Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

üçüncü şahıs-menfi tespit davası

Yanıt
Old 01-11-2006, 12:13   #1
ssefasekni

 
Varsayılan üçüncü şahıs-menfi tespit davası

Senet borçlusu A.B.(75 doğumlu)'na icra takibi yapılıyor. Takip kesinleşince tapu için haciz yazısı gönderiliyor ve g.menkuller üzerine haciz konuluyor.Tapuya tekrardan müzekkere yazılarak malikin kimlik bilgileri ve imza örneği isteniyor.Gayrimenkuller gelen cevapta aynı isimde olan kardeşi A.B.(57 doğumlu)'ye ait olduğu anlaşılıyor. İcra dosyasından üçüncü şahıs A.B.(57)'ye 89/1 gönderiliyor ve bizzat kendisine tebliğ ediliyor.89/2 ise karısına tebliğ ediliyor.Herhangi bir itirazda bulunulmuyor. Bunun üzerine 89/3 haciz ihbarı gönderiliyor tebligat eşine diye yanlışlıkla borçlunun eşine tebliğ ediliyor. Herhangibir itiraz ve menfi tespit davası açılmıyor. Bunun üzerine tapuya haciz konularak 3. şahıs A.B.(57 doğumlu) 103 ihbarnamesi tebliğ ediliyor, tebligat yine yanlışlıkla eşine diyerek borçlunun eşine tebliğ ediliyor. 3.şahıs A.B.(57) bunun üzerine tebliği alır almaz 20.05.2006 tarihinde
icra dosyasına dilekçe göndererek, dosyadan borçlunun kendisi olmadığını, borçlunun aynı isimde olan kardeşi olduğunu hacze itiraz ettiğini belirterek haczin fekkini isteyen dilekçe gönderiyor. İcra dairesince dilekçe borç zimmetinde sayıldığı için dikkate alınmıyor.

Bunun üzerine imar ve çap örnekleri alınarak talimat dosyasından g.menkullerin kıymet takdiri için 20.07.2006 tarihinde keşfe gidiliyor. 3. şahıs A.B. keşfe itiraz ediyor borçlunun kendisi olmadığını yanlışlık olduğunu söylüyor ve bir gün sonra 21.07.2006 tarihinde menfi tespit davası açıyor.Avukatı dilekçesinde davayı İİK 72. maddesince açtıkların belirterek g.menkullerin teminat kabul edilerek tekibin dava sonuna kadar durdurulmasını istiyor.

89 haciz ihbarnamesinde borçlandırılan rakam 10 milyer olmasına rağmen dava sulh hukukta açılıyor,
1-üçüncü şahıs İİK. 72. maddesine göre menfi tespit davası açabilirmi? (bence açamaz)
2-davanın İİK 89. maddesine göre açıldığını mahkeme kabul edebilirmi. Ederse tebligatla ilgili herhangi bir tebliğin iptali veya geçersizliği için bir dava açılmadığı için 103 ihbarına davadan 3 ay önce muttali olduğundan(3. şahıs A.B.'nin) menfi tespit davası süre yönünden reddedilmezmi?.
3-mahkeme maalesef görevli olduğunu düşünüyor, görevsiz mahkeme tedbir kararı verebilirmi, nasıl verir? (sadece icra veznesine yatacak paranın alacaklıya verilmemesi yönündenmi tedbir verebilir? Takibi durdurabilirmi?
Görüşlerinizi bekliyorum. Şimdiden teşekkürler, Selamlar
Yeni üye olduğum için acemilik çekeceğimden email adresime de mail atarsanız sevinirim.
ssefasekni@mynet.com

Old 01-11-2006, 16:52   #2
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.ssefasekni,

Görev konusundaki görüşünüze katılıyorum, müddeabihe göre SHM değil, AHM görevli olmalıdır.
Ücüncü şahıs menfi tespit davası açabilir, ancak bunun açılması için 89/3'ün tebliğinden itibaren 15 gün içinde hareket etmiş olması gereklidir. Ancak 89/3 ün tebliği başka bir kişiye yapılmış ( isim aynı ama adres de mi aynı tam bilemedim, adreslerin farklı olduğu yorumundan hareket ediyorum.) Bu durumla ilgili olduğunu düşündüğüm yargıtay kararlarını ( özet olarak) aşağıda yolluyorum :


T.C.

YARGITAY

18. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/3417

K. 1995/4269

T. 6.4.1995

• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN ARTIRILMASI ( Tebliğ Usulüne Aykırı Yapılmış Olsa Bile Muhatap Tebliğe Muttali Olmuş ise Muteber Olması Muhatabın Beyan Ettiği Tarihin Tebliğ Tarihi Sayılması )

• USULSÜZ TEBLİGATTA MUTTALİ TARİHİNİN TEBLİĞİ TARİHİ SAYILMASI ( Tebliği Usulüne Aykırı Yapılmış Olsa Bile Muhatap Tebliğe Muttali Olmuş ise Tebliğin Muteber Olması )

• TEBLİGATIN MUTEBER SAYILMASI ( Tebliği Usulüne Aykırı Yapılmış Olsa Bile Muhatap Tebliğe Muttali Olmuş ise Muteber Olması Muhatabın Beyan Ettiği Tarihin Tebliğ Tarihi Sayılması )

• USULÜNE AYKIRI TEBLİĞİN HÜKMÜ ( Tebliğ Usulüne Aykırı Yapılmış Olsa Bile Muhatap Tebliğe Muttali Olmuş ise Muteber Olması Muhatabın Beyan Ettiği Tarihin Tebliğ Tarihi Sayılması )

7201/m.32

2942/m.11


ÖZET : Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur. T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/10623

K. 2003/10586

T. 10.11.2003

• USULSÜZ TEBLİGAT ( Davalının Muttali Olduğunu Beyan Ettiği Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Kabulü )

• MUTTALİ OLMA TARİHİNİN TEBLİĞ TARİHİ OLARAK KABULÜ ( Usulsüz Tebligat )

• TEBLİGATIN USULSÜZ OLMASI ( Muttali Olunan Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Kabulü )

6762/m.1301

7201/m.21,32

2709/m.36

1086/m.73

ÖZET :Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davaya ilişkin dava dilekçesi ve duruşma günü, mümeyyiz davalı Yusuf A.'e tebliğe çıkarılmış ise de, muhatabın adresten bulunmadığı şerhi ile Tebligat Kanunu 21. madde hükmüne göre tebliğ şerhi yazılıp iptal edilmiş, yeni adresinde Tebligat Kanununun 21. madde şerhi yazılmadan doğrudan muhtara tebligat yapılmıştır. 7201 sayılı Tebligat kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, tebligat usulsüz olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise, tebligat geçerli olup, dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliğine ilişkin olarak aynı yönde bir açıklamada bulunmayan davalının, o tebligattan haberi olmadığının kabulü gerekir.

Bu durumda menfi tespit davasının davacısı 89/3 e ilişkin ıttıla tarihini ne olarak belirtiyor ona bakmak gerektiği görüşündeyim.


Tedbir kararına gelince İİK 72/3 uyarınca dava icre takibinden sonra açıldığı için mahkemenin ancak, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesini durdurabileceği kanısındayım. Yani bu karar takibin durması olmamalı. Takibi durdurma yönünde işlem yapmakta ısrar eden mahkemeye karşı en azından takiple talep edilen alacağın tamamının nakit olarak vezneye depo ettirmesi savunmasının ileri sürülebileceğini düşünüyorum ( ben olsam kabul anlamına gelmemek kaydıyla diyerek böyle bir talepte bulunurdum daha doğrusu)

