Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

diğer mirasçıların onayını almak ve mirasçılık şirketine mümessil tayininin usulü?

Yanıt
Old 12-12-2009, 16:07   #1
kapbana

 
Varsayılan diğer mirasçıların onayını almak ve mirasçılık şirketine mümessil tayininin usulü?

Merhabalar,

Muristen kalan ancak henüz intikali yapılmamış bir taşınmaz hakkında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talepli davamızı yalnızca bir mirasçı adına actık. ancak diğer mirasçıların vekaleti bizde yok.

Bu nedenle ilk duruşmada diğer mirasçıların onayını almak ve miras şirketine mümessil tayin ettirmek için mahkemeden süre talep ettik. Mahkeme ara kararında talebimizle ilgili bir karara yer vermedi.

Yukarıda bahsettiğim mirasçıların onayını almak ve mirasçılık şirketine mümessil tayin ettirmek için mahkemenin yetki vermesini mi beklemeliyiz yoksa bu yetkiyi almaksızın yapabilir miyiz?

Ayrıca bunun usulü nasıl olmalıdır? Diğer mirasçılar istediğimiz onayı rahatlıkla verecekler; kendilerinden sadece vekaletname almamız yeterli midir? Aldığımız vekaletnameyi mahkemeye sunsak gerekli onayı sağlamış olur muyuz?

Mirasçılık şirketine mümessil tayininin usulü hakkında da bilgi verebilirseniz sevinirim. Yani Sulh Hukuk mahkemesinde mümessil tayini için mahkemeden yetki almaksızın dava acabilir miyiz yoksa bunun için elatmanın önlenmesi istediğimiz mahkemeden yetki mi almamız gerekiyor?
Old 12-12-2009, 18:50   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kapbana
Merhabalar,

Muristen kalan ancak henüz intikali yapılmamış bir taşınmaz hakkında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talepli davamızı yalnızca bir mirasçı adına actık. ancak diğer mirasçıların vekaleti bizde yok.

Bu nedenle ilk duruşmada diğer mirasçıların onayını almak ve miras şirketine mümessil tayin ettirmek için mahkemeden süre talep ettik. Mahkeme ara kararında talebimizle ilgili bir karara yer vermedi.

Yukarıda bahsettiğim mirasçıların onayını almak ve mirasçılık şirketine mümessil tayin ettirmek için mahkemenin yetki vermesini mi beklemeliyiz yoksa bu yetkiyi almaksızın yapabilir miyiz?

Ayrıca bunun usulü nasıl olmalıdır? Diğer mirasçılar istediğimiz onayı rahatlıkla verecekler; kendilerinden sadece vekaletname almamız yeterli midir? Aldığımız vekaletnameyi mahkemeye sunsak gerekli onayı sağlamış olur muyuz?

Mirasçılık şirketine mümessil tayininin usulü hakkında da bilgi verebilirseniz sevinirim. Yani Sulh Hukuk mahkemesinde mümessil tayini için mahkemeden yetki almaksızın dava acabilir miyiz yoksa bunun için elatmanın önlenmesi istediğimiz mahkemeden yetki mi almamız gerekiyor?

Eski MK yürürlükte iken, bu tür davalarda tüm ortakların muvafakatı veya terekeye temsilci atanması gerekiyordu.

Ancak yeni TMK 640/4 üncü fıkrasına göre " Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır."

Yine TMK 702/4 üncü fıkrası da aynı doğrultuda hüküm taşımaktadır. Bu nedenlerle, davanızda aktif husumet sorunu yaşanmayacaktır. Hakim bu yüzden talebiniz hakkında karar vermemiş olabilir.
Old 12-12-2009, 23:08   #3
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Eski MK yürürlükte iken, bu tür davalarda tüm ortakların muvafakatı veya terekeye temsilci atanması gerekiyordu.

Ancak yeni TMK 640/4 üncü fıkrasına göre " Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır."

Yine TMK 702/4 üncü fıkrası da aynı doğrultuda hüküm taşımaktadır. Bu nedenlerle, davanızda aktif husumet sorunu yaşanmayacaktır. Hakim bu yüzden talebiniz hakkında karar vermemiş olabilir.

Alıntı:
Yazan kapbana
Muristen kalan ancak henüz intikali yapılmamış bir taşınmaz hakkında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talepli davamızı yalnızca bir mirasçı adına actık. ancak diğer mirasçıların vekaleti bizde yok.
Sayın Ergin,
Korunma ile yararlanma birlikte dava edilmiş; atlamış olabileceğinizi düşündüm

Saygılarımla...
Old 13-12-2009, 00:00   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hades
Sayın Ergin,
Korunma ile yararlanma birlikte dava edilmiş; atlamış olabileceğinizi düşündüm

Saygılarımla...

Atlamış değilim, cahillikten olabilir. Gerekçenizi dayanaklarıyla yazarsanız sevinirim.
Old 13-12-2009, 00:10   #5
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Atlamış değilim, cahillikten olabilir. Gerekçenizi dayanaklarıyla yazarsanız sevinirim.

Est

Ecrimisil istemi, terekenin korunmasına değil, terekeden faydalanmaya yönelik bir taleptir. Bu sebeple (tek başına veya elatmanın önlenmesi ile beraber) ecrimisil talep ve dava edildiğinde mirasçıların tamamının birlikte hareket etmesi zorunludur. Yalnız mirasçılardan biri veya bir kısmı ecrimisil talebiyle dava açmışsa Mahkemece usuli olarak yapılan muamele: diğer mirasçıların davaya icazetini sağlamak veya terekeye temsilci tayin ettirmesi için davacı/davacılara süre vermekten ibarettir (diye düşünüyorum ).

Saygılarımla...
Old 13-12-2009, 00:20   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

MK.640. maddede yer alan "Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır." şeklindeki hüküm, mirasçıların 3. kişiye karşı açacağı ecri misil davaları bakımından "terekedeki hakların korunması" anlamı taşır diye düşünüyorum ve bu anlamda Suat beye katılıyorum.

Zaten mirasçıalrın birbirlerine karşı ecri misil talebi ile dava açmaları bakımından da bildiğim kadarıyla bir sıkıntı yoktur.
Old 13-12-2009, 00:21   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hades
Est

Ecrimisil istemi, terekenin korunmasına değil, terekeden faydalanmaya yönelik bir taleptir. Bu sebeple (tek başına veya elatmanın önlenmesi ile beraber) ecrimisil talep ve dava edildiğinde mirasçıların tamamının birlikte hareket etmesi zorunludur. Yalnız mirasçılardan biri veya bir kısmı ecrimisil talebiyle dava açmışsa Mahkemece usuli olarak yapılan muamele: diğer mirasçıların davaya icazetini sağlamak veya terekeye temsilci tayin ettirmesi için davacı/davacılara süre vermekten ibarettir (diye düşünüyorum ).

Saygılarımla...

Sayın Hades,

Sorunun tamamına ilişkin, mevzuat, doktrin ve Yargıtay kararı sunmazsanız, cahilliğimi kabul etmem. Sizin ne şekilde düşündüğünüz beni tatmin etmeyecektir.
Old 13-12-2009, 00:23   #8
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın Hades,

Sorunun tamamına ilişkin, mevzuat, doktrin ve Yargıtay kararı sunmazsanız, cahilliğimi kabul etmem. Sizin ne şekilde düşündüğünüz beni tatmin etmeyecektir.

Sayın Ergin,

Gerçekten Yargıtay kararı sunduğumda tatmin olacaksanız elbette ki araştırırım???

Saygılarımla...
Old 13-12-2009, 00:28   #9
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın Hades,

Sorunun tamamına ilişkin, mevzuat, doktrin ve Yargıtay kararı sunmazsanız, cahilliğimi kabul etmem. Sizin ne şekilde düşündüğünüz beni tatmin etmeyecektir.

Sayın Ergin,
Cahil olduğunuzu zinhar düşünmüyorum; sizin gibi bir üstadın Yargıtay kararı ile tatmin olacağını aklım kesmemekle birlikte ;

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 06.11.2003 T., 2003/13090 E., 2003/13274 K: "1- MADDİ OLAY

