Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

TMSF'ye karşı menfi tespit davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-11-2009, 13:49   #1
Av.Turgut Kaan Kayacan

 
Mesaj TMSF'ye karşı menfi tespit davası

Sayın Meslektaşlarım,

Gerçek kişi müvekkil Telsim'de çalışırken tazminatsız olarak işten çıkarılmış ve hakkında görevi kötüye kullanma ve emniyeti suistimal suçlamalarıyla dava açılmış.

TMSF AATUHK'den aldığı güçle davalar sonuçlanmadan icra takibi başlatmış ve hesaplara haciz koydurmuştur. Atılı suçlardan beraat eden gerçek kişi müvekkil için menfi tespit davası açılırken (dava tutarı 47.000.TL civarı) asliye hukuk mahkemelerinde ikame etmem gerektiği düşünüyorum. Ama TMSF'nin hukuki yapısı nedeniyle emin olamıyorum. Bu konuda yardımcı olabileceklere şimdiden teşekkür ederim.
Old 03-11-2009, 13:18   #2
Av.Ertan Uzunoğlu

 
Varsayılan

Tam cevabı bilmemekle birlikte hizmet akdi varsa İş Mahkemesi'nin de olabileceğini değerlendirin derim.
Old 03-11-2009, 16:02   #3
E.Polat

 
Varsayılan

Bende tam cevabı bilmiyorum. Lakin bankalar kanunda TMSF in açtığı davalarda Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu hükmü var. Aleyhine açılan davalar ise TMSF'nin kamu gücünü kullandığı davalar bakımından idari yargı mahkemeleri görevli ( İçtihat kaynaklı )

Uyuşmazlık Mahkemesinin vermiş olduğu bir karar da kıdem tazminatı için TMSF aleyhine açılan davalarda İş Mahkemesinin görevli olduğuna hükmetmiş.

Sizin açacağınız dava TMSF'nin kamu tüzel kişiliği dikkate alındığında ve açacak olduğunuz dava türünün idari yargıda görülme olasılığı olmadığına göre ASliye Hukuk Mahkemesi görevlidir diye düşünüyorum.İyi çalışmalar..
Old 03-11-2009, 17:09   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Turgut Kaan Kayacan
Sayın Meslektaşlarım,

Gerçek kişi müvekkil Telsim'de çalışırken tazminatsız olarak işten çıkarılmış ve hakkında görevi kötüye kullanma ve emniyeti suistimal suçlamalarıyla dava açılmış.

TMSF AATUHK'den aldığı güçle davalar sonuçlanmadan icra takibi başlatmış ve hesaplara haciz koydurmuştur. Atılı suçlardan beraat eden gerçek kişi müvekkil için menfi tespit davası açılırken (dava tutarı 47.000.TL civarı) asliye hukuk mahkemelerinde ikame etmem gerektiği düşünüyorum. Ama TMSF'nin hukuki yapısı nedeniyle emin olamıyorum. Bu konuda yardımcı olabileceklere şimdiden teşekkür ederim.

İş hukuku açısından: İş akdini tazminatsız fesheden tarafın TMSF olacağını sanmıyorum. İş akdini fesheden taraf TMSF'nin yönetim ve Denetimini devraldığı bir şirket olmalıdır, düşüncesindeyim. (Bu konuyu netleştirmenizde fayda var) Eğer fesheden taraf şirket ise, bu durumda muhatabınız TMSF değil, şirket olmalıdır diye düşünüyorum.

Diğer yandan TMSF'nin idari işlemlerine karşı açılacak davalar bakımından, (Ödeme emrinin iptali, haciz işleminin iptali vs. gibi) İdari yargı görevlidir.

TMSF'nin adli yargıya ilişkin işlemleri bakımından davalı olması halinde genel yetkili mahkemelerin yetkisi geçerlidir.

TMSF'nin haciz koymasının sebebi önemlidir. Haczin dayanağı iş akdi ise, İş mahkemeleri görevlidir denebilir. Ancak anlatımınzdan anladığıma göre; 6183 Sayılı Kanun uyarınca haciz uygulanmış! Bu durumda haczin nedeni (büyük olasılıkla) TMSF'nin banka hakim ortakları ile ilgili alacakları kapsamındadır diye düşünüyorum. Bu durumda açacağınız Menfi Tespit davasını (İdari yargıda Menfi Tespit davası olmadığı için) Ticaret Mahkemesinde açmanız gerekir kanaatindeyim.
Old 03-11-2009, 22:43   #5
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
İş hukuku açısından: İş akdini tazminatsız fesheden tarafın TMSF olacağını sanmıyorum. İş akdini fasheden taraf TMSF'nin yönetim ve Denetimini devraldığı bir şirket (Telsim A.Ş.) olmalıdır, düşüncesindeyim. (Bu konuyu netleştirmenizde fayda var) Eğer fesheden taraf şirket ise, bu durumda muhatabınız TMSF değil, şirket olmalıdır diye düşünüyorum.

