Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yasal sürede istirdat davası açılmaması halinde tazminat ya da sebepsiz zenginleşme .

Yanıt
Old 09-03-2007, 17:42   #1
altiokebru

 
Varsayılan yasal sürede istirdat davası açılmaması halinde tazminat ya da sebepsiz zenginleşme .

Kambiyo senedi ile yapılan takibe ilişkin olarak bononun teminat için verildiği gerekçesi ile bir yıllık sürede menfi tesbit davası açılmış, davanın yaklaşık 2. senesinde icra dosyası hacizli menkullerin satışı yapıldıktan sonra infaz olunduğundan işlemden kalkmıştır. Ancak menfi tesbit davasının istirdat davasına dönüştüğü mahkemeye bildirilmediğinden dava menfi tesbit olarak davacı lehine sonuçlanmış ve kesinleşmiştir. Davacı tarafın bu ilamın kesinleşmesinden sonra artık istirdat davası açma imkanı kalmadığından, ilamın kesinleşmesi ile öğrendiğini düşündüğüm( bu varsayımım hatalı mıdır bilemiyorum) haksız kazanç sağlayan davalıya sebepsiz zenginleşme ya da tazminat davası açarak ödenen bedeli geri alabilmesi mümkün olabilir mi? Bedelsiz olduğu kesin hükümle belirlenen senetle haksız olarak yapılan haciz vs icra işlemleri nedeni ile manevi tazminat da istemeyi düşünüyorum, tabi tazminat davası açabilme olasılığım bulunuyorsa. Sayın meşlektaşlarıma görüşleri için şimdiden teşekkür ederim..
Old 09-03-2007, 18:33   #2
Av.Cemil Cengiz

 
Varsayılan

Meslektaşım böyle bir durumda açmış bulunduğunuz menfi tesbit davası ilerleyen aşamalarda istirdat davasına dönüşeceği için zamanaşınımı süresine takılmazsınız ve süreyi açmış olduğunuz dava süreyi keser.

Eger menfi tesbit davasını( sonradan istirdat davasına dönüşen)kazanmış iseniz bu haksız olarak yapılan cebri icradan dolayı ugramış bulunduğunuz maddi ve manevi tazminatı alacak davası şeklinde isteyebilirsiniz kanımca ve normal olarak menfi tesbit davasını kazandığınız için elinizde bir ilamda olacak %40 tazminatta kazanmış bulunacaksınız.

Kolay gelsin
Old 12-03-2007, 11:39   #3
altiokebru

 
Varsayılan

Sn.Av.Cemil Cengiz; öncelikle yanıtınız için teşekkür ederim. Ancak menfi tesbit davası devam ederken icra dosyasına ödeme yapıldığı ve dosyanın infaz olunduğu, dolayısıyla davanın istirdat davasına dönüştüğünü bizim mi dosyaya bildirmemiz gerekiyor, yoksa tahsilat yapıldıktan sonra kendiliğinden mi istirdat davasına dönüşüyor..Biz böyle bir bildirimde bulunmadık ve karar menfi tesbit şeklinde yazılmış, kaygılanmamın sebebi de bu.. Zira menfi tesbit hükmü olduğu için ödenen paranın geri verilmesine ilişkin hüküm kurulmamış, ama %40 tazminata hükmedilmiş. Bu ilama göre masraf, vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı alabiliyoruz. Yani özetle dava kendiğilinden istirdat davasına mı dönüşmüş oluyor sizce? İlamı icraya koymamız halinde sadece ilamda yazılı olanları alabileceğiz, bu yüzden ödenen paralar için hangi davayı açmamız gerekiyor, tazminat mı sebepsiz zenginleşme mi? Sebepsiz zenginleşmedeki bir yıllık süre menfi tesbit ilamının kesinleştiği süreden mi başlayacak, yoksa bu süreyi kaçırmış olduk. Yanıtınız için şimdiden teşekkür ederim..
Old 12-03-2007, 12:42   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
menfi tesbit davası devam ederken icra dosyasına ödeme yapıldığı ve dosyanın infaz olunduğu, dolayısıyla davanın istirdat davasına dönüştüğünü bizim mi dosyaya bildirmemiz gerekiyor, yoksa tahsilat yapıldıktan sonra kendiliğinden mi istirdat davasına dönüşüyor..

Menfi Tespit davası ödeme (tahsilat) ile birlikte kendiliğinden istirdat davası olarak devam eder. Ancak bunun için mahkemenin ödemeyi bilmiş olması lazımdır. Hüküm fıkrasında borçlu olmadığınızın tespitine karar verilmiş ise bu karar ile parayı talep edemezsiniz. Yeni bir dava açmanız gerekir.

Alıntı:
Davacı tarafın bu ilamın kesinleşmesinden sonra artık istirdat davası açma imkanı kalmadığından,

Bu kanıya nerden ulaştınız? Menfi tespit davasında verilen tespit hükmü istirdadı içermediği için istirdat davası açmanıza engel yoktur. İstirdat davası için zamanaşımı süresi Menfi tespit davasındaki kararın kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu nedenle kararın kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıllık dava açma süresi geçmemişse sorun yoktur.
Old 12-03-2007, 16:03   #5
altiokebru

 
Varsayılan

Sn.Av.Mehmet Saim Dikici; menfi tesbit davası içinde ödeme yapıldığından davanın istirdat davasına dönüştürülmesi ile ilgili bildirimi yapmak bize düşen bir görev ve mahkemenin bunu kendisinin araştırması gibi bir yükümlülüğü yok. Bu nedenle davayı bu şekilde istirdat davasına dönüştürme imkanımız varken, ödemenin de yapıldığı tarihten itibaren bir yıldan fazla süre geçtiği için bu kanıya varmıştım. Aslında istirdat davası açıp açamayacağım konusunda tereddütlü olmamın nedeni de ödemenin üzerinden bir yıl geçmiş olması.. Menfi tesbit davası yeni kesinleşti ama sürenin başlangıcına esas alınacak tarih nedir bilemiyorum. Menfi tesbit davasının kesinleşmesinden itibaren istirdat davası açmak için 1 yıllık süremiz varsa sorun yok demektir. Teşekkür ediyorum.
Old 12-03-2007, 16:14   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

BK.66. maddeye göre, "verdiğinizi istirdata hakkınızın olduğunu öğrendiğiniz tarihten itibaren... 1 yıl içinde..." dava açmanız gerektiğinden ve Menfi tespit davasını kazandığınıza ilişkin karar kesinleşmeden verdiğinizi almaya hakkınızın olduğunu bilmeniz mümkün olamayacağından, Menfi tespit davasının kesinleştiği tarihten itibaren bu sürenin işlemesi gerekir.
Old 12-03-2007, 16:19   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın alıokebru,

Aşağıda sunacağım karar işinize yarayabilir mi? Karara göre, icranın eski hale getirilmesi istenebilir. Süre bakımından bir sorununuz yoksa, icra müdürlüğünden bu yönde bir talepte bulunun. Kabul görmezse, icra hakimliğine şikayet edin.

Saygılarımla

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/2391
K. 2002/3485
T. 18.2.2002
• MENFİ TESPİT DAVASI ( Davanın İstirdat Davasına Dönüşmesinin İlamın İnfazı İçin Kesinleşmesi Koşulunu Ortadan Kaldırmaması )
• İSTİRDAT DAVASI ( Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüşmesinin İlamın İnfazı İçin Kesinleşmesi Koşulunu Ortadan Kaldırmaması )
• İLAMIN KESİNLEŞMESİ ( Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüşmesinin İlamın İnfazı İçin Kesinleşmesi Koşulunu Ortadan Kaldırmaması )
• İLAMDA YER ALAN EKLENTİLER ( Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüşmesinin İlamın İnfazı İçin Kesinleşmesi Koşulunu Ortadan Kaldırmaması )
2004/m.72/5,72/6
ÖZET : Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmüş olması, ilamın infazı için kesinleşmesi koşulunu ortadan kaldırmaz. İlamda yer alan eklentiler için de aynı kuralın uygulanması zorunludur.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

KARAR : İİK.nun 72/5. maddesi gereğince menfi tespit davası borçlu lehine hükme bağlanırsa takip durur. İlamın "kesinleşmesi üzerine" içeriği esas alınarak yeni bir hükme gerek kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Somut olayda menfi tespit davasının İİK.nun 72/6. maddesi gereğince istirdat davasına dönüşmüş olması bu ilamın infazı için kesinleşmesi koşulunu ortadan kaldırmaz. İlamda yer alan eklentiler için de aynı kuralın uygulanması zorunludur. Bu durumda Merciin aksine gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. O halde, takip dayanağı ilamın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 18.2.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-03-2007, 16:33   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Merhaba Suat Bey,

Olayda menfi tespit davası devam ederken para tahsil edilmiş ancak bu durum mahkemeye bildirilmemiştir. Mahkeme gelişmeyi bilmediğinden kararını borcun olmadığını tespit yönünde hükme bağlamıştır. Yani, kararda "...istirdadına.." denilmemiştir. Bu durumda istirdat davası açmak dışında bir yolun olamayacağı kanaatindeyim.

Esasen açılacak bu dava çok uzun da sürmeyecektir. Borç olmadığı mahkeme kararıyla sabittir. Yine borç olmadığı halde ödemenin yapıldığı icra dosyası ile ortadadır.
Old 12-03-2007, 16:35   #9
altiokebru

 
Varsayılan

Sayın Av.Suat Ergin; öncelikle teşekkün ederim. Yeni bir ihtimali daha değerlendirmemi sağladınız. Ancak icra dosyası infaz olunduğu için eski hale getirme mümkün mü bilmiyorum. Açıkcası eski hale getirme hakkında da çok bilgi sahibi değilim, araştırmam lazım. Menfi tesbit davasına ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren istirdat davası açma süresinin başladığına katılıyor musunuz? Aslında menfi tesbite ilişkin ilamın kesinleşmesinden itibaren haksız ödemeyi davacı bilebilir diye düşünüyordum ben de ama acaba fazla mı zorlama bir yorum olur diye de düşünmekten alamadım kendimi. Sn.Mehmet Saim'in görüşleri haklı olabileceğim anlamında düşünceme destek oldu, kendisine de teşekkür ediyorum tekrar.. Ama Sn.Mehmet Saim'le ortak kanaatime destek olabilecek karar varsa ve iletirseniz çok sevinirm. Saygılarımla
Old 12-03-2007, 16:50   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Bu olayda kesin kanaate ulaşamamanız gayet normal. Çünkü İİK.72. maddesindeki " Genel hükümlere göre... ödemeden itibaren...1 yıl içinde" cümlesi sıkıntı yaratmaktadır. Evet biraz zorlama bir yorum olduğu da aşikardır.

Dikkat ederseniz bu hüküm (Menfi tespit) davası açılmadan önce ödenen paralar için açılacak davayı kasteder. Menfi tespit davasının İstirdata dönüşmesinin temel dayanağı BK.61 vd. hükümlerde düzenlenen "sebepsiz zenginleşme" hükümleridir. Bu itibarla Menfi tespit davası açıldıktan sonra tahsilatın yapıldığını mahkemeye bildirmemek ve bu nedenle mahkemenin bilgisinin olmaması usulü bir eksikliktir.

Karar kesinleşmiş ne yazık ki... zorlama yorum dışında yapabilecek pek bir şey de görünmüyor.
Old 12-03-2007, 17:03   #11
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Mesaj Sahibi: altiokebru
Menfi tesbit davasına ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren istirdat davası açma süresinin başladığına katılıyor musunuz?

Menfi tespit davası zamanaşımını keser. Bir çok Yargıtay kararı bulunmaktadır. Sayın Dikici'ye katılıyorum. Ancak benim sunduğum karardan sonra bir araştırma daha yaptım. Önerdiğim yol daha pratik gibi...

Alıntı:
Mesaj Sahibi:Av. Mehmet Saim Dikici

Olayda menfi tespit davası devam ederken para tahsil edilmiş ancak bu durum mahkemeye bildirilmemiştir. Mahkeme gelişmeyi bilmediğinden kararını borcun olmadığını tespit yönünde hükme bağlamıştır. Yani, kararda "...istirdadına.." denilmemiştir. Bu durumda istirdat davası açmak dışında bir yolun olamayacağı kanaatindeyim.


Mehmet Bey Meraba,

Sizin önerdiğiniz çözüme itirazım bulunmamaktadır. Tarayıcım çalışmadığı için mecburen mekanik yazacağım. Elimde Yargıtay 3 HD. Başkanı Nihat Yavuz'a ait "İTİRAZIN İPTALİ-MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVALARI-2000 Yılı Basımı" isimli kitap bulunmaktadır. Kitabın 309 uncu sayfasını aynen aktarıyorum:

" Menfi tespit davası devam ederken borçlunun icra dairesine ödediği ve fakat alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı almadığı/alamadığı para alacaklıya ödenmiş ve davanın İİK.mad.72/VI gereğince davanın(geri alma=istirdat) davasına dönüştüğü gözetilmeden mahkemece borçlunun (borçlu olmadığına) karar verilmişse, bu kararın kesinleşmesinden sonra, ayrıca mahkeme kararına gerek kalmadan, borçlunun istemi üzerine, bu para alacaklıdan zorla alınarak borçluya verilir; böylece icra eski duruma iade edilmiş olur."

Yazar 307 inci sayfada, benim ilk mesajımda sunduğum karara benzeyen 2 adet Yargıtay kararından da bahsetmiş ve özetini yazmış; Kazancı'dan araştırdım bulamadım. Kararların tarih ve numarasını yazayım. Gerekirse (Başka üye kararları aktarmazsa)sonra yazarım.
12.HD.23.09.1980; 5028/6706 ve 12 HD. 28.04.1980; 2136/3752

Birinci karardan küçük bir alıntı:"İİK 72.maddesinde(menfi tespit davasının borçlu lehine hükme bağlanması halinde takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderacatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade olunur)dendiğine ve bu duruma göre, ayrıca istirdat davası açılmasına gerek olmadığına..."

Saygılarımla
Old 12-03-2007, 17:10   #12
altiokebru

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım; bu arada konuyu araştırmaya devam ederken "kesinleşmiş olumsuz tesbit davası varsa, geri alma davası açmadan, icranın eski hale getirilmesi istenebileceği"ne ilişkin bir karar buldum. (Sn.Suat Bey'in bahsettiği12.HD.23.09.1980 tarihli kararı) Aslında İİK 72.madde madde metninde de var buna ilişkin açıklama ama yeterince dikkat etmemişim. İlgilenen meslektaşlarıma yeniden teşekkür ederim. Saygılar
Old 12-03-2007, 17:36   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Yalnız burada kafama takılan ve sağlam bir zemine oturtamadığım bir husus var: Olumsuz tespit davası adı üzerinde olduğu gibi bir "tespit" davasıdır. İçinde "tahsil" ya da "istirdat" hükmü barındırmamaktadır. Menfi tespit davası devam ederken, ödeme halinde davanın "istirdat" davası olaak devam edeceği bilinmektedir. Bu durumda İstirdata dönüşen davada hüküm fıkrasında "istirdadına..." kelimesi yer almaktadır. Somut olayda, dava devam ederken "ödeme" mahkemeye bildirilmediği için dava "Tespit" kararı olarak hükme bağlanmıştır. Burada eski hale iade edilecek olan icra takibi "kararın münderecatına uygun" olarak eski hale dönüştürüleceğinden, mahkeme kaarında yer bulmayan "istirdat" kelimesini olaya nasıl uygulayacağız?

Ben bunu ciddi bir sorun olarak görüyorum.
Old 12-03-2007, 17:38   #14
altiokebru

 
Varsayılan

Sn.Suat Bey; eski hale iade ile ilgili yöntemi araştırırken okuduğum Yargıtay kararları arasında "Takip dayanağı senedin iptaline ilişkin ilama dayanılarak, ödenen takip konusu senet bedelinin geri istenemeyeceği,İİK 40.madde hükmünün ilamlı takiplerde uygulanabileceği" başlıklı bir karara rastladım ve böylece yeniden başa dönmüş oldum sanırım. Açtığımız menfi tesbit davasının kararında "borçlu olunmadığının tesbiti ve senedin iptaline" denmiş. Sayın Mehmet Bey'in eski hale iade ile ilgili mantığının da haklı olduğu ortaya çıkıyor. Son durumda,Karar yeni kesinleşti, istirdat davası için süre yeni mi başlamıştır sizce? Saygılarımla
Old 12-03-2007, 18:21   #15
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Elimde Talih Uyar'a ait fakat oldukça eski bir kitap bulunmaktadır. "OLUMSUZ TESBİT VE GERİ ALMA DAVALARI-İ.İ.Y.72" Kitabın 22 inci sayfasından aynen aktarıyorum:

"Davayı, Davacı-Borçlu Kazanırsa(İİY. mad. 72/V): takip derhal durur ve hükmün kesinleşmesi ile de takip iptal edilir. Böylece dava konusu alacağın var olmadığı (yokluğu) maddi hukuk bakımından belirlenmiş olur.
...

