Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadın Haberleri 2009

Yanıt
Old 02-01-2009, 17:49   #1
av.sally

 
Varsayılan

Şarkıcı sevgilisini apartman boşluğuna attı 2 Ocak 2009


Mustafa İNSAN/MERSİN, (DHA)



Gazinolarda şarkıcılık yapan A.. Ç..apartmanın giriş boşluğunda eli yüzü kanlar içinde bulundu.


İŞKENCENİN FOTOĞRAFLARI - GALERİ

43 yaşındaki T.. S.., birlikte yaşadığı şarkıcı sevgilisi 32 yaşındaki A.. Ç..i feci şekilde dövüp apartman boşluğuna attı.

Olay, bu sabah Gazi Mahallesi Esen Apartmanı’nda meydana geldi. Gazinolarda şarkıcılık yapan A.. Ç.., apartmanın giriş boşluğunda eli yüzü kanlar içinde bulundu. Yüzü yediği dayağın etkisiyle tanınmaz hale gelen genç kadın, çağrılan ambulansla Mersin Devlet Hastanesi’ne götürüldü. A.. Ç.. kendisini birlikte yaşadığı sevgilisi T.. S..r’in bu hale getirdiğini ileri sürdü. Ç..’in uyuşturucu hap da kullandığı belirlendi.

Polis, aynı apartmanda Ç..ile S..r’in oturduğu daireye geldi. Ancak S.., kapıyı polise açmadı. Yakınları tarafından ikna edilen S.. polise teslim oldu. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Old 03-01-2009, 16:51   #2
üye18332

 
Varsayılan www.hurriyet.com.tr

Aralarında eşinin de olduğu iki kadına fuhuş yaptırdı...


Mardin’in Midyat ilçesinde aralarında eşinin de bulunduğu 2 kadına, otomobilde fuhuş yaptırdığı belirlenen bir kişi
tutuklandı.
Edinilen bilgiye göre, bir ihbarı değerlendiren Midyat Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, müşteri gibi davranarak, eşi ile bir başka kadına otomobilde fuhuş yaptırdığı bildirilen Emin S. ile pazarlık yaptı. Yapılan
pazarlığın ardından Emin S’ye önceden seri numaraları alınmış paraları veren polis ekipleri, fuhuş için otomobilin bulunduğu yere gitti.
Polis ekipleri, burada fuhşa aracılık eden Emin S. ile eşi olduğu bildirilen S.S. ve S.B’yi gözaltına aldı.
Polisteki sorgularının ardından mahkemeye çıkarılan S.S. ve S.B. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, Emin S. tutuklandı.
Old 04-02-2009, 08:41   #3
av.sally

 
Varsayılan

Borca karşılık iğrenç teklif!

Şanlıurfa Emniyeti tefecileri 7 aylık bir takibe aldı. Ortaya çıkan gerçek insanın yüzünü kızartacak türden.

Şanlıurfa Emniyeti, kuyumcu adı altında çalışan 23 işyerine yaptığı operasyonun ardından şok bir rapor hazırladı. Buna göre bazı vatandaşlar borca karşılık kızlarını ‘kuma’ olarak tefeciye veriyor...

AŞİRETİN YOKSA YANDIN
Bugün gazetesinden Kamil Elibol'un haberine göre; ödeme güçlüğüne düşen ve bir aşirete mensup olmayan borçluların tüm varlığına ise el konuluyor. Bir aşirete üye borçlulara ise aynı yöntemler uygulanmıyor. Şanlıurfa Emniyeti’nin hazırladığı rapordaki bir ayrıntı ise kan donduran cinsten. Mağdurlarla yapılan görüşmelerde birçok genç kızın aileleri tarafından borç karşılığı tefeciye verildiği belirtildi.

KUMA GİDEN KIZLARI GERİ VERMİYORLAR

Kuma olarak giden genç kızlar ailelerine geri verilmiyor. Bu konu hakkında geniş çaplı bir araştırma başlatan emniyet raporunda silahla yaralama olaylarının ise sayısının arttığını belirtiyor. Fakat korktukları için kimse tefecilerden şikayetçi olamıyor. Yaralamaların tefecilikten kaynaklandığı kanıtlanamıyor.

MAL VARLIKLARINA ZORLA EL KONULUYOR
Kuyumcuların tefecilik yaptığını ortaya çıkaran ekipler, söz konusu dükkanlara eş zamanlı baskın düzendi. 114 polisin katıldığı operasyonda 23 kuyumcunun dükkanı didik didik arandı. Aramalarda tamamına yakını borçlu kişilere ait olan bin 316 kredi kartı, 45 senet, 46 tapu, 178 fatura koçanı ile borçlu listelerinin bulunduğu 16 adet ajanda ele geçirildi. 26 zanlı adliyeye sevk edildi. 11 kuyumcu tutuklandı.

PARA SATIP PARA KAZANIYORLAR
Vitrinlerinde altın olmayan kuyumcuların vatandaşlara yüksek faizle borç para verdikleri ve borçlulardan açık senet alındığı belirtilen raporda şunlar belirtiliyor. Kapılarına, “Kredi kartı ile satış yapılır” yazan tefeciler kredi kartlarından yüzde 10-15 karşılığı borç veriyor. Borcunu ödeyemeyen ve geciktirenlerin mal varlığına resmi ya da gayri resmi yolla el konuluyor.

Milliyet Gazetesi
Old 20-02-2009, 14:06   #4
av.sally

 
Varsayılan

Boşanma gerekçeleri kitap oldu
20 Şubat 2009 13:00
- Boşanma konusunda aile mahkemelerince verilen ilginç kararlar, avukat Mehmet Şerif Sağıroğlu tarafından "Neden Boşandılar?" adlı kitapta bir araya getirildi.

Kitabın "Türkiye'de mahkemelere yansıyan gerçek boşanma nedenleri" başlıklı bölümünde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Hukuk Genel Daireleri'nce boşanma davalarına ilişkin 1964 ile 2008 yılları arasında verilen değişik kararlar yer aldı.

Bu kararlardan bazıları şöyle:

"-Kadının ırzına geçilmiş olması, kocası açısından ortak hayatı çekilmez hale getiren bir olaydır. Türk toplumu, karısı böyle bir duruma düşen kocadan karısını şefkatle bağrına basmasını beklemez. Bu şartlar altında kocayı müşterek hayatı devam ettirmeye zorlamak haksızlık olur. Bu halde boşanmaya karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi/1 Mart 1976)

-Hangi nedenle olursa olsun cinsel uyum ve doyumun sağlanmaması evlilik birliğini temelinden sarsar. Olayımızda kocanın cinsel organı normal yapıda olmasına rağmen psikolojik nedenlerle olsa dahi 8 aylık evlilik süresinde eşinin kızlığını bozamamış olması, evlilik birliğini temelinden sarsar. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi/25 Ocak 1990)

-Davalı kadının gerçekten kesin yasağı bile söz konusu olmayan ve yoruma açık bulunan tesettür (örtünme) hususunda bağdaşmaz bir tutum içine girmesi müsamaha ile karşılanamaz. Nişan töreninde başörtüsüz fotoğraf çektirmiş ve orta öğretim sırasında yine örtünmeyi düşünmemiş bir kızın evlendikten sonra başörtüsüyle gezmekte ısrar etmesi uygun bir davranış sayılmaz. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi/25 Ocak 1983)

-Evlilik hayatında kadın ve erkeğin birbirine her bakımdan zevkle yaklaşması ve bu suretle cinsel doyuma ulaşmaları asıldır. Erkek görünüşlü ve ömür boyu ilaç gücüyle dişiliğini korumaya çaba sarf eden bir kadınla erkeğin yaşamaya zorlanması mümkün değildir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi/14 Mayıs 1981)

-Tarafların 3 yıldır aynı evde 2 yabancı gibi yaşadıkları, aynı ortamda yemek yemedikleri, farklı odalarda yattıkları, kadının istek ve düşüncelerini yazıp kapı altından atmak suretiyle kocasıyla iletişim kurduğu, bu yazılarda kocasından nefret ettiğini de belirttiği anlaşılmaktadır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi/17 Aralık 2003)

-Davacı kocanın davalı kadını evden kovduğu, davacı kadının ise kocasının kendisini daha çok sevmesini temin amacıyla onun yemeğine tırnak, idrar ve kan kattığını beyan ettiğinin anlaşılmasına göre davacı kadın daha ziyade kusurludur. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi/26 Şubat 2002)"

Bazı karar gerekçeleri

Boşanma davalarında karar gerekçeleri arasında yer alan bazı ifadeler de kitapta şöyle sıralandı:

"-Kadının kocasının cebinden habersiz para alması güven duygusunu sarsıcı ve ahlak kurallarına ters düşen bir eylemdir

-Kocanın geceleri yatağını sık sık ıslattığı ve bu rahatsızlığın sürekli nitelikte olduğunun tıbbi raporla sabit olduğu anlaşıldığından, kadının bu duruma katlanması beklenemez

-Kadının iki taraflı ve doğuştan kalça çıkığı cinsel birleşmeyi zorlaştırdığına göre evlilik çekilmez haldedir

-Kocanın evlilik görevlerini yerine getirmediği, karısını 'Seni boşadım, boşsun' diyerek evden kovduğu anlaşılmaktadır

-Kocanın karısını devamlı olarak silahla tehdit ettiği, dövdüğü, halıya sarıp üzerine oturduğu anlaşılmaktadır

-Kocanın karısına kötü muamelede bulunduğu, karısının iç çamaşırlarını balkondan attığı, diğer eşyalarını da evden attığı anlaşılmaktadır

-Kadının kendisini aşırı şekilde ibadete verdiği, yemek yapmadığı, evin temizliği ve çocuklarla ilgilenmediği anlaşılmaktadır

-Kadının alışılagelmiş temizlik kurallarına uymadığı, adeta saçından yağ damladığı ve koktuğu anlaşılmaktadır

-Kadının televizyona çıkarak aile sırlarını açıkladığı anlaşılmaktadır."

Boşanmanın tarihçesi

Tarihte ilk klan ve topluluklardan evlilikler hakkında bilgilere de yer verilen kitabın "Evlenme ve boşanmanın kısa tarihi" adlı bölümünde, Avrupa Birliği (AB) üyesi olan İtalya'da boşanmanın ilk kez 1974 yılında halk oyuna sunularak kabul edildiği, bu yıldan sonraki ilk 5 yılda 5 milyon insanın boşanmak için buşvuruda bulunduğu belirtildi.

Kitapta, İrlanda'da 1995 yılındaki bir halk oylamasıyla kaldırılan boşanma yasağının, günümüzde Malta'da hala yürürlükte olduğu da ifade edildi.

Eski Türkler'de boşanmaya ilişkin "Kocanın zina etmesi, kocanın kendisine fena muamelede bulunması veya kocanın iktidarsız olması durumunda kadının boşanmaya hakkı olduğu kabul edilirdi. Kadının zina etmesi de koca için bir boşanma sebebiydi" tespiti de kitapta yer aldı.

"Zina" nedeniyle boşanmalarda düşüş

Kitapta yer verilen 1923 ile 2006 yılları arasındaki Türkiye İstatistik Kurumu göstergelerine dayandırılan bir grafiğe göre, evlilik ve boşanmaların bugüne kadar düzenli bir artış göstermesine rağmen "zina" nedenine dayalı boşanma oranlarının ciddi anlamda düştüğü anlatıldı.

Kitapta, 1960 ile 1969 yılları arasında "zina" gerekçesiyle boşanan çift sayısı 18 bin 832 çift iken, 2000 ile 2006 yılları arasında sadece 566 çiftin bu gerekçeyle boşandığına dikkat çekildi.

Yine mevcut boşanmalar içinde en çok başvurulan boşanma nedeninin, "evlilik birliğinin sarsılması (şiddetli geçimsizlik)" olduğu ve bu nedenle yaşanan boşanmaların yıllar içinde büyük artış gösterdiği anlatılan kitapta, TÜİK'in göstergelerine göre 1940 ile 1999 yılları arasındaki 722 bin 539 olan boşanma sayısının, son 6 yılda gerçekleşen boşanma sayısıyla neredeyse eşit olduğu vurgulandı.

Kitapta, 2000 ile 2006 yılları arasında "evlilik birliğinin sarsılması" nedeniyle gerçekleşen boşanma sayısının 564 bin 618 olarak kayıtlara geçtiği vurgulandı.

Türkiye'de TÜİK'in geçekleştirdiği ve 1923 ile 2007 yılları arasını kapsayan "boşanma sayısı" araştırması verilerine göre, boşanmaya ilişkin rakamların kayıt altına alındığı 1930'dan 2008 yılına kadar 3 milyon 4 bin 148 kişinin boşandığı kaydedilen kitapta, 1940 ile 1949 yılları arasında 58 bin 395 çiftin, 2000 ile 2007 yılları arasında ise 603 bin 622 çiftin boşandığının anlaşıldığı belirtildi.

