Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

zamanaşımına uğramış bono ile genel haciz yolu ile takip

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-01-2010, 10:38   #1
avukathavva

 
Varsayılan zamanaşımına uğramış bono ile genel haciz yolu ile takip

Meslektaşlarım acil yardımınıza ihtiyacım var. Çünkü okumuş olduğum yargıtay kararları kafamı karıştırdı. 15.12.2004 vadeli nakden kaydı içeren bir bono var elimizde ve biz bonadaki alacağın tahsilini istiyoruz. Genel haciz yolu ile takip (Örnek-7) yaptığımız zaman itiraz etmeleri halinde itirazın iptali davası açtığımız durumda müvekkilin borç para verdiğini kanıtlama yükü bize düşüyor bildiğim kadarı ile. Buna ilişkin tanık gösterememe durumumuzda yapmamız nedir? Yemin teklif etme hakkımız var. Yemin haricinde yapabileceğimiz bir şey var mıdır? Yardımlarınızı bekliyorum
Old 08-01-2010, 18:16   #2
armegedon23

 
Varsayılan

Bu durumda iki yol izleyebilirsiniz.
1.Genel haciz yolu ile takip yapar imzaya ititraz edilmez ise borcun olmadığını davalı taraf ispat etmek zorunda kalacaktır.
2. Zamanaşımında uğramış senede dayalı sebepsiz zenginleşme davası açarak ispat külfetini karşı tarafa yıkabilirsiniz.

Genel haciz yolu ile şansınızı deneyin imzaya itiraz olmaz ise güçlü bir delil elde etmiş olacaksınız.Daha sonra sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı itirazın iptali davası açın.İspat yükü yine karşı taraftadır.
Old 11-01-2010, 01:07   #3
avukat.derviş.yıldızoğlu

 
Varsayılan

Genel haciz yolu ile takibe geçin, borca ya da imzaya itiraz gelirse itirazın iptali davası açın, süresi geçmiş senet, adi senet vasfındadır. Hem imzaya hem borca itiraz var ise, borçlunun imza örnekleri bilirkişi incelemesine tabi tutulur, imza borçluya ait çıkarsa, borçlu bu defa borcu ödediğini yazılı delille ispat etmek zorundadır. Çünkü senede karşı senetle ispat zorunluluğu vardır. İspatlayamazsa davayı kazanırsınız %40 icra inkar tazminatını talep etmeyi unutmayın.
Old 11-01-2010, 02:52   #4
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

Zamanaşımına uğramış bir bono "bonoya esas teşkil eden hukuki ilişki" açısından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Bu nedenle zamanaşımına uğramış bir bonoya dayanılarak yapılan icra takibinde borçlunun açıkça imzaya itiraz etmemesi hali "adi senetlerde" olduğu gibi imza ikrarı anlamına gelemeyecektir. Burada ispat yükü yine alacaklıda kalacaktır. Tanık dahil tüm delillerini göstermelidir.

İkinci olarak olayınızda sebepsiz zenginleşme davası zamanaşımı dolmuştur. TTK 664'e göre 3 yıllık zamanaşımı dolduktan sonra 1 yıl içinde açılmalıdır. Aşağıda bu konuyla alakalı bir HGK kararı bulunmaktadır.

Ayrıca Yargıtayın ilginç ve katılmadığım bir kararına denk geldim onuda ekledim.(2. karar) Burada Yargıtay zamanaşımına uğrayan bir bono ile ilamsız takip yapılsa dahi zamanaşımı def'i ile takip bertaraf edilebilir demektedir. Ancak benim kanaatime göre zamanaşımına uğramış bir bono esas ilişki açısından yazılı delil başlangıcıdır ve bu ilişki zamanaşımına uğramadıkça bono yazılı delil başlangıcı niteliğini yitirmez.

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2007/19-132
K:2007/153
T:21.03.2007

İTİRAZIN İPTALİ
ZAMANAŞIMI SÜRESİ

"ÖZET"
BONO HAMİLİ, BK'NIN 61 VD. MADDELERİ UYARINCA SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEHÜKÜMLERİNE GÖRE VADEYİ TAKİP EDEN ÜÇ YILDAN SONRA VE BİR YIL İÇİNDE KEŞİDECİYE MÜRACAAT EDEBİLİR.

6762 s. Yasa m. 644,690,732,778
818 s. Yasa m. 61,66
4721 s. Yasa m. 1

Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 4.Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 02.02.2005 gün ve 2004/230 E- 2005/14 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 24.01.2006 gün ve 2005/4699-2006/356 sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkilinin icra takibinin dayanağı bonoların yetkili hamili bulunduğunu, bonolar zamanaşımına uğradığı için genel haciz yolu ile takibe girişildiğini, TTK.nun 644.maddesi uyarınca davalı keşidecinin sorumluluğunun bulunduğunu, sebepsiz zenginleşmediğini davalının ispatlaması gerektiğini itirazın haksız olduğunu ileri sürmüş ve itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilince alınan ofset baskı makinesi karşılığında peşinat ve lehtarı dava dışı S…. K… olan dava konusu bonoların verildiğini, makine ayıplı çıktığı için bonoların dört yıl süre ile tahsile konulmadığını, zamanaşımına uğrayan bonoların birlikte çalıştıkları kötüniyetli davacıya ciro edilerek takibe girişilmesinin haksız olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, bonolarda da TTK.nun 644.maddesine dayanılarak davacı hamil tarafından davalı keşideci aleyhine sebepsiz iktisap davası açılabileceği, bonoların vade tarihleri ile takip tarihi arasında 3 yıllık süre dolduğu için hamilin kambiyo hukukuna dayalı takip hakkını kaybettiği ancak BK.nun 66.maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresinde takibe girişildiğinden davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı, dosya kapsamından davalının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı hususunun anlaşıldığı gerekçesi ile faiz talebi yönünden alınan bilirkişi raporu da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, takibin 1.483.000.000 TL.asıl alacak, 2.721.183.746 TL.işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.204.183.746 TL. üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte devamına, hükmolunan miktarın %40'ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

TTK.nun 690.maddesinde 644.madde yazılı olmadığından, poliçeler hakkında uygulanması gereken 644.maddenin bonolar hakkındaki dava ve takiplere uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

Bu itibarla,davacı ancak genel hükümler dairesinde haksız iktisap kurallarına göre dava açabilir. Mahkemece bu yönlerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, bonoya dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı; keşidecisi davalı olan 5 adet bononun hamili olduğunu, bonoların ibraz süresi geçtiğinden ilamsız icra takibi yaptıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini, kambiyo senedine dayalı olarak müracaat hakkını yitirdiğinden, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan alacaklı bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, sebepsiz zenginleşmediğini, senetlerin zamanaşımına uğradığını cevaben bildirmiştir.