Borçlunun hiç borçlu olmadığına karar verilmişse icra tamamen, kısmen borçlu olmadığına karar verilmişse, kısmen eski duruma getirilir. Bunun için ayrıca bir mahkeme kararına gerek yoktur. Hükmün kesinleşmesi ile bu sonuç kendiliğinden doğar."

Sayfa 24:"Borçlu yararına sonuçlanan olumsuz tespit davasında alınan ilamın 'davacının, davalı-alacaklıya borcu bulunmadığını' hükme bağlayan bölümü bir tesbit hükmü olup, bunda ayrıca 'alacağın tahsiline'(edaya) ilişkin bir hüküm fıkrası bulunmadığından, ilamın bu bölümü ayrı takip konusu yapılamaz. Bu ilamın -varsa- ilgili takip dosyasına konulması gerekir. Bu ilam borçlu hakkında davalı-alacaklının daha önce başlattığı icra takibini durdurur.(İİY.mad.72/V) Bu ilam kesinleştikten sonra da, İİY mad 72/V gereğince borçludan o takibe dayanarak alınmış para varsa,-ayrıca mahkemeden hüküm almaya gerek kalmadan-geri alınır.
Old 13-03-2007, 01:00   #16
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

HD 19, E: 1997/004945, K: 1997/010103, Tarih: 27.11.1997
[*]MENFİ TESPİT DAVASI[*]İCRANIN İADESİ

İcra İflas Kanununun 40. maddesi ilamlı takipte icranın iadesine ilişkin olup, ilamsız takipte uygulanmaz.

(2004 s. İİK. m. 40, 72)

Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle, İİK’nun 40. maddesi ilamlı takipte icranın iadesine ilişkin olup, ilamsız takipte uygulama olanağı bulunmamasına, ödemeler menfi tespit davası henüz sonuçlanmadan yapılmış olduğundan İİK’nun 72/6. maddesi gereğince menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmesi gerekeceğinden davacının bu aşamada ayrıca istirdat davası açmasında hukuki yararı bulunmadığı gözetilerek aynı maddenin 7. fıkrasında öngörülen istirdat davası açma süresinin menfi tespit davasında verilen hükmün kesinleşmesinden itibaren başlayacağının kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 27.11.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 13-03-2007, 13:18   #17
altiokebru

 
Varsayılan

Merhaba Sayın Demirel; son olarak dün akşam çıkmadan önce ben de sizin ilettiğiniz tarzda bir karar buldum ve yazmaya vaktim olmadı. Şimdi sizin yanıtınıza bakınca artık belirtmeme gerek kalmadı. İstirdat davası açabileceğim sonucuna net olarak vardım. Tüm arkadaşlara teşekkür ederim.
Old 11-04-2008, 12:03   #18
Av.Nesrin

 
Varsayılan

Alıntı:

T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi

E:2006/8360
K:2007/77
T:15.01.2007

Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüşmesi
Zamanaşımı

Özet:
Borçlunun borçlu olmadığının tespiti için açmış olduğu menfi tespit davası, borcun icra takibi nedeniyle alacaklıya ödenmesi halinde kendiliğinden
istirdat davasına dönüşür, istirdat yönünden bir hüküm kurulmamış olması nedeniyle tekrar dava açılması halinde bir yıllık zamanaşımı uygulanmaz.


