Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Mimari Açıdan İdeal Adliye

Yanıt
Old 10-02-2002, 14:15   #1
m. can anbarlılar

 
Yeni Fikir Mimari Açıdan İdeal Adliye

Bir adliye binasinda olmasi gereken, cok temel ama hep unutulan, yada herhangi bir adliyeye girdiginizde içinizde na-hoş duygular uyandıran mimarlık hakkında anlatmak istedikleriniz mi var? Olumlu/olumsuz adliye binaları hakkında genel/özel fikirleriniz mi var? Bunları bitirme projesi konusu olarak adalet/adliye binası olarak seçmiş olan bu mimar(İTÜ) adayına yollayabilirsiniz. Konunun genişliği, projenin daha çok yeni fikirler geliştirmek amaçlı olduğu düşünülürse: AKLINIZDAN GEÇEN EN RADİKAL FİKİRLERİ benimle paylaşmanız yol gösterici olacaktır. teşekkürler...
m. can anbarlılar
canbarli@hotmail.com
Old 10-02-2002, 14:15   #2
Koridor Kuşu

 
Varsayılan

Sayın M.Can Ambarlılar,
Siz bir ''mimar adayı'' değilsiniz; çoktan mimar olmuşsunuz. Ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.
Bildikten sonra yapmak kolaydır.

Nacizane önerim, duruşma saati DOKUZ olduğu için
sabah saat altıda uyanıp, dokuza beş kala adliyeye gelen avukatların, duruşmalarının saat
onikiden sonra olacağını hesapladıklarında,
gidip uyumaları için büyük şehir adliyelerinde küçük yataklı, küçük odacıklar bulunması.....

Saygılarımla.
Old 10-02-2002, 14:15   #3
Seyyah

 
Varsayılan

sayın ambarlılar,
sorunuza standart bir adliyede bulunması gereken mekanları, şöyle bir sıralayarak cevap vermek istiyorum.
bence bir adliye binası herşeyden önce diğer kamu binalarından ayrı, bağımsız bir yapı olmalı. ayrıca,
yeterli genişlikte ve işlevine uygun şekilde donatılmış bir kitaplık,
geniş, kullanışlı ve otomasyona elverişli bir arşiv bölümü,
yeterli genişlikte, yine yeterince tefriş edilmiş hakim ve savcı odaları,
hakim ve savcı odalarına yakın, amirleriyle direkt bağlantı kurulabilecek imkanlarla donatılmış, kalem odaları, müdür seksiyonu,
hakim ve kalem için ayrılan mekanlardan kolaylıkla ve doğrudan ulaşılabilecek yeterli genişlik ve yükseklikte ayrı duruşma salonları,
duruşma salonlarını çepeçevre kuşatan "O" biçiminde yine yeterli genişlik ve yükseklikte koridor bölümü,
birim arşivini de içerisinde barındıran icra dairesi,
seçim bürosu görevlilerinin bulunduğu ve kurul toplantılarının yapılabileceği bir mekan,
avukatların duruşma salonlarına yakın noktalarda duruşma sırasını rahatça bekleyebilmelerini temin edecek genişlikte, yeterince tefriş edilmiş salonlar,
baro yönetimi ve/veya temsilciliği ve adli yardım bürosu için gerekli mekanlar,
adli sicil bürosu için gerekli ve yeterli mekan,
emanet eşya deposu, idari büro mekanı,
tutuklu ve hükümlülerin adliyede bulundukları süre içerisinde muhafazalarını temin için gerekli ve yeterli mahaller, bu mahallere yakın ve özel hizmet araçlarının parkedebileceği özel bir otopark,
giriş bölümüne yakın bir ana karakol ve güvenlik noktaları için gerekli mekanlar,
her katta bulunması gerekli özel ve genel tuvaletler,
adliye çalışanları ile adliyeye işi düşenler için gerekli bir otopark,
idari bürolar...
bunlar bir çırpıda aklıma gelen aslında standart bir adliyede bulunması gerekli mekanlar...
bunlara ilaveten, adliye çalışanları ile adliyeye işi düşenlerin gerektiğinde yararlanabilecekleri kafeterya, market ve lokanta bölümü,
küçük de olsa ilk yardım hizmeti verilebilecek bir revir,
yaz-kış yeşil kalabilen bitkilerle bezenmiş bir kış bahçesi
(tüm adliye mekanlarından izlenebilir olması tercih edilir),
ısıtma-soğutma aygıtlarının diğer çalışma katlarından bağımsız şekilde yerleştirileceği ayrı bir bina yahut bölüm,
bir kriminal laboratuvar ve idare büroları,
özellikle adliye ana giriş kapısının açıldığı müstakil bir bahçe bölümü...
çok amaçlı kullanılabilecek bir toplantı ve konferans salonu...
bunlar da sonradan aklıma gelenler..
ülkemizin adliye binalarının hemen hiçbirinde doğal ışık alan ortamlar yok; bu kişisel olarak beni çok rahatsız ediyor, abartılmış yahut ihmal edilmiş yapay ışıklandırma zaten sevimsiz olan adliye binalarını daha da bir çekilmez yapıyor. binalar hep dörtgen biçiminde yapılıyor, "O" yahut "U" biçiminde, ortasında güzel ve bakımlı bir bahçe barındıran bir binaya pek rastgelmedim, gördüğüm bir iki örneğin ise ortasındaki alanların bahçe yerine yer sıkıntısı nedeniyle çeşitli standart alanlar için kullanıldığını görmekten üzüntü duydum. hatta bu şekildeki bazı bahçe alanlarına ulaşan kapıların mühürlü ve kilitli olduğunu görmek beni ziyadesiyle rahatsız ediyor.
yine adliyelerde kitaplık yahut kütüphane bölümü hep ihmal edilir, ayrılmış bir alan varsa bile verimsiz ve işlevsiz bırakılır. bu da rahatsız edici bir olgu ama işin doğrusu pratikte, aşağı yukarı her hakim/savcının odasında mütevazi de olsa kendine özel bir kitaplık olduğundan, adliyeye işi düşenlerin ise hemen hiçbirinin kitaba ulaşma gibi bir problemleri olduğunu görmediğimden kütüphane hiç olmasa dahi yokluğu farkedilmez gibime geliyor. aslında ideal bir adliyeyi kütüphanesiz düşünmemiz mümkün değil düşüncesindeyim.
teziniz konusunda başarılar diler, saygılar sunarım.
Old 10-02-2002, 14:16   #4
Ahmet Turan

 
Varsayılan

Merhabalar,
Benim adliyelerdeki en önemli değişiklik arzum mübaşirlerin çığırtkanlık yapmalarının son bulduğu değişimi görebilmektir
Hayalim şöyle; her duruşma salonunda bir iç hattan telefon bulunsa, mubaşir çagrilacak kişiyi avukati sekretere bildirse
bayan sekreter düzgün diksiyonu ile örnegin avukat Kemal Kaya 1. Asliye Hukuk duruşma salonuna lutfen! diye anons etse nasıl olur. Adliyenin uygun yerlerine son derece kaliteli hoparlorler konsa ve bu anonslar ses kirliliğine yol açmadan ve mevcut ses iğrençliğini ortadan kaldıracak biçimde olsa iyi olmaz mı? Otobüs terminallerinde bile çığırtkanlığın yasaklandığını lütfen hatırlayınız. Herkese en iyi gunler dilerim. A.Turan
Old 10-02-2002, 14:16   #5
Fahrettin ÖNDER

 
Varsayılan

Sevgili Can,
Bu konuda en büyük desteği, sanırım batılı ülkelerin adalet saraylarını inceleyerek elde edebilirsin. Öncelikle Amerikan veya İngiliz filmlerindeki adalat sahnelerinden yola çıkabilirsin! Sonra Amerikan, İngiliz, Alman ve İngiliz Büyükelçiliklerine yazı yazarak somut destek talep edebilirsin. Bu tavsiyeyi özellikle yazıyorum, belki bizim de birgün onlarınki gibi mekanlarımız olurda adalet ferah ferah dağıtılır. Çalışmanda sana başarılar.
Old 10-02-2002, 14:16   #6
Türkan