Soru sahibi meslektaşımız, müvekkili aleyhine açılan takibin TMSF tarafından açıldığını belirtmiş. Eğer öyleyse, muhattap neden TMSF olmuyor?

Alıntı:

TMSF AATUHK'den aldığı güçle davalar sonuçlanmadan icra takibi başlatmış ve hesaplara haciz koydurmuştur.

Saygılar,
Old 03-11-2009, 23:34   #6
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Soru sahibi meslektaşımız, müvekkili aleyhine açılan takibin TMSF tarafından açıldığını belirtmiş. Eğer öyleyse, muhattap neden TMSF olmuyor?
TMSF nin sadece "denetimini" devraldığı ve tüzel kişiliği devam eden şirketler söz konusu olduğunda TMSF ye husumet yöneltilemez (diye düşünüyorum ).-Telsim de de (bildiğim kadarıyla) tüzel kişiliğin devam etmesi söz konusu-

Saygılarımla...
Old 03-11-2009, 23:37   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Soru sahibi meslektaşımız, müvekkili aleyhine açılan takibin TMSF tarafından açıldığını belirtmiş. Eğer öyleyse, muhattap neden TMSF olmuyor?




İşten çıkarma ile icra takibinin farklı farklı olduğunu düşünüyorum. Şu nedenle:

Çıkarılan işçi TMSF'nin işçisi değildir. TMSF 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun 134. maddesi dairesinde Banka iştiraki şirketlerin "Yönetim ve Denetimini Devir almak" yetkisine sahiptir. Bunun anlamı şudur: O şirketlere denetçi ve Yönetici tayin ediyor ama şirketin hisseleri TMSF'ye geçmiyor. (Yani Şirket tüzel kişiliği aynen devam ediyor!) Bu itibarla tayin edilen yöneticilerin şirketten işçi çıkarması halinde İş hukuku açısından muhatap işçiyi çıkaran ŞİRKET'tir.

TMSF'nin 6183 sayılı kanun çerçevesinde AATUH Kanuna göre takip ve haciz yapması ile işçinin işten çıakrılması aynı işleme dayalı olmamalıdır. BU şu iki şekilde olabilir:

1. İşçi, çalıştığı şirketten haksız para edinmiş olabilir. (Veya TMSF bu iddiada bulunmuş olabilir.) TMSF, işçinin çalıştığı şirketten Banka iştiraki temelinde alacaklı olduğundan, Şirketin çalışanından olan alacağı için 3. kişideki hak ve alacaklar temelinde haciz yapmış olabilir.

veyahut

2. İşçinin Banka hakim ortakları adına ve hesabına, doğrudan ya da dolaylı olarak mal, hak veya alacak edindiği iddiası ile 6183 sayılı kanun dairesinde ve Bankalar kanununun verdiği yetkiye daynarak haciz yapmış olabilir.

Her iki durumda da haciz işlemi ve takip, işçi ile işçinin çalıştığı şirket arasındaki ilişkiden bağımsız olup, tamamen Bankalar kanununa dayalı işlemlerdir...
Old 04-11-2009, 00:00   #8
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hades
TMSF nin sadece "denetimini" devraldığı ve tüzel kişiliği devam eden şirketler söz konusu olduğunda TMSF ye husumet yöneltilemez (diye düşünüyorum ).-Telsim de de (bildiğim kadarıyla) tüzel kişiliğin devam etmesi söz konusu-

Saygılarımla...

Ben de TMSF'nin sadece "denetimi" devraldığını ve tüzel kişiliği devam eden şirketler söz konusu olduğundan TMSF'ye husumet yöneltilemez, TMSF'ye husumet yöneltilemezse, aynı uyuşmazlık sebebiyle TMSF de husumet yöneltemez (aktif dava ehliyeti de olmaz) (diye düşünmüştüm. )

Üstat da,
Alıntı:
"TMSF'nin 6183 sayılı kanun çerçevesinde AATUH Kanuna göre takip ve haciz yapması ile işçinin işten çıakrılması aynı işleme dayalı olmamalıdır."
diyerek bu işte bir terslik olduğunu dile getirmiş. (diye anlıyorum. )


Bir de madem tarafların ismini kullanıyoruz;

Vodafon Telsim'i devralınca, tüm hak ve borçlar da ona devrolmadı mı? Bu durum soruda ya da cevapta bir değişiklik yaratır mı?
Old 04-11-2009, 00:26   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Ben de TMSF'nin sadece "denetimi" devraldığını ve tüzel kişiliği devam eden şirketler söz konusu olduğundan TMSF'ye husumet yöneltilemez, TMSF'ye husumet yöneltilemezse, aynı uyuşmazlık sebebiyle TMSF de husumet yöneltemez (aktif dava ehliyeti de olmaz) (diye düşünmüştüm. )

Üstat da, diyerek bu işte bir terslik olduğunu dile getirmiş. (diye anlıyorum. )


Bir de madem tarafların ismini kullanıyoruz;

Vodafon Telsim'i devralınca, tüm hak ve borçlar da ona devrolmadı mı? Bu durum soruda ya da cevapta bir değişiklik yaratır mı?