2004 s. Yasa m. 72/6,72/7


Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkilinin davalılarla yurtdışına kapı ihraç etmek üzere anlaştıklarını, taraflar arasındaki güvene dayalı olarak müvekkilinin teminat olarak davalılara 36.609 USDlik bonolar verdiğini, bu bonoların bir kısmının takibe konulması üzerine müvekkilince ödendiğini, ödenmeyen toplam 19.690 USD bedelli bonoların ise Çubuk İcra Müdürlüğü 1999/1400 sayılı dosyasında 01.08.1999 vadeli 6.000 USD, 01.09.1999 vadeli 6.000 USD, 01.08.1999 vadeli 2.305 USD ve 01.09.1999 vadeli 2.304 USD bedelli bonoların takibe konulduğu, 01.10.1999 vadeli 3.000 USD bedelli bononun ise Çubuk İcra Müdürlüğü'nün 2000/786 sayılı-dosyasında takibe konulduğu, bu bono bedellerinin yapılan haciz baskılarıyla müvekkilince ödenmek zorunda kalındığını, bahse konu bonolardan dolayı Ankara Beşinci Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan menfi tespit davasının müvekkili lehine sonuçlanıp kesinleştiğini belirterek söz konusu dosyalara ödemek zorunda kaldıkları ve müvekkiline iadesi gereken bono bedeli, faiz, takip gideri ve sair ferilerin ödeme günü itibariyle tespiti ile bu paranın iadesi için yaptıkları takibe vaki itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Çubuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın
istirdat davası niteliğinde olup (1) yıllık sürede açılmadığından davanın zamanaşımına uğradığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın İİK'nın 72/6. maddesine dayalı
istirdat davası olduğu, somut olayda davacının borçlu olmadığı halde, 16.09.1999 ve 17.05.2000 tarihlerinde ödeme yaptığı, davanın ise 31.10.2005 tarihinde 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Ankara Beşinci Asliye Ticaret Mahkemesinde, davalı yanca icra takibine konulan bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiş, mahkemece davanın kabulüyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Anılan davada davacının talebi üzerine önce tedbir kararı verilmiş ise de, yargılamanın devamı sırasında tedbir kararı kaldırılarak alacaklının icra veznesindeki parayı tahsil etme imkanı sağlanmıştır. Bu durumda mevcut dava İİK'nın 72/6. maddesi gereğince kendiliğinden
istirdat davasına dönüşmüş olduğu halde, mahkemece istirdat yönünden bir hüküm kurulmamıştır. Davacı, daha sonra işbu istirdat davasını açmıştır. Açılan bu dava daha önce sonuçlanmış olan ve İİK'nın 72/6. maddesine göre kendiliğinden (kanundan ötürü) istirdat davasına dönüşmüş bulunan menfi tespit (daha doğrusu istirdat) davasının devamı niteliğindedir (Prof. Dr. Baki Kuru, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, sh. 191 vd.). Bu itibarla, İİK'nın 72/7. maddesindeki hak düşürücü bir yıllık süre somut olayda uygulanamaz. Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 15.01.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Meşe Yazılım'ın Tidap proğramından alıntıdır.


Old 16-04-2008, 13:11   #19
altiokebru

 
Varsayılan TeŞekkÜr

İlginiz için hepinize teşekkür ederim değerli meslektaşlar.. Saygılar ve iyi çalışmalar dilerim.
Old 17-04-2008, 00:35   #20
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan yasal sürede istirdat davası açılmaması halinde tazminat ya da sebepsiz zenginleşme .

Ben de biraz ortalığı karıştırayım:

İstirdat kelimeanlamı ile geri almadır.

İİK 72 ye baktığımızda icra eski hale getirilecek, ödediğiniz para geri alınacaktır.

Varsayalımki dava 5 yıl sürdü.

Sizin uğradığınız zarar?

Nasıl ve neye dayanılarak giderilecek.
Old 13-03-2009, 16:06   #21
cansu hevesli

 
Varsayılan

Merahaba, sitede araştırma yaparken aradığım konunun daha önce tartışıldığını gördüm gerçi üzerinden 1 yılı aşkın zaman geçmiş ama umarım yanıtlayan bir meslektaşım olur.
Yukarıda tartışılanlarala ayını durum şuan benim müvekkilin başına gelmiş durumda.Maleseef yargılam çok uzun sürmüş ve 1996 da başlayan dava 2005 yılında ancak borçlu davacı müvekkil lehine bitmiş. Kelimenin tam anlamı ile müvekkil madi ve maanevi iflas ettiği için artık uğraşmak istememiş. Tabi bu arad mü
cbir sebeplerde var. Karşı taraf ölümle tehdit etmiş ve iiş yuerini de yakmışlar ve sağülık problemleri geçirmiş.karar 2005 yılında kesinleşmiş. ama şimdi tekrar uğraşıp zararı almak ,istiyor aceba zaman aşımı sıkıntısı olurmu, herkese teşekkürler.
Old 23-07-2010, 10:50   #22
ÇİTLENBİK