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün 2005 yılındaki bir araştırmasına göre kadınların 29 yaşına kadar aynı yaş grubundaki erkeklere nazaran daha çok boşandıkları, ilerleyen yaşlarda ise erkeklerin aynı yaş grubundaki kadınlara göre daha çok boşandıklarının görüldüğü anlatılan kitapta, kadınların 25 ile 29, erkeklerin ise 30 ile 34 yaşları arasında boşanma oranlarının yüksek olduğunun görüldüğü vurgulandı.

Yine, TÜİK'in bir araştırmasına göre, 1993 ile 2003 yılları arasında çocuksuz evliliklerde boşanma oranının çocuklu evliliklere göre daha çok olduğunun görüldüğü anlatılırken, 10 yıl içinde boşanan çocuksuz çift sayısı 175 bin 132 iken, 1 çocuklu 98 bin 243, 2 çocuklu 73 bin 683, 3 çocuklu 29 bin 273 ve 4 çocuklu 11 bin 787 çiftin boşandığına ve çocuk sayısı arttıkça boşanma sayısının düştüğüne işaret edildi.

Boşanma davalarının çokluğu

Kitapta yer alan başka bir araştırmaya göre, 2005 yılında açılan hukuk davaları içinde boşanma davalarının da içinde olduğu "hasımlı davaların" toplam 1 milyon 21 bin 166 adet olduğu vurgulanan kitapta, bunların içinde 156 bin 577 sayısına ulaşan boşanma davalarının önemli bir yer tuttuğu belirtildi.

TÜİK tarafından 2006'da "Aile Yapısı Araştırması" da eşler arasında soruna neden olan konular "ev ve çocuk sorumluluğu", "gelirin yeterli olmaması", "harcamalar", "kıskançlık", "sigara alışkanlığı", "giyim tarzı", "iş sorunlarını eve taşıma", "görüşülen kişiler", "eşlerin aileleriyle ilişkileri", "alkol alışkanlığı", "dini görüş farklılığı" ve "kumar alışkanlığı" olarak sıralandı.
Old 02-03-2009, 10:10   #5
av.sally

 
Varsayılan

Chat yüzünden eşini öldürdü
Ramazan ÇETİN/DENİZLİ, (DHA)


DENİZLİ'de hırdavatçılık yapan N.. T.., ebe hemşire eşi 3 çocuk annesi 36 yaşındaki P.. ..'ı, internette chat yaptığı gerekçesiyle pompalı av tüfeğiyle başından vurarak öldürdü.
Olay, bugün saat 15.00 sıralarında İstiklal Mahallesi ...üncü katında meydana geldi. B...i'nde hırdavat dükkanı sahibi 37 yaşındaki N.. T.. ile S..Devlet Hastanesi'nde ebe hemşire eşi P..T.. arasında yaklaşık 1 ay önce internette chat yapma meselesi yüzünden tartışma çıktı. Tartışma sonucunda çift ayrı yaşamaya başladı. Bugün kızını gezmeye götürmek için eve gelen N.. T.. eşinin arkadaşlık sitesinde (sanalalem) chat yaptığını öğrendi. Eşinin dizüstü bilgisayarını kontrol eden N.. T..., gelen mesajları ve arkadaşlık tekliflerini görünce çılgına döndü. Yatak odasında tartışmaya başladığı eşini beraberinde getirdiği pompalı av tüfeğiyle başına üç el ateş edip öldüren N.. T..., daha sonra da polisi arayıp “Ben eşimi öldürdüm, gelip beni alın” diyerek ihbarda bulundu.
Sinemaya giden 16 yaşındaki oğlu Onur'u da cep telefonundan arayan T...’ın, “Anneni öldürdüm. Kardeşlerine iyi bak” dediği öğrenildi.
Olay yerine gelen polis ekipleri, P... T...'ın cesediyle karşılaşırken, elindeki pompalı tüfekle birlikte kanepede oturan N.. T...'ı gözaltına aldı. Olay yeri incelemesinin ardından P... T...'ın cesedi otopsi için Pamukkale Üniversitesi Hastanesi Morgu'na kaldırıldı. Dizüstü bilgisayarına da el konuldu.
T... çiftinin çocukları T.. (11), O.. (16) ve A.. E.. (5), ise yakınlarına teslim edildi.
N.. T...'ın “.." ismiyle yayımlanan bir şiir kitabının bulunduğu öğrenildi.
milliyet
Old 11-03-2009, 22:22   #6
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Yargıtay: "Yemek Pişirip Çocuk Bakmak Aile Bütçesine Katkı Sayılmaz”

Yargıtay, kadın kuruluşlarını kızdıracak emsal bir karara imza attı. Ankara’da F... A... eşinden 2000 yılında boşandı. Evliliği sürecinde el işleri satarak bütçeye katkı sağlayan A..., eşiyle ortak aldığı ev ve arabadan ötürü tazminat davası açtı. Takvim gazetesinin haberine göre; mahkeme, doğrudan para kazanılan bir işte çalışmıyor olsa bile evde yaptığı işleri dikkate alarak kadına ev ve arabadan pay verilmesi gerektiğini belirtti. Dosya’nın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, ‘kadının evde yaptığı işlerin bütçeye katkısı olmaz’ diyerek mahkemenin kararını bozdu. Ancak Ankara Aile Mahke-mesi ilk kararında direndi. Uyuşmazlık üzerine dosya son olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gitti. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise kadınların tepkisine yol açan Yargıtay’ın kararını destekledi. Daire, ‘Kadının, ev kadını olarak evin yemek ve temizlik gibi işlerini yapması ve çocuklara bakması bütçeye katkı sayılmaz’ diyerek kadının mal almasını engelledi.
Eklenme Tarihi: 06.03.2009 16:50:24
Kaynak: Netgazete
http://www.terazi.com.tr/habergoster.aspx?id=201
Old 11-03-2009, 23:18   #7
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Özge Yücel
Yargıtay: "Yemek Pişirip Çocuk Bakmak Aile Bütçesine Katkı Sayılmaz”

Yargıtay, kadın kuruluşlarını kızdıracak emsal bir karara imza attı. Ankara’da F... A... eşinden 2000 yılında boşandı. Evliliği sürecinde el işleri satarak bütçeye katkı sağlayan A..., eşiyle ortak aldığı ev ve arabadan ötürü tazminat davası açtı. Takvim gazetesinin haberine göre; mahkeme, doğrudan para kazanılan bir işte çalışmıyor olsa bile evde yaptığı işleri dikkate alarak kadına ev ve arabadan pay verilmesi gerektiğini belirtti. Dosya’nın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, ‘kadının evde yaptığı işlerin bütçeye katkısı olmaz’ diyerek mahkemenin kararını bozdu. Ancak Ankara Aile Mahke-mesi ilk kararında direndi. Uyuşmazlık üzerine dosya son olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gitti. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise kadınların tepkisine yol açan Yargıtay’ın kararını destekledi. Daire, ‘Kadının, ev kadını olarak evin yemek ve temizlik gibi işlerini yapması ve çocuklara bakması bütçeye katkı sayılmaz’ diyerek kadının mal almasını engelledi.
Eklenme Tarihi: 06.03.2009 16:50:24
Kaynak: Netgazete
http://www.terazi.com.tr/habergoster.aspx?id=201


http://www.turkhukuksitesi.com/showp...8&postcount=21

Saygı ile.
Old 10-04-2009, 10:34   #8
av.sally

 
Varsayılan

10 kişinin tecavüzüne uğradı


Henüz 13 yaşındaydı... 10 kişinin tecavüzüne uğradı... O yetmedi bir de fuhuşa zorlandı. Polise gitti durumu bildirdi ve...



Çorum'da 13 yaşındaki F.Ş.'ye tecevüz edip fuhuşa zorladığı iddia edilen Erol A. ile 9 kişi dün ilk kez hakim karşısına çıktı.

Geçen ocak ayında polise başvuran 13 yaşındaki F.Ş., Erol A.'nın kendisine tecavüz edip fuhuşa zorladığını iddia etti. Bu iddia üzerine polis Erol A. ile birlikte F.Ş. ile ilişkiye girdikleri ileri sürülen 9 kişiyi gözaltına aldı.

Sorgularından sonra adliyeye sevk edilen bu kişilerden Erol A., Yusuf Ş. (49), Çetin K. (41), Halim Y. (54), Kenan Ş. (32), Fatih Ç. (31), Halil T. (41), Erdal Ç. (48) ve Faruk K. (48), tutuklanarak cezaevine gönderilirken, Vahdet A. (21) tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

TECAVÜZ ETMEDİM YARDIM ETTİM

Çorum Ağır Ceza Mahkemesi'nde `Küçük yaştaki kız çocuklarına cinsel tacizde bulunmak' ve `Zorla fuhuşa teşvik' suçlarından haklarında 15 ila 75 yıla kadar hapis cezası istemiyle haklarında dava açılan sanıklar bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanıklardan Erol A., şikayetçi F.Ş.'nin arkadaşının kızı olduğunu söyleyerek tecavüz suçlamasını kabul etmedi. Erol A. savunmasında, "Evlerine gittiğim ve para verdiğim doğrudur. Evde kumbarası vardı. Cebimdeki bozuk paraları da kumbarasına atardım. Ben kimseye tecavüz edip fuhuşa zorlamadım. F.Ş. benim arkadaşımın kızı. Ben hep ona sahip çıkıp kol kanat oldum. Benim kültürümde emanete ihanet olmaz" dedi.

BANA İFTİRA ATIYOR

Sanıklardan Yusuf Ş. de baldızı olan F.Ş.'nin suçlamasını kabul etmedi. Yusuf Ş. ifadesinde, "F.Ş.'nin ablası benim eşimdir. F.Ş. bizde kalırdı. Okusun diye ona herşeyi aldım. Ben 23 yıl mahalle bekçiliği yaptım. Nasıl olur da bu suçları işleyebilirim. Bana iftira atıyor" diye konuştu

Diğer sanıklar da haklarındaki suçlamaları reddederken, duruşmaya gelmeyen F.Ş.'nin babası Selim Ş., hazır bulunup tanıklık yaptı. Selim Ş., kızının olayın ardından yerleştiği yurttan kaçtığını ve nerede olduğunu bilmediğini söyledi.

Mahkeme heyeti duruşmayı diğer tanıkların dinlenmesi için erteledi

Milliyet Gazetesi-10.04.2009
Old 15-05-2009, 09:43   #9
av.sally

 
Varsayılan

30 yıllık kocasından izdivaç programına çıkmak için boşanıyor
BURSA (İHA) - Bursa'da televizyonlardaki izdivaç programlarına çıkıp yeniden evlenmek isteyen 50 yaşındaki bir kadın, 30 yıllık hayat arkadaşından boşanmak için adliyeye başvurdu.

Edinilen bilgiye göre, merkez Osmangazi ilçesi xx r Mahallesi'nde oturan Sxx K., 30 yıllık hayat arkadaşı olan inşaat işçisi eşi Mxx K.'dan (63) boşanmak için adliyeye geldi. Eşinin 5 çocuğuna bakmadığını ve sorumsuz davrandığını iddia eden Sxx K., "Yıllardır çocuklarım için sabrettim. 'İş yok' deyip çalışmıyor. Eviyle hiç ilgilenmiyor. Ben çocuklarımı fabrikalarda çalışarak büyüttüm. Artık canıma tak etti. İçki içip beni dövüyor. Boşanmak istiyorum" dedi.

Dava için avukata verecek beş kuruş parası olmadığını ifade eden SxxK., "Bursa Barosu Adli Yardım Bürosu'ndan avukat talep ettim. Eşimle boşanacağım. İzdivaç programlarına çıkıp çocuklarıma bakacak, beni mutlu edebilecek sorumlu bir eş istiyorum" diye konuştu.
Old 22-05-2009, 20:42   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

'Boşanma yerine niye öldürdün?'


TESLİME TOSUN

ANTALYA - Türkiye art arda gelen töre vahşetleriyle sarsılırken, yargıdan kadına şiddeti caydırıcı bir tavır geldi. Antalya’da kendisini aldattığını düşündüğü eşi 45 yaşındaki Z... D...’i öldürmekle suçlanan 47 yaşındaki H... D... hakkında iddianameyi hazırlayan savcı, aldatılan kocanın boşanma hakkı varken eşini öldürmesini ‘ağırlaştırma’ nedeni saydı. Savcı, H... D... için ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istedi.
Cinayet, geçen 1 Mart’ta Varsak Karşıyaka mahallesinde meydana geldi. İddiaya göre, işsiz olan H... D..., eşi Z... D...’i, bir gün içinde iki kez banyo yaptığı gerekçesiyle boğazını sustalı bıçakla keserek öldürdü. Olaydan birkaç saat sonra yakalanan D..., tutuklanarak cezaevine gönderildi. D... ifadesinde, “Sabah duş alan eşim, öğleden sonra eve gelip yine duş aldı. Önce baharatçı dükkânında çalıştığı için terlediğini, bu yüzden duş aldığını söyledi. İnanmadım ve ‘Kış günü ne terlemesi bu?’ dedim. Birden bağırmaya başladı. ‘Evet seni aldatıyorum. Başkalarıyla yattım geldim ve gusül abdesti aldım’ dedi. Yastığın altında sakladığım bıçağı alıp öldürdüm” dedi.
Cinayetle ilgili iddianame Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek dava açıldı. ‘Canavarca bir hisle eşini tasarlayarak öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezası istenen D...’in yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.
Cumhuriyet Savcısı Ümit Yaşar Özdemir, hazırladığı iddianamede sanığa ‘boşanma hakkını’ hatırlattı:
“Sanık H... D..., savunmasında eşinin kendisinden boşanmak için dava açtığını beyan etti. Şüpheli D...’in kendisini aldattığını düşündüğü eşi Z... D...’ten ayrı yaşama, boşanma gibi hakları var iken, kızgınlık duyduğundan bahisle eşini öldürmüştür. Bu yüzden TCK’nın 81 -1 ve 82/1- d bendi gereğince ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezasıyla cezalandırılmalı.”
H... D...’in, “Cep telefonunu bana göstermiyor, gizli konuşuyor” dediği eşine ait cep telefonundaki mesajların da çözümü yapılarak dava dosyasına delil olarak konuldu. Mesajlar arasında bir kahvehane işletmecisinden Z... D...’e gelen aşk mesajları da olduğu öne sürüldü.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=77
Old 27-05-2009, 12:36   #11
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Polis eşliğinde çocuklarını görmeye geldi, öldürüldü

27/05/2009

S...'da 18 Mayıs günü eski eşi tarafından öldürülen H... B...'nin velayeti babalarında olan kızlarını görebilmek için polis eşliğinde eski eşinin evine geldiği anlaşıldı. 28 yaşındaki H... B...'nin ikiz kardeşi N... K... "(Eski eniştem) polislerin arasından geçip çocuklarının arasında oturan kız kardeşime 10-15 el ateş etti. Kimse müdahale etmedi" dedi.Sakarya'nın ... Mahallesi'nde yaşayan H... B..., altı yıl önce şiddetli geçimsizlik nedeniyle Y... B.'den boşandı. Mahkeme çiftin üç kızlarının velayetini babaya verdi. Yeniden evlenen B..., iki oğlunun ardından tekrar boşandı, ilk eşiyle aynı mahallede oturan ailesinin yanına döndü.Dört yıldır kızlarını göremeyen B..., mahkemeye başvurdu. 18 Mayıs günü iki polis, ikiz kardeşi N... K... ve iki oğluyla birlikte çocuklarını görmeye gitti. K... daha sonra yaşadıklarıın şöyle anlattı:"İkizim polislere 'Çok korkuyorum, ben gelmesem olmaz mı' dedi. Polisler 'Senin de gelmen gerek' dedi. Ertesi gün adliyeye gittik. Taksiye bindik, ben öne oturdum ablam ikizim ve iki yeğenim arka koltuğa oturdu. Önce Y... B.'nin kardeşi geldi. İkizime 'Sen sonunda kapımıza polisleri de mi getirdin' dedi. Bana de 'Senle de işim var son gülen iyi güler' dedi. Abisinin yanına gitti, bir şeyler söyledi ve daha sonra abisi geldi. Taksinin içine baktı, baktıktan sonra gider gibi yaptı. Döndü, ve camdan ikizime kurşun yağdırdı. Polisler hiç müdahale etmediler. Y... B'nin üstünü aramadılar. Polisler Y... B'nin babası ve kardeşiyle konuşurken, polislerin arasından geçip, arabanın içinde kardeşimi öldürdü. Arka koltukta ikisi çocuk dört kişi oturuyordu, onların arasında kız kardeşime 10-15 el ateş etti kimse müdahale etmedi. Polisten şikâyetçiyiz."Y... B. tutuklanırken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Vücudunda sekiz, kafasında birkaç kurşun deliği bulunan H... B...'nin göremeden öldüğü kızları devlet korumasına alınacak.

İkinci eşinden olan üç yaşındaki U... ve iki yaşındaki T... babalarına verilecek. (aa)
Old 02-06-2009, 13:15   #12
uye8490

 
Varsayılan

Kızını Traktöre Bağlayıp Sürükledi

Bursa'nın Gemlik ilçesinde bir baba, 14 yaşındaki kızını zincirle traktöre bağlayıp tarlada sürüklediği iddiasıyla gözaltına alındı.

Alınan bilgiye göre, Osmaniye Mahallesi'nde bir kişinin, evden kaçtığı gerekçesiyle zincirle traktörün arkasına bağladığı kızını tarlada sürüklediği ihbarını alan güvenlik güçleri, olay yerinde İ.P.'yi (39) yakaladı.

Baba İ.P. ile kızı K.P. (14), ifadeleri alınmak üzere Gemlik İlçe Emniyet Müdürlüğüne götürüldü.

KIZ KANLAR İÇİNDE BABA YALANLIYOR

Emniyet Müdürlüğü girişinde kıyafetlerindeki kan lekeleri dikkati çeken K.P, ifadesinin alınmasının ardından sağlık kontrolünden geçirilmek üzere Gemlik Devlet Hastanesine sevk edildi.

Baba İ.P'nin, komşularının durumu yanlış anladığını, böyle bir olayın söz konusu olmadığını öne sürdüğü öğrenildi.

Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=194483
Old 08-06-2009, 19:37   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Yargıtay Tetkik Hákimi iken 2 çocuk annesi karısı H.M.'yi dövdüğü iddiasıyla hakkında dava açıldıktan sonra 2007 Temmuz kararnamesiyle ... Ağır Ceza Mahkemesi'ne atanan hákim B.S., 6 Mayıs 2009 tarihinde Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ifadesinde inanılmaz cümleler kullandı 47 yaşındaki S. Kuran'dan alıntılar yaptığı ifadesinde kendini şöyle savundu:

"Zaten eşim olan müştekinin benden herhangi bir şikáyeti yoktur. Ne Amerikan, ne Avrupa Birliği, ne de dünyanın başka bir hukukunda böyle bir suç düzenlenmiştir. Dünyanın hiçbir hukukunda böyle bir suç öngörülmemiştir. Kutsal kitaplarda da düzenlenmemiştir. Türk Hukuku'nda ise konu 'darp' olarak düzenlenmiş ve şikáyete bağlı kılınmıştır. Şikáyetten vazgeçme her aşamada etkilidir ve davayı düşürür.

'Aile içi' diye bir suç olamaz Bir başka husus da suçun isimlendirilmesi meselesidir. Suçun isminin objektif olması gerekir. Subjektif olarak 'aile içi' diye bir suç ismi olamaz. Olursa taraflı olduğu anlaşılır. Altında başka amaçlar, kasıtlar aranır. Kur'an-ı Kerim'de Yusuf Peygamber'in ağzından şöyle denir: Doğrusu kadınların fitnesi-tuzağı, şeytanın fitnesi-tuzağından daha büyüktür. Ayet örnek gösterip beraat istedi Bir başka ayet-i kerimde de; 'Onlar Allah'a tuzak kurmak istiyorlar, onlara de ki Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır' deniyor. Başka bir ayet-i kerimde de; 'Onlar Allah'ın mekrinden (hile, tuzak, tezgáh) emin mi oldular?' denilir. Bir başka ayet-i kerimde de; 'Allah emrinde galiptir' buyrulur.

Netice olarak esasen hukuki olmayan bu suçlamadan temizlenme mi, aklanma mı, herkesin imtihana tabi tutulduğunu bildirir beraatımı isterim...

Hastaneye göndermedi
HÁKİM B.S. hakkında savcılık tarafından düzenlenen iddianamede olay şöyle anlatıldı: "Olay tarihinde çıkan tartışmada birbirlerini darp ettikleri, ertesi günü şikáyetçinin doktora gitmek üzere çıkacağı sırada, şüphelinin şikáyetçinin gitmesini istemediği; doktor konusunda ısrar etmesi üzerine şüphelinin şikáyetçiyi darp ederek basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, şikáyetçinin soruşturma sırasında şikáyetinden vazgeçtiği; ancak şüpheliye atılı suçun şikayete bağlı ve şikáyetten vazgeçmeyle düşen suçlardan olmadığı, şüphelinin bu suretle atılı suçu işlediği dosya kapsamından anlaşılmıştır." (Hürriyet) 08/06/2009
Old 09-06-2009, 09:20   #14
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

16/04/2009
Psikiyatrist Doç.Dr. Ayten Erdoğan, Vakit gazetesi yazarı H... Ü...'in B.Ç'ye cinsel istismar yapmakla suçlandığı davada görevli olduğu Adli Tıp Kurulu'ndan istifa etti. Erdoğan, kuruma ağır suçlamalarda bulundu

İSTANBUL - Vakit yazarı H... Ü...’in cinsel istismarına uğradığını söyleyen 14 yaşındaki B.Ç., olaydan yaklaşık bir yıl sonra yeniden muayene edilmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu’na getirildi. Ancak, B.Ç.’nin getirildiği saatlerde Adli Tıp bir istifa haberiyle çalkalanıyordu.
Davaya bakan 6. İhtisas Kurulu üyesi Doç. Dr. Ayten Erdoğan, B.Ç.’nin gelişiyle aynı gün zehir zemberek bir istifa dilekçesi verdi. Kuruldaki tek çocuk psikiyatrı olan Erdoğan dilekçesinde ağır ithamlarda bulundu:
“B.Ç.’nin cinsel istismara uğradığı açık. Ruh sağlığının bozulmaması imkânsız. Ama bu görüşümü belirtince, kurulun diğer üyelerinden baskı gördüm... B.Ç, hakkında yine öncekinin aynı raporun verileceği izlenimi edindim... B.Ç. dışında yüzlerce olayda yanlış raporlar verildi... Yanlış raporlar sayesinde serbest bırakılan tutuklular, yeniden çocukları istismar ederken yakalandı.”
Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr. Cengiz Haluk İnce ise tüm ithamları reddetti. Kurumun yaptığı bütün işlemlerin kanun ve yönetmeliklere uygun olduğunu söyledi.
B.Ç. H... Ü...’i yargılayan Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin isteği doğrultusunda, ikinci kez rapor alması amacıyla Bursa’dan İstanbul Adli Tıbba getirildi. (İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesi’nin verdiği ilk raporda, B.Ç. için ‘Fiziksel ve ruhsal sağlığı bozulmamıştır’ denilmiş, Ü... bu rapor sayesinde tahliye edilmişti.) İlk raporun ardından, 8 Ocak 2008 tarihinde kurula atanan ve kurulun ‘tek’ çocuk psikiyatrı üyesi olan Doç. Dr. Ayten Erdoğan da aynı gün istifa dilekçesini sundu.
B.Ç. bu istifa nedeniyle Adli Tıp yerine İ.Ü. Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastanesi Ana Bilim Dalı’nda muayene edilirken Habertürk televizyonunun haberine göre, Doç. Dr. Erdoğan istifasını sundu. 27 maddelik istifa dilekçesinde, hem B.Ç. davası hem de genel işleyiş konusunda ağır ithamlarda bulunarak özetle şöyle dedi:

BASKI ALTINDAYDIM: B.Ç. ile babaları tarafından cinsel tacize uğrayan iki çocukla ilgili vakalara baktım. Bu vakalarda, cinsel istismar olmadığı yönünde kararlar verildi... (B.Ç. ile ilgili) dava dosyasını tetkik ettiğimde cinsel istismar olayının var olduğu, ruh sağlığının bozulduğuna dair ilgili branştan raporunun olduğu ve hem cinsel istismara uğrayan hem de (cinsel istismarın devamı konusunda) annesi tarafından desteklenen bir çocukta bilimsel verilere göre ruh sağlığı bozulmaması mümkün görülmemektedir. Bu yöndeki tespit ve değerlendirmelerimizi diğer kurul üyelerine bildirmemden itibaren, başta daha önce mağdureye ruh sağlığı bozulmamış raporu veren eski kurul üyeleri ve Adli Tıp Kurumu’nda çalışan birçok üye ve yönetici tarafından eleştirilere ve yıpratmalara maruz kalmaktayım. Bu ortamda genel kurula girip vakayı sağlıklı şekilde değerlendirmem mümkün olmayacaktır.
YİNE AYNI RAPORU VERECEKLER: Tek çocuk psikiyatristi ve 40 kadar konu dışında branş hekiminin karar verdiği (Adli Tıp) genel kuruldan mağdurenin ruh sağlığının bozulmadığı şeklinde rapor çıkatılacağı izlemindeyim. Genel kurula girmeyerek B.Ç. vakasının çocuk psikiyatrları tarafından rapor edilmesinin yolu açmak istedim.
KURUM BIRAKTI, YİNE YAPTILAR: Cinsel istismara uğrayan çocuğun ruh sağlığı bozulduğunda cezanın alt sınırı 15 yıl hapis cezasıdır. ... Çocuğun ruh sağlığı bozulmamıştır yönünde verilen raporlar üzerine tutuklu kişiler serbest bırakılmış, serbest kalan bazı sanıklar tekrar çocukları cinsel istismara maruz bıraktığı için yakalanmış ve dosyalar yine kuruma gelmiştir.
YÜZLERCE YANLIŞ RAPOR: Yüzlerce ruh sağlığı bozulmamıştır yönünde görüş bildirilen dosya, mahkemelerce uzman olmayan kişilerce rapor verildiği gerekçesiyle yeniden kuruma gönderilmiş, benim baktığım bu dosyalarda çocuğun ruh sağlığının bozulduğu şeklinde görüş bildirilmiştir.
ÇOCUĞA DEMİR PARMAKLIK: Çocuk Koruma Kanunu’na göre çocukların gözleme tabi tutulmasında erişkinlerden ayrı bir yerde çocuklara özel ortamlarda tutulması gerekirken, Gözlem İhtisas Dairesi’nde çocuklar küçücük demir parmaklıklı hücrelerde erişkinlerle aynı ortamlarda tutulmaktadır. Şu anki uygulama çocuk ve insan haklarına aykırıdır.
ESKİ SİSTEMDE ISRAR: Göreve başladan önce aynalı odalı sistem için gerekli donanım hazırlanmış, çocuk ve ergenler aynalı odaların arkasında 6. İhtisas Kurulu üyelerinin görebileceği, çocukların onları göremeyeceği, gerektiğinde sorularını uzman aracılığıyla soracağı bir sistem içinde muayene edilmeye başlanmıştır. Ancak diğer üyeler tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Çocukların, eski sistemde olduğu gibi 15-20 kişinin ortasında muayene edilmesini istendi. ... bana karşı neredeyse her gün bu konuda tartışmaya girişilmiş, bu tartışmalar bazen kırıcı boyutlara ulaşmıştır. .. Baskılar olunca odaya giren üyelerin soru sormasına birkaç kez izin verdim. Mahkeme salonunda erişkinlere sorulan sorularının benzerinin sorulması, bazen suçlayıcı sorular nedeniyle çocukların örselendiğini gördüm.
MUAYENEDE GÜLÜŞMELER: Kurul muayene odasında başkanın bulunmaması birçok soruna yol açmıştır. Ben anne ve babaları muayene ederken, kimileri sohbet etmekte, kimi gülüşmektedir. Bu ortam acı içinde olan mağdur aileleri için kötü bir görüntü yaratmaktaydı.
KAYIRMA VAR: Birçok hastanın bir yıl gibi randevu bekleyerek muayene gelmesine karşın bazılarının hiç bekletilmeden geldiği gün muayeneye alınması, eşitlik ilkesine aykırıdır. (Radikal)


Ve nihayet:
05/06/2009
İSTANBUL - Vakit gazetesi yazarı H... Ü...’in cinsel istismarına maruz kaldığı belirtilen 14 yaşındaki B.Ç.’nin yeniden muayene edilmesinden sonra Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu yeni raporunu hazırladı. Kurul, küçük kızın tacizden sonra ‘ruh ve beden sağlığının bozulduğu’na, dahası bu olumsuz etkinin artarak devam ettiğine karar verdi. Adli Tıp Raporu, Ü...’in yargılandığı mahkemeye gönderilecek.
B.Ç.’nin taciz edilmesinin ortaya çıkmasından sonra Ü... hakkında Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde zincirleme cinsel saldırı suçunu işlediği’ gerekçesiyle 24 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Ü..., bu davadan tutuklu yargılanırken, Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu’ndan mahkemeye gelen rapor ‘tahliye yolunu’ açtı. Raporda, ‘küçük kızın ruh ve beden sağlığının bozulmadığı’ belirtiliyordu. Ü..., altı aylık tutukluluktan sonra serbest bırakılırken, rapor büyük tartışma yarattı. Bu süreç sonunda Adli Tıp Kurumu Başkanı Keramettin Kurt görevinden alınırken, daha önceki birçok taciz olayında mağdurlar için ‘benzer rapor’ verdiği belirlenen 6. İhtisas Kurulu da yeniden yapılandırıldı. Kurula daha önce olmayan çocuk psikiyatrı da atandı. Yeni kurul göreve geldikten sonra eski dosyaları da ele almaya başladı. Kurulun önündeki en önemli dosyaysa B.Ç.’nin durumuydu. Ailesinden alınan ve Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’nun (SHÇEK) korumasına verilen B.Ç. yeniden muayene edildi. B.Ç. dün bir kez daha İstanbul’a getirildi ve muayene edildi. 6. İhtisas Kurulu bu muayenelerin sonunda yeni bir rapor hazırladı. Raporda, küçük kızın ‘ruh ve beden sağlığının bozulduğu’ belirtildi. Eski kurulun ‘yok’ dediği travmanın B.Ç.’nin yaşamında artarak devam ettiği belirlenirken, çocuk psikiyatrı da küçük kızdaki bu travmanın nedeninin yüzde 80 tacizle bağlantılı olduğunu rapor etti.
Yeni rapor, Ü...’in yargılandığı Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilecek. Mahkeme rapor doğrultusunda kararını verecek. (Radikal)
Old 14-06-2009, 01:37   #15
üye18332

 
Varsayılan

Sedyedeki kızı beş yerinden bıçakladılar


Siirt ’te önceki akşam yerel radyoda DJ’lik yapan erkek arkadaşının yanına giden 17 yaşındaki N.E., kendisini takip ederek radyoya gelen babası ve ağabeylerinin saldırısından kurtulmak için 6’ncı kattan atladı.


Zemin kattaki manavın çatısına düşen kız, hastanede yine aile fertleri tarafından beş yerinden bıçaklandı. Güldanya Tören’i de ailesi hastanede öldürmüştü.

İLKÖĞRETİMİ bitirdikten sonra liseye devam etmeyen N.E., önceki akşam erkek arkadaşı Ö.M.E. ile buluşmak için sözleşti. 21.30 sıralarında Divan Apartmanı’nın 6’ncı katındaki yerel radyo 56 FM’e gelen kızı, babası ve ağabeyleri takip etti. İki arkadaşın buluşup sohbet etmeye başlamasından sonra radyonun bulunduğu kata çıkan N.E.’nin babası ve ağabeyleri önce Ö.M.E.’yi tekme tokat dövdü. Babası ve ağabeylerinin kendisine de saldırması üzerine kız, canını kurtarmak için 6’ncı kattan atladı. Binanın zemin katındaki manavın çinko çatısına düşen N.E. yaralandı. N.E., olayı görenlerin çağırdığı ambulansla Siirt
Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

Ailenin diğer yakınları N.E.’nin yaralandığını öğrenince hastane önünde toplandı. Ambulansla yaralı getirilip içeri alınırken akrabalarından bazıları sedyedeki N.E.’ye saldırdı. Müdahale eden güvenlik görevlilerinin engellemeye çalıştığı saldırganlar kızı beş yerinden bıçakladı. Polisler tarafından güçlükle saldırganların elinden alınan N.E., buradaki ilk tedavisinin ardından Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. N.E., yoğun güvenlik önlemi altında Diyarbakır’a götürülürken, beş kişi gözaltına alındı. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Sait Alan, N.E.’nin kanaması için ameliyata alınacağını belirterek, “Ayrıca kol ve bacaklarında da kırıklar var. Genel durumu kötü. Hayati tehlikesi sürüyor” dedi.

Amcaya tutuklama

Polis 5 kişiyi gözaltına aldı. Bir kişi emniyetteki sorgusundan sonra serbest bırakıldı. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan 4 kişiden 3’ü tutuksuz yargılanmak üzere salıverilirken, amca A... E., genç kızı bıçakladığı gerekçesiyle tutukladı.
Old 18-06-2009, 10:05   #16
av.sally

 
Varsayılan

17 YAŞINDAKİ NİKAHSIZ EŞİNİ BOĞARAK ÖLDÜRDÜ:
‘Evlilik zor geliyordu, eşimi öldürdüm’

Gülay ÖZEK/VAN, (DHA)
VAN'da, 2.5 ay önce 17 yaşındaki imam nikahlı eşini öldüren 25 yaşındaki M... Ö...’ın yargılanmasına başlandı. Ö... duruşmada, “Evlilik bana zor geliyordu. Maddi durumum da iyi değildi. O yüzden eşimi öldürdüm. Eşimin bir suçu yoktu” dedi. İstasyon Mahallesi'nde, 3 Nisan'da meydana gelen olayda, 17 yaşındaki 8 aylık nikahsız eşi M... Y... ile evlerinde tartışan M... Ö..., genç kadını eşarpla boğarak öldürdü. Olayın ardından amcasının evine gidip eşini öldürdüğünü söyleyen Ö.., polis tarafından gözaltına alındı. Ö..., sevkedildiği adliyede çıkarıldığı mahkemede tutuklanarak, cezaevine gönderildi.

POLİS AİLEYE TESLİM ETMİŞ
Van 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına Ö...’ın ailesi, öldürülen M... Y...’nın babası ve duruşmayı izlemek isteyen Van Kadın Derneği üyeleri katıldı. Su tesisatçılığı yapan M... Ö..., mahkemede verdiği ifadede eşi Makbuli ile daha önce de bir kaç kez tartıştıklarını ve karakolluk olduklarını söyledi. Mahkeme Başkanı'nın “Öldürmek yerine neden boşanmayı tercih etmediniz?” sorusuna Ö... “Biz kavga ettik. Karakolluk olduk. Polisler eşimi alıp ailesine teslim etti. Ailesi de tekrar bize gönderdi” dedi. Duruşmada tanık olarak dinlenen M... Y...’nın babası Selahattin Y... ise, “13 çocuğum var. Kızlarımı çok seviyorum. Kızım eşi tarafından dövüldüğü zaman polis bana teslim etti. Kızım 10 gün kadar benim yanımda kaldı. Fakat töre gereği, kızımın eşinin ailesi gelip aldı. Ben vermek istemiyordum. Kızım yuvasını yıkmak istemediğini belirtip geri döndü. Kızımı öldürenden şikayetçiyim” diye konuştu.

EVLİLİK ZOR GELİYORDU
Sanık M... Ö..., mahkemede verdiği ifadesinde yaklaşık 5-6 yıl önce İstanbul Şişli Etfal Hastanesi ve Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde bir süre tedavi gördüğünü söyledi. Ö..., “Evlilik bana zor geliyordu. Maddi durumum da iyi olmadığı için eşimi öldürdüm. Onun bir suçu yoktu” dedi. Duruşmaya tanık olarak katılan Sanık Ö...’ın annesi de gelininin masum olduğunu söyledi. Mahkeme heyeti, sanığın Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilerek suç tarihinde ve halen işlediği fiilin fiziki anlam ve sonuçlarını algılamayacak veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalıp azalmadığı konusunda rapor alınmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.