 
Varsayılan

Merhaba
İdeal adliye fikrine sahip olmak için şu anda İstanbulda mevcut yeni veya eski adliyeleri şöyle bir dolaşırsanız onlardan herhangi birine asla benzemeyen adliye ideal adliye olacaktır emin olun.
Old 10-02-2002, 14:17   #7
İbrahim

 
Varsayılan

Akşam televizyonlarda izlediğim mahkeme çıkışındaki kavgalarının olmaması için şu olabilir: Mahkeme binası tamamen ikiye ayrılsın. Mahkeme salonları binanın tam ortasında ve kendi içinde de ikiye ayrılsın. Tarafların birbirleri ile yan yana gelmeleri en erken sokakta olacak şekilde düzenlensin. Mahkemeye davetlerı artık 1.asliye değilde, 1.asliye ama,sizin girişniz A kapısından olacak şeklinde olsun. Kavga etmemeyi öğrenemedik çünkü. Saygılar...
Old 01-10-2006, 14:05   #8
UNLUTURK

 
Varsayılan

Sayın Anbarlılar,
Meslektaşlarım genel olarak yazmış kesin katılırım ancak Türkiye'de mimari olarak çeşitliliğe ulaşamadığımız kanatindeyim. Yani genel maksat binaları ile mimari gereklilik çiğnenmekte. Bundan dolayı çok şikayetciyim. Ben uzmanı değilim ama ihtiyaçtan hareketle bir adliyenin olmazsa olmazlarının;
1.-Hakim, savcı ve avukatların duruşma salonuna ayrı kapıdan girmelerinin,
2.-Tutukluların MUHAKKAK ayrı bir kapıdan ve koridordan duruşma salonuna gelmesi gerektiğini ve bu koridorun gerek güvenlik ve gerekse kargşanın önlenmesi için saedece tutuklular için kullanılmasına tahsi edilecek şekilde planlanmasının (Avukatlarda burayı kullanabilir ama, asansörü bina girişi ve tutukluların topluca muhafaza edileceği gözetim odası ve bu odaya sedece tutuk evi araçlarından direkt giriş saylayan ayrı bir cümle kapısı yapılmasının),
3.-Gerek kalemlerin ve özellikle icralarda avukatlar için geniş dosya inceleme ve işlem alan ve maslarının bulunacağı şekilde yapılmasının,
4.-Kütüphane, bilgi ve iletişim odası, postane, banka, maliye, nüfus müdürlüğü, arşiv birimlerine muhakkak uygun yerlerin yapılmasının,
zorunlu olduğuna yoksa bu binaların genel maksat binası olduğuna bir adliye mimarisinin bunlarsız olmaması gerektiğine inanan biriyim.
Kolay gelsin.
Old 01-10-2006, 19:53   #9
yargıç isa

 
Kitap .........

İnsanların girdiği zaman devletin,yargının ağırlığını hissettirecek bir yapı olmalı. Hakimle, savcıyla avukatla ve sanıkla burun buruna yapılan bir yargılamanın önüne geçilebilecek yapı olmalı. Mekan çok önemlidir. Hakimi, savcıyı, avukatı yüksek mertebede yargı mensubu olarak bilenler adliyeye geldiği zaman düşüncelerinin değişmesine engel olunabilecek bir yapı olmalı. Sıradan mekanlarda insanlarda sıradan gözükür ve ağırlığını hissettiremezler. Böyle oluncada sanığın hakime saygı göstermesini, hakiminde kendinden aşagıda, sıradan bir masa ve sandalyede oturan avukata sagı göstermesini bekleyemeyiz.

saygılarımla...
Old 01-10-2006, 22:19   #10
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Mümkünse Bursa Adliyesini geziniz ve asla böyle bir adliye tasarlamayınız. Bir adliyede olmaması gereken ne kadar olumsuzluk varsa bu adliyede bulabilirsiniz. Tam tersini yaparsanız başarılı bir tasarım yapmış olursunuz. Ha bu arada bu adliyemiz yukarıdan bakıldığında terazi gibi görünürmüş, ne işe yarayacaksa.. Öte yandan spesifik olarak gerçekten doğru düzgün bir anons sistemi kurulması yerinde olacaktır. Kişi adliyenin hangi noktasında olursa olsun bu anonsu duyabilmelidir. Tabi güvenliği de ihmal etmemek gerekir. Tezinize yardımcı olması açısından tutukluların kolayca ve güvenli bir şekilde adliyeye sokulması açısından ceza mahkemelerini alt katlara hukuk mahkemelerini ise üst katlara almanız faydalı olur. İlk aklıma gelenler bunlar...
Old 01-10-2006, 23:29   #11
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Bursa adliyesini gezdim Bu kadar büyük bir alana sahip olmasına rağmen, bu kadar tuhaf yerleştirilmiş bir başka adliye daha görmedim (İzmir'in yeni Bayraklı adliyesini de böyle anabiliriz gerçi ama hiç olmazsa temiz, bakımlı ve duruşma salonları , koridorlar , kalemler, olması gerektiği gibi).

Mesela Ankara adliyesi güzel bir adliye.

Ama hayallerdeki Adliye nasıl olmalı? Girdiğiniz zaman saygı uyandırmalı. Kapılarında x-ray cihazı olmalı, güvenli olmalı. Geniş salonlara, büyük kapılı duruşma salonlarına sahip olmalı, kürsü yüksekte olmalı (Avukatlara kuşbakışı bakılmasına neden olacak kadar değil), bir kafeteryası, çalışmaya imkan sağlayacak yeterlilikte bir kütüphanesi , fotokopi, pul, dosya vs ihtiyaçlara cevap verebilecek bir baro odası olmalı, duruşma beklerken uyumaya, pardon dinlenmeye () elverişli rahat koltukları, duvarda asılı bir televizyonu, THS ye ulaşmak istersek diye adsl i olmalı, hatta belki bebek sahibi bayan avukatlar için bir kreşi bile olmalı))

Hayalleri abartınca hatırladım. Av.Adnan Ekinci'nin, bir adliye nasıl olmalıyı anlatan bir yazısı vardı. Bulduğumda ekleyeceğim. (Şimdi bulup ekleyeceğim)
Old 02-10-2006, 00:07   #12
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Postmodern hukuk bienali
Adnan Ekinci

28/06/2002

Perdeyi aralayarak baktım; sırılsıklam bir baharın hiç kullanılmamış bir pazartesini, camdan bana gülümserken buldum. Evden kahvaltı yapmadan apar topar çıkarken bilgisayardaki mesajı fark ettim... 9. Asliye Hukuk memuru Berna hanım, gerekçeli kararın yazıldığını söylüyordu.
Adliyenin, İstanbul'un her tarafından ulaşılabilecek merkezi bir yerde olması ne güzel. Oysa, bir zamanlar İstanbul'un her ilçesinin ayrı adliyesi varmış, hatta bazılarında iki-üç tane bulunurmuş.
Zamanla bu popülist yaklaşımdan vazgeçilmiş, adliyelerin dispanser mantığıyla vatandaşın ayağına götürülerek değil, ancak yekpare olduğunda işlevsel olabileceği anlaşılmış.
Bugün bir avukat günde sekiz ayrı duruşmaya girebilir, aralarda da mahkeme kalemlerdeki işlerini tamamlar. Hiç yazıhanesine gitmeden, gününü adliyede geçirebilir.


Baro odasında Beethoven
Gökdelen adliyenin en üst katındaki kafeterya
oldukça kalabalıktı. Kahvaltı eden
arkadaşlara katıldım. Rejim yaptığım halde bayan bir meslektaşın yaptığı kurabiyelerinden bir tane almadan yapamadım.
Günün gazetelerine şöyle bir göz attıktan sonra, 20. kattaki Baro Odası'nın geniş salonuna uğradım. Dört tarafı cam olan salonun bir tarafına vuran yağmur damlaları, bir köşede satranç oynayan iki meslektaşa müthiş güzellikte bir fon oluşturuyordu. Düşük volümde çalan klasik müzik parçası, ortama gittikçe yayılan bir dinginlik yayıyordu. Duruşmalarım olmasa, pencerenin önünde oturup, akşama kadar yağmurun yağışını izleyebilirdim.
Avukatların mesleklerini rahatça sürdürebilmeleri için her türlü ayrıntıyı düşünen ve yargı sistemini işler kılarak vatandaşına reel hizmet sağlayan böyle bir Adalet Bakanlığımız olduğu için, ne kadar şanslı olduğumuzu düşündüm.
Geçenlerde bir dergide, yıllar önce avukatların duruşma sıralarını, kalabalık koridorlarda saatlerce ayakta beklerken çekilmiş bir fotoğraf gördüğümde, dayanamayıp kesmiştim.
Bir ara, salonun arka tarafından yüksek sesli konuşmalar geldiğini duydum. Bayan avukatlar, zemin kattaki kreşi görüntüleyen monitörün arızalı olması nedeniyle, beraberinde getirmek zorunda kaldıkları çocuklarını kontrol edemedikleri için homurdanıyorlardı.