TMSF'nin İhale ile yaptığı satışlarda çöpsüz üzüm misali satış yapılıyor. Özel bir yasa hükmü var.

Old 04-11-2009, 00:32   #10
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
TMSF'nin İhale ile yaptığı satışlarda çöpsüz üzüm misali satış yapılıyor. Özel bir yasa hükmü var.


Üzüm alıcının, çöp TMSF'nin mi oluyor? Kime özel yasa hükmü?
Old 04-11-2009, 08:19   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Üzüm alıcının, çöp TMSF'nin mi oluyor? Kime özel yasa hükmü?

Şöyle düşünmek lazım;

TMSF, hortumlanan veya teknik deyimle iflasa sürüklenen bankaların içinin boşaltılarak oluşturulduğunu düşündüğü, banka hakim ortakları ile irtibatlı olan ya da irtibatlı olduğuna kanaat getirdiği bazı şirketlerin "Yönetim ve Denetimini", devralabiliyor. TMSF'nin alacağının kaynağı bankanın batması nedeniyle tasarruf sahiplerine sigorta kapsamında ödediği bedellerden oluşmaktadır ve bir tür rücu gibidir. TMSF bu şirketlerin Yönetim ve Denetimini aslında "alacağının tahsilini sağlamak amacıyla" devralmaktadır.

Bunun pratik anlamı aslında o vrlıkları satarak, TMSF'nin alacağını almasıdır. Neticede de zaten (banka hakim ortakları ile TMS borcun ödenmesi hususnda anlaşamamışsa) hep böyle varlık satışı ile tasfiye söz konusu olmuştur.

Şirketleri satmak için ihale alıcıları sorunlardan arınmış bir şirket olması halind eteklif sunduklarından TMSF, bu varlıkların satışını kolaylaştıracak mevzuatın çıkarılmasını siyasi iradeden talep edince, mevzuatlar TBMM'nce çıkarıldı. 5411 Sayılı Bankacılık kanununun hükümlerine dayalı olarak " Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tarafından Ticari Ve İktisadi Bütünlük Oluşturan Mahcuzların Satışına İlişkin Yönetmelik" "Resmi Gazete Tarihi : 21/11/2006 Resmi Gazete Sayısı : 26353" şeklinde yayınlanarak yürürlüğe sokuldu.

Bu Yönetmelik'in aşağıya eklediğim özellikle 25. ve 26. maddeleri çok önemlidir.

Alıntı:
Geçmiş Dönem Borçları Madde 25 - (1) Satışa konu varlıkların ait olduğu şirketlerin teknik bilgi, yazılım, donanım, ekipman, mal ve hizmet alımından doğan geçmiş dönem borçlarını ihale bedelinden ödemeye veya ihale alıcısına ödetmeye Kurul yetkilidir. Kurulun bu konudaki kararı satış şartnamesinde ve satış ilanında belirtilir.

(2) Geçmiş dönem borçlarının ödenebilmesi veya ihale alıcısına ödetilebilmesi için:

a) Ticari ve iktisadi bütünlük içinde yer alan mal, hak ve/veya varlıklar ile ilgili olması veya ticari ve iktisadi bütünlüğün değerinin korunması için gerekli veya değerini artırır mahiyette olması,

b) Alacaklı ile borçlu şirket borç miktarının tespitinde mutabakata varmış olması,

gerekmektedir.

Sıra cetveli

Madde 26 - (1) Ticari ve iktisadi bütünlüğün ihale bedelinin dağıtımına esas sıra cetveli, ihale bedelinin alıcı tarafından ödenmesinden sonra Satış Komisyonu tarafından 5411 sayılı Kanuna uygun olarak düzenlenir. Ancak 5411 sayılı Kanunda öncelikli paya sahip olduğu belirtilen alacaklılara önceden ödeme yapılabilir.

(2) İhale bedelinden satış masrafları çıkarıldıktan sonra; satış tarihine kadar tahakkuk etmiş olmak şartıyla, sırasıyla Kurul tarafından ihale bedelinden ödenmesine karar verilmesi halinde bu Yönetmeliğin 25 inci maddesi kapsamındaki geçmiş dönem borçları, kişilerin Devlete ve sosyal güvenlik kuruluşlarına olan 6183 sayılı Kanun kapsamındaki borçları ile GSM imtiyaz sözleşmesinden doğan Hazine payı borçları ödendikten sonra kalan kısım, kişilerin diğer kamu kurum ve kuruluşları ile üst kurullara olan borçlarına garameten taksim edilerek ödenir.

