Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Okuma yazma bilmeyen tanığın noterde kendi mührünü atması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-04-2017, 12:33   #1
Avukat26591

 
Varsayılan Okuma yazma bilmeyen tanığın noterde kendi mührünü atması

Saygıdeğer üstadlarım öncelikle merhabalar.Yardımını istediğim olay şu şekilde müvekkil 1978 yılında noterde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıyor ve karşı taraftan birisinin okuma yazması olmadığı için iki tanık huzurunda yapılıyor tanıkların da okuma yazması olmadığı için kendilerine ait mühür kullanmışlar ve noter bu şekilde mühürleri onaylamış kabul etmiş.Şimdi ise bu belgenin iptali davası açmışlar.Gerek noterlik kanunu gerek eski Humk da mührün kullanılacağına dair maddeler mevcut ama bununla ilgili yargıtay kararı bulamadım.Sizden ricam eğer bu konu ile alakalı yargıtay kararı olan meslektaşlarımın yardımcı olmasını istiyorum.Teşekkür ederim iyi günler.
Old 23-04-2017, 09:49   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Noterlik K.madde 93 ve 75 maddeleri Noterlere mühür ve parmak izini onama yetkisini vermektedir.Dolayısı ile Noterin onayladığı mührü taşıyan senet geçerli bir senet olur.

Aranırsa içtihatta bulunabilir. Kanunun bu açık düzenlemesi karşısında ayrıca Yargıtay kararı aramanın fazlalık teşkil edeceğini düşünüyorum.
Old 25-04-2017, 08:50   #3
para_doks

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

1.Hukuk Dairesi
Esas: 2013/16379
Karar: 2015/686
Karar Tarihi: 20.01.2015


TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - ÇEKİŞME KONUSU SAHTE OLDUĞU İLERİ SÜRÜLEN VEKALETNAME ALTINDAKİ PARMAK İZİNİN MİRASBIRAKANA AİT OLUP OLMADIĞI YÖNÜNDE KONUSUNDA UZMAN BİLİRKİŞİLERDEN RAPOR ALINMASI GEREĞİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Davacının bildireceği diğer kurum ve kuruluşlardan mirasbırakanın parmak izlerinin yer aldığı evrak asıllarının getirtilmesi, ondan sonra bu belgelerle mukayese yapılmak suretiyle çekişme konusu sahte olduğu ileri sürülen vekaletname altındaki parmak izinin mirasbırakana ait olup olmadığı yönünde konusunda uzman bilirkişilerden (parmak izi incelemesi konusunda) rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, sahtecilik iddiası yönünden herhangi bir araştırma yapılmaksızın hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Öte yandan, vekâletnamede İ .Y.'ın tanık sıfatıyla kimlik tespiti yapılarak hazır olduğunun açıklandığı, İ. Y.'ın vekâletnamede imzasının unutulduğu yönündeki davalı savunması üzerinde durulmadığı gibi, talep edildiği halde, bu tanığın dinlenmemiş olması da isabetsizdir.

(1512 S. K. m. 84, 87)

