Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kıdem tazminatından şirket alacağının mahsubu mümkün müdür?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-03-2009, 16:02   #1
Av.Zeynep

 
Varsayılan kıdem tazminatından şirket alacağının mahsubu mümkün müdür?

İyi günler, bir sorum olacak. Şirket işçiye kıdem tazminatını öderken, işçinin şirkete olan bir diğer borcunu kıdem tazminatından mahsup edip kalanını işçiye verebilir mi, hukuki olarak bir engel var mıdır?
Old 19-03-2009, 16:16   #2
korayoz

 
Varsayılan

Bk. m. 123/2 gereği kıdem tazminatında takas imkanı olmaması gerekir. Ancak bu hüküm dar yorumlanıyorda olabilir biraz araştırmak lazım.
Old 19-03-2009, 16:20   #3
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Zeynep
İyi günler, bir sorum olacak. Şirket işçiye kıdem tazminatını öderken, işçinin şirkete olan bir diğer borcunu kıdem tazminatından mahsup edip kalanını işçiye verebilir mi, hukuki olarak bir engel var mıdır?

Bence bir engel yoktur. Ancak kıdem tazminatının tam olarak hesaplanması ve ödeme belgesine mahsubun ve sebebinin belirtilmesi yararlı olur.
Old 20-03-2009, 09:59   #4
Av.Zeynep

 
Varsayılan

Cevaplarınız için teşekkürler. İki cevabı birleştirip şöyle bir kanaate vardım. Önce kıdem tazminatının BK 123. madde dahilinde olup olmadığını kesinleştirmek ve sonrasında da eğer ki takas-mahsup mümkünse kıdemin ödendiğine dair makbuza mahsup edilen miktarlar ve sebeplerini de yazmak gerekiyor gibi görünüyor.
Old 20-03-2009, 11:53   #5
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Bence de, işveren kendince alacaklı olduğunu iddia ettiği meblağı mahsup edip ödemeyi yapabilir.

Açılacak kıdem tazminatı alacağına ilişkin davada ise, gerek ödeme yaptığı miktarı, gerekse mapsup ettiği miktarı haklı gerekçeleri ile ispatlamak zorunda kalacaktır.

Davalı işverene bu şekilde, ödeme yaptığı halde bir kıdem tazminatı davası açılır ise, ilk duruşmada takas ve mahsup define ilişkin açıklamaları ile birlikte yazılı makbuz ve dekontlarını sunmalıdır.

Mahsubun haklı olup olmadığına(işçinin, davalı işverene borçlu olup olmadığına) ise, mahkeme gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırarak, sorunun esasını inceleyecektir. Diye düşünüyorum..

Saygılar.
Old 20-03-2009, 12:05   #6
justicewarior

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/11524
Karar: 2006/5883
Karar Tarihi: 09.03.2006

ÖZET: İşveren yargı kararı olmadan kendi organ ve yöntemleriyle yaptığı tespite dayanarak işçinin ücret ve diğer alacaklarından kesinti, mahsup yapamaz. Ayrıca, davalının mahsup yaptığı bir kısım miktarlar, davacı adına davalı bankadaki özel hesaba yatırılmış olan ve ayrı tüzel kişiliği bulunmakla 3. kişi durumunda bulunan özel sosyal güvenlik vakfı ile sigorta şirketindeki haklarından doğan alacaklarıdır. Davacı, bu alacakların davalı tarafından bloke edilip zarara mahsup edilmesine itiraz etmekte ve tahsiline karar verilmesi gerekir.

(4857 S. K. m. 17, 34, 41, 57) (1475 S. K. m. 14)

Dava: Davacı, ihbar, kıdem ve manevi tazminat, fazla çalışma ve izin ücreti ile ücret alacağının ödetilmesine karşı davacı ise uğranılan banka zararının tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, her iki davayı da kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Dava, hizmet sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle kıdem, ihbar tazminatı ile; davalı tarafından zararına mahsuben alıkonulan ve dava dışı özel sosyal güvenlik vakfından ve G. Sigorta'dan doğan alacaklar ve bir kısım işçilik haklarının davalıdan tahsiline ilişkindir.

Karşı dava ise, davacının, davalı bankadaki hesabına yatırılan özel sosyal güvenlik vakfı ile G. Sigorta'dan olan alacağının davalı bankanın zararına mahsubundan sonra kalan zararın tahsiline ilişkindir.

Taraflar davaların haksız olduğunu savunmuş ve reddini istemişlerdir.

Davacının hizmet sözleşmesinin, 5.9.2002 tarihinde, davalı bankanın teftiş kurulu tarafından yapılan soruşturma sonucu 4.9.2002 T. 7/66 s. Disiplin Kurulu Kararı ile feshedildiği anlaşılmaktadır.

Anılan Disiplin Kurulu Kararında davacıya atfedilen eylemler tek tek sayılmıştır.

Bu eylemler sonucunda davacının mali sorumluluğunu gerektiren zarar miktarları ve davalının uyguladığı faizler ile toplam miktarlar, yapılan mahsup, davalı bankanın delil listesine ekli olarak sunulmuştur.

Mahkemece mimar, serbest mali müşavir ve avukattan oluşan bir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmıştır. Ancak, yapılan inceleme eksik ve yetersizdir.

Feshe dayanak eylemlerin çoğu davalı banka ile dava dışı üçüncü şahıs ve şirketlerle, -savunmaya göre- davacı tarafından yapılan istisna akitleriyle ilgilidir. Bilirkişi kurulu bu eylemlerden sadece komporizasyon işinde davacının özen borcuna aykırı davrandığını açıklamıştır.

İşveren yargı kararı olmadan işçiden zararını tahsil edemez.

Usulüne uygun açılmış bir karşı dava bulunduğuna göre, davalı işverenin zararına dayanak yaptığı her bir eylemin incelenmeli ve zarar miktarlarının mahkemece tek tek belirlenmeli, davacı işçinin hesap tarzına olan itirazları da nazara alınarak toplam zarar miktarı ve faizi belirlenmelidir. Bu nedenle, karşı dava yönünden hiçbir inceleme yapmayan, davalının dosyaya ibraz ettiği hesap tablosunu rapora geçirmekle yetinen bilirkişi raporuna değer verilemez.

Davalının hesap tablosu, asıl alacak ve işlemiş faizden oluşmaktadır. Haksız eylemden doğan zararlara, eylem tarihinden faiz yürütüleceği açıktır. Ancak, davacı ile davalı arasındaki ilişki ticari bir ilişki olmayıp işçi-işveren ilişkisidir. Bu nedenle önce söz konusu zararların oluşup oluşmadığı usulüne uygun olarak saptandıktan sonra, oluşan zarar varsa, bu miktarlara olay tarihinden itibaren yasal faizler uygulanmak suretiyle davalının alacağı saptanmalıdır.

Eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. 3.Yukarıdaki bentte açıklandığı üzere, işveren yargı kararı olmadan kendi organ ve yöntemleriyle yaptığı tespite dayanarak işçinin ücret ve diğer alacaklarından kesinti, mahsup yapamaz. Ayrıca, davalının mahsup yaptığı bir kısım miktarlar, davacı adına davalı bankadaki özel hesaba yatırılmış olan ve ayrı tüzel kişiliği bulunmakla 3. kişi durumunda bulunan özel sosyal güvenlik vakfı ile sigorta şirketindeki haklarından doğan alacaklarıdır. Davacı, bu alacakların davalı tarafından bloke edilip zarara mahsup edilmesine itiraz etmekte ve tahsilini istemektedir. Bu hususun da karar yerinde tartışılıp gerekçesi gösterilmeden reddine karar verilmesi hatalıdır.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesi ile sair hususların bilahare incelenmesine, 09.03.2006 günü oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 07-08-2009, 08:49   #7
Av. Ömer ÜNLÜ

 
Varsayılan

Sn. justicewarrior
gönderdiğiniz daire kararında bir husus ilgimi çekti.

Karada önce
Alıntı:
Yazan justicewarior

İşveren yargı kararı olmadan işçiden zararını tahsil edemez.

dedikten sonra, hemen ardından

Alıntı:
Yazan justicewarior
Usulüne uygun açılmış bir karşı dava bulunduğuna göre, davalı işverenin zararına dayanak yaptığı her bir eylemin incelenmeli ve zarar miktarlarının mahkemece tek tek belirlenmeli, davacı işçinin hesap tarzına olan itirazları da nazara alınarak toplam zarar miktarı ve faizi belirlenmelidir.

hükmüne yer veriliyor.

Yani Yargıtay, işveren zararının yargı kararından önce ücretten mahsup edilmesini haksız bulmakla birlikte; konunun usulüne uygun bir karşı dava ya da ayrı bir dava yoluyla yargıya taşınmasından sonra "işçinin eylemlerinin incelenerek varsa toplam zarar miktarı ve faizin belirlenmesi yoluna gidilmelidir" diyerek mahsup işlemini geçersiz saymıyor.

Bir başka söylemle, yargı kararı olmaksızın yapılan mahsup işlemi, -mahsup yapıldıktan sonra bile- yargıya taşınırsa geçersiz olmuyor; yargıya taşınmadığı takdirde ise zaten ortada hukuki bir sorun kalmıyor.

Şu halde İşverenin zararını işçinin ücretinden mahsup etmesinin önünde bir engel bulunmadığı anlamını çıkarıyorum.

Saygılarımla
Old 09-08-2009, 01:45   #8
avahmetevcimen

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi

E:2003/19869
K:2004/8806
T:19.04.2004

Davacı, kıdem tazmınatı, yıllık izin, zorunlu harcama tutan ile ucret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına alınmıştır.
Hüküm süresi icinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, ğereği konuşulup düşünüldü: .
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektiriri sedeplere gore, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.Davalı, takas talebinde bulunmus mahkeme 10 günlık cevap suresinde takas talebinde bulunmadıgı icın bu isteğin reddine karar vermiştir. İş Mahkemelerinde yazılı yargılama usulü değil şifahi yargılama usulü uygulandığından ilk oturuma kadar takas talebinde bulunulması mümkündur. Davalı, ilk oturumdan once takas talebinde bulunmustur. Bu nedenlerle takas talebinin bir degerlendirmeye tabı tutularak sonuçlandırılması gerekir. Yazılı gerekçe ile takas talebinin reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.4.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 16-04-2015, 14:06   #9
avdursunkucuk

 
Varsayılan

Aşağıda emredici düzenlemeleri ve ilgili Yargıtay Karar numarasını vereceğim.

12.HD 22.12.1975 t. 9017/11032

Borçlar kanunu madde 407 ;


b. Ücretin korunması MADDE 407- Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde ödenenlerin özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri unsurları dikkate alarak iş sahiplerini zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakın, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabî tutulan iş sahipleri, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler. Her ödeme döneminde, işçiye hesap pusulası verilir. İşçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesine ilişkin diğer ûsul ve esaslar, anılan bakanlıklarca müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. İşveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu işçinin rızası olmadıkça takas edemez. Ancak, işçinin kasten sebebiyet verdiği yargı kararıyla sabit bir zarardan doğan alacaklar, ücretin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilir. Ücretin işveren lehine kullanılacağına ilişkin anlaşmalar geçersizdir.



Bu da gerekçe ; Maddenin ikinci fıkrasına göre, işveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu işçinin rızası olmadıkça takas edemeyecektir. Ancak, işçinin kasten sebebiyet verdiği bir zarardan doğan alacaklar, ücretin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilecektir. Buna göre, işçi rıza gösterirse, işverenin ondan olan alacağını işçiye olan ücret borcuyla takas etmesi mümkündür. İşçi alacaklarının takas edilmesi yasağı 818 sayılı Borçlar Kanununun 123 üncü maddesinde ve bunu karşılayan Tasarının 143 üncü maddesinde de öngörülmüştür. Ancak söz konusu düzenlemelerden farklı olarak Tasarıda, bu yasağın işçinin kasten sebebiyet verdiği bir zarardan doğan işveren alacağı için uygulanmayacağı ve bu durumda işçinin ücretinin haczedilebilir kısmının, işverenin uğradığı zarardan doğan alacağıyla takas edilebileceği kabul edilmiştir.

Borçlunun ücret ya da maaşının ne kadarlık kısmının haczedilebileceği hususu 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirlenmiştir. Buna göre “Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.” denilmiştir.

Bu da borçlar kanunu madde 144

III. Alacaklının rızasıyla takas edilebilir alacaklar MADDE 144- Aşağıdaki alacaklar takas haklarının doğumundan sonra, ancak alacaklıların rızasıyla takas edilebilir: 1. Tevdi edilmiş eşyanın geri verilmesine veya bedeline ilişkin alacaklar. 2. Haksız olarak alınmış veya aldatma sonucunda alıkonulmuş eşyanın geri verilmesine veya bedeline ilişkin alacaklar. 3. Nafaka ve işçi ücreti gibi, borçlunun ve ailesinin bakımı için zorunlu olup, özel niteliği gereği, doğrudan alacaklıya verilmesi gereken alacaklar.
Sayın avdursunkucuk şu anda THS'de!
Old 22-11-2022, 17:22   #10
Av.Alper1907

 
Varsayılan

yeni bir başlık açmadan sorunumu burada anlatayım.
İşçi, müvekkil şirketten yüklü miktarda 1 milyon TL'lik hırsızlık yaptı. Miktarı kabul etmemekle birlikte işçi suçunu kabul etti. Bu sebeple işten çıkışı verildi. Tarafımızca işçi hakkında suç duyurusunda bulunuldu ve tazminat davası açıldı. İşçi de yıllık izin alacağım ve bakiye maaş alacağım var (yaklaşık 10 bin tl) bunların ödenmesini istiyorum diyor. Bu durumda takas-mahsup defini ileriye sürüp herhangi bir ödeme yapmayabilir miyiz? Yoksa TBK 407 uyarınca alacağının 1/4'nü kesip gerisini ödememiz gerekir mi?

Bizim durumda sanki tamamını zarardan mahsup edebiliriz gibi geliyor. Görüşleriniz için teşekkürler
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kdv Alacağının Mahsubu av.senemyuksel Meslektaşların Soruları 4 12-09-2009 17:12
Maaş Alacağının Kısmi olarak Talep Edilmesi Mümkün mü? av.senemyuksel Meslektaşların Soruları 4 30-12-2008 18:02
6183 m.24 Tasarrufun İptali Davasında Kamu Alacağının Kesinleşme Şartı Var Mıdır? Av.Turhan Demiroğlu Meslektaşların Soruları 2 10-05-2008 22:02
Borçlunun Banka Nezrindekİ Kredİ Alacağının Haczİ Mümkün mü? Av.Hakan Var Meslektaşların Soruları 0 06-03-2008 11:49
Vasıyetnamenin Tenfızı mümkün müdür? ad-hoc Meslektaşların Soruları 1 22-01-2007 17:19


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05548596 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.