Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi

Yanıt
Old 02-05-2018, 20:07   #1
Müge Merde

 
Varsayılan Ölünceye kadar bakma sözleşmesi

Merhaba sayın meslektaşlarım,
Müvekkil ile eşi arasında ölünceye kadar bakma akdi yapılmış. Şimdi ise bu sözleşmeyi feshedip taşınmazı satmak ve boşanmak istiyor. Taraflar arasında noterde yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmesi, nüfusta görünmüyor ayrica tapuya da şerh edilmemiştir. Bunu noter kanalıyla sözleşmenin diğer tarafına bildirimde bulunarak fesih edebilir miyim yoksa dava açmam mı gerekiyor ? Yardımcı olmanızı rica ederim
Old 03-05-2018, 09:34   #2
Av. Ayşegül Okçu

 
Varsayılan

Sanırım bu karar işinize yarayabilir.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2013/1-146
K. 2013/1402
T. 25.9.2013
• ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİNE AYKIRILIK NEDENİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI ( Taraflar Arasında Güven İlişkisinin Zedelendiği/Sözleşmenin Devamının Çekilmez Hale Geldiği - Sözleşmenin Feshi Gerektiği/Davanın Reddinin Hatalı Olduğu )
• BAKIM ALACAKLISINA SAYGI VE ŞEFKAT GÖSTERME YÜKÜMÜ ( Hayatının Geri Kalanında İhtiyaçlarını Karşılama Konusunda Güven Verilmesi Gerektiği - Davalının Ölünceye Kadar Bakma Yükümlülüğünü Yerine Getirmediği/Tapu İptali ve Tescil Davası )
• DAVACI TARAFINDAN DAVALININ ANNESİNE KARŞI BOŞANMA DAVASI AÇILDIĞI ( Davacı ile Davalının Annesi ve Kız Kardeşi Arasında Çıkan Arbede Sonucu Basit Yaralamadan Davacının Ceza Aldığı - Taraflar Arasında Güven İlişkisi Kalmadığının Kabulü )
• SÖZLEŞMENİN DEVAMININ İMKANSIZ HALE GELDİĞİ ( Davacı ile Davalının Annesi ve Kız Kardeşi Arasında Çıkan Arbede Sonucu Basit Yaralamadan Davacının Ceza Aldığı/Cezanın Ertelendiği - Taraflar Arasında Güven İlişkisi Kalmadığının Gözetileceği )
• GÜVEN İLİŞKİSİNİN KALMAMASI ( Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Feshi Koşullarının Oluştuğu - Güven Verme ve Gerekli Saygıyı Gösterme Gibi Yükümlülüklerden Kaçınılamayacağı/Bakım Alacaklısına Karşı Tüm Yükümlülüklerin Yerine Getirileceği )
818/m. 517
6098/m. 617