Adliyenin yüzme havuzu
Fitness Center listesine baktım. Saat 15.00'ten sonra tamamen doluydu.
Masatenisi için, saat 17.00'ye ancak
yedek olarak yazılabildim. Daha sonra belki, biraz da havuzda yüzerim diye düşündüm. Tabii ki, geçen sefer olduğu gibi, üzerimde cüppeyle soyunma odasına dalma gibi bir dalgınlığa düşmeden.
Bilgisayar odasındaki tüm PC'ler kullanımdaydı. Kimi dava dilekçesini hazırlıyor, kimi internet aracılığıyla başka bir şehirdeki duruşmasına interaktif olarak katılıyordu. Bir meslektaştan izin aldım ve büromdaki bilgisayara girdim. 2. Sulh Hukuk'taki bir dosya için yazdığım dilekçeyi ekrana taşıdıktan sonra print ettim.
Baro salonundan çıktım, 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kalemine uğrayarak, gerekçeli kararı aldım.
Akşama hâkim, savcı ve avukatlardan oluşan ve yargılamanın daha sağlıklı işlemesi için yapılan koordinasyon toplantısı olduğunu hatırladım. Bu toplantılarda, uygulamalarda yaşanan sorunlar birlikte tartışılıyordu.


Duruşma üç dakika geç başladı
Koridorda nefes nefese kalmış bir müvekkille karşılaştım. Beni büroda bulamayınca doğru adliyeye gelmiş. Avukatlık ücretinin son taksidini yatıramadığı için defalarca özür diliyordu. Bunun benimle ilgisi olmadığını, söyledim. Vekâlet ücreti ödemelerinin baro tarafından takip edildiğini, bu nedenle gecikme faizi ödemek zorunda kalacağını anlattım. Duruşma günü, ödeme makbuzunu
dosyada görmeyen yargıcın davaya bakmaktan imtina edebileceğini hatırlattım. İki eliyle başını tutarak yanımdan ayrıldı.
Asansörün kapısında savcı Selçuk beyle karşılaştım. Hiç duymadığım fıkralar anlattı yine ve yukarı çıkana kadar hepimizi gülmekten kırdı, geçirdi.
Duruşmama ancak 14.03'de girebildiğim için, yargıç Bahri beyin yüzünde 3 dakikalık gecikmenin mahcubiyeti vardı. Üzerinde durmadım ama bu gecikmelerin son günlerde çok sık meydana geldiğini vurgulamaktan
da kendimi alamadım. Bir kaşım kalkık halde, yargıcın yüzüne bakmadan, müvekkilimin cezaevindeki ısıtma sistemindeki arıza nedeniyle grip olduğunu, bir hafta yatak istirahati aldığı için duruşmaya katılmayacağını belirterek, tahliyesini istedim. Yargıç, mübaşir Hamit'e bilgisayardan Emniyet kayıtlarına girerek sabıka kayıtlarına bakmasını istedi. Sonra da, tahliye talebimi kabul etti.
Yukarı çıkarken asansörde genç ve güzel bir bayanla yalnızdık. Elini butona uzatırken,
'Hangi kata' diye sordu. Gülümseyerek 'Bilmiyorum!' dedim.