 
Varsayılan

Merhaba, benim olayaın biraz daha farklı ama istirdat davasının 1 yıllık hak düşürücü süre sorununu içerdiğinden yeni bir konu açmak istemedim. Şöyle ki, 2008 yılında imüvekkilimize yapılan takibe, imzanın müvekkliimize ait olmaması nedeniyle imza itirazında bulunduk. Tabi bu süreçte haciz tehdidi ile karşılaşan müvekkilimiz 2008 Ekim ayında borcun tamamını icra dairesine yatırdı. Tedbir de olmadığından alacaklı parayı tahsil etti. İcra hukuk mahkemesinde görülen imza itirazı davamız 2010 Mart ayında sonuçlandığından doğal olarak İ.İ.K. madde72'deki 1 yıllık süre dolmuş oldu. Nisan ayında genel hükümlere dayalı istirdat davası açtık, halen yargılama sürüyor. Karşı taraf itiraz etti 1 yıllık süre dolduğunu ileri sürerek. Hakim tam olarak ne yönde karar vereceğini bilemiyor. Ama mantıken imza itirazımızın sonuçlanmasını beklerken zatn 1 yıl dolmuştu. Saim Bey BK.66 uyarınca istirdada hakkı olduğunu öğrendiği tarihten 1 yıllık sürenin başlayacağı şeklinde yorumda bulunmuş. Acaba bu bizim olayımızda da uygulama alanı bulur mu? Herhangi bir Yargıtay kararı da bulamadım. Bu konuda yardımlarınızı bekliyorum, elinde benzer bir Yargıtay kararı bulunan paylaşırsa eğer çok memnun olacağım. İyi çalışmalar.
Old 22-01-2017, 13:46   #23
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

İİK. 40'da düzenlenen "icranın eski hale iadesi"nin ilamlı takiplerde uygulanacağına dair 19 HD'nin 1997 t.li kararına rağmen, aşağıdaki HGK kararında bu durumda İİK. 361'in "İcra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır."de uygulanabileceği belirtilmiştir.

Aslında her iki hükümden de daha önce konu ile en ÖZEL hüküm olan İİK. 72/5 :
"Menfi tespit davası borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir." de düzenlenen hükmün uygulanması gerekir.

Bu nedenle her nasılsa istirdat davasına dönüşmemiş olan bir menfi tespit hükmünün kesinleşmesi sonrasında borçlu görünenden haksız yere tahsil edildiğine hükmedilen meblağın iadesinde ayrıca istirdat davası açmaya gerek olmadığı, hatta bu davayı açmakta hukuki yararın da olmadığı, yukarıda bahsi geçen özel ve genel hükümlere sırasıyla dayanılarak icra dairesinden talepte bulunmak gerektiği kanaatindeyim.

