Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Site Lokali Edebiyat, Müzik, Spor, Sinema, Bilgisayar.. Site üyelerimizin hukukla ilgisiz konularda sohbetleri için. [Siyaset ve din bu sitede konu dışıdır!]

Bugün kendimiz İçin:)

Yanıt
Old 25-10-2006, 07:37   #391
alisuat

 
Varsayılan

Alıntı:
büroya doğru yola çıktım.. trafikten hıza bağlı ceza yemekten avukatım abi muhabbeti ile son anda kurtuldum..
valla iyiki hukukçuyuz, iyiki adliyeciyim, bende 1-2 yıl öncesine kadar savcılık personeliyim diyerek araba parasından daha fazla cezadan kurtuldum, ne yalan söyleyim,ama şimdi dört dörtlük sürücüyüm belirtiliyim, malum cahillik dönemi
Old 26-10-2006, 16:24   #392
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan alisuat
valla iyiki hukukçuyuz, iyiki adliyeciyim, bende 1-2 yıl öncesine kadar savcılık personeliyim diyerek araba parasından daha fazla cezadan kurtuldum, ne yalan söyleyim,ama şimdi dört dörtlük sürücüyüm belirtiliyim, malum cahillik dönemi

üzüldüm...

üstelik "hukukçu" kimlikle, cezadan kurtulmak.

garip bir konsensus bu..
ayaktaki yolcuların ilerde polis görünce yere eğilmeleri.
hukukçuların da cezadan "hukukçu" oldukları için "kurtulmaları"..

bir soru vardı

"etik mi?"

"hukuk mu?"

...
Old 26-10-2006, 21:44   #393
Av.Görkem TURGUT

 
Varsayılan

Şiir yazmak serbest sanırımO zaman birtanede ben yazayım;

İkinci yüzüm sen gül biraz
Ben ağlayacağım.
Havadan sudan konuş kaygısız,
Ben deli gibi aşık olacağım.
İkinci yüzüm
İşine gücüne bak sen.
Ben şiir yazacağım.
Dosyalar aç,
Tezkere yaz.
Dostlara bile duyurmadan,
Ben öleceğim yine biraz.
İkinci yüzüm
Yolda kaldı iki gözüm,
Ekmek getir bana biraz...
BÜLENT ECEVİT

SAYGILARIMLA.....
Old 02-11-2006, 21:52   #394
Ayfer Gökçen

 
Mutlu İzmirli Üyeler




Bugün kendim için bir şey yapmadım İzmirli üyeler çoğalmış mı diye sayım yaptım sadece
Buluştuğumuz zaman yabancılık çekmeyelim diye
Armağan Bey bu sefer kendi fotoğrafımı da ekledim Ama sizin ancak isminizi yazabildim
Old 10-11-2006, 16:02   #396
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
AA - TOKYO - Japonya'da bir hastane, ailelerin istemediği bebeklerini, isimlerini açıklamadan bırakabileceği bir 'pencere' açacak. Pencereden içerideki kuvöze bebek konulduğunda çalacak alarm sayesinde hastane personeli haberdar olacak. Bebekler daha sonra evlat edinmek isteyenlere verilecek. Hastane müdürü Taiji Hasuda, böylece kürtaj oranını azaltmayı amaçladıklarını söyledi. Nüfusu giderek yaşlanan Japonya, düşük doğum oranını büyük sorun olarak görüyor. http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=204037


böyle haberleri okuyunca kendimi iyi hissetmiyorum.

Çin'de de kız çocuklarının istenmediğini okumuştum.

çocuklar

büyüdüklerini "sanan"ların
kurbanı olmamayı seçme şansına sahip değil ki...
Old 10-11-2006, 21:38   #397
Ayfer Gökçen

 
Olumlu Çok gururlandım

Bugün kendim ve öğrencilerim adına çok mutlu bir gündü. Atatürk Haftası nedeniyle okulumuzda düzenlenen en güzel Atatürk Köşesi yarışmasında 1.lik ödülünü aldık.Böylesine anlamlı bir gün için yaşanabilecek en güzel şeydi benim için.30 yıllıkta olsak biz sınıf öğretmenleri hep çocuk kalıyoruz Küçücük bir şey bile bizleri mutlu etmeye yetiyor.Sanıyorum dünyanın en güzel mesleğine sahibim.
Old 19-11-2006, 12:05   #398
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
Erkek ölümlü de kadın ölümsüz mü?

