Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Satıcı ödenen peşinatı iade etmeme hakkına sahip midir?

Yanıt
Old 28-01-2007, 11:52   #1
libra

 
Varsayılan Satıcı ödenen peşinatı iade etmeme hakkına sahip midir?

Merhaba,

aşağıdaki olayla ilgili görüşleriniz için şimdiden teşekkürler.

Bir apartman dairesini satın almak için satıcı firma sahibiyle sözlü olarak anlaşmış olan alıcı, satıcının daire bedelinin bir kısmının hemen ödenmesini talep etmesi üzerine, satıcının verdiği hesaba banka havalesi ile satın alınacak dairenin apartman adı, daire numarası ve peşinatı olduğu açıklamasıyla yirmibin ytl transfer etmiştir.


Kalan paranın toparlanması aşamasında (bir hafta sonra) alıcı bazı mali gelişmeler dolayısıyla daireyi almaktan vazgeçerek durumu hemen telefonla satıcıya bildirmiş ve ödediği peşinatın iadesini istemiştir.

Satıcı bu duruma sert ve kaba sözlerle tepki göstererek,ilginç iddialarda bulunmuş,alıcıyı art niyetli olmakla suçlamış,anlaşmamış olsalar söz konusu daireyi bir başkasına satmış olabileceğini hatta bu yüzden kendisinde alıcının parasının değil,alıcıda kendisinin daire bedelinin geri kalan kısmı kadar parasının bulunduğunu ve düşünmesi gerektiğini belirtmiştir. Ancak aradan 15 gün geçmiş olmasına rağmen para iadesi yapmadığı gibi herhangi bir iletişime de geçmemiştir.

Bu durumda satıcının, bu konuda daha önce sözlü ya da yazılı hiçbir şart öngörülmemiş olmasına rağmen, sırf dairenin alımından vazgeçilmesi sebebiyle alıcının havale ettiği peşinatı geri vermeme, eksik verme ya da daireyi sattıktan sonra (çok uzun süre sonra ) verme gibi bir hakkı var mıdır?

Alıcı paranın iadesi için noterden ihtarname çekmeyi düşünmektedir.Alıcının yapması gerekenler nelerdir? Acil görüşleriniz için bir kez daha teşekkürler.
Saygılar.

Old 29-01-2007, 14:44   #2
OLCAYK

 
Varsayılan

Merhabalar,
Burda yapılan ödeme sonradan ortadan kalkan bir sebebe dayandığından, ayrıca ve öncelikle haricen satış sebebiyle geçersiz bir sebebe dayandığından sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği verilen paranın iadesi gerekir. İhtarneme çekilmesinin etkisi satıcıyı temerrüde düşürmek bakımındandır. Onun dışında hukuk mahkemelerinde sebepsiz zenginleşme nedeniyle dava açılmalıdır. Eski bir karar ama içtihat değişikliği olup olmadığını bilemiyorum. Yargıtay 3. HD sinin 1984 tarihli 2448/2336 sayılı kararında, "Haricen gayrımenkul satışına veya satış vaadine müteallik senetler hangi şekilde olursa olsun, satış bedelinin istirdadı İcra Dairesinden talep edilemeyip Mahkemeye ait ve bu gibi taleplerin tetkiki icra dairelerin vazifesi haricinde olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği " belirtilmiştir.
Old 31-01-2007, 02:05   #4
libra

 
Varsayılan

Sayın OLCAYK ve sayın Ergin,

öncelikle zaman ayırıp sorumu yanıtladığınız için çok teşekkür ederim.

Sn.Ergin yönlendirmiş olduğunuz linkteki 'Harici Sözleşme ile Gayrimenkul Satışı' forumundaki görüşleri de inceledim.

