Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

fuzuli işgal, faydalı ve zorunlu giderler, zamanaşımı

Yanıt
Old 25-11-2011, 11:42   #1
avukat ışık

 
Varsayılan fuzuli işgal, faydalı ve zorunlu giderler, zamanaşımı

Sayın THS üyeleri;
Sorum, faydalı ve zorunlu giderlerin talebinde zamanaşımına ilişkindir.

Müvekkil şirket A 20/11/1997 tarihinde bir tekstil boya fabrikasını makine ve sair aksamıyla birlikte, kiralayan B’den noterde yapılan kira sözleşmesi ile kiralamıştır. ( Kira sözleşmesinin sona erme tarihi 01/01/2004 )

Kiralanan fabrika 01/10/2001 tarihinde cebri icra yolu ile satışa çıkarılmış, İktisat bankası tarafından iktisap edilmiştir. İktisat bankasının TMSF’ye devri ve ihalenin feshi davasının sonuçlanması ile 03/09/2003 tarihinde mülkiyet TMSF’ye geçmiştir.

TMSF, kiracı müvekkil A’ya 03/10/2003 tarihinde tahliye emri göndermiş ve 15 gün süre vermiştir. Müvekkil A ise fabrikanın boşaltılması için 15 günlük sürenin yetersiz olduğundan bahisle tahliye ve teslimin durdurulması için tedbir kararı almış, bu dava 14/06/2004 tarihinde sone ermiş ve müvekkile fabrikanın tahliyesi için 180 gün süre verilmiştir. Müvekkil taşınmazı 04/08/2005 tarihinde eksiksiz olarak teslim etmiştir.

TMSF, müvekkile karşı icra takibi başlatarak ecrimisil istemiş, tarafımızdan yapılan itiraz sonucunda itirazın iptali davası açılmıştır. Müvekkil de TMSF’ye karşı kiralanana yapılan faydalı ve zorunlu giderler için alacak davası açmış, bu iki dava birleştirilmiştir. Fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 6.000 TL olarak açtığımız davada 4 farklı bilirkişi raporu olduğu için davayı ıslah edemedik ve mahkeme raporlardan birine itibar ederek alacağımızın 108.000,00 TL olduğuna karar verdi ve davayı kabul etti. ( Karar tarihi 23/03/2011 )

Kalan 102.000,00 TL için 03/06/2011 tarihinde açtığımız ek davayı ise zamanaşımından reddetti ! ( Bu arada bütün bu davalara bakan mahkeme aynı mahkemedir. )

Hakim müvekkilin fuzuli şagil olduğuna, faydalı ve zorunlu giderlerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine tabi olduğuna ve tahliye tarihinde, TMSF’nin sebepsiz zenginleştiğini öğrendiğine, BK 66’ya göre zamanaşımının dolduğuna karar verdi.

Faydalı ve zorunlu giderler vekaletsiz iş görme hükümlerine tabi değil midir? Zamanaşımının 10 yıl olması gerek bu durumda. Müvekkil bütün bu masrafları kiracı olduğu için yapmış ve alınan malzemeler yeni malikte kalmıştır. Müvekkil fuzuli şagil midir? Eğer fuzuli şagil ise; yine de faydalı giderleri kira sözleşmesine dayanarak yapmamış mıdır? Sonuçta müvekkil de mağdur olmuştur. Fuzuli şagilin açtığı faydalı ve zorunlu giderlerin talebi davası sebepsiz zenginleşme hükümlerine mi tabidir? Bu konularda Yargıtay kararı da bulamadım.

Biraz uzun oldu ama, yardımcı olabilecek arkadaşlara bu bilgiler gerekebilir diye düşündüm. Şimdiden çok teşekkür ederim. İyi çalışmalar herkese…
Old 28-11-2011, 11:17   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

