Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Boşanma-şartlı barışma teklifi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-09-2011, 17:09   #1
av.kadirpolat

 
Varsayılan Boşanma-şartlı barışma teklifi

Taraflar arasında meydana gelen ayrılık neticesinde, eşin barışma talebini maddi değer üzerinden şarta bağlayarak ileri sürmesi boşanma sebebi sayılabilir mi? (örneğin, ancak adıma bir daire alırsan barışırım, demek gibi)

Sayın meslektaşlarım ,bu konuda sizden özellikle emsal yargıtay kararı sunmanızı istiyorum.

Şimdiden teşekkürler.
Old 16-09-2011, 09:53   #2
stajyerav

 
Varsayılan

Boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunumuzda tahdidi olarak sayılmıştır. Zina, hayata kast pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı durumlarındna biri söz konusu değildir. Geriye tek bir şık kalmıştır. Evlilik birliğinin sarsılması. Kanaatimce maddi bir şarta bağlayarak evlilik birliğinin temelden sarsıldığını göstermektedir. Bu durumda TMK 166. maddeye dayanarak boşanma istenebilir.
Old 16-09-2011, 11:05   #3
av.sahin67

 
Varsayılan

Evlilik birliginin devami taraflarin tamamen özgür iradