Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tapu İptal Ve Tescil Davasında Davalının Ölmüş Olması

Yanıt
Old 30-12-2020, 15:56   #1
Av. Can Yıldırım

 
Varsayılan Tapu İptal Ve Tescil Davasında Davalının Ölmüş Olması

Tapu iptal ve tescil davası açılacak olan davalılardan ikisi 2009 ve 2014 yıllarında vefat etmiş. Tapu kayıtlarını inceledim ve mirasçılarının değil kendi adlarına kayıt ve tescil söz konusu. Ölü kişiye dava açılamayacağı için mirasçılarını öğrenmek maksadıyla nüfus müdürlüğüne gittim fakat nüfus memurları avukat olsanız bile size bilgi veremeyiz dediler. Bu durumda aklıma takılan iki soru var.

1) Kişiler ölü olsa da tapu kaydında mirasçılarının değil kendi isimleri görünmekte. Uyap üzerinden ölü kişiye dava açmak mümkün değil. Bu durumda dava adliyede açılsa hakim veraset ilamı çıkarmak için yetki vererek mirasçıları sonradan dosyaya dahil eder mi?

2) Tapu iptal ve tescil davasında davalıların tapuda kaydı olan kişiler olması gerektiğinden doğrudan mirasçılara dava açmış olsa idim husumet yokluğu söz konusu olur muydu?

Cevap veren meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Old 31-12-2020, 11:00   #2
Av.YALCINHUKUK

 
Varsayılan

"Gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak taraf ehliyeti sona erer. Bu nedenle dava tarihinden önce açılan davanın reddi gerekir. Mirasçılara tebligat yapılarak veya ıslahla ölü kişi aleyhine açılan davaya devam edilemez. Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği Medeni Kanun'un 28. maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur. Nitekim 04.05.1978 tarih 1978/4-5 sayılı İçtihatları Birleştirme kararında da; dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılmayacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kuralı uygulanamayacağından tebligat yapılmak veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği vurgulanmış, içtihatlar bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır".YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Tarih: 24.05.2012 Esas: 2012/2429 Karar: 2012/6069
Old 04-01-2021, 09:59   #3
dermez

 
Varsayılan

Merhaba,

Dediğiniz gibi diğer meslektaşımızın da yazdığı üzere ölü kişiye dava açılamıyor. Eğer mirasçılardan hiçbirini öğrenemiyorsanız, nüfus dairesi de sözlü olarak bilgi vermiyor ise Avukatlık Kanunu m.2 kapsamında nüfus kayıt örneği vermiyorlar ise bile bilgi vermek yükümlülüğünde olduklarını söyleyin. Yine vermezler ise yazılı başvuruda bulunun ve yazılı red kararı isteyin. Eğer ki yine talebin reddi verirlerse idare mahkemesine başvurabilirsiniz fakat buradan da red gelebilir ve süreç çok uzar.

Yine benzer bi konuda bilgi verme yükümlülüğü kapsamında işinize yarayabilecek bir kararı aşağıya koyuyorum. Fakat tam tersi nüfus kayıt örneğinin avukatlara verilmeyeceği yönünde de Danıştay kararı var, onu da ekliyorum. Yazılı başvurunuzda kendi müvekkil vekaletnamenizi, dava açma niyetinizi, dava için bilgi toplama kapsamında mirasçı bilgilerine ihtiyaç duyduğunuzu, tapu kaydını (takpas'dan alabilirsiniz) eklerseniz öncelikle nüfus kayıt örneği, yoksa kaydı inceleme şeklinde talebinde bulunur, aşağıdaki ilk kararı da eklerseniz talebinizi reddetmezler sanıyorum. Hiç yoktan nüfus kayıt örneği alamasanız bile 1 adet mirasçının ismini öğrenebilirseniz davayı onun üzerinden açarak dilekçeye "diğer mirasçıların tespiti için tarafımıza veraset ilamı alabilmek için yetki verilmesi" talebini eklerseniz dava sırasında ara karar ile yetki verilmesi halinde alacağınız veraset ilamı ile diğer mirasçıları da dahili davalı olarak ekleyebilirsiniz.

Eğer ki hiçbir türlü nüfusdan bilgi alamazsanız Uyap'dan ölü kişilere dava açılamıyor, fakat T.C. girmeden sadece davalının adı yazılarak dava açılabiliyor. Buraya davalı olarak murisi yazabilirsiniz. Fakat dava dilekçesinde mutlaka murisin mirasçılarının davalı olduğunu belirtin. Yine dilekçenize "Davalılar: Muris A'nın mirasçıları (mahkemece verilecek yetki belgesi ile alınacak veraset ilamı ile tüm mirasçılar tespit edilerek dahili davalı olarak eklenecektir." şeklinde bir kayıt eklerseniz sorun olmaz sanıyorum.


Eğer ki mirasçılar mirası reddetmişlerse veya hükmen mirasın reddi davası açıp kazanmışlar ise artık mülkiyet mirasçılara geçmemiş olup halen murisin terekesinde kalacağından tereke tasfiye memuruna karşı işlem yapmanız gerekir sanıyorum. Tasfiye memuru atanması için de terekenin tespiti, terekenin iflası, terekenin resmen tasfiyesi konularını iyice araştırın derim.



T.C DANIŞTAY
10.Daire
Esas: 2014/ 6559
Karar: 2015 / 874
Karar Tarihi: 09.03.2015


ÖZET: Somut uyuşmazlıkta, davacının dilekçedeki davalı adres bilgilerine ilişkin eksiklerin tamamlanması için kendisine mahkemece kesin süre verilmesi ve bu süre sonunda sözkonusu eksikliğin giderilmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağı sonucuyla muhatap olması ihtimali karşısında, sözkonusu adres bilgilerine erişimin hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmakta olup, avukat olan davacının davalıların adres bilgilerini öğrenmek için yaptığı başvurunun reddine ilişkin Zile Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü'nün 27.09.2013 tarih ve 3142 sayılı işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı anlaşılmaktadır.
(2709 S. K. m. 36) (5490 S. K. m. 44) (ANY. MAH. 11.09.2014 T. 2014/76 E. 2014/142 K.)

İstemin Özeti: Tokat İdare Mahkemesinin 15.10.2014 tarih ve E:2013/606, K:2014/608 sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasa’nın 49 uncu maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Muhammed Canpolat

Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulüyle hukuka aykırı bulunan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görülmekle yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeyerek işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:

Dava, avukatlık mesleğini icra eden davacının, davalıların adres bilgisini öğrenmek için yapılan başvurunun reddine ilişkin Zile Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü'nün 27.09.2013 tarih ve 3142 sayılı işleminin iptali ve bu işlemin dayanağı olan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 44 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi ile 3. ve 4 üncü fıkralarının Anayasaya aykırı olduğundan bahisle itiraz yoluyla dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesi istemiyle açılmıştır.

Tokat İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin dayanağı olan anılan kanun hükümlerinin anayasaya aykırı olmadığına dair Anayasa Mahkemesi'nin 11.09.2014 tarih ve E:2014/76 K:2014/142 sayılı kararına istinaden davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.

Anayasanın, "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36 ncı maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunmayla adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer vermiştir.

Öte yandan, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin Adil Yargılanma Hakkı başlıklı 6 ncı maddesinde, “Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.” ifadesine yer verilmiş, mahkemeye erişim hakkının adil yargılanma hakkının bir unsuru olduğu İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (AİHM) içtihatlarıyla da istikrar kazanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; avukatlık mesleği icra etmekte olan davacının, müvekkili olan kişiler adına Turhal Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tapu iptali, tescil, tazminat ve ihtiyati tedbir istemli E.2013/607 sayılı dava dosyasında, davalı konumunda bulunan kişilerin dava dilekçesinde belirtilen adreslerine yapılan tebligatların iade edilmesi üzerine anılan Mahkeme tarafından davacıya çıkarılan muhtıra ile; "davalıların tebligata yarar açık adreslerini bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 119/2 nci maddesi uyarınca bir haftalık kesin süre verildiği, bu süre içerisinde eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceği" hususunun ihbar edildiği, davacı tarafından, anılan Mahkeme muhtırası da eklenmek suretiyle davalıların tebligata yarar açık adreslerinin tarafına bildirilmesi istemiyle Zile Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü'ne başvuruda bulunulduğu, anılan başvurunun 5490 s. Kanunun 44 üncü maddesi (g) bendiyle aynı maddenin 3. ve 4 üncü fıkralarında yer alan düzenlemeler gereğince, istemiş olduğu belgeler için vekillik belgesi sunulmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı, mahkemece anılan kanun hükümlerinin anayasaya aykırılığı ileri sürülerek Anayasa Mahkemesi'ne gönderildiği, ancak Anayasa Mahkemesi'nin 11.09.2014 tarih ve E:2014/76, K:2014/142 sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmesi üzerine, dava konusu işlemin dayanağı olan kanun hükmünün anayasaya uygun olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, davacının dilekçedeki davalı adres bilgilerine ilişkin eksiklerin tamamlanması için kendisine mahkemece kesin süre verilmesi ve bu süre sonunda sözkonusu eksikliğin giderilmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağı sonucuyla muhatap olması ihtimali karşısında, sözkonusu adres bilgilerine erişimin hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmakta olup, avukat olan davacının davalıların adres bilgilerini öğrenmek için yaptığı başvurunun reddine ilişkin Zile Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü'nün 27.09.2013 tarih ve 3142 sayılı işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile, Tokat İdare Mahkemesi'nin 15.10.2014 tarih ve E:2013/606, K:2014/608 sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine, 09.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

-----------------------------------------------------------------


T.C DANIŞTAY
10.Daire
Esas: 2011/ 8868
Karar: 2015 / 1931
Karar Tarihi: 20.04.2015


ÖZET: İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür. Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerekir.

(5490 S. K. m. 9, 44)



İstemin Özeti: Davacı baro tarafından; avukatların, müvekkilleri dışındaki 3. kişilere karşı açacakları davanın niteliğini ve hasmını tespit edebilmeleri amacıyla, müstakbel davalılara ait nüfus bilgilerinin vekaletname ibraz etme koşulu aranmaksızın tapu ve nüfus müdürlüklerince avukatların incelemesine sunulması istemli başvurunun reddine ilişkin 29.1.2010 tarih ve 30305 sayılı İçişleri Bakanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, Ankara 10. İdare Mahkemesince; 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 9 ve 44. maddelerine göre nüfus kayıtları ve bu kayıtların tutulmasına dayanak olan belgelerin gizli olduğu, kanunda belirtilenler dışında kimse tarafından görülüp incelenemeyeceği, kanun koyucu tarafından nüfus kayıt örneği almaya yetkili kişi ve kurumların Kanunda tek tek sayıldığı ancak sayılanlar arasında avukatlara yer verilmediği, yerleşim yeri adresi ve diğer adres bilgilerinin verilmesinin ise ilgili kişinin rızasına bağlı olduğu belirtilerek, tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.



Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.



Danıştay Tetkik Hakimi: Hilal Tuğçe Kılıç



Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.



TÜRK MİLLETİ ADINA



Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:



İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.



Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile Ankara 10. İdare Mahkemesi'nin 18/05/2011 tarih ve E:2010/1496, K:2011/910 sayılı kararının ONANMASINA, 20.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 06-01-2021, 10:14   #4
Av. Can Yıldırım

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan dermez
Merhaba,

Dediğiniz gibi diğer meslektaşımızın da yazdığı üzere ölü kişiye dava açılamıyor. Eğer mirasçılardan hiçbirini öğrenemiyorsanız, nüfus dairesi de sözlü olarak bilgi vermiyor ise Avukatlık Kanunu m.2 kapsamında nüfus kayıt örneği vermiyorlar ise bile bilgi vermek yükümlülüğünde olduklarını söyleyin. Yine vermezler ise yazılı başvuruda bulunun ve yazılı red kararı isteyin. Eğer ki yine talebin reddi verirlerse idare mahkemesine başvurabilirsiniz fakat buradan da red gelebilir ve süreç çok uzar.

Yine benzer bi konuda bilgi verme yükümlülüğü kapsamında işinize yarayabilecek bir kararı aşağıya koyuyorum. Fakat tam tersi nüfus kayıt örneğinin avukatlara verilmeyeceği yönünde de Danıştay kararı var, onu da ekliyorum. Yazılı başvurunuzda kendi müvekkil vekaletnamenizi, dava açma niyetinizi, dava için bilgi toplama kapsamında mirasçı bilgilerine ihtiyaç duyduğunuzu, tapu kaydını (takpas'dan alabilirsiniz) eklerseniz öncelikle nüfus kayıt örneği, yoksa kaydı inceleme şeklinde talebinde bulunur, aşağıdaki ilk kararı da eklerseniz talebinizi reddetmezler sanıyorum. Hiç yoktan nüfus kayıt örneği alamasanız bile 1 adet mirasçının ismini öğrenebilirseniz davayı onun üzerinden açarak dilekçeye "diğer mirasçıların tespiti için tarafımıza veraset ilamı alabilmek için yetki verilmesi" talebini eklerseniz dava sırasında ara karar ile yetki verilmesi halinde alacağınız veraset ilamı ile diğer mirasçıları da dahili davalı olarak ekleyebilirsiniz.

Eğer ki hiçbir türlü nüfusdan bilgi alamazsanız Uyap'dan ölü kişilere dava açılamıyor, fakat T.C. girmeden sadece davalının adı yazılarak dava açılabiliyor. Buraya davalı olarak murisi yazabilirsiniz. Fakat dava dilekçesinde mutlaka murisin mirasçılarının davalı olduğunu belirtin. Yine dilekçenize "Davalılar: Muris A'nın mirasçıları (mahkemece verilecek yetki belgesi ile alınacak veraset ilamı ile tüm mirasçılar tespit edilerek dahili davalı olarak eklenecektir." şeklinde bir kayıt eklerseniz sorun olmaz sanıyorum.


Eğer ki mirasçılar mirası reddetmişlerse veya hükmen mirasın reddi davası açıp kazanmışlar ise artık mülkiyet mirasçılara geçmemiş olup halen murisin terekesinde kalacağından tereke tasfiye memuruna karşı işlem yapmanız gerekir sanıyorum. Tasfiye memuru atanması için de terekenin tespiti, terekenin iflası, terekenin resmen tasfiyesi konularını iyice araştırın derim.



T.C DANIŞTAY
10.Daire
Esas: 2014/ 6559
Karar: 2015 / 874
Karar Tarihi: 09.03.2015


ÖZET: Somut uyuşmazlıkta, davacının dilekçedeki davalı adres bilgilerine ilişkin eksiklerin tamamlanması için kendisine mahkemece kesin süre verilmesi ve bu süre sonunda sözkonusu eksikliğin giderilmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağı sonucuyla muhatap olması ihtimali karşısında, sözkonusu adres bilgilerine erişimin hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmakta olup, avukat olan davacının davalıların adres bilgilerini öğrenmek için yaptığı başvurunun reddine ilişkin Zile Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü'nün 27.09.2013 tarih ve 3142 sayılı işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı anlaşılmaktadır.
(2709 S. K. m. 36) (5490 S. K. m. 44) (ANY. MAH. 11.09.2014 T. 2014/76 E. 2014/142 K.)

İstemin Özeti: Tokat İdare Mahkemesinin 15.10.2014 tarih ve E:2013/606, K:2014/608 sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasa’nın 49 uncu maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Muhammed Canpolat

Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulüyle hukuka aykırı bulunan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görülmekle yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeyerek işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:

Dava, avukatlık mesleğini icra eden davacının, davalıların adres bilgisini öğrenmek için yapılan başvurunun reddine ilişkin Zile Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü'nün 27.09.2013 tarih ve 3142 sayılı işleminin iptali ve bu işlemin dayanağı olan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 44 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi ile 3. ve 4 üncü fıkralarının Anayasaya aykırı olduğundan bahisle itiraz yoluyla dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesi istemiyle açılmıştır.

Tokat İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin dayanağı olan anılan kanun hükümlerinin anayasaya aykırı olmadığına dair Anayasa Mahkemesi'nin 11.09.2014 tarih ve E:2014/76 K:2014/142 sayılı kararına istinaden davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.

Anayasanın, "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36 ncı maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunmayla adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer vermiştir.

Öte yandan, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin Adil Yargılanma Hakkı başlıklı 6 ncı maddesinde, “Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.” ifadesine yer verilmiş, mahkemeye erişim hakkının adil yargılanma hakkının bir unsuru olduğu İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (AİHM) içtihatlarıyla da istikrar kazanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; avukatlık mesleği icra etmekte olan davacının, müvekkili olan kişiler adına Turhal Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tapu iptali, tescil, tazminat ve ihtiyati tedbir istemli E.2013/607 sayılı dava dosyasında, davalı konumunda bulunan kişilerin dava dilekçesinde belirtilen adreslerine yapılan tebligatların iade edilmesi üzerine anılan Mahkeme tarafından davacıya çıkarılan muhtıra ile; "davalıların tebligata yarar açık adreslerini bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 119/2 nci maddesi uyarınca bir haftalık kesin süre verildiği, bu süre içerisinde eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceği" hususunun ihbar edildiği, davacı tarafından, anılan Mahkeme muhtırası da eklenmek suretiyle davalıların tebligata yarar açık adreslerinin tarafına bildirilmesi istemiyle Zile Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü'ne başvuruda bulunulduğu, anılan başvurunun 5490 s. Kanunun 44 üncü maddesi (g) bendiyle aynı maddenin 3. ve 4 üncü fıkralarında yer alan düzenlemeler gereğince, istemiş olduğu belgeler için vekillik belgesi sunulmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı, mahkemece anılan kanun hükümlerinin anayasaya aykırılığı ileri sürülerek Anayasa Mahkemesi'ne gönderildiği, ancak Anayasa Mahkemesi'nin 11.09.2014 tarih ve E:2014/76, K:2014/142 sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmesi üzerine, dava konusu işlemin dayanağı olan kanun hükmünün anayasaya uygun olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, davacının dilekçedeki davalı adres bilgilerine ilişkin eksiklerin tamamlanması için kendisine mahkemece kesin süre verilmesi ve bu süre sonunda sözkonusu eksikliğin giderilmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağı sonucuyla muhatap olması ihtimali karşısında, sözkonusu adres bilgilerine erişimin hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmakta olup, avukat olan davacının davalıların adres bilgilerini öğrenmek için yaptığı başvurunun reddine ilişkin Zile Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü'nün 27.09.2013 tarih ve 3142 sayılı işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile, Tokat İdare Mahkemesi'nin 15.10.2014 tarih ve E:2013/606, K:2014/608 sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine, 09.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