13.Hukuk Dairesi
Esas: 2008/13331
Karar: 2009/3859
Karar Tarihi: 24.03.2009


İSTİRDAT DAVASI - TEMERRÜT NEDENİYLE TAHLİYE - DAVACININ KİRALANANA YAPMIŞ OLDUĞU VE ZARURİ MASRAF BEDELLERİNİ VEKALETSİZ İŞ GÖRME HÜKÜMLERİNE GÖRE İSTEYEBİLECEĞİ - FAYDALI VE ZARURİ İMALATLARIN YAPILDIKLARI TARİH İTİBARİYLE DEĞERLERİ BELİRLENMESİ GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda temerrüt nedeniyle tahliye olmak durumunda kalan davacının kiralanana yapmış olduğu ve zaruri masraf bedellerini BK. 414. maddesi kapsamında vekaletsiz iş görme hükümlerine göre isteme hakkı vardır. Hal böyle olunca konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla kiralanana kullanım amacına uygun olarak yapılan faydalı ve zaruri imalatların yapıldıkları tarih itibariyle değerleri belirlenip, belirlenen bu miktar hüküm altına alman 25.000.-TL.’den az ise bu miktara, yok eğer daha fazla ise davacının verilen hükmü temyiz etmediği ve böylece davalılar lehine usulü kazanılmış hak doğduğu da gözetilmek suretiyle 25.000.-TL.’ye hükmedilmesi gerekir.

(818 S. K. m. 414)

Dava: Taraflar arasındaki İstirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı, davalıların kiracısı olduğunu, 1,5 katlı olan kiralanana faydalı ve zaruri imalatlar yapmak suretiyle 3 katlı büyük bir iş yeri haline dönüştürdüğünü 15.06.2002 gününde kiralananı tahliye ettiğini, davalıların yapılan imalat bedelini ödemediğini aldığı tespit raporuna göre faydalı ve zaruri imalattan dolayı 44.979.288.000.-TL. alacaklı bulunduğunu ileri sürerek bu paranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, zamanaşımı itirazında da bulunmak suretiyle davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece bilirkişi raporunda her ne kadar 40.522.-TL. istenebileceği belirtilse de davacının kira parasını ödemeyerek tahliyesine kendi kusurunun neden olduğu, bu nedenle belirlenen imalat bedelinden taktiren 25.000.-TL. ödenmesi gerektiği gerekçe gösterilerek bu miktarın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılarca temyiz edilmiştir.

1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2) Davacının davalılara ait mecurda 01.01.2000 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesiyle kiracı olduğu, kiracılığı döneminde kiralanana bir kısım faydalı imalatlar yaptığı, daha sonrada kira borçlarını ödemede temerrüde düşmesi nedeniyle alınan mahkeme kararı sonucu 15.06.2002 gününde icraen tahliye edildiği toplanan delillerden anlaşılmaktadır.

Taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 6. maddesinde <kiracı mecurda yapacağı tadilat için mal sahiplerinin veya vekillerinin yazılı onayını almak zorundadır. Aksine hareket akde aykırılık teşkil edecektir> yazılıdır. Davalı kiralayanlar, davacının kendilerinden muvafakat almadığını, sözleşmenin bu hükmü karşısında davacının talepte bulunamayacağını savunmuşlar, davacı da yapılan bu imalatlar yönünden davalıların muvafakatlarını aldığını yasal delillerle ispat edememiştir.

Bu durumda temerrüt nedeniyle tahliye olmak durumunda kalan davacının kiralanana yapmış olduğu ve zaruri masraf bedellerini BK. 414. maddesi kapsamında vekaletsiz iş görme hükümlerine göre isteme hakkı vardır. Hal böyle olunca konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla kiralanana kullanım amacına uygun olarak yapılan faydalı ve zaruri imalatların yapıldıkları tarih itibariyle değerleri belirlenip, belirlenen bu miktar hüküm altına alınan 25.000.-TL.’den az ise bu miktara, yok eğer daha fazla ise davacının verilen hükmü temyiz etmediği ve böylece davalılar lehine usulü kazanılmış hak doğduğu da gözetilmek suretiyle 25.000.-TL.’ye hükmedilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 14,00.-TL. peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 337,50.-TL. peşin alınan harcın istek halinde davalılara iadesine, 24.03.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 28-11-2011, 11:30   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

13.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/13285
Karar: 2005/18937
Karar Tarihi: 20.12.2005


ALACAK DAVASI - KİRA SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN ALACAK - FAYDALI VE ZORUNLU MASRAFLAR - ZAMANAŞIMI SÜRESİ

ÖZET : Taraflar arasındaki uyuşmazlık kira sözleşmesine dayanmaktadır. Davacı, davalıdan kira sözleşmesi gereğince boş arsayı kiralayıp futbol sahasına dönüştürdükleri dönemdeki yapıkları faydalı ve zorunlu masrafların tahsilini istemiştir. Sözleşmeye dayanan davalarda zamanaşımı süresi 10 yıldır. Bu nedenle zamanaşımının bir yıl üzerinden hesaplanarak hükme koyulması yerinde değildir.

