Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

TMK 713/2' ye göre tapu iptali tescil davasında ispat sorunu

Yanıt
Old 25-03-2010, 22:00   #1
M. Emre Bulut

 
Varsayılan TMK 713/2' ye göre tapu iptali tescil davasında ispat sorunu

Saygıdeğer Meslektaşlarım bir konuda görüşlerinizi almak istiyorum,

Malumünüz olduğu üzere TMK 713/2 maddesi gereğince taşınmazların olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilmesi mümkündür. Böyle bir davada davalı vekili sıfatıyla yürütülen davam acele bir şekilde 3. celsede karara bağlandı. (Ben hala inanamıyorum) Cevapların ardından hemen keşif ve keşiften sonraki ilk celsede rapora karşı diyeceklerimiz için mehil talebimize karşın karar verildi.

Müvekkillerin miras bırakanı 20 yıldan fazla süre önce vefat ediyor. Miras meseleleri yüzünden bugüne kadar intikal gerçekleşmiyor ve bu dava açılıyor. Dosyada sadece keşifte dinlenen tanık beyanları var. Başkaca yazılı vs. delil yok. Resmi satış, köy senedi, kadastro tutanağı, vergi yatırma vs. hiçbir yazılı delil yok. Yargıtay' ın birkaç kararında yazılı delil olmaksızın kabul edilen bu davaların bozulduğunu hatırlıyorum. Bu konuda elinizde varsa Yargıtay Kararları arıyorum ve değerli fikirlerinizi diliyorum.

Tüm meslektaşlarıma verecekleri yanıttan dolayı peşinen teşekkürlerimi iletirim
Old 25-03-2010, 22:23   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan M. Emre Bulut
Saygıdeğer Meslektaşlarım bir konuda görüşlerinizi almak istiyorum,

Malumünüz olduğu üzere TMK 713/2 maddesi gereğince taşınmazların olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilmesi mümkündür. Böyle bir davada davalı vekili sıfatıyla yürütülen davam acele bir şekilde 3. celsede karara bağlandı. (Ben hala inanamıyorum) Cevapların ardından hemen keşif ve keşiften sonraki ilk celsede rapora karşı diyeceklerimiz için mehil talebimize karşın karar verildi.

Müvekkillerin miras bırakanı 20 yıldan fazla süre önce vefat ediyor. Miras meseleleri yüzünden bugüne kadar intikal gerçekleşmiyor ve bu dava açılıyor. Dosyada sadece keşifte dinlenen tanık beyanları var. Başkaca yazılı vs. delil yok. Resmi satış, köy senedi, kadastro tutanağı, vergi yatırma vs. hiçbir yazılı delil yok. Yargıtay' ın birkaç kararında yazılı delil olmaksızın kabul edilen bu davaların bozulduğunu hatırlıyorum. Bu konuda elinizde varsa Yargıtay Kararları arıyorum ve değerli fikirlerinizi diliyorum.

