Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Tecavüzün Faturası

Yanıt
Old 06-05-2006, 13:15   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Tecavüzün Faturası

Tecavüzün faturası 'çocuk anne'ye

Daha 14 yaşındayken iki kişinin tecavüzüne uğrayan A.A. 15 yaşında anne oldu. Okula gidemiyor. Sokağa çıktığında insanlar yüzüne tükürüyor. Babası işten kovuldu. Kapılarını tek çalan A.A.'nın öğretmenleri

Ümran Avcı - İstanbul-Milliyet

Düşünde arkadaşlarıyla oyunlar oynadığını gördüğü bir dönemde, kâbusla uyandı, kucağında gizlenmiş tecavüzlerin bebeği vardı. Ve dahası, bu, kâbus değil korkutucu bir gerçekti. A.A., 15'inde, tutmayı bile bilmediği bir bebeğin annesiydi artık. A.A.'nın ailesi, "mahallenin namusunu kirleten kızın!" anne babasıydı. Babası, 12 yıl çalıştığı işinden kovuldu. Komşuları kapılarını çalmaz oldu. Sokakta yüzüne tükürülen küçük anne korkudan dört duvara mahkûmdu.
Kadıköy Yeni Sahra'da oturan A.A. geçen yıl tanıdığı iki ayrı kişinin farklı zamanlarda tecavüzüne uğradı. Yaşadıklarını gizledi. Hamile kaldığını bile anlayamayacak kadar küçüktü. Karnında bir canlı olduğundan habersiz okula gidiyor, polis koleji sınavlarına girmek için çalışıyor, okul çıkışı mahalleye dönüyor, arkadaşlarıyla saklambaç, voleybol oynuyordu.

Dünyası karardı
15 Nisan Cumartesi sabahı bir karanlığa açtı gözünü. Hiçbir şey görmüyordu. Kör olduğunu sandı. Bir markette çalışan babası eve çağrıldı, A.A. apar topar hastaneye götürüldü. Doktorlar, "Kızınız sekiz aylık hamile. Bünyesi hamileliği kaldıramamış, bu nedenle geçici körlük yaşamış. Ya sezaryenle çocuğu doğurtacağız ya da kızınızı kaybedeceksiniz" dedi.
A.A. ameliyata alındı. Uyandığında artık anneydi. Hemşireler bebeğe "Sıla" adını verdiler. A.A.'nın bundan sonraki hayatı okula, öğretmenlerine, arkadaşlarına, oyunlara hasret kalarak geçecekti. Eve döndüğünde kitaplarını, defterlerini topladı, önlüğünü katlayıp kaldırdı. İlk o zaman ağladı.

Mahallenin namusu!
Doğumdan iki gün sonra işten çıkarılan babası eve vakitsiz gelince birkez daha yıkıldılar. Üç paket sigara çaldığı iddia edilmiş, ardından da "Zaten mahallede kızınla ilgili dedikodular arttı" denilmişti.
A.A. yaraları iyileşince sokağa çıkmak istedi. Annesi bebeğine bakar, o da biraz oynardı. Çıktığında komşusu yüzüne tükürdü. Eve kaçtı. Birkaç gün sonra pazara giderken, "Mahallenin namusunu kirlettin" diye bir başkası tükürdü. A.A. artık sokağa çıkmıyor. Bebek 21 günlük oldu. Evde 5 kardeş toplam 8 nüfus açlıkla mücadele ediyorlar.
Önceki gün ilk kez çaldı kapıları. A.A.'nın öğretmenleri geldiler eve. Elleri kolları yiyecek, bebek bezi ve mamasıyla doluydu. A.A. ilk o zaman güldü.
Röportaj için gittiğimizde ağlayan bebeğini kucağına aldı. Onu bir oyuncak bebekle oynar gibi sallıyordu.

