Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

6100 sy.kan. ıslaha itiraz süresi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-01-2012, 13:19   #1
aurorainci

 
Varsayılan 6100 sy.kan. ıslaha itiraz süresi

Arkadaşlar merhaba. 6100 sayılı kanunun 181.maddesinde davacıa ıslah için 1 hafta süre verilir hükmü var. Ancak davalının ıslaha itiraz edeceği süreye ilişkin bir hüküm bulamadım. Buradada bilirkişi raporuna itirazda olduğu gibi 2 hafta mı dır? Şimdiden teşekkür ederim.
Old 13-01-2012, 13:33   #2
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Önceki HUMK' daki "ıslah" tek taraflı bir muamele olup, tamamlandığı anda hükümlerini doğurur diye biliyordum; yeni HMK' da da demek ki, değişmemiş olacak ki, buna ilişkin bir hüküm bulamamışsınız.Kolay gelsin.
Old 13-01-2012, 13:37   #3
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan aurorainci
Arkadaşlar merhaba. 6100 sayılı kanunun 181.maddesinde davacıa ıslah için 1 hafta süre verilir hükmü var. Ancak davalının ıslaha itiraz edeceği süreye ilişkin bir hüküm bulamadım. Buradada bilirkişi raporuna itirazda olduğu gibi 2 hafta mı dır? Şimdiden teşekkür ederim.

Sayın C_OKYAY tarafından da belirtildiği gibi, ıslah tek taraflı bir işlemdir. HMK md 177/2 uyarınca, karşı tarafa "haber vermek" yeterlidir.
Old 13-01-2012, 16:30   #4
aurorainci

 
Varsayılan

İlhan Bey Ve Oktay Bey cevabınız için teşekkürler ama ıslaha karşı zamanaşımı itirazım var daha önce bilirkişi raporuna beyan dilekçesi ile veriyorudum şimdide öyle olucak galiba.
Old 13-01-2012, 16:44   #5
Av. Seda Üstün Tuğ

 
Varsayılan

Islah süresinde yapılmadığı zaman itiraz etme hakkınız zaten var. Ama süresi konusunda bir düzenleme yok, doğru. Ayrı bir beyan olarakta bunu mahkemeye sunabileceğiniz gibi, esas beyanınızda da değinebilirsiniz.

Umarım yazdıklarınızdan doğru anlamışımdır

Saygılarımla.
Old 13-01-2012, 16:58   #6
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan Görüş...

Alıntı:
Yazan aurorainci
ıslaha karşı zamanaşımı itirazım var daha önce bilirkişi raporuna beyan dilekçesi ile veriyorudum şimdide öyle olucak galiba.

Hayır.

Önce bir davacının ıslah ettiği anlaşılsın da. Davacının ıslahı olmadan bilirkişi raporundaki hesap miktarları hükmü etkilemez zira... (HMK.m.26/1)

Islah dilekçesini tebliğ almanızı takip eden, en geç ilk oturumda zamanaşımı itirazında bulunmanız gerekir. Süresi budur. Bu durumda, alacağın yeniden hesaplanmasını gerektiğini belirtir ek rapor alınmasını talep edersiniz.

Saygılarımla.
Old 13-01-2012, 17:39   #7
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Sayın Av.Ömer Güntay tarafından belirtildiği gibi.

Yargıtay 9.H.D.2009/34397 E. 2010/25264 K. 21.09.2010 Tarih
...
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder.
...
Old 15-01-2012, 16:49   #8
harkan

 
Varsayılan

baki kuru'da hatırladığım kadarı ile ıslah dilekçesi tebliğ edilmişse esasa cevap süresi içerisinde tebliğ edilmemişse en geç ilk oturumda ıslaha karşı itirazların sürülmesi gerekir..
Old 15-01-2012, 19:05   #9
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan

Islah ile dava değeri arttırıldığında, ıslah dilekçesi ek/yeni bir dava dilekçesi gibidir. Zamanaşımı vb. def'iler tebliğden sonra davaya cevap süresi içinde yapılmalıdır. İlk oturuma kadar defi/itirazda bulunulabilir görüşü doğru değildir. Zira, yukarıdaki mesajda verilen karar 9 HD. nin, muhtemelen iş mahkemesi ile ilgili bir kararıdır. İş mahkemelerindeki yargılama usulünün farklılığına dikkat edilmelidir. Bu karar sizi yanıltmasın.
Old 13-06-2012, 12:47   #10
para_doks

 
Varsayılan

'Yargıtay 9.H.D.2009/34397 E. 2010/25264 K. 21.09.2010 Tarih
...
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder.'

Kararın tam metnini bulamadım. Elinizde varsa eklemeniz mümkün mü?

Teşekkürler
Old 13-06-2012, 13:01   #11
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan para_doks
'Yargıtay 9.H.D.2009/34397 E. 2010/25264 K. 21.09.2010 Tarih
...
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder.'

Kararın tam metnini bulamadım. Elinizde varsa eklemeniz mümkün mü?

Teşekkürler

İlgili olarak bunu bulabildim...


Alıntı:
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2009/9-172
K. 2009/237
T. 3.6.2009
• VARDİYA PRİMİ VE FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİ ALACAĞI ( Hükmedilen Fazla Çalışma Ücreti Belirlenirken Bozma İlamında Belirtilen Tarih ve Sonrasının Hesaplamaya Esas Alınmamasının İsabetli Olduğu )
• FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİ ALACAĞI ( Hükmedilen Fazla Çalışma Ücreti Belirlenirken Bozma İlamında Belirtilen Tarih ve Sonrasının Hesaplamaya Esas Alınmamasının İsabetli Olduğu )
• BOZMA İLAMINDAN SONRAKİ FAZLA ÇALIŞMA SÜRESİ ( Fazla Çalışma Ücreti Belirlenirken Bozma İlamında Belirtilen Tarih ve Sonrasının Hesaplamaya Esas Alınamayacağı )
4857/m.41
ÖZET : Dava, fazla çalışma ücreti ile vardiya ( nöbet ) primi alacağı istemine ilişkindir. Yerel Mahkemece; hükmedilen fazla çalışma ücreti belirlenirken bozma ilamında belirtilen tarih ve sonrasının hesaplamaya esas alınmadığı, 2005 yılı Ocak ayından önceki dönemde fazla çalışma yapıldığının kabul edildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, kabul edilen delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

DAVA : Taraflar arasındaki "vardiya primi ve fazla çalışma ücreti alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Hakkari Asliye Hukuk ( İş ) Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.07.2008 gün ve 2006/154-2008/386 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 22.12.2008 gün ve 40222-34397 sayılı ilamı ile;

( ... 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Davacının da dayandığı davalıya ait puantaj kayıtlarından Mayıs 2005 tarihinden sonra davacının vardiyalı olarak günde 8 saat çalıştığı anlaşılmaktadır. Böyle olunca bu tarihten itibaren davacı fazla mesai yapmamıştır. Bu duruma rağmen anılan dönem için de fazla çalışma alacağının kabulüne karar verilmesi hatalıdır... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : I-Yerel Mahkemece gerekçeli direnme kararının karar başlığında davaya iş mahkemesi sıfatıyla bakıldığı hususu belirtilmemiştir. Dosya içeriğinin incelenmesinde, yargılamanın iş mahkemesi sıfatıyla yapıldığı hususunun açık bulunduğu, anılan eksikliğin maddi hatadan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Karar başlığında davaya iş mahkemesi sıfatıyla bakıldığı hususunun belirtilmemesi, mahkemesince 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 86. maddesi uyarınca düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunmakla esasa müessir görülmeyen bu husus ayrıca bozmaya konu edilmemiş, hataya işaret olunmakla yetinilmiştir.

II-İşin esasının incelenmesinde;

Dava, fazla çalışma ücreti ile vardiya ( nöbet ) primi alacağı istemine ilişkindir.

Yerel Mahkemece; vardiya primi alacağının reddine, fazla çalışma ücreti alacağının ise bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının ıslah talebine konu ettiği miktar uyarınca kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece içeriği yukarıya aynen alınan ilam ile bozulmuştur.

Yerel Mahkemece; hükmedilen fazla çalışma ücreti belirlenirken bozma ilamında belirtilen tarih ve sonrasının hesaplamaya esas alınmadığı, 2005 yılı Ocak ayından önceki dönemde fazla çalışma yapıldığının kabul edildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, kabul edilen delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davacı vekilinin ıslah ettiği talebine konu ettiği miktarla, mahkemece fazla çalışma yapıldığının kabulü ile fazla çalışma ücretinin hesabına esas alınan dönemin; 10.06.2003-31.01.2005 tarihleri arasındaki dönem olduğunun açık bulunmasına göre usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı bulunan ( 143,86 TL ) harcın temyiz edenden alınmasına, 03.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 18-06-2012, 19:27   #12
gencerx07

 
Varsayılan

bence yeni yasa gereği ıslah dilekçesinin tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde itiraz edilmesi gerekir. yargıtayın kararları eski yasaya göredir. eski yasada iş mahkemesi basit yargılamaya tabi olup ilk oturuma kadar cevap süresi vardır ama 6100 ile bu değiştirilmiş ve cevap süresi iki haftadır. bence tebliğden itibaren iki hafta içerisinde itiraz etmek gerekir diye düşünüyorum
Old 16-10-2015, 10:33   #13
BAYRAM FINDIKCI

 
Varsayılan

Daire:22
Tarih:2014
Esas No:2013/6522
Karar No:2014/6040
Kaynak:
İlgili Maddeler:
İlgili Kavramlar:İşçi Alacağı - Islah- Z.aşımı Def'i
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı Kanun hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak 6100 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Old 25-03-2017, 12:53   #14
avukatmutlu

 
Varsayılan

Arkadaşlar merhaba,
daha yeni getirilen(TARAF, dAVALI İŞVEREN) bir dosyada şöyle bir durum var;
kıdem-ihbar-fazla mesai alacakları hk. dava açılıyor.
cevap dilekçesi ile süresinde zamanaşımı itirazında bulunuluyor.
dava devamında rapor akabinde ıslah dilekçesi davalıya tebliğ ediliyor.
Ancak ıslah dilekçesini tebliğden sonra süresinde ve ilk oturumda ıslah edilen kısma ilişkin zamanaşımı defii sunulmuyor.
dosya hakim tarafından incelemeye alınıyor,
ıslah edilen kısma süresinde itiraz edilmediği ortada.
Bu aşamada ıslah edilen kısma itiraz edebilmek için nasıl bir çıkış yolu bulabiliriz?
Davaya cevap ile zamanaşımı itirazında bulunulduğunun belirtilerek, ıslah edilen kısma ilişkin davalı taraf olarak itirazlarımızı ıslah dilekçesi ile sunabilir miyiz acaba? böyle bir ıslah sunan var mı aramızda ve/veya böyle bir durum ile karşılaşan ?
Old 25-03-2017, 20:36   #15
moltisanti

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Islah ile zamanaşımı itirazında bulunabilirsiniz. Zira; HMK m. 176'nın
gerekçesi şu şekildedir: ‘‘Uygulamada, zamanaşımının ıslah yolu ile ileri sürülüp
sürülemeyeceğine dair bazı tereddütler var ise de zamanaşımı ilk itiraz olmayıp, ıslah yolu ile
de ileri sürülebileceğinde tereddüt etmemek gerekir.’’
Old 27-03-2017, 09:33   #16
para_doks

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

22.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/4593
Karar: 2016/18261
Karar Tarihi: 16.06.2016


İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI - DAVALI VEKİLİNİN DAVA DİLEKÇE VE ISLAH DİLEKÇESİNE KARŞI İLERİ SÜRDÜĞÜ ZAMANAŞIMI DEFİ DİKKATE ALINMADAN KARAR VERİLMESİNİN HATALI OLDUĞU - GEREKİRSE BİLİRKİŞİDEN EK RAPOR ALINARAK OLUŞACAK SONUCA GÖRE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Davalı vekilinin dava dilekçe ve ıslah dilekçesine karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def'i dikkate alınmadan karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş davalının ıslah dilekçesine karşı yaptığı zamanaşımı def'i değerlendirilerek, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.

(6100 S. K. m. 176) (4857 S. K. m. 41, 44, 47)

Dava: Davacı, kıdem tazminatı, haksız fesih tazminatı, fazla mesai, yıllık izin, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin 29.09.2006 tarihinde davalı şirkette işe girip 26.07.2010 tarihine kadar boyahane bölümünde çalıştığını, iş sözleşmesine davalı tarafından haksız ve süresiz olarak son verildiğini, işten ayrıldığı tarihte 603,90 TL ücretle çalıştığını, işyerinde yaşanan olumsuzlukların giderilmesi için davalıya ihtarname gönderildiğini ancak davalının olumsuzlukları düzeltmediği gibi işçilerin işyerinde çalışmalarına 26.07.2010 tarihinde izin vermeyerek iş sözleşmelerine sözlü olarak son verdiğini, ancak müvekkili ve işçilerin 26.07.2010, 27.07.2010 ve 28.07.2010 tatillerinde üç gün üst üste işyerine gelmelerine rağmen işe alınmadıklarını, müvekkilinin ortalama her ayın yarısında 10 saat çalışırken ayın diğer yarısında 12 saat çalıştığını, bu durumun çalışma çizelgelerinde belli olduğunu, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri dahil çalıştığını ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacının diğer arkadaşları ile birlikte 24.07.2010 tarihinde topluca direniş yaparak işyerinde çalışmak isteyen işçileri engellediğini, işyerine 26.07.2010, 27.07.2010 ve 28.07.2010 tarihlerinde ard arda devamsızlık yaparak gelmediğini ve iş sözleşmesinin haklı sebeplerle son verildiğini, davacının ücret ve diğer alacaklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında davalının sonradan ileri sürdüğü zamanaşımının nazara alınmasının mümkün olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Zamanaşımı alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması sebebiyle dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere zamanaşımı alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.

Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip inceleme yapması mümkün değildir.

Diğer taraftan zamanaşımı bir borcu doğuran, değiştiren, ortadan kaldıran bir olgu olmayıp salt doğmuş ve varolan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı, alacağın varlığı değil istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da mahkeme tarafından kendiliğinden gözönünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun varolduğunu kanunda öngörülen süre ve usul içinde ileri sürülmesi zorunludur.

Somut olayda, davalı vekili 12.11.2010 günlü cevap dilekçesinde ve 28.10.2010 günlü ilk celsede zamanaşımı definde bulunmamış ancak 28.05.2013 günlü dilekçe ile cevap dilekçesini ıslah ederek ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunmuştur. Davacı vekili, davalı tarafından yapılan ıslaha ve zamanaşımı define karşı çıkmıştır. Bilirkişi raporunun dosyaya sunulmasının ardından davacı tarafından, dava konusu miktarlar, bilirkişi raporunda hesaplanan tutarlara ıslah etmiştir.

Mahkemece davalı vekilinin cevap dilekçesiyle ileri sürdüğü zamanaşımı def'i dikkate alınmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. maddesinin açık düzenlemesi gereğince zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi mümkündür.

Buna göre; davalı vekilinin dava dilekçe ve ıslah dilekçesine karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def'i dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş davalının ıslah dilekçesine karşı yaptığı zamanaşımı def'i değerlendirilerek, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle bozulmasına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.06.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 27-03-2017, 09:33   #17
para_doks

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

22.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/4593
Karar: 2016/18261
Karar Tarihi: 16.06.2016


İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI - DAVALI VEKİLİNİN DAVA DİLEKÇE VE ISLAH DİLEKÇESİNE KARŞI İLERİ SÜRDÜĞÜ ZAMANAŞIMI DEFİ DİKKATE ALINMADAN KARAR VERİLMESİNİN HATALI OLDUĞU - GEREKİRSE BİLİRKİŞİDEN EK RAPOR ALINARAK OLUŞACAK SONUCA GÖRE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Davalı vekilinin dava dilekçe ve ıslah dilekçesine karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def'i dikkate alınmadan karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş davalının ıslah dilekçesine karşı yaptığı zamanaşımı def'i değerlendirilerek, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.