Tüm meslektaşlarıma verecekleri yanıttan dolayı peşinen teşekkürlerimi iletirim

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 13.06.2006 T., Esas: 2006/2675, Karar:2006/4132: "Davacı vekili, davalıların miras bırakanı Beşiktaşlıyan kızı İbrakse adına 1/4 payı kayıtlı bulunan 498 ada 60 parsel kapsamında kalan 300 m2 yeri imar ve ihya ettiğini, 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarrufta bulunduğunu, taşınmazın bu bölümüne ait kayıt malikinin adına yazılı paya ilişkin tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini ileri sürerek iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemeye sunduğu ıslah dilekçesi ile taşınmazın tamamının 124 pay kabul edilerek İbrakse adına olan 31/124 payın iptali ile 1/124 payın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekilleri, tapulu bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılamayacağını, ayrıca davacıların taşınmazı işgal etmeleri nedeniyle işgal tazminatı ödediğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, tapulu bir taşınmazın zilyetlikle kazanılmayacağı, ifrazının mümkün olmadığı, imar planında yeşil alan olarak bırakıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK'nın 713/2. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK'nın 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" denilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili, anılan maddeye dayanarak istekte bulunmuştur. TMK'nın 713/2. maddesinde, tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedin o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tescilini isteyebilir. Diğer yönden, kayıt malikinin ölmüş olması halinde ona ait tapu kaydının veya bir paya ilişkin tapu kaydının hukuki değerini yitirmesi mümkündür. Kayıt malikinin mirasçılarının hayatta olması işlemeye başlayan kazanmayı sağlayan zilyetliği kesmez. Somut olayda, kayıt maliki ölmüş olup davalı olarak gösterilen davalı gerçek kişileri bırakmıştır. Kayıt malikinin ölüm tarihinden dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre de geçmiştir. Kayıt, intikal görmediğine göre, koşullarının oluşması halinde bu yerin kazanılması mümkün olabilir.
Tüm bu açıklamalar karşısında mahkemenin ret gerekçesi yerinde değildir. Ne var ki; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bu tür uyuşmazlıklarda, dava konusu payı kapsayan 498 ada 60 parselin kadastro tutanağı ve tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren bütün el değiştirmeleriyle birlikte getirtilip dosya arasına konulması, intikal durumunun gözetilmesi gerekir. Somut olayda; dava konusu yer 25.01.1988 tarihinde Hazine adına tescil edilmiş, Sarıyer Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 26.02.2001 tarih, 55/75 Esas ve Karar sayılı hükmüyle tekrar eski kayıt malikleri adına tescil edilmiştir. Dava dosyası bulunduğu yerden getirilerek dosya arasına konulmalı, mahkemece tek taraflı olarak bu yerin Hazine adına tapuya tescilinin TMK'nın 713/2. maddesi karşısında intikal sayılıp sayılmayacağının değerlendirilmesi gerekir. Diğer yönden davalılar vekilleri, davacıların dava konusu yeri işgal ettiklerini ve işgal tazminatı ödediklerini savundukları halde, mahkemece bu konuda taraf delilleri sorulmadığı gibi, herhangi bir araştırma da yapılmamıştır. Tüm bunlardan ayrı, tapu kaydının mahsus sütununda Sultanbayazıt Vakfından mukataalı olduğu yazılıdır. Tapu kaydındaki bu açıklamalar üzerinde durulması, tavize tabi olup olmadığının araştırılması, taşınmazın bulunduğu yöreye ait orman sınırlandırma harita ve tutanakları getirtilerek dosya arasına konulduğuna göre dava konusu yer ve çevresinin 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 1. maddesi hükmü uyarınca orman sayılan yerlerden olup olmadığının yöntemine uygun biçimde araştırılması, iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin eksiksiz olarak toplanıp birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir."

Saygılarımla...
Old 25-03-2010, 22:35   #3
M. Emre Bulut

 
Varsayılan

Bizim olayımız bu kadar karışık da değil meslektaşım El değiştirme yok, hiçbir yazılı delil yok iki tanık beyanı ile tüm itiraz haklarımız kısıtlanarak karar veriliyor.
İçtihat için tekrar teşekkürler
Old 11-04-2010, 13:56   #4
avukatneşe

 
Varsayılan

Sayın meslekdaşım benim de davalı vekilliğini yürüttüğüm böyle bir davam var ve 1,5 senedir sürüyor.MK m.713/2 nin Anayasal haklarımızdan mülkiyet hakkının özüne aykırı olduğunu düşünüyorum.Zira mirasçılar çeşitli sebeplerle 20 yıl içersinde intikali yaptıramadıkları için muris adına olan kaydın hukuki değerini yitirmesi bence tapu kaydına güven ilkesine de aykırı ve tapu kaydının hiçbir değeri kalmıyor.Sizinki gerçekten çok kolay bir kayıp olmuş ama davanızın özelliklerini,karşı tarafın konumunu daha açıklayıcı bir biçimde yazarsanız daha kolay yorum yapabiliriz diye düşünüyorum,Sayın Hades'in gönderdiği kararda lehinize olan noktaları da gözden kaçırmayın derim.
Old 11-04-2010, 15:01   #5
M. Emre Bulut

 
Varsayılan

Meslektaşım öncelikle ilginiz için teşekkürler.

Dava gayet sade bir dilekçe ile 20 yıldan fazladır bu taşınmazın mülkiyeti davacıya aittir şeklinde açılmış, delil olarak da tapu kaydı dışında keşif ve tanık beyanları bildirilmiş, keşifte tanıklar ben bu tarlanın ekinini topladım demiş ama ürün satıldığına dair bir delil de yok. Bilirkişi raporunun geldiği celse, yazılı beyan talebimiz dikkate alınmadan ve zapta yazılmadan hüküm veriliyor. Bu kadar kolay kabul edilen bir dava daha görmedim bunca meslek hayatım boyunca. Gerekçeli kararı bekliyoruz şimdi, sanıyorum temyizde bozulacaktır. Ekstra neler yapılabilir, nasıl içtihatlar var o konuda yardım bekliyorum. Elinizde faydalı içtihatlar mevcut ise paylaşırsanız çok memnun olurum.

