Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM), THS Kadın Hakları Çalışma Grubu projesidir. Bu foruma siteye üye olmadan soru gönderilebilir ancak forum sadece kadın haklarına ilişkin konulara açık olup, diğer hukuki soru ve sorunlar alanda yayınlanmaz. [Kahdem Portalı]

Tecavüz yok sayılıp akıl hastası saymak yoluyla aile içi şiddet uygulamak ve adli tıp raporu

Konuyu Kilitleyin
Old 15-10-2017, 00:59   #1
Konuk

 
Varsayılan Tecavüz yok sayılıp akıl hastası saymak yoluyla aile içi şiddet uygulamak ve adli tıp raporu

Merhabalar, ben üniversite yıllarımda dort kişinin cinsel saldırısına ugradim ve zaman zaman psikolojik olarak kötü dönemler geçirdim.Herhangi o bir
başvuruda bulunmadim çünkü hastane rapor vermwdi.Babam kotulestigim zamanlarla ilgili doktorlara yanlış ve eksik bilgilendirme yaptı ve yanlış taniyla defalarca beni akıl hastanesine kapattı.Daha yeni, Çapa,dan adli tıp raporu çıktı kendi basvurum üzerine, travma sonrası stres sendromunun bir turuymus yaşadıklarım (disosiyatif bozukluk) ve kotulesmelerim, bana konan taniyla ortusebilirmis. Uc sorum var, birisi yanlış tanı ve ozgurlugumden mahrum bırakılarak ve fazladan, gereksiz ilaç kullandirilarak geçirdiğim zamanlarla ilgili babama tazminat davası açabilir miyim? Kendisi ben lohusayken fiziki şiddet o de uygulayıp, ben savcılığa basvurunca o hasta deyip içinden cikmistir.Bir de, eşim de bana hasta muamelesi yapıp, ileri bir tarihte babamla birlikte mahkemeye verdiğinden ve zorla yatırılmama yol açtığından,güven sarsilmasi sebebiyle boşanma davası açip hem nafaka hem çocuğumun velayetini isteyebilir miyim? İsteyebilirsem, bu geçmiş yatislar velayete engel teşkil eder mi? Bunu okumaya zaman ayırdığınız için ve olası cevaplariniz için şimdiden cok teşekkür ederim.
Old 17-10-2017, 17:40   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Katılımcı,

1-Tanı ve tedavi hekimlerin sorumluluğundadır.Aile yakınları olsa olsa bilgi verebilirler.Fakat hekim tanıyı kendi bulguları doğrultusunda koyar ve tedaviyi planlar.

Bu nedenle hekimlerin tanı ve tedavisinde kusur olduğunu düşünüyorsanız,kanıtlarınız ile beraber savcılığa ve meslek odasına şikayet edebilir ve koşulları varsa tazminat davası açabilirsiniz.

2-Boşanma davası elbette açabilirsiniz.Fakat hem boşanma
hem nafaka hem de velayet kararı mahkemece verilecektir. Yargılama aşamasında tanı ve tedavi dosyaları istenecektir.

Daha detaylı değerlendirme için bir avukattan doğrudan hukuki destek almanızı,mali durumunuz elverişli değilse baro adli yardım servisine başvurmanızı öneriyoruz.
Old 17-10-2017, 21:34   #3
Konuk

 
Varsayılan Çok teşekkür ederim

Merhaba, cevabınız ve haklarımla ilgili bilgi için çok teşekkür ederim.

Psikiyatri tanısı söz konusu olunca ailelere gereğinden fazla danışabiliyorlar, haklar çok kısıtlı, bir hekim sitesinde paylaşmış, karar genelde ailelerin iyi niyetine kalıyor diye ancak kurallar gereği link veremiyorum.

Ailem yaşadıklarımı doktorlara anlatmadığı için, ve travma konusunda günümüzde bile uzman çok az olduğundan, anlık görüntülere bakılarak bipolar tanısı kondu.