(6100 S. K. m. 176) (4857 S. K. m. 41, 44, 47)

Dava: Davacı, kıdem tazminatı, haksız fesih tazminatı, fazla mesai, yıllık izin, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin 29.09.2006 tarihinde davalı şirkette işe girip 26.07.2010 tarihine kadar boyahane bölümünde çalıştığını, iş sözleşmesine davalı tarafından haksız ve süresiz olarak son verildiğini, işten ayrıldığı tarihte 603,90 TL ücretle çalıştığını, işyerinde yaşanan olumsuzlukların giderilmesi için davalıya ihtarname gönderildiğini ancak davalının olumsuzlukları düzeltmediği gibi işçilerin işyerinde çalışmalarına 26.07.2010 tarihinde izin vermeyerek iş sözleşmelerine sözlü olarak son verdiğini, ancak müvekkili ve işçilerin 26.07.2010, 27.07.2010 ve 28.07.2010 tatillerinde üç gün üst üste işyerine gelmelerine rağmen işe alınmadıklarını, müvekkilinin ortalama her ayın yarısında 10 saat çalışırken ayın diğer yarısında 12 saat çalıştığını, bu durumun çalışma çizelgelerinde belli olduğunu, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri dahil çalıştığını ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacının diğer arkadaşları ile birlikte 24.07.2010 tarihinde topluca direniş yaparak işyerinde çalışmak isteyen işçileri engellediğini, işyerine 26.07.2010, 27.07.2010 ve 28.07.2010 tarihlerinde ard arda devamsızlık yaparak gelmediğini ve iş sözleşmesinin haklı sebeplerle son verildiğini, davacının ücret ve diğer alacaklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında davalının sonradan ileri sürdüğü zamanaşımının nazara alınmasının mümkün olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Zamanaşımı alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması sebebiyle dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere zamanaşımı alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.

Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip inceleme yapması mümkün değildir.

Diğer taraftan zamanaşımı bir borcu doğuran, değiştiren, ortadan kaldıran bir olgu olmayıp salt doğmuş ve varolan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı, alacağın varlığı değil istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da mahkeme tarafından kendiliğinden gözönünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun varolduğunu kanunda öngörülen süre ve usul içinde ileri sürülmesi zorunludur.

Somut olayda, davalı vekili 12.11.2010 günlü cevap dilekçesinde ve 28.10.2010 günlü ilk celsede zamanaşımı definde bulunmamış ancak 28.05.2013 günlü dilekçe ile cevap dilekçesini ıslah ederek ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunmuştur. Davacı vekili, davalı tarafından yapılan ıslaha ve zamanaşımı define karşı çıkmıştır. Bilirkişi raporunun dosyaya sunulmasının ardından davacı tarafından, dava konusu miktarlar, bilirkişi raporunda hesaplanan tutarlara ıslah etmiştir.

Mahkemece davalı vekilinin cevap dilekçesiyle ileri sürdüğü zamanaşımı def'i dikkate alınmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. maddesinin açık düzenlemesi gereğince zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi mümkündür.

Buna göre; davalı vekilinin dava dilekçe ve ıslah dilekçesine karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def'i dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş davalının ıslah dilekçesine karşı yaptığı zamanaşımı def'i değerlendirilerek, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle bozulmasına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.06.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 05-01-2022, 14:04   #18
Mozkul