17.6.2009 Milliyet.com
Old 29-06-2009, 10:14   #17
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

15 YAŞINDAKİ KIZINI ÖLDÜRDÜ

28 Haziran 2009 13:00
Almanya’nın Schweinfurt kentinde babası tarafından bıçaklanarak öldürülen 15 yaşındaki B... Ö...’ın erkek arkadaşı S... D., babası aracılığıyla olay gecesini anlattı: O gece B... ile son kez telefonlaştık. ‘Babamdan çok korkuyorum. Kapıda biri var’ dedi ve telefonunu kapattı.
Almanya’nın Schweinfurt kentinde babası M... Ö... tarafındna bıçaklanan 15 yaşındaki B...’nın erkek arkadaşı olduğu söylenen 16 yaşındaki S... D. cinayetin şokunu yaşıyor. S..., babası U.D. aracılığıyla Hürriyet’e o geceyi anlattı:
“Oğlum ile B... yaklaşık bir aydır görüşüyorlar. Olaydan bizim de haberimiz var. Sık sık telefonlaşıyorlardı. Zaman zaman da dışarıda buluşuyorlarmış. İki tertemiz gencin arkadaşlık yapmasında nasıl bir sakınca olabilir ki? B...’nın babası M... Ö...’ın yaklaşık iki hafta önce bu arkadaşlıktan haberi olmuş. Oğlumu aramış. Kızımdan vazgeçmesini, bir daha görüşmemesini söylemiş. Daha sonra ise oğlumun yanına giderek söylediklerini tekrarlamış. Ancak gençler temiz duygularla arkadaşlıklarını sürdürdüler.”
‘Çok korkuyordu’
Schweinfurt’ta meslek okuluna giden ve çevresi tarafından sevilen bir genç olan oğlu S... D. ile B...’nın olay gecesi de telefonlaştıklarını ifade eden baba U.D. “Olayın saat 03.30 gibi meydana geldiği belirtiliyor. Oğlum ile B... saat 00.30 gibi telefonlaşmışlar. B... ‘Babam arkadaşlığımıza karşı çıkıyor. Beni çok rahatsız ediyor. Korkuyorum’ demiş. Kısa süre sonra ise ‘Kapıda birisi bekliyor’ deyip telefon kapanmış. Oğlum daha sonra kendisine ulaşamamış” bilgisini verdi.
‘Oğlum şokta’
Oğlunun sabah meslek okuluna gittiğini belirten baba U.D. “Cinayetten sonraki sabah polis oğlumu okuldan alıp karakola götürmüş. Beni de çağırdılar. Oğlum arkadaş olduklarını anlattı. Ancak ölüm haberiyle şok olduğu için gözyaşlarına boğuldu. B...’nın öldüğüne inanamadı. Çocuğu hastaneye kaldırıp sakinleştirici iğne vurdurduk. İki gün evde kendine gelemedi. Sürekli ağladı. Hâlâ ‘Biz birbirimizi sevmiştik. B...’dan ne istediniz’ diye soruyor” diye konuştu.
Mahalle baskısı vardı
Cinayetten üç gün önce B... ve erkek arkadaşının, diğer arkadaşları ile birlikte bir sokak şenliğine katıldığı, bunu gören bir şahsın ise bunu babası M... Ö...’a abartılı bir şekilde aktardığı iddia ediliyor. Babanın da bunun üzerine B... üzerindeki baskıyı artırdığı, B...’nın da bu nedenle alt kattaki anneannesinde kaldığı söyleniyor.
Cinayeti, polise imam ihbar etmiş
BABA M... Ö..., B...’yı bıçakladıktan sonra Schweinfurt İslam Kültür Merkezi hocası Turan K...’yi arayarak “Galiba kızımı öldürdüm” dedi. Ö...’ın Eskişehir’den hemşehrisi ve uzaktan da akrabası olan K...’ye telefonda yaşananları anlatan M... Ö...’ın bulunduğu yeri söylediği ve daha sonra beklediği, hoca K...’nin ise polise haber verdiği ifade edildi.
K... ve Ö... kısa bir süre birbirlerine sarıldılar ve daha sonra B...’nın babası gözaltına alındı. Baba Ö...’ın polis geldiğinde kızının hayatta olup olmadığını bilmediği, acı haberi güvenlik güçlerinden aldığı belirtildi.
hürriyet
Old 03-07-2009, 17:28   #18
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

Boşanan kadınları üzecek haber

Bundan böyle boşanan çiftler mal paylaşımı için en geç 1 yıl içinde dava açmak zorunda kalacak. Çünkü Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, dava açma süresi için '10 yıl yerine 1 yıl' kararını verdi.
Boşanmadan sonra eşler birbirlerine karşı 10 yıl içinde mal rejimi alacakları, katılım payları için dava açabiliyorlardı. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi son kararında dava zamanaşımı süresini 1 yıl olarak belirledi. Bundan en büyük zararı boşanan kadınlar görecek.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, katkı payı alacağında zamanaşımının boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl olduğuna karar verdi. Oysa Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007 yılında vermiş olduğu kararda, edinilmiş mallara katılma alacağı için 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğine karar vermişti.
Kararı ntvmsnbc'ye değerlendiren Kadınlara Hukuki Destek Merkez Derneği (KAHDEM) Başkanı Av. Habibe Yılmaz Kayar, boşanmadan kaynaklanan mal rejimi alacaklarının genel alacak hükümlerine ve 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu konusunda genel bir uzlaşma olduğunu vurgulayarak, son kararın şaşkınlığa yol açtığını söyledi.
Kayar, mal rejimi alacaklarıyla ilgili dava zamanaşımı süresinin 1 yıla düşürülmesinden daha çok kadınların zarar göreceğini belirterek, "Asıl sorun, mal rejimi davasının daha çok kimlerin açtığı, kimlerin yararlandığı, ve 10 yıllık zamanaşımının kimlerin lehine olduğuydu. Dünyada ve ülkemizde gayrimenkullerin yüzde 90’larının erkeklerin üzerine kayıtlı olduğu varsayılırsa, katılım alacağı ve katkı payı alacakları daha çok kadınlar tarafından talep edilen bir alacaktır. 1 yıllık zamanaşımı, bu talebi sınırlayan ve süre açısından hak kayıplarına yol açacak nitelikte. Bu oldukça önemli bir konu. Böyle bir karardan kadınların zarar göreceği endişesi çok yoğun bir biçimde hissedilmeli" dedi. Kayar şöyle devam etti:
Bu yanlışın bir yerden döneceği inancını korumak istiyoruz. Benzeri dosyalarda hakimlerin direnme kararı vermesinin beklendiğini bildirmek istiyorum. En azından Genel Kurul’da tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. Yasaların amacı adaleti sağlamaktır. Adaleti sağlarken de toplumun yarısını oluşturan kadınların mağduriyetine yol açabilecek sonuçlardan da kaçınmak gerekir.
GAYRİMENKULLERİN YÜZDE 90’I ERKEKLERİN ÜZERİNDE
1 yıllık zamanaşımının kabul edilmesi halinde, açılmış ve yürüyen davalar bakımından büyük sorun yaratacaktır.
Mal rejimlerine ilişkin olarak Medeni Kanun’da düzenlenmiş özel bir zamanaşımı yok. Bu zamanaşımının ne olacağına ilişkin tartışma geçmiş dönemde yapıldı. Mal rejimi alacaklarının alacak hükümlerine tabi olduğu ve 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu konusunda, neredeyse genel bir uzlaşma vardı. Bununla ilgili 2. Dairesi kararları da var. Tartışma bitti diye düşünürken bu karar herkesi şaşkınlığa düşürdü.
DAİRELER ARASINDA FARKLI UYGULAMA
8. Hukuk Dairesi tarafından verilen bozma kararına karşı yerel mahkemenin ne yapacağını bilmiyoruz. Dileyelim ki yerel mahkeme bu yorumda bulunmasın. Kaldı ki verdiği kararda da zamanaşımını 1 yıl kabul etmeyerek bu kararı vermiş görünüyor. Diliyorum ki hakim bu kararda direnir ve karar Hukuk Genel Kurulu’na gelir. Böylece hem daireler arasındaki farklı uygulama, hem de 10 yıl veya 1 yıllık zamanaşımı konusunda net bir görüş çıkar. Eğer hakim karara direnmez ve karar bu şekilde kesinleşirse bundan sonraki mal rejimi davalarına bakacak 8. Hukuk Dairesi bakımandan geleneğin doğmasına yol açacak nitelikte bir olay.
MAL REJİMİ DAVALARINI BOŞANMAYLA BİRLİKTE AÇIN
Bu uygulamalar süreklilik kazanacak olursa, boşanma davasının kesinleşmesiyle beraber 1 yıllık süre başlıyor. Nafaka-tazminat-boşanan kadının eşinin soyadını kullanması bakımından bu 1 yıllık sürenin zamanaşımı süresi olduğunu düşünürken, artık mal rejiminin de bu süre içerisinde olduğunu düşünmemiz gerekecek. Bu durumda bu tür davaların çok hızlı bir şekilde açılmasını bekliyoruz. Hatta daha ileri giderek şöyle bir öneride bulunabiliriz: "Boşanma davası açılmışsa bir mal rejimi alacak davasının da boşanma davasının yan ısıra açın."
ÜLKEMİZDE SÖZLEŞME ALIŞKANLIĞI YOK
2. Hukuk Dairesi’nde bu karara muhalefet eden bir görüş var. Gerekçeleri, "deliller zamanla eksilir bu nedenle 10 yılılık süre oldukça uzun bir süredir" şeklinde. Bu görüşü savununlara göre, sözleşme varsa 10 yıllık zamanaşımı uygulanır, sözleşme yoksa 1 yıllık zamanaşımı uygulanır gibi bir yaklaşım var. Ülkemizde sözleşme alışkanlığının olmadığı herkesçe bilinen bir şey.
Aranızda sözleşme varsa 10 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanırsınız görüşü bir dayatma. Çünkü ezici bir çoğunluk yeni mal rejimi neyse ona uyuyor. Böyle olunca yine mağdur olanlar, aralarında sözleşme olmayanlar ve yeni mal rejimine tabi olanlar olacak.
Yargıtay 8.Hukuk Dairesi'nin bozma kararı verdiği dava süreci şöyle gelişti:
M.E.K. ile H.A. arasındaki boşanma davası 2004'te kesinleşti. Davacı eş, Davalı adına kayıtlı gayrimenkulün alımındaki katkısı için davanın kesinleşmesinden 2 yıl sonra eşinden katkı payı alma isteğinde bulundu. Aydın Aile Mahkemesi davayı kabul ederek, 16.202 YTL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verdi. Davalı vekili tarafından temyize gidildi. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, "Boşanma kararı 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiş, görülmekte olan dava ise bir yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 6.11.2006 tarihinde açılmıştır" diyerek "Bozma" kararı verdi.
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/873
KARAR NO : 2009/2621
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Aydın Aile Mahkemesi
TARİHİ : 18/11/2008
NUMARASI : 2006/1041-2008/1165
DAVACI : M.E.K.
DAVALI: H.A.
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
M.E.K.ile H.A. aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair Aydın Aile Mahkemesinden verilen 18.11.2008 gün ve 1041/1165 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
A R A R
Davacı M.E. K. vekili, davalı adına kayıtlı 1463 ada 34 parseldeki 4 numaralı bağımsız bölümün alımındaki katkısı nedeniyle davalı eşinden katkı payı alacağı isteğinde bulunmuştur. Davalı H.A.vekili, süresinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı defi’nde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüyle 16.202 YTL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 6.3.1987 tarihinde evlenmiş, 24.9.2002 tarihinde açılan dava sonucu boşanmalarına karar verilmiş, hüküm 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Eşler arasında boşanma davasının açıldığı tarihte mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/son).
Taraflar arasında evlilik tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TMK. m. 170.), bir yıl içinde başka mal rejimini seçmediklerinden 24.9.2002 tarihine kadar ise edinilmiş mallara
katılma rejimi geçerlidir.(4722 s.K. md. 10/1, 4721 s.K. TMK md. 202/1.).
TMK.nun 178.maddesinde, “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, boşanma kararı 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiş görülmekte olan dava ise bir yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 6.11.2006 tarihinde açılmıştır. Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur.
Davanın zamanaşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa ilişkin kabul kararının verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı olan mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 26.05.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/9383
K. 2007/1228
T. 5.2.2007
• MAL REJİMİNİN TASFİYESİ DAVASI ( Dava Tarihi İle Boşanma Hükmünün Kesinleştiği Tarih Arasında Bir Yıldan Fazla Zaman Geçtiği Gerekçesiyle Davanın Zamanaşımı Nedeniyle Reddedilemeyeceği )
• MAL REJİMLERİNE YÖNELİK ALACAKLAR ( Zamanaşımı Başlangıcının Mal Rejiminin Sona Erdiği Tarih Olduğu - Borçlar Kanununun Zamanaşımına İlişkin Hükümlerinin Uygulanacağı/10 Yıllık Süre )
• EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA ALACAĞINDA ZAMANAŞIMI ( 4721 S. Türk Medeni Kanunu'nda Hüküm Bulunmadığı - Borçlar Kanunu Md. 125 Uyarınca Kural Olarak Alacak Davalarının On Senelik Zamanaşımına Tabi Olduğu )
• ZAMANAŞIMI ( Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Tasfiyesi Davası - Borçlar Kanununun Zamanaşımına İlişkin Hükümlerinin Uygulanacağı/10 Yıllık Süre )
4721/m. 178, 225, 231
818/m. 125
ÖZET : Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki "bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir" hükmündeki (her dava ) sözcüklerini "bütün alacaklar" tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. ( MK.m.225 ) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine yönelik olup 25.8.2005 tarihinde açılmıştır.
Boşanma davası 16.9.2002 tarihinde açılmış, tarafların boşanmalara ilişkin karar 2.6.2004 günü kesinleşmiştir.
Davalı vekili 24.10.2005 havale tarihli dilekçesinde Türk Medeni Kanununun 178. maddesinde yazılı bir yıllık süre geçtiğinden bahisle zamanaşımı definde bulunmuş, mahkemece dava tarihi ile boşanma hükmünün kesinleştiği tarih arasında bir yıldan fazla zaman geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki "bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir" hükmündeki ( her dava ) sözcüklerini "bütün alacaklar" tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. ( MK.m.225 ) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Bu nedenle davalının zamanaşımı itirazının reddi ile işin esası hakkında gösterilecek deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.02.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
Tarafların dava dosyasında mevcut nüfus kayıt örneğine göre 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, davacı kadın tarafından 25.8.2005 tarihinde katılma alacağı ( TMK m. 231 ) davası açıldığı ve davalı koca tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’i üzerine yerel mahkeme tarafından "TMK m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı gerekçesiyle zamanaşımı sebebiyle davanın reddine verildiği, davacı tarafından davanın süresi içinde açıldığı gerekçesiyle hükmün temyiz edildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda "görüş birliği" vardır.

NTV
Old 05-07-2009, 14:24   #19
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

AKP’li Dedegil ve Asan, İçişleri Bakanlığı için çalışma başlattı
“Evine dön Bacım” diyen polise ceza geliyor
Eşinden dayak yiyip karakola sığınan kadına "Evine dön bacım" diyen polise ağır cezalar geliyor...


AKP, aile içi şiddette polisin 'Evine dön bacım' söylemini geride bırakacak yasa değişikliği ile ilgili çalışma başlattı.

Meclis Dilekçe Komisyonu Başkanı Alev Dedegil ve Ankara Milletvekili Aşkın Asan'ın kapsamlı çalışması, karakollara 'aile içi şiddet' başlıklı bir form daha konulmasını öngörüyor. Teklif yasalaşırsa; kocasından, babasından, kardeşinden şiddet gören aile bireylerini 'telkin' yoluyla ikna etmek isteyen polisler, maaş kesintisinden, yıllık izninin iptaline kadar uzanan yaptırımlarla karşı karşıya kalacak. İki milletvekilinin çalışması, bir dizi yasada değişikliği de öngörüyor.

Şiddetle ilgili sadece 'genelge' düzeyinde alınabilecek önlemlerle ilgili İçişleri Bakanı'yla görüşme yapılması amaçlanıyor.

KADIN KARAKOLLARI KURULACAK

İşte Dedegil ile Asan'ın çalışmasında yapılması öngörülenler:
* Çalışmada aile içi şiddetle mücadelede daha iyi sonuçlar alınması ilk sırada yer alıyor.
* Karakollarda 'aile içi şiddet' başlıklı bir form eklenmesi öngörülüyor. Bu formlarda şiddet türü belirlenecek. Olayın darp, itme, dayak, vb. ne olduğu ortaya çıkarılacak.
* Şiddetle ilgili genel tanımlama sonlandırılmış olacak.
* Kadın karakolları kurulacak. Bu karakollarda, kadın polislerin görev yapması ve bunların da eğitimden geçen polis olmasına dikkat edilecek.
* Şiddet mağduru kadınların ifadesi kadın polisler tarafından alınacak.
* Polislerin aldıkları eğitimi tam olarak uygulamaları sağlanacak.
* Karakola gelen bir şiddet mağduruna "Evine dön" gibi telkinle geri göndermek isteyen polislere özlük haklarından mahrumiyet cezası verilecek. Bu ceza yıllık iznin iptali, maaştan kesinti ve terfi ertelemesi gibi polisi doğrudan ilgilendirecek.

POLİSE NİÇİN SIĞINIYORLAR?
-13.11.2008- Bursa’da bir kadın, kayınpederi tarafından darp edildiği iddiasıyla polise şikayette bulundu.

- 18 Ekim 2008 Cumartesi- Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde eşinden şiddet gördüğü iddiasıyla polise sığınan kadın, kimliği belirsiz kişi veya kişilerce öldürüldü.

-28.04.2008- Malatya'da kocası 2 hafta önce öldürülen kadın, polise başvurarak eşinin babası ve kardeşinin, kendisini intikam almaya zorladıklarını iddia ederek, bu nedenle eve almadıklarını söyledi. Şikayet üzerine ifadeleri alınan baba ile oğul is gelinlerinin suçlamalarını kabul etmeyince serbest bırakıldı.

- 26.03. 2008- Moldova'dan iki kadın arkadaşı tarafından tatil vaadiyle Antalya'ya getirilen ve zorla erkeklere pazarlanan 19 yaşındaki Elena C. tutulduğu evin penceresinden geceliğiyle kaçarak polise sığındı.

- 17.03. 2007- Porno izletip tecavüz eden eşinden polise sığındı

http://www.kazete.org/haber_detay.php?hid=1894
Old 08-07-2009, 12:39   #20
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

KŞAM | GUNCEL | 08 TEMMUZ 2009, ÇARŞAMBA


Taciz ettikleri kadın savcı çıkınca

Sarıyer Adliyesi'nde görev yapan kadın savcı A.B.C (39) adliyeye yakın bir yerde yürürken iki kardeşin ıslıklı ve sözlü tacizine uğradı. İddiaya göre, savcının uyarısı üzerine gençlerden biri kadın savcıya tokat attı. Hastaneden rapor alan savcının şikayeti üzerine Murat (22) ve Arif K. adlı kardeşler (29) gözaltına alındı.
Sarıyer Adliyesi'ne sevk edilen iki kardeş suçlamaları reddererek savcının kendilerini tartakladığını iddia etti. Murat K. ifadesinde ıslığı ağabeyine çaldığını belirterek, 'Islığı kendisine çaldığımızı düşünüp beni tartakladı. Ben de refleks olarak tokat attım' dedi. Savcılıktaki ifadelerinin ardından Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi'ne sevk edilen zanlılar, 'yaralama' ve 'cinsel taciz' den tutuklandı.
Old 11-07-2009, 11:14   #21
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Kadınsan evinde otur!
Kadın hakemleri"yok" sayan ... ... başkanlığındaki Merkez Hakem Komitesi, skandal bir karara daha imza attı. Aynı odayı kullandıkları gerekçesiyle suçlanan E... Düz terfi ettirilirken, E... G... maç alamadı.

Arif Kızılyalın

Cumhuriyet- Kadın hakemleri “yok” sayan ... ... başkanlığındaki Merkez Hakem Komitesi, skandal bir karara daha imza attı. 2008 yılında erkek meslektaşı E... Düz’le aynı soyunma odasını kullandığı iddiası üzerine savunması istenen Beden Eğitimi Yüksek Okulu mezunu E... G..., o tarihten bu yana Kocaeli İl Hakem Kurulu tarafından adeta “aforoz” edildi. Buna karşılık G...’le aynı odayı kullandığı savlanan E... Düz, tartışmalı maçlara imza attığı halde üst klasmana terfi ettirildi. E... G... ve ailesi, bu durumun laik Atatürk Türkiyesi’ne yakışmayan bir tutum olduğunu savunup, olayı mahkemeye taşıdı, Merkez Hakem Komitesi ise kadın hakemlerin hakkının gasp edilişine ses çıkaramadı. Anımsanacağı gibi ... başkanlığındaki MHK, kadın hakemleri seminerlere davet etmeyip kadınlara 2. sınıf insan muamelesi yapmıştı.



Suçlusun savunma ver!

Eğitimini alıp uzmanlaştığı spor alanında hakemlik de yapmak isteyen E... G...‘in şanssızlığı 2008 yaz ayındaki klasman seçmelerinde başladı. O günlerdeki antrenmanlardan birinde, soyunma odasını erkek meslektaşı E... Düz’le paylaştığı iddia edilen kadın hakem G...‘ten Kocaeli İl Hakem Kurulu ‘savunma’ istedi. G..., bir suç oluşturacak eylemde bulunmadığı için savunma vermeyE...ğini belirtirken E... Düz Kocaeli İl Hakem Kurulu Başkanı Y... Say’a ayrıntılı bir savunma yazdı. Bu aşamada olay medyaya yansırken kadın hakemin fotoğrafları yerel medyada gözü bantlanarak yayımlanınca E... G..., adının karalanmak istendiği gerekçesiyle olayı mahkemeye taşıdı. Bu tarihten itibaren ... ... başkanlığındaki MHK’nin de bilgisi dahilinde E... G...’e maç verilmedi. Buna karşın E... Düz, hemen her ay en az 2-3 maç alıp bölgesinin en aranan ismi haline getirildi ve Y... Say tarafından TFF Genel Sekreteri A... Gü...’in de onayı alınarak üst klasmana terfi ettirildi.



Hakemler: Onlar ablamız

E... G...’in yolunun kesilişi birçok hakem tarafından “taliban zihniyeti” olarak değerlendirilirken Kocaeli bölgesinin önemli bir ismi, “Kadın ve erkek hakem yeri gelir aynı soyunma odasını kullanır. Biz onların abisi, onlar bizim ablamızdır. Demek ki MHK ve onların illerdeki uzantıları kadını farklı gözle görüyor. Kadınları evinde oturtmaya meraklı iktidara şirin görünme adına kadın hakem kardeşlerimizin yolunun kesilmesi Atatürk Türkiyesi’ne ihanettir” dedi. Bu arada MHK, kadın hakemlere takındığı tavrın kamuoyundan tepki görmesinin önüne geçmek için FIFA bayan yardımcı hakem S... D...’i Süper Lig klasmanına davet etti.



Önce çağırmadılar sonra davet çıktı

Geçen sezon yapılan devre arası seminere bayan hakemler ilk kez davet edilmemişti. Antalya’da düzenlenen uluslararası hakem seminerine 7’si FIFA kokartlı olmak üzere 27 bayan hakemin çağrılmaması tepkileri beraberinde getirmişti. ‘Dedikodu çıkabilir’ gerekçesiyle kursa davet edilmeyen bayan hakemler tepki göstermiş ancak MHK, bu ilginç kararından geri adım atmamıştı. MHK Başkanı ... ...’ın bayan hakemlerin, Süper Lig ve TFF 1. Lig’de görev almadıkları için davet edilmedikleri, uygulamanın bu yıla özel olduğu şeklinde yaptığı açıklama da büyük tepki toplamıştı. Bu yıl ise MHK’nin tepkiden çekinerek kadın hakemleri seminerlere davet edE...ği öğrenildi.

11 Temmuz 2009
http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=68096&kn=17
Old 13-07-2009, 12:20   #22
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

Adli Tıp raporu mahkemede



Bursa'nın Mudanya İlçesi'nde, geçen yıl Nisan ayında, Vakit Gazetesi yazarı 77 yaşındaki H.Ü. tarafından cinsel istismara uğradığı öne sürülen ve geçen 3 Haziran, 3'üncü kez gittiği İstanbul Adli Tıp Genel Kurulu'nda muayene edilen B.Ç. için hazırlanan rapor mahkemeye ulaştı.


B.Ç.'yi muayene eden 32 hekimden 24'ü küçük kızın ruh sağlığının bozulduğunu belirtirken, 8 hekim ise bu görüşe katılmadı. Tutuksuz sanık H.Ü.'in yargılanmasına ise yarın devam edilecek.

‘Küçük yaşta kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmak’ suçlamasıyla 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan H.Ü.'in mağdur ettiği öne sürülen ve artık 15 yaşında olan B.Ç.'ye, İstanbul Adli Tıp Genel Kurulu'nda 40 gün önce yapılan muayenelerden sonra hazırlanan ve 10 sayfadan oluşan rapor, yargılamanın yapıldığı Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne ulaştı.

İstanbul Adli Tıp Kurulu 6'ncı İhtisas Dairesi'nce ‘ruh sağlığı yerindedir’ diye verilen ilk raporun mahkemece ‘yok’ kabul edilmesinin ardından, 16 Nisan ve 3 Haziran'da İstanbul Adli Tıp Genel Kurulu'na 2 kez çağırılıp muayene edilen B.Ç. için hazırlanan rapor yargılamanın yapıldığı mahkemeye geçen perşembe günü ulaştı. Aralarında çocuk psikiyatrisi uzmanlarının da bulunduğu 32 hekim tarafından teker teker muayene edilen B.Ç.'ye 24 hekim ‘ruh sağlığı bozulmuştur’ derken, 8 hekim ise ‘ruh sağlığı bozulmamıştır’ şeklinde görüş bildirdi.