Davacı, murisi ( annesi ) adına tapuda kayıtlı olan Ovacık Köyü 3 nolu parseli işgal eden davalının elatmasının önlenmesi ile 1.000.000.000 lira ecrimisilin tahsilini istemiş, davalı bitişik taşınmazın kadastro tespiti sırasında maliklerinin ters olarak yazıldığı için dava konusu yerin davacının murisi adına tapuda kayıtlı görüldüğünü gerçekte kendi dedesine ait olduğundan bu nedenle tasarruf ettiği için davanın reddini savunmuş olup; mahkemece davalının, davacının murisine ait tapulu taşınmaza haksız olarak el attığından elatmasının önlenmesine, davalının taşınmazı kullanması iyi niyete dayandığından ecrimisil isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından ecrimisile hasren temyiz edilmiştir.
Öncelikle şu hususa açıklık getirmek gerekir: Davacı mirasçının, miras şirketinin haiz olduğu ( terekeye ait ) davanın tamamı için değil de, SADECE KENDİ PAYINA İSABET ETTİĞİNİ İDDİA ETTİĞİ PAYIN ( ecrimisilden hissesine düşecek payın ) ÖDENMESİ İÇİN DAVAYI AÇMIŞ İSE, İŞTİRAK HALİNDEKİ PAYLARDA TASARRUF ( örneğin dava ) CAİZ OLMADIĞINDAN VE DAVA DİĞER MİRASÇILARIN HİSSESİNE DÜŞECEK PAYLARI DA KAPSAMADIĞINDAN, BÖYLE BİR DAVAYA DİĞER MİRASÇILARIN KATILMASI İLE DEVAM EDİLMESİNE OLANAK YOKTUR; YANİ DAVA DİĞER MİRASÇILARIN KATILMASI İLE DE SAĞLIK KAZANAMAZ; DAVANIN HİÇ BİR ARAŞTIRMAYA GEREK KALMAKSIZIN REDDİ GEREKİR.
Aşağıdaki açıklamalar, bir mirasçının terekeye ait ( yani miras şirketi tarafından açılması gereken ) bir davayı bir başına açması durumu ile ilgilidir.
II- TEREKEDEKİ HAKLARIN KORUNMASI
TMK. mad. 640/II hükmüne göre ""Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler"" Aynı maddenin IV. fıkrasına göre: ""Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır"" ( Koşut anlamda TMK. mad. 702/IV )
TMK. mad. 640/IV hükmü, mirasçılardan biri ya da bir kısmının başvurabileceği yasal yolları ""terekedeki hakların korunması"" ile sınırlı tutmuştur. Açılan dava veya başvurulan yasal yolun bu nitelikte olmadığı durumlarda ana kural ( TMK. mad. 702/II ) geçerli olup, bir ya da bir kısım mirasçının istemi, sıfat yokluğundan reddedilecektir.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacı, murisinden intikal eden taşınmaza ( paydaş bulunmayan ) davalının elatmasının önlenmesi ile birlikte ecrimisil istemiştir. Terekeye dahil bir taşınmaza elatmanın önlenmesi davası ""terekedeki hakların korunması"" kavramına dahil olduğundan mirasçılardan herhangi birisi veya birkaçı tarafından açılabilir. Buna karşın ecrimisil davası, ""terekedeki hakların korunması"" ile ilgili olmayıp terekedeki taşınmazdan yararlanmaya yönelik bulunmaktadır. Böyle bir durumda ana kural gereğince birlikte hareket etme gereği vardır. Bu nedenle, iştirak halinde mülkiyet konusu olan bir mal veya hakka ilişkin ( örneğin uyuşmazlık konusu olan olayda olduğu üzere - ecrimisil - ) davalarının, -bağımsız olarak açıldığı takdirde elbirliği ( iştirak ) halindeki maliklerin ( paydaşların ) hepsi tarafından veya hepsine karşı birlikte açılması zorunludur.
II/1 ) TEREKEDEN ( veya tereke mallarının semerelerinden ) FAYDALANMA BİRLİKTE HAREKET ESASINA DAYANIR.
Mirasçılar, tereke mallarını kullanabilir ve bunlardan yararlanabilirler. Kullanma ve istifade hakkı müşterektir ve tüm mirasçılara aittir. Bu hak, terekenin idaresine ve birlikte hareket esasına dayanır. Bu konuda, mirasçıların anlaşmaları şarttır. Anlaşmazlık halinde, mirasçılara tayin olunacak temsilci, tereke mallarını idare edeceği gibi, mirasçıların kullanma ve faydalanma haklarını da düzenler.
II/2 ) ALACAK HAKLARI ÜZERİNDE TASARRUF
Terekeye dahil alacakları mahkeme ve cebri icra yoluyla takibe, mirasçıların ( ortakların ) hepsi birden yetkilidir. Tasarruf mahiyetinde olan tüm işlemler gibi, dava da ancak ortakların hepsi veya mümessilleri tarafından açılabilir. Nitekim İsviçre Federal Mahkemesi de dava yoluyla bir alacağı takipte, tasarruf mahiyeti görmüştür. Terekeye ait bir alacağın tüm mirasçılar tarafından ileri sürülmesi zorunluğu, mirasçılardan birinin davayı kötü idaresi yüzünden diğer mirasçılara da ait olan bir alacağı yok edebileceği düşüncesinden doğmaktadır ( Ayiter, Nuşin: Elbirliği Ortaklıkları, Ank. 1961, sh. 133 ve orada anılan Federal Mahkeme Kararları ve sh. 140 ).
II/3 ) YAPILMASI ZORUNLU İŞLEMLER
Olağan koruma eylemleri ve buna bağlı olarak onarımlar, mahsullerin toplanması, bozulacak olanların satılması, ivedi olarak yapılması zorunlu bulunan işlerin yerine getirilmesi gibi işlemler, tek bir mirasçı tarafından yapılabilir. Çünkü bunlar, tereke mallarının değerlerinin korunması için yapılan eylem ve işlemlerdir.
II/4 ) TAKSİMİ KABİL OLMAYAN TALEPLER ( örneğin; istihkak, elatmanın önlenmesi, tapu sicilinde hak sahipliğinin saptanması gibi talep ve davalar ) ORTAKLARDAN HER BİRİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEBİLİR. ECRİMİSİL GİBİ TAKSİMİ KABİL DAVALARIN ORTAKLARDAN BİRİSİ TARAFINDAN AÇILABİLECEĞİNİN KABULÜ İSE, DİĞER ORTAKLARI ZARARA SOKMASI OLASILIĞINI GÜNDEME GETİREBİLECEĞİ GİBİ TEREKE MALLARININ DOĞRU BİR ŞEKİLDE PAYLAŞTIRILMASINDA DA SAKINCALAR YARATABİLİR.
III- ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI İLE ECRİMİSİL DAVASI ARASINDAKİ FARKLAR
Elatmanın önlenmesi davası ile ecrimisil davası çoğu kez birlikte açıldığı halde, ikisi de aynı mahiyette olmayıp çıkış noktaları ve görevleri ( amaçları ) birbirinden farklıdır. Şöyle ki elatmanın önlenmesi davası objektif olarak haksız ihlalin giderilmesinin, ecrimisil ( tazminat ) davası ise haksız eylemin mal varlığından ( terekede ) meydana getirdiği değişikliklerin giderilmesine hizmet eder ( Bkz. Giritlioğlu, Necla: Müdahalenin Men'i ( elatmanın önlenmesi ) Davası, İst. 1984, sh. 55 ve orada anılan FEHR ).
IV- OBJEKTİF DAVA BİRLEŞMESİ
Bu halde davacı, davalıya karşı olan birden fazla talebini ( elatmanın önlenmesi + ecrimisil ) aynı davada birleştirir; yani birden fazla davasını ( aynı davalıya karşı ) aynı dava dilekçesi ile açar, buna objektif dava birleşmesi denir. Davaların birleşmesi taleplerin maddi hukuk bakımından hukuksal niteliğini değiştirmediği gibi kendilerine usul hukuku yönünden de bir ayrıcalık sağlamaz. Bir başka anlatımla, talepler ayrı ayrı bağımsızdır, kendilerine özgü hukuk kurallarına bağlıdır ve bu nedenle de ecrimisil istemi başka bir talebin ( elatmanın önlenmesi ) yukarıda açıklanan hukuksal ayrıcalığından yararlanamaz.
V- TAPU KAPSAM VE SINIRI YÖNÜNDEN GEREKLİ ÖZEN GÖSTERİLMELİDİR.
Bundan ayrı, tapu sicili aleni olup tapu kayıtları iptal edilinceye kadar geçerliliğini korur. Davalının, tapu kaydına göre gerekli özeni göstererek taşınmazını kullanması gerekirdi. Zira tapusunun sınırı ve kapsamı yönünden kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse, TMK. 993-995 anlamında iyiniyetli sayılamaz.
VI-SONUÇ :
Bir davada tarafların taraf ehliyetine sahip olmaları dava şartlarındandır. Bu nedenle, davanın taraflarından birinin taraf ehliyetine sahip olmadığı mahkemece kendiliğinden ( re'sen ) gözetilir ve dava esasa girilmeden ( mesmu olmadığından ) reddedilir.
Elbirliği ( iştirak ) halindeki mülkiyet kuralları ( TMK. mad. 640, 702 ) gereğince, miras ortaklığının ( terekenin ) tümüne ilişkin davaların, bütün mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir ( zorunlu dava arkadaşlığı ).
Davacı mirasçının kendi açtığı böyle bir davayı yalnız başına yürütemez Davayı tüm mirasçıların birlikte yürütmeleri gerekir. Şu var ki, mahkeme davacının açtığı davayı hemen reddetmemelidir. Mahkemece, diğer mirasçıların davaya katılması ( icazet vermelerini ) sağlaması veya terekeye temsilci tayin ettirmesi ( TMK. mad. 640 ) için davacıya uygun bir süre vermelidir ( Karş. 11.10.1982 gün ve 3/2 sayılı Çit. Bir. Kar. ).
O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6.11.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."

