Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

alkol ve ehliyetin kusura etkisi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-12-2009, 20:42   #1
RuzgarEzel

 
Varsayılan alkol ve ehliyetin kusura etkisi

herkese iyi çalışmalar dilerim
ölümlü trafik kazası sebebi ile taksirle adam öldürme suçundan yargılanan kişi olayın oluş şekline göre kusurlu olmamasına rağmen ehliyetsiz ve alkollü olduğu için asli kusurlu gösterilmiştir.Detaya girmeyeceğim ancak şahıs ehliyeti de olsa ve alkollü olmasa dahi kaza aynı şekilde meydana gelirdi. Kazanın oluş şekline göre kusur yüklenemeyecek kişiye alkol sebebi ile kusur yüklenilebilir mi?Bu hususta bilgisi olan elinde yargıtay kararları mevcut olan meslektaşların paylaşımlarını diliyorum.Şimdiden teşekkürler
Old 02-12-2009, 22:46   #2
Av.Hülya Büyükoğlu

 
Varsayılan

Merhaba,
Maalesef yüklenemiyor..Ben Yargıtay'ın bu konudaki görüşüne katılmasam da..


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2004/11-217
Karar: 2004/212
Tarih: 07.04.2004

ÖZET: Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibarıyla sürücünün münhasıran alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekir. Sair bir anlatımla, sürücünün alkollü olması, tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir halde hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK.nun 1281 maddesi hükümü gereğince sigortacıya düşer.

(2918 sayılı Trafik K. m. 48) (6762 sayılı TTK. m. 1299)

KARAR METNİ:
Taraflar arasındaki "Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 8.Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 1.5.2002 tarih ve 2001/172 E. 2002/191 K. s. kararın tetkiki Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.2.2003 tarih ve 2002/9256-E. 2003/1666 K. s. ilamı ile; (...Davacı vekili,müvekkiline ilişkin aracın davalı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı olduğu aracın kaza sonucu hasarlandığını ancak davalı şirketin müvekkilinin alkollü olduğu gerekçesi ile ödeme yapmadığını ileri sürerek,hasar bedelinin faiziyle davalıdan alınmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili,kazanın davacının alkollü olması sebebiyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmesi sonucu meydana geldiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece,iddia,savunma,benimsenen bilirkişi raporu ve bütün dosya kapsamına göre,davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı,davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava,kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.

Trafik kazası tesbit tutanağında açıklanan ve basit krokide gösterilen kazanın oluşum şekli bilirkişilerce de kabul edilerek, kazanın meydana gelmesinde davacının 2/8 nispetinde kusurlu sayılacağı belirlenmiştir.Ancak davacının daha az kusurlu olmasına rağmen geri geri çıkış yapan araca çarptıktan sonra, sol tarafa ani direksiyon kırmasının geriden gelen ve karşıdan hareket etmekte bulunan taşıtları dikkate almadığının göstermesi olduğunu, alkol almamış olsaydı kazadan kaçınma yönünde tedbir alma olasılığının daha fazla alacağı belirtilerek, bilirkişilerce davanın kaza anında münhasıran alkolün etkisi altına aldığı sonucuna varılarak, 2.3.2001 günlü ek raporda, "sürücü davalı Orhan Kılınç almış olduğu 1,31 promil düzeydeki alkol sebebiyle münhasıran alkol etkisi altında olup,trafik içerisinde kaldığı süreç dahilinde başka bir yer ve biçimde ayrı bir trafik kazasına sebebiyet vermesi de kaçınılmaz olacaktı" yönünde görüş bildirmişlerdir.Bilirkişilerce de kabul edilen kazanın oluşum biçimi incelendiğinde, davacının kazaya sebebiyet vermediği, dava dışı sürücü Gülbu Mızrak'ın aslı kusuruyla sebebiyet verdiği kazaya ikinci derecede kusurlu davranışı ile katılım bulunduğu anlaşılmıştır.Bu biçimde kaza olduktan sonra davacının yanlış tedbir alarak ani direksiyon kırması sonucu sair araçların hasarlanmasına neden olması münhasıran alkol oranına bağlanmaz. Buna göre, mahkemece, davacının aracında meydana gelen zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığı kabul edilerek,zararın belirlenmesi yerine,dosya kapsamına ve kazanın meydana geliş şekline uygun olmayan, varsayımlara dayalı ve dairenin kazanın münhasıran alınan alkolün etkisi altında meydana geldiğinin ispatlanması sair bir deyişle eylem ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yönündeki yerleşik görüşüne de aykırı bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir ...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkiline ilişkin aracın davalı sigorta şirketine kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, aracın kaza sonucu hasarlandığını, ancak davalı şirketin müvekkilinin alkollü olduğu gerekçesi ile ödeme yapmadığını ileri sürerek, oluşan hasar bedelinin faizi ile birlikte davalıdan alınmasını istemiştir.