Cehaletin olmadığı bir yerde yeniden başlamak

A.A. ağzını açmayıp bakışlarını kaçırırken baba Ramazan A. anlatıyor:
"Bu çocuk benim çocuğum, sokağa atamam. Her şeyimi kaybederim ama yavrumu asla. Kızım ayın 15'inde doğurdu, ben 17'sinde kovuldum. Kızım doğum yapınca gittim patrona her şeyi anlattım. İki gün sonra ceplerimi karıştırmış, üç paket sigara bulmuş. Çaldığımı sandı. Karşı büfeden aldığımı söyledim ve ispat ettim. En son, 'Dedikodular da arttı' dedi. Ceketimi aldım, çıktım. Ağabeyim aradı, 'Sayenizde rezil olduk, her şeyi bırakıp köye mi dönelim' dedi. Kayınvalidem bizimle konuşmaz oldu. Herkesi, her şeyimizi kaybettik. Buralardan taşınmak istiyorum. Kadıköy olur, Göztepe olur... Yeter ki cahillerin daha az yaşadığı, faturanın bize kesilmeyeceği bir yer olsun. Bir de yeni işe girdim mi her şeye yeniden başlamak istiyorum."
Anne Aysel A. da, "Karnı yok gibiydi, anlamadık. Yaşadıklarını doğurunca anlattı. Çocuk haliyle bebeğine bakmaya çalışması içimi yakıyor" diyor.
14'ünde tecavüze uğrayan A.A. çocuğun babasının kim olduğu belli olsun diye DNA sonucunun gelmesini, biri hapiste diğeri firarda iki tecavüzcüsünün ceza almasını, yine önlüğünü giyip okula gitmeyi, yüzüne tükürülmeden mahallede voleybol oynamayı, ama en çok, yeniden doğmayı ve yaşatılmayan çocukluğunu yaşamayı istiyor.
Old 06-05-2006, 14:07   #2
Av.Elvan Akkaya

 
Mutsuz




söylenecek ne varki? ürkek ve umutsuz çocuklarla büyüyecek bu ülke.ama artık dur demeli bu cehalete...
Old 06-05-2006, 20:01   #3
hükümsüz1621

 
Varsayılan bedel

bizim ülkemizde garip bir durum var.daha doğrusu halk bunu başka şekilde algılıyor.tecavüze eden değil de tecavüze uğrayan dışlanıyor.bu hangi vicdana sığar?zaten kişilik haklarına saldırıda bulunulmuş,zaten ruhu yaralanmış,bir de toplumdaki imalı bakışlar ve dışlanmalar da yıkımı arttırıyor.tecavüze uğramayı hak ettğini mi düşünüyorlar anlayamıyorum.saldırıya uğrayan insan zaten topluma karşı güvensizleşir,o kişiye destek olmak yerine böyle bir tutum sergilemek adil olamaz.empati yapmak lazım.bu haberi okurken ürperdim.gerçekten çok zor bir vaziyet.adaleti özümsemek gerekiyor.sadece hukukçuların adil olmasıyla bu toplum düzelmez.
saygılarımla
Old 07-05-2006, 16:55   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

İdam cezasını savunmak çok zor ama bu tür olaylara rastladıkça, acaba diye düşünmediğim de olmuyor. İnsanları öldürmekle, bu şekilde tecavüz ederek cahil toplum nezdinde dolaylı olarak öldürülmüş olması arasında hiç bir fark yok.

Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Old 07-05-2006, 17:36   #5
ULZO

 
Varsayılan yorumsuz..