Saygılarımla
Old 20-06-2010, 18:42   #6
üye31194

 
Varsayılan

Sayın meslekdaşım
Şu anda sizin olayınıza benzer 2 dava elimde var.
Sizden ricam tapu iptali ve tescil davası açıldıktan sonra işleyen süreci yazar mısınız?
Tanıklar nerde ne şekilde dinlenir?
Arazi köy arazisiyle köyün en yaşlıları mı dinlenir?
20 Yıl kuralı neye göre belirlenir
Bilirkişi nerden ne şekilde atanır ve bu bilirkişi araştırmasını neye göre yapar?
Varisleri yurtdışında bulunan ve adresleri tespit edilemeyen murislerin arazileri söz konusu olduğunda dava ne kadar sürede sonuca bağlanır?
Şimdiden teşekkürler
Saygılarımla
Old 22-06-2010, 00:10   #7
M. Emre Bulut

 
Varsayılan

Meslektaşım bizim tanıklarımız keşif esnasında dinlendi. Tanık konusunda köyün en yaşlıları gibi bir kısıtlama yoktur, o bölgeyi bilip yaşı tutan herhangi yoldan çevirdiğiniz birisi ile dava kazanabilirsiniz. (Tabi bu bizim davaya bakan Mahkeme için geçerlidir.) Kanımca, elde edilen mahsüllere ilişkin veya yatırılmış bir vergi vs. varsa buna ilişkin veya resmi kurumlara bu taşınmaz ile ilgili bir başvuru var ise buna ilişkin belgeler sunulmalıdır. Zilyetlik iddiasında 713/1'deki iyiniyet belirtecine karşın burada iyiniyet kötüniyet ayrımı yoktur. Bilirkişiler de kadastrocu, emlakçı gibi Mahkemece genellikle resen dikkat edilir.
Varisler yurtdışında ise ve bu durum Mahkemece biliniyor ise yurtdışına tebligat yapıp taraf teşkili sağlamak uzun zaman alabilir. Hele ki Amerika ile yapılan yazışmalarda ayrı bir zorluk yaşanmakta olduğunu duymuştum. Taraf teşkilinin akabinde davayı ister takip etsinler ister etmesinler sorun yok davanız yürür.

Saygılarımla
Old 22-06-2010, 22:27   #8
echokosmos

 
Varsayılan

merhaba,sayın meslektaşlarım; zaman aşımı konusu davanın türüne göre değişiyor..bildiğim kadarıyla,bu tür TMK713/2 kapsamındaki davalar..20 yıl diye biliyorum...soy bağı tutmayan(alt ve üst soy) 2-3 tanık ve verdikleri yemin ile çoğu zaman davalar kazanılıyor..köy kütüğünde tutulan kayıtlar ve sürekli tarlayı işleyen de göz önünde bulunduruluyor..kolay gelsin..
Old 27-06-2010, 10:26   #9
avukatneşe

 
Varsayılan

Merhaba,benim duruşmam yarın sanırım artık keşif kararı verilecek.Benim merak ettiğimbu tür davalarda sadece zilyetliği ispatlayan tanık beyanları yeterli midir yoksa hakim,taşınmazların malik sıfatıyla kullanıldığına dair hiçbir kurumda kayıtlı bir kaydın bulunmamasını da davalı lehine yorumlar mı?Sadece tanım beyanları ise ve yoldan geçen herkes tanıklık yapabiliyorsa işimiz zor diye düşünmekteyim.
Old 27-06-2010, 23:38   #10
M. Emre Bulut