***

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=41792
Old 02-10-2006, 03:00   #13
Kavaz

 
Varsayılan

SAYIN CAN;
Değerli Meslektaslarımın isteklerine ek olarak;

1- Öncelikle aydınlık olmasını ıstıyorum.Kesınlıkle bölünmüş camlardan oluşmamalı,
2-İnşası ve detayları için kullanılan malzeme en ekonomıgı degıl,en kalıtelısı olmalı,neden cok berbat bır kahve ve tonları secılır anlamıyorum.
3-Zaten sıkıntılı durumlarla ugrasan ınsan toplulugunu(Avukatlar,Hakımler,Savcılar,Memurlar,M uvekkıller,Caycılar,Temızlıkcıler,Gecerken ugrayanlar vs.Adliyedeki herkes) daha fazla sıkmayacak bır ortama sahıp olmalı yanı ıcerı gırıce "aman allahım; benım genclıgım,omrum burada,duvarları gıbı kararıp gıdecek mı?" diyemesinler
4-Mutlaka ama mutlaka havalandırma sıstemı olacak.Ozellıkle Aıle Mahkemelerının bulundugu katlarda.Yalnız bu havalandırma kesınlıkle pencerelerın acılması suretıyle degıl,tamamen teknolojık bır sekılde yapılmalı.
5-Mahkeme salonlarında cuvallar,dosyalar,yerlerde kagıtlar olmayacak.Arsıv sıstemı son derece mukemmel olmalı.
6-Düzenli olacak;4.Aile 2. katta 9 Aile 4.katta olmayacak.Hepsı aynı korıdorda olsa cok ıyı olur. Hatta oyle bır mımarısı olsun kı kosmak zorunda olunulan korıdorlar bıle olmasın ıstıyor ınsanTabiki asansörleri unutmamak gerekır.(Her yer, her sey havalandırmalı!!)
7-Bır de mumkunse kesınlıkle ama kesınlıkle sıgara ıcılmesın.Yasaga ragmen sıgara ıcıp caktırmadan ayagı ıle koselere ıten kısılere yonelık olarak bir tespıt sıstemı olsun.Yalnız bu kısıler için her bolumde tam donanımlı bır bölüm ayrılması da ıhmal edılmesın.Bu bolumun en buyuk ozellıgı havalandırmasının olması ve sıgarası bıtenlere sıgara temın edıyor olması olsun.Sonucta saygı duymamız gerekıyor.
8-Fotokopı odaları kaldırılsın!Ayrıca fotokopı cektırmek ıcın etrafta dolanıp ustune bır de 1 saat kuyrukta beklemeyelım.Her Mahkemenın(veya ılgılı yerın desem daha kapsamlı olacak)kalemınde fotokopı makınası ve fotokopıcı olsun ve sadece o mahkemenın/ilgili yerin kagıtlarına mahsus bır makına olsun.Bu nedenle her salonda bu durum ıcın bır yer olsun.
9-Cok rıca edecegım ki; ne kadar yuksek topuklu ayakkabı ıle kosulursa kosulsun,sankı ınsaat calısması yapılıyormus gıbı tak tuk sesler duyulmasın(mumkunse)
10-Son olarak da hıjyenık olsun ısterım ve ayrıca korıdordakı veya Adlıyenın herhangı bır yerındekı oturulacak sandalyelerın araları acık olmalı,mumkunse ığne vb.batırılamayan malzemeden olsun.

Tesekkurler...
Old 04-10-2006, 09:16   #14
UNLUTURK

 
Varsayılan Adliye

Yazılanlara şöyle bir göz attım. Bence mübaşirden vazgeçemezsiniz. Adam kapıda beklerken ikide bir kafasını uzatıp "hangi duruşma?" diye sorması engellenemez. Ancak genel anons da yapılamaz. Bu büyük bir ses kirliğine sebep olur. Bu anonslar genel olarak meslektaş veya personele yapılmaktadır. Bunlarında artık cep telefonu olmayanı yok. İster baskonuş ister cevaplı SMS ile bunların direkt telefonlarına cağrı gönderilebilir. Böylece ilgilisi haricinde kimse rahatsız olmaz.
Ayrıca ben adliyenin şiirsel sosyal bir yanı olmadığını düşünüyorum. Yani yüzme havuzu, fitnes v.b. tesislerin adliye içerisinde olmasının sakıncalı olabileceğini örneğin bu tesislerden faydalanacakların adliyede lüzumsuz trafik yaratacağını düşünüyorum. Bu yapılanma adliyeye bağlı olabilir ancak adliye çevresinde olmalı. Girişi ve ambiansı farklı olmalı.
Kolay gelsin.
Old 06-10-2006, 08:38   #15
Av.Nebi

 
Varsayılan

Ben İzmir Adliyesini beğenmişimdir hep. bence ilk etepta ögrenmesi zor gibi geliyo ama her mahkemenin ayrı bir koridorda olması güzel bir olay. Adliyelerin biraz yüksek ve ferah olması taraftarıyım mesela yine izmir adliyesi gibi güneş işıgını tam olarak içine alan bir adliye olması lazım. Bir diğer çok önemli husus adliyenin haricinde adliye binasına ek büyük bir Adliye Sosyal Tesisi olması gerektiğini düşünüyorum. Bu tesiste ne olmalı ? Yemek salonları, TV salonu, spor tesisleri hatta sinema salonları... Biraz ütopya gibi dursada zor şeyler değil ... Saygılar..
Old 24-12-2006, 01:30   #16
A.Turan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Postmodern hukuk bienali
Adnan Ekinci

28/06/2002

Perdeyi aralayarak baktım; sırılsıklam bir baharın hiç kullanılmamış bir pazartesini, camdan bana gülümserken buldum. Evden kahvaltı yapmadan apar topar çıkarken bilgisayardaki mesajı fark ettim... 9. Asliye Hukuk memuru Berna hanım, gerekçeli kararın yazıldığını söylüyordu.
Adliyenin, İstanbul'un her tarafından ulaşılabilecek merkezi bir yerde olması ne güzel. Oysa, bir zamanlar İstanbul'un her ilçesinin ayrı adliyesi varmış, hatta bazılarında iki-üç tane bulunurmuş.
Zamanla bu popülist yaklaşımdan vazgeçilmiş, adliyelerin dispanser mantığıyla vatandaşın ayağına götürülerek değil, ancak yekpare olduğunda işlevsel olabileceği anlaşılmış.
Bugün bir avukat günde sekiz ayrı duruşmaya girebilir, aralarda da mahkeme kalemlerdeki işlerini tamamlar. Hiç yazıhanesine gitmeden, gününü adliyede geçirebilir.


Baro odasında Beethoven
Gökdelen adliyenin en üst katındaki kafeterya
oldukça kalabalıktı. Kahvaltı eden
arkadaşlara katıldım. Rejim yaptığım halde bayan bir meslektaşın yaptığı kurabiyelerinden bir tane almadan yapamadım.
Günün gazetelerine şöyle bir göz attıktan sonra, 20. kattaki Baro Odası'nın geniş salonuna uğradım. Dört tarafı cam olan salonun bir tarafına vuran yağmur damlaları, bir köşede satranç oynayan iki meslektaşa müthiş güzellikte bir fon oluşturuyordu. Düşük volümde çalan klasik müzik parçası, ortama gittikçe yayılan bir dinginlik yayıyordu. Duruşmalarım olmasa, pencerenin önünde oturup, akşama kadar yağmurun yağışını izleyebilirdim.
Avukatların mesleklerini rahatça sürdürebilmeleri için her türlü ayrıntıyı düşünen ve yargı sistemini işler kılarak vatandaşına reel hizmet sağlayan böyle bir Adalet Bakanlığımız olduğu için, ne kadar şanslı olduğumuzu düşündüm.
Geçenlerde bir dergide, yıllar önce avukatların duruşma sıralarını, kalabalık koridorlarda saatlerce ayakta beklerken çekilmiş bir fotoğraf gördüğümde, dayanamayıp kesmiştim.
Bir ara, salonun arka tarafından yüksek sesli konuşmalar geldiğini duydum. Bayan avukatlar, zemin kattaki kreşi görüntüleyen monitörün arızalı olması nedeniyle, beraberinde getirmek zorunda kaldıkları çocuklarını kontrol edemedikleri için homurdanıyorlardı.