Kısas ta hayat vardır. ( Hadis-i Şerif)
Old 08-05-2006, 16:16   #6
Veysel

 
Varsayılan tecavüzün faturası

Merhaba ; Habibe hanım yine içimizi karartan, bir o kadar da insan olarak bizi düşünmeye sevk eden bir olay yakalamış.
Bu tip olayların teşhisleri hep doğru yapılmış, ama nedense hiç bir zaman tedavi edilmemiş/edilememiştir. Çünkü toplumun geldiği nokta; kör, duygusuz ve bencil. Bana değmeyen yılan hikayesi... Bu olayı okuduktan sonra önce bir irkiliyoruz, sonra da müthiş bir acıma duygusu. Sadece o kadar. O baba, anne sizler/bizler, o çocuk bizim çocuğumuz olabilirdi. Ne yazık ki ülkemizde böyle olmayacağının hiç bir teminatı yok. Farzedelim ki fail yakalandı, adli tıp da belgeledi. Sonuç; o kız zorla ya onunla evlendirilecek, yada 3-5 yıl yatıp iyi halinden salıverilecek. (ki bir daha yapsın) ve kahramanlar gibi cadde ve sokakları arşınlayacaktır. Var mı dahası..?
Ölüm ve sakatlıkla sonuçlanan gasp, kapkaç ve hırsızlık, töre cinayetleri (ki çağdaş hukukta buna uygulanan ceza indiriminin mantığını da bu güne kadar anlamış değilim, toplum kurallarının hukuk kuralları üzerindeki bir baskısı olarak nitelendiriyor ve kabullenemiyorum.), terör amaçlı ve toplu ölümlerle sonuçlanan eylem ve fiiller, ölümle sonuçlanan tecavüz olayların (vs. vs.) müeyyidesi kesinlikle "ölüm" olmalıdır. Bu gün ABD. dahi (ki demokrasi ve özgürlüğün beşiği olarak biliriz) bu uygulama varken bizim gibi ekonomik , sosyal ve kültürel evrimini tamamlamamış bir ülkede bu fiilleri "yaşam hakkı" açısından değerlendirip prim vermenin mantığı yoktur diye düşünüyorum. Ceza, yapılan eylem ve fiille orantılı , teşvik edici değil, caydırıcı olmalıdır. Bu bir çözüm mü ? tabii ki değil. ancak mağdurun ve kamu vicdanının rahatlaması için bunun gerekliliğine inanıyorum.
Ceza düzenlemesinde İslami kuralların esas alınmasına kesinlikle karşıyım. Bu düşüncelerimi, yine "yaşam hakkı " açısından değerlendirip çağdışı, militarist ve hatta gerici bulanlar olacaktır.
Saygılarımla.
Old 08-05-2006, 16:55   #7
ersa44

 
Varsayılan

bende bu olayı gazetede okudum ve öyle donup kaldım kız keşke söyleseydi diyecem ama çocukluk aklı.aileyi taktir ettim. peki şimdi gerçekte utanması gereken yerin dibine sokulması gereken tecavüz edenler olduğu halde bir genç kızın hayatı söndü . ne yapılabilir bilemiyorum bu olayların tekrarlanmaması için neyapılabilir. bu sorunu çözmemiz lazım .
Old 08-05-2006, 21:13   #8
Gemici

 
Varsayılan Cezalandırılması Gereken Zihniyet

‚Biz işgücü çağırdık, insanlar geldi’. İsviçreli Yazar Max Frisch’in bu sözü çağımızın göçmen işçilerinin dramını en iyi karakterize eden bir tanımlama. Yerlerini yurtlarını bırakıp ekmek parası peşinde Avrupaya gelen göçmen işçiler, geldikleri ülkelere sadece işgücü olarak gelmediler, kültürel değerlerini yaşayış ve düşünüş tarzlarını da beraberlerinde getirdiler. Daha’da kötüsü beraberlerinde getirdikleri değerleri konserve ettiler, kültürel kimliklerini korumak için. Koloniler halinde yaşadıkları yerlerde bu değerlere daha fazla sarıldılar. Berlin’deki Hatun Sürücü Cinayeti ve büyük bir ailenin kollektif olarak bu cinayeti planlaması bu türden bir örnektir.

Yanlış anlaşılmasın diye eklemek istiyorum: Aslında bu türden olayları genelleştirmemek gerekir. Anlatılanların yanında geldikleri yörelere uyum sağlayan ve kendisinden başka türlü düşünenlerin düşüncelerine ve kültürel değerlerine saygı duyan binlerce insan var.