Saygılar.
Old 01-11-2006, 17:45   #3
ssefasekni

 
Varsayılan

TÜm GÖnderİlen Teblİgatlar ÜÇÜncÜ Şahsin Kendİsİne Ve Kendİ Adresİne GÖnderİldİ.İsİm Soyİsİm Babaadi Ve DoĞum Tarİhİde Yazildi.buna RaĞmen Adresler Bİrbİrİne Yakin OlduĞu İÇİn Postaci 89/3 Ve 103 İhbarini Dosya BorÇlusunun EŞİne TeblİĞ EtmİŞ.103 İhbarina KarŞi 3. Şahis İcra Dosyasina İtİraz Ederek 20.05.2006 Tarİhİnde Hacİzlerİn Fekkİnİ İstİyor.hacze Muttalİ Olmazmi? Dava İse 2 Ay Sonra AÇiliyor. Dava AÇilmadan 1 GÜn Önce KeŞfe GİdİldİĞİ Tarİhte Muttalİ OlunduĞu Dava DİlekÇesİnde SÖylenİyor Ama 2 Ay Önce İcra Dosyasina DİlekÇe GÖnderİlmİŞtİ Yanİ Muttalİ OlunmuŞtur. Teblİgatin UsulsÜzlÜĞÜ İle İlgİlİ İcra Hukuk Mahkemesİne Dava AÇilmiyor. Dolayisiyla Teblİgat GeÇerlİ Sayilmazmi?
İİk 72. Md. GÖre 3. Şahis-hacİz İhbarnamesİ BorÇlusu Menfİ Tespİt Davasi AÇarmi?aÇarsa Ne Olur.İİk 89. Md. GÖre AÇilmiŞ Sayilirmi? İİk 89. Md. GÖre De Dava 15 GÜnlÜk SÜrede AÇilmiŞ Sayilmazmi? 103 İhbarina KarŞi Dosyaya Sunulan DİlekÇe İle Muttalİ Olunmazmi?teŞekkÜrler
Old 02-11-2006, 05:19   #4
ibreti

 
Varsayılan

Mesleğe yeni başlamıştım. Birisi geldi ofisime. Yeminler ediyordu şahıs.. "Vallahi de, billahide adımı da, soyadımı da, imkan olursa anamın babamın adını da, ... bi tane bile bırakmayacam, hepsini değiştirecem.."...
Nedenini sordum şahsa..
Aynı köyde adı, soyadı, ana adı, baba adı, doğum yılı ve eşlerinin adı aynı olan bir kişi daha varmış.. Sadece doğum tarihleri farklı..
Şahsın bir kızı olmuş.. Büyük bir keyifle nüfus müdürlüğüne gitmiş kızını nüfusa kayıt ettirmek için.. Bir de ne görsün.. Öteki adaşı kendisinden önce davranıp, doğan oğlunu şahsı adına kaydettirmiş.. Ya da nüfus memurluğu kazara böyle bir işlem yapmış..
-
Tabiki hadise bununla sınırlı değil..
İsim benzerliğinden dolayı şahsın evine defalarca hacze gidilmiş ve eşyaları indire çıkara berbat bir hal almış
Aynı isim ve soyisimde iki kardeş
Tıpkı babamın, ağabeyimin ve yeğenimin isim ve soyisimlerinin aynı olduğu gibi
Old 02-11-2006, 09:51   #5
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.ssefasekni,
Ne çok sorunuz var
Adres aynı ise normalde tebliğe muttali olmuş saylımalı. Aşağıda birkaç karar yolluyorum :

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2000/17441

K. 2000/18586

T. 28.11.2000

• AİLE EFRADINA VEYA HİZMETÇİYE TEBLİGAT ( Geçerliliği )

• TEBLİGAT ( Aile Efradına Veya Hizmetçiye - Geçerliliği )

7201/m.16,20

4-12059/m.21,22

ÖZET : Kendisine tebligat yapılacak şahıs, adresinde bulunmadığı taktirde tebliğ, kendisi ile birlikte oturan ailesi efradına veya hizmetçilerinden birine yapılır.

T.C.