Niye çoğu erkek ömrünün son demlerinde bir "taze"yle tazelenmek isterken,
çoğu kadın aynı dönemi yıllanmış kocasıyla geçirmeyi hayal eder?



Bu, haksızlık!
30 yıllık evliliğin ardından eşlerden birinin yarı yaşında biri için diğerini terk etmesi...
Haksızlık olmayabilirdi.
"Hay Allah, vah vah, fakat gönül bu, aşk bu, ne yapalım hayat bu" denebilirdi.
Tabii eğer yarı yaşında biri için terk edilen genellikle, hatta neredeyse her seferinde kadınlar olmasaydı.
Bu, kadınlara haksızlık!
Erkeği yadırgıyor muyum?
Hayır.
Şaşırıyor muyum?
Hayır.
Vefasızlıkla, hainlikle mi suçluyorum?
Hayır.
Kızıyor muyum?
Hayır.

Anlıyorum...

İnsanın ömrünün sonuna doğru yaklaştığını hissettiği bir dönemde,
adına aşk deyin, seks deyin, tutku deyin, her ne naneyse, ona yeniden yaşadığını hissettirecek son bir maceranın ya da maceraların peşine düşmesini anlıyorum.
"Hayat çok kısa ve dünyaya bir kez geliyoruz.
Ben sadece hayatımı yaşıyorum" dediğinde, Neco'yu anlıyorum.
Kim 30 yılını birlikte geçirdiği birini üzmek, kırmak, yalnız bırakmak ister?

Yine de gitmeyi, gidebilmeyi, hayatın ona sunduğu şeyi sonuna kadar yaşamak istemeyi,
gençlikte hayat gailesiyle gölgelenmiş aşkı yeniden yakalamışken ona sımsıkı tutunmayı,
cinselliği yeni bir bedenle birlikte yeniden keşfetmeyi,
bildik olanın tahmin edilebilirliğine karşı yeni bir insan hakkında her gün yeni bir şeyler öğrenmenin,
onda her gün hayret edecek yeni bir şeyler bulmanın cazibesini anlıyorum.

Neo-Necolar...

Niye erkekler?
Erkek için "hayat kısa" da, kadın için sonsuz mu?
Erkekler ölüyor da, kadınlar ölümsüz mü?
Niye çoğu erkek -becersin, beceremesin- ömrünün son demlerinde bir "taze"yle tazelenmek isterken, çoğu kadın aynı dönemi 30-40 yıldır birlikte olduğu erkekle geçirmeyi hayal eder?

Niye kaçırdıklarının peşine düşmez?
Üstelik belki de o erkek, ömrü boyunca seviştiği ilk ve tek erkekken...
Niye kadın, ömrü artık geriye doğru sayarken bile, yine de bu zamanı o erkekle televizyon seyrederek, gazete-dergi okuyarak, yürüyüş yaparak,
denize bakarak, belki seyahate çıkarak, çocukları hakkında konuşarak değerlendirmeyi seçer?
Kadın bunu mu ister?
Yoksa tek seçeneğinin bu olduğunu mu zanneder?
Kadını bu hayata doğa mı mecbur eder, yoksa toplum mu mahkum eder?

Eskiden Viagra mı vardı?
Belli bir yaştan sonra kadının canı seks istemez ama erkeğin Viagra'sı var, öyle mi?
Eskiden Viagra mı vardı?
O zaman da "yaşlı erkeklerin genç sevgiliye kaçma" sebebinin "andropoz" olduğu söylenirdi.

Hem sağlıklı bir kadının cinselliğinin ölene kadar devam edebileceğini
söyleyen bütün bilimsel araştırmalar yanılıyor mu?
Araştırmalar yanılıyorsa bile, kadın için Viagra kadar etkili bir ilaç geliştirmek ne kadar zor olabilir ki?
Üstelik bu amaçla az çok etkili ilaçlar geliştirildi.
Kadınlar niye bu ilaçlara rağbet etmedi?
Tıpkı erkek gibi 30 yıllık partnerini artık çekici bulmadığı için seksten soğuyan
ama erkeğin aksine başka biriyle sevişmesi "ahlaklı" bulunmayan kadın
kendi cinselliğini bizzat öldürüyor olabilir mi?