İnsanların geldikleri yörelere, kültürleri, düşünce ye yaşayış tarzları ile gelmesi, sadece dış göçe bağlı değildir. Aynı durum ülke içinde kırsal kesimlerden büyük şehirlere gelişte’de söz konusudur. Büyük şehirleri çevreleyen yerleşim bölgelerinde oluşan kolonilerde’de durum aynıdır. Buralarda özellikle belirli yöre ve köylerden gelen insanlar bir aradadır. Bu’da ister istemez sosyal baskı mekanizması yoluyla değerlerin, törelerin, örf ve adetlerin konserve edilmelerine daha’da ötesi pekişmelerine yol açar.

Foruma taşınan olayda’da böyle toplumsal bir mekanizma söz konusudur. Bütün bir mahalle tecavüze uğramış bir kız çocuğunu ve ona sahip çıkan ailesini dışlamaktadır. Kızlarına sahip çıkan o aileyi tebrik etmek gerekir. Genelde aileler çevrelerinin baskılarına boyun eğerler ve tecavüze uğramış olan kızları, namuslarını temizlemek için bertaraf ederler. Bu davranışı sergileyenler kendilerinde yeniden toplum içine çıkma cesareti bulurlar ve bir kahraman olarak muamele görürler. İnsanlık yönü ağır basan, kendisinden bekleneni yerine getirmeyen/getiremiyen çoğunlukla pılısını pırtısını toplayıp başka yere gider.

Bu tecavüz olayını ve küçük bir kız çocuğunun ve ailesinin dışlanmasını, Türkiyenin veya Türkiyenin belirli bazı yörelerinin toplumsal şartlarından soyutlayıp incelemek mümkün değildir. Bu şartlar namusunu temizlemiyen kişiye toplumda hayat hakkı tanımamaktadır.

Namus cinayetlerine yol açan, tecavüze uğramış küçük bir kız çocuğunu ve ailesini dışlayan zihniyeti ortadan kaldırmadıkça bu türden olaylarla başa çıkmak imkansızdır.

Asıl cezalandırılması gereken, zavallı kişileri, annelerini, kızkardeşlerini ve karılarını öldürmeye zorlayan çevredir.

Asıl savaşılması gereken, kadını erkeğin malı olarak gören ve namus kavramını sadece ve sadece kadınların cinsiyetine indirgeyen düşünce tarzıdır.

İşin en önemli yanı bu türden bir namus kavramı söz konusu olduğunda, kirlenen ve temizlenmesi gereken namusun sadece söz konusu olan ailenin değil, bir sülalenin bir köyün namusu oluşudur. Anlatılanların doğruluğuna kesin olarak inandığım bir olayda, kızına kıyıp öldüremeyen baba, kızını sülaleden başkaları öldürdüğünde, ben öldürdüm diye ifade vermiş ve hapse atılmıştı.

Girmediği delik, kaldırıp altına bakmadığı taş kalmayan ve bu özelliğinden dolayı da hiç hoşlanmadığım basınımızı siteye aktarılan türden olyaları ortaya çıkarıp tartışma ortamı yarattığı için kutlamak geliyor içimden.


Saygılarımla
Old 10-05-2006, 16:46   #9
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Aşağıdaki karar 30 yıldır bu ülkede hiçbir şeyin değişmediğini açıkça göstermektedir.Ben böyle bir kararın varlığına inanmak istemiyorum.
Alıntı:


T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
E:76/1414
K:76/1767
T:01.03.1976
• BOŞANMA-93

