Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Bİr Avukat DİĞer Avukata Vekalet Verİrse Bu GeÇersİz Mİ Olur?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-12-2009, 19:51   #1
ismailduygulu

 
Varsayılan Bİr Avukat DİĞer Avukata Vekalet Verİrse Bu GeÇersİz Mİ Olur?

Avukatların mesleki faaliyetleri sürecinde, işledikleri iddia edilen mesleki disiplin suçlarına ilişkin olarak, bağlı bulundukları baro başkanlığına bir dilekçe ile şikayette bulunulur.

Bu şikayet üzerine Baro, konu hakkında soruşturma yapmak üzere kendi içinden bir üyeyi görevlendirir ve bilgilendirme yapması için şikayetli avukata bir yazı gönderir. Kendisine yazının tebliğinden itibaren, 10 gün içinde, şikayetli avukat baro başkanlığına hitaben, yazılı olarak bilgilendirme yapar, savunma ve karşı delillerini sunar.

Avukatlık Kanunu uyarınca, 10 günlük süre içinde bilgilendirme yapmayan avukata karşı, Baro Yönetim Kurulu, soruşturmacı yk üyesinin önerisi ile idari para cezasına hükmedebilir.

İşte bu aşamada, hakkında soruşturma yapılan bir avukat, yurt dışında iken, aynı ofiste birlikçe çalışmakta olduğu ve aynı zamanda vekaletnamesi bulunan vekili avukat arkadaşı aracılığı ile, süresinde, bilgilendirmesini yapar.

Soruşturma ile görevli baro yönetim kurulu üyesi bu savunma karşısında, dilekçede ifade edilen savunmayı kabul eder ve meslek kurallarına aykırılık oluşmadığına ilişkin görüş oluştururken, vekil avukatın vekaletine ilişkin olarak ilginç bir karara imzasını atar:

"Her ne kadar savunma ekinde vekaletname olduğundan bahis edilmiş ve şikayetli avukat yerine avukat Z.K. tarafından savunmada bulunulmuş ise de, avukat Z.K., şikayetli İ.D.'nin yanında sigortalı olarak çalışan bir avukat olduğundan ve aynı büroda, sigortalı olarak çalışan bir avukat vekaletname alamayacağından ve birbirlerine vekaletname veremeyeceklerinden, vermiş olsalar bile bu vekaletname geçersiz olacağından, süresi içinde savunma verilmemiş sayılmasına ve şikayetli avukat İD.'nin idari para cezası ile cezalandırılması" önerilmiştir.

Maalesef Baro Yönetim Kurulu da bu görüşe iştirak etmiş, oy çokluğu ile kabul ederek, şikayetli avukat hakkında idari para cezasına hükmedilmiştir.

Bu karara karşı -kararın hüküm kısmında 'TBB.ne itirazı kabil olmak üzere' diye yazılı olduğu için- hem TBB ve hem de Baro Disiplin Kurulu BAşkanlığı'na hitaben olmak üzere itiraz edilmiştir.

İtiraz önce TBB'ne gider ve TBB, "bir avukatın, diğer bir avukata vekaletname vermesinin önünde yasal bir engel bulunmadığı, bu nedenle vekaleti olan vekilin verdiği savunmanın geçerli sayılması gerektiği, fakat bu tür idari para cezalarına karşı, ilgili baronun disiplin kurulu başkanlığına itiraz yolu mümkün olduğundan, birliğimize yapılan itirazın reddine" dair karar verir ve dosyayı baro başkanlığına geri gönderir.

Baro Disiplin Kurulu ise, Anayasa m. 141/3'e aykırı olarak, hiçbir gerekçe dahi ortaya koymaksızın, "İtirazın reddine" karar verir.

Konu yerel idare mahkemesine taşınır.

Bu aşamada yasal değişiklik gündeme gelir ve idare mahkemesi görevsizlik kararı verir.

Bu kez yerel Sulh Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz yapılır.

Nihayetinde, Sulh Ceza Mahkemesi, Baro Yönetim Kurulu'nun yanlış kararına dur der:
"Vekaletname, BK.'da düzenlenmiş bir husus olup, aynı büroda birlikte çalışan avukatların birbirlerine vekaletname vermesinde yasal herhangi bir engel bulunmadığından, Baro Yönetim Kurulu'nun, itiraz eden hakkında vermiş olduğu idari para cezasının KESİN OLARAK iptaline" karar verir.
Yani mahkeme, bir hukuk örgütüne, esasen kendisinin koruması gerektiği halde korumadığı ve aleyhine idari para cezası verdiği üyesini korumak adına, hukuk dersi vermiştir.

Demek ki neymiş?

Bir avukat diğer bir avukata vekaletname verebilirmiş.

Aynı ofiste birlikte çalışan avukatlar birbirlerine vekaletname verebilirlermiş.

Vergi sicil numarası olan avukat, yanında sigortalı çalışan avukata vekaletname verebilirmiş.

Demek ki neymiş?

Barolar da bunu böyle bilmeli ve uygulamalıymış.

Ben olsam, bu yönde düşünen bir baro yönetim kurulu üyesi olarak istifa ederdim.

Ben bu kararı veren Baro başkanı olsaydım, hakkında hukuksuz olarak idari para cezası vermiş olduğumuz bu avukat arkadaşımızdan özür dilerdim.

Ama burası Türkiye!

Ne istifa, ne de özür var.

Avukatlar meslek örgütleri ile kavgalı değil, barışık olmalıdır. Ama avukatları meslek örgütleri ile kavgalı hale getiren baro yönetim kurulu üyeleri vardır. Onlar seçildikleri yönetim kurulu üyeliği döneminde, avukat arkadaşlarına hizmet etmek için değil, onlara çile çektirmek için geldiklerini düşünmektedirler.

Şimdi, Baro Yönetim Kurulu üyesi avukat arkadaş ile Baro Yönetim Kurulu çoğunluğunu yanıltan olay ise şudur:

Noterlerde avukatlara vekaletname verilmesi aşamasında, vergi dairesi ve vergi nosu (şimdi ise TC. kimlik nosu) istenmektedir.

Bir avukatın yanında sigortalı olarak çalışan bir avukatın vergi numarası olmadığı, sigorta sicil numarası olduğundan, bu şartı yerine getiremediği için vekaletname alamayacağı, mutlaka yanında çalıştığı ve vergi sicil kaydı bulunan avukatın vergi bilgileri ile vekaletname alabileceği, bu halde ise, bir avukatın kendi vergi sicil bilgileriyle, yanında çalışan sigortalı avukata vekaletname veremeyeceği yönünde oluşan düşüncedir.

Oysa bu düşünüş yanlıştır.

Çünkü, vekaletname BK. çerçevesinde ve avukatlık hizmeti de Avukatlık kanunu kapsamında düzenlenmiştir.

Bir avukatın ya da herhangi bir kimsenin, diğer bir kimseye vekaletname vermesi ile vergisel ilişki süreci farklı hukuki durumlardır.

Vekaletnamenin geçerli olması için illa ki vergi sicil numarası olması zorunluluğu yoktur. Bu durum vergi kontrolü yönünden yapılan ek bir düzenlemedir ki, eski vekaletnamelerde böyle bir bilgi yoktur. Bu bilgilerin olmaması, vekaletnameleri geçersiz kılmaz.

Diğer yandan, bir avukatın yanında sigortalı olarak çalışan bir avukat arkadaşımız, nasıl CMK ya da Barolar tarafından adli yardım hizmetlerinde görevlendirilebilmekte ve bu işlerde kendilerine ödenmesi gereken ücretlerde, yanlarında çalıştıkları ve vergi sicil kaydı bulunan avukatın serbest meslek makbuzunu tanzim ederek paralarını almakta iseler, bu durumda da, hizmetin, vergi sicil numarası olan avukata yapılıyor olmasında da durum aynıdır ve kişi kendisine karşı sunulan bir hizmette de, herhangi bir avukatlık ücreti ödemesi söz konusu ise buna karşılık kendi serbest meslek makbuzunu keşide ederek, vergisel durumu giderebilir.