Toplu yanılgı

Cinselliğini öldürmese ne yapacak?
Piyasada onu arzulayacak erkek mi var?
Yaşlı erkekler -bak sen şu şansa!- yarı yaşında kadınlar tarafından bile cazip bulunurken,
yaşlı kadınlar kendileri ile sevişecek yaşıtları erkek bile bulmakta zorlanabilirler.

Niye?

Yaşlı erkekler eğer yakışıklı değillerse bile "karizmatik"ler.

Yaşlı kadınlar niye sadece "yaşlı"?

Peki ya "karizmatik",
doğanın yaşlı erkeklere bir kıyağı değil de toplumun bir yakıştırması ise?
Böyle topyekun bir yanılgı mümkün olabilir mi?
Şöyle topyekun bir yanılgı nasıl mümkün olabildi:
Daha düne kadar kadının yerinin evinin mutfağı olduğuna,
varlık sebebinin kocasına "eş"lik, çocuklarına "anne"lik etmek olduğuna,
doğası gereği iş hayatında başarılı olmasının mümkün olmadığına,
hatta oy kullanmaya bile ehliyeti olmadığına gönülden inanılmıyor muydu?

Şimdi, kadının evde oturması gerektiğine inanmaya devam edenler bile
kadın olmanın "aptal" olmayı gerektirmediğini herhalde kabul ediyorlardır.
Ama mesele "beyin" değil, "diri vücut"!
Peki dün etli butlu,
adlı adınca şişman kadınların güzel olduğuna inanırken,
bugün incecik kadınlara bayılan erkekler;
yarın da yaşlı kadınların çekici -karizmatik!- olduğunu keşfedemezler mi?

* * *

Bilmiyorum.

Bildiğim...

Oya Özyılmazel "Onu seviyorum, dönmesini bekliyorum" diyor.

"Birlikte bir planımız vardı" diyor.

Belli ki artık çocuklar büyümüş, iş-güç azalmış, huzurlu bir yaşlılık planı yapılmış:

"Yılın yarısını Bodrum'da yarısını İstanbul'da yaşayacaktık. O ise bunu başka şekilde gerçekleştirdi."

Bu...

Haksızlık!

tubakyol@yahoo.com

http://www.milliyet.com/2006/11/18/c...i/yaztuba.html






site lokali'nde en çok konuşulan konulardan biri bu.

Tuba Akyol'un yazısını okumamış olabilirisniz diye
paylaşmak istedim.
Old 20-11-2006, 11:45   #399
Av.Duygu Keleş

 
Varsayılan

Papağan almak isteyen bir adam petshop a girer ve ilk gördüğü güzel pağanın fiyatını sorar.
-Satıcı:Bu papağan 1000 dolardır.Türkçe konuşur der.
Adam yan taraftaki diğer papağanı göstererek
-Bu ne kadar diye sorar.
-Satıcı:Bunun fiyatı 2000 dolar türkçe ve ingilizce konuşur der.
Adam diğer taraftaki papağana yönelir ve dört dil bildiğini ve fiyatının 3000 dolar olduğunu öğrenir.
Tam karşılarında tüyleri dökülmüş,sıska , kuşa bile benzemeyen bi papağanı göstererk
-Peki bunun fiyartı ne diye sorar
-Satıcı :kendinden emin bi tavırla 5000 dolar der.
Adam şaşırmıştır.Nasıl yani 4 dil bilen papağandan daha mı pahalı bu ,kuşa bile benzemiyor der.
Satıcı vallahi ben anlamam bu papağanların hepsi buna HOCAM diyo ,der.....)))
Old 10-12-2006, 21:35   #400
Cest la vie

 
Varsayılan

Bugun, kendiniz icin bu siteye girin:

http://bygezgin.free.fr/eylence/yag.htm

Old 11-12-2006, 17:03   #401
allegria

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ahu
Bugun, kendiniz icin bu siteye girin:

http://bygezgin.free.fr/eylence/yag.htm


Biliyordum bu servisi sayın Ahu ama yine tebessüm etmeme sebep oldu paylaşımınız için teşekkürler..
Old 16-12-2006, 21:57   #402
Kavaz

 
Varsayılan

Bugun kendim için ımm...??? .... Gerçekten kendim için en son ne zaman ne yaptığımı bile unutmuşum.Acaba daha önce buraya yazmışmıyım,bir bakmalıyım...
Old 30-12-2006, 20:59   #403
ege

 
Varsayılan

bayramla gelen yeni bir yıl

bu yıl kendimiz için gerçekten güzel olmalı.

THS katılımcılarına MUTLU YILLAR dilerim.
Old 08-01-2007, 15:16   #404
enginer

 
Varsayılan hoş esinti

ne güzel,
bu bölümde gercekten,yasemin kokuların taşıyan bir esinti var.
bukowsky bile,şiirlerini manolya kokusu sarmış,
ne güzel şiir in varlığına inanmak,okumak,ve
şiirini,misafirlerine sunarak paylaşmak
Old 15-01-2007, 03:49   #405
Kavaz

 
Varsayılan

Eveeeet...Sonunda bugun kendim için mütiş seyler yaptım.Öncelikle aileme harika bir kahvaltı hazırlayarak güne başladım.Birlikte geçirdiğimiz neşeli saatlerin ardından her zamanki gibi yine,türk kahvemi alarak bilgisayarımın başına geçtim ve bütün haberleri didik didik okudum.Daha sonra kendimle başbaşa sinemaya gittim ve arkasından kendime ısmarladığım yemekten sonra sokaklarda boşboş yürüdüm ve bir parkataki kuşları besledim.Çok eğlendik onlarla.Beni gördüklerine sevindiklerine eminimDaha sonra koşarak kitapçılara gittim ve bir sürü kitap aldım.Burada vaktin nasıl geçtiğini anlamıyor insanEn mutlu olduğum yerlerdir kitapçılar.Bütün kitaplarımı hediye paketleri ile kapladım ve kendime hediye ettim.Küçükken okulun açılacağı ilk günün heycanını taşırken yeni ayakkabılarımı ve yeni çantamı başucuma koyardım.Sanırım çocukluktan gelen bir alışkanlık olsa bütün aldığım kitapları başucuma koydum.Yeni kitapların içindeki o koku,beni mutlu ediyor,sebebini bilmiyorum.Şimdi ise; bana çok keyifli bir gün geçirmeme yardım ettiği için kendime teşekkür ederek uyuyacağım.Eminim ki sabah uyandığımda her şey çok güzel olacak...
Old 15-01-2007, 10:17   #406
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan İLKİNC

Eminim ki sabah uyandığımda her şey çok güzel olacak...

herşey ,aslında hep güzel Sevgili İlkinç...

bazen hoşumuza gitmeyen olaylar, insanlar olsa da;
aslında "var" olduğumuz için hissediyoruz hepsini.

bir arkadaşım okuduğu bir kitaptan anlattı dün.

Ayakkabı fabrikası sahibi iş adamı ,bir afrika ülkesine genç bir pazarlamacı göndermiş. "Şu ülkeyi tanı bak bakalım bizim orada iş yapma şansımız var mı?" diyerek.
Genç pazarlamacı ülkeyi dolaşmış. Bakmış ki yaşayanları ayakkabı giymiyor.
rapor yazmış" burası bize göre değil, çünkü bu ülkede ayakkabı giyen yok zaten,böyle bir alışkanlık yok. burada satış yapamayız.." diyerek.
bir zaman sonra başka bir pazarlamacıyı göndermiş aynı iş adamı.
genç pazarlamacı ülkeyi daha gezerken telefon etmiş şirkete heyecanla,
"harika bir yer buldukk, burada insanlar ayakkabı giymiyorlar,bunların hepsine ayakkabı giydirebiliriz..!"
.................

Old 15-01-2007, 20:45   #407
allegria

 
Varsayılan

Bugün kendim için çok güzel bir Ceza Hukuku vizesi geçirdim Umarım sonucunu öğrendiğimde de sınavdan çıktığım anki kadar mutlu olurum.
Old 16-01-2007, 02:01   #408
Kavaz

 
Varsayılan ...