 
Varsayılan

Umarım sizin davanızda salt tanık beyanları ile yetinilip dava kabul olmaz. Ancak bizim olayımızda başkaca husus araştırılmadan yoldan geçen herhangi bir yaşlının beyanı ile dava kabul oldu. Ne tarlayı biçtim diyenin biçerdöveri var mı soruldu ne de 1 dönümlük yerden elde edilen mahsülün nasıl kullanıldığı araştırıldı. ELde edilen bu kadar mahsülün aile geçiminden ziyade ticari satıma konu olması gereklidir ki bu durumda da TMO veya aracı başkaca bir kuruluştan belgeler sunulmalı idi. Keşiften sonra raporun gelmesi ile süre alabilirseniz -bize süre verilmedi- olayı belediye, TMO vs. resmi kurumlardaki kayıtlara (kayıtsızlığa) doğru çekebilirsiniz. Tabi ki önceden siz araştırmalısınız bu hususları. Bizim dosyamız şuan temyiz aşamasında, son sözü Yüksek Mahkeme söyleyecek. Umudumuzu kaybetmiş değiliz, dava salt tanık beyanı ile sabit olmamalı düşüncesindeyim.

Saygılarımla,
Old 02-06-2011, 17:48   #11
M. Emre Bulut

 
Varsayılan

Saygıdeğer meslektaşlarım,

TMK m. 713/2 maddesindeki ölmüş kelimesi iptal edilmiş ve Resmi Gazetede yayımlanana kadar yürürülüğü durdurulmuştur.

""Madde 713'ün ikinci fıkrasında yer alan “… ölmüş …” sözcüğü, 17.3.2011 günlü, E. 2009/58, K. 2011/52 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu sözcüğün, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı güne kadar, 2.4.2011 tarih ve 27893 sayılı R.G.'de yayımlanan E. 2009/58, K. 2011/15 sayılı Kararla YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA karar verilmiştir.""

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=61975

Böylece bu mülkiyet hakkını kısıtlayan maddeye dair tartışmalar da son bulacaktır umarım

Herkese iyi çalışmalar diliyorum
Old 20-08-2011, 21:34   #12
Av.Hamdi Özkaya

 
Varsayılan

Ben, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının hatta yürütmeyi durdurma kararının mevcut davaların büyük kısmında uygulanamayacağı kanısındayım. Bu görüşüme en büyük dayanak aynı maddedeki yani 713. madde 5.fıkradaki hükümdür. 5.fıkra hükmü gereğince "mülkiyet", 1.fıkradaki şartların GERÇEKLEŞTİĞİ ANDA kazanılmaktadır. Bilindiği gibi eski yasada bu konuda bir hüküm bulunmadığından yıllarca gerek Yargıtay kararları gerekse doktrinde mülkiyetin kazanılma anı tartışma konusu olmuş, doktrindeki baskın görüşün aksine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile "mülkiyetin mahkeme kararının kesinleştiği tarihte" kazanıldığına karar vermiştir. Ancak TMK ile yasa koyucu doktrindeki baskın görüş doğrultusunda maddeye az önce bahsettiğim fıkrayı ekleyerek bu konudaki tartışmlara son vermiştir. Doktrin ve Yargıtay'ın da kabul ettiği gibi 713. maddedeki bu düzenleme miras,istimlak,ihale vs. gibi "tescilsiz iktisap" hallerinden biridir.

Buna göre; 713.maddenin 1.fıkrasındaki şartları yani zilyetliğini aralıksız ve nizasız olarak malik sıfatı ile 20 yıl sürdürme şartlarını yerine getiren zilyet, 20 yılın hitamında mülkiyeti kazanmıştır. 20 yılın dolması ile "ölü" kişi adına olan tapu kaydı hukuki değerini yitirmiştir. Zilyet tarafından açılan tescil davası sonucunda verilecek mahkeme kararı, 5.fıkra hükmü gereğince kurucu değil, açıklayıcı,tespit edici nitelikte olup, kurulan hüküm geçmişe etkili sonuç doğurur. Gerek doktrin gerekse Yargıtay İçtihatları da bu yöndedir. Anayasa'daki Anayasa Mahkemesinin İptal kararlarının Yargı organlarını da bağlayacağı şekilindeki hükmün, iptal kararlarının "ÖZEL HUKUKA VE MADDİ HUKUKA İLİŞKİN KAZANILMIŞ HAKLARI" etkilemeyeceği yolundaki ilkeyi ortadan kaldırmadığı da istikarar kazanmış Yargıtay kararlarında özellikle vurgulanmıştır.

Anayasa Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı sadece 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmasına çok az kalan zilyetler yönünden (yani 06.04.2011 tarihine kadar 20 yıl süresi dolmayanlar) bir hüküm ifade etmektedir. Bunlar dışında 20 yıllık zilyetlik süresi yürütmeyi durdurma kararından önce dolmuş olan zilyetlerin mülkiyeti kazandıkları yasa hükmü ile sabit olduğundan ve o tarihte de "ölmüş" sözcüğü kanunda varlığını sürdürdüğünden mahkemelerin bu kazanılmış mülkiyet hakkını yok saymaları düşünülemez. Hatta ben Anayasa Mahkemesine iptal başvurusunda bulunan mahkemenin bile eğer davacı birinci fıkradaki şartları davadan önce sağlamışsa davayı rededemeyeceğini düşünüyorum. Bence Anayasa Mahkemesinin bu kararı sadece ileriye dönük bir karar niteliğinde olup, bundan sonra tapu sicilinde ölmüş kişilerin taşınmazları yönünden bu davalar açılamayacaktır.

Bu konuda görevli Yargıtay 8.HUkuk Dairesi henüz elindeki mevcut dosyalar yönünden bir karar vermemiştir. En azından ben görmedim. Ancak 8.Hukuk Dairesinin bu konuda 2002 yılından beri verdiği kararları göz önüne aldığımda, benim görüşüm yolunda bir değerlendirme yapacağını düşünüyorum.
Old 02-10-2011, 21:26   #13
avukatneşe

 
Varsayılan

Bence mülkiyet hakkını kısıtlayan bu sözcüğün iptali son derece yerinde olmuştur.Ana hüküm iptal edildikten sonra,buna bağlı fer'i hükümlerin de herhangi bir geçerliliğinin kalmayacağını düşünüyorum,dolayısı ile 5.fıkra hükmünün de iptali istenebilecektir kanaatindeyim.Zira 20 yılı doldurmuş ve dava konusu edilmiş zilyetlik ile 20 yılı doldurmamış zilyetlik ayırımı yapılması da mülkiyet hakkının özüne tecavüzdür;tapulu taşınmazda ne kadar sürmüş olursa olursa olsun,iptal kararının içeriğinde açıklanan esaslara aykırı şekilde bir zilyetlik müdahalesi kabul edilemez.Tapulu taşınmazlar hiçbir şekilde zilyetlikle edinilemez,iptal edilen maddenin konuluş gayesi sahipsiz arazilerin işlenmesi ve kazandırılmasıdır,Yargıtay kararları ile amacından saptırıldığını düşündüğüm hükmün akıbetinin kısmi iptalinin sebebi de budur ve son derece sevindiricidir.Bir kişinin malını istediği gibi kullanma ya da kullanmama hakkının yargı kararları ile yok edilmesi düşünülemez.
Old 25-11-2011, 11:47   #14
avukatneşe

 
Varsayılan M.K.m.713/2

Sayın meslekdaşlarım,Anayasa Mahkemesi'nin Medeni Kanun'un 713/2 hükmündeki "ölmüş"sözcüğünü iptalinden sonra üç yıldır devam eden davamda davanın REDDİNE karar verilmiştir.Anayasa Mahkemesi kararında,mirasçının ölümle kazandığı mülkiyet hakkının kazanılmış hak olduğu ve korunması gerektiği yönündeki esasa ilişkin iptal ile artık mevcut olmayan bir hükme dayanılarak karar verilemeyeceği ve daha önceki hükmün yorumuna ilişkin Yargıtay kararlarının da uygulanma kabiliyeti kalmadığını düşünüyorum.1907'li yıllarda sahipsiz ve dağlık arazilerin işlenmesi ve değerlendirilmesi amacıyla İsviçre'den aldığımız bu hükmün,maliki belli olan taşınmazlar için de uygulanması ve malikin mülkiyet hakkının gasbedilmesi hukuka aykırı idi ve iptali ile bu hukuka aykırılık ortadan kaldırıldı.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tapu İptal ve Tescil ve terditli alacak davasında ispat konusunda... Macri Meslektaşların Soruları 3 06-10-2009 12:40
M.K 713/2 maddesine göre tapu iptali tescil kararlarının tapuya tescilinde tescil har Av.Adem Eyidoğan Meslektaşların Soruları 2 06-12-2007 01:40
M.K 713/2 m.göre tapu iptali ve tescil-Eklemeli zilyetlik Av.Adem Eyidoğan Meslektaşların Soruları 6 29-09-2007 13:29
tapu iptali ve tescil davası-tanıklar-ispat nisa Meslektaşların Soruları 3 18-12-2006 03:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05915809 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.