Özet :Tecavüze uğrayarak ırzına geçilen kadının bu olayda bir kusuru olmasa dahi olay tek başına koca için boşanma sebebi olur.
Ali Kaya ile Meryem Kaya arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
( 743 s. MK. m. 134 )
Davalının zorla ırzına geçildiği hususunda uyuşmazlık yoktur. Mahkemece kusur esasından hareket edilerek dava reddedilmiştir. Oysa Medeni Kanunun 134. maddesinde tamemen kusura dayalı bir boşanma sebebi öngörülmemiş, aile birliğinin sarsıntıya uğraması elverişsiz hale gelmesi veya eşlerden biri için ortak hayatın çekilmez derecede ağırlaşması da boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir. Onun için bazan eşlerde hiç kusur yokken bile yuva temelli bir sarsıntıya uğramış olabilir. Bu takdirde boşanma kararı verilmesine engel yoktur. Kusurun ağırlığı karşılıklı kusur söz konusu olan hallerde dava hakkı yönünden önem taşır.
Kadının ırzına geçilmiş olması koca açısından ortak hayatı çekimez hale getiren bir olaydır. Türk toplumu, karısı böyle bir duruma düşer kocadan onu şefkatle bağrına basmayı beklemez. Aksine kocanın bunu hoş görü ile karşılaması toplum içindeki değerinin yitirilmesine yol açar. Bu yargı giderek onu herkesin gözünden düşürür. Öte yandan eşinin isteği dışında da olsa başka birisi tarafından ırzına geçilmesi hali koca istemeyerek de olsa eşine karşı tiksinti ve benzeri duyguların doğumuna yol açar. Bu şartlar altında kocayı hayatı devam ettirmeye zorlamak haksızlık olur. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu benzeri bir olayda bu görüşü benimsemiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.12.1971 gün 2/26-746 sayılı kararı) Kaldıki davalı Meryem bile 7.11.1975 günlü oturumda bu olaya değinmeden ruhi anlaşmazlık sebebiyle boşanmaya karar verilmesini kendisi de istemiş sonraki oturumlara gelmemiş ve savunma delili göstermemiştir.
Öyle ise boşanmaya karar verilmesi gerekirken davanın reddedilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ :Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, 1.3.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Esat Şener H.Z.Ekmekcioğlu Mustafa Aksoy Zeki Evirgen İ.Yanıkömeroğlu

Old 10-05-2006, 16:57   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Böyle bir karar üzerine ister istemez içimden bir kaç cümle yazmak geçti. Ancak bu aklımdan geçenleri yazdığım takdirde konu "ceza sahasına" girer endişesi taşıdım.

Yazıklar olsun!
Old 10-05-2006, 16:58   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sanki karar verilirken "empati" yapılmış gibi...
Old 29-10-2006, 10:36   #12
uye9493

 
Varsayılan

ne söylenebilir ki, AB ye gireceğiz diye daha demokratik daha insan haklarına saygılı olacağız daha gelişeceğiz diye yada cezanın amacı ıslah olmalı diye idam cezası kaldırıldı.Amerika azmı gelişmiş ki idam cezası yok yada avrupanın sosyal durumu türkiye gibi olsaydı acaba idam cezasını kaldırırlarmıydı diye düşünüyorum... acaba idam cezası geri mi gelmeli? kaldırılması bir hata mı idi?
Old 29-10-2006, 11:42   #13
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Av. Bülent Akpunar

Keşke bu kararı bulmasaydınız. Çok üzücü bir karar.

İnsanlık henüz çok geri.. Yeterince ilerlediğinde Yargıtay da görüş değiştirecektir.

Mahkemeler olaylara toplumun gözüyle değil, adalet açısından bakmalı; toplumun geriliğini ilam haline getirmek yerine, ilamları ile topluma adaleti ve doğruyu ilan etmelidir.

Doğru nedir ? Bu olayda iki doğru vardır :

1- Tecavüze uğramış bir kadına, sevgi ve şefkate en çok ihtiyaç duyduğu bir sırada, mahkemece pislik gibi davranılması hiç bir adalet anlayışı ile açıklanamaz.

2- Tecavüze uğradı diye karısını boşamayı düşünen bir koca, hiç bir evliliğe layık değildir: Eğer karı isterse, evlilik boşanma ile HEMEN sonuçlandırılmalı; kocanın bütün mal varlığı karısına tazminat olarak verilmelidir. Ayrıca BİR DAHA EVLENMESİ YASAKLANMALIDIR. Sevmekten nasibini alamamış olan bu adam hiç bir zaman koca olamaz; olmamalıdır.