B.Ç.'NİN PSİKİYATRİ SERVİSİNEKİ TEDAVİSİ SÜRÜYOR

Bu arada, Adli Tıp Genel Kurulu'ndaki muayeneleri sırasında kendisine ‘panik atak’ tanısı konulan B.Ç., rahatsızlığının ilerlemesi üzerine 23 Haziran'da Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Kliniği'ne yatırılmıştı. Uzmanların sağlık durumu hakkında bilgi vermediği B.Ç.'nin bir sürede daha burada kalması bekleniyor.

H.Ü.'in Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmasına yarın saat 10.00'da devam edilecek. Kadın platformu üyeleri tarafından bir kez daha protesto edilecek olan tutuksuz sanık H.Ü.'in bu duruşmaya da daha öncekilerde olduğu gibi katılması bekleniyor.


Nail KAHRAMAN/ BURSA,(DHA) 13 Temmuz 2009
Old 21-07-2009, 13:39   #23
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

Mardin'in Gökçe Beldesi'ne Fas’tan 15 kadın kuma olarak geldi

İnternet üzerinden Faslı kuma

Evli bazı kişilerin internet üzerinden irtibat kurdukları Faslı kadınları kuma getirdikleri belirlendi


MARDİN'in Kızıltepe İlçesi'ne bağlı 4 bin nüfuslu Gökçe Beldesi'nde evli bazı kişilerin internet üzerinden irtibat kurdukları Faslı kadınları kuma getirdikleri, bu yöntemle gelen kadınların sayısının 15'i bulduğu belirtildi

Arap kökenli vatandaşların çoğunlukta olduğu Gökçe Beldesi'nde bulunan 3 internet kafenin, Arap ülkelerinden ikinci eş bulmak isteyenlerin akınına uğradığı konuşuluyor. Ana dilleri Arapça olduğu için internette Arap kadınlarla kolayca diyalog kuran erkeklerdan bazıları onları kuma olmaya ikna ediyor.

Beldede bakkallık yapan 37 yaşındaki H... Ö..., 3 yıl önce internet aracılığıyla tanışytığı Faslı M... adlı kadınla ikinci evliliğini yaptı. Önceki evliliğinden 11 çocuğu olan Ö..., eşini resmi anlamda boşayarak, M... ile resmi nikah yaptı. Her iki eşiyle de aynı evde yaşamayı sürdüren H... Ö...’in Faslı eşi M...’dan, Y... E... adında bir de çocuğu var. Eşini çok sevdiğini belirten Ö..., “Faslı eşim Üniversite mezunu. Fransızca ve İngilizce biliyor. Biz evde Arapça konuşuyoruz. Çok uyumlu bir evliliğimiz var” diyor.

Kamyon şöförü 60 yaşındaki N... Y...’ın Fas’ın Marac kentinden ikinci eşi olarak getirdiği 35 yaşındaki S... ise hiç okula gitmemiş. İnternette web kamerasından birbirlerini görüp konuştuklarını belirten S..., “Kader, kısmet meselesi. Kumamdan 8 çocuk var. Günd... ev işlerini yapıyor, çocukların temizliğiyle uğraşıyorum, başlarını yıkıyor, saçlarını tarıyorum. Uydu aracılığıyla Arap kanallarını televizyondan izleyerek memleketime olan özlemimi de gideriyorum. Fas’ın Marac kentinde yaşayan ailemle haftada iki defa netten görüntülü olarak görüşüyorum” diye konuşuyor.

BAŞKAN: FASLI GELİNLER ÜÇ DİL KONUŞABİLİYOR
Gökçe Belediye Başkanı AKP'li H... Ç..., “Yapılan evlilikler bizim kontrolümüzün dışında gelişiyor. Faslı gelinlerimiz, Fransızca, İspanyolca ve İngilizce olmak üzere en az 3-4 dili konuşuyor. Son zamanlarda Kızıltepe Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nce beldemizde açılan Türkçe okuma-yazma kurslarına yabancı gelinler de katılıp sertifika aldı” dedi.

Beldede internet kullanımının çok yüksek olduğunu ve evlerin yüzde 70’inde internet bulunduğunu belirten Belediye Başkanı H... Ç..., “Öyle sanıyorum ki; beldemizdeki yabancı gelin oranı daha da artacak. Gelinlerin Arap ülkelerinden olmasını ise, ortak dil ve kültür benzerliğine bağlıyorum. Gelen gelinlerin çoğu çocuklu erkeklerle ikinci evliliği yapıyor olması bizi de düşündürüyor. Şu ana kadar beldeye ondan fazla yabancı gelin geldi. Gelinlerden sadece biri geri döndü. Diğerleri ise normal yaşamlarını halen burada sürdürüyorlar. Yabancı dil bilen gelinlerimizden, gençlerimize yön... dil kursu vermelerini sağlayacağız” diye konuştu. (Milliyet)
Old 23-07-2009, 13:03   #24
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

Antalya'da aile boyu dehşet



Antalya'da, 14 yaşındaki genç kıza ağabeyi tecavüz etti, hamile kalan kız 6,5 aylık bebeğini teyzesinin vurduğu iğneler sayesinde düşürdü, annesi ise bebeği alıp boş bir arsaya gömdü.Bunları öğrenen abla ise evden kaçıp küçük kardeşinin yaşadığı dramı polise anlattı. Anne ve teyze gözaltında, ağabeyi ise aranıyor.


14 yaşındaki D.S. yaklaşık 6.5 ay önce öz ağabeyi 24 yaşındaki Ç.C.U ile birlikte Şanlıurfa'ya gitti. Ağabey küçük kardeşine 2 gün boyunca tecavüz etti, ardından da olayı kimseye anlatmaması için tehdit etti. Küçük kız, korktuğu için kimseye bir şey söyleyemedi, ancak hamile kaldı. Küçük kızın karnı şişince, Suriyeli bir adamla evli olan 59 yaşındaki anne A.E. duruma müdahale etti. Doktora götürülen kızın, 6,5 aylık hamile olduğu da ortaya çıktı. Genç kız, bunun üzerine ağabeyinin kendisine tecavüz ettiğini annesine anlattı. Bunu öğrenen anne A.E., 20 gün önce oğlunu evden kovdu. Tecavüzcü ağabey Antalya'dan ayrılarak Muğla'ya gitti.

Anne ise teyzesi 72 yaşındaki S.T.'yi eve çağırarak durumu anlattı. Yaşlı kadın, küçük kıza iki gün üst üste henüz ne olduğu belirlenemeyen iki iğne vurdu. Aşırı kanaması olan ve sancı çeken D.S. öz ağabeyinden olan 6,5 aylık bebeğini düşürdü. Anne A.E. ise bebeği alarak evlerine yakın olan boş arsaya gömdü. Küçük kıza da olanları kimseye anlatmamasını tembihledi. D.S. başına gelen olayları 22 yaşındaki ablası G.S.'ye anlattı. Duyduklarına inanamayan abla, önce evden kaçtı, ardından da Yenikapı Polis Merkezi'ne gidip polise başvurdu. Kardeşinin başına gelenleri anlatan G.S. yardım istedi. Polis, Cumhuriyet Savcılığı'ndan izin alarak eve baskın düzenledi.

BEBEK BULUNDU, TECAVÜZCÜ Ç.C.U. ARANIYOR

Baskında, anne ve teyze gözaltına alınırken, gösterdikleri arsada yapılan aramada küçük kızın düşük yaptığı bebek bulundu. Bebek, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Kurumu morguna kaldırılırken, anne ile teyze, Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'ne teslim edildi. Küçük kız ise Çocuk Şube Müdürlüğü'nde uzman pedagog eşliğinde ifade verdikten sonra koruma altına alınarak Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na yerleştirildi.
Polis, her yerde tecavüzcü ağabey Ç.C.U.'yu arıyor.

ANNE VE TEYZE SERBEST BIRAKILDI


Polisteki sorgularının ardından savcılığa sevk edilen iki kız kardeş, savcılık tarafından, “Çocuk düşürmek” suçlamasıyla tutuklanmaları talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. A.E. ve S.T çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuksuz yargılamak üzere serbest bırakıldı.

Soner KOCAER/ANTALYA, (DHA) 23 Temmuz 2009
Old 24-07-2009, 18:34   #25
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Küçük yaşta evlilikler AB gündeminde
AB Komisyonu'nun Dış İlişkilerden Sorumlu Üyesi Benito Ferrero-Waldner, Avrupa Parlamentosu'nun İngiliz Üyesi Robert Kilroy-Silk'in "Suudi Arabistan'da Çocuk Gelinler" ve "İslam ve 15 Yaş Altındaki Kızlar" başlıklı soru önergelerini yanıtladı.

ANKA

Brüksel- AB Komisyonu'nun Dış İlişkiler ve Avrupa Komşuluk Politikalarından Sorumlu Üyesi Benito Ferrero-Waldner çocuk yaşta yapılan evliliklerin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne aykırılık oluşturduğunu belirtti.

Benito Ferrero-Waldner, Avrupa Parlamentosu'nun İngiliz Üyesi Robert Kilroy-Silk'in "Suudi Arabistan'da Çocuk Gelinler" ve "İslam ve 15 Yaş Altındaki Kızlar" başlıklı soru önergelerini yanıtladı. Kilroy-Silk, soru önergelerinde Suudi Arabistan'ın en büyük dini otoritesi Büyük Müftü Şeyh Abdül Aziz El Şeyh'in İslami yasaların 15 yaşın altındaki kızların zorla evlendirilmelerine izin verdiğini söylediği iddiaları bulunduğunu belirtti. İngiliz vekil AB Komisyonu'nun ikili ilişkiler sırasında Suudi Arabistan yetkililerine, bu yasalar hakkında ne tür görüş bildirdiğini sordu.



Suudi Arabistan çekinceyle onaylamış

AB Komisyonu Üyesi Ferrero-Waldner ise, önergeye yanıtında Komisyon'un Suudi Arabistan'daki erken evlilikler konusundaki kaygıyı paylaştığını, bu gibi evliliklerin çocukları, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'yle saygın bir seviyeye çıkarılan haklarından yoksun bıraktığını bildirdi. Suudi Arabistan'ın BM sözleşmesini 1996 yılında" İslami Yasaların gerektirdiği şartlar" konusunda çekince koyarak onayladığını anımsatan Ferrero-Waldner şöyle devam etti:
"AB, ortak dış politika ve güvenlik politikası çerçevesinde, AB Suudi Arabistan ile çocuk hakları dahil İnsan Hakları alanında ilerleme kaydetmek konusunda diplomatik düzeyde düzenli görüşmeler gerçekleştirmekte ve Suudi Arabistan'ın BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nden kaynaklanan yükümlülüklerini hatırlatmaktadır. Ayrıca AB ve Körfez İşbirliği Konseyi arasında, üst düzey yetkililer ve bakanlıklar düzeyinde gerçekleşen periyodik diyaloglar, AB Komisyonu ve Avrupa Birliği için, insan hakları konusundaki ve ortak işbirliği potansiyelini saptama konusundaki endişeleri gündeme taşımak için ele geçen fırsatlardır."



Kılroy-Sılk kız sünnetini de gündeme getirmişti

İngiliz vekil Robert Kilroy-Silk Mayıs ayında da Türkiye'de küçük yaşta kızların sünnet edildiği iddiasında bulunmuş, iddia, başta TBMM'deki kadın milletvekilleri olmak üzere birçok kesim tarafından yalanlanmış ve tepkiyle karşılanmıştı. TBMM'de tüm partilerden kadın vekiller Kilroy-Silk'e asılsız konuları gündeme getirdiği, AB Komisyonu Üyesi Olli Rehn'e ise bunu ciddiye alıp yanıtladığı için bir protesto mesajı göndermiş ve Türkiye'de kız sünneti bulunmadığını savunmuşlardı.



Başkaları da söylemişti

AKP ve CHP'li kadın milletvekilleri "Türkiye'de kadın sünneti görülmediği" açıklamasını yaparken Londra Üniversitesi'nde İngiliz vekilin önergelerinden önce Nisan ayında yapılan "Kürt Bölgelerinde Kadınların Cinsel Kötürümleştirilmeleri Uygulamaları" başlıklı bir konuşma yapılmıştı. Konuşmada Kürt İnsan Hakları Projesi Kalkınma Birimi yetkililerinden Pranjali Acharya, Kürdistan İnsan Hakları Projesi'nin bugüne kadar elde ettiği deneyime göre, Türkiye, İran ya da Suriye'de kadınların cinsel kötürümleştirilmesi uygulamasını kanıtlamak biraz zor. Ancak bize, Türkiye'de kadınların sünnet edildiğine ilişkin birkaç vaka rapor edildi" dediği ortaya çıkmıştı. Alman WADI adlı sivil toplum kuruluşu ise Irak'ın kuzeyinde, Irak'ın Türkiye sınır çizgisine de dayanacak şekilde bir "kadın sünneti" haritasını hazırlamıştı.

