Kredi kartı tefeciliği arttı

Hayatımızın her alanına giren ve bilinçsizce kullanılması yüzünden insanları borç batağına hatta intihara ve cinnete sürükleyen kredi kartı, Türkiye'de yeni bir tefecilik yönteminin gelişmesine neden oldu. Kredi kartı borçlarını taksitlendiren ve nakit çekim yapan kredi kartı tefecileri, mağdurların yeni umudu haline geldi.

Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Şube Başkanı Ramazan Yıldız, yaptığı açıklamada, kredi kartının çağın gerekli ihtiyaçlarından biri olduğunu ancak bilinçsiz kullanılmasının sonuçlarının da ağır olduğunu söyledi.

Kredi kartı faturalarını ödeyemeyerek borç batağına sürüklenen kişilerin çareyi kredi kartıyla mal alıp daha sonra bu malları piyasada düşük fiyata satıp paraya çevirerek borçlarını ödeme yoluna gittiğini belirten Yıldız, birçok tüketicinin de çareyi, borcunu ödemek için mal almadan kredi kartına taksitle işlem yaptırıp paraya çevirmekte bulduğunu bu konuda kredi kartı tefeciliği yapanların da ortaya çıktığını kaydetti.
Bir süre öncesine kadar kredi kartı borçlarının tüketici kredisi çekilerek ödenmeye çalışıldığını hatırlatan Yıldız, ancak bankaların borçlu tüketicilere kredi vermemeye başlamasının ardından borç batağındaki pek çok tüketicinin yeni çareler aramaya başladığını ifade etti.

Son olarak piyasada kredi kartı tefecileri ortaya çıktığına dikkat çeken Yıldız, "Kredi kartı ile tüketici kredileri arasında ağır borç yükü altında kalan birçok vatandaş, borcunu ödemek için mal almadan kredi kartına taksitle işlem yaptırıp nakit para buluyor. Kredi kartı tefecileri, kendisine başvuran borçlunun kredi kartına mal satmadan taksit yapıyor" dedi.

Kredi kartı tefecilerinin kartvizit bastırıp üzerine "Tüm kredi kartı borçlarınız taksitlendirilir ve nakit çekim yapılır" yazarak müşteri aradığını kaydeden Yıldız, sistemin nasıl işlediğini şöyle anlattı:

"Vadesi gelen borçlarını ödeyemeyen tüketici bu işi yapan kişilere gidiyor ve kredi kartından örneğin bin YTL çektiriyor. Kredi kartı tefecisi parayı alınca kart sahibi mağdur tüketiciye nakit olarak 700-800 YTL arasında bir ödeme yapıyor. Borçlu da bu nakit parayla borçlarını ödüyor. Aldığımız bilgilere göre, tefeciler, kart borçlularının borcunu kapatıyorlar ve aynı karttan bu kez faiziyle verdikleri parayı tahsil ediyor. Faiz belirlenirken de yapılan vade dikkate alınıyor. Çek-senet yerine POS
makinesiyle çalışan tefeciler, yüzde 2-6 arasında faiz uyguluyorlar. Örneğin, 30 bin YTL'lik kredi kartı borcunu 12 ayda kapatmak isteyen bir kişi, tefeciye 39 bin YTL para ödüyor. Vade uzadıkça, ödenen miktar da artıyor."

Bazı tüketicilerin de kredi kartıyla taksitle aldığı altını ya da beyaz eşyayı paraya çevirip borçlarını ödemeye çalıştığını vurgulayan Yıldız, yetkilileri yeni mağduriyetlerine yol açabilecek bu tür yöntemlere karşı tedbir almalarını istedi
http://www.hukukturk.com/fractal/hukukTurk/pages/detail.jsp?pTabId=&pViewId=509&pObjectId=416&pInst anceId=662293

KAYNAK ALINTI: http://arsiv.sabah.com.tr/2006/08/12/eko98.html

DAHA ÖNCEDEN ÇIKMIŞ BU KONUYLA BENZER BİR HABER:

Bankaların, tüketici kredilerinde temkinli davranması nedeniyle yasadışı yollarla faizle borç para veren ve ''tefeci'' olarak tanımlanan kişilerin, borcunu kapattıkları ''müşteri''nin aynı kartından faiziyle taksitlendirerek tahsilata yöneldikleri iddia edildi.

Tüketici Hakları Merkezi Derneği (TÜ-MER) Genel Başkan Yardımcısı ve Hukuk Komisyonu Başkanı Faruk Hançer, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, son dönemlerde tefecilerin ''çek-senet imzalatmak'' yerine, borç para verdikleri kişilere, kurdukları şirket adına bankalardan aldıkları POS makinesiyle ''mal satışı karşılığında taksitli ödeme imkanı sunulmuş gibi'' işlem yaptırdıkları yönünde yoğun ihbarlar aldıklarını belirtti.
Hançer, yıllardan beri gündeme getirmelerine ve ''tuzak'' olarak nitelendirmelerine rağmen bankaların ''asgari ödeme'' uygulamasını
kaldırmadıklarını, bu durumun tüketiciyi daha fazla harcama yapmaya yönlendirdiğini, sonuçta biriken borçların içinden çıkılmaz hal
aldığını bildirdi.

