Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

mbb,taahhudu ihlal,asgari ücret....

Yanıt
Old 13-03-2007, 19:35   #1
Av.Ayse E.

 
Varsayılan mbb,taahhudu ihlal,asgari ücret....

sayın meslektaslarım...
mbb suclarında eger asıl borc asgarı ucretın altında ıse ceza verılmıyor..
pekı bu sınır taahhudu ihlaldede varmı....
ve mb bulunurken sadece ''su sırketten alacagımız var ama bıze borclu sırketınde durumu ıyı degıl bu bakımdan tahsıl edemedık'' seklındekı beyan ne kadar gecerlı ne kadar yasaya uygun...
konuyla ılgılı yargıtay kararları elınde olan meslektaslarım varsa gonderebılırlerse sevınırıım..sımdıden tesekkrler..
ıyı calısmalar...




Old 13-03-2007, 21:29   #2
advokat34

 
Varsayılan

[quote=Av.Ayse Eroral]
sayın meslektaslarım...
mbb suclarında eger asıl borc asgarı ucretın altında ıse ceza verılmıyor..
pekı bu sınır taahhudu ihlaldede varmı....
ve mb bulunurken sadece ''su sırketten alacagımız var ama bıze borclu sırketınde durumu ıyı degıl bu bakımdan tahsıl edemedık'' seklındekı beyan ne kadar gecerlı ne kadar yasaya uygun...
konuyla ılgılı yargıtay kararları elınde olan meslektaslarım varsa gonderebılırlerse sevınırıım..sımdıden tesekkrler..
ıyı calısmalar...

Taahhüdü ihlal suçunun oluşumu için gerekli şartların içinde böyle bir sınır yoktur. Asıl alacağın tüm ferileriyle beraber belli bir tarihte ödenmesinin borçlu tarafından kabulü demek olan taahhüdün borçluca, kararlaştırılan şartların ihlali sonucu oluşan taahhüdü ihlal suçunda herhangi bir para sınırına rastlamadım bu güne kadar. Her ne kadar mbb. için böyle bir sınırdan bahsediliyorsa da, aslında mbb' da da kısmi ödeme de borçluyu mbb sorumluluğundan kurtarmadığına göre, yine böyle bir sınırdan bahsedilmemesi gerekir. En azından bizim buralarda mbb davalarında böyle bir sınıra dayalı uygulama yok!!
Old 13-03-2007, 22:32   #3
recepbarlas

 
Varsayılan

T.İhlal'den ceza çıkması için öncelikle dosya borcunun tüm ferileriyle birlikte hesaplanmış olması ve bu meblağı ödemeyi taahhüt etmeli."Takip miktarını ödeyeceğim veya dosya borcunun tamamını ödeyeceğim" şeklindeki taahhütler geçerli değil.
Şu kadar YTL yi ../../2007 tarihinde ödeyeceğim şeklinde olmalı.
Şarta bağlı taahhüt de geçerli değildir ayrıca.
Old 14-03-2007, 10:18   #4
hidayet

 
Varsayılan

Sy.Ayşe aşağıdaki karar özellikle usulüne uygun mal beyanından ne anlaşılması gerektiğini gösteriyor.Uygulamada borçlularca verilen mal beyanlarının genelde usulüne uygun olduğunu söylemek çok zor.Sizin bahsettiğiniz tarzdaki bir beyan ise tek başına kanunun aradığı şartları ihtiva etmeye yetmez.