 
Varsayılan ıslaha karşı beyanda bulunma süresi 2 hafta olduğu hakkında

T.C. YARGITAY 9. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2019/6425 KARAR NO : 2019/16669
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A Y A R G I T A Y İ L A M I MAHKEMESİ :
ANTALYA 5. İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 10/10/2018
NUMARASI : 2018/359 - 2018/822
Davacı, kademe ve derece tespiti ile eşit davranma ilkesine aykırılık tazminatı, kıdem tazminatı farkı ve ücret farkı, akdi ilave tediye farkı, yasal ilave tediye farkı, yıpranma prim farkı, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Yerel mahkeme kararının davalı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 28/02/2018 tarihli ve 2018/1792 E. ve 2018/4577 K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece özetle, davalı Belediye vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı defini süresinde ileri sürmemesi nedeniyle zamanaşımına uğramış bir alacak kalemi bulunmadığından bozma ilamına konu kararda bu hususa ayrıca değinilme gereği duyulmadığı, ıslah dilekçesinin davalı belediyeye dosya kapsamındaki tebligat parçasından görüleceği üzere 04/02/2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davalı belediye vekilinin 19/02/2015 havale tarihli (UYAP sistemi üzerinden de elektronik imzalı olarak gönderilmediği anlaşılan) dilekçede ıslaha karşı zamanaşımı defini ileri sürdüğü, bu nedenle davalı belediye vekilinin ıslaha karşı ileri sürdüğü zamanaşımı definin 2 haftalık süre içinde olmadığı gerekçesi ile bozmaya karşı direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmiş olup, Dairemizin 6763 sayılı Kanunun 45. maddesi ile eklenen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici dördüncü maddesi uyarınca öncelikle inceleme yetkisi olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY KARARI
Dairemizin “… Somut uyuşmazlıkta; dava devam ederken Antalya İl Özel İdaresi'nin tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeni ile dava kendisine teşmil edilen A. Büyükşehir Belediyesi vekili tarafından, 19.02.2015 tarihli dilekçe ile diğer beyanlarla birlikte açıkça ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunulmasına rağmen, Mahkemece gerekirse ek rapor da aldırılmak suretiyle ıslaha karşı zamanaşımı def’i değerlendirilmeden karar verilmesi hatalı olup, …” gerekçesi ile verilen kararına karşı Yerel Mahkemece “…davalı belediye vekilinin davacı tarafça yapılan ıslaha karşı süresinde zamanaşımı defini ileri sürmemesi nedeniyle zamanaşımına uğramış bir alacak kalemi bulunmadığından mahkememizce bozma ilamına konu kararda bu hususa ayrıca değinilme gereği duyulmamıştır. Davalı belediye vekilinin ıslaha karşı ileri sürdüğü zamanaşımı defi süresinde değildir şöyle ki ıslah dilekçesi davalı belediyeye dosya kapsamındaki tebligat parçasından görüleceği üzere 04/02/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı belediye vekili ise 19/02/2015 havale tarihli (Uyap sistemi üzerinden de elektronik imzalı olarak gönderilmediği anlaşılan) dilekçede ıslaha karşı zamanaşımı defini ileri sürmüş olup 6100 Sayılı HMK'da ıslaha karşı beyanda bulunma süresini düzenleyen bir hüküm bulunmasa da gerek yazılı yargılama usulünün uygulandığı davalarda (127. madde) gerekse basit usulün uygulandığı davalarda (317. madde) cevap dilekçesinin tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde sunulmasına dair hüküm bulunduğu, bu hükmün ıslaha karşı sunulacak yazılı beyanlarda da kıyasen uygulanması gerekeceği, bu kapsamda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1. maddesinin 2. fıkrasında "Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir." hükmünün bulunduğu, yine aynı maddenin 3. fıkrasında "Hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır." hükmüne yer verildiği, Yargıtay kararlarında da ıslaha karşı beyanda bulunma ve dolayısıyla zamanaşımı defini ileri sürme süresinin ıslah dilekçesinin tebliğinden itibaren işleyecek 2 haftalık süre içinde olması gerektiği hususunun yerleşik içtihat halini aldığı ve neticeten davalı belediyenin ıslaha karşı ileri sürdüğü zamanaşımı definin süresinde olmadığı …” gerekçesi ile direnilmiş olup, davalının zamanaşımı defini kanunî süresi içinde ileri sürmediğinden sonuca etkisinin bulunmadığı, bu nedenle direnmenin doğru olduğu, herne kadar Yerel Mahkemesi’nce önceki kararda bu durumun saptanmasına rağmen bu yönde bir gerekçe oluşturulmaması Anayasa’nın 138. ve 141. ve 6100 sayılı HMK.nın 297. maddeleri karşısında yerinde değil ise de bu hususunda direnme kararı ile gerekçelendirilip düzeltildiği anlaşılmakla, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan direnme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 4. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 25.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye M. ÇAMUR A. TARTICI F. ERNALBANT N. ŞENGÜN Ş. ÇİL ÇEVİKBAŞ
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
6100 Sayılı HMK ' nun 281. Maddesine Göre Bilirkişi Raporuna İtiraz Süresi Kesin Süre midir ? tiryakim Meslektaşların Soruları 8 01-11-2015 07:21
tutuklamaya itiraz süresi geçmişse av.yağmur deniz Meslektaşların Soruları 7 02-09-2013 17:13
boşanmaya itiraz süresi Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 06-08-2010 10:20
itirazın iptali davasında ıslaha karşı zamanaşımı itirazı avNamLı Meslektaşların Soruları 9 23-07-2008 16:45
nafakaya itiraz süresi mkaraca Meslektaşların Soruları 5 14-03-2007 23:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06609201 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.