Alıntı:
Yazan ege
herşey ,aslında hep güzel Sevgili İlkinç...

Haklısınız...Aslında her şey hep güzel.Ancak sabah uyandığımızda güzel,aksam yataken öyle güzel olmayabiliyor ama düşünüyorumda hayatımda her şey çok güzel olsaydı eminim ki çok sıkılırdım.Her ne kadar yaşanan sıkıntılı olaylar oluyorsa,bunlarda bir o kadar hayatının tadını anlamaya sebep oluyor
Old 23-01-2007, 12:42   #409
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
Ey güzel ülkem!


Seni yürüyeceğiz bugün; adım adım... kaldırım kaldırım...
Taşlarında büyüdüğümüz, serpilirken diz kanatıp taban çürüttüğümüz o kaldırımların kabir şimdi bize...
Beynimiz bir kin tuzağında nar gibi dağılıyor; cesedimize serilen gazetelerin başlıklarında kardeşlik çağrılarımız kanıyor.
Ağrı dağı sallanıyor, yürek ağrımızın şiddetinden...
***
Yürüyeceğiz bugün, mayınlı bir güzergâh boyunca:
Uğur Mumcu caddesinden geçip Musa Anter meydanına yöneleceğiz.
Ahmet Taner Kışlalı merkezinin oradan Hiram Abas parkına döneceğiz.
Metin Göktepe'yi öldürdükleri köşeden Bahriye Üçok'u bombaladıkları eve doğru çıkacağız.
Abdi İpekçi heykelini geçip Hablemitoğlu çıkmazına gireceğiz.
Gün Sazak sokaktan, Muammer Aksoy bulvarına, oradan Nihat Erim sapağına, Doğan Öz mahallesine...
Derken kendimizi Hrant Dink mezarlığında bulacağız.
İşte budur bize miras, kanlı atlas...
"Sıra hangimizde?" endişesiyle arşınlayacağız yollarını; içimiz tıpkı sen gibi; kâh köpük köpük umut, kâh katran karası hicran...
***
"Güvercinleri sever" sanıyorlar seni; şahinliği konduramadıklarından sana...
Oysa sen, en çok sana zulmedenleri başına taç yapan bir bivefasın; elinde al kanlar, yüzünde pençe pençe darbe izleriyle umarsızsın.
Gurur duyarsın, sahte sevdalılarınla...
Katillerin gezinir yollarında elini kolunu sallayarak; dokunmazsın.
Ayırırsın çocuklarını; kayırırsın.
Çatışırlar soyları kırılasıya, göz yumarsın.
Sanki en çok, seni sevenlere düşmansın.
Nasıl da kıyarsın, zulmedersin onlara; yargılar, hapseder, gömersin en işlek caddelerine, güpegündüz, uluorta...
Aldırmazsın.
***
Seni sevdik diye bütün bunlar; şu halinle bile sevdiğimiz sen, şu halde olmayasın diye...
Selameti eli kanlı cellat sürülerinde aramayasın diye...
Eskisi gibi yüzünde güller açsın, dilinde her dilde türkü çalsın diye...
İnsanlık ailesi sana gıpta etsin; senden övgüyle bahsetsin; evlatların dünyanın her köşesini alnı açık gezsin diye...
Zar zor, yana yakıla, can pahasına dokuduğumuz bir güzelim halısın; lakin öyle narinsin ki bir kibritlik canın var.
Işıklı bir beyne sıkılan üç hain kurşun, o hayali cennetten ebedi bir cehennem yapar.
Kararır yine ümidimizin ufukları...
Düşeriz yollara, kan kırmızı atlaslar boyunca, kayıplarımızın peşi sıra...
Yaslı bir duduk çalar Ermeni mezarlığında...
İstanbullu Bedros Turyan'ın dizeleri vasiyetimiz olur:
***
"Solgun benizli ölüm meleği/ sınırsız bir gülüşle karşıma dikilse de,/ acılarımla ruhum buhar olup uçsa da,/ bilin ki hâlâ yaşıyorum.
"Terli alnımla/ taş kesilmiş vücudumu,/ kefene sarıp kara tabuta koysalar da,/ bilin ki hâlâ yaşıyorum.
"Acımasız ölüm meleğinin titrek gülüşü/ dokunaklı çanın çalmasıyla,/ tabutum ağır ağır ilerlese de,/ bilin ki hâlâ yaşıyorum.
"Yas şarkıları söyleyen insanlar,/ siyah giysileri ve asık suratlarıyla/ tütsü ve dualar yaysalar da,/ bilin ki hâlâ yaşıyorum.
"Çukurumu kazıp beni gömseler de/ yasa bürünmüş sevdiklerim/ Ağlaşıp ayrılsalar da/ bilin ki hâlâ yaşıyorum./
Ama eğer bir köşede/ unutulup giderse mezarım,/ ve hatıram da solarsa, / Ah işte ben o zaman ölürüm."