Mahkemece; bonolarda zamanaşımı süresinin dolduğu, davacı-yetkili hamilin kambiyo hukukuna dayalı takip hakkını kaybettiği ancak, BK.m.66'da öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde takibe giriştiğinden, davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı, ayrıca süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı açıklanarak; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Özel Dairece; Poliçeler hakkında uygulanması gereken TTK.m.644'ün bonolar hakkında uygulanamayacağı, davacının ancak genel hükümlere ve haksız iktisap kurallarına göre dava açabileceği açıklanarak karar bozulmuş, mahkemece ilk hükümde direnilmiştir.

Uyuşmazlık;Türk Ticaret Kanununun poliçelere uygulanacak 644.maddesinin bonolarda uygulanacak hükümleri gösteren 690.maddesine atıf yapmamış olması karşısında; bu durumun bir unutma sonucu olup olmadığı, dolayısıyla bono hamilinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak üç yıldan sonraki bir yıl içerisinde keşideciye başvuru imkanının bulunup bulunmadığı, noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtelim ki, icra takibine konu edilen bonolar, 15.06.2000 ila 15.01.2001 vade tarihlerini taşımakta olup, üç yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu ve icra takibinin üç yılı takip eden bir yıl içinde açıldığı konusunda yerel mahkeme ile Yüksek Daire arasında bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır.

Türk Ticaret Kanununun 644.maddesinin bonolarda da uygulanması gerekip gerekmediği konusunda öğretide;Prof.Dr.Hayri Domaniç bonolara uygulanacak poliçe hükümleri arasında TTK.nun 644.maddesine atıf yapılmamasının kanunumuzun bir noksanı ve haksızlık olduğunu, poliçe de ikinci derecede sorumlu bulunan keşidecinin haksız iktisap kurallarına dayanılarak dava edilebilmesi doğrultusunda, bononun asli borçlusu olan keşidecinin dava edilmesinin evleviyet icabı mümkün olduğunu, hamilin haklarını kaybetmesini haklı gösteren bir sebep düşünülemeyeceğini ve bu durumun kanunumuzun ve İsviçre Kanununun teknik bir hata ve noksanı olduğunu açıklamaktadır. (Kıymetli Evrak Hukuk ve Uygulaması, TTK.Şerhi-IV, 1990 Bası, s:485-486).

Prof.Dr.Reha Poroy ve Prof.Dr.Ünal Tekinalp; bono düzenleyene karşı kambiyo talep hakkı zamanaşımına uğrarsa, haksız zenginleşme kuralları uyarınca müracaat etmesinin doğru olacağını, bu nedenle anılan hükümlerin bonolara da uygulanacağının kabul edildiğini ifade etmektedirler. (Poroy/Tekinalp Kıymetli Evrak Hukuk Esasları 15 Bası s.238).

Prof.Dr.Yaşar Karayalçın T.T.K.nun 644.maddesinin bonolara da uygulanacağı görüşündedir.(Ticari Senetler, s.348).

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; öğretideki baskın görüş, TTK.nun 644.maddesinin bonolara da uygulanması gerektiği, yönünde olup, Yargıtay'ın ağırlıklı uygulaması da aynı yöndedir.

Gerek mehaz İsviçre Kanununda, gerekse Türk Ticaret Kanununda bonolara uygulanmak üzere, poliçe hükümlerine atıf yapan 690.maddede sebepsiz iktisaba ilişkin 644.maddenin zikredilmemiş olmasının, bilinçli ve kasıtlı bir davranış olmayıp bir kanun tekniği noksanlığı, bir unutma sorunu olduğu kabul edilmek icap eder.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısında, mevcut kanundaki eksiklik giderilmiş ve poliçede sebepsiz zenginleşme hükümlerini gösteren 732 maddeye, 778/1-d bendinde gönderme yapılmış ve gerek öğreti, gerekse Yargıtay'daki baskın görüşü kanun maddesi olarak düzenlemiştir.

Buraya kadar yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere bonolarda uygulanacak poliçe hükümlerini gösteren maddede atıf yapılmamış olmasının, bilinçli ve kasıtlı bir davranış değil, unutma-sonucu olduğunun kabulü gerekmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1.maddesinin 3.fıkrası uyarınca "hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır" aynı maddenin 2.fıkrasına göre ise "kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir". denmektedir. Bu hükme göre burada mevcut olan boşluğun doldurulması gerekir.

Poliçelerde, kabul eden ve keşidecinin sorumluluğu ile bonolardaki borçlu keşidecinin sorumlulukları aynı nitelikte sayılmaktadır. Çünkü, bonoyu düzenleyen tıpkı poliçede senedi kabul eden muhatap gibi sorumludur.

Yukarıda açıklanan bilimsel görüşler ile Yargıtay'ın ağırlıklı uygulaması birlikte düşünülerek yapılan değerlendirme sonunda; bono hamilinin B.K.nun 61 vd.maddeleri uyarınca nedensiz zenginleşme hükümlerine göre keşideciye müracaat edebileceğinin kabul edilmesi gerekir. Özellikle TTK'nun 690.maddesinde, 644.maddeye göndermede bulunulmamış olmasının makul bir izahının yapılması mümkün olmadığından, dava konusunu bonolarla ilgili olarak, vadeyi takip eden üç yıldan sonra sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ve bir yıl içinde borçluya başvurması gerekir. Bu itibarla bonolara uygulanacak poliçe hükümlerinin arasında 644.maddenin yer almamasının, kanun koyucunun bilinçli bir tercihi değil bir unutma sonucu olduğu ve anılan maddenin bonolara da uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu konu, Yüksek Hukuk Genel Kurulunun 28.03.2001 gün, E 19-20, K 310 kararıyla gündeme gelmiş ve bono hamilinin B.K.nun 61 vd.maddeleri uyarınca nedensiz zenginleşme hükümlerine göre keşideciye müracaat edebileceği kabul edilmekte ve özellikle doktrinde TTK'nun 690 maddesinde, 644 maddeye göndermede bulunulmamış olmasının makul bir izahının yapılamayacağının vurgulandığı belirtilerek, dava konusunu bonolarla ilgili olarak, vadeyi takip eden üç yıldan sonra sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ve bir yıl içinde borçluya başvurması gerektiği belirtilerek aynı yöndeki doktrin ile uygulamadaki baskın görüş desteklenmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.12.1969 gün ve 1966/T-1131-860 sayılı ilamı da aynı yöndedir.)

Hal böyle olunca, mahkemenin bonolarda üç yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonraki bir yıl içinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak alacak davası açabileceğine ilişkin yerel mahkemenin direnme hükmü doğrudur. Ne var ki, mahkeme kararının esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairesine gönderilmesi gerekir.

S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin bonolarda sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak lehtarın keşideciye başvuru hakkının olduğu yönündeki direnme kararı doğru olmakla birlikte, işin esasına yönelik olan davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 19.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 21.03.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Kaynak:YKD KASIM 2007



T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

E:2008/10735
K:2008/13716
T:23.06.2008

Bonoda Zamanaşımı

Özet
Zamanaşımı gerçekleşen bono için genel haciz yolu ile takip yapılması halinde de uygulanacak zamanaşımı süresi üç yıldır.

818 s. Yasa m. 661,688,690

Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Takip dayanağı bono TTK'nın 688. maddesindeki unsurları taşıyan kambiyo senedi niteliğindedir. Bu senette 01.04.1999 vade tarihi nazara alındığında, 13.06.2007 tarihinde TTK'nın 661. maddesinde öngörülen üç yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra takip başlatıldığı görülmüştür. Alacaklının kambiyo senedi vasfındaki bu bono ile ilgili genel haciz yolu ile takip yapması TTK'nın 690. maddesi göndermesiyle bonolarda da uygulanması gereken aynı Kanun'un 661. maddesini bertaraf edemez. Bir başka anlatımla, zamanaşımı gerçekleşen bono için genel haciz yolu ile takip yapılması halinde dahi uygulanacak zamanaşımı süresi üç yıl olduğundan ve borçlu da açıkça İcra Dairesine yaptığı itirazında zamanaşımı itirazında bulunduğunda, mahkemece itirazın kaldırılması isteminin reddine karar vermek gerekirken istemin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 23.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 11-01-2010, 09:50   #5
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Sayın Büyükavcı,elbette bononun verilmesine neden olan temel ilişki zamanaşımına uğramadıkça yazılı delil başlangıcı niteliği devam edecektir.Ancak ikinci karara konu olayda alıntı yapılan karar metninden davacının temel ilişkiye dayanmak istediğine dair herhangi bir husus yer almamakta.Belki de uygulamada zaman zaman karşılaşıldığı üzere, alacaklı zamanaşımına uğramış kambiyo senediyle ilamsız takip yapıp daha sonra itirazın kaldırılması aşamasında muhtemelen bilgisizlik sonucu davasını yine kambiyo senedine -temel ilişkiye değil-dayandırıp başka da bir delil sunmayıp hakimden zamanaşımına uğramış senetle hüküm kurmasını beklemiş olabilir.Bu halde davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gayet doğaldır.
Old 11-01-2010, 11:51   #6
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1. Zamanaşımına uğrayan bono hakkında temel ilişkiye dayanmayan (salt bonoya dayalı olarak) yapılan genel takip de 3 yıllık zamanaşımına tabi olur.

2. Alacaklı icra takibinde veya itirazın iptali davasında yahut doğrudan açacağı alacak davasında temel ilişkiye dayanmışsa zamanaşımı temel ilişkinin tabi olduğu süreye göre hesaplanır. ( örneğin ödünç verme, karz ilişkilerinde 10 yıl)

3. Açılacak itirazın iptali veya doğrudan alacak davasında imzası inkar edilmeyen fakat zamanaşımına uğrayan bono yazılı delil başlangıcı sayılır. İspat yükü davacıya ait olup iddia tanık ve yemin dahil üzere her türlü delille ispatlanabilir.

4.Temel ilşkiye dayalı olarakaçılan davada zamanaşımı süresi temel ilşkinin tabi olduğu zamanaşımı süresidir. (ödünç verme ,karz ilşkilerinde 10 yıl gibi).
Buna karşın ciro yoluyla hamil olan kişinin keşideci aleyhine açacağı davada
temel ilişki mevcut olmadığından davacı ancak sebepsiz zenginleşmeye dayanabileceğinden 1 yıllık zamanaşımı süresi bu gibi hallerde uygulanır.
Diye düşünüyorum.
Old 12-01-2010, 13:19   #7
avukathavva

 
Varsayılan

Meslektaşlarım vermiş olduğunuz cevaplardan dolayı hepinize teşekkür ederim. Ben zamanaşımına uğramış bono ile genel haciz yolu ile icra takibi yapıp daha sonra yapılacak olan itiraza göre yol izlemeye karar vermiştim ki; okumuş olduğum bir yargıtay kararı kafamı karıştırdı. Kararı aşağıda gönderiyorum. Bu durumda ne yapmalıyım? yorumlarınızı bekliyorum.

Bu çıktı Dominant Mevzuat ve İçtihat programından alınmıştır.

YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
Tarih : 21.01.2002
Esas No : 2002/190
Karar No : 2002/843


6762 - TÜRK TİCARET KANUNU (TTK) 661 / 688 / 690

ÖZET
TAKİP DAYANAĞI BONO KAMBİYO SENEDİ VASFINDADIR. VADEDEN İTİBAREN 3 YIL GEÇMEKLE BONO ZAMANAŞIMINA UĞRAR. BU AŞAMADAN SONRA ALACAKLI ZAMANAŞIMINA UĞRAYAN BONOYA DAYALI OLARAK GENEL HACİZ YOLUYLA TAKİP YAPAMAZ. SOMUT OLAYDA, BONOYA DAYALI KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS YOLLA YAPILAN TAKİP, BONONUN ZAMANAŞIMINA UĞRAMASI NEDENİYLE İCRA TETKİK MERCİİ HAKİMLİĞİ KARARI İLE GERİ BIRAKILMIŞTIR. GENEL HACİZ YOLUYLA TAKİP İSE MÜKERRERLİK NEDENİYLE İPTAL EDİLMİŞTİR. BU DURUMDA İTİRAZIN KALDIRILMASI TALEBİNİN REDDİ GEREKİR.

DAVA : Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Takip dayanağı bono Türk Ticaret Kanununun 688. maddesinde açıklanan koşulları taşıdığından kambiyo senedi vasfındadır. Alacaklının dayanak senetle ilgili yapmış olduğu kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile 2000/5591 sayılı takip, İzmir 5. İcra Tetkik Mercii Hakimliğinin 2000/1120-1035 sayılı kararı ile bononun zamanaşımına uğradığından bahisle geri bırakılmıştır. TTK.'nun 690. maddesi göndermesi ile bonolarda da uygulanması gereken 661. maddesi gereğince vadeden itibaren 3 yıl geçmiş olmakla bono zamanaşımına uğramıştır. Bu aşamadan sonra alacaklının genel haciz yolu ile dayanak bono ile ilgili takip yapmasına yasal olanak yoktur. Ayrıca 29.11.2001 tarih 2001/647 esas sayılı merci kararı ile 2001/14159 sayılı genel haciz yolu ile yapılan takibin mükerrerlik nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Mercice açıklanan her iki husus göz ardı edilerek alacaklı isteminin reddine karar vermek gerekirken imza inkar edilmediğinden bahisle itirazın kaldırılması isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarı da yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 21.1.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-01-2010, 13:38   #8
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

Sayın avukathavva,

Yukarıda vermiş olduğunuz Yargıtay kararı istikrar kazanmış bir karar değil sanırım.

Aşağıdaki HGK kararı zamanaşımına uğramış bir bonoya dayanılarak yapılan takibe itiraz halinde itirazın iptali davası açılabileceği, bu davada bononun yazılı delil başlangıcı kabul edileceği ve temel ilişkinin tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği, bunun üzerine davalının ödeme iddiasını ispat etmesi gerektiği vurgulanmaktadır.


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2008/3-159
K:2008/158
T:20.02.2008

KIYMETLİ EVRAK HUKUKU
ZAMANAŞIMINA UĞRAYAN BONO
YAZILI DELİL BAŞLANGICI
ZAMANAŞIMINA UĞRAYAN BONODA TANIK DELİLİNE DAYANMA
TARAFLARIN KANIT YÜKÜMÜ

Özet
Ticaret Kanunu hükümleri bakımından zamanaşımına uğrayan bono, temel borç ilişkisi yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup, temel borç ilişkisinin varlığı tanık delili ile kanıtlanabilir. Bu konuda ispat yükümlülüğü davacıya düşer. Davacı taraf temel borç ilişkisini kanıtlamış ise, davacı taraf borcu ödemiş olduğunu ispatlamakla yükümlüdür.