ÖZET : Dava, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesine aykırılık nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Bu sözleşmelerin özelliği gereği bakım borçlusunun, bakım alacaklısına karşı olan yükümlülüklerinin iki yönü vardır.Buna göre maddi yönden bakım alacaklısının ikametinin temini, beslemesi, giydirilmesi gibi maddi borçları yanında, manevi olarak da bakım alacaklısının kendisini güvende hissetmesini sağlama, hayatının geri kalanında ihtiyaçlarının karşılanacağı konusunda güven verme, gerekli saygı ve şefkati gösterme, diğer bir ifade ile bakım alacaklısının güven duygusunu zedeleyecek davaranışlardan kaçınma gibi manevi yükümlülükleri vardır.Davalının ölünceye kadar bakım aktinden doğan yükümlülüklerini, başka bir ifadeyle sözleşmeden doğan edimini yukarıda belirtilen ölçütlere göre yerine getirmediği ve taraflar arasında güvene dayanan bir ilişki kalmadığı ve bu haliyle davacı ile davalı arasındaki ilişkinin sürdürülmesinin olanaksız hale geldiği açıktır.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğinden bahisle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.Yerel Mahkeme kararında direnmiştir. H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık; davalının bakım borcunu yerine getirip getirmediği, buna göre davanın kabulünün gerekip gerekmediği noktasındadır.Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde, sözleşmenin feshi hususu mülga 818 S.K. 517 M. ve yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 617. M. düzenlenmiştir.Buna göre, sözleşmeden doğan borçlara aykırı davranılması sebebiyle sözleşmenin devamı çekilmez hale gelir veya başkaca önemli sebepler sözleşmenin devamını imkânsız hale getirir ya da aşırı ölçüde güçleştirirse, taraflardan her biri sözleşmeyi önel vermeksizin feshedebilir. Sözleşme bu sebeplerden birine dayanılarak feshedildiği takdirde kusurlu taraf, aldığı şeyi geri verir.Eldeki davada; davacının 12 nolu parseldeki ½ payını 1993 yılında , eşi ve davalının annesi olan dava dışı M.'ye bağışladığı, kalan ½ payını da 11.04.2002 tarihinde ölünceye kadar bakma koşulu ile evlatlığı olan davalıya temlik ettiği, davacının, davalıya karşı, daha evvel 30.10.2007 tarihinde kendisine bakılmadığı iddiası ile tapu iptali ve tescil davası açtığı, ancak yargılama sırasında feragat etmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği ve kararın 25.04.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davayı ise davacının, davalının gelecekte kendisine karşı bakım sorumluluğunu yerine getirmeyeceğine inandığı iddiasıyla açtığı anlaşılmaktadır.Davacının, 20.04.2010 tarihinde, yani yargılama aşamasında, davalının annesi M'ye karşı S. 2.Aile Mahkemesi'nin 262 Esas, 645 Karar sayılı boşanma davası açtığı, ancak feragat etmesi nedeniyle davanın retle sonuçlandığı; getirtilen S. 2.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 13.09.2011 Tarih, 2011/14-353 Sayılı dosyasında ise, davacı ile davalının annesi ve kız kardeşi arasında 27.09.2010 tarihinde çıkan arbede sonucu basit yaralamadan davacının ceza aldığı ve cezasının ertelendiği sabittir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre ve özellikle taraflar arasında güven ilişkisinin zedelendiği anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sakarya Asliye 3.Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 28.07.2010 Tarih, 231-328 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesi'nin 19.01.2012 Tarih, 14640 Esas, 337 Karar sayılı ilamı ile;

( ... Dava, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesine aykırılık hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

Davanın kesin hüküm nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; davacının daha önce açmış olduğu davadan feragat etmesi nedeniyle reddine karar verildiği, anılan davadan sonra edimini yerine getirmemeye devam ettiğini ileri sürerek birinci davanın reddinden sonraki dönemdeki akde aykırılık sebeplerine dayandığı, öyleyse kesin hükümden söz edilemeyeceği, tarafların delilleri toplanarak işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.'nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.

Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekirki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 5l7. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili ( makable şamil ) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.

Somut olaya gelince, davacının 12 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını önceden, eşi ve davalının annesi olan dava dışı Meliha'ya bağışladığı, kalan ½ payını da 11.04.2002 tarihinde ölünceye kadar bakım koşulu ile evlatlığı olan davalıya temlik ettiği, davada davacı henüz bakıma muhtaç olmadığını, ancak davalının özür dilemesi nedeniyle feragat ettiği davadan sonra davalının tutarsız ve saygısız davranışlarının artarak devam ettiğini, davalının bu tutum ve davranışları nedeniyle bakım sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmeyeceğini belirterek eldeki davayı açtığı, davacının Meliha aleyhine açtığı boşanma davasında ve bu davada dinlenen bir kısım tanıkların davacının bakılmadığını ifade ettiği anlaşılmaktadır.

Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri ivazlı ve karşılıklı hak bahşeden ve borç yükleyen sözleşmelerdendir. Bu sözleşmelerin özelliği gereği bakım borçlusunun, bakım alacaklısına karşı olan yükümlülüklerinin iki yönü bulunmaktadır. Buna göre maddi yönden bakım alacaklısının ikametinin temini, beslemesi, giydirilmesi gibi maddi borçları yanında, manevi olarak da bakım alacaklısının kendisini güvende hissetmesini sağlama, hayatının geri kalanında ihtiyaçlarının karşılanacağı konusunda güven verme, gerekli saygı ve şefkati gösterme, diğer bir ifade ile bakım alacaklısının güven duygusunu zedeleyecek tutum ve davaranışlardan kaçınma gibi manevi yükümlülükleri vardır. Nitekim, bakım alacaklısını bu tür bir sözleşme yapmaya sevkeden esas düşüncede geleceğe ilişkin bu yöndeki kaygılarıdır. Bu kapsamda bakım borçlusunun bakım alacaklısına karşı olan tüm yükümlülüklerinin tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek hakkaniyete uygun olarak ve süreklilik arzedecek şekilde yerine getirilmesi gerektiği kabul edilmelidir.

Belirtilen somut olgular, anılan ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde, davalının ölünceye kadar bakım aktinden doğan yükümlülüklerini, başka bir ifadeyle sözleşmeden doğan edimini yukarıda belirtilen ölçütlere göre yerine getirmediği ve taraflar arasında güvene dayanan bir ilişki kalmadığı ve bu haliyle davacı ile davalı arasındaki ilişkinin sürdürülmesinin olanaksız hale geldiği açıktır.

Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir... ),

Gerekçesi ile bozulmasına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, ölünceye kadar bakma sözleşmesine aykırılık hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin kayden maliki olduğu 12 nolu parselin ½ payını, ikinci eşinin kızı olan davalı evlatlığına ölünceye dek bakma akti ile temlik ettiğini, davalının tutarsız ve saygısız davranışlarının özellikle son dönemde artarak devam ettiğini, henüz bakıma muhtaç olmayan davacının gelecekte kendisine karşı bu bakım sorumluluğunu davalının yerine getirmeyeceğine inandığını ileri sürerek, haklı sebeplere dayalı olarak sözleşmeyi feshettiğinin kabulü ile davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.

Davalı vekili, davalının bakım borcunu yerine getirdiğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının iddiasını kanıtlayamadığı ve davalının bakım borcunu yerine getirdiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; davacı yanın temyizi üzerine hüküm ,Özel Dairece yukarda aynen alınan gerekçelerle bozulmuştur.Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararını temyize davacı vekili getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalının bakım borcunu yerine getirip getirmediği, buna göre davanın kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde, sözleşmenin feshi hususu mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 517.maddesi ve yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 617.maddesinde düzenlenmiştir.Buna göre, sözleşmeden doğan borçlara aykırı davranılması sebebiyle sözleşmenin devamı çekilmez hale gelir veya başkaca önemli sebepler sözleşmenin devamını imkânsız hale getirir ya da aşırı ölçüde güçleştirirse, taraflardan her biri sözleşmeyi önel vermeksizin feshedebilir. Sözleşme bu sebeplerden birine dayanılarak feshedildiği takdirde kusurlu taraf, aldığı şeyi geri verir.

Somut olayda; davacının 12 nolu parseldeki ½ payını 1993 yılında , eşi ve davalının annesi olan dava dışı Meliha'ya bağışladığı, kalan ½ payını da 11.04.2002 tarihinde ölünceye kadar bakma koşulu ile evlatlığı olan davalıya temlik ettiği, davacının, davalıya karşı, daha evvel 30.10.2007 tarihinde kendisine bakılmadığı iddiası ile tapu iptali ve tescil davası açtığı, ancak yargılama sırasında feragat etmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği ve kararın 25.04.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davayı ise davacının, davalının gelecekte kendisine karşı bakım sorumluluğunu yerine getirmeyeceğine inandığı iddiası ile açtığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan, davacının, 20.04.2010 tarihinde, yani yargılama aşamasında, davalının annesi Meliha'ya karşı Sakarya 2.Aile Mahkemesi'nin 262 Esas, 645 Karar sayılı boşanma davası açtığı, ancak feragat etmesi nedeniyle davanın retle sonuçlandığı; getirtilen Sakarya 2.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 13.09.2011 Tarih, 2011/14-353 Sayılı dosyasında ise, davacı ile davalının annesi ve kız kardeşi arasında 27.09.2010 tarihinde çıkan arbede sonucu basit yaralamadan davacının ceza aldığı ve cezasının ertelendiği sabitti

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre ve özellikle taraflar arasında güven ilişkisinin zedelendiği anlaşıldığından, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

yarx
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ölünceye kadar bakma sözleşmesi Av.Dilara Özbey Meslektaşların Soruları 0 06-05-2009 13:41
ölünceye kadar bakma sözleşmesi hanoglu Meslektaşların Soruları 9 12-08-2008 09:32
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi nur26 Meslektaşların Soruları 1 28-01-2008 13:59
ölünceye kadar bakma sözleşmesi Av.Gamze Korkmaz Meslektaşların Soruları 2 04-04-2007 15:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04285908 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.