T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2005/17-109
K. 2005/105
T. 27.9.2005
• GERÇEĞE AYKIRI MAL BEYANINDA BULUNMA ( Bildirimin Bizzat Borçlu Tarafından ve Gerçeğe Aykırı Olduğu Bilinerek Yapılması ve Mal Beyanın Usule Uygun Olması Gereği )
• USULE UYGUN MAL BEYANINDA BULUNMAMA ( Halinde Gerçeğe Aykırı Mal Beyanında Bulunma Suçunun Oluşmadığı )
• MAL BEYANININ USULE UYGUN OLMASI ( Bunun İçin Çeşit Mahiyet ve Vasıflarını da Göstermek Suretiyle Borca Yetecek Miktarda Mal ve Hak Belirtilmiş Olması Gereği - Ayrıca Mal Beyanı Dilekçesinde Borcun Ne Surette Ödeneceği de Belirtilmesi Gereği )
• MAL BEYANI DİLEKÇESİ ( Borcun Ne Surette Ödeneceği de Belirtilmesi Gereği/Borçlu Taşınmazını Beyan Etmiş ise de Değerini Belirtmediğinden Usule Uygun Olmadığı - Gerçeğe Aykırı Mal Beyanından Ceza Verilemeyeceği )
2004/m. 74, 337, 338
ÖZET : Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunma, borçlunun başkasına ait mal, alacak ve hakları kendisine aitmiş gibi göstermesi veya kendisine ait mal, alacak ve hakları gizlemesidir. Anılan suçun oluşabilmesi için bildirimin bizzat borçlu tarafından ve gerçeğe aykırı olduğu bilinerek yapılması ve mal beyanın usule uygun olması gerekir. Mal beyanının usule uygun olması için de çeşit, mahiyet ve vasıflarını da göstermek suretiyle borca yetecek miktarda mal ve hak belirtilmiş olmalıdır. Her türlü kazanç ve gelirler ile yaşayış tarzına göre geçim kaynakları gösterilmelidir. Öte yandan mal beyanı dilekçesinde borcun ne surette ödeneceği de belirtilmelidir. Somut olayda borçlu taşınmazını beyan etmiş ise de değerini belirtmemiştir. Dolayısıyla beyan edilen malın borca yetecek miktarda olup olmadığı belli değildir. Mal beyanı dilekçesi diğer koşulları da taşımadığından usule uygun değildir. Bu duruma rağmen gerçeğe aykırı mal beyanından ceza verilmesi hatalıdır.

DAVA : Sanık A'nın gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunmak suçundan İİY'nın 338. maddesi uyarınca 1 ay hafif hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Ankara 9. İcra Ceza Mahkemesi'nden verilen 23.09.2003 gün ve 1411-2315 sayılı hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nce 15.07.2004 gün ve 3815-9016 sayı ile;

( ... 1- 163 örnek ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde verdiği 27.05.2003 günlü mal beyanı dilekçesinde "menkullerini ve geçim kaynağını" bildiren borçlu-sanığın bu beyanının gayrimenkul malı bulunup bulunmadığı açıklamasını içermemesi nedeniyle İİK'nun 74. maddesine uygun ve geçerli bir mal beyanı olmadığı, bu nedenle atılı gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden yazılı biçimde mahkumiyet hükmü kurulması,

2- Kabule göre de; hükmün esasını oluşturan kısa kararda hükmolunmadığı halde gerekçeli kararda sanığa yargılama gideri ile vekalet ücreti yükletildiğinin gösterilmesi... ) isabetsizliğinden bozulmuştur.

Yerel mahkeme 05.10.2004 gün ve 1141-1654 sayı ile;

( ... Sanığın dilekçesinde menkul mallarını bildirip geçimini nasıl sağladığını ve borcunu nasıl ödeyeceğini beyan etmesi nedeniyle, mal beyanı dilekçesinin İİK'nun 74. maddesinde öngörülen koşulları içerdiği, sanığın sahibi olduğu taşınmazı beyan etmemesi karşısında atılı suçun oluştuğu... ) gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de süresi içinde sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Sanık A'nın gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunmak suçundan İİY'nın 338. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilen olayda özel daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığa yüklenen suçun unsurları itibariyle oluşup oluşmadığı hususuna ilişkindir.

İnceleme konusu olayda;

Borçlu-sanık hakkında 19.626.500.000.- Lira alacağın faiz ve masrafları ile birlikte haciz yoluyla tahsili istemi ile şikayetçi tarafından başlatılan takip sırasında borçlu-sanığın süresi içinde 27.05.2003 tarihli dilekçe ile icra müdürlüğüne başvurarak; " ... Sokak 8/3 K. Esat-Ankara adresinde televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi ve muhtelif ev eşyalarını bulunmaktadır. Geçimimi serbest çalışarak sağlamaktayım, borcu ilk gelirimden defaten ödeyeceğim" demek suretiyle beyanda bulunduğu, ancak Çankaya Tapu Sicili 5693-6 ada ve parselde adına kayıtlı bulunan taşınmazı bildirmeyerek, mal beyanından iki gün sonra 29.05.2003 tarih ve 4757 yevmiye sayılı işlemle üçüncü kişiye sattığı anlaşılmaktadır.

