Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Boşanan Kadına, Kocanın Borcu Nedeni İle Gidilebilir Mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-03-2018, 13:08   #1
Stj. Av. Oya

 
Varsayılan Boşanan Kadına, Kocanın Borcu Nedeni İle Gidilebilir Mi?

Merhaba herkese, biraz uzun olacak kusura bakmayın,

Müvekkilim kadın, eşinden anlaşmalı olarak boşanmakta, protokolde mal paylaşımı için ortak konutun kadına kalmasına (tapu onun adına zaten), kooperatifteki evin ½ olarak paylaştırılmasına (koop. ortaklık senedi kadının adına zaten, henüz tapu yok) ve arabanın kocaya kalmasına (şuan kocanın adına zaten) diye yaptılar. Bir de kadına değil ama çocuk için nafaka ödenmesi kararlaştırıldı. Başkaca karşılıklı tazminat talepleri de yok. Muvazaalı değil, gerçek bir anlaşmalı boşanma bu.

Ancak kocanın trafik kazası nedeni ile yüklü bir tazminat ödemesine hükmedildiği dosyası ve ceza dosyası da tam bu boşanma dönemlerinde karara çıktı. Müvekkilim kadının endişesi bu mal paylaşımında kendisine kalan mallar için muvazaalı boşanma olduğu iddiası ile tazminat alacaklısı 3. kişi tarafından kendisine bir işlem yapılıp yapılamayacağı.

Şahsi kanaatim gerçek bir boşanma olması nedeni ile kadına kalan mallar üzerinde tazminat alacaklısının işlem yapamayacağı, yani kadının evine hacze gelinmesi, mal paylaşımının iptali ile tüm malların yarısının kocaya aktarılması suretiyle tamamı kadına kalan ev için tapu iptali işlemi yapılması vs vs ihtimallerin söz konusu olmayacağı. Tazminat alacaklısı ancak gerçek muhatabı olan kocanın maaşına, ona kalan araca ve karısından ayrı kendisinin oturduğu eve yönelik haciz yapabilir diye düşünüyorum. Benim gözden kaçırdığım bir durum var mı diye sormak istiyorum sizlere, ya da kadının malvarlığına yönelik işlem yapılmasın diye alabileceğimiz bir önlem var mı? (Boşanma henüz kesinleşmedi)

Teşekkürler cevaplar için şimdiden.
Old 27-03-2018, 14:34   #2
AV.SİBEL

 
Varsayılan

Eşler şahsi borçlarından dolayı kendi mal varlıkları ile sorumludur.Boşanma gerçekleşmediyse eve hacze gelinmesi mümkün ise de boşanma davasının olması tarafların ayrı yaşamasını da beraberinde getireceğinden hacze gelinmesi halinde bu husus belirtilerek haciz yapılması engellenebilir.Boşanma kesinleşmedi ise borçlu eşin üstüne kayıtlı mallara haciz konulabilir.
Bunun yanı sıra taraflar boşandı ama mal rejiminin tasfiyesine ilişkin aralarında bir düzenleme yok ise ve edinilmiş mallara katılma rejimi söz konusu ise bu halde boşanma kesinleştikten sonra mal rejiminin tasfiyesi gündeme gelecektir.
Bu halde alacaklı taraf, borçlu tarafa bu konuda gerekli işlemlerin yapılmasını ihtar eder, borçlu eş mal rejiminin tasfiyesini istemezse , alacaklı mal rejiminin tasfiyesini isteyebilir.
Old 27-03-2018, 15:44   #3
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
D. Alacaklıların korunması

Madde 213 - Mal rejiminin kurulması, değiştirilmesi veya önceki rejimin tasfiyesi, eşlerden birinin veya ortaklığın alacaklılarının, üzerinden haklarını alabilecekleri malları sorumluluk dışında bırakamaz.

Kendisine böyle mallar geçmiş olan eş, borçlardan kişisel olarak sorumludur; ancak, söz konusu malların borcu ödemeye yetmediğini ispat ettiği takdirde, bu ölçüde kendisini sorumluluktan kurtarabilir.

Bu maddeyi de dikkate alarak tartışmayı geliştirmek gerek.
Old 27-03-2018, 15:51   #4
AV.SİBEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Bu maddeyi de dikkate alarak tartışmayı geliştirmek gerek.