Alıntı:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas: 2007/13-848 Karar: 2007/840 İçtihat
...
Bilindiği üzere, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi (davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup, bunlara dava şartları denir. Dava şartlarından bir kısmı olumlu (varlığı mutlaka gerekli); diğer bir kısmı da, olumsuz (yokluğu mutlaka gerekli) niteliktedir. Hakim, önüne gelen bir davada, dava şartlarının mevcut olup olmadığını re`sen gözetmelidir.
Olumlu dava şartlarından biri de, davacının o davayı açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. Açılmasında davacısı yönünden hukuki yarar bulunmayan bir dava, dava şartının yokluğundan dolayı reddedilmelidir.
Hukuki yararın varlığı koşulunun mevcut olup olmadığı, her bir davada o davaya konu olayın somut özellikleri çerçevesinde, hakim tarafından değerlendirilmelidir.
Bir hakkın, mahkeme kararına gerek olmaksızın, başka bir yolla ve aynı ölçüde güvenli olarak elde edilebilmesinin mümkün bulunduğu hallerde, o hakla ilgili olarak dava açılmasında hukuki yarar yoktur. Bazen bizzat kanun, bir hakkın dava dışı bir yolla elde edileceğini açıkça düzenler ve hak sahibinin ayrıca bir ilam almasına gerek bulunmadığını özellikle vurgular. İşte, bir davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığının, açık ve özel bir kanun hükmüyle belirtildiği bu tür hallerde, davacının o davayı açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığının hakim tarafından resen değerlendirilmesine gerek yoktur. Zira, kanun koyucu, ayrıca hüküm alınmasının gerekmediğini belirtmek suretiyle, o hakkın dava konusu edilmesinde hukuki yararın mevcut olmadığını baştan ve bizzat belirlemiş olmaktadır. Özel daire bozma gerekçesinin dayandırıldığı, İcra ve İflas Kanunu`nun 40. maddesindeki düzenleme de bunlardan biridir; ne var ki, yukarıda açıklandığı üzere, bu hükmün somut olayda uygulama yeri yoktur.
Mahkeme kararına gerek bulunmadığı kanunda özel olarak belirtilen hallerden biri de İcra ve İflas Kanunu`nun "Fazla verilen paranın geri alınması" başlıklı 361. maddesidir. Bu hüküm, "İcra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır." şeklinde emredici bir düzenlemeyi içermektedir.
Belirtilmelidir ki; 361. madde hükmü, ilamlı veya ilamsız tüm icra takiplerinde, her ne sebeple olursa olsun, borçludan fazla para tahsil edilen her durumda uygulama yeri ve alanı bulunan, özel bir hükümdür. Buna göre, icra daireleri, hesaplama sonucunda fazladan tahsil edildiği ortaya çıkan tutarları, ayrı bir mahkeme hükmüne gerek olmaksızın, borçluya geri vermekle yükümlüdürler.
Açıktır ki, burada, icra müdürüne kanun tarafından verilmiş, özel bir görev ve daha da önemlisi cebri icra gücünün kullanılması kapsamındaki bir yetki söz konusudur. İcra müdürü, dayanağı ve şekli ne olursa olsun, girişilmiş bir icra takibinde, borçludan tahsil edilen paranın, tahsili gerekenden daha fazla olduğunu hesap sonucunda belirlediği durumlarda, cebri icra gücünü kullanarak, fazla tahsilatı borçluya geri verecektir.
Borçlunun o yoldaki talebine rağmen, icra müdürlüğü iadeyi sağlamadığı takdirde, bu işleme karşı borçlunun İcra ve İflas Kanunu`nun 16. ve 17. maddeleri uyarınca şikayet yoluna başvurabileceği açıktır. Bu yolun, borçlu yönünden genel hükümlere göre dava açma yoluna oranla daha az güvence sağlayacağı da ileri sürülemez. Zira, icra müdürü işlemini şikayet yoluyla inceleyecek olan da bir mahkeme (İcra Mahkemesi)dir ve onun kararına karşı kanun yolları da açıktır. Dahası, fazladan tahsil edilen paranın istirdadı konusunda ayrı bir ilam alınmış olsa bile, o ilamın infazı yine icra dairesince sağlanacağına göre, dava yoluyla elde edilecek başkaca ve pratik bir yarar da bulunmayacaktır.
Hal böyle olunca, somut olayda, davacının fazladan tahsil edildiğini bildirdiği miktarlar yönünden İcra ve İflas Kanunu`nun 361. maddesi çerçevesinde talepte bulunması gerektiğinin, eldeki istirdat davasını açmakta hukuki yararı bulunmadığının, dolayısıyla davanın bu nedenle reddi gerektiğinin kabulü zorunludur....
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sebepsiz zenginleşme davası ve somut örnek üzerinden ispat sorunu Av.Bülent Özkan Meslektaşların Soruları 20 13-07-2013 15:11
itirazın iptali Davası - Islah - Sebepsiz Zenginleşme Davasına Dönüştürme Ersin KUŞ Meslektaşların Soruları 5 12-10-2009 10:54
sebepsiz zenginleşme avslh Meslektaşların Soruları 9 04-02-2008 13:33
Araçtaki Hava Yastıklarının Açılmaması Nedeniyle Tazminat Davası Açılabilir mi? marmara Hukuk Soruları Arşivi 20 28-09-2006 23:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07528496 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.