Saygılarımla...
Old 13-12-2009, 00:37   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Üstad,

Yargıtay kararı bana biraz ilginç geldi. Miras şirketine (terekeye ait) olan bir taşınamzın 3. kişi tarafından sebepsiz kullanıldığı durumlarda, mirasçılardan birisi tüm tereke adına ecrimisil talep ederse, bu talep terekenin korunması için yapılmış bir girişim olmayacak mıdır? Neden yararlanma olsun ki?

Mirasçı sadece kendisi adına ve kendi miras hissesi için ecri misil talep etmiş olsaydı, yararlanma amaçlı denebilirdi... (Diye düşünüyorum)
Old 13-12-2009, 00:40   #11
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hades 5 No.lu mesaj
Ecrimisil istemi, terekenin korunmasına değil, terekeden faydalanmaya yönelik bir taleptir. Bu sebeple (tek başına veya elatmanın önlenmesi ile beraber) ecrimisil talep ve dava edildiğinde mirasçıların tamamının birlikte hareket etmesi zorunludur

Sayın Hades, yukarıda alıntısını yaptığım mesajda koyulaştırdığım bölüm alıntısını yaptığınız kararda aynen geçmektedir. Öncelikle, Yargıtay kararına aynen yansıyacak görüşünüz için tebrik ederim. Yine ben sorduktan 5 dakika sonra Yargıtay kararı sunmanız da sizin hızlı bir avukat olduğunuzu göstermektedir. Bu husus da, takdire şayandır.