Her ne kadar cinsel yaşam böyle bir olayla etkilenmemesi gerektiği halde, karının yaşadığı travma nedeniyle etkilense bile, bu durum dahi koca açısından bir boşanma nedeni olarak görülmemelidir. Mahkemelerce evliliklere kocanın cinsel ihtiyacı açısından değer atfetmek, evliliğin asıl değerini sıfıra indirmek demektir. Sevgi olmadan cinsellik olmaz.

Evlilik eşler açısından bir yelpaze gibi ferahlık sağlayan bir beraberliktir: Cinsellik bu yelpazenin sadece bir kanadı olabilir; eğer evliliğin eşler arasında bir değeri varsa, cinsellik olmasa da olur. Yelpazenin bir kanadı olmasa da ferahlık verir. Ama cinselliğe gerekenden fazla değer verilirse, güzelim yelpaze yerine, elimizde çomak gibi tek bir kanat kalacaktır.

Ayrıca, kadını, evlilik içinde dahi, cinsel bir meta olarak görmek, kadına yapılan büyük bir haksızlıktır.

Neyse ki tesellimiz var : yerel mahkeme hakiminin doğru kararı gelecekten umutlu olmamızı sağlıyor.

Saygılarımla
Old 29-10-2006, 12:06   #14
Gemici

 
Varsayılan

Sayın isaaydogan,
kimi idam edeceksiniz?
* Tecavüz edenleri mi?
* Kadını erkekten daha değersiz, en azından kadınlara erkeklere verdiği hakları çok gören, kadını erkeğin malı olarak gören toplumu mu?
* Tecavüz edeni yaptığı çirkin işten dolayı kınamayan, onu en azından toplum dışı saymıyan toplumu mu?
* Tek suçu kadın olmak ve kadın olduğu için de, erkeklerin cinsel güdülerini tatminde kullandıkları kadınları mı?
Gördüğüm kadarı ile toplumumuz son şıkkı yeğliyor; tecavüz edilen kadın toplum dışına itilerek, ruhen öldürülüyor, kişiliği katlediliyor. Bazende gerçekten katlediliyor.

İdam cezasını suç işleme oranını azaltmada sihirli bir değenk olarak değerlendirmeden önce bakılması gereken, idam cezasını uygulayan ülkelerde suç işleme oranının gerçekten gerilediği ve uygulamayan ülkelerde suç işlemede belirli artışın gerçekten var olup olmadığının belirlenmesidir.

İdam cezası THS'nin başka bir alanında tartışılıyor. Tecavüze uğrayan küçük bir kızın ve ailesinin toplum dışına itilmesinin tartışıldığı bir alana idam cezasını taşımak konuyu asıl amacından saptırıyor.

Saygılarımla
Old 29-10-2006, 20:57   #15
asiyeöngü

 
Karar

Yazıklar olsunki böyle bir T.C'de yaşıyoruz. Suçluların hapiste beleş yaşayıp bir süre sonra özgür bırakıldığı, mağdurlarında, ömür boyu bu mağduriyeti yaşamak zorunda kaldığı bir T.C sevindirici olan alışık olmadığımız aile tablosu, adamcağız evladım atamam diyor.
1-Saldırıya uğrayan 15 yaşındaki çocuk,
2-Herşeyden habersiz piç (keşke böyle bir kelime olmasaydı)damgası yiyen
çocuk,
3-Babadan çok namus kumkuması çok bilen market sahibi, sanki kendi namusu
adamın ekmeğini elinden alıyor,
4-Kendi kızlarının ne haltlar karıştırdığını bilmeyen komşular, allah kimseye
böyle bir şey yaşatmasın diyorum.

Allah bu aileye sabır versin. Zanlılarıda ip paklar diyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Affın faturası 60 ölü ahmetsacit Hukuk Haberleri 1 30-10-2006 15:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06438088 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.