6762 s. Yasa m. 661

Taraflar arasındaki "İtirazın İptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yerköy Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.08.2006 gün ve 180-305 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21.11.2006 gün ve 2006/14874-15767 sayılı ilamı ile;
(...Davacı dilekçesinde, davalı ile aralarında araç alım-satımından kaynaklanan bir alışveriş nedeni ile senet düzenlendiğini, ancak senedin zamanaşımına uğraması nedeni ile davalı aleyhine adi takip yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile %40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında, davacıdan araç satın almadığını, kaldı ki araç satış işlemlerinin noterde yapılması gerektiğini ifade etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
MK m. 6 gereği "kural olarak herkes iddiasını ispat etmekle mükelleftir" taraflar arasındaki senet zamanaşımına uğradığı için, artık taraflar arasındaki temel hukuki ilişkiye inilmesi gerekecektir.
Davalı taraf, davacıyla aralarındaki hukuki ilişkiyi (davacıdan araç satın aldığını) inkar ettiğine göre ispat yükü davacıya aittir. Davacı davalıya araç sattığını ve dava konusu alacağında bu satıştan kaynaklandığını ispat etmekle yükümlüdür. Her ne kadar yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıkları taraflar arasında araba alım satımı yapıldığına ilişkin beyanda bulunmuşlarsa da miktar itibariyle olayda tanık dinlenemeyeceği ve davacının da dilekçesinde yemin deliline dayandığının anlaşılması karşısında davacı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak, yaptırılacak yeminin sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla yapılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı Süleyman, davalı ile aralarında yaptıkları araç satım sözleşmesi nedeniyle davalının kendisine senet verdiğini ancak süresinde ödemediğini, bu nedenle zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla icra takibi yaptığını ancak davalının haksız şekilde borca itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Yakup davayı kabul etmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Yerel Mahkeme "Zamanaşımına uğramış bono yazılı delil başlangıcı sayılır. Bononun dayandığı alt ilişkinin varlığı tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Davacı dinlettiği tanıkları aracılığı ile davalı ile arasındaki alt ilişkiyi yani araç alım satımını ve bononun bu nedenle alındığını ispatlamıştır. Davalı vekiline delil ibrazı için süre verilmiş ve davalı vekili yalnızca tanık deliline başvurarak mahkemede bu tanıkları, taraflar arasında bononun verilmesine esas alım satımın olmadığını ispatlamak için dinletmek istediğini beyan etmiş, menfi bir durumun ispatı mümkün olmadığından, davalının tanık dinletme talebi reddedilmiş, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir." gerekçesi ile davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına karar vermiş; davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuş; Yerel Mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Türk Ticaret Kanunu'nun 661. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulunun 4.4.2007 gün ve 2007/13-153 E.,2007/183 sayılı kararında da benimsendiği gibi "Zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir."
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 292. maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcı mevcut ise, tanık dinlenmesi mümkündür.
Görülmekte olan davada, davacı zamanaşımına uğrayan bonoya dayalı olarak davalı ve kardeşi hakkında genel haciz yoluyla icra takibi yapmış ancak davalının itirazı üzerine takip durmuştur.
Bu durumda davacı taraf, aralarındaki temel ilişkinin varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Belirtildiği üzere, takip dayanağı zamanaşımına uğramış bono, temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup davacı tarafın buna dayalı olarak tanık dinletme hakkı bulunmaktadır.
Davacı dinletmiş olduğu tanıklar ile taraflar arasındaki temel ilişkinin varlığını ve senedin bu, nedenle verilmiş olduğunu kanıtlamıştır.
O halde artık; senet üzerinde yazılı bedeli ödediğini ispat etmesi gereken davalıdır.
Davalı dava konusu alacak miktarını tanıkla ispat edemeyeceği gibi bu konuda tanıkta dinletemez. Davalı vekili başka delilde göstermemiştir. Ayrıca, yemin deliline de dayanmamıştır. Açıklanan nedenlerle senet üzerindeki bedeli ödediğini ispat edememiştir.
Direnme kararı bu sebeplerle doğru olup onanması gerekir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 86,00 YTL harcın temyiz edenden alınmasına 20.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak:İstanbul Barosu Dergisi 2009/1
Old 12-01-2010, 16:34   #9
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Sayın Havva,eklediğiniz karar, kararı veren dairenin bu konudaki istikrar kazanmış içtihadı ile çelişen bir karar olduğu gibi,HGK'nun da aksi yönde kararları mevcuttur.
Yine de kafanızdaki soru işaretlerini gidermek adına,eğer takip talebine bonoya yazılı delil başlangıcı olarak dayandığınızı ve açıkça temel ilişkiden doğan alacağı talep ettiğinizi belirtir bir cümle eklediğinizde bu sakınca ortadan kalkacaktır.
Old 12-01-2010, 18:28   #10
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Genel takipte salt zamanaşımına tabi bonoya dayanır , temel borç ilişkisine dayanmazsanız ve itiraza karşı itirazın iptali yoluna gitmez, itirazın kaldırılması yoluna giderseniz 12.HD.sinin içtihatı ile karşılaşırsınız ve itirazın kaldırılması talebiniz zamanaşımı nedeniyle ret edilir.

Bunun nedeni itirazın kaldırılması taleplerinin için esası ile ilgili bir dava niteliğinde olmadığı ve itirazın kaldırılması talebini inceleyen İcra Hakimliğinin takipdeki iddia ve savunma ile bağlı olduğu, İcra mahkemesinde yeni bir vakıa ileriye sürülemeyeceği ,yazılı delil başlangıcını ve temel borç ilişkisini araştırmaya tanık dinlemeye yetkili olmadığı hususudur.

Ne yapmak gerekir. (sebepsiz zenginleşme davasının da 1 yıllık zamanaşımına uğradığı varsayıldığında ) Birincisi genel takipde bono ile birlikte temel borç ilişkisini teskil eden olaya da yer vermek gerekir. İkincisi itiraz halinde itirazın kaldırılmasını istemek değil genel mahkeme de itirazın iptalini dava etmek veya bağımsız alacak davası açmak gerekir. İtirazın iptali davası bağımsız bir dava niteliğinde olduğundan icra takibinde temel ilişkiye dayanılmasa dahi , itirazın iptalinde yeni iddia ve savunmaya yer verilerek temel ilşkiye bu davada dayanılabilir. Bu davada zamanaşımı süresi temel ilşkinin tabi olduğu süredir.(ödünç verme , karz ilişkisinde 10 yıl)Açılacak itirazın iptali veya doğrudan alacak davasında imzası inkar edilmeyen fakat zamanaşımına uğrayan bono yazılı delil başlangıcı sayılır. İspat yükü davacıya ait olup iddia tanık ve yemin dahil üzere her türlü delille ispatlanabilir.

Bu konulara ilk cevabımızda da özetle yer vermiş idik.
Old 12-01-2010, 19:33   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukathavva
Meslektaşlarım acil yardımınıza ihtiyacım var. Çünkü okumuş olduğum yargıtay kararları kafamı karıştırdı. 15.12.2004 vadeli nakden kaydı içeren bir bono var elimizde ve biz bonadaki alacağın tahsilini istiyoruz. Genel haciz yolu ile takip (Örnek-7) yaptığımız zaman itiraz etmeleri halinde itirazın iptali davası açtığımız durumda müvekkilin borç para verdiğini kanıtlama yükü bize düşüyor bildiğim kadarı ile. Buna ilişkin tanık gösterememe durumumuzda yapmamız nedir? Yemin teklif etme hakkımız var. Yemin haricinde yapabileceğimiz bir şey var mıdır? Yardımlarınızı bekliyorum

Düşünceme göre, bono şeklen unsurları tamam bir bono ise, zamanaşımına uğramış olsa bile zamanaşımı def'inde bulunulmadıkça geçerli bir bono gibi işleme tabi olur ve bu bağlamda Kambiyo Senetlerine özgü takip yapmanıza engel olmaz.

Bono borçlusu zamanaşımı definde bulunursa bu durumda icra takibi geri bırakılır.

Zamanaşımına uğramış çek bildiğiniz üzere yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilir. Bu durumda alacaklının iki seçeneği olur,

a) Genel Mahkemede temel ilişkiye dayanarak alacak davası açmak,
b) Genel mahkemede TTK.644. madde dairesinde sebepsiz zenginleşme davası açmak

Genel Mahkemede TTK.644. maddeye göre sebepsiz zenginleşme davası açılması vadeden itibaren 3+1 yıl dolduğu için somut olaydaki 15.12.2004 vade tarihli bono için (Eğer daha önce icra takibi yapılıp, zamanaşımı kesilmemiş ve tekrar zamanaşımına uğramamış ise) mümkün görülmemektedir. Bu konuda THS Şerhindeki http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=3198 şerhine bakınız.

Bu durumda tek yol genel mahkemede temel ilişkiye dayanarak alacak davası açmaktır. Yazılı delil başlangıcı olan bonoyu herhangi bir (Tanık gibi) takdiri delille güçlendirebilirsiniz.

(Diye düşünüyorum)
Old 12-01-2010, 21:57   #12
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Düşünceme göre, bono şeklen unsurları tamam bir bono ise, zamanaşımına uğramış olsa bile zamanaşımı def'inde bulunulmadıkça geçerli bir bonu gibi işleme tabi olur ve bu bağlamda Kambiyo Senetlerine özgü takip yapmanıza engel olmaz.

Bono borçlusu zamanaşımı definde bulunursa bu durumda icra takibi geri bırakılır.

Zamanaşımına uğramış çek bildiğiniz üzere yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilir. Bu durumda alacaklının iki seçeneği olur,

a) Genel Mahkemede temel ilişkiye dayanarak alacak davası açmak,
b) Genel mahkemede TTK.644. madde dairesinde sebepsiz zenginleşme davası açmak

Genel Mahkemede TTK.644. maddeye göre sebepsiz zenginleşme davası açılması vadeden itibaren 3+1 yıl dolduğu için somut olaydaki 15.12.2004 vade tarihli bono için (Eğer daha önce icra takibi yapılıp, zamanaşımı kesilmemiş ve tekrar zamanaşımına uğramamış ise) mümkün görülmemektedir. Bu konuda THS Şerhindeki http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=3198 şerhine bakınız.

Bu durumda tek yol genel mahkemede temel ilişkiye dayanarak alacak davası açmaktır. Yazılı delil başlangıcı olan bonoyu herhangi bir takdiri delille güçlendirebilirsiniz. (Tanık gibi)

(Diye düşünüyorum)
Bir ufak husus dışında doğru çözüm diye düşünüyorum:Sebepsiz zenginleşmeye dayalı dava mümkündür,ancak sizin de kambiyo takibi yapılması ihtimalinde haklı olarak belirttiğiniz gibi,bu halde de bu kez borçlunun 1 yıllık zamanaşımı süresini defi olarak ileri sürmemesi şartıyla.İleri sürüldüğü takdirde dava reddolacağından teorik olarak davanın açılması mümkün olmakla birlikte pratikte temel ilişkiye dayanmak yerinde olacaktır.
Old 10-06-2015, 11:37   #13
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Şimdi araştırırken işe yarayacak bir karar daha buldum ve paylaşmak istedim. Yukarıda sunulan HGK kararına ek olarak bu karar sorunun çözümüne götürüyor zannımca.

Kısaca özetlemek gerekirse; zamanaşımına uğramış bir senet yada çek söz konusu olduğunda; aradaki temel ilişkiyi belirtir şekilde bir icra takibi yapılacak, itiraz halinde iptali davası açılacak, bu davada zamanaşımına uğramış senet yazılı delil başlangıcı kabul edilerek temel ilişki tabnık dahil her türlü delille ispatlanabilecek.

Ancak bu yöntem; sadece Lehdarın hamile karşı açacağı davada uygulanabilir. Çünkü cirantalara karşı temel ilişki iddasında bulunulamayacağından, ancak yazılı delille ispat etmek mümkündür.



T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2010 / 11117
Karar: 2010 / 16541
Karar Tarihi: 14.10.2010

ÖZET: Davacı, davalıya borç para verdiğini ve buna karşılık bono aldığını, vadesi geldiği halde borcun ödenmediğini ve bu borcun takibe dayanak bono ile yenilendiğini, tahsili için girişilen takibe itirazın iptali ile inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, dinlenen tanık beyanlarının taraflar arasındaki borç ilişkisini gösterdiği dikkate alınmaksızın, kardeşi olması sebebiyle beyana itibar edilmeyerek, davanın reddi cihetine gidilmesi doğru değildir.(2004 S. K. m. 67)

Dava: Dava dilekçesinde 818,06 EURO alacak ve fer'ileri için takibe itirazın iptali, inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Kara: Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı vekili dilekçesinde; davalıya borç para verdiğini ve buna karşılık bono aldığını, vadesi geldiği halde borcun ödenmediğini ve bu borcun takibe dayanak bono ile yenilendiğini, tahsili için girişilen takibe itirazın iptali ile inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı cevabında, alacağa konu senedin zamanaşımına uğradığını, senet tarihinde Alman Markı Para Biriminin olmadığını, davacıya böyle bir senet vermediğini, imzayı kabul etmediğini belirterek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; davacının dayandığı zamanaşımına uğramış senedin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, davacının temel ilişkinin ödünç akdinden kaynaklandığının ispatı yönünde yeminsiz dinlenen tanığın, kardeşi olması nedeniyle beyanına itibar edilmediği, davacının yemin deliline de dayanmayacağını beyan etmesi karşısında ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir.

Seydişehir İcra Müdürlüğünün 2007/571 sayılı takip dosyası ile davacı tarafından 818,06 Euro alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, takipte borcun sebebi olarak 20.1.2003 tanzim, 20.1.2004 ödeme tarihli senet gösterildiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece, senedin yazılı delil başlangıcı olduğuna yönelik saptamasında bir isabetsizlik yoktur.