Can Dündar

can.dundar@e-kolay.net


http://www.milliyet.com.tr/2007/01/23/yazar/dundar.html
Old 23-01-2007, 17:06   #410
av.sevdacan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ege
Ayakkabı fabrikası sahibi iş adamı ,bir afrika ülkesine genç bir pazarlamacı göndermiş. "Şu ülkeyi tanı bak bakalım bizim orada iş yapma şansımız var mı?" diyerek.
Genç pazarlamacı ülkeyi dolaşmış. Bakmış ki yaşayanları ayakkabı giymiyor.
rapor yazmış" burası bize göre değil, çünkü bu ülkede ayakkabı giyen yok zaten,böyle bir alışkanlık yok. burada satış yapamayız.." diyerek.
bir zaman sonra başka bir pazarlamacıyı göndermiş aynı iş adamı.
genç pazarlamacı ülkeyi daha gezerken telefon etmiş şirkete heyecanla,
"harika bir yer buldukk, burada insanlar ayakkabı giymiyorlar,bunların hepsine ayakkabı giydirebiliriz..!"
.................


çok hoş teşekkürler
Old 25-01-2007, 10:57   #411
yağmurdamlası

 
Varsayılan :)

Bugün kendim için 3-4 gündür çektiğim sıkıntıyı atıp tekrar o neşeli kız olmaya karar verdim.Sınav stresiyle başladığım sigaraya da veda ettim.Kimse sen kadar sana değer vermiyor vallaha....Aklımı başıma topladım gideyim annemin kucağında bir de ağlayıp içimdeki zehiri akıtammmm..... Bencil oldumm beeeee....
Old 02-03-2007, 22:51   #412
ege

 
Varsayılan

eskiden mektuplar vardı.. oturulup kalem ele alınıp yazılıp çizilirdi.
cep telefonları da yoktu o zamanlar.

her şey değişiyor işte..

sanki dün akşam yemeğini beraber yemişiz gibi bir mesaj;

"dağların eteğindeki denizlere gidiyorum ,balıklarla sohbete..gelsene.."

oysa kaç kış , kaç yaz geçmiş.. mesafeyi ölçmek gerekirse...

cevap "ben sazan mıyım?"

"ben kaplumbağayım, nolmuş.. gelirken bi şişe şarap getir ama, hesabıma yaz..."

bir kaç gün sonra sordum.

"hangi dağın denizindesin ki?"

" kuzey yıldızına sor, sen bulursun.."

kuzey yıldızına baktım... güneşin bu tarafında duruyor...tamam.

sabah erken bindim arabaya yollardan ekmek peynir aldım. bir şişe de şarap.

bu taraf olmalı.. bir kaç insanın serinlediği deniz kıyısında üç beş sandalyeli hasır örtülü bir gölgelik var.

bir bira söyledim kendime

mektupçuya bir mesaj yazdım "geldim.."

cevap geldi "bekle az sonra ordayım..."

az sonra elinde lastik top, sırtında çantası , güneşten kızarmış bir siluet geldi..

bir süre karşılıklı bakıştık.. evet..kaç kış kaç yaz geçmişti ki..

