu türünden kimileri ise> biçimindeki nitelendirmesinden ve yazının bütününden Y... Gazetesinde köşe yazarı olan davacıyı kast ettiği, matufiyet koşulunun gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır.

Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

2- Davalı N. T.'ın temyiz itirazlarına gelince:

Davalı N. T., yayının yapıldığı gazetenin sorumlu yazı işleri müdürüdür.

26.06.2004 günlü Resmi Gazete'de yayımlanıp aynı gün yürürlüğe giren 5187 sayılı Basın Yasası'nın 13/1. maddesi gereğince basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddi ve manevi zararlardan dolayı süreli yayınlarda eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi müştereken ve müteselsilen sorumlu olup hukuki sorumlular arasında sorumlu yazı işleri müdürü bulunmamaktadır.

5187 sayılı Basın Yasası'nın 2/c maddesi gereğince süreli yayın niteliğindeki dava konusu haberin yayımlandığı 29.12.2007 günlü gazetenin sorumlu müdürü olan davalı N. T.'a yukarıda belirtilen yasal düzenleme gereğince husumet yöneltilemeyeceği gözetilerek hakkındaki istemin husumet yönünden reddedilmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına, (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı N. T. yararına BOZULMASINA, davalıların öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davacı ile davalılardan N. T.'dan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine, 23.02.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre bozma kararının 1. bendindeki dairemiz çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 20-03-2013, 09:51   #5
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

4.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/12209
Karar: 2010/11607
Karar Tarihi: 09.11.2010


TAZMİNAT DAVASI - BASIN YOLUYLA KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRIDAN DOLAYI UĞRANILAN MANEVİ ZARARIN ÖDETİLMESİ İSTEMİ - HABERİN HUKUKA AYKIRI OLUP OLMADIĞININ İNCELENMESİ - HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ

ÖZET: Olayda, mahkemece haberin davacıya yönelik olduğu benimsenip haberin hukuka aykırı olup olmadığı incelenerek, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, dosya içeriğine uymayan gerekçeyle karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

(818 S. K. m. 49)

Dava: Davacı S. vekili tarafından, davalı G... Rek. Yay. Mat. Org. San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine 08.05.2008 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; mahkemece davanın reddine dair verilen 30.06.2009 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

Karar: Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı, A... dergisinde yayımlanan haberde, yasal olmayan örgütlenmenin içinde olduğu gösterilerek, kişilik haklarına ve meslek onuruna saldırıda bulunulduğunu ileri sürerek, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını istemiştir.

Davalı ise, haberde davacının adının geçmediğini, belgeye dayanan haberin hukuka uygun olduğunu belirterek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.

Yerel mahkeme matufiyet koşulunun gerçekleşmediği, haberde adı geçen kişinin davacı olduğunun hiç kimse tarafından anlaşılmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

A... dergisinin 27 Ocak 2008 gün ve 1071 nolu sayısında <F...çı Gladyo'nun <Gladyo> operasyonu>, <işte merkezdeki 57 F...çı Polis> ve <istihbaratın yüzde 90'ı> başlıkları altında yayımlanan haberde; Emniyet Genel Müdürlüğü'nde elden ele dolaştığı ve Emniyetteki F Tipi örgütlenmenin etkin elemanları başlığını taşıdığı iddia edilen belgenin dergiye de ulaştığı, bu konuda suç duyurusunda bulunulacağı belirtildikten sonra, belge içeriği ile ilgili açıklamalarda bulunulmuştur. <İstihbaratın yüzde 90'ı> alt başlıklı bölümde ise, belgenin başında İstihbarat Dairesi'nin geldiği belirtilip, Daire Başkanı'nın ad ve soyadı açıkça yazılıp, İstihbarat Dairesi'nin yüzde 90'ının cemaatin egemenliği altında olduğunun belirtildiği iddiasına yer verilerek, istihbarat şube müdürlüklerinin cemaatin kontrolü altında olduğu, davacı ve dava dışı kişilerin ad ve soyadlarının baş harfleri yazılarak, belgede bu gibi isimlere yer verildiği belirtilmiştir.

Davacı Sadettin, yayın gününde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı İstihbarat Akademisi Şube Müdürlüğü görevini yürütmektedir. Yazıda davacının görevli olduğu istihbarat dairesi belirtilip, şube müdürlükleri bölümünde <S A> olarak ad ve soyadının baş harflerine yer verilmiştir. Bu açıklamalar doğrultusunda yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde matufiyet koşulunun gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır.

Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, haberin davacıya yönelik olduğu benimsenip haberin hukuka aykırı olup olmadığı incelenerek, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, dosya içeriğine uymayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 20-03-2013, 10:08   #6
H.Mahir FIRAT

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım çok sağolun, bir sorum olacak ben de içtihat programı satın almak istiyorum Sinerji'yi önerir misiniz?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tır Şoförlerinin Fazla Çalışma Alacağı ile ilgili aşağıdaki Yargıtay Kararları varmı? Av.Mehmet ORAK Meslektaşların Soruları 6 20-12-2012 11:06
İşe İade Davası ile ilgili Yargıtay Kararları cgdm Meslektaşların Soruları 2 10-03-2011 09:32
finansal kiralama sözleşmesinin sona ermesi ile ilgili yargıtay kararları akarsu Meslektaşların Soruları 0 30-03-2010 13:51
TCK md 244 ile ilgili Yargıtay Kararları arıyorum. hakikiavukat Meslektaşların Soruları 3 15-03-2010 13:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04973292 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.