Ancak gerek o forumdaki sn.Av.Şehper Ferda DEMİREL'in gönderdiği Doç.Dr.O.Gökhan ANTALYA'nın makalesindeki

''Geri isteme talebi sebepsiz zenginleşmeye ilişkin Bk. m. 62'ye dayanmaktadır (condicto indebiti) (119). BK. m. 62'de düzenlenen borç olmayın şeyin ifası ile sebepsiz zenginleşmenin tüm şartları şeklen geçersiz hukuki işlemden borcun yerine getirilmesi ihtimalinde mevcuttur (120). İfa amacıyla yapılan (causa solvendi) kazandırmanın yapıldığı anda ifanın dayandığı borç ilişkisi ve ifayı yapan kendi özgür iradesiyle kendisini borçlu zannederek geçersiz işlemi ifa etmiştir.
Yerine getirilen ifanın geri istenmesinin ilk sınırı bizzat BK. m. 62/II'nin kendisi düzenlemiştir: Zenginleşmenin iadesinde bulunan hataya düştüğünü yani ifanın dayandığı hukuki işlemi geçerli sanmakta olduğu hususundaki saik hatasını ispat etmek zorundadır (121). Şekil eksikliği nedeniyle hukuki işlemin geçersizliğini ve ifa yükümlülüğü olmadığını bilmesine rağmen kendi edimini ifa eden taraf geri verme talebinde bulunamaz. Satım ilişkisi örneğinde satıcıya yerine getirilen satım bedelini iadeden kaçınma hakkı veren BK. m. 62/I alıcının mülkiyet-istihkak- talebinde de kıyasen uygulanır (122).
İfa ve ifa dışında diğer davranışlar MK. m. 2/II'deki hakkın kötüye kullanılması teşkil ediyorsa, taraflar hukuki işlemin şekle aykırılıktan dolayı geçersizliğini ileri süremezler. İfa tek başına hakkın kötüye kullanıldığını göstermez. Tüm olayların serbestçe değerlendirilmesinden şekli geçersizliğe dayanmanın hukuka aykırı veya hakkın kötüye kullanılması teşkil edip etmediği araştırılmalıdır'' ,

gerekse araştırma yaparken bulduğum yargıtayın 1998 yılında vermiş olduğu bir kararındaki
Daire:3
Tarih:1998
Esas No:1998/5858
Karar No:1998/6955

''Sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan istirdat, ancak borçlu bulunmayan bir şeyin iradi olarak tediyesi hata hükümlerine tabidir. '' .....''BK. madde 62'ye göre istirdat, ancak borçlu bulunulmayan bir şeyin iradi olarak tediyesi halinde hataya tabi tutulmuştur. İfanın borcun mevcut olmadığını bilerek yani hata sözkonusu olmadan) yapılmış olmasına rağmen iade isteminde bulunabilecek bir durum, ifanın serbest irade ile yapılmaması, diğer bir anlatım ile baskı altında yapılmış olmasıdır. Zira, iradi olmayan bir tediye, edada bulunan kimse edada bulunduğu zaman borcun mevcut olmadığını bilmekte bulunmuş olsa bile istirdat edilebilir'' .....ifadelerinden

dolayı alıcının sebepsiz zenginleşmeye dayanarak ödediği parayı satıcıdan isteyebileceği konusunda kuşkularım oluştu.

Çünkü bu olayda alıcı (ve belki de satıcı) alım-satım sözleşmesinin resmi şekilde yapılması gerektiğini bilen birisidir,

dolayısıyla şekil noksanlığını ileri sürmesi MK.m. 2/II'deki hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmez mi?

Bunun yanısıra sebepsiz zenginleşme davası açması halinde alıcının şekil noksanlığını bildiği ve dolayısıyla ödemeyi hata ile ve baskı altında yapmadığından hareketle geri verme talebinde bulunamayacağı ileri sürülmez mi?

(ancak belirtmek gerekir ki burada alıcı gerçekten kötüniyetli değildir, şekil noksanlığını ileri sürmeyi düşünmemiştir, yalnızca koşullar alımdan vazgeçmesini gerektirmiş ve o da bunu hemen 1 hafta sonra satıcıya bildirmiştir ve ayrıca satıcının bedelin bir kısmının hemen ödenmesini talep etmesi nedeniyle alıcı hemen bir kısım ödeme yapmıştır )

Görüşlerinizi bekliyorum,saygılarımla.
Old 01-02-2007, 18:19   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterebilir

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/6022
K. 2002/7457
T. 19.6.2002
• GAYRİMENKUL SATIŞ SÖZLEŞMESİ ( Resmi Şekilde Yapılmayan - Davacının İhtarnamede Peşinatın da İadesini İstemesi/Temerrüd Nedeniyle Faiz İsteyebileceği )
• PEŞİNATIN İADESİ ( Resmi Şekilde Yapılmayan Gayrimenkul Satış Sözleşmesi - Davacının İhtarnamede Peşinatın da İadesini İstemesi/Temerrüd Nedeniyle Faiz İsteyebileceği )
• FAİZ ( Resmi Şekilde Yapılmayan Gayrimenkul Satış Sözleşmesi - Davacının İhtarnamede Peşinatın da İadesini İstemesi/Temerrüd Nedeniyle İsteyebileceği )
• TEMERRÜD NEDENİYLE FAİZ TALEBİ ( Resmi Şekilde Yapılmayan Gayrimenkul Satış Sözleşmesi - Davacının İhtarnamede Peşinatın da İadesini İstemesi )
743/m.634
818/m.101,213
ÖZET : Davacı, davalıya gönderdiği ihtarnamede, aynı zamanda ödediği peşinatın da ( 3 ) gün içinde iadesini istemiş olup bu ihtarname, ödemenin iadesini istemek hususunda geçerlidir. İhtarname davalıya tebliğ edildiğine ve davalı da bu süreyi geçirdiğine göre temerrüde düşmüştür. Davacı, temerrüde düşülen tarihten, peşinatın icra dosyasına ödendiği tarihe kadar olan süre için, davalıdan faiz istemekte haklıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalıya ait taşınmazda kiracı olduğunu, 1.2.2000 tarihli haricen düzenlenen sözleşme ile 4.000.000.000 Lirası peşin kalan 10.9.2000 tarihinde ödemek üzere taşınmazın kendisine satılması konusunda davalı ile anlaştıklarını, peşinatı ödeyip, kalanı da kararlaştırılan süreden önce hazır ettiği halde davalının taşınmazın satımından vazgeçtiğini, ödediği 4.000.000.000 lira ile birikmiş faiz ve uğradığı zarar karşılığında 2.667.000.000 liranın tahsili için yaptığı icra takibinde davalının 4.000.0000.000 lirayı ödeyip faiz ve zarar karşılığı istediği 2.667.000.000 liraya itiraz ettiğini bildirip, davalının itirazının iptalini istemiştir.
Davalı satış sözleşmesinin geçersiz olduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının zararın varlığını kanıtlayamadığı, satış sözleşmesinin ve 17.10.2000 tarihli ihtarnamenin geçerli olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Taraflar arasında yapılan 1.2.2000 tarihli sözleşme resmi şekilde yapılmadığı için MK. 634, BK. 213 ve TK. 60. maddeleri hükmüne göre geçersizdir. Davacı bu sözleşmeye dayanarak davalıya ödediği 4.000.000.000 lira ile bunun birikmiş, faizi ve uğradığı diğer zarar karşılığı 2.667.000.000 liranın tahsili için yaptığı icra takibinde, davalının 2.667.000.000 liraya itiraz ettiğini bildirip, bu itirazın kaldırılmasını istemiştir.

Davacı, davalıya gönderdiği 6.10.2000 tarihli ihtarnamesi ile aynı zamanda ödediği 4.000.000.000 liranın da 3 gün içinde iade edilmesini istemiştir. Bu ihtarname ödemenin iadesini istemek hususunda geçerli bir ihtar olup, davalıya 17.10.2000 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı verilen üç günlük sürenin geçmesi ile 21.1.0.2000 tarihinde temerrüde düşmüştür. Davacı, bu tarihten itibaren 4.000.000.000 liranın icra dosyasına ödendiği 6.12.2000 tarihine kadar, davalıdan faiz istemekte haklıdır. Mahkemece, 21.10.2000 ila, 6.12.2000 tarihleri arasında davacının talep edebileceği faiz miktarı bilirkişi aracılığı ile tespit edilip, sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 19.6.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 01-02-2007, 18:29   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
dolayısıyla şekil noksanlığını ileri sürmesi MK.m. 2/II'deki hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmez mi?


Sayın libra,

Yanıtı geç verdiğim için özür dilerim. Alıntı yaptığınız makale sanırım farklı bir şeyi anlatmaktadır. Taraflar geçersiz bir sözleşmeye rağmen edimlerini yerine getirdikten sonra, "sözleşmenin geçersizliğine" dayanarak verdikleri şeyleri geri isteyebilir mi? Burada iyiniyet kavramı tartışılmaktadır. Yargıtay'ın bir çok kararında sözleşme geçersiz olsa bile, ifa gerçekleştiyse geçersizliğe dayanılamayacağı belirlenmiştir.