Davalı vekili; davacının alkollü olması nedeniyle, salt alkolün etkisiyle güvenli sürme yeteneğini yitirmesi sonucu kazanın meydana geldiğini, poliçe genel şartları uyarınca hasarın teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece davacının Karayolları Trafik Kanununda ön görülen oran üzerinde alkol alındığı ve poliçe genel şartlarının A.5.5. maddesi uyarınca hasarın teminat dışı olduğu gerekçesi ile, oyçokluğu ile davanın reddine karar vermiştir. Karşı oy veren mahkeme üyesi ise, olayda alkolün tek başına etken olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü yönünde oy kullanmıştır.

Uyuşmazlık; trafik kazasının salt alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği , dolayısıyla hasarın kasko poliçesi teminatı kapsamında kalıp kalmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2918 s. Karayolları Trafik Yasanın 48.maddesi;alkollü içki almış olması sebebiyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.

Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97.maddesinde, alkollü içki almış olması sebebiyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, konu ile ilgili olan "b-2" bendinde "Alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı" kenar başlığı altında; Alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen sair araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promilin üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.

Ayrıca Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5.maddesinde "Teminat dışı kalan zararlar" kenar başlığı altında; taşıtın Karayolları Trafik Yasası uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların, kasko poliçe teminatı dışında olduğu açıklanmıştır.

Bununla birlikte;Kasko Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının A.5.5.maddesinin dayanağını teşkil eden Karayolları Trafik Yasasının 48.maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması sebebiyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin ikinci fıkrasındaki yönetmelik düzenlemesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97.maddesinde yukarda anılan kanun hükmün tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne biçimde saptanacağı belirlendikten sonra, kanun da yer alan hükümü dikkate almadan salt;(mücerret) 0.50 promil üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin kanuni dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin, kanuna aykırı bir biçimde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.

O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibarıyla sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Sair bir anlatımla, sürücünün alkollü olması, tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir halde hasarın teminat dışı kaldığının kanıt yükü TTK.nun 1281 maddesi hükümü gereğince sigortacıya düşmektedir.

Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi durumda kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir.(Bkz.YHGK. 23.10.2002 tarih ve 2002/11-768-840 s. ilamı, 19.4.2000 tarih ve 2000/11-806-801 s. ilamı, 15.4.1998 tarih ve 1998/11-258-273 s. ilamı, 15.4.1998 tarih ve 1998/11-258-73 s. ilamı, Y.11.HD.nin 23.2.2004 tarih ve 2004/7094-1654 s. ilamı) Somut olayda dosya kapsamına göre, davacının seyir ettiği yönde yol kenarına park etmiş Gülbu Mızrak yönetimindeki 06 YRE 34 plakalı aracın, bulunduğu yerden çıkmak için geri geri manevra yaptığı sırada, davacının yönetimindeki 06 GRK 06 plakalı aracın sağ ön tarafı ile 06 YRE 34 plakalı aracın sol arka tarafına çarptığı, bu çarpmadan sonra davacının aniden sola direksiyon kırdığı, bu arada davacının, arkasından gelmekte olan dava dışı 06 FB 744 plakalı aracın sağ ön kısmına, aracının sol arka kısmı ile çarptığı ve arkadaki aracın çarpmanın etkisi ile yolun soluna karşı şeride doğru savrulduğu ve karşı yönden gelmekte olan dava dışı 06 F 2462 plakalı araçla çarpıştığı anlaşılmaktadır.