Ancak, yargılamada dinlenen davacı tanıklarından M.O.; davacıdan 7-8 yıl önce borç para istediğini,davacının da parasını İ.'e (davalı) verdiğini söyleyerek kendisine para vermediğini beyan etmiştir. Tanık olarak yeminsiz dinlenen davacının kardeşi ise; <İ.'in araba borcu için davacı kardeşinden borç istediğini onun da 1600 DM borç para verdiğini, bu parayı alamadığını, bunun üzerine İ.'in davacıya borcu kadar kredi çekmesini, taksitleri kendisinin ödeyeceğini söylediğini, davacının krediyi çektikten sonra taksitleri İ. ödemeyince yine kendisinin ödediğini, ödünç verme olayının 7-8 yıl, kredi çekmenin ise 1,5-2 yıl önce olduğunu, davacının i. den aldığı senedin kendisinde olduğunu söylediğim> beyan etmiştir.

Mahkemece, dinlenen tanık beyanlarının taraflar arasındaki borç ilişkisini gösterdiği dikkate alınmaksızın, kardeşi olması sebebiyle beyana itibar edilmeyerek, davanın reddi cihetine gidilmesi doğru değildir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince bozulmasına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 21-04-2017, 11:22   #14
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:

Zamanaşımına uğramış çek bildiğiniz üzere yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilir. Bu durumda alacaklının iki seçeneği olur,

a) Genel Mahkemede temel ilişkiye dayanarak alacak davası açmak,

Bu durumda, (olayımızda bono) genel mahkemede açılan davada faizin başlangıcı zamanaşımına uğramış bononun vadesi sayılabilir mi ? Zamanaşımına uğramış bono yönünden faiz avans faizi olabilir mi?
Old 24-04-2017, 12:21   #15
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2007/19-132
K:2007/153
T:21.03.2007

İTİRAZIN İPTALİ
ZAMANAŞIMI SÜRESİ

"ÖZET"
BONO HAMİLİ, BK'NIN 61 VD. MADDELERİ UYARINCA SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEHÜKÜMLERİNE GÖRE VADEYİ TAKİP EDEN ÜÇ YILDAN SONRA VE BİR YIL İÇİNDE KEŞİDECİYE MÜRACAAT EDEBİLİR.

6762 s. Yasa m. 644,690,732,778
818 s. Yasa m. 61,66
4721 s. Yasa m. 1

Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 4.Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 02.02.2005 gün ve 2004/230 E- 2005/14 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 24.01.2006 gün ve 2005/4699-2006/356 sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkilinin icra takibinin dayanağı bonoların yetkili hamili bulunduğunu, bonolar zamanaşımına uğradığı için genel haciz yolu ile takibe girişildiğini, TTK.nun 644.maddesi uyarınca davalı keşidecinin sorumluluğunun bulunduğunu, sebepsiz zenginleşmediğini davalının ispatlaması gerektiğini itirazın haksız olduğunu ileri sürmüş ve itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilince alınan ofset baskı makinesi karşılığında peşinat ve lehtarı dava dışı S…. K… olan dava konusu bonoların verildiğini, makine ayıplı çıktığı için bonoların dört yıl süre ile tahsile konulmadığını, zamanaşımına uğrayan bonoların birlikte çalıştıkları kötüniyetli davacıya ciro edilerek takibe girişilmesinin haksız olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, bonolarda da TTK.nun 644.maddesine dayanılarak davacı hamil tarafından davalı keşideci aleyhine sebepsiz iktisap davası açılabileceği, bonoların vade tarihleri ile takip tarihi arasında 3 yıllık süre dolduğu için hamilin kambiyo hukukuna dayalı takip hakkını kaybettiği ancak BK.nun 66.maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresinde takibe girişildiğinden davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı, dosya kapsamından davalının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı hususunun anlaşıldığı gerekçesi ile faiz talebi yönünden alınan bilirkişi raporu da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, takibin 1.483.000.000 TL.asıl alacak, 2.721.183.746 TL.işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.204.183.746 TL. üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte devamına, hükmolunan miktarın %40'ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

TTK.nun 690.maddesinde 644.madde yazılı olmadığından, poliçeler hakkında uygulanması gereken 644.maddenin bonolar hakkındaki dava ve takiplere uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

Bu itibarla,davacı ancak genel hükümler dairesinde haksız iktisap kurallarına göre dava açabilir. Mahkemece bu yönlerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, bonoya dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı; keşidecisi davalı olan 5 adet bononun hamili olduğunu, bonoların ibraz süresi geçtiğinden ilamsız icra takibi yaptıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini, kambiyo senedine dayalı olarak müracaat hakkını yitirdiğinden, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan alacaklı bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, sebepsiz zenginleşmediğini, senetlerin zamanaşımına uğradığını cevaben bildirmiştir.

Mahkemece; bonolarda zamanaşımı süresinin dolduğu, davacı-yetkili hamilin kambiyo hukukuna dayalı takip hakkını kaybettiği ancak, BK.m.66'da öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde takibe giriştiğinden, davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı, ayrıca süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı açıklanarak; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Özel Dairece; Poliçeler hakkında uygulanması gereken TTK.m.644'ün bonolar hakkında uygulanamayacağı, davacının ancak genel hükümlere ve haksız iktisap kurallarına göre dava açabileceği açıklanarak karar bozulmuş, mahkemece ilk hükümde direnilmiştir.

Uyuşmazlık;Türk Ticaret Kanununun poliçelere uygulanacak 644.maddesinin bonolarda uygulanacak hükümleri gösteren 690.maddesine atıf yapmamış olması karşısında; bu durumun bir unutma sonucu olup olmadığı, dolayısıyla bono hamilinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak üç yıldan sonraki bir yıl içerisinde keşideciye başvuru imkanının bulunup bulunmadığı, noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtelim ki, icra takibine konu edilen bonolar, 15.06.2000 ila 15.01.2001 vade tarihlerini taşımakta olup, üç yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu ve icra takibinin üç yılı takip eden bir yıl içinde açıldığı konusunda yerel mahkeme ile Yüksek Daire arasında bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır.