Ki bu hallerde konuyu şöyle de düşünmek gerekir:

Bir avukatın mesleki faaliyetleri sürecinde, hakkında Baro başkanlıklarına yapılan şikayet ve disiplin soruşturma ve kovuşturma aşaması, mesleki faaliyetin içindeki konulardan olup, bu nedenle yapılan giderler dahi, ofis giderlerinden kabul edilmelidir. Avukat ofisi için yaptığı giderleri gider, gelirleri de gelir yazabilir. Bu hale göre, gerçekte aynı ofisin kendi içinde meydana gelen gider ve gelirini muhasebeleştirme zorunluluğu bulunmamaktadır. Serbest meslek makbuzu, serbest meslekte, tahsilat halinde keşide edilmesi zorunlu bir unsur olduğuna göre, böyle bir tahsilat olmayacağı için, makbuz keşidesi de zorunlu değildir. Serbest meslek makbuzu keşide edilse dahi, bu ofisin geliri olarak yazılacak, KDV'si devam eden ay ödenecek ve fakat aynı zamanda ofis gideri olarak ek bir kayıt haline getirilmesi gerekeceğinden, diğer yandan KDV mahsubu yapılabilecektir. Bu halde de herhangi bir KDV ödemesi söz konusu olmayacaktır.

Bir başka açıdan da, aylıklı olarak çalışan bir avukatın, ofiste yaptığı hizmetleri karşılığında, ek olarak herhangi bir ücret ödemesi söz konusu olmayacağından ve bu anlamda tahsilat da olmayacağından, GVK hükümleri kapsamında, serbest meslekte tahsilat olmadan serbest meslek makbuzu keşidesi zorunlu olmadığından, bu halde de vergisel bir durum söz konusu olmayacak ve makbuz keşide edilmeyecektir.

Bu halde, avukatın kendi yanında sigortalı çalışan diğer avukata aylık ücret ödemesinin dışında herhangi bir ücret ödemesi de söz konusu olmayacağından, serbest meslek makbuzu da keşide edilmesi gerekmez.
Bu zihniyetleri temsil eden ve baro yönetim kurulu üyeliklerine seçilenlerin yanı sıra, kararlarına hiçbir gerekçe dahi koyma gereği görmeyenler, disiplin kurullarına seçilmektedirler.

Avukatlar, kendi kendilerini hançerlemektedirler.

Avukat avukatın kurdu mu yoksa?

Peki, Barolar avukatların neyi?
Old 11-12-2009, 18:49   #2
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan

Vergi kimlik numarası kullanımının yaygınlaştırılması hakkındaki 4358 sayılı Kanunun uygulnmasındaki değişiklik amacıyla, 29/08/2006 tarih ve 26274 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış bulunan 3 SERİ NO'LU VERGİ KİMLİK NUMARASI GENEL TEBLİĞİ

"1/1/2007 tarihinden itibaren ise bahse konu olan tüm işlemlerde Türkiye Cumhuriyeti tabiyetindeki gerçek kişiler için vergi kimlik numarası olarak yalnızca Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası kullanılacaktır."
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Vasi avukata vekalet verebilir mi cesur_yürek Meslektaşların Soruları 28 09-07-2023 09:39
Vekalet Ücretinin Vekalet Ücreti Olur mu? avzehra Meslektaşların Soruları 135 24-08-2017 14:14
Düzenleme şeklinde genel vekalet ile avukata vekalet verilirmi ? av.eylemsalık Meslektaşların Soruları 18 25-06-2015 13:55
mümeyyiz küçüğün avukata vekalet vermesi-vekalet ücreti Aybüke Kağan Meslektaşların Soruları 6 12-06-2009 16:12
GeÇersİz BaĞiŞlama TaahhÜdÜ Bİr Hak Kazandirir Mi? Av.Nurdan Anlı Meslektaşların Soruları 0 14-11-2007 18:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03551412 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.