Haciz yoluyla cebri İcra takibine uğrayan borçluların bir kısım eylemleri İcra ve İflas Yasası'nın çeşitli maddelerinde yaptırımı gerektiren ihlaller olarak düzenlenmiştir. Bu cümleden olarak, borçlunun mal beyanında bulunma yükümlülüğüne uymaması yasanın 337. maddesinde, istenen beyanı gerçeğe aykırı surette yapması 338. maddesinde, beyandan sonra mal ve kazancındaki artışı bildirmemesi 339. maddesinde ve malvarlığı mevcudunu alacaklıyı zarara sokmak maksadıyla azaltması ise 331. maddesinde yaptırıma bağlanmıştır.

Gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunma suçunu düzenleyen 338. maddede ise; "Bu kanuna göre istenen beyanı hakikate muhalif surette yapan kimse, alacaklının şikayeti üzerine tetkik mercii tarafından cezalandırılır" hükmüne yer verilmiştir.

Görüldüğü üzere bu hükümle, İİY'nın 74'üncü maddesine göre İcra dairesine bildirilmesi gerekli beyanın gerçeğe aykırı surette yapılmış olması bağımsız suç olarak düzenlenmiştir. Koruduğu hukuki yarar "kamu güveni" olan bu suç, yasadan kaynaklanan bir yükümlülüğün yasadaki koşullara uygun, ancak gerçeğe aykırı biçimde yerine getirilmesi suretiyle işlenmekte ve suç tipinde kusur sorumluluğuna dayanılmaktadır. Gerçeğe aykırı bildirimde bulunma ise, borçlunun "başkasına ait mal, alacak ve hakları kendisine aitmiş gibi göstermesi" veya "kendisine ait mal, alacak ve haklan" gizlemesidir. Ancak bu suçun oluşabilmesi için, bildirimin bizzat borçlu tarafından ve gerçeğe aykırı olduğu bilinerek yapılması ve aynı zamanda bu bildirimin İİY'nın 74' üncü maddesinde gösterilen hususları da içermesi gerekir.

Anılan maddede ise mal beyanının içeriği; " ... borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nev'ini, mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen İcra dairesine bildirmesi" olarak açıklanmıştır.

Madde metninden de anlaşıldığı üzere, içeriği itibariyle yasaya uygun bir bildirimden sözedilebilmesi için, borçlunun bu beyanında;

a ) Çeşit, mahiyet ve vasıflarını da göstermek suretiyle, borcuna yetecek miktardaki mal, alacak ve haklarını,

b ) Her türlü kazanç ve gelirlerini,c ) Yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını,

d ) Borcunu ne surette ödeyebileceğini, bildirmiş olması gerekir.

Somut olayda, sanığın süresi içinde gerçekleştirdiği mal beyanında sahibi olduğu taşınmazını bildirmemesi bir vakıa ise de, bildirimine konu olan taşınmaz malların açık değerinin ve değerler toplamının gösterilmemesi ve bu itibarla beyanına konu malların borcuna yetecek miktarda olmadığı keyfiyetinin açıklık kazanmaması nedeniyle, bildirimin sair ayrıntıları da içermemesi karşısında İİY'nın 338. maddesinde düzenlenen gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun unsurları itibariyle oluştuğundan söz edilemeyecektir.

Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi ise; yerel mahkeme kararında gösterilen gerekçenin haklı nedenlere dayandığını ileri sürerek direnme hükmünün onanması gerektiği yolunda karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1- Yerel mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,

2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığı'na tevdiine, 27.09.2005 günü oyçokluğu ile karar verildi.

Kazancı Yay.'dan alınmıştır.
Old 19-03-2007, 18:57   #5
Av.Ayse E.

 
Varsayılan

icra takibi 35 e gore yapılıp kesınlestı ıse mbb davası acılabılınırmı acılsa bıle ceza verılırmı....

sımdıden tesekkurler...ıyı calısmalar...
Old 19-03-2007, 19:07   #6
Avukat Canip Kazan

 
Varsayılan

Sayın Av. Ayşe,
Tebligatın Tebligat Kanununun hangi maddesine göre yapılarak takibin kesinleştiği icra ceza davası açısından önemli değil. Önemli olan ödeme süresi içinde Mal beyanında bulunulmamış olması. Daha sonradan borca yeter miktarda borçlunun malı haczedilmemişse MBB şikayeti yapılabilir. Bila tebliğ dönen davetiye mahkemede de 35. maddeye göre tebliğ edilecektir.
Yalnız bir ayrıntıyı öğrenemedim. Malbeyanını vekil mi bildirmiş yoksa asil borçlu mu? Bilindiği gibi vekilin bulunduğu malbeyanı usulsüz de olsa asile bu sebeple ceza verilemiyor.Vekilin hatasından asil sorumlu tutulamıyor.
Old 19-03-2007, 19:12   #7
Av.Ayse E.

 
Varsayılan

''avukatın hatasından dolayı asıle ceza verılemıyor...''
bu konuda yargıtay kararı varmı acaba elınızde...
cok cok tesekkur ederım...ıyı calısmalar...
Old 19-03-2007, 21:03   #8
recepbarlas

 
Varsayılan

MBB den suçun oluşması için ödeme emrinin asile yapılması zorunlu.Aksi takdirde vekile yapılan tebligat nedeniyle asilin cezai sorumluluğu yok.Avukatın hatası nasıl olur tam anlaşılmıyor ama,anladığım kadarı ile siz sadece vekile ö.e.tebliğ ettirmişssiniz.Asilin bu konuda asile haber verme diye yükümlülüğü bulunmamakta.Ama asile ö.e.tebliği zorunlu mbb açısından.
Old 19-03-2007, 21:12   #9
Av.Ayse E.

 
Varsayılan

yapılan ıcra takıbınde odeme emrı borclu sırkete usulune uygun sekılde teblıgat yapılıyor... daha sonra borclu sırketın vekılı usulune uygun olmayan sekılde mb bulunuyor...bu durumda asıle ceza verılmıyormu...ıyı calısmalar...tesekkurler
Old 19-03-2007, 22:29   #10
Suç ve Ceza

 
Varsayılan mal beyanı

Sayın Av. Ayşe
Bahsettiğiniz konu ile ilgili ;...... Borçlu sanık adına mal bildiriminde bulunan vekilin bu beyanının İİK'nun 74. maddesine uygun bulunmaması halinde borçlu- asil cezai yönden sorumlu tutulamaz.( HD 17 , E:2001/3903 , K: 2001/3918 Tarih: 14.06.2001)

Sizin olayınızda da vekil usulüne uygun bir mal bildiriminde bulunmamıştır. Şöyleki İİK md. 74 açık bir şekilde hertürlü kazanç ve gelirin ve borçlunun geçim kaynağının da mal beyanında belirtilmesi gerektiğinden sözetmektedir. Dolayısıyla tek başına falancada alacağımız vardır demek yeterli değildir. Fakat bunun asil tarafından değilde vekil tarafından bildirilmiş olması nedeniyle asile ceza verilemiyor.
Old 19-03-2007, 23:18   #11
Av.K.P

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
7. CEZA DAİRESİ
E. 1987/1904
K. 1987/2427
T. 18.3.1987
• MAL BEYANINDA BULUNMAMAK ( Borçlu Vekilinin Süreyi Geçirmesi )
• ÖDEME EMRİNİN BORÇLU VEKİLİNE GÖNDERİLMESİ ( Borçlunun Haberdar Olduğunun İddia Edilmemiş Olması-Vekilin Savsamasından Sanığın Sorumlu Tutulamaması )
• AVUKATIN GÖREVİ SAVSAMASI ( Borçlu Vekili Olan Avukata Gönderilen Ödeme Emrine Karşı Avukatın Süresi İçinde Mal Beyanında Bulunmaması )
2004/m.337
ÖZET : Ödeme emri, borçlunun vekiline tebliğ edildiğine, borçlunun haberdar olduğu da iddia ve kanıtlanmadığına göre vekilin savsamasından sanık sorumlu tutulamaz.

DAVA : Mal beyanında bulunmamaktan sanıklar Derman, Ali'nin yapılan yargılanmaları sonunda; İİK. nun 337., TCK. nun 59. maddesi uyarınca 8'er gün hafif hapis cezasıyla hükümlülüklerine dair, ( Torbalı İcra Ceza Mahkemesi )nden verilen 02.12.1986 gün ve 109 esas ve 120 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık Ali ve sanıklar vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile 18.02.1887 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü :

KARAR : 1 - Sanık Derman'ın yokluğunda verilen hüküm 24.12.1986 tarihinde tebliğ edildiği halde temyiz dilekçesinin 06.01.1987 tarihinde, temyiz süresi geçirildikten sonra verilip kaydettirildiği, bu suretle hükmü kesinleştiği anlaşıldığından istem gibi temyiz isteğinin reddine,

2 - Ali vekilinin temyizine gelince;

Ödeme emrinin borçlunun vekiline tebliğ edildiği anlaşılmasına, süresi içinde yapılan tebligattan borçlunun haberdar olduğu da iddia ve ispatlanmamış olmasına göre, vekilin ihmalinden sanığın sorumlu tutulamayacağı gözetilmeksizin; yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması isabetsiz,

SONUÇ : Temyiz itirazı bu yönden yerinde görüldüğünden isteme aykırı olarak hükmün İİK. nun 366. ve CMUK. nun 321. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 18.03.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi
Old 20-03-2007, 00:32   #12
Avukat Canip Kazan

 
Varsayılan

Ödeme veya icra emri asile tebliğ edilse bile!....

HD 17 <> E: 2001/3903 <> K: 2001/3918 <> Tarih: 14.06.2001
* MAL BEYANINDA BULUNMAMA
Mal beyanında bulunmak için vekilin özel yetkiye sahip olması gerekmez. Beyan İİK.nun 74. maddesindeki koşulları taşıması halinde geçerlidir. Ayrıca borçlu sanık adına mal bildiriminde bulunan vekilin bu beyanının İİK.nun 74. maddesine uygun bulunmaması halinde de borçlu-asil cezai yönden sorumlu tutulamaz.
(2004 s. İİK. m. 74, 337)
Mal beyanında bulunmamaktan sanık Fedai Kuvaç^ın yapılan yargılaması sonunda; İİK.nun 337 maddesi uyarınca 10 gün hafif hapis cezasıyla hükümlülüğüne dair ÇORLU İcra Ceza Mahkemesinden verilen 24.1.2001 gün ve 2000/749 esas 2001/11 karar sayılı hükmün süresi içinde, Yargıtay´ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile 31.5.2001 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü.
Yerleşik uygulamaya göre, mal beyanında bulunmak için vekilin özel yetkiye sahip olmasının gerekmediği, beyanının İİK.nun 74. maddesindeki koşulları taşıması halinde geçerli sayılacağı, ayrıca borçlu sanık adına mal bildiriminde bulunan vekilin bu beyanının İİK.nun 74. maddesine uygun bulunmaması halinde de borçlu-asilin cezai yönden sorumlu tutulamayacağı gözetilmeden vekilin yetkisi olmadığından söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA 14.6.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 19-07-2011, 15:56   #13
Salut

 
Varsayılan

Mal beyanında bulunmama suçuyla ilgili hala düzenleme yapılmadı
Old 19-07-2011, 21:12   #14
tiryakim

 
Varsayılan

Gerçekten böyle bir düzenleme var mı yada yapılacak mı ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Asgari Ücret Av.Turhan Demiroğlu Meslektaşların Soruları 2 08-03-2007 18:00
Asgari Ücret Tarifesi şükran Meslektaşların Soruları 4 28-06-2005 16:11
Taahhudu Ihlal SEZIN Meslektaşların Soruları 0 11-12-2003 18:17
Tbb Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Av.Habibe YILMAZ KAYAR Adliye Duvarı 0 09-12-2003 20:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05565000 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.