-----------------------------------------------------------------


T.C DANIŞTAY
10.Daire
Esas: 2011/ 8868
Karar: 2015 / 1931
Karar Tarihi: 20.04.2015


ÖZET: İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür. Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerekir.

(5490 S. K. m. 9, 44)



İstemin Özeti: Davacı baro tarafından; avukatların, müvekkilleri dışındaki 3. kişilere karşı açacakları davanın niteliğini ve hasmını tespit edebilmeleri amacıyla, müstakbel davalılara ait nüfus bilgilerinin vekaletname ibraz etme koşulu aranmaksızın tapu ve nüfus müdürlüklerince avukatların incelemesine sunulması istemli başvurunun reddine ilişkin 29.1.2010 tarih ve 30305 sayılı İçişleri Bakanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, Ankara 10. İdare Mahkemesince; 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 9 ve 44. maddelerine göre nüfus kayıtları ve bu kayıtların tutulmasına dayanak olan belgelerin gizli olduğu, kanunda belirtilenler dışında kimse tarafından görülüp incelenemeyeceği, kanun koyucu tarafından nüfus kayıt örneği almaya yetkili kişi ve kurumların Kanunda tek tek sayıldığı ancak sayılanlar arasında avukatlara yer verilmediği, yerleşim yeri adresi ve diğer adres bilgilerinin verilmesinin ise ilgili kişinin rızasına bağlı olduğu belirtilerek, tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.



Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.



Danıştay Tetkik Hakimi: Hilal Tuğçe Kılıç



Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.



TÜRK MİLLETİ ADINA



Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:



İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.



Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile Ankara 10. İdare Mahkemesi'nin 18/05/2011 tarih ve E:2010/1496, K:2011/910 sayılı kararının ONANMASINA, 20.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Üstad öncelikle çok teşekkür ederim. Faydalı ve fazlasıyla bilgilendirici bir cevap olmuş. Davayı, vefat etmiş olan davalıların daha önce sulh hukuk mahkemesinde çıkartılmış olan veraset ilamlarına ulaştıktan sonra açtım. Tabi o kadar basit olmadı. Memurla bir müddet tartıştıktan (memur ilk kez böyle bir şey duyduğunu, ölüye dava açılabildiğini, dava açıldıktan sonra hakimin bize süre vereceğini savunuyordu. Hakim süre verse bile dosya istinafa gittiğinde bu durum istinaf hakimince re'sen gözetilince ne olacak sorusuna ise sessiz kalındı)sonra kalem müdürü kararların çıktılarını vermesini söyleyince mecburen verdi. Bu sayede mirasçıları dava dilekçemizde davalı olarak gösterebildik.

Ama bundan sonra tavsiyenize uyarak nüfus memurlarının bu tutumu karşısında dava açmayı düşünüyorum. Çünkü veraset ilamları çıkartılmamış olsaydı mirasçılara dair bilgileri öğrenmem ve dolayısıyla davayı açmam mümkün olmayacaktı.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tapu İptal ve Tescil Davasında Islah erdincdulger Meslektaşların Soruları 1 16-04-2018 18:01
Tapu İptal ve Tescil Davasında Harç Miktarı JACELYN Meslektaşların Soruları 17 02-06-2017 18:13
tapu tescil davasında tapu masraflarının ödenememiş olması av.altug80 Meslektaşların Soruları 1 19-03-2016 17:04
Tapu İptal ve Tescil Davasında Davanın Kabulü ve Harç İkmali barishc5 Meslektaşların Soruları 2 11-01-2012 14:36
ortaklığın giderilmesi davasında ölmüş kişinin tapu senedinin olması av.ertürkyıldız Meslektaşların Soruları 2 10-03-2010 16:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05345798 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.