24 Temmuz 2009
http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=70926&kn=8
Old 28-07-2009, 09:17   #26
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

Bu evlilik değil satış anlaşması



H... T...’ın 7 kızı, babalarının 54 yaş küçük N... T... ile birlikteliğinin evlilik değil, satış anlaşması olduğunu belirterek, Sarıyer Aile Mahkemesi’nde iptal davası açtılar. Dilekçede, "Babası, N...’ı daha iyi şartlarda tahsiline devam etmesi için H... T...’a evlenme kisvesi altında satacağına, yardım istemiş olsaydı, böyle bir teklifi kabul edip etmemek H... T...’ın medeni anlayışına göre sonuçlanırdı" denildi.

İŞADAMI, 71 yaşındaki H... T...’ın 7 kızı, babalarının 17 yaşındaki N... T...’yle yaptığı evliliğin iptali için dava açtılar. Geçen hafta söz konusu evlilikte rolü olanların cezalandırılması için savcılığa suç duyurusunda bulunan kızlar, bu kez de Sarıyer Aile Mahkemesi’ne başvurarak 18 Temmuz’da Kuşadası’nda yapılan evlilik akdinin iptalini istediler. T...’ın kızları Aysel D..., Aynur T..., Şükran T..., Ayfer T..., Ayla T... Zengin, Sevgi T... Tunga ve Mine T... dilekçelerinde, "Babamızın kendisinden 54 yaş küçük bir kız çocuğuyla yaptığı bu evlilik karşılıklı bir his ve evlilik birliğinin kurulması anlayışına dayanmamaktadır" dediler. Avukat Burhan Apaydın tarafından mahkemeye sunulan dilekçede, yaptığı iki evlilikten 11, evlilik dışı ilişkiden 1 çocuğu olan H... T...’ın bu evliliğinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu savunularak, şöyle denildi:

Satın alır gibi nikáh

"H... T... ile N... T... arasındaki evlenme akdi, hukuki bir evlenme olmayıp adeta bir satış anlaşmasıdır. Babası N...’ı maddi ihtiyaçlarından dolayı ve daha iyi şartlarda tahsiline devam etmesi için H... T...’a evlenme kisvesi altında satacağına yardım istemiş olsaydı, böyle bir teklifi kabul edip etmemek H... T...’ın medeni anlayışına göre sonuçlanırdı. Yoksa satın alır gibi kıza nikáh yapmak şeklinde olamazdı.

54 yaş büyük birine kurban

Ortada, T...’ın sahibi olduğu servetin karşılığında bir kız çocuğunun ailesi tarafından kendisinden 54 yaş büyük birine evlilik kisvesi altında kurban edilmesinden ibaret bir vakıa vardır. Ayrıca müvekkillerin çocukları yani davalının torunları arkadaşlarının ’Deden ne yapmış’ sorularına muhatap kalmaktadır. Bu evlilik toplumun değer yargılarına fevkalade şekilde de ters düşmüştür."

Ayırt etme gücünden yoksun

Dilekçede, gelin ve damadın evlilik akdinin yapıldığı sırada ’Ayırt etme gücünden yoksun’ oldukları, Medeni Kanunu’nun 145/2’nci maddesi gereğince evliliğin iptal edilmesi gerektiği savunuldu.

Eray EROLLU 28 Temmuz 2009 Hürriyet
Old 29-07-2009, 11:30   #27
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

Yürek parçalayan mesaj


"Kariyer mi" yoksa "annelik mi" ikilemine düşen kadın, depresyonu atlatamayarak canına kıydı.


Günümüzde çoğu kadın hayatının bir döneminde "kariyer mi" yoksa "annelik mi" ikilemini yaşıyor. İngiltere'de ünlü bir avukat bu ikilemi aşamayarak hayatına son verdi. Genç kadın kendini nehrin soğuk sularına bırakmadan önce kocasına gönderdiği mesaj ise yürek parçaladı: "Çok çok üzgünüm."

İngiltere'nin başkenti Londra'nın tanınmış hukuk bürosu SJ Berwin'de çalışan başarılı avukat Catherine Bailey bürosundan ayrıldıktan sonra Thames nehrine atlayarak hayatına son verdi. Üç çocuk annesi olan 41 yaşındaki Bailey'nin kariyer ve annelik arasında tercih yapmakta zorlandığı için bunalıma girdiği ve bu nedenle hayatına son verdiği belirtildi. Thames nehrine atlayarak canına kıymadan önce kocasına mesaj atan genç kadın şunları yazdı: "Richmond, o kadar üzgünüm ki. Bütün sevgim sen ve kızlar için. Onları asla bırakma."

Genç kadının cesedi bir gün sonra Thames nehrinde bulundu. Bailey'nın cesedinde yapılan otopside vücudunda çok az miktarda alkole rastlandı. Üç çocuk annesi kadının depresyona girerek hayatına son verdiği belirtildi. Catherine Bailey üçüncü çocuğunu geçen yıl sonunda doğurduktan sonra kariyerine devam etmek için işine geri dönmüştü.

hurriyet.com.tr 29 Temmuz 2009
Old 29-07-2009, 12:03   #28
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

Tanzanya'da kadınlara özel banka



Afrika ülkesi Tanzanya'da kadın müşterilere özel bir banka açıldı. Darülselam'da açılan Tanzania Women's Bank, ülkedeki kadınların bankada hesap açtırmak için sadece kimlikleri ya da pasaportlarıyla başvuruda bulunmalarının ve hesaba 2 dolar yatırmalarının yeterli olacağını bildirdi.


Ülkedeki diğer bankalarda hesap açtırabilmek için tapu veya malvarlığını gösteren diğer belgelerle başvuruda bulunmak ve hesaba 2 dolardan çok daha fazla para yatırmak gerekiyor.

Kadın müşterileri hedef alan bankada erkeklerin de hesap açtırabileceği belirtilirken, banka yönetiminden yapılan açıklamada, kadınlara yatırımlar konusunda uzman yardımı ve tavsiyesi verileceği kaydedildi.

Bankanın yöneticisi Margareth Mattaba Chacha, bazı kadınların bankaya gelme konusunda şüpheye düştüklerini bildiklerini belirterek, "Çok utangaçlar ve hiçbir şey bilmediklerini düşünüyorlar" dedi.

Açılıştan öğle tatiline kadar 110 kişinin bankada hesap açtırdığı, yetkililerin, her gün 200 kişinin bankaya hesap açtırmaya gelmesini umdukları ve Darülselam şubesinin ülkeye yayılacak ağın başlangıcı olduğunu söyledikleri kaydedildi.

AA 29 Temmuz 2009
Old 29-07-2009, 21:28   #29
Academic

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Nazime ERTEKİN
Yürek parçalayan mesaj


"Kariyer mi" yoksa "annelik mi" ikilemine düşen kadın, depresyonu atlatamayarak canına kıydı.


Günümüzde çoğu kadın hayatının bir döneminde "kariyer mi" yoksa "annelik mi" ikilemini yaşıyor. İngiltere'de ünlü bir avukat bu ikilemi aşamayarak hayatına son verdi. Genç kadın kendini nehrin soğuk sularına bırakmadan önce kocasına gönderdiği mesaj ise yürek parçaladı: "Çok çok üzgünüm."

İngiltere'nin başkenti Londra'nın tanınmış hukuk bürosu SJ Berwin'de çalışan başarılı avukat Catherine Bailey bürosundan ayrıldıktan sonra Thames nehrine atlayarak hayatına son verdi. Üç çocuk annesi olan 41 yaşındaki Bailey'nin kariyer ve annelik arasında tercih yapmakta zorlandığı için bunalıma girdiği ve bu nedenle hayatına son verdiği belirtildi. Thames nehrine atlayarak canına kıymadan önce kocasına mesaj atan genç kadın şunları yazdı: "Richmond, o kadar üzgünüm ki. Bütün sevgim sen ve kızlar için. Onları asla bırakma."

Genç kadının cesedi bir gün sonra Thames nehrinde bulundu. Bailey'nın cesedinde yapılan otopside vücudunda çok az miktarda alkole rastlandı. Üç çocuk annesi kadının depresyona girerek hayatına son verdiği belirtildi. Catherine Bailey üçüncü çocuğunu geçen yıl sonunda doğurduktan sonra kariyerine devam etmek için işine geri dönmüştü.

hurriyet.com.tr 29 Temmuz 2009

Yazık ki bu ikilem genelde hepimizin yaşadığı ikilem. Bu sebeple anneliğin ertelendiği ve ileri yaşlarda anne olmaya karar verildiği, riskli gebeliklerin yaşandığı gibi tam tersine kariyerinden feragat etmeye ve atıl kapasitede iş gücü anlamına gelen üniversite mezunu ev hanımı anneler görüntüsüne de neden oluyor. Zor bir tercih..

İkisini birden götürmeye çalışmak ise gerçekten çok zor. Hep bir şeyler eksik kalıyor. Biraz kariyerinize ağırlık verseniz çocuğunuzu ihmal ettiğiniz için suçluluk duyuyorsunuz. Çocuğunuzun belki en güzel anlarında yanında olamadığınız için kendinizi suçluyorsunuz ve bunu aldığınız birbirinden güzel ve gereğinden fazla oyuncakla telafiye gidiyorsunuz. Bu şekilde de az disipline edilmiş, doyumsuzlaştırılmış çocuklar yetiştiriyorsunuz. İş ortamında hep aklınızın ucunda acaba şimdi ne yapıyor? bakıcı iyi bakıyor mu? düşünceleri kafanızı kurcalıyor. Aile büyüklerinizden destek almaya çalışıyorsunuz bu da mümkün olamamış ve çok zor koşullarda büyütmüş iseniz tek çocukla yetinmek durumunda kalıyorsunuz. Bu ise yine paylaşmayı bilmeyen ve gelecekte desteksiz bıraktığınız bir çocuk demek.. Gerçekten zor.

Kadınların bu konuda mutlak surette desteklenmeleri ve çocuk bakımı konusunda güvenebilecekleri daha fazla kurum olması işlerine daha rahat konsantre olmalarını sağlayabildiği gibi daha huzurlu çalışanlar ve suçluluk duyguları olabildiğince azalmış anneler anlamına gelebilir..
Old 31-07-2009, 11:38   #30
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

'Metres mi tutsaydım'



17 yaşındaki N...'la evlenen 71 yaşındaki işadamı H... T...'ı kendi kızları bile 'evliliği iptal edilsin' diye dava etti. Günlerdir 'evliliğin etik' olmadığı tartışılıyor. Evliliği ile ilgili bugüne kadar tek kelime etmeyen H... T..., sessizliğini bozdu ve Sabah Gazetesi'nden Yavuz Donat'a açıklamalarda bulundu.



Kendisinden 54 yaş küçük N...'la evliliğine çocukları bile karşı çıktı. Kızları 'Babamızın evliliğini gazetelerden öğrendik' dediler. İşadamı T... ise evliliğini savundu ve ''71 yaşındayım... Yataktan zor kalkıyorum, bana bakacak biri lazım. 70'lik birini alsaydım... O mu bana bakacaktı, ben mi ona?'' dedi.



Yavuz Donat'a çevresindekilerin kendisine ''19 yaşında sekreter tut'' önerisinde bulunduklarını belirten T..., ''Gardaşım, dediler ki 19 yaşında sekreter tut... Bakımını yapsın... Başka işin olursa da yapsın... Yok baba, bana yakışmaz... "H... Ağa sekreterden dost tuttu" derler... Mizacıma, örf adet geleneğime, dinime yakışmaz'' diyerek reddettiğini açıkladı.



Üçüncü eşi N...'ın 18 yaşında olduğunu sanıyormuş H... T.... 17 yaşında olduğunu öğrenince de yasal olarak evlenebilmek için anne ve babasından yazılı izin almış. T..., ''Anne baba imza verdi... Devlet nikâhı kesti... Sonra medya kıyameti kopardı... Metres mi tutsaydım?.. Kanuna uymakla hata mı yaptım?'' şeklinde konuştu.

31 Temmuz 2009 Hürriyet
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Basında Çocuk Haberleri-2009 Av.Elvan Akkaya Çocuk Hakları Çalışma Grubu 21 28-11-2009 20:56
Kadın Haberleri 2008 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 74 25-12-2008 17:53
Kadın Haberleri 2007 Y£LİZ Kadın Hakları Çalışma Grubu 90 20-12-2007 21:26
Kadın Haberleri 2006 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 45 26-12-2006 12:07
Kadın Haberleri 2005 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 30 19-11-2006 16:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10951495 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.