YARGITAY

17. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/11050

K. 2006/1531

T. 1.3.2006

• MAL BEYANINDA BULUNMAMAK ( Aynı Konutta Oturduğu Belirtilmeden Muhatabın Oğluna Yapılan Tebligatın Geçersiz Olduğu )

• AYNI KONUTTA OTURAN MUHATABIN OĞLU ( Oturduğu Belirtilmeden Muhatabın Oğluna Yapılan Tebligatın Geçersiz Olduğu - Mal Beyanında Bulunmamak )

• TEBLİGAT ( Aynı Konutta Oturduğu Belirtilmeden Muhatabın Oğluna Yapılan Tebligatın Geçersiz Olduğu - Mal Beyanında Bulunmamak )

2004/m. 337

7201/m. 16

ÖZET : Sanık, mal beyanında bulunmama suçundan yargılanmıştır. Sanığın yokluğunda verilen mahkumiyet kararı aynı konutta oturup oturmadığı belirtilmeden sanığın oğluna tebliğ edilmiştir. Sanıkla aynı konutta oturduğu belirtilmeden oğluna yapılan bu tebliğ geçersizdir. Bu durumda mıla üzerine yapılan temyizin süresinde yapıldığının kabulü gerekir.

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/3501

K. 2004/4241

T. 5.4.2004

• TEBLİGAT ( Davada Hasım Olarak Alakaları Olan Kişilere Tebligat Yapılması Caizde Olsa Muhatap Adına Tebligat Yapılamayacağı )

• TEBLİGAT YAPILAMAYACAK KİŞİLER ( Muhatap Adına Tebligatı Alacak Kişinin Aynı Davada Hasım Olarak Alakası Olması Nedeniyle )

• USULSÜZ TEBLİGAT ( Davada Hasım Olarak Alakası Olmasına Rağmen Muhatab Adına Birlikte Sakin Eşine Tebligat Yapılması )

7201/m. 39


ÖZET : Kendilerine tebligat yapılması caiz olan kimselerin, o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Tebligat Kanunu hükümlerine göre kendilerine tebligat yapılması caiz olan kimselerin, o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz. ( TK.md.39 )


T.C.

YARGITAY

6. HUKUK DAİRESİ

E. 1987/12394

K. 1988/3210

T. 3.3.1988

• ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ ( Davalıya Yapılan Tebligatlarda Tereddüt Yaratacak Durum Olduğundan Tebligatın Gerçekten Yöntemine Uygun Olup Olmadığının Araştırılması )

• TEBLİGAT ( Davalıya Yapılan Tebligatlarda Tereddüt Yaratacak Durum Olduğundan Tebligatın Gerçekten Yöntemine Uygun Olup Olmadığının Araştırılması )

818/m.520,535


ÖZET : Davalıya yapılan bildirimlerde ( tebligatlarda ), tereddüt yaratacak bir durum bulunduğundan, bildirimlerin gerçekten yöntemine uygun tebligat olup olmadığının araştırılması gerekir.
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan izaleyi şuyu davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, bir parça taşınmaz mal ortaklığının giderilmesi isteminden ibarettir. Mahkeme satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar vermiş, hükmü davalı temyiz etmiştir.
Davacının ortaklığın giderilmesi davasında davalıya çıkarılan tebligat her ne kadar aynı çatı altında birlikte oturan dayısı Mehmet'e tebligat yapıldı şerhiyle iade edilmesi üzerine davalının gıyabında yürütülmüşse de, bu defa aynı davalı tebellüğ mazbatasında birlikte oturduğu bildirilen Mehmet'le konut ve iş beraberliği olmadığını ileri sürerek bir de ilmühaber eklemiş olduğundan, tebligatın gerçekten usulüne uygun tebligat olup olmadığının araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi icabeder. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK. nun 428. maddesi uyarınca hükmün ( BOZULMASINA ), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 3.3.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. yar

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/3835

K. 2004/4786

T. 15.4.2004

• KENDİSİNE TEBLİĞ YAPILACAK KİMSENİN ADRESTE BULUNAMAMASI ( Tebligatın Kendisi ile Aynı Konutta Oturan Kişilere veya Hizmetçilerinden Birine Yapılması )