Ve fakat...Kararda yer alan şu bölüm dikkatinizden mi kaçtı.

Alıntı:
Öncelikle şu hususa açıklık getirmek gerekir: Davacı mirasçının, miras şirketinin haiz olduğu ( terekeye ait ) davanın tamamı için değil de, SADECE KENDİ PAYINA İSABET ETTİĞİNİ İDDİA ETTİĞİ PAYIN ( ecrimisilden hissesine düşecek payın ) ÖDENMESİ İÇİN DAVAYI AÇMIŞ İSE, İŞTİRAK HALİNDEKİ PAYLARDA TASARRUF ( örneğin dava ) CAİZ OLMADIĞINDAN VE DAVA DİĞER MİRASÇILARIN HİSSESİNE DÜŞECEK PAYLARI DA KAPSAMADIĞINDAN, BÖYLE BİR DAVAYA DİĞER MİRASÇILARIN KATILMASI İLE DEVAM EDİLMESİNE OLANAK YOKTUR; YANİ DAVA DİĞER MİRASÇILARIN KATILMASI İLE DE SAĞLIK KAZANAMAZ; DAVANIN HİÇ BİR ARAŞTIRMAYA GEREK KALMAKSIZIN REDDİ GEREKİR.

Özetle sunduğunuz kararın soruyla alakası yoktur.
Old 13-12-2009, 00:45   #12
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın Hades, yukarıda alıntısını yaptığım mesajda koyulaştırdığım bölüm alıntısını yaptığınız kararda aynen geçmektedir. Öncelikle, Yargıtay kararına aynen yansıyacak görüşünüz için tebrik ederim. Yine ben sorduktan 5 dakika sonra Yargıtay kararı sunmanız da sizin hızlı bir avukat olduğunuzu göstermektedir. Bu husus da, takdire şayandır.

Hukukçu olan babamın bir sözünü getirdiniz aklıma: Nereye ne şekilde bakacağını bilmelisin ; hukuk nosyonunu aldıktan ve kavradıktan sonra bunu en doğru şekilde yaparsın Dolayısıyla teşekkür ederim

Ayrıca kararın tamamını okuduğunuzda gayet de soruyla alakalı olduğunu göreceksiniz (diye düşünüyorum )

P.S: 00.28-00.21=7 Dakika üstad

Saygılarımla...
Old 13-12-2009, 00:46   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın Hades, yukarıda alıntısını yaptığım mesajda koyulaştırdığım bölüm alıntısını yaptığınız kararda aynen geçmektedir. Öncelikle, Yargıtay kararına aynen yansıyacak görüşünüz için tebrik ederim. Yine ben sorduktan 5 dakika sonra Yargıtay kararı sunmanız da sizin hızlı bir avukat olduğunuzu göstermektedir. Bu husus da, takdire şayandır.

Ve fakat...Kararda yer alan şu bölüm dikkatinizden mi kaçtı.



Özetle sunduğunuz kararın soruyla alakası yoktur.

Üstad,

Karardan alıntı yaptığınız bölümün hemen altında zaten konuyla ilgili açıklamalar ve tartışmalara girişilmiş. Alıntı yaptığınız bölümün tartışılacak tarafının da olmadığını Yargıtay açıkça belirtmiş. Yani bunu tartışmamıza bile gerek yoktur demiş. Ama alt kısmında devamla -bana göre adil ve doğru olmayan- ama bizim görüşümüzün aksine ve Sayın Hadesi teyit eden bir görüş var (diye düşünüyorum)

Katılmıyorum o ayrı...
Old 13-12-2009, 01:04   #14
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hades
Hukukçu olan babamın bir sözünü getirdiniz aklıma: Nereye ne şekilde bakacağını bilmelisin ;


Saygılarımla...

Babanıza saygılarımı iletin lütfen.

Alıntı:
Ayrıca kararın tamamını okuduğunuzda gayet de soruyla alakalı olduğunu göreceksiniz (diye düşünüyorum )

Ben hala konuyla alakası olmadığında ısrarcıyım. Ha, bu arada babanız "Kızım bir konuda tek bir Yargıtay kararı ile yetinme" demiştir(diye düşünüyorum).
Old 13-12-2009, 01:07   #15
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Bugün, 00:23 #8
Hades






--------------------------------------------------------------------------------
Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin







Sayın Ergin,

Gerçekten Yargıtay kararı sunduğumda tatmin olacaksanız elbette ki araştırırım???

Alıntı:
Yazan Hades
P.S: 00.28-00.21=7 Dakika üstad
00.28-00.23=5 dakika

Araştırırım dedikten itibaren 5 dakika geçmiş.
Old 13-12-2009, 01:11   #16
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Babanıza saygılarımı iletin lütfen.

