Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Gayrimenkulun Tapu Satışında Hile ve Muvazaa

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-03-2008, 16:53   #1
mertt_onn

 
Varsayılan Gayrimenkulun Tapu Satışında Hile ve Muvazaa

herkese iyi günler...bu başlıkla ilgili yargıtay kararlarına ihtiyacım var yardımcı olursanız sevinirim...iyi çalışmalar
Old 03-03-2008, 17:47   #2
Av. Nurten Kozan

 
Varsayılan

bu hususta çok sayıda karar bulmak mümkün, neye ilişkin aradığınızı biraç açıklarsanız, yardımcı olabiliriz .
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
Tarih: 26.4.2000 Esas: 2000/2-824 Karar: 2000/817

Muvazaa Nedeniyle Tapu İptali ve Tescili - Muvazaa İddiasının İspatı - Hile İddiası


Özetavacı koca, davalı karısının kendisini hile ile kandırarak gerçekte bağış olduğu halde satış gibi gösterilerek ihtilaf konusu taşınmazın adına devrini sağladığını; aralarındaki sözleşmenin satış olmayıp bağış olduğunu ileri sürerek muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescili talebinde bulunmuştur. Senede bağlanmış sözleşmenin tarafları, muvazaa iddiasını ancak yazılı delil ile ispat edebilirler. Tarafların karı-koca olması bu kuralı ortadan kaldırmaz. Hile iddiasının dikkate alınabilmesi için hileye delalet edecek maddi ve hukuki olguların belirlenip bunlara dayanılması gerekir. Bu hususta maddi vakıaya dayanılmamış ve muvazaa iddiası da yazılı delil ile ispat edilememiştir. Bu durum karşısında davanın reddi gerekir.




- 818 sayılı BORÇLAR KANUNU m.18
- 1086 sayılı HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU m.290,293



Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi`nce davanın kabulüne dair verilen 15.9.1998 gün ve 1997/604 E - 1998/1668 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 12.4.1999 gün ve 1999/2390-3403 sayılı ilamı ile; (...Davacı daire satışı ile ilgili tapu işlemlerinin tarafıdır. Bu nedenle muvazaa iddiasının yazılı delillerle kanıtlanması gerekir. Davacı yazılı delil ibraz etmemiş, davalı da tanık dinlenmesine muvafakat etmemiş bulunduğundan (HUMY. md. 290) davanın reddi gerekir. Ne var ki ilk incelemede bu yön gözden kaçmış hüküm maddi hata sonucu onanmış olduğundan davalının karar düzeltme isteminin kabulü, hükmün bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, karı-koca arasındaki muvazaa nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı koca, davalı kadınla evlenmeden 2 gün önce davalının kendisini hile ile kandırarak Eskişehir Merkez Yıldıztepe Mah 12 parselde kayıtlı taşınmazda adına kayıtlı 3 nolu bağımsız bölümün 1/2 payını gerçekte bağış olduğu halde satış gibi gösterilerek davalı adına intikalinin sağlandığını; evlilik birliğinin kurulmasından 5 gün sonra da kalan 1/2 payın satışının yapıldığını; taraflar arasındaki sözleşmenin satış olmayıp, bağış olduğunu ileri sürerek muvaza nedeniyle davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davalı tarafın tanık dinlenilmesine muvafakat etmemesine rağmen taraf tanıkları dinlenilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairece karar yukarıdaki gerekçelerle bozulmuş, mahkeme "karı-koca ya da sair yakın akrabalar arasındaki işlemin aleyhine getirebilecek kanıtların yazılı belge mahiyetini taşıması şartının aranmasının doğru bulunmadığı" gerekçesiyle önceki kararda direnmiştir.
HUMK. 293/1. maddesi gereğince karı-koca arasında evlilik birliği mevut iken yapılmış olan hukuki işlemler tanıkla ispat edilebilir. Ancak, HUMK. 290 maddesi gereği senede karşı ileri sürülen hukuki işlemleri senetle ispta zorunluluğu vardır. Senede bağlanmış olan her çeşit iddia, karşı savunma olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler değeri ne olursa olsun tanık ispat olunamaz.
Ancak senetle ispat olunabilir. Senede bağlanmış bir sözleşmenin tarafları, o sözleşmeye ilişkin muvazaa (BK. 18. m) iddialarını da HUMK. 290 maddesi hükmü gereği ancak senetle ispat edebilir. Tarafların karı-koca olması 290. maddede anılan kuralı ortadan kaldıracak bir sonuç doğurmaz. Karı-koca olan taraflar arasındaki tapudaki satış sözleşmesi resmi senetle düzenlenmiş olup, bunun bağış olduğuna ilişkin iddianın da yazılı delille ispat edilmesi gerekmekte olup tanık dinlenemez kaldı ki, 6.5.1997 tarihli 1/2 pay satışı sırasında taraflar henüz evlenmemiş olup, evlilik birliği kurulmamıştır.
Her ne kadar, HUMK. 293/5. maddesi hükmünde yazılı sözleşmede hata (BK. 24. m), hile (BK: 28 m.), gabin (BK. 21. m), ve ikrah (BK. 29-30 m.) iddiaları tanıkla ispat edilebilirse de bu iddiaların gerçekten tutarlı kabul edilip nazara alınabilmesi için hata, hile, gabin ve ikraha delalet edecek maddi ve hukuki olguların belirlenip bunlara dayanılması gerekir. Somut olayda davacı hile ile kandırılarak satış işleminin yapıldığını, işlemin gerçekte bağış olduğuna somut bir maddi vakıaya dayanmamıştır. O nedende davacının sat hileye dayanması ve tanık dinlenilmesi için kanuni bir neden sayılamaz Davacı muvazaaya dayanmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere yazılı bir sözleşmenin tarafları, o sözleşmeye ilişkin muvazaa iddialarını da yazılı delille ispat edebilir. Davacı muvazaa iddiasını ispat için yazılı delil ibraz etmemiş, davalı da tanık dinlenilmesine muvafakat etmediği için davanın reddi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 26.4.2000 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.