(818 S. K. m. 61, 125)

Dava: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı zamanaşımı nedeni ile davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı ile imzaladıkları kira sözleşmesi gereğince boş arsayı kiralayıp futbol sahasına dönüştürdüklerini, 2.9.2002 tarihinde tahliye ettiklerini, mecura yaptıkları faydalı ve zorunlu masrafların tahsili için açtıkları davada alacaklarının 86.870.598.000 TL. alacak belirlendiğini, saklı tuttukları fazlaya ilişkin hakları 85.870.598.000 TL.sının 22.11.2002 tarihinden faizi ile davalıdan alınmasını istemiştir.

Davalı zamanaşımı definde bulunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki ilişki kira sözleşmesine dayanmaktadır. Sözleşmeye dayanan davalarda zamanaşımı süresi BK.nun 125. maddesi gereğince 10 yıldır bu durumda mahkemece davada zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin 10 yıllık süreye göre belirlenmesi gerekirken BK. 61 maddesine göre öğrenme tarihinden itibaren bir yıllık süre dolduğundan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)




Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 28-11-2011, 11:48   #4
avukat ışık

 
Varsayılan

Sayın Av. Şenel Deligöz cevaplarınız için çok teşekkürler. Müvekkil fuzuli şagil olsa bile bunun bir önemi yok yani, öyle değil mi? tek sorun mahkemenin müvekkil tarafından yapılan faydalı ve zorunlu giderlerin kira sözleşmesine dayanmadığını, bu yüzden sebepsiz zenginleşme hükümlerine tabi olduğunu düşünmesi.. bu konuda bir bilginiz var mı?
Old 28-11-2011, 11:58   #5
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Taşınmazı önceki malikten resmi belge (noter kira sözleşmesi ) ile kiralamış olan müvekkilinizin taşınmazda bulunması O'nun haksız işgalci olmasını engellemektedir. İcra İflas Kanunu'nun 135. maddesi ile "gayrimenkul borçlu tarafından veya hacizden evvelki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir akte dayanmayarak başkaları tarafından işgal edilmekte ise on beş gün içinde tahliyesi için borçluya veya işgal edene bir tahliye emri tebliğ edilir. Bu müddet içinde tahliye edilmezse zorla çıkartılıp gayrimenkul alıcıya teslim olunur" hükmü getirilmiştir. Yasa maddesinin lafzından da açıkça anlaşılacağı üzere resmi belge ile belgelenmiş kira aktine dayanılması halinde kiralananda bulunma nedeni kira aktine dayanmakta ve kiracıyı haksız işgalci olmaktan çıkarmaktadır. Öyle ise taraflar arasındaki ilişki kira sözleşmesine dayanmaktadır ve zamanaşımı süresi on yıldır.
Old 28-11-2011, 11:59   #6
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

3.Hukuk Dairesi
Esas: 1999/9762
Karar: 1999/9915
Karar Tarihi: 28.09.1999


İCRA YOLU İLE İKTİSAPTA TAHLİYE - HAKSIZ İŞGAL VE ECRİMİSİL

ÖZET: Taşınmaz: icra yolu ile iktisap eden malik, bu taşınmaz: hacizden evvel resmi bir belge ile işgal etmeden kimseyi İİK.nun 135. maddesi hükmü uyarınca 15 gün içerisinde boşaltılması için tahliye emri gönderilebilir. 15 günü, sonunda taşınmaz: tahliye etmeyen fuzuli şagil sayılır ve malik lehine ecrimisile hükmedilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 135)

Dava: Dava dilekçesinde 1.277.325.000 lira ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı traftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 1.017.150.000 lira ecrimisilin davalıdan tahsiline dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Karar: Dava dilekçesinde, davalının kiracısı bulunduğu 2 ve 4 nolu dairelerin 27.9.1993 tarihinde icraen davacı tarafından satın alındığı iddia edilerek bu tarihten sonrası için ecrimisil talep edilmiş, mahkemece satın alma tarihi esas alınarak bilirkişi tarafından hesaplanan ecrimisil miktarı hüküm altına alınmıştır.

Davalının dava konusu taşınmazlarda kiracı olduğu davacının bu taşınmazları 27.9.1993 günü cebri icra yolu ile iktisap ettiği ve İcra İflas Kanunu'nun 135. maddesine göre göndermiş olduğu geçerl icra emrinin 8.7.1995 günü davalıya tebliğ edildiği hususları çekişme konusu değildir.