Ben de size saygılarımı sunuyorum üstad...

İyi geceler...

Saygılarımla...
Old 15-12-2009, 11:39   #17
kapbana

 
Varsayılan cevap

Evet; hakimin mirasçılık şirketine temsilci atanması yönünde karar vermesi gerekiyormuş

Diğer mirasçıların onayını almak için ise; 1. Ya diğer mirasçılar duruşmaya gelip muvafakat ettiklerini bildirecekler,
2. Ya noterden muvafakatname verecekler,
3. Ya da mirasçılık şirketine temsilci atanması davasında müvekkilimin temsilci olmasına muvafakat verecekler,

Ben 2. seçeneği tercih edeceğim...
Old 15-12-2009, 11:41   #18
kapbana

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kapbana
Evet; hakimin mirasçılık şirketine temsilci atanması yönünde karar vermesi gerekiyormuş

Hatalı olmuş düzeltiyorum..."Hakimin mirasçılık şirketine temsilci atanması kararı almak üzere yetki vermesi gerekiyormuş"
Old 12-11-2012, 18:17   #19
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan Elbirliği mülkiyetinde ecrimisil ve kira konusunda 3 HD ve 6 HD değerlendirmeleri

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 15.10.2009 T., E: 2009/11496, K: 2009/15766: "Dava dilekçesinde 20.310,00.-TL. ecrimisilin ( ıslahen ) faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiştir, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin babası O____, H____ Mah. 397 ada, 11 no’lu parselde kayıtlı taşınmazın maliki ve hissedarı olduğunu davalının ise 10 no’lu bitişik parselin maliki olduğunu ve kendi parsellerine tecavüzü nedeniyle İstanbul 6. AHM.’sinde 2003/416 E. sayı ile ecrimisil bedelinin tahsili için açılan davada davanın kabulüne karar verilerek kesinleştiğini, davacı 24/120 hisseye sahip olduğu için 05.09.2003 - 01.01.2008 tarihleri arasındaki hissesine düşen ecrimisil bedeli olarak 20.310,00.-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

TMK’nın 640. maddesi uyarınca; miras bırakanın ölümü ile miras, mirasçılara geçmekte ve miras üzerinde, iştirak halinde mülkiyet hükümleri cereyan etmeye başlamaktadır. Bu mülkiyet rejiminde mirasın bütünü mirasçıların tamamına ait olmakla tüm haklardan oluşan tereke üzerinde iştirak halinde ortaklık devam ettiği sürece mirasçıların bağımsız payları ve tasarruf hakları bulunmamaktadır. Tüm mirasçıların birlikte hareket etmeleri veya miras ortaklığına temsilci atanması gerekir.

TMK 702/4 ve TMK 640/4 maddeleri; mirasçılardan biri ya da bir kısmının başvurabileceği yasal yolları "terekedeki haklarının korunması" ile sınırlı tutulmuştur.

Bu nedenle, iştirak halinde mülkiyet konusu olan bir mal veya hakka ilişkin ( örneğin uyuşmazlık konusu olan olayda olduğu üzere -ecrimisil- ) davalarının, bağımsız olarak açıldığı taktirde elbirliği ( iştirak ) halinde maliklerin ( paydaşların ) hepsi tarafından veya hepsine karşı birlikte açılması zorunludur *.

Somut olayda, taşınmaz davacıların murisi O____ adına tapuda kayıtlı olup, veraset ilamına göre davacı dışında başka mirasçılar da vardır. Davalı ise 3. kişi konumundadır. Bu nedenle önceki davada miras şirketine mümessil tayin edilmiştir.

Ancak, bu davada davacı mirasçı sadece kendi payına ilişkin olarak ve ecrimisil istemiyle dava açmış olduğundan ecrimisil davası, "terekedeki hakların korunması" ile ilgili olmayıp terekedeki taşınmazdan yararlanmaya yönelik bulunmaktadır. Böyle bir durumda ana kural gereğince birlikte hareket etme gereği vardır.

Davacının ( Mirasçının ) iştirak halinde payı üzerinde tasarruf yetkisi bulunmadığı cihetle, dava diğer mirasçıların paylarını kapsamayıp bu nedenle davaya diğer mirasçıların katılması veya terekeye temsilci atanarak devamına da imkan yoktur. Davanın bu nedenle reddine karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçeyle kısmen kabulü doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklana esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.10.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."

* Ecrimisil istemi örnek gösterilerek (mirasçılara karşı dava açılması haline yönelik) yapılan açıklamaya TMK m.641 gereği (koyulaştırılmış kısımla sınırlı olmak üzere) katılmıyorum.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 08.03.2011 T., E: 2010/11993, K: 2011/2663: "Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, kira alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar, dava dilekçesinde, murisleri L____ Y____ adına kayıtlı tarlanın davalı ortaklar C____ E____ ve Ş____ Y____ tarafından diğer davalılar N____ ve H____ Y____'a kiraya verildiğini, yıllık kira bedeli 80.000.-TL'den hisselerine düşen kira miktarının tahsili için davalı ortaklar ve kiracılar hakkında icra takibi yapıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamını istemişlerdir. Davalılar usulüne uygun tebligata rağmen yargılamaya gelmedikleri gibi bir cevap da vermemişlerdir.