"balıklar ne dedi?" dedim.

epey şeyler anlatmışlar... gün batımına kadar anlattı.

bazen balıklara sormaya gittik kimi sorularını..deniz yıldızları vardı. kabuklar...içinden yaşam geçmiş deniz kabukları..

akşam yıldızı parladı.

gitme zamanı.

sanki ,yarın sabah yeniden görüşecekmişiz gibi arabaya bindim..
bir torba getirdi.deniz kabukları dolu.."balıklarla konuşurken topladım" dedi.

farları yaktım, el sallaştık..



biden aklıma geldi.. bir şişe şarap!

geriye döndüümde yine denizle konuşuyor sandım.. seslendim ve ancak öyle duydu..şaşırdı. bir şişe şarap uzattım, ben gülümserken onun ağladığını farkettim alacakaranlıkta.

" balıklar kötü şeyler mi söyledi ?" dedim.

"hayır.. denizin üstüne yıldız düştü..."

...

kaç kış ,kaç yaz daha geçer bilemem... bir sabah yıldızları tuttum sonunda diyerek gelecek elbette.


....
Old 10-03-2007, 23:39   #413
A.Turan

 
Varsayılan

Bu gün de diğer günlerde olduğu gibi kendim için bişiy yapamadım.. Belki yarın..
Old 12-03-2007, 20:06   #415
mehmet emin sezen

 
Varsayılan

BEN bugün 9 mart cuma günü izmir konakta kemer altı girişinde palyoço kıyafeti giymiş iki kişiden birinden almış oldugum. Bednsel özürlüler sanat tiyatrosu biletini2.50ytl deyerindeki bileti arastırdım.tarih olarak29.03.2007 saat 19.00 yer Atatürk kültür merkezi-Gaziemiryazıyor. ögün satma yöntemlerinden sühpelenmiştimGazemir belediyesini aradım bana bir saat sonra verdikleribilgi böyle bir şeyin olmadıgı duyarlı davranısım için tesekkür ettiler sahıslar ıçin suç duyurusuda bulunmuşlarYARDIM YAPARKEN DAHA DİKKATLİ OLMAK GERKİYORPaylasmak iştedim
Old 14-03-2007, 14:53   #416
AllMcBeal

 
Varsayılan

Bugün ne mi yaptım? Sevdiğimin koynundan zor çıktım, yağmurda yürüdüm, simit yedim, işe geldim, keyifli günümü yaşamaya devam ediyorum. Herkese keyifler diliyorum
Old 17-03-2007, 22:03   #417
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
Mart ayında Oprah şovunda Maya Angelou isminde 70 yaşını kutlayan bir bayan konuk oldu. Oprah kendisine yaşlanmanın nasıl bir duygu olduğunu sordu.

Maya, Televizyonda herkesin önünde "heyecan verici" olduğunu söyledi. Vücut değişimleri göz önüne alındığında her gün bir şeyler olduğunu ifade etti. Örneğin göğüsleri... Maya göğüslerinin göbeğine hangisinin önce varacağına dair bir yarışta olduklarını söylediğinde bütün izleyiciler kahkahaya boğuldu. Maya sözlerindeki büyük bilgelik ile öylesine sade ve içten bir hanımdı ki...

Maya Angelou aşağıdaki sözleri tüm insanlara hediye etti:

"Öğrendim ki, hayatta ne olursa olsun, bu gün ne kadar kötü görünürse görünsün, yarın daha bu günden daha iyi olacak."

"Öğrendim ki, aşağıdaki üç olaya nasıl yaklaştığına bakarak bir insan hakkında çok şey öğrenilebilir: Yağmurlu bir gün, kaybolmuş bagaj ve ışıklandırılmış bir yeni yıl ağacı."

"Öğrendim ki, aileniz ile olan ilişkiniz nasıl olursa olsun, yaşamdan ayrıldıklarında onları çok özlüyorsunuz."

"Öğrendim ki, "hayatınızı geçindirmek", "yaşamınızı geçindirmek" ile aynı şey değil."

"Öğrendim ki, yaşam bazen size ikinci bir şans verir."

"Öğrendim ki, ne zaman kalbimi açarak bir karar verdiysem hep doğru karar oldu."

"Öğrendim ki, acı çekiyor olsam bile ben başkaları için problem olmak zorunda değilim."