Bu madde herhalde evlilik birliği devam ederken taraflar arasında mal rejimi değişikliği yapılması ihtimaline binaen getirilmiş ve tamamen alacaklıların korunmasına yönelik bir düzenleme içermekte.
Old 27-03-2018, 16:19   #5
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Evet. Boşanmanın muvazaalı olduğu iddiasıyla kıyasen uygulanması talep edilebilir. Olayda boşanma muvazaalı değil ise de karşı tarafın bunu ileri sürmesi bir olasılıktır.
Old 27-03-2018, 16:37   #6
AV.SİBEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Evet. Boşanmanın muvazaalı olduğu iddiasıyla kıyasen uygulanması talep edilebilir. Olayda boşanma muvazaalı değil ise de karşı tarafın bunu ileri sürmesi bir olasılıktır.
Evet bu ihtimal her zaman için geçerli, ancak alacaklılar yönünden bunun ispatının çokta kolay olmadığını düşünüyorum.
Old 27-03-2018, 17:57   #7
Stj. Av. Oya

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.SİBEL
Bunun yanı sıra taraflar boşandı ama mal rejiminin tasfiyesine ilişkin aralarında bir düzenleme yok ise ve edinilmiş mallara katılma rejimi söz konusu ise bu halde boşanma kesinleştikten sonra mal rejiminin tasfiyesi gündeme gelecektir.
Bu halde alacaklı taraf, borçlu tarafa bu konuda gerekli işlemlerin yapılmasını ihtar eder, borçlu eş mal rejiminin tasfiyesini istemezse , alacaklı mal rejiminin tasfiyesini isteyebilir.

Anlaşmalı boşanmanın kesinleşmesi ile mal rejimi konusunda protokoldeki gibi paylaşım da yapılmış olacak.

Kaldı ki muvazaa olsa idi tüm malvarlığının kadına devri ya da kocanın yüklü miktarda maddi-manevi tazminat ödemesi ya da eş için nafaka kararlaştırılırdı vs. Mal kaçırma kastı olmadığı için alacaklı taraf bunu iddia edebilir evet, ama iddiasını ispatı zor olacaktır kanaatine varıyorum.
Old 27-03-2018, 20:43   #8
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Şartları mevcut ise alacaklı İİK.m.278/3-1 ve 280/1 uyarınca tasarrufun iptali davası açabilir.

T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/13647
K. 2014/1487
T. 11.2.2014

DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı borçlu M. S. S.'ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 4.10.2006 tarihli boşanma ilamındaki protokol gereğince 13.10.2006 tarihinde eşi davalı S. S.'a devrettiğini belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini istemiştir.

Davalı borçlu vekili, müvekkilinin dava dışı borçlu şirketteki hisselerini 2004 yılında devrettiğini, takip konusu sözleşmelerdeki bazı imzaların müvekkiline ait olmadığını, borcun ipotek ile teminat altında bulunduğunu, davaya konu evin aile konutu olması sebebiyle boşanma tazminatı olarak davalı Sema'ya devredildiğini, tasarrufun borçtan önce yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı S. S. vekili, Kuşadası mahkemelerinin yetkili olduğunu, 23.11.2004 tarihli kredi sözleşmesindeki imzanın borçluya ait olmadığını, tasarrufun borçtan önce yapıldığını, davaya konu taşınmazın aile konutu olup müvekkilinin katkıları le alındığını, boşanmanın muvazaalı olmadığını, takip konusu alacağın ipotekler sebebiyle teminat altında olduğunu belirterek davanı reddini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre;davalıların ayrı yaşadığı,boşanma tarihinde borçlu hakkında yapılmış bir icra takibi bulunmadığından borçlunun alacaklılarını zarara uğratma kastıyla hareket ettiğinden bahsedilemeyeceği, davalılar arasında yine bir mahkeme kararına dayalı tasarrufun iptali yoluna gidilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, İİK 277 vd. maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" sebebiyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü kişi üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal sebeple iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.

Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 madde bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve Kanunun bağışlama hükmünde olarak iptale tabi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.

İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli 3. şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.

Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 29.12.2003-23.11.2004 tarihleri arasında düzenlenen kredi sözleşmelerinden doğduğu, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, 2.5.2011 tarihli kati aciz belgesinin sunulduğu, iptali istenen 13.10.2006 tarihli tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapıldığı, davanın 5 yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaz davalı Sema tarafından davalı borçluya karşı 20.9.2006 tarihinde açılan ve 10.10.2006 tarihinde kesinleşen boşanma davası sırasında sunulan boşanma protokolü gereğince 13.10.2006 tarihinde devredilmiştir. İlke olarak taraflar arasında bir anlaşmazlığı hükme bağlayan ilamlara karşı tasarrufun iptali davası açılamaz ise de, boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğinden, tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı mahkemece yapılmış olduğundan alacaklısından mal kaçırma amacında olan borçlu bu yolla amacına uygun olarak bir mahkeme kararı elde edebileceğinden, tasarrufun tarafları karı koca olduğundan, boşanma protokolü ile borçlu koca tarafından karısına anlaşmalı boşanma sonucu düzenlenen boşanma protokolü gereğince boşanan eşe devredilen taşınmazlar hakkında iptal davası açılabilir.

Somut olayda da dava önkoşulları mevcut olduğundan davalı S. S.'ın davalı borçlunun karısı olması ve kocasının durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması sebebiyle davaya konu 13.10.2006 tarihli tasarrufun İİK 278/3-1 ve 280/1 maddeler gereğince takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddi isabetli görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine 11.2.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 27-03-2018, 21:00   #9
Stj. Av. Oya

 
Varsayılan

Peki üstad, evlilik sırasında da kadının adına kayıtlı malların, boşanma ile kadında kalması kararlaştırılıyorsa (yani eklediğiniz karardaki gibi koca adına iken kadına mal devri durumu yoksa) yorumunuz nasıl olur?
Old 27-03-2018, 21:43   #10
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Yayınladığım içtihat ve buna dayalı cevabım alacaklının İİK.nun 278/3 ve 280/1 m.uyarınca tasarrufun iptali davası açabileceği yolundadır. Yoksa bu davanın koşullarının bulunup bulunmadığı cevabımda da bildirdiğim gibi tabii ki araştırılacaktır.

Böyle bir dava açılırsa " esasen evlilik sırasında da kadının adına kayıtlı malların, boşanma ile kadında kalması kararlaştırılmış olması " halinde ve o tarihte henüz borcun doğmamış olması durumunda , 280 m.deki "alacaklıya zarar verme " unsuru 278 m.deki " diğer eş lehine bağışlama ,ivazlı ivazsız tasarrufta bulunma" unsurları gerçekleşmemiş olacağından tasarrufun iptali davası alacaklı aleyhine sonuçlanabilecektir.
Old 28-03-2018, 09:57   #11
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Stj. Av. Oya
Peki üstad, evlilik sırasında da kadının adına kayıtlı malların, boşanma ile kadında kalması kararlaştırılıyorsa (yani eklediğiniz karardaki gibi koca adına iken kadına mal devri durumu yoksa) yorumunuz nasıl olur?
Edinilmiş mallara katılma rejiminde kadının veya erkeğin adına kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın "EVLİLİK SONRASI" edinilmiş tüm mallar üzerinde eşler eşit oranda hak sahibidir.

Bahsettiğiniz paylaşımda bu denge bozulmuş görünüyor. Olağan tasfiye sürecinde erkeğin taşanmaz üzerinde mal rejimi nedeniyle hak sahibi olduğu % 50 kadına geçiyor. Sadece muhtemelen daha az değerli olan arabadaki %50 kadının payı erkeğe geçiyor. Kooperatif zaten 1/2 pay edildiği için hesabı etkilemiyor. Araba ev fiyatına eş değer çok lüks olanlardan değilse bu paylaşım dengesizdir. (Tüm malların evlilik içerisinde edinildiğini varsayıyorum)

Erkek yüksek bir tazminat borcu ile karşı karşıyayken bu protokolle anlaşmalı boşanıyor.

İlk izlenim olarak dahi iptali oldukça mümkün bir tasarruf olarak görünüyor.
Old 28-03-2018, 10:02   #12
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Boşanma olmasaydı ev kadının adına olduğu için alacaklılar eve haciz uygulayamayacaktı...
Old 28-03-2018, 11:30   #13
abdulkadirbulut

 
Varsayılan

boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle mal rejimi sona ermiştir. Dava devam ederken taraflar hakkında verilen maddi tazminata ilişkin kararlar artık boşanma davasındaki karşı tarafı bağlamaz. Trafik kazaları ile ilgili boşanma davası devam ederken taraf lehine kazanılan maddi veya manevi tazminatların denkleştirmeye esas alınmayacağı yönünde birçok karar bulunmaktadır.
Old 28-03-2018, 12:49   #14
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Eş tazminat alacaklısı değil tazminat borçlusu.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
boşanma davası evin dvacı kadına tahsisi davalı kocanın eve girememesi sonucunu doğurur mu serabi Meslektaşların Soruları 14 18-06-2015 00:08
boşanan kadına maaş Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 14-11-2011 23:42
boşanan kadına nafaka bağlanmaması avsenanur Meslektaşların Soruları 7 07-03-2011 12:50
Boşanan kadına KEY müjdesi üye18332 Hukuk Haberleri 0 27-09-2008 01:43
Boşanan Kadına Şiddetten Korunma Hakkı tükenmez kalem Hukuk Haberleri 3 09-05-2008 19:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05283809 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.