YARGITAY 1.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 28.12.2006 Esas: 2006/10950 Karar: 2006/13205

Hile Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil - Hile Her Türlü Delille İspat Edilebilir


Özetavacı, davalı ile evlenmek istediğini, ancak karşılığında arsa ve ev istemesi üzerine ihtilaf konusu taşınmazını davalıya temlik ettiğini, devirden sonra evi terk ettiğini, hileli davranışlarla taşınmazı devrettiğini iddia ederek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. Aldatılan taraf hukuki ilişkiyi geriye etkili olarak ortadan kaldırabilir ve verdiklerini geri isteyebilir. Hile her türlü delil ile ispat edilebilir. İptal hakkının kullanılması hiçbir şekle tabi değildir. Hilenin öğrenilmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde iptal hakkı kullanılabilir. Açıklanan hususlar dikkate alınmadan resmi satış sözleşmesinin aksinin aynı nitelikte belgelerle kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddi hatalıdır.




- 818 sayılı BORÇLAR KANUNU m.28,213
- 1086 sayılı HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU m.293



Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı ile evlenmek istediğini, ancak karşılığında arsa ve ev istemesi üzerine 518 parsel sayılı taşınmazını davalıya devrettiğini, daha sonra evi terk edip gittiğini, hileli davranışları ile taşınmazın devrini sağladığını ileri sürüp iptal ve tescil ya da 20.000.000.000.-TL tazminat isteğinde bulunmuş, yargılama sırasında taşınmazın üçüncü kişilere devrinin yapılması üzerine taşınmaz değeri olarak 20.000.000.000.-TL tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temliki sağlayan resmi senedin aksinin aynı nitelikte bir belge ile kanıtlanamadığı, Sulh Ceza Mahkemesi`nde açılan kamu davasının esasa etkili olamayacağı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi S.Y.`nin raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Karar
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil ya da tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacı anılan işlemlerin kendisinin kandırılmak suretiyle gerçekleştirildiği, hileye maruz bırakıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere, hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede yanıltma söz konusudur. B.K.`nun 28/l. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde taraf delillerin toplanması, Pendik 1. Sulh Ceza Mahkemesi`nin dava dosyasının sonucunun beklenmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK`nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
umarım işinize yarar.
kolaylıklar.
Old 03-03-2008, 17:47   #3
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

Aslında soru pek açık değil ama umarım aşağıdaki karar yardımcı olur .

Saygılar,
Av. Yüksel Eren

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 1990/1-152
K. 1990/236
T. 11.4.1990

• TAPU İPTALİ ( Hukuki ehliyetsizlik, hile ve muvazaa )
• HİLELİ VEKÂLETNAME
• EHLİYETSİZ KİŞİNİN VEKİL NASBI
• MUVAZAA ( Gayrimenkul satışı )
• HUKUKİ SEBEBİN BİRDEN FAZLA OLMASI
• PARALARI YEDİNDE ALIKOYMA

743/m.15
1086/m.74,75,76

ÖZET : Davacılar, temyize konu iptal davasında; ehliyetsizlik, hile ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayanmışlardır. Bu durumda, davanın hukuki dayanağının kademeli olarak beyan olunduğu açıkça anlaşılmaktadır.