Yukarıya bir Yargıtay kararı aktardım. Orada sizin olayınızın tam tersi söz konusudur. Alıcı peşinat ödemiş ve fakat satıcı edimini yerine getirmemiştir. Sizin mantığınıza göre,
Alıntı:
Bunun yanısıra sebepsiz zenginleşme davası açması halinde alıcının şekil noksanlığını bildiği ve dolayısıyla ödemeyi hata ile ve baskı altında yapmadığından hareketle geri verme talebinde bulunamayacağı ileri sürülmez mi?
karardaki sözleşme de artık geçerlidir.

Kaldı ki sizde yazılı hiç bir belge yok. İyi ki, banka dekontuna "daire bedelinin peşinatı" gibi bir ibare koyulmuş...Aksi takdirde bu paranın ne için verildiği konusunda ıspat sorunu yaşayacaktınız.

Sonuç olarak, siz peşinattan dolayı satıcıyı ifaya zorlayamazsınız. O da bedelin geri kalanını ödemeniz için sizi zorlayamaz. O halde geçersiz sözleşme nedeniyle taraflar "verdiklerini"; sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, isteyebilecektir. Bence bir ihtarname keşide ederek, satıcıyı temerrüde düşürün...

Saygılarımla
Old 01-02-2007, 18:41   #7
OLCAYK

 
Varsayılan Peşinatın iadesi

Sayın Libra,
İlk cevabımda verdiğim yargıtay kararınından aksi yönde ve yeni tarihli bir karar buldum.
T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/12176

K. 2003/3621

T. 28.3.2003

• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Davacının Davalıdan Harici Sözleşme İle Satın Aldığı Taşınmazın Davalı Tarafından Tapusunun ve Alım Bedelinin Verilmemesi Üzerine Başlatılan İcra Takibine Vaki İtiraz )

• İLAMSIZ İCRA TAKİBİ ( 2004 Sayılı Yasanın Hükümleri Gereği Olarak Bütün Para Alacakları İçin İlamsız İcra Takibi Yapılmasının Mümkün Olması )

• İCRA TAKİBİNE KONU ALACAK ( Takabe Konu Alacak İster Haksız Fiil İster Sebepsiz Zenginleşme Doğmuş Olsun İlamsız İcra Yoluna Başvurulabilmesinin Mümkün Olması )

HARİCEN GAYRIMENKUL SATIŞI ( Bu Tür Satışlarda Dahi İlamsız Takip Yapılmasının Mümkün Olması )

2004/m.42

ÖZET : İİK.nun 42 maddesi hükmüne göre hiçbir ayrım yapılmadan bütün para alacakları için ilamsız icra takibi yapılması mümkündür. Takibe konu alacak, ister haksız fiil ister sebepsiz iktisap sebebiyle doğmuş olsun elinde borç doğuran bir belge olsun veya olmasın ilamsız icra yolu ile takip yapılmasına engel olarak bir kanun hükmü mevcut değildir.Kural olarak Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararları konuları ile sınırlı gerekçeleri ile aydınlatıcı ve sonuçları ile bağlayıcıdır. Anılan İçtihada baktığımızda gerekçesinde " Gerçi Tetkik Mercii işleri de hakimler tarafından görülmekte ise de; bunlar takip hukukuna müteallik vazifeler olup esas ihtilafları halle selahiyyetleri yoktur" denilmiş olup sonuçta " haricen gayrimenkul satışına veya satış vaadine müteallik senetler hangi şekilde olursa olsun satış bedelinin istirdadı icra dairesinden talep edilmeyip mahkemeye ait ve bu gibi taleplerin tetkiki icra dairesinin vazifesi haricinde olduğuna.." karar verildiğine göre sözü edilen icra dairesinden muraden İcra Tetkik Mercii olarak anlamak gerekir.
Öyle ise haricen gayrimenkul satış veya satış vaadi hakkındaki senetlerde gösterilen paranın iadesi ile ilgili olarak ilamsız icra takibi yapı lmasına mani bir hükmü mevcut değildir. İcra takibi yapılır, itirazda vaki olursa İcra tetkik Merciinin itirazın kaldırılması bakımından selahiyetsiz sayılması, mahkemeden itirazın iptalini talep etmesine engel değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, tapulu olan taşınmazı davalının 15.10.2001 tarihli harici sözleşme ile kendisine sattığı halde tapusunu vermediği gibi alım satım bedelini de iade etmediğini, bedelin tahsili için giriştiği icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek itirazının iptali ile %40 icra inkar tazminatının tazminini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiş, geldiği ilk oturumda, davacıya taşınmaz satmadığı gibi bir bedelde almadığını, satımı oğlunun yapıp parasının da onun tarafından alındığını, taşınmazın devrinde anlaşmazlık çıkınca aralarına girip protokolü imzaladığını savunarak davanın reddini dilemişler.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İİK.nun 42 maddesi hükmüne göre hiçbir ayrım yapılmadan bütün para alacakları için ilamsız icra takibi yapılması mümkündür. Takibe konu alacak, ister haksız fiil ister sebepsiz iktisap sebebiyle doğmuş olsun elinde borç doğuran bir belge olsun veya olmasın ilamsız icra yolu ile takip yapılmasına engel olarak bir kanun hükmü mevcut değildir. Zira alacaklı, takip talebinde muayyen bir para alacağı talebinde bulunduğu zaman, icra müdürü bu alacağın doğmuş bir alacak olup olmadığını araştırmaya girmeden ödeme emrini tanzim cihetine gider. Bundan sonra borçlunun ödeme emrine itiraz edip etmemesine kalır. Şayet borçlu ödeme emrine itirazda bulunmazsa ödeme emri kesinleşir. Bu durumda hem icra Tetkik merciine ve hem mahkemeye iş düşmemiş olur.
Mahkemenin davanın reddine gerekçe oluşturduğu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 7.12.1955 gün ve 18 esas, 27 karar sayılı İçtihadı, haricen tanzim edilen gayrimenkul satış senetlerine müsteniden verilmiş olan paranın iadesi için icra dairesine mi, yoksa mahkemeye mi, müracaatın lazım geldiği hususunda Temyiz icra ve İflas dairesi kararları arasında mübayeret görülmüş olduğundan anılan ihtilafın çözümü için oluşmuştur. Kural olarak Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararları konuları ile sınırlı gerekçeleri ile aydınlatıcı ve sonuçları ile bağlayıcıdır. Anılan İçtihada baktığımızda gerekçesinde " Gerçi Tetkik Mercii işleri de hakimler tarafından görülmekte ise de; bunlar takip hukukuna müteallik vazifeler olup esas ihtilafları halle selahiyyetleri yoktur" denilmiş olup sonuçta " haricen gayrimenkul satışına veya satış vaadine müteallik senetler hangi şekilde olursa olsun satış bedelinin istirdadı icra dairesinden talep edilmeyip mahkemeye ait ve bu gibi taleplerin tetkiki icra dairesinin vazifesi haricinde olduğuna.." karar verildiğine göre sözü edilen icra dairesinden muraden İcra Tetkik Mercii olarak anlamak gerekir.
Öyle ise haricen gayrimenkul satış veya satış vaadi hakkındaki senetlerde gösterilen paranın iadesi ile ilgili olarak ilamsız icra takibi yapı lmasına mani bir hükmü mevcut değildir. İcra takibi yapılır, itirazda vaki olursa İcra tetkik Merciinin itirazın kaldırılması bakımından selahiyetsiz sayılması, mahkemeden itirazın iptalini talep etmesine engel değildir.
Durum böyle olunca işin esasına girilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçelere göre temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Biraz olsun kendime vakit yarattım
Old 02-02-2007, 04:02   #8
libra

 
Varsayılan

Sn.Ergin,
zaman ayırıp yanıt vermiş olmanız bile yeterli,geç olması önemli değil.

Alıcının sebepsiz zenginleşmeye dayanarak iade isteyebilmesi için sözleşmenin geçersizliğini şekil noksanlığına dayandırması gerekeceği,bunun da şekil noksanlığını bilmesi nedeniyle iyiniyete aykırılık olabileceğini düşündüğüm için öyle yorum yapmıştım. Yani fazlaca dürüst ve iyiniyetli düşünerek

İyi ki peşinat ibaresi var, ancak konulmamış olsaydı da ispat için pek uğraşılmazdı diye düşünüyorum.Şöyle ki bu durumda ödenen para BK. m. 156/1 uyarınca 'pey akçesi' olarak değerlendirilir ve geçersiz sözleşme nedeniyle de Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin E. 1990/1575 K. 1990/6049 T. 8.10.1990 kararı uyarınca yine iadesi sağlanabilirdi .Ne dersiniz?