"Öğrendim ki, her gün birisine ulaşmak ve dokunmak gerekir. İnsanlar sıcak bir kucaklamayı yada dostça bir omuza vuruşu çok seviyorlar."

"Öğrendim ki, hala öğrenecek çok şeyim var."

"Öğrendim ki, insanlar ne söylediğinizi ve ne yaptığınızı unutur. Ama asla kendilerini nasıl hissettirdiğinizi unutmaz."
...:
neşeli:
Old 22-04-2007, 09:24   #418
ege

 
Varsayılan

Bir pazar sabahı elimde çayımla THS yi okumak birazda streseson.com da eğlenmek istedim. ama okuduklarım beni strese sürükledi..
Sonra düşündüm.. tercihlerimiz, yaptıklarımız ya da yapmadıklarımız ve yahut yapamadıklarımız ;
yaşamımızla kendimiz arasındaki ilişkinin ta kendisi.
en çok da yaşamımızla kendimiz arasındaki bu ilişkinin,
bizi mutlu ettiği yada yaraladığı da bir gerçek.

Bu sayfayı açtım ki bir şeyler yazayım diye yukarıdaki alıntı yazıyı gördüm.

"öğrendim ki her gün birisine ulaşmak ve dokunmak gerekir.insanlar sıcak kucaklaşmayı yada dostça bir omuza vuruşu çok seviyorlar" yazıyor.

şimdi ben de burayı okuyan herkese "kendim için" dostça bir omuza vuruş yapıyorum

İzmir de olmanın (İstanbul'u terkedemeyenlere )keyfini yaşayıp kuşadası'nda martı fotoğrafları çekmeye gidiyorum

tabi yine "kendim için"

iyi pazarlar THS
Old 23-04-2007, 22:29   #419
Heybe Hukuk

 
Varsayılan

Ailem ve sevdiğim dostlartımla harika bir kır keyfi yaptım. Yaş nedeniyle artık sahiplenemez gibi olsak ta; milli duygular ile aslında hep ve her zaman, kaç yaşında olursak olalım, bize de ait bayramımızı çocuklar gibi şen kutladık. İlk defa uçurtma uçurdum. Henüz nemli çimenler üzerinde yuvarlandım. Üşüdüm. Güneşte amele yanıkları edindim :-) Kaplumbağa seyri yaptım. Göl etrafında ördek sesleri çıkarmaya çalışarak, sazlıklar arasında ördek aradım. Kahkahalarımızın birbirine karıştığı, ıssız doğada çocuklardan da şendim :-)
Old 24-04-2007, 12:04   #420
ege

 
Varsayılan

mail ile gelince hatırladım bu olayı.

o zamanlar gazetelerde yazmıştı .

Yuanistanda bir orman yangını sonrasında yangın alanında araştırma yapan yetkililer bir cesetle karşılaşıyorlar.
snorkelli ve zıpkınlı bir balık adam.
Yangın söndürme uçağı(yada helikopteri) denizden su çekerken balık adamı da çekmiş ve yanan ormana suyla birlikte atmış..(1996 yılı )

yaşamda kaçamadığımız sonuçlar için bir örnektir.Hani bazı şeyler tesadüf demek çok zor olur. Öylesine ince bir planlamadır ki,
denize balık avlamak için dalarsınız orman yangının içinde kavrulursunuz..

niye anlatıyorum bu masalı şimdi ben?

hiç bir şey tesadüf değildir çünkü..yaşadığımız günlere bakıp
yaşayacağımız günleri hesaplamak çok da zor değil.

iyi haftalar THS .
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 2 (0 Site Üyesi ve 2 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Dün / Bugün Av. Hulusi Metin Site Lokali 3 16-10-2009 15:57
bugün buketoz'un yaş günü Armağan Konyalı Site Lokali 0 24-05-2006 12:27
Ayışığı Bugün Doğdu Armağan Konyalı Site Lokali 6 29-12-2004 11:54
İlamsız İcra Takibi Başlatabilmem İçin Neler Yapmalıyım, Alacağım İçin Nasıl Dava Aça ufukgenturkoglu Hukuk Soruları Arşivi 3 02-03-2002 00:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06274605 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.