(3) 5411 sayılı Kanunun geçici 24 üncü maddesi kapsamındaki satışlarda sıra cetvelinin düzenlenmesinde anılan madde hükmü de dikkate alınır.

(4) Sıra cetvelinin bir sureti Satış Komisyonu tarafından masrafını veren ilgililere tebliğe çıkarılır ve Resmî Gazete'de yayımlanır.

(5) Sıra cetveline itiraz süresi 15 gündür. İtiraz süresi, ilan tarihinden itibaren başlar, tebliğ masrafı veren ilgililer hakkında ise itiraz süresi tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar.

(6) Satış Komisyonu, hak sahiplerine ödeme yapılana kadar nakit ihale bedelini uygun göreceği şekilde nemalandırır.

Dikkat ederseniz bu ticari ve iktisadi bütünlükler, "varlıkların" bir araya toplandığı bütün olup, satış da bir tür "varlık satışıdır" Yani şirket satılmıyor, sadece şirketin varlıkları (aktifleri) satılıyor.

Şirketin tüzel kişiliği devam ediyor, ancak varlıkları ihale ile satıldıktan sonra (haliyle bunların içi boşaldığından) şirket; şirket olmaktan çıkıyor ve tasfiyeye giriyor. Tasfiyede ise şirketin en büyük alacaklısı genellikle ve doğal olarak pratikte TMSF olduğu için, hemen hemen TMSF dışındaki sair alacak sahipleri, eğer yönetmeliğin 25. maddesine uygun bir alacağa sahip değillerse sıra cetvelinde yer almaktan başka bir imkanları olmuyor.

İşçilerin durumu ise biraz daha farklıdır. Genellikle satışı yapan TMSF bu konuda satış şartnamesine hüküm koyabiliyor. Şöyle ki, ya işçiler yeni şirkette aynen devam ediyor ya da bir kısmı devam ediyor bir kısmı (genellikle) ihale öncesi şirket tarafından iş akdi feshedilerek çıkarılıyor. İş akdi feshedilenler, işte bu yönetmeliğin 25. maddesi kapsamında satış bedelinden öncelikli olarak alacaklarını alabiliyorlar! Ancak pratikte ne yazık ki hepsi alamıyor. Çünkü bazılarına bir takım suçlar (TMSF'nin şirkete atadığı denetçilerin hazırladığı raporlara bağlı olarak) isnat edildiği için bu kişilerin iş akdinin haklı nedenle feshedildiği vs. iddia edildiğinden mahkemeler de ne yazık ki bu iddialara genellikle riayet ettiklerinden, bazı işçiler hem işinden olabiliyor, hem alacaklarını ve tazminatlarını alamıyor ve hatta bazıları çok büyük, ödenemez borçlarla yüzyüze kalabiliyor.

Büyük bir dağın görünmeyen yüzünde çok büyük acılar, dramlar çeken işçileri ve ailelerini de gördüm. Maalesef bu tür dramlar yaşandı, yaşanıyor ve kimsenin umurunda değil!
Old 20-03-2010, 23:54   #12
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

Sn Meslektaşlarım benzer bir olay ve aynı kuruma karşı açmış olduğumuz menfi tespit davası lehe sonuçlandı ancak mahkeme kararını icraya koymuş olmamıza rağmen TMSF malları haczedilemez denilerek hiç bir ödeme yapılmayada yanaşmamaktadırlar. Bu konuda borç muhtıraları gönderdiğimiz halde borç muhtıralarına karşı herhangi bir yanıt dahi vermemiş akabinde suç duyurusunda bulunduğumuz halde savcılık takipsizlik kararı vermeye devam etmektedir. Bu konuda neler yapılabilir? görüş ve önerilerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
müfettiş raporuna karşı menfi tespit davası açılabilirmi Av.Seyhan Arıkan Meslektaşların Soruları 3 10-04-2019 08:31
haciz ihbarnamesine karşı açılan menfi tespit davası Mr Black Meslektaşların Soruları 8 12-12-2014 12:36
Avalli poliçeye karşı menfi tespit davası açabilirmiyim Av.Fatma Karataşlı Meslektaşların Soruları 4 08-11-2010 23:52
Bedaşa karşı açılacak menfi tespit davasında görevli mahkeme av.necla Meslektaşların Soruları 10 15-01-2009 17:39
çek iptali ve menfi tespit davasına karşı dava açmak Av. Gülden Meslektaşların Soruları 4 04-10-2006 22:20


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06278992 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.