Türk Ticaret Kanununun 644.maddesinin bonolarda da uygulanması gerekip gerekmediği konusunda öğretide;Prof.Dr.Hayri Domaniç bonolara uygulanacak poliçe hükümleri arasında TTK.nun 644.maddesine atıf yapılmamasının kanunumuzun bir noksanı ve haksızlık olduğunu, poliçe de ikinci derecede sorumlu bulunan keşidecinin haksız iktisap kurallarına dayanılarak dava edilebilmesi doğrultusunda, bononun asli borçlusu olan keşidecinin dava edilmesinin evleviyet icabı mümkün olduğunu, hamilin haklarını kaybetmesini haklı gösteren bir sebep düşünülemeyeceğini ve bu durumun kanunumuzun ve İsviçre Kanununun teknik bir hata ve noksanı olduğunu açıklamaktadır. (Kıymetli Evrak Hukuk ve Uygulaması, TTK.Şerhi-IV, 1990 Bası, s:485-486).

Prof.Dr.Reha Poroy ve Prof.Dr.Ünal Tekinalp; bono düzenleyene karşı kambiyo talep hakkı zamanaşımına uğrarsa, haksız zenginleşme kuralları uyarınca müracaat etmesinin doğru olacağını, bu nedenle anılan hükümlerin bonolara da uygulanacağının kabul edildiğini ifade etmektedirler. (Poroy/Tekinalp Kıymetli Evrak Hukuk Esasları 15 Bası s.238).

Prof.Dr.Yaşar Karayalçın T.T.K.nun 644.maddesinin bonolara da uygulanacağı görüşündedir.(Ticari Senetler, s.348).

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; öğretideki baskın görüş, TTK.nun 644.maddesinin bonolara da uygulanması gerektiği, yönünde olup, Yargıtay'ın ağırlıklı uygulaması da aynı yöndedir.

Gerek mehaz İsviçre Kanununda, gerekse Türk Ticaret Kanununda bonolara uygulanmak üzere, poliçe hükümlerine atıf yapan 690.maddede sebepsiz iktisaba ilişkin 644.maddenin zikredilmemiş olmasının, bilinçli ve kasıtlı bir davranış olmayıp bir kanun tekniği noksanlığı, bir unutma sorunu olduğu kabul edilmek icap eder.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısında, mevcut kanundaki eksiklik giderilmiş ve poliçede sebepsiz zenginleşme hükümlerini gösteren 732 maddeye, 778/1-d bendinde gönderme yapılmış ve gerek öğreti, gerekse Yargıtay'daki baskın görüşü kanun maddesi olarak düzenlemiştir.

Buraya kadar yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere bonolarda uygulanacak poliçe hükümlerini gösteren maddede atıf yapılmamış olmasının, bilinçli ve kasıtlı bir davranış değil, unutma-sonucu olduğunun kabulü gerekmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1.maddesinin 3.fıkrası uyarınca "hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır" aynı maddenin 2.fıkrasına göre ise "kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir". denmektedir. Bu hükme göre burada mevcut olan boşluğun doldurulması gerekir.

Poliçelerde, kabul eden ve keşidecinin sorumluluğu ile bonolardaki borçlu keşidecinin sorumlulukları aynı nitelikte sayılmaktadır. Çünkü, bonoyu düzenleyen tıpkı poliçede senedi kabul eden muhatap gibi sorumludur.

Yukarıda açıklanan bilimsel görüşler ile Yargıtay'ın ağırlıklı uygulaması birlikte düşünülerek yapılan değerlendirme sonunda; bono hamilinin B.K.nun 61 vd.maddeleri uyarınca nedensiz zenginleşme hükümlerine göre keşideciye müracaat edebileceğinin kabul edilmesi gerekir. Özellikle TTK'nun 690.maddesinde, 644.maddeye göndermede bulunulmamış olmasının makul bir izahının yapılması mümkün olmadığından, dava konusunu bonolarla ilgili olarak, vadeyi takip eden üç yıldan sonra sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ve bir yıl içinde borçluya başvurması gerekir. Bu itibarla bonolara uygulanacak poliçe hükümlerinin arasında 644.maddenin yer almamasının, kanun koyucunun bilinçli bir tercihi değil bir unutma sonucu olduğu ve anılan maddenin bonolara da uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu konu, Yüksek Hukuk Genel Kurulunun 28.03.2001 gün, E 19-20, K 310 kararıyla gündeme gelmiş ve bono hamilinin B.K.nun 61 vd.maddeleri uyarınca nedensiz zenginleşme hükümlerine göre keşideciye müracaat edebileceği kabul edilmekte ve özellikle doktrinde TTK'nun 690 maddesinde, 644 maddeye göndermede bulunulmamış olmasının makul bir izahının yapılamayacağının vurgulandığı belirtilerek, dava konusunu bonolarla ilgili olarak, vadeyi takip eden üç yıldan sonra sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ve bir yıl içinde borçluya başvurması gerektiği belirtilerek aynı yöndeki doktrin ile uygulamadaki baskın görüş desteklenmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.12.1969 gün ve 1966/T-1131-860 sayılı ilamı da aynı yöndedir.)

Hal böyle olunca, mahkemenin bonolarda üç yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonraki bir yıl içinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak alacak davası açabileceğine ilişkin yerel mahkemenin direnme hükmü doğrudur. Ne var ki, mahkeme kararının esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairesine gönderilmesi gerekir.

S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin bonolarda sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak lehtarın keşideciye başvuru hakkının olduğu yönündeki direnme kararı doğru olmakla birlikte, işin esasına yönelik olan davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 19.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 21.03.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Zamanaşımına Uğramış Çek - İlamsız Takip - İtiraza Karşı Açılacak Dava pathem Meslektaşların Soruları 14 27-12-2011 15:52
Zamanaşımına uğramış senet avukatahmet1 Meslektaşların Soruları 4 11-04-2009 17:06
Zamanaşımına uğramış bono kambiyo senedi niteliğini yitirir mi? janveljan Meslektaşların Soruları 18 07-03-2009 21:26
Zamanaşımına Uğramış Çek hbelgin Meslektaşların Soruları 3 26-05-2008 10:39
zamanaşımına uğramış mıdır? hırs Meslektaşların Soruları 4 28-04-2008 20:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06682897 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.