DAVA ve KARAR :

Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; SARAY Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 30.12.1988 gün ve 57 - 511 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay Birinci Hukuk Dairesi’nin 3.7.1989 gün ve 7082 - 8715 sayılı ilâmı;

( … Davacı, hukuki ehliyetsizlik, hile ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayanarak dava konusu taşınmazın, davalı üzerinde bulunan tapusunun iptali ile adına tescilini istemiştir. Tapu iptali isteğine ilişkin davada, ehliyetsizlik, hile ve muvazaa sebeplerine birlikte dayanılması mümkün değildir. Bu müesseseler birbirinden ayrı olduğu gibi isbat koşulları da değişiktir. O halde öncelikle davacıdan davasını anılan hukuksal nedenlerden hangisine hasrettiğinin sorulması ve gerektiğinde bu konuda açıklama yapması için önel verilmesi hasredilen sebebe göre bir hüküm kurulması gerekir… ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresince temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacılar, müşterek miras bırakanlarının hukuki ehliyetten yoksun bulunduğu dönemde yanında kaldığı dava dışı oğlu Hüseyin’in etkisiyle ve kandırılarak elinden taşınmaz mal satıp yetkisini de içeren ve vekâletname alındığını ve dava konusu taşınmazların vekil aracılığı ile oğlunun karısı olan davalı Hatice’ye intikalinni sağlandığını, onun da bu taşınmazları muvazaalı olarak diğer davalı Halil’e tapuda satış suretiyle temlik ettiğini iler isürerek, miras payları oranında iptal ve tescil istemişlerdir.

Görüleceği üzere davacılar, temyize konu iptal davasında; ehliyetsizlik, hile ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayanmışlardır. Bu durumda, davanın hukuki dayanağının kademeli olarak beyan olunduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Hukuk Genel Kurulu’nun 19.1.1974 gün 1972/2 - 584 - 1974/14 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, HUMK.’nun 74, 75 ve 76. Maddelerinden çıkan anlam ve sonuca göre, hakim, davacının bildirdiği maddi olay ve netice-I taleple bağlı ise de, cereyan eden maddi olayda hangi hukuki sebebe göre hüküm verileceği veya hangi hukuki sebebin nazara alınacağını tayin ve takdir etmek durumundadır. O kadar ki, hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa bile mahkemece, uygun hukuki sebep bulunarak, ona göre bir karar verilecektir.

Bu nedenle, davacıların davada dayandıkları maddi olaylar için birkaç hukuki sebebi bir arada göstermelerinde, ilke olarak uslu ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Hukuki sebeplerden bir tanesinin, diğer hukuki sebebin incelenmesine imkân verir niteliği bulunduğu müddetçe, ehemmiyet ve lüzum derecesine göre, birden fazla hukuki sebep inceleme ve tahkik konusu yapılabilir.

O halde; mahkemece iddia ve savunmakda sözü edilen hususların tümü itibariyle tarafların delillerinin sorulması ve olayda ehemmiyetine binaen hukuki ehliyetsizlik iddiasına öncelik verilerek ve dava şartı da gösetilmek suretiyle, murisin tasarrufu yönünden temyiz kudretini kaybetmiş olup olmadığının usulüne uygun biçimde incelenmesi, gerektiğinde Adli Tıbbın da düşüncesinin alınması ve delillerin birlikte değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

Bu itibarla, mahkemece, yalnızca davalı Hatice tarafından diğer davalı Halil’e yapılan temlikin muvazaa ile iletli olduğunun belirlenmesi halinde; davacıların, miras bırakandan miras payları oranında hak istedikleri ve vekâleten davalı Hatice’ye yapılan ilk temliki tasarruf iptal edilmedikçe de bir hak alamıyacakları dahi gözetilmeksizin, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen direnme kararı, Usul ve Yasa’ya aykırıdır.

Direnme kararı, bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, dirneme kararının yukarıda açıklanan nedenle ( BOZULMASINA ), 4.4.1990 günü yapılan ilk görüşmede üçte iki karar çoğunluğu sağlanamadığından, yapılan ikinci görüşmede salt çoğunlukla kara verildi.

yarx
Old 03-03-2008, 18:34   #4
mertt_onn

 
Varsayılan

çok teşekkür ederim değerli üyeler...aradıgımı buldum sonunda
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hile Nedeniyle Tapu İptali Davası muratozsa Meslektaşların Soruları 14 02-11-2010 03:10
Hile veya Gabin Nedeniyle Tapu İptali Davası ahmetyılmaz Meslektaşların Soruları 0 07-09-2007 15:33
Köy Birliğine Ait Gayrimenkulun Durumu Hakkında Av.Seda Meslektaşların Soruları 2 07-05-2007 10:29
hacizli gayrimenkulun satışında vergi dairesinin haczinin etkisi NAZ80 Meslektaşların Soruları 2 12-02-2007 11:04
Kamulaştirilan Gayrimenkulun Bedeli metin Hukuk Soruları Arşivi 2 07-03-2002 23:56


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04415107 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.