Alınan uzman bilirkişi raporuna göre, bu olayda iki yönden hareket halinde bulunan trafiği kontrol etmeden tedbirsiz ve dikkatsiz bir şekilde yola çıkış yapmak isteyen 06 YRE 34 plakalı araç sürücüsü Gülbu Mızrak 6/8 oranında asli kusurlu bulunduğu, davacının ise akan trafiği kontrol edip kaza anında etkin fren önlemine başvurmadığı için 2/8 oranında kusurlu bulunduğu belirtilmiştir.

Kaza sırasında davacının 1.31 oranında alkollü olduğu bilirkişi raporu ile saptanmıştır. Bununla birlikte yukarda açıklanan ilkeye göre, sürücünün alkollü olması, yalnız başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez.Oluşan hasarın salt alkolün etkisi altında oluşup oluşmadığının saptanması gerekir.

Her ne kadar, içinde nörolog, hukukçu ve trafik uzmanından oluşan bilirkişi kurulu raporunda davacının aldığı alkol oranından yola çıkılarak kazanın, davacının salt alkolün etkisi altında kalması dolayısıyla ortaya çıktığı varsayımına dayandırılmışsa da, bu tesbit olayın yukarda özetlenen oluşumu ve dosya kapsamı ile bağdaşmamaktadır. Alkollü olmayan bir sürücü de kaza anında etkin fren tedbirine başvurmayıp, söz konusu kazaya neden olabilir. Kaldı ki, davacı olayda 2/8 oranında kusurlu olup, asli

kusurlu (6/8) 06 YRE 34 plakalı araç sürücüsü Gülbu Mızrak'tır.Yukarıda da değinildiği gibi kaza, salt (tek başına) davacının alkollü olmasının etkisiyle meydana gelmemiştir.Olayda bu etmenden çok, yola çıkarken gerekli güvenlik tedbirlerini almayan ve özensiz davranan asli kusurlu Gülbu Mızrak'ın davranışı rol oynamıştır.

Hal böyle olunca, varsayıma dayalı ve uygun nedensellik bağı bulunmayan Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarına aykırı bilirkişi raporundaki görüşlere itibar edilerek davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarda ve Özel Dairenin bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK'nun 429 maddesi gereğince BOZULMASINA, istem halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 7.4.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


İyi çalışmalar,
Old 03-12-2009, 18:48   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/5889
Karar: 2007/13066
Karar Tarihi: 19.10.2007

ÖZET: Mahkemece, aralarında nöroloji uzmanı da bulunan bilirkişi kurulundan dava konusu trafik kazasının, sürücünün münhasıran aldığı alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği ve sigortalı araçtaki hasarın sigorta teminatında kalıp kalmadığı, sigorta teminatında kalması halinde davacının isteyebileceği hasar miktarının belirlenmesi açısından rapor alınması gerekir.

(2004 S. K. m. 67) (1086 S. K. m. 275)

Dava: Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesince verilen 28.01.2004 tarih ve 2000/620-2004/25 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 19.10.2007 gününde taraflar ve avukatları tebligata rağmen gelmediğinden, tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkiline ait aracın davalı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olup, 13.12.1998 tarihinde meydana gelen kazada oluşan hasar bedelinin ödenmediğini, sigorta alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, dava konusu trafik kazası sırasında sürücü Ali'nin %300 promil alkollü olup, hasarın teminat dışı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, dava konusu olayda sürücünün yasal sınırların 6 kat üzerinde ve ağır derecede sarhoş olduğu gözönüne alındığında hasarın teminat dışında olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı ile davalı R. Sigorta A.Ş. arasındaki uyuşmazlık kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Mahkemece, olayda sürücünün yasal sınırın 6 kat üzerinde, ağır derecede sarhoş olduğu ve bu nedenle hasarın teminat dışında kaldığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir.