İcra İflas Kanunu'nun 135. maddesi ile "gayrimenkul borçlu tarafından veya hacizden evvelki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir akte dayanmayarak başkaları tarafından işgal edilmekte ise on beş gün içinde tahliyesi için borçluya veya işgal edene bir tahliye emri tebliğ edilir. Bu müddet içinde tahliye edilmezse zorla çıkartılıp gayrimenkul alıcıya teslim olunur" hükmü getirilmiştir.

O halde davalıya bu madde uyarınca gönderilen tahliye emri 8.7.1995 günü tebliğ edildiğine göre, davacının davalıyı zorla çıkartmaya hak kazandığı tarih olan (tahliye emrinin tebliğ tarihinden 15 gün sonrası) 23.7.1995 tarihinden itibaren davalının işgalinin haksız olduğunun kabulü ile bu tarihten sonrası için hesaplanan ecrimisile hükmedilmesi gerekir.

Mahkemece taşınmazın icra yoluyla davacıya satış tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmiş olması doğru değildir.

Kabul şekline göre de ilk rapora davacı tarafın itirazı olmamasına rağmen daha yüksek olan 2. rapora göre hüküm kurulmuş olması da usul ve yasaya aykırıdır.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde oluğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 6.000.000 lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.9.1999 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 28-11-2011, 12:00   #7
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2003/12-539
Karar: 2003/578
Karar Tarihi: 15.10.2003


ŞİKAYET DAVASI - TAHLİYE EMRİNİN İPTALİ İSTEMİ - ŞİKAYETÇİNİN İPOTEK TESİS TARİHİNDEN ÖNCEKİ TARİHLİ KİRA SÖZLEŞMESİNE DAYANDIĞI - TAHLİYE EMRİ ÇIKARILMASININ YERİNDE OLMADIĞINDAN ŞİKAYETİN KABULÜNÜN YERİNDE OLDUĞU

ÖZET: Şikayetçi noterce 29.12.1995 tarihinde tasdik edilmiş olan 1.1.1996 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanmaktadır. Alacaklı banka lehindeki ipotek ise bundan daha sonra 20.6.1997 tarihinde tesis edilmiştir. Şikayetçinin ipotek tarihinden önce yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş sözleşmeye dayanması karşısında, hakkında İ.İ.K. nun 135. maddesine göre tahliye emri çıkarılması yerinde bulunmadığı gerekçesine dayalı, şikayetin kabulü yerindedir.


(2004 S. K. m. 135)

Taraflar arasındaki <tahliye emrinin iptali (şikayet)> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 3. İcra Tetkik Merciince şikayetin kabulüne dair verilen 11.7.2002 gün ve 2002/669-835 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15.10.2002 gün ve 2002/19532-20963 sayılı ilamı ile, (...Tahliye isteyen banka 2. kat 204 nolu taşınmaz için tahliye emri göndermiştir. İcra Tetkik Mercii ise; 1.1.1996 başlangıç tarihli 103 no'lu bağımsız bölüme ilişkin kira sözleşmesi uyarınca şikayetin kabulüne ve tahliye emrinin iptaline karar vermiştir.

Tahliyesi istenilen bağımsız bölümün 204 nolu bağımsız bölüm olduğu gözden kaçılarak ve 103 nolu bağımsız bölüme ait kira sözleşmesine dayanılarak hüküm oluşturulması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mercice önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Şikayet, İ.İ.K. nun 135. maddesine aykırı olduğu ileri sürülen tahliye emrinin iptali istemine ilişkindir.

Şikayetçi, kiracısı olduğu işyeriyle ilgili olarak, davalı tarafından İstanbul 6. İcra Müdürlüğünün 1998/710 esas sayılı dosyasından, İİK. nun 135. maddesi çerçevesinde, fuzuli işgal iddiasıyla tahliye emri gönderildiğini; oysa, önceki malikler ile kendisi arasında kira sözleşmesi bulunduğunu, dolayısıyla fuzuli işgalin söz konusu olmadığını, bu durumda tahliye emrinin İİK. nun 135. maddesine aykırı bulunduğunu ileri sürerek, tabiiye emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, taşınmazın davalı Banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibi sonucunda alacağa mahsuben satın alındığını, ihalenin kesinleşmesinden sonra fuzuli şagil durumunda bulunan şikayetçiye İ.İ.K.nun 135. maddesi uyarınca tahliye emri gönderildiğini, bu Yasa hükmüne göre sadece ipotek tesis tarihinden önceki bir resmi belgeyle belgelenmiş sözleşmeye dayanılarak tahliye emrinin iptalinin istenebileceğini, şikayetçinin böyle bir belgesi bulunmadığını savunarak, şikayetin reddini istemiştir.

İcra Tetkik Merciince verilen; şikayetçinin noterce 29.12.1995 tarihinde tasdik edilmiş olan 1.1.1996 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayandığı, alacaklı banka lehindeki ipoteğin ise bundan daha sonra 20.6.1997 tarihinde tesis edildiği; şikayetçinin ipotek tarihinden önce yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş sözleşmeye dayanması karşısında, hakkında İ.İ.K. nun 135. maddesine göre tahliye emri çıkarılmasının yerinde bulunmadığı gerekçesine dayalı, şikayetin kabulüne, tahliye emrinin iptaline dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.

Merci, davalı Bankanın şikayetçiye iki ayrı tahliye emri göndermiş olduğu, bunlardan birinin 2. kat 204 nolu, diğerinin ise, giriş 1. kat 103 ve 105 nolu bağımsız bölümlere ilişkin bulunduğu; şikayetçi Sirketin dava dilekçesinde talebinin hangi bağımsız bölüme ilişkin olduğunu bildirmeksizin, sadece tahliye emrinden söz ederek dava açtığı ve yargılama sırasında dava dosyasına 103 nolu bağımsız bölüme ait, ipotek tarihinden önce düzenlenmiş ve noterce 29.12.1995 tarihinde tasdik edilmiş 1.1.1996 başlangıç tarihli kira sözleşmesini sunduğu, bu durumda İ.İ.K.nun 135. maddesine göre kendisine tahliye emri gönderilmesinin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, önceki kararında direnmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara Merci kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 15.10.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

(KAYNAK: Av. Talih UYAR)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 28-11-2011, 12:03   #8
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Kira sözleşmesi müvekkilinizi haksız işgalci olmaktan çıkardığı için yapılan zorunlu masraflar kira sözleşmesine dayanılarak vekaletsiz iş görme hükümlerine göre talep edilmiş sayılacığından zamanaşımı süresi 10 yıldır. Sizin dilekçenizde bu hususa dayanmanız şart değildir, olayları açıklamak taraflara, hukuki sebepleri uygulamak (vasıflandırma ) mahkemeye aittir (HUMK.76)
Old 21-06-2018, 11:10   #9
av.belemirucar

 
Varsayılan

Merhabalar, iyi çalışmalar diliyorum, benzer bir durumla karşı karşıyayım.Maliye hazinesi adına kayıtlı taşınmaz üzerinde müvekkilimiz uzun yıllar önce bir restoran işletmesi,kafe tesisi açmış ve bazı dönemlerde kira sözleşmesine istinaden bazı dönemlerde de ecrimisil bedelini ödeyerek kullanmaya devam etmiştir. son 3 yılı ecrimisil bedelini ödeyerek kullanmıştır.Kaymakamlık aldığı bir kararla bu taşınmazı Emniyet genel müdürlüğüne tahsis etmiş ve buna istinaden müvekkilimizin işletmesinin yıkımını gerçekleştirmiştir.Yıkımdan önce Sulh hukuk mahkemesinde tespit isteyerek tespit yaptırdık. Buna istinaden faydalı ve zorunlu masrafları istemeyi düşünüyorum. Ancak ecrimisil ödenerek kullanıldığı için bu konuda davanın reddedilebileceğini de düşünüyoırum. Yine yıkım gerçekleştiğinden davalının uhdesine geçen bir zenginleşme olmadığı kanaatindeyim. Bu konu hakkında yol gösterebilecek değerli görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.İyi çalışmalar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
fuzuli işgal avukat çetin altınbilek Meslektaşların Soruları 3 01-05-2009 14:58
Fuzuli işgal abay Meslektaşların Soruları 8 19-01-2009 14:37
Fuzuli işgal Av.Murat Bölükbaş Meslektaşların Soruları 1 31-03-2008 16:09
fuzuli işgal bozoli Meslektaşların Soruları 5 05-03-2007 18:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03546596 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.