Adliyenin yüzme havuzu
Fitness Center listesine baktım. Saat 15.00'ten sonra tamamen doluydu.
Masatenisi için, saat 17.00'ye ancak
yedek olarak yazılabildim. Daha sonra belki, biraz da havuzda yüzerim diye düşündüm. Tabii ki, geçen sefer olduğu gibi, üzerimde cüppeyle soyunma odasına dalma gibi bir dalgınlığa düşmeden.
Bilgisayar odasındaki tüm PC'ler kullanımdaydı. Kimi dava dilekçesini hazırlıyor, kimi internet aracılığıyla başka bir şehirdeki duruşmasına interaktif olarak katılıyordu. Bir meslektaştan izin aldım ve büromdaki bilgisayara girdim. 2. Sulh Hukuk'taki bir dosya için yazdığım dilekçeyi ekrana taşıdıktan sonra print ettim.
Baro salonundan çıktım, 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kalemine uğrayarak, gerekçeli kararı aldım.
Akşama hâkim, savcı ve avukatlardan oluşan ve yargılamanın daha sağlıklı işlemesi için yapılan koordinasyon toplantısı olduğunu hatırladım. Bu toplantılarda, uygulamalarda yaşanan sorunlar birlikte tartışılıyordu.


Duruşma üç dakika geç başladı
Koridorda nefes nefese kalmış bir müvekkille karşılaştım. Beni büroda bulamayınca doğru adliyeye gelmiş. Avukatlık ücretinin son taksidini yatıramadığı için defalarca özür diliyordu. Bunun benimle ilgisi olmadığını, söyledim. Vekâlet ücreti ödemelerinin baro tarafından takip edildiğini, bu nedenle gecikme faizi ödemek zorunda kalacağını anlattım. Duruşma günü, ödeme makbuzunu
dosyada görmeyen yargıcın davaya bakmaktan imtina edebileceğini hatırlattım. İki eliyle başını tutarak yanımdan ayrıldı.
Asansörün kapısında savcı Selçuk beyle karşılaştım. Hiç duymadığım fıkralar anlattı yine ve yukarı çıkana kadar hepimizi gülmekten kırdı, geçirdi.
Duruşmama ancak 14.03'de girebildiğim için, yargıç Bahri beyin yüzünde 3 dakikalık gecikmenin mahcubiyeti vardı. Üzerinde durmadım ama bu gecikmelerin son günlerde çok sık meydana geldiğini vurgulamaktan
da kendimi alamadım. Bir kaşım kalkık halde, yargıcın yüzüne bakmadan, müvekkilimin cezaevindeki ısıtma sistemindeki arıza nedeniyle grip olduğunu, bir hafta yatak istirahati aldığı için duruşmaya katılmayacağını belirterek, tahliyesini istedim. Yargıç, mübaşir Hamit'e bilgisayardan Emniyet kayıtlarına girerek sabıka kayıtlarına bakmasını istedi. Sonra da, tahliye talebimi kabul etti.
Yukarı çıkarken asansörde genç ve güzel bir bayanla yalnızdık. Elini butona uzatırken,
'Hangi kata' diye sordu. Gülümseyerek 'Bilmiyorum!' dedim.

***

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=41792



Daha ne var ne yok
Old 24-12-2006, 03:33   #17
ragıp

 
Varsayılan

Sayın Demirel, Bursa adliyesitüm sizin saydıklarınıza sahip bir adliye. Tuhaf yerleştirilmiş derken ne kastettiğiniz anlamadım. Ama saydığınız özelliklerin hepsi var. Televizyon hariç. Ancak internetten tv izleyebilirsiniz.
Ama, bursa adliyesi, Fatih Adliyesinden sonra gördüğüm en kötü adliye. Sayın Doğanel in dediği dibi kötü bir adliye.
Adliye dediğin, sayın Hakimlerin rahat etmeleri için tasarlanmalıdır. En iyi adliye, sayın hakimlerin sorunsuz duruşma yapacağı adliyedir
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İnternet bankacılığı işlemleri hukuki açıdan geçersiz Y£LİZ Hukuk Haberleri 1 09-02-2007 11:53
Tenfiz-Miras-Farklı Bir Açıdan ad-hoc Meslektaşların Soruları 2 24-01-2007 15:10
Kadınların Peçe Takmalarının Bilimsel Açıdan Açıklanması Gemici Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 20-03-2004 14:49
Adliye.Org Admin Hukuk Haberleri 0 27-05-2002 19:06


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05925608 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.