Bir özel hukuk ilişkisi olan bu sözleşmenin sigorta teminatı dışı kalan halleri düzenleyen poliçe genel şartlarının A.5.5 maddesinde, <Taşıtın, uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar> kasko sigortası teminatı dışında kaldığı kabul edilmiş bulunmaktadır. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre, hasarın teminat dışı kalabilmesi için, rizikonun, sırf alkol veya uyuşturucunun etkisi altında oluşması gerekmektedir. Uyuşturucu madde veya alkol alımı ile olay arasındaki illiyet bağının ise bu tür maddelerin sinir sistemini etkilemesi nedeniyle aralarında nöroloji uzmanı bir hekim ile trafik uzmanının bulunacağı bilirkişi aracılığı ile araştırılması gerekir. Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Dairesi'nden alınan 09.06.2003 tarihli raporda <...kaza sırasında kan alkol düzeyi 0,50 promilin çok üzerinde 3,0 promil olan Ali'nin ağır derecede sarhoş olduğu ve kazada kusurlu davranışı olmasının tıbben bekleneceği, ancak kazanın oluşunda alkol dışında etkenlerin bulunup bulunmadığı hususunun tıbbi bir konu olmadığı, bu hususta Trafik İhtisas Dairesi'nden görüş alınması gerektiği> belirtilmiş, Trafik İhtisas Dairesi'nin 01.10.2003 tarihli raporunda ise, davacı taraf sürücüsü Ali'nin %100 kusurlu olduğu belirtilmekle yetinilip, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği konusunda bir değerlendirilme yapılmamıştır.

Dava konusu olayda sigortalı araç sürücüsünde tespit edilen 3,0 promil alkol, ciddi bir oran ise de, mahkemece, aralarında nöroloji uzmanı da bulunan bilirkişi kurulundan dava konusu trafik kazasının, sürücünün münhasıran aldığı alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği ve sigortalı araçtaki hasarın sigorta teminatında kalıp kalmadığı, sigorta teminatında kalması halinde davacının isteyebileceği hasar miktarının belirlenmesi açısından rapor alınması gerekirken, yazılı gerekçe ve eksik inceleme ile davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.10.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 03-12-2009, 18:48   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/10644
Karar: 2006/11242
Karar Tarihi: 06.11.2006

ÖZET: Hasarın teminat dışı kalabilmesi için sürücünün sırf alkollü olması veya alınan alkolün oranı yeterli bulunmayıp alkol alımı ile olay arasındaki illiyet bağının bu tür maddelerin sinir sistemini etkilemesi nedeniyle nöroloji uzmanı bir hekim ile trafik uzmanının bulunacağı bilirkişi kurulu aracılığı ile araştırılması, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediğinin dolayısıyla davalı sigorta şirketinin poliçeye dayalı tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu kazanın sürücünün almış olduğu alkolün etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybetmesi sonucu yani münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

(818 S. K. m. 41)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Keçiborlu Asliye Hukuk Mahkemesi'nce bozmaya uyularak verilen 15.06.2005 tarih ve 2004/71-2005/43 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Dilek Çakıroğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalıya ait aracın zorunlu trafik sigorta poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, sigortalı aracın alkollü sürücü tarafından kullanılması sırasında meydana gelen kazada zarar görenlere müvekkilince ödeme yapıldığını, sürücünün alkollü olmasının genel şartlar 4/d maddesi uyarınca sigortalıya rücu imkanı verdiğini ileri sürerek, 3.000.000.000. TL'nın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, sigortalı araç sürücüsünün önüne çıkan köpeğe çarpmamak için bozuk olan yolda direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, tüm kusurun sürücüde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararı Dairemizce hasarın teminat dışı kalabilmesi için sürücünün sırf alkollü olması veya alınan alkolün oranı yeterli bulunmayıp alkol alımı ile olay arasındaki illiyet bağının bu tür maddelerin sinir sistemini etkilemesi nedeniyle nöroloji uzmanı bir hekim ile trafik uzmanının bulunacağı bilirkişi kurulu aracılığı ile araştırılması, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediğinin dolayısıyla davalı sigorta şirketinin poliçeye dayalı tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu kazanın sürücünün almış olduğu alkolün etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybetmesi sonucu yani münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 121.50. YTL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 06.11.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 03-12-2009, 18:49   #5
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/12861
Karar: 2005/10346
Karar Tarihi: 26.10.2005