Yanıtınızdan şöyle bir sonuca vardı: hekim, "ben o an öyle gördüm" diyerek işin içinden çıkabilir gibi.. tanı krterleri insan davranışlarını belli bir aralıkta tutmak gayesi de güttüğünden, o kadar muğlak ki! bir örnek, libido artışı diyor, oysa tecavüze uğrayanlar olayı normalleştirmek için bile kontrolsüz ilişkilere girebiliyormuş.

Yıllardır psikiyatristlerle çalıştım, bunu ayırt etmeye yönelik yaklaşım geliştirecek uzman olabileceğini düşünmek çok zor.

Bir başka örnek, düşünce (konuşma) hızında artış diyor, ben ilkokuldan beri hızlı konuşurum demenin faydası olmayabiliyor. yatırmak istiyorsa yatırıyor, ve ben her zorla iğne yapıldığında tekrar tecavüze uğramış gibi hissediyorum. Buradaki ihmal ve şiddetin, açıkları olan yasalar ve hekim kaynaklı olması ihtimaliyle beraber, bu yapı içinde gerekli bilgilendirmeyi yapmayarak ailemle ilgili olduğunu da düşünüyorum.

Şöyle bir açıklama daha var: "Mahkeme kararı ile isteği dışında yada zorla psikiyatri hastanesine yatırılan bir hasta , zorla tedavi edilemez. Zorunlu olarak (hastanın isteği dışında) bir psikiyatri hastasını hastaneye yatırmak, o hastaya isteği dışında ilaç verme hakkını vermemektedir. Ciddi psikiyatrik hastalığı olan kişi sadece uygulanacak tedavinin yapılmaması durumunda kendi sağlığına ciddi zarar gelmesinin olası olduğu durumlarda onayı olmaksızın ruhsal hastalığının tedavi edilmesini amaçlayan bir müdahaleye tabi tutulabilecektir.Ancak bu durumu ne olursa olsun hastanın düşüncesi alınmadan ve alternatif tedavi seçenekleri hastaya sunulmadan , hastaya doktor sadece istediği tedaviyi yapar anlamına gelmemektedir.

Türkiye Cumhuriyeti tarafından 4.4.1997 tarihinde imzalanan ve 1.12.1999 tarihinde yürürlüğe giren “İnsan Hakları ve Biyotıp sözleşmesi” TBMM tarafından 3.12.2003 tarihinde onaylanmış, 9.12.2003 tarih ve 25311 sayılı Resmi Gazete ‘de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.Bu sözleşmenin 6- 9. maddeleri psikiyatrik hastaları ve tedavisine onam verme yeteneği bulunmayanları da kapsamaktadır.Burada önemli olan nokta onam verme yeteneği bulunmayan bir kimse üzerinde tıbbi müdahale , sadece onun doğrudan yararı için yapılabilir denmektedir.Burada doğrudan hastanın yararı için ve sadece kanuni temsilci, mahkemenin izin verdiği makam yada resmi hastane sağlık kurulu raporu ile hastaya faydası var ise, istemi dışında seçenekler arasından faydalı olan tedavi yapabilir.Ancak hasta zorunlu tedavi süresi içinde, kendi tedavisi üzerinde onam verme yetisine ulaştığında(tamamen tedavi olması beklenmeyebilir) , tedavisi ile ilgili fikri sorulmalıdır. Hasta hastalanmadan önce bana hasta olduğumda belli tedaviler yapılabilir ve belli tedaviler yapılmasın dediyse , bu istekleri tedavisinde göz önüne alınmalıdır.

Ayrıca Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 13.maddesi ile Medeni Kanun’un 23-24 maddeleri hastanın rızası olsa dahi tedavi amacı dışında onun maddi ve manevi yapısını bozacak girişimleri yasaklamıştır . Anayasamızın 12.maddesinde yer alan “herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilemez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir” hükmü ve anayasanın 13.maddesinde yer alan “temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulamayacağı” ilkesi, kişinin kendi geleceğini belirleme ve vücut bütünlüğü üzerindeki temel haklarını açıklamaktadır. Kişinin kendi geleceğini belirleme hakkı , yaşam ve sağlık haklarından belirli şartlarda daha üstündür. Kısaca, hastaya istemi dışında tedavi , sadece sağlığı ve tedavisi ile karar verme yetisinin tamamen bozulduğu durumlarda hukuk kuralları çerçevesinde yapılabilir. Bu tedavi temel olarak hasta yararı için iyi olacağı düşünülürse yapılabilir. Başkalarının yararı öncelik gözetilerek yapılamaz.

Hasta iyi olduğu zaman belli tedavilerin üzerinde uygulanmasını istemediğini belirttiyse(örneğn şok-EKT tedavisi gibi), bu tedaviler hasta olduğu zaman uygulanmamalıdır. Hasta tedavi süresi içinde tedavisiyle ilgili karar verme yetisi oluştuğunda mevcut tedavisi ve diğer seçenekler, hasta ile beraber konuşularak hastanın onamı içeriğinde yeniden düzenlenmelidir.
"
Son kez soru sorarak rahatsız ediyorum, ilk sorum: bu açıklama, yanlış tanıya dair adli tıp raporu ve geçmiş raporlarım doğrultusunda yeri gelirse tedavilere karşı durabilir miyim, durdurucu karar gibi birşey alıp yanımda taşıyabilir miyim örneğin?

Çünkü bir hastane o kadar emin ki tanıdan mesela, travmaydı ne çeşitti, kişinin yanıtıydı umurlarında değil, hatta ikisi beraber görülür diyerek işin içinden çıkabiliyor.. ya da kontrole oraya değil de başka yere gidiyorum diye polisle kapıma dayanabiliyor ve ben tekrar tekrar şiddete maruz kalıyorum. Yani şüpheye yer bırakmayacak şekilde gerçekten ağır psikiyatrik hasta da olsaydım, polis şiddeti dahil şiddet ya da travmatik etki uyandırabilecek muamele görmemem gerekirdi. Kapalı servislerde kim kime dum duma, hemşireyi kızdıracak söz söyledi diye saatlerce dört duvar odaya kapatılıp tuvalete çıkarılmak için yalvaran hastalar biliyorum. Yani saldırıya uğrayanların psikolojisi bozulabilir de, bu illle de hastalık mıdır? hayatta kalanın hayatını zehir mi etmelidir?

İkinci sorum, benim durumumda tüm bu süreçlerle ilgili de olarak eşime olan güvenimin sarsılması, hukuken evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına giriyor mu? Başka sorum olmayacaktır, bir daha vaktinizi almayacağım Adli yardımla iletişime geçeceğim, bunları ve (olmayan) haklar kısmını biraz da paylaşmak, örneklendirmek istediğim için de tekrar yazdım.. Desteğiniz için şimdiden çok teşekkür ederim,
Konuyu Kilitleyin


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
aile içi tecavüz ve fiziksel şiddet ile ilgili Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 3 14-06-2015 14:54
Ortaklığın satış yoluyla giderilmesi-Akıl hastası davalı-vasi tayin ettirme akrd61 Meslektaşların Soruları 2 10-09-2013 09:33
Aile içi Şiddet ve 'akıl sağlığı' Gemici Kadın Hakları Çalışma Grubu 1 30-09-2012 13:21
kalp hastası borçluya haciz uygulamak ve cezai sorumluluk GECE Hukuk Sohbetleri 5 04-02-2010 16:48
Akıl hastası olan bir şahısa tebliğ edilen ödeme emri şikayet yoluyla iptal olurmu? basdogan Meslektaşların Soruları 2 16-02-2009 16:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04334593 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.