• TEBLİGAT ( Kendisine Tebliğ Yapılacak Kimsenin Adreste Bulunamaması Durumunda Tebligatın Kendisi ile Aynı Konutta Oturan Kişilere veya Hizmetçilerinden Birine Yapılması )

• USULSÜZ TEBLİGAT ( Kendisine Tebliğ Yapılacak Kimsenin Adreste Bulunamaması Durumunda Bulunamama Nedeninin de Belirtilmesinin Gerekmesi )

7201/m.16

ÖZET : Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. Birlikte oturanlara tebliğ için "adreste bulunmazsa" koşulunun gerçekleşmesi gerekir. Yine bu koşulun; soyut, "adreste bulunmadı" açıklaması ile gerçekleştiğinden de söz edilemez. Muhatabın bulunmama nedeninin de tesbiti gerekir.

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/7751

K. 2005/11569

T. 30.5.2005

• USULSÜZ TEBLİGAT ( Muttali Olma Tarihinde Tebligatın Yapılmış Sayılacağı - Muhatabın Adreste Bulunmaması Halinde Yapılması Gereken İşlemler )

• TEBLİGAT TARİHİNİN TESBİTİ ( Usulsüz Tebligatın Öğrenme Tarihinde Yapılmış Sayılacağı - Muhatabın Adreste Bulunmaması Halinde Yapılması Gereken İşlemler )

• MUHATABIN ADRESTE BULUNMAMASI HALİNDE YAPILACAK TEBLİGATIN USULÜ ( Usulsüz Tebligatın Öğrenmeyle Geçerli Hale Geleceği )

7201/m.21,32

ÖZET : İcra Mahkemesi'ne verilen şikayet dilekçesinde, ödeme emri tebligatının usulüne uygun olarak yapılmadığı ve tebligattan 13.9.2004 tarihinde haberdar olunduğu açıklanmıştır. Somut olayda, Tebligat Kanunu 21. maddesine göre yapılan tebligat, Tüzüğün 28. maddesine uygun olmayıp usulsüzdür. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilmelidir. Borçlunun seçilen takip şekline göre öğrenme üzerine süresinde icra dairesine başvurarak borca itiraz ettiği de görülmektedir. Bu nedenle şikayet dilekçesinde yazılı 13.9.2004 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edilmiş sayılmasına karar verilmesi ve tebliğ tarihinin bu şekilde düzeltilmesi gerekirken şikayetin reddi isabetsizdir.


Adres aynı ise, sorunuza verilecek yanıt da değişecektir. Çünkü tebligatı öğrenmiş olmamak bu durumda hayatın olağan akışına aykırı olacaktır, kanımca bu savunma ileri sürülebilir.

Menfi tespit davası konusundaki görüşümü de soyuttan somuta açıklamıştım. Bence burada 89/3 uyarınca açılması gereken bir menfi tespit davası ver, yani 89/3'ün tebliğinden itibaren 15 günlük bir hak düşürücü süre var. Çünkü, kişinin borçluluğunu doğuran olay, İİK m.89'dan kaynaklanıyor. Hakimin bu durumu resen gözönüne alması gerektiğini düşünüyorum. 103 ihbarı 89/3'ün tebliği ile ilişkilendirilebilir mi? Ben olsam 103'ü karıştırmak yerine aynı adreste oturma ve buna bağlı olarak muttali olma sovunması üzerinde dururum. Çünkü, aksi halde, 103'ün tebliği 89/3'ün tebliğinin bilinmesini gerektirmez tezi ile karşı karşıya kalabilirim, bu tezi daha baştan dışarda bırakmayı tercih ederdim. Ama, asıl iddia olarak aynı adreste ikameti söyledikten sonra 103'ün tebliği ile ilgili iddiaları da aynı konuttaya yaşama iddiamı güçlendirmek ve desteklemek için ileri sürerdim.