Dava: Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.01.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilenler vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava, vekâletnamenin geçersizliği ve sahteliği hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Davacı, mirasbırakanı E. Y.'a vekaleten dava dışı H. G. tarafından, dava konusu 44, 48 ve 106 parsel sayılı taşınmazlardaki 3/24'er payının davalı Türkan'a satış yoluyla temlik edildiğini, vekaletnamenin, mirasbırakanın okur yazar olmaması nedeniyle iki tanık huzurunda beyanının alınması gerekirken tek tanığın beyanı alınarak düzenlendiğini, ayrıca, vekaletnamedeki parmak izinin de mirasbırakana ait olmadığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, okur - yazar olmayan mirasbırakan E.'in beyanı alındıktan sonra sadece tek tanık tarafından imzalanmış olan vekaletnamenin geçersiz olduğu, geçersiz vekaletnameye dayalı olarak yapılan işlem sonucu davalı adına oluşan tescilin yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan E. Y.'ın 14.12.2004 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı oğlu ile davaya muvafakat eden çocuklarının kaldığı; mirasbırakan E. Y.'ın, Kumluca Noterliğinin 8.6.2001 tarihli vekaletnamesi ile taşınmaz satış yetkisi de içerir şekilde dava dışı H. G.'i vekil tayin ettiği, vekil eliyle dava konusu 44, 48 ve 106 parsel sayılı taşınmazlarda ki 3/24'er payının 22.06.2001 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği, davacının dayanak vekâletnamedeki parmak izinin mirasbırakana ait olmadığını, ayrıca, okuryazar olmayan mirasbırakanın iki tanık huzurda beyanı alınarak düzenlenmediğini, bu şekilde sahte ve geçersiz vekaletname ile gerçekleştirilen temliki işlemin yolsuz olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, vekâletnamenin geçersizliği yanında sahteliğine de dayanılarak eldeki davanın açıldığı tartışmasızdır. Bilindiği üzere, Noterlik Kanunu'nun 84. maddesinde hukuki işlemlerin noter tarafından düzenlenmesinin bir tutanak şeklinde yapılacağı öngörülmüş olup, aynı Kanunu'nun 87. maddesinde ise "İlgili okuma ve yazma imkanına sahip değilse, hazır bulundurulacak iki tanık huzurunda maksadını notere beyan eder. Noter, bu beyanı yazdıktan sonra tutanak okunur. Ancak, işlemin tanık huzurunda yapılmasını emreden diğer kanunların hükümleri saklıdır. İlgili ve tanıklar, beyanın aynen yazıldığını ifade ettikten ve bu husus tutanağa geçirildikten sonra altını imza ederler." şeklindeki düzenlemenin okuma yazma bilmeyenler için hukuki işlemlere ilişkin noter tarafından düzenlenen tutanağın ne şekilde yapılması gerektiğine ilişkin olduğu, bir başka ifade ile düzenlenen tutanağın şekil şartına ilişkin bulunduğu açıktır. Noterlik Kanununun imza yerine işaret ve parmak izi kullanılmasını düzenleyen 75. maddesinde; "İlgililerle, tanık, tercüman ve bilirkişi imza atamadıkları ve imza yerine geçer bir el işareti kullanmadıkları takdirde, varsa mühür, yoksa sol elinin baş parmağı, bu da yoksa diğer parmaklarından biri bastırılır ve hangi parmağın bastırıldığı yazılır. Bir noterlik işleminde imza atılmış veya imza yerine geçen el işareti yapılmış olmasına rağmen, ilgilisi ister veya noter işlemin niteliği, imzayı atan veya el işaretini yapan şahsın durumu ve kimliği bakımından gerekli görürse, yukarıdaki fıkradaki usul dairesinde ilgili, tanık, tercüman veya bilirkişinin parmağı da bastırılır. Mühür kullanılması halinde parmağın da bastırılması zorunludur." hükmüne yer verilmiştir. Dava konusu taşınmazın devrinde kullanılan, Kumluca Noterliğinin 08.06.2001 tarih ve 4725 yevmiye nolu vekâletnamesinde vekâlet veren E. Y.'ın sol el başparmak izinin olduğu, 2 tanık isim ve kimlik bilgileri yazıldığı ancak Ş. Y.'ın imzası olmasına rağmen tanık İ. Y.'ın imzasının olmadığı görülmektedir. Ne var ki, mahkemece, okur - yazar olmayan mirasbırakan E.'in beyanı alındıktan sonra sadece tek tanık tarafından imzalanan vekâletnamenin geçersiz olduğu kabul edilerek sonuca gidilmiş, vekâletnamenin sahteliği iddiası üzerinde durulmaksızın ve bu yönde hükme yeterli bir araştırma yapılmaksızın karar verilmiştir. Şöyle ki; mirasbırakanın sağlığında çeşitli vesilelerle parmak izlerinin basılı olduğu incelemeye esas belgeler temin edilmeden ve bu belgeler ile birlikte değerlendirme yapılmadan, vekâletnamede adı geçen tanıklar dinlenmeden iki tanık huzurunda düzenlenmediği gerekçesiyle vekaletnamenin geçersizliği sebebiyle sonuca gidildiği görülmektedir. Hâl böyle olunca; vekâletnamenin düzenlendiği tarihte ve yakın tarihlerde mirasbırakanın başka resmi işlemler yapmış ise o işlemlerde mühür mü, parmak izi mi kullandığı hususunun araştırılması, vekaletname tanığı Ş. Y.'ın bu konuda dinlenmesi, bu yönden sahtecilik ile ilgili tarafların bildirecekleri deliller var ise toplanması, mirasbırakanın parmak izi kullandığının tespit edilmesi halinde, İlçe Seçim Kurulu, Tapu Sicil Müdürlüğü, Evlendirme Dairesi, banka şubeleri, İlçe Tarım Müdürlüğü, Türk Telekom vs. gibi kuruluşlar ile, davacının bildireceği diğer kurum ve kuruluşlardan mirasbırakanın parmak izlerinin yer aldığı evrak asıllarının getirtilmesi, ondan sonra bu belgelerle mukayese yapılmak suretiyle çekişme konusu sahte olduğu ileri sürülen vekaletname altındaki parmak izinin mirasbırakana ait olup olmadığı yönünde konusunda uzman bilirkişilerden (parmak izi incelemesi konusunda) rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, sahtecilik iddiası yönünden herhangi bir araştırma yapılmaksızın hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Öte yandan, vekâletnamede İ .Y.'ın tanık sıfatıyla kimlik tespiti yapılarak hazır olduğunun açıklandığı, İ. Y.'ın vekâletnamede imzasının unutulduğu yönündeki davalı savunması üzerinde durulmadığı gibi, talep edildiği halde, bu tanığın dinlenmemiş olması da isabetsizdir.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 20.01.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 25-04-2017, 08:51   #4
para_doks

