Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

savcılık soruşturmasının sonucu beklenmeden tazminat davasının karara bağlanması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-10-2010, 07:58   #1
BALDIRAN

 
Varsayılan savcılık soruşturmasının sonucu beklenmeden tazminat davasının karara bağlanması

Merhaba. Elimdeki bir davada, idare bünyesinde meydana gelen bir ölümde, ölümün bünyesel kaynaklı olduğu gerekçesiyle, daha bu konuda (sağlık görevlilerinin ve diğer idare ajanlarının ihmali olduğu iddiasıyla savcılığa yaptığımız başvuru ve savcılık soruşturması devam ederken, bilirkişi incelemesine dahi gidilmeden sadece otopsi raporu mahkeme tarafından değerlendirilerek,(ölümün bünyesel kaynaklı olduğu gerekçesiyle tazminat talebimizin reddine karar verildi.B.K.53 ü de göz önüne alarak, ve ceza yargılamasındaki maddi gerçeğe ulaşmanın daha mümkün olduğu ilkesi ile birlikte düşünüldüğünde, karar düzeltme talebinde,(İdari Yargı) nelere dayanmamı önerirsiniz. Bu konuda Yargıtay/Danıştay/AYİM kararı hatırlayan bilen meslektaşım varsa ve paylaşırsa memnun olurum. Saygılar.
Old 27-10-2010, 11:30   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/4924
Karar: 2003/10461
Karar Tarihi: 23.09.2003

DOKTOR OLAN DAVALILARIN KUSURLU DAVRANIŞLARI İLE DAVACININ ANNESİNİN ÖLÜMÜNE SEBEP OLDUKLARI İDDİASIYLA TAZMİNAT DAVASI -NEDENSELLİK BAĞI VE BİLİRKİŞİ RAPORU

ÖZET : Mahkemece, idari soruşturma sırasında alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalıların eylemi ile ölüm arasında nedensellik bağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Ancak dosyada mevcut bilirkişi raporu karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bu konuda yetkili olan Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

(818 S. K. m. 49)

Dava: Davacı Hüseyin vekili tarafından, davalı Selim ve Erdenay aleyhine 17.7.2001 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 25.6.2002 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

Karar: Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, annesi olan Ayşe'yi rahatsızlığı nedeniyle Kırklareli Devlet Hastanesi'ne götürdüğünü, davalı doktor Selim'in teşhisiyle dahiliye servisine yatırıldığını ve tedavi altına alındığını, ancak davalı doktorun, tam tedavisi bitmeden annesini taburcu ettiğini, birkaç gün sonra da annesinin öldüğünü, davalı doktor Selim ve hastane başhekimi olan diğer davalı Erdenay'ın ölümün meydana gelmesinde kusurlu olduklarını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalılar hakkında yapılan idari soruşturma sırasında düzenlenen bilirkişi raporunda, davalı Selim'in hastanın takip ve tedavisinde yeterli mesleki beceriyi gösteremediği, hastanın ölümünde tedbirsizlik, dikkatsizlik ve meslekte acemiliğin katkısının düşünülebileceği, ancak hastanın yakalandığı hastalıkların hepsinin ağır hastalık olduğu, tüm tedbirlere rağmen hastanın herhangi bir zamanda ölebileceği belirtilmiştir. İdari soruşturma sonunda davalılar hakkında lüzumu muhakeme kararı verilmiş ve davalılar hakkında ceza davası açılmış, ancak ceza yargılaması sonuçlanmadan 4616 sayılı Yasa gereği ertelenmiştir. Ceza yargılaması sırasında Yüksek Sağlık Şura'sından rapor istenmiş ise de bundan vazgeçilerek yargılama ertelenmiştir.

Mahkemece, idari soruşturma sırasında alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalıların eylemi ile ölüm arasında nedensellik bağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Ancak dosyada mevcut bilirkişi raporu karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bu konuda yetkili olan Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı biçimde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından, kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23.9.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.




Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 27-10-2010, 11:33   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. Danistay
10.Dairesi

Esas: 2005/1870
Karar: 2006/2294
Karar Tarihi: 10.04.2006

MANEVİ TAZMİNAT DAVASI - HİZMET KUSURU OLUP OLMADIĞININ BELİRLENMESİ GEREĞİ - BİLİRKİŞİ RAPORUNUN YETERSİZLİĞİ - ADLİ TIP KURUMUNCA BİLİRKİŞİLİK YAPILMASI GEREĞİ

ÖZET: İdarenin tazmin yükümlülüğü açısından hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı hususunun adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere kurulan Adli Tıp Kurumu aracılığıyla dosya üzerinden yaptırılacak inceleme sonucu saptandıktan sonra bir karar verilmesi gerekmektedir.


(2577 S. K. m. 28) (2659 S. K. m. 1, 2) (1086 S. K. m. 275)

Temyiz Eden (Davacı) : …

Karşı Taraf (Davalı) : Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü İZMİR

Vekilleri: Av. …, Av. …, Av. …

İstemin Özeti: Davacının, 9 Eylül Üniversitesine bağlı Tıp Fakültesi Hastanesi'nde olduğu ameliyat sonrasında ayağının iyileşmediği ve sakat kaldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 40.000.000.000 TL (40.000 YTL) manevi zararın tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, İzmir 4. İdare Mahkemesince; davanın reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

D.Tetkik Hakimi: Yunus Çetin

Düşüncesi: İdare Mahkemesince, olayda idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı hususunun açık ve net olarak ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, idarenin tazmin yükümlülüğü açısından hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı hususunun adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere kurulan Adli Tıp Kurumu aracılığıyla dosya üzerinden yaptırılacak inceleme sonucu saptandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: Ekrem Atıcı

Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:

Dava, davacının, 9 Eylül Üniversitesine bağlı Tıp Fakültesi Hastanesi'nde olduğu ameliyat sonrasında ayağının iyileşmediği ve sakat kaldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 40.000.000.000 TL (40.000 YTL) manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

İzmir 4. İdare Mahkemesi'nce, idarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek için, ortada bir zararın bulunmasının yanında, bunun idareye yüklenebilen işlem veya eylemden kaynaklanması, zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerektiği, davacının sağ ayak başparmağındaki kemik çıkıntısı nedeniyle ameliyat olduğu 24.8.2000 tarihinden sonra komplikasyonlar nedeniyle oluşan fiili durumda, idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesinde idarenin hizmet kusurunun bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğundan bahisle anılan idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.

İdare Hukukunun ilkeleri ve Danıştay’ın yerleşik içtihatlarına göre, zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı hallerde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için, zararın, idarenin ağır hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir. Bünyesinde risk taşıyan hizmetlerden olan sağlık hizmetinden yararlananın zarara uğraması halinde, bu zararının tazmini, ancak idarenin ağır hizmet kusurunun varlığı halinde mümkün olabilecektir.

2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Yasası'nın 1. maddesiyle Adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumu kurularak 2. maddesinde, Kurumun mahkemeler ile hakimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen Adli Tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.

Dava ve temyiz dosyasının incelenmesinden, davacının sağ ayak baş parmağındaki kemik çıkıntısı şikayeti nedeniyle 9 Eylül Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğine başvurduğu, 22.8.2000 tarihinde kliniğe yatırıldığı, yapılan tetkikler sonucunda ayak başparmağının dışa dönüklüğü teşhisi konularak ameliyat kararı verildiği ve 24.8.2000 tarihinde yapılan ameliyatta 5 derecelik içe çevirme yapıldığı, davacı tarafından, bu ameliyat sonucu iyileşme olmadığı, doktorun, ameliyatta komplikasyon olabileceği konusunda kendisini uyarmadığı, ayağının ameliyat öncesine nazaran daha kötü durumda olduğu, bu olaydan ameliyatı yapan doktorun kusurlu bulunduğu iddialarıyla manevi tazminat ödenmesi istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İdare Mahkemesince, olayda idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla Ortopedi ve Travmatoloji ana bilim dalından iki Profesör ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ana bilim dalından bir yardımcı doçente yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, davacının sağ ayağında yürümesini engelleyecek durumda ağrılı ileri derecede hallux varus (ayak başparmağının içe doğru dönme) deformitesinin ameliyat sonrası geliştiği kanaatine varıldığı, gelişen bu bozukluğun nadir de olsa ameliyat sırasında sesomatik kemiğin çıkarılmasına veya ameliyat sonrası takip ve kontrollerdeki hastaya veya hekime bağlı (hastanın ameliyat sonrası takip kayıtlarına ulaşılamadığı için) yetersizlik nedeniyle ortaya çıkabileceğinin belirtildiği, mahkemece bu bilirkişi raporu esas alınarak olayda hizmet kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmekte ise de, söz konusu bilirkişi raporunda idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı hususunun açık ve net olarak ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, idarenin tazmin yükümlülüğü açısından hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı hususunun adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere kurulan Adli Tıp Kurumu aracılığıyla dosya üzerinden yaptırılacak inceleme sonucu saptandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasa'nın 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne İzmir 4. İdare Mahkemesi'nin 27.9.2004 tarih ve E:2001/1256, K:2004/1138 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine, 10.4.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)




Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ACİL!Menfi tespit davasının reddi sonucu alınan bozma kararının icra dosyasına etkisi av.nuşin Meslektaşların Soruları 12 26-05-2011 10:29
Tazminat davasının tarafları Av. Aylin Kaya Meslektaşların Soruları 4 03-02-2010 12:18
karara bağlanmış boşanma davasının, nafaka sebebiyle iptali istenebilirmi? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 21-10-2009 15:20
itirazın sonucu beklenmeden açılan dava captivitas Meslektaşların Soruları 1 08-10-2009 19:12
Disiplin Soruşturmasının Yenilenmesi üye25339 Meslektaşların Soruları 2 03-10-2008 11:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07988095 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.