Saygılar.
Old 02-11-2006, 15:25   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
89/3 haciz ihbarı gönderiliyor tebligat eşine diye yanlışlıkla borçlunun eşine tebliğ ediliyor. Herhangibir itiraz ve menfi tespit davası açılmıyor. Bunun üzerine tapuya haciz konularak 3. şahıs A.B.(57 doğumlu) 103 ihbarnamesi tebliğ ediliyor, tebligat yine yanlışlıkla eşine diyerek borçlunun eşine tebliğ ediliyor.

Sayın Yılmaz,

Tebligat icra takibinde 3 üncü şahıs konumunda olan(Yani kendisine 89 gönderilen) kişinin eşine değil;Takip borçlusunun eşine tebliğ edilmiştir.Anladığım kadarıyla "birlikte oturan yengesi" şeklinde bir ibare yazılmamıştır. Örneklemek gerekirse, Borçlu Bora'nın karısı Ayşe'dir. 3.Şahıs olan kardeş(89 gönderilen)Ahmet ve karısı Fatma'dır. Ahmet adına tebliğe çıkarılan 89/3 ve 103 Ayşe imzasına teslim edilip, "eşine tebliğ edilmiştir." şeklinde kayıt konulmuştur. Oysa Ayşe eşi değil, yengesidir.

Borçlunun ve 3 üncü şahısların isim ve soyisimlerinin aynı olduğunu düşünürsek; sanki gönderilen evraklar takip borçlusu adına çıkarılmış ve onun eşine tebliğ edilmiş gibi de anlaşılabilmektedir.

Tarafların aynı evde oturmadıklarını ben de soru sahibinin ikinci mesajını okuyunca anlıyorum. Bence tebligat geçersizdir. Kafanızın karışması normal çünkü Sayın ssefasekni THS'ye girer girmez bir çok soru sorma ihtiyacı hissetmiş...Ancak soruları yazarken özen gestermemiş...Dün bir sorusunu da ben yanlış anlamış, izahat beklemiştim. Ancak yorucu olacağı için devamını getirmemiştim.

Hakim tarafların iddiaları ve hukuki nitelemeleri ile bağlı olmadığından; tecrübeli birisi ise davaya menfi tespit davası olarak bakmalıdır.

Saygılarımla
Old 02-11-2006, 16:36   #7
ssefasekni

 
Varsayılan

Biraz acele ve düzensiz açıklama için özür diliyorum.Av. Suat Ergin Bey'in tespitleri doğru. 3. şahsın eşine diye yapılan 89/3 ve 103 ihbarı borçlunun eşinin imzasına ve sanki tebliğat gönderilen 3. şahsın eşiymiş gibi eşine diye tebliğ edilmiş, tebligatın gönderildiği adres 3. şahsın adresi. Yalnız tebligatın geçersizliğine ilişkin İcra Hukuk Mahkemelerinde dava açılması gerekmezmiydi?Tebligatın geçersizliği dilekçede açıklanmış ama neticei talepte buna yerverilmemiş bu yeterli olurmu? Menfi tespit davasına bakan mahkeme tebligatla ilgili bir talep olmadığı için bu konuda hüküm verebilirmi?
Old 02-11-2006, 23:51   #8
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur.

Alıntı:
Bunun üzerine 89/3 haciz ihbarı gönderiliyor tebligat eşine diye yanlışlıkla borçlunun eşine tebliğ ediliyor. Herhangibir itiraz ve menfi tespit davası açılmıyor. Bunun üzerine tapuya haciz konularak 3. şahıs A.B.(57 doğumlu) 103 ihbarnamesi tebliğ ediliyor, tebligat yine yanlışlıkla eşine diyerek borçlunun eşine tebliğ ediliyor. 3.şahıs A.B.(57) bunun üzerine tebliği alır almaz 20.05.2006 tarihinde
icra dosyasına dilekçe göndererek, dosyadan borçlunun kendisi olmadığını, borçlunun aynı isimde olan kardeşi olduğunu hacze itiraz ettiğini belirterek haczin fekkini isteyen dilekçe gönderiyor. İcra dairesince dilekçe borç zimmetinde sayıldığı için dikkate alınmıyor.