Milyonlarca kredi kartı mağduru bulunduğu, bunun sonucunda istenmeyen olayların hatta intiharların yaşandığı günümüzde, bankaların ''batık kredi'' sorunuyla karşılaşmamak için tüketici kredilerine temkinli yaklaşmasının, ''tefeci'' diye adlandırılan kişilerin ''ekmeğine yağ sürdüğünü'' savunan Hançer, şunları söyledi:

''Aldığımız bilgilere göre, tefeciler, kart borçlularının borcunu kapatıyorlar ve aynı karttan bu kez faiziyle verdikleri parayı tahsil
ediyor. Faiz belirlenirken de yapılan vade dikkate alınıyor. İntihar olayları nedeniyle çek-senet yerine POS makinesiyle çalışan tefeciler,
yüzde 2-6 arasında faiz uyguluyorlar. Örneğin, 30 bin YTL'lik kredi kartı borcunu 12 ayda kapatmak isteyen bir kişi, tefeciye 39 bin YTL
para ödüyor. Vade uzadıkça, ödenen miktar da artıyor.''

Hançer, aynı miktardaki kredi, bankadan çekilmek istendiğinde ise aylık ortalama 2,39 faiz oranı dikkate alındığında, 12 ayda toplam 35
bin 882 YTL ödediğini belirterek, ''Bu paraya yasal kesintiler de ilave edildiğinde tefeci 30 bin YTL kredi için bankadan yaklaşık 3 bin
YTL daha fazla tahsil etmiş oluyor'' dedi.

Hançer, kredi kartı mağdurları için çıkarılan yasadan bu sıkıntıyı yaşayanların sadece yüzde 15'inin faydalandığını ve uygulamanın
amacına ulaşamadığını belirterek, ''Bu yüzden kart mağdurları tefecilerin eline düşüyor. Biz başından beri asgari ödemenin tuzak olduğunu söylüyor ve kaldırılmasını istiyorduk. Gelinen aşama ne yazık ki haklı olduğumuzu gösteriyor'' dedi.

''ÖNLEM ALINMALI''

Hançer, ''denize düşen yılana sarılır'' misali, tefecilerin eline düşen kart mağdurlarının durumu dikkate alınması gerektiğini ve bankaların gerekli hassasiyeti göstermesini beklediklerini belirterek,şunları söyledi:

''Asgari ödeme tutarı tamamen kaldırılmalı. Bu sayede tüketici bir ay sonunda ödeme günü geldiğinde kazancına göre harcama yapmayı
yönlendirilmeli. Çünkü, asgari tutar, borcu faiziyle ötelemekten ileriye gitmiyor. Tefecilerin uygulamasıyla ilgili olarak da POS cihazını veren bankalar, iyi araştırma yapmalı, maliye ve emniyet ve cumhuriyet savcılıkları bu durumu ihbar kabul ederek gereken tedbirleri almalıdır.

(AA)

Bütçe ;

Denklik;

Gelir ve gider;

Ülkelerin bütçesi olduğu gibi ailelerinde bütçesi vardır.Bu bütçeyi dikkate almayan ,sonrasında çok acı olarak bunun sonuçlarına katlanır.

Komşum arabasını değiştirdi.Koş sen de değiştir.Komşum oturma takımları aldı.Koş sen de al.Komşum 5 yıldızlı otelde konakladı.Git sen de konakla.

Varsa ,kazanıyorsan harcarsın.

Varsa; kazanıyorsan tasarruf edersin;

Varsa;kazanmıyorsan ölçülü harcarsın;

Yükümlülüklerin ve sorumlulukların altında inlemek istemiyorsan, ona göre altına girersin.Taşıyamayacağın yükün altına girersen, bel fıtığı olursun.

Bu hastalık tüm vücudun sağlıklı işlemesine de engel olur.Artık ağır kaldıramazsın.Çalışma gücün azalır.

Borçta böyledir.Borçla ,harçla yapılan işten hayır gelmez.Ne kadar borçlanırsan o kadar batarsın.Sadece kendin batsan tamam da aileni de batırıyorsun.

Diyorsun ki oysaki ben ailem için bu harcamaları yaptım.Yaptın ama geçici ferahlık sağladın.Oysaki atalarımız ne güzel söylemiş ''taşıma suyla değirmen dönmez'

Bir zaman gelir emir almaya başlarsın, ailen ve çocukların işler kötüye gittiğinde artık seni dinlemez olur.Herkes yeni arayışlara girer,kontrolü kaybedersin.O iyi günlerde , vara yoğa yaptığın harcamalara alıştırılan çocuklar ,kısıtlı kaldıklarında bu alışganlığın hesabını senden sorarlar.

Oysaki sendin borcu yüklenen, ödemek için borç döndüren;

Boşuna döndürdün bu çarkı; yerinde durdun,saydın sürekli; ailen dağıldı, dağıttın.Sorumluluğu taşıyamadın.

Çocukları başına buyruk kıldın, onları sadece alışverişle sevdin,besledin;

Oysaki hayatın gerçeklerini ,onlara anlatmadın.Yaşamadılar ,yaşatmadın.

Tek kelimeyle tarumar ettin.Kötü günlerin de var olduğunu,hergünün hep çıkışta olmayacağını bilmedin, bilipte öğretmedin.

Boşanmalar,intiharlar ve aile faciaları;

Kapkaç, fuhuş ve diğerleri;

Sebeb aynı,sonuç aynı,kişi aynı,ülke aynı,

Tarih tekerrür ediyor,failler ise hiç değişmiyor........

haberi okuyunca gözümün önüne bataklığa düşmüş bir insanın çırpınışları geldi..kişi çırpındıkça daha da dibe batar..burada da benzer durum var..
geçenlerde baro odasında " kredi kartı kullanmak bir kültürdür" diyen meslektaşımı daha iyi anlıyorum şimdi.. ayaklarını bütçelerine göre uzatmamanın bir sonucu bence.. kişi o an cebinden fiili olarak para çıkmayınca alışveriş çılgınlığının ve lüks tüketimin etkisine kapılıyor..