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2007/1-911
Karar: 2007/954
Karar Tarihi: 05.12.2007


TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - DAVACI TARAFINDAN VERİLEN VEKALETNAMEDE DAVACININ PARMAK İZİ OLMADIĞI - SADECE MÜHRÜN BASILMIŞ OLMASININ YETERLİ OLDUĞU - GEÇERLİ VEKALETE DAYALI YAPILAN SATIŞIN GEÇERLİ OLDUĞUNUN KABULÜ GEREĞİ

ÖZET: Davacı tarafından verilen vekaletnamede davacının parmak izi olmamakla birlikte sadece mührünün basılmış olması yeterli olup, sahteliği başka şekilde de ispatlanamayan ve ileri sürülmeyen vekaletname ve buna bağlı olarak yapılan satışın geçerli olduğunun kabulü gerekir.

(4721 S. K. m. 2) (1512 S. K. m. 75)

Taraflar arasındaki <tapu iptali ve tescil> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Batman İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 30.11.2005 gün ve 2005/508-637 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Birinci Hukuk Dairesi'nin 06.07.2006 gün ve 2006/5174-7966 sayılı ilamı ile;

(...Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, çekişme konusu 110 parsel sayılı taşınmazdaki davacı payının 21.12.1965 tarihli akitle ve Batman Noterliği'nce düzenlenen 03.07.1963 tarih 1971 yevmiye Nolu vekaletname ile davalıların miras bırakanına temlik edildiği görülmektedir.

Davacı, anılan temlik işleminde kullanılan vekaletnamenin hatalı oldu*ğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.