Gönderilen 89/3 ihbarını kendisi tebellüğ etmeyen, ama icra dairesine başvurarak haberdar olduğunu da ayan eden 57 doğumlu şahıs, icra dairesine itiraz etmek yerine menfi tespit davası açmalıydı.

Yasada aranan 15 günlük menfi tespit davası açma süresini yanlış merciiye şikayette bulunduğu için halihazırda yitirmiş görünüyor (çünkü artık tebligattan haberdar değilim deme şansına da sahip değil).

İlk iki ihbarname ise bizzat kendisine (ve kendi eşine) yapılmış.

Sonuç olarak bakıldığında, vicdanen adil görünmese de, 57 doğumlu olan 3.kişiye, yasanın aradığı şekil şartlarına uygun 3 tebligat da (ilk iki ihbar usulüne uygun, 3.den ise haberdar olunduğu icra dairesine müracaat nedeniyle belli) yapılmış.


Sonuç olarak görüşüm: 89.maddenin aradığı koşullar gerçekleşmiş, 57 doğumlu kişi de borçlu gibi borçtan sorumlu olmuştur. Yapılan ilk iki tebligat açıkça geçerli, 3.bildirime ilişkin tebligat da , 57 doğumlu şahsın icra dairesine müracaatıyla , tebligata muttali olduğu açık olduğundan, sonradan geçerli hale gelmiştir. Açtığı menfi tespit davası süre yönünden reddedilmelidir.

(Sulh hukuk kısmını ben de anlayamadım, Asliye Hukukta açılmalıydı)

Saygılarımla...
Old 03-11-2006, 08:25   #9
ssefasekni

 
Varsayılan

Cevaplar için teşekkürler...Yalnız 89/3 ihbarı 3. şahsın adresine gönderiliyor ve babaadı ve doğum tarihi açıkça yazılarak gönderiliyor. Buna rağmen postacı tebligatı eşine kaydı koyarak borçlunun eşine tebliğ ediliyor. 3.şahsın bir itirazı olmuyor. Bunun üzerine tapuya haciz konularak 3. şahıs A.B.(57 doğumlu) 103 ihbarnamesi tebliğ ediliyor, tebligat yine yanlışlıkla eşine diyerek borçlunun eşine tebliğ ediliyor. 3.şahıs A.B.(57) bunun üzerine tebliği alır almaz 20.05.2006 tarihinde icra dosyasına dilekçe göndererek, dosyadan borçlunun kendisi olmadığını, borçlunun aynı isimde olan kardeşi olduğunu hacze itiraz ettiğini belirterek haczin fekkini isteyen dilekçe gönderiyor. İcra dairesince dilekçe borç zimmetinde sayıldığı için dikkate alınmıyor. 2 ay sonra keşfe gidildikten 1 gün sonra 3. şahıs iik. 72'ye dayanarak menfi tespit davası açıyor.Davacı avukatı biz davamızı iik 72'ye göre açıyoruz çünkü iik 89'a göre süreleri kaçırdık diyor....
Anlatmak istediğim 3. şahıs icra dosyasına 89/3 ten sonra değilde 103 ihbarından sonra dilekçe gönderiyor.Bu durumda da 103 ihbarına karşılık icra dosyasına gönderilen dilekçe ile hacze muttali olan 3. şahıs 89. madde gereğince gönderilen 89/3 haciz ihbarına muttali olmuş sayılırmı? Maalesef olay biraz karmaşık?????
saygılarımla.....
Old 03-11-2006, 10:22   #10
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

3. şahıs konumunda olan ve haciz ihbarnamelerinin kesinleşmesini müteakip dosya borçlusu olanların açacağı menfi tespit davası 89.maddede özel olarak düzenlenmiş.

Genel düzenlemedeki , yani İİK.m.72 deki menfi tespit davasını , ihbarnamelerle borçlu hale gelen 3.kişi açamaz.