Bu arada dün öğlen satıcıya ödenen peşinatı iade etmesi için ihtarname çekildi, bakalım temerrüde düşecek mi? Sonucu bildiririm.Tekrar teşekkürler,saygılar.
Old 02-02-2007, 04:27   #9
libra

 
Varsayılan

Sn.OLCAYK,

yargıtayın yeni kararını gönderdiğiniz için teşekkürler.

Satıcıya dün öğlen peşinatı ödemesi için ihtarname çekildi. Ödemezse bu karar sayesinde ilamsız icra yolu da var artık.

Aynı konuda yargıtayın farklı kararlarını birarada görmek hem güzel, hem de tedirgin edici.Takibi pek kolay değil.Her olayda acaba karar değişmiş midir diye tedirgin olmak var.

Umarım buraya yanıt vermek için harcadığınız vakit kendinize ayırdığınız vakit değildir. Gerçekten kendinize vakit yaratabildiyseniz ne mutlu.

Saygılar.
Old 02-02-2007, 09:39   #10
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.libra,

Bu konuda Sn.Ergin ve Sn.Olcayk gerekli tüm yanıtları vermiş. Tedirgin olmanızı gerektirecek bir durum bence yok.

Yargıtay'ın bu konudaki kararlarını elimden geldiğince güncel şekilde takip etmeye çalışıyorum. Harici satışta, edimler yerine getirilmediği sürece sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre herkes aldığını iade ile mükelleftir.

Bana göre, ihtarname ile temerrüde düşürmeye gerek olmadan da icra takibine gidilebilirdi. Satıcı bu durumda ödeme emrinin tebliği ile birlikte temerrüde düşecekti.

Sayıglar.

Old 02-02-2007, 16:17   #11
libra

 
Varsayılan

Sn.Yılmaz,

yanıtınız için teşekkür ederim.
Alıcı ile satıcı farklı şehirlerde olduğu için önce ihtarname çekmek daha kolay geldi.
Satıcı direnirse diğer adımlar takip edilecek.

Saygılar.
Old 22-03-2007, 12:45   #12
libra

 
Varsayılan

merhaba,

satıcıya 1.2.2007 tarihinde çekilen ihtarname, ancak 14.2.2007 de satıcının yanında çalışan bir elemanına tebliğ edilebilmiş olmasına rağmen, bu güne kadar ödeme yapılmış değil, yani satıcı parayı ödememekte ısrarlı görünmekte.

Bu olayda benim anlayamadığım bir durum var. O da şu; satıcı küçük şehirlerimizden birinde oldukça büyük müteahhitlik ve dekorasyon firmalarının sahibi ve ticari işleri de oldukça iyi, yoğun ve ödemeleriyle ilgili de bir sıkıntısı yok ve ayrıca bulunduğu şehrin işadamları derneğinin de önemli görevi olan bir üyesi. Dolayısıyla hukuki işleri için danıştığı bir avukatının olmaması mümkün değil.Yani daha sonra icra ya da dava yoluyla ödemek zorunda kalacağını tahmin edebileceği bu peşinatı ödememekteki ısrarı anlaşılır değil. Benim aklıma yalnızca, alıcının vazgeçmesine kızgınlığının sonucu, tepki olarak ona sıkıntı yaratmak, uğraştırmak düşüncesinde olduğu geliyor.
Bu koşullardaki bir kişi sizce hangi nedenle ödememekte ısrar eder ki?

Şimdi bu durumda ilamsız icra yolu mu, yoksa sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası açmak mı daha kısa sürede sonuç verir ve alıcı için daha az masraflı olur? Bir avukatla yapılan görüşmede, nedenini henüz bilmiyorum ama, icraya gitmek yerine alacak davası açmanın daha uygun olduğu söylenmiş.

Saygılarımla.
Old 22-03-2007, 13:04   #13
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu koşullardaki bir kişi sizce hangi nedenle ödememekte ısrar eder ki?

Şimdi bu durumda ilamsız icra yolu mu, yoksa sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası açmak mı daha kısa sürede sonuç verir ve alıcı için daha az masraflı olur? Bir avukatla yapılan görüşmede, nedenini henüz bilmiyorum ama, icraya gitmek yerine alacak davası açmanın daha uygun olduğu söylenmiş.

Sayın libra,

Satıcının niyetini bilmemiz mümkün değil tabii ki... Ancak hemen bir kaç tahmin yürütelim. Birincisi bazı tacirler yasal faiz ve mahkeme masrafları ile ödemenin; sıcak parayı kullanmaktan daha kötü olmadığına inanmaktadır. İkincisi, bazı tacirler sizin taraf ettiğiniz gibi güllük gülistanlık içinde yaşayıp;ciplerle dolaşırken bir kaç şirket kurup; bunlardan malvarlığı olmayanı borçlandırarak ve fakat borçlarını ödemeyerek; toplumda itibarlı kişi konumunu sürdürebilmektedir. Üçüncüsü sözkonusu şirketin avukatı var ise; (iyiniyetle söylüyorum) davayı kazanabileceğini beyan etmiştir. Bu itibarlı tacirimiz ise havadan para kazanmanın zevkini tattığı için; davanın açılmasını bekleyebilir.Vs.vs.

İlamsız icra takibi yapabilirsiniz. Borçlu itiraz etmezse işiniz kolaylaşır. Muhtemelen itiraz edeceğine göre sonraki aşamaları değerlendirelim. İtirazın iptali davası açarsınız. Masraf yönünden icra takibindeki maktu başvurma harcı kadar zararınız söz konusu olacaktır. Çünkü itirazın iptali davasını açarken bir derkenarla takip sırasındaki ödediğiniz peşin harcı gösteren belgeyi vezneye götürdüğünüzde bakiye peşin harcı ödeyeceksiniz.

Mahkeme inkar tazminatına hükmedebilir mi? Alacağın yargılamayı gerektirmemesi, likit olması durumunda, borçlu % 40 oranında inkar tazminatına mahkum edilmektedir. Bankaya yatırılan para belirli olduğuna göre sizin olayınızda inkar tazminatına hükmedilmesi olasılığı bulunmaktadır. Temerrüt olgusu da bulunmaktadır. Süre olarak az kaybınız olur. Ödeme emrinin tebliği, itiraz süresi; yani yaklaşık 1 ay kadar kaybınız olur.

Benim düşüncelerim bunlardır.

Saygılarımla
Old 23-03-2007, 12:33   #14
libra

 
Varsayılan

Sn.Ergin,

değerli tahminleriniz ve açıklamalarınız için çok teşekkür ederim.

Saygılarımla.
Old 09-09-2007, 15:00   #15
tahsindemirtas

 
Varsayılan kapora

merhaba biliyorumm kaporayla ilgili bi konu tartışılmış fakat o konularda peşinat olarak verilmiş gibi şeyler söylenmiş benim olayımda 120 bin ytl lik bir ev alınmaya karar verilmiş bunun üzerine 5000.ytl kapora verilmiş ve ev sahibi alındığına dair bir kağıt imzalamış ama sonra evi almaktan vazgeçmişler.ev sahibide kaporayı vercem demiş fakat oyalayarak yaklaşık 1 yıldır ödememiş.bu durumda ne yapılabilir ilamsız takibe başlayabilirmiyim yoksa ihtar mı çekmem lazım önce temerrüde düşürmem gerekir diye okudum yanılmıyosam yardımcı olursanız sevinirim.teşekkürler...
Old 09-09-2007, 15:32   #16
sailor1981

 
Varsayılan

bence öne bir ihtar çekin ve ardından istirdat davası açın ve temerrüt tarihinden itibaren faiz isteyin.kolay gelsin..
Old 09-09-2007, 16:49   #17
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tahsindemirtas
yoksa ihtar mı çekmem lazım önce temerrüde düşürmem gerekir diye okudum yanılmıyosam yardımcı olursanız sevinirim.teşekkürler...

Mesajınızı buraya taşıdım. Cevabı 6 No.lu mesajda vermişim.

Alıntı:
Yazan Ben
Sonuç olarak, siz peşinattan dolayı satıcıyı ifaya zorlayamazsınız. O da bedelin geri kalanını ödemeniz için sizi zorlayamaz. O halde geçersiz sözleşme nedeniyle taraflar "verdiklerini"; sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, isteyebilecektir. Bence bir ihtarname keşide ederek, satıcıyı temerrüde düşürün...
Old 10-09-2007, 09:50   #18
av.murat kalkan

 
Varsayılan

Sayın Demirtaş, umarım aşağıdaki karar işinize yarar. Kaporo ile ilgili yaptığım araştırmalar neticesinde BK md 156'nın araştırılması da işinize yarar kanaatindeyim.

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 1990/1575
K. 1990/6049
T. 8.10.1990
• PEY AKÇESİ ( Verilen Paranın Hangi Maksada Dayandığı Anlaşılmıyorsa )
• SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ( Verilen Pey veya Cayma Akçesinin Akdin Geçersizliği Dolayısıyla Geri İstenmesi )
• FERİ BORÇLAR ( Esas Borç İlişkisi Geçersiz Olunca Feri Borcun da Geçersiz Olacağı )
• KAPORA ( Hangi Maksatla Verildiği Anlaşılmıyorsa Pey Akçesi Kabul Edileceği )
818/m.156/1
ÖZET : Akit yapılır yapılmaz taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesinin ne gibi bir maksada dayandığı açıkca anlaşılamıyorsa, verilen paranın pey akçesi olduğu karine olarak kabul edilir. Öte yandan, daire satışına ilişkin taraflar arasında yapılan sözleşme resmi şekilde yapılmış olmadığından hükümsüzdür. Akdi yapanlardan birisi tarafından önceden diğerine ödenen pey akçesi veya cayma akçesi de ceza şartı gibi borcu kuvvetlendirmeye yarayan fer'i bir şarttır; bu bakımdan esas akit geçerli olmazsa feri şart dahi geçerli olmaz. Geçerli olmayan bir akit dolayısıyla ödenmiş bulunan pey akçesinin veya cayma akçesinin geri verilmesi sebepsiz mal edinmeye ilişkin hükümler gereğince istenebilir
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalıya daire satımı nedeniyle verdiği 500 DM. kaporanın iadesini istemiştir.
Davalı, daire alımından davacının vazgeçmesi halinde paranın iade edilmeyeceğinin kararlaştırıldığını savunmuş, davanın reddini dilemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı, 19.7.1989 tarihli oturumda davacıdan kapora olarak 500 DM. aldığını ifade etmiştir. Mahkeme de, davalının davacıdan 500 DM. aldığını benimsemiş ne var ki bu paranın cayma akçesi olması nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Oysa davalı imzası ile doğrulanan beyanında aldığı paranın pey akçesi olduğunu kabul etmektedir. Kaldı ki akit yapılır yapılmaz taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesinin ne gibi bir maksada dayandığı açık bir şekilde anlaşılamıyorsa, verilen paranın pey akçesi olduğu karine olarak kabul edilir ( BK. m. 156/I ). Davalı bu karinenin aksini yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Öte yandan, daire satışına ilişkin taraflar arasında yapılan sözleşme resmi şekilde yapılmış olmadığından hükümsüzdür ( MK. m. 634, BK. m. 213, Tapu Kanunu m. 26 ). Akdi yapanlardan birisi tarafından önceden diğerine ödenen pey akçesi veya cayma akçesi de ceza şartı gibi borcu kuvvetlendirmeye yarayan fer'i bir şarttır; bu bakımdan esas akit geçerli olmazsa feri şart dahi geçerli olmaz. Geçerli olmayan bir akit dolayısıyla ödenmiş bulunan pey akçesinin veya cayma akçesinin geri verilmesi sebepsiz mal edinmeye ilişkin hükümler gereğince istenebilir açıklanan yönler gözardı edilerek davanın reddine karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır, bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın davacı yararına ( BOZULMASINA ), istek olursa peşin harcın iadesine; 8.10.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Katil zekasına sahip misiniz? Kavaz Site Lokali 40 30-09-2012 09:34
TİS'de işe iade için özel hakem şartı, mahkemeden işe iade talep etmeye engel midir? Av.Ayşe Batumlu Meslektaşların Soruları 6 09-01-2010 00:28
marka hakkına tecavüz anti-leviathan Hukuk Soruları Arşivi 3 15-12-2006 19:02
Menkul mal,Alıcıya Teslim Sonrası Telef Olunca, Satıcı Nasıl Sorumlu Tutulur? Av.Mehmet Saim Dikici Meslektaşların Soruları 3 20-04-2002 08:55
Yönetici Seçiminde Sahtekarlık Ve Yeni Yönetimi Kabul Etmeme Mustafa Hepekiz Hukuk Soruları Arşivi 1 04-03-2002 19:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08463311 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.