Dava konusu taşınmazda davacılar ve davalılar C____ ve Ş____'in murisi L_____ Y____'ın paydaş olduğu, davacıların elbirliği mülkiyetine konu bu paya dayanarak dava açtıkları, L____ Y____'ın davacılar ve davalı C____ E____ ile Ş____ Y____ dışında başka mirasçılarının da bulunduğu dosyada mevcut mirasçılık belgesi ve tapu kaydından anlaşılmaktadır. Mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan davacıların tek başlarına dava açma hakkı bulunmamaktadır. Elbirliği mülkiyetine konu taşınmazın tüm ortaklarının birlikte dava açması ya da birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekmektedir. Bu durumda davacılar dışındaki diğer mirasçıların da davaya muvafakatinin sağlanması, bu mümkün olmadığı takdirde davacıya terekeye temsilci tayini için süre verilmesi, davanın tayin edilecek temsilci vasıtası ile yürütülmesi gerekirken, yazılı şekilde taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi doğru olmadığından hükümün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle H.U.M.K.'nun 428. maddesi uyarınca hükümün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına , istenmesi halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 8.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."

Saygılar...
Old 22-01-2015, 14:15   #20
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Aşağıdaki Yargıtay kararı davacı vekili olarak bizim takip ettiğimiz bir dava nedeniyle verilmiştir. Yerel mahkeme bozmaya uymuş(Biz de uyulmasını istedik. Çünkü fuzuli şagil kaçtı, tahsil imkanı kalmamıştı), karşı tarafın temyizi üzerine Yargıtay kararı onamıştır.Onama kararını bugün tebellüğ ettik. UYAP'a aktarılmadığı için olsa gerek, kararı kopyalayamadık.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

ESAS NO: 2012/6695
KARAR NO: 2012/14901

Y A R G I T A Y I L A M I

INCELENEN KARARIN
MAHKEMESI: ISTANBUL 12. ASLIYE HUKUK MAHKEMESI
TARIHI: 03/11/2011
NUMARASI: 2011/63-2011/638
DAVACI: M. E. VD.
DAVALI: C. K.
DAVA TÜRÜ: ELATMANINÖNLENMESI,ECRIMISIL


Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece
davanın kısmen kabulüne iliskin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde durusma istekli temyiz edilmis olmakla, durusma günü olarak saptanan 11.12.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ….ile temyiz edilenler vekili Avukat…..geldiler, durusmaya baslandı, süresinde verildigi ve kayıt olundugu anlasılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, durusmanın bittigi bildirildi, is karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi Sevinç Türközmen tarafından düzenlenen rapor okundu, düsüncesi alındı. Dosya incelenerek geregi görüsülüp düsünüldü:

-KARAR-

Dava, çaplı tasınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine iliskindir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, ecrimisil isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmistir.
Dosya içerigi ve toplanan delillere göre; dava konusu 8466 ada 1 parsel sayılı tasınmazın,
davacılar ile dava dısı Cemile ve Zeynep’in miras bırakanı Güzel Elik adına kayıtlı oldugu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadıgı, davalının tutundugu kira akdinde Cemile dısındaki mirasçıların taraf olmadıgı, baska bir ifadeyle çekismeli tasınmazın ellbirligi mülkiyetine tabi olup, tüm ortakların (mirasçıların) yer almadıgı veya onayı bulunmadıgından kira akdinin geçerli oldugundan söz edilemeyecegi ve böylece davalının tasınmazı kullanımının haklı ve geçerli bir nedene dayanmadıgı belirlenmek ve benimsenmek suretiyle elatmanın önlenmesi davasının kabulüne karar verilmis olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne iliskin temyiz itirazlarının reddi ile elatmanın önlenmesi bakımından hükmün ONANMASINA,

Davalının ecrimisile iliskin temyiz itirazlarına gelince;

Hemen belirtilmelidir ki, hükme esas alınan bilirkisi raporunda ecrimisil istenen dönem 17 ay
olmasına ragmen 18 ay üzerinden hesaplama yapıldıgı gibi, dava dilekçesinde davacılar ile dava dısı mirasçı Cemile arasında düzenlenen protokole atıf yapılmak suretiyle, sadece 2009 yılının Subat, Mart,Nisan ve Mayıs aylarına ait ecrimisilin davacılara ödendigine iliskin beyana göre mahsup yapılmıs ise de, anılan prokokolün Sisli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/48 esas sayılı dosyasıyla ilgili olarak düzenlendigi ve 03.02.2009 tarihinde açılan bu davanın dava dısı mirasçı Cemile tarafından davalıdan tahsil edilen 10 aylık toplam 6000 TL. bedelden davacıların miras payına isabet eden 3000 TL.sının tahsili istegini de kapsadıgı ve protokol uyarınca da davacıların Ocak 2009 dahil geriye dogru dava konusu ettigi bedelleri tahsil ettikleri sabit olup, bu hususun eldeki davada bilirkisice yapılan hesaplamada gözetilmedigi açıktır.

Hal böyle olunca; 2009 yılının Haziran, Temmuz ve Agustos ayları itibariyle ecrimisile
hükmedilmesi gerekirken, mükerrer tahsilata neden olacak biçimde yazılı oldugu üzere karar verilmis olması dogru degildir.
Davalı vekilinin bu yöne deginen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi geregince BOZULMASINA, alınan pesin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüge giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi geregince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. durusma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına,11.12.2012 tarihinde oybirligiyle karar verildi.
Baskan V.
M. E. SEÇKIN
Üye
M. ARAL
Üye
A. S. TOGAY
Üye
S. S.
Old 26-01-2015, 16:38   #21
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

20 no'lu mesajdaki karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin bu konuya ilişkin ve bu şekilde verdiği ilk karar değildir. Yani 1 HD'nin görüşü zaten bu şekildeydi...
Alıntı:
Yazan Yargıtay 1 HD, 2006/11387 E
...davalının, davacıların miras bırakanı M____'nin mirasçılarından olan Ö____ ile miras bırakanın ölümünden sonra 01.12.2004 tarihinde 2 yıl süreli kira sözleşmesi yaptığı dosya kapsamı ile sabittir.

Taşınmazın miras bırakan adına kayıtlı payı, elbirliği mülkiyetine tabidir. Türk Medeni Kanunu'nun 702 vd. maddeleri uyarınca bu tür mülkiyette geçerli bir kira sözleşmesinden bahsedebilmek için tüm paydaşların sözleşmeye katılımı zorunludur. Tüm paydaşların katılmadığı kira sözleşmesinin hukuken geçerli olamayacağı tartışmasızdır.

Oysa somut olayda, bahse konu kira sözleşmesinin paydaşlardan Ö____ ile davalı arasında yapıldığı, diğer paydaşların sözleşmede yer almadıkları görülmektedir. Öte yandan, yapılan kira aktine davacılar ve dava dışı iştirakçilerin icazet verdiği iddia edilmiş de değildir.

Öyle ise, mahkemece geçerli bir sözleşmenin bulunmadığı gözetilmek suretiyle el atmanın önlenmesi isteği ile belirlenecek ecrimisil yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir...
Kararın tamamı için:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=16037


Diğer taraftan 3 HD, yukarıdaki görüşünü değiştirmediği gibi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun da kabulü bu yöndedir (karar, 1 HD'nin kararı sonrasıdır; 1 HD ecrimisil talebi var gibi karar vermiş ve aslen davada ecrimisil talebi yoksa da ana kriter bellidir):
Alıntı:
Yazan Yargıtay HGK, 2009/1-577 E
... Olağan koruma eylemleri ve buna bağlı olarak onarımlar, mahsullerin toplanması bozulacak olanların satılması, acele olarak yapılması zorunlu bulunan işlemin yerine getirilmesi ile istihkak, el atmanın önlenmesi, tapu sicilinde hak sahipliğinin saptanması gibi taksimi mümkün olmayan talepler, ortaklardan her biri tarafından dava yoluyla ileri sürülebilir.... taksimi mümkün olduğu konusunda tereddüt bulunmayan ağaç bedeli, eski hale getirme bedeli ve maden bedeli taleplerine ilişkin davayı tüm mirasçıların birlikte açması gerekir...
Kararın tamamı için:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=16036

P.S: 5 no'lu mesajım görüşümü içermektedir; yargıtay kararları, sayın üyelerimiz dosyası hangi daireye gidecekse ona göre davranmak niyetini haizse ve dairelerin görüşlerini merak ediyorlarsa saikiyle eklenmiştir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ortaklığın satış yoluyla giderilmesine diğer mirasçıların itirazı ve ecri misil seanlee Meslektaşların Soruları 7 25-06-2012 11:30
henüz kurulmamış bir teşebbüse ticari mümessil atanabilir mi? omer_kendir Hukuk Soruları 3 19-11-2009 21:01
sağlararası tasarruf-diğer mirasçıların müdahalesi rudy baylor Meslektaşların Soruları 0 28-08-2009 09:35
Ceza UsulÜ MÜ Hukuk UsulÜ MÜ? lawyer35 Meslektaşların Soruları 1 26-06-2008 17:38
ben çözemedim ticari vekil mi ticari mümessil mi? evora Hukuk Soruları Arşivi 6 05-01-2007 03:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09320092 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.