89.maddede düzenleme bulan menfi tespit davası açma hakkını ise, 20.05.2006 tarihinde icra dairesine haciz fekki için müracaat ettiği tarihte öğrenmiş olması gerekeceğinden, en geç bu tarihi başlangıç kabul etsek dahi, menfi tespit davası açma hakkı 04.06.2006 günü mesai bitiminde sona ermiş.

Üçüncü şahsın İİK.m.72 kapsamında menfi tespit davası açmaya hakkı olduğu DÜŞÜNÜLEMEZ.

Zira üçüncü şahıs, tamamen İİK.m.89 usulü dairesinde dosya borçlusu konumuna gelmiştir. Bu hale ilişkin menfi tespit davası açma hakkı da, özel olarak 89.maddede düzenlenmiştir. (Bir düşünün, İİK.m.72, borçlunun alacaklı görünene, neden borçlu olmadığını ispata yarayan bir dava. Oysa 89.m.ye dayalı olarak görüşülecek menfi tespit davasında, 3.şahıs, borçluya, neden alacaklının iddia ettiği şekilde borçlu olmadığını kanıtlamaya çalışacak)

Saygılarımla...
Old 03-11-2006, 10:46   #11
ozgenhukuk

 
Varsayılan

Şimdi 3.kişi çaresiz mi?..Asla olamaz..Hukukkta çare tükenmez..Böyle bir durumda hiç tükenmez..Aslında genelde yapılan haciz işlemleri usulüne uygun yapılmamakta..borçlunun kimlik bilgileri ile haciz yazısı yazılmalı..Bence bu durumda 3.kişi yapması gerekenleri yapmadı diye borçlu hale gelmez.. Burada 89/1 göndreilmesi de 3. kişiyi yanıltmaya dönüktür..Yapılan gayrimenkul haczini yasal olmayan yollardan kesinleştirme amacaı taşır..kötüniyetlidir..Bu durumda 3.kişi alacaklıya ve vekilnine ihtarname gönderir..Borçlunun kendisi olmadığını bildirir..BUna rağmen işlemler devam ederse..ve ödemek zorunda kalırsa istirdat davası açar..Bundan önce bence menfi tespit davası açmakta kesinlikle hukuki yararı vardır..Açmalıdır..Hatta ihtarnemeden sonra haciz kaldırılmıyorsa..alacaklı hakkında şikayette de bulunabilir..
Old 03-11-2006, 11:06   #12
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın ozgenhukuk,

Hukukta çareler tükenmez. Ama çarenin tükenmez oluşu ilanihaye değil, ancak usulü dairesinde hukuki davranışlarda bulunulması halinde olanaklıdır.

İlk 2 haciz ihbarnamesini usulüne uygun olarak alan 3.kişi neden itiraz etmemiştir?

3.ihbarnameyi bilahare öğrendiğinde, neden bir avukata danışmamıştır?

Saygılarımla...
Old 03-11-2006, 15:29   #13
ssefasekni

 
Varsayılan

Burada özgenhukuk görüşlerine katılmıyorum. Avukat eğer 3. şahsın adı-soyadı-babaadı-doğum tarihini açıkça yazarak ve bizzat kendi oturduğu adrese göndermişse avukatın ne kötüniyeti vardır. Kötüniyet iddialarına katılmıyorum.Kanunun tanıdığı bir hakkın kullanılmasında avukatın kötüniyetinden nasıl bahsedilir. Eğer avukat 3. şahsın bilgilerini yazıp tebligatı borçlunun adresine gönderse burada tabiki kötüniyet aranır.Avukat gereken özeni ve ihtimamı göstermiştir bence. Unutmayın ki kanunu bilmemek mazeret değildir. İlgi ve alaka için herkese teşekkür ediyorum.
SELAMLAR.....SAYGILAR.....
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
menfi tespit davası av.asen öznur Meslektaşların Soruları 12 02-03-2009 10:49
içtihat- Menfi Tespit davası Av.Ceylan Pala Karadağ Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu 0 21-11-2006 15:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06522799 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.