Gerçekten de işlemde kullanılan vekaletnamede davalının okuma yazma bilmediğinden bahisle mühür kullandığı, ancak parmak izinin alınmadığı an*laşılmaktadır. Söz konusu vekaletnamenin bu şekliyle Noterlik Mevzuatı'nın 75. maddesine aykırı olarak düzenlenmiş olduğu kuşkusuzdur. Ne var ki, temlik işleminden bu yana 40 yıla yakın bir süre geçmiştir. Akdin ifa edilmesi intikal işlemlerinin tamamlanması taşınmazın davalıların zilyetliğinde bulunduğu dikkate alındığında, bu kadar süre sonra eldeki dava ile şekil eksikliğinden bahisle dava açılmasının Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kuşkusuzdur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 11.03.1953 tarih 9/12778; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.03.1965 tarih 562/125).

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece ön*ceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalılar vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görü*şüldü:

Dava; sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacı vekili, 110 parsel sayılı taşınmazındaki davacı payının, davacı adına düzenlenen sahte vekaletname ile Esma tarafından oğlu Muhittin'e satıldığını, oysa okuma yazma bilmeyen davacının Esma'ya böyle bir vekalet vermediğini, vekaletnamede parmak izinin bulunmadığını, dolayısı ile veka*letnamenin sahte olduğunu ileri sürerek Muhittin mirasçıları adına kayıtlı tapunun satılan hisse oranında iptaline, davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davanın haksız ve hukuka aykırı olup, satışın geçerli olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Yerel mahkeme; davanın kabulüne, yolsuz tescile dayanan ve geçersiz olan işlemin iptaline, dava konusu taşınmazın tapu kaydının davacının hissesi oranında iptaline, davacının hissesi oranında adına tapuya kayıt ve tesciline karar vermiş, davalılar vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Daire'ce yuka*rıdaki gerekçe ile bozulmuş, yerel mahkeme kanunda hak düşürücü veya zamanaşımı süresi bulunmadığı, MK’ nın 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı gerekçesi ile davanın reddedilemeyeceği gerekçesi ile kararında direnmiştir.

Esma, 03.07.1963 tarihinde Cemile tarafından kendisine verilen veka*lete dayalı olarak dava konusu taşınmazdaki davacı hissesini oğlu Muhittin'e satmıştır.

Vekaletin verildiği tarihte yürürlükte bulunan 3456 sayılı Noter Kanunu'nun 38. maddesi <Alakalılarla şahit ve muarrifler ve tercümanın imza koymak bilmedikleri ve mühür ve hususi işaretleri de olmadığı takdirde sol ellerinin baş parmağı bastırılarak üzerine sahiplerinin öz ve soyadları yazılır ve noter tarafından kağıda şerh verilerek altı tasdik ve imza olunur.> şeklindedir. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, burada mühre öncelik ta*nınmış olup, mührün bulunmadığı hallerde parmak izinin alınacağı belir*tilmiştir.

Kaldı ki, somut olayda vekaletname noter tarafından okunup, altı imzalanıp mühürlendiğine göre, bu durum işlemin ve mührün tasdikini de kapsamaktadır.

O halde, davacı tarafından Esma'ya verilen vekaletnamede davacının parmak izi olmamakla birlikte sadece mührünün basılmış olması yeterli olup, sahteliği başka şekilde de ispatlanamayan ve ileri sürülmeyen vekaletname ve buna bağlı olarak yapılan satış geçerlidir.

Bu nedenle direnme kararı isabetsiz olup, bozulmalıdır.

Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri veril*mesine, 05.12.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Okuma Yazma Bilmeyen Müvekkille Yapilacak Avukatlik Sözleşmesinin Noterde Yapilmasi Zorunlu Mudur? % 25 Tavan Siniri Her Sözleşme Için Ayri Midir? CATWOMAN Meslektaşların Soruları 0 27-03-2017 15:11
okuma yazma bilmeyen kişinin imzası geçerlimi? S.YÜCE Meslektaşların Soruları 3 07-04-2014 15:46
Okuma yazma bilmeyen senet borçlusu Gamze Dülger Meslektaşların Soruları 6 26-04-2013 16:21


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05404592 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.