ÖZET: Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Kaza ve hasarın münhasıran sürücünün, alkolün etkisi altında bulunmasından ileri gelmiş olması halinde bu hasar teminat dışında kalır, ancak sürücünün sırf alkollü olması veya %100 oranında kusurlu bulunması hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Bu durumun ise, mahkemece nöroloji uzmanı tabip ile trafik uzmanı bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak, olayın meydana geliş şekli de dikkate alınarak kaza ve hasarın, sürücünün sadece alkolün etkisi altında bulunmasından meydana gelip gelmediğinin saptanması ve uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir. Bu durum karşısında mahkemece, Dairemize ait bozma ilamında açıkça belirtildiği halde nöroloji uzmanı bir hekim ile trafik uzmanının "birlikte" bulunacağı bir bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın meydana geliş şekli de gözetilerek kaza ve hasarın "münhasıran" sürücünün aldığı alkolün etkisinde bulunmasından ileri gelmiş olup olmadığı tespit edilmeden ve bu tespitin mutlaka Adli Tıp Kurumu İhtisas Daireleri aracılığıyla yapılmasının gerekmediği düşünülmeden, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

(2918 S. K. m. 48)

Taraflar arasında görülen davada Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 04.06.2004 tarih ve 2003/782-2004/350 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkiline ait ve davalı şirkete kasko sigortalı aracın uğradığı hasar bedelinin, usulüne uygun müracaata rağmen ödenmediğini ileri sürerek, (5.200.000.000) TL.nın temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, kaza sırasında sürücünün alkollü olduğunu, bu nedenle hasarın teminat dışında kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, Dairemize ait 05.05.2003 tarihli ilama dayanılarak, davacıya ait araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu bulunduğu ve alkolün de kazada %100 etkili olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, Dairemize ait bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde ilamda belirtilen şekilde bir araştırma ve tespit yapılmamıştır. 2918 sayılı KTK' nın 48. maddesine, Kasko Sigorta Poliçesi Genel Şartları'nın A.5.5.5. maddesine ve Dairemizin bu güne kadar devam eden uygulamasına göre, kaza ve hasarın münhasıran sürücünün, alkolün etkisi altında bulunmasından ileri gelmiş olması halinde bu hasar teminat dışında kalır, ancak sürücünün sırf alkollü olması veya %100 oranında kusurlu bulunması hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Bu durumun ise, mahkemece nöroloji uzmanı tabip ile trafik uzmanı bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak, olayın meydana geliş şekli de dikkate alınarak kaza ve hasarın, sürücünün sadece alkolün etkisi altında bulunmasından meydana gelip gelmediğinin saptanması ve uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir. Bu durum karşısında mahkemece, Dairemize ait bozma ilamında açıkça belirtildiği halde nöroloji uzmanı bir hekim ile trafik uzmanının "birlikte" bulunacağı bir bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın meydana geliş şekli de gözetilerek kaza ve hasarın "münhasıran" sürücünün aldığı alkolün etkisinde bulunmasından ileri gelmiş olup olmadığı tespit edilmeden ve bu tespitin mutlaka Adli Tıp Kurumu İhtisas Daireleri aracılığıyla yapılmasının gerekmediği düşünülmeden, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.10 YTL. temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 26.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Alkollü araç kullanmadan dolayı ehliyetin alınması me_as Meslektaşların Soruları 35 29-03-2020 18:05
alkollü araç kullanmaktan ehliyetin alınması aynur7485 Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 11 08-07-2009 23:58
kusura itiraz Av. Melik Şengül Meslektaşların Soruları 2 06-07-2009 16:45
Karşılık Kusura Göre Tazminat İsteme- Trafik Kazası Av.MB Meslektaşların Soruları 5 21-03-2009 15:13
Yargıtay’dan ’yüzde 100 kusura da ’ölüm tazminatı’ kararı Av.Selim HARTAVİ Hukuk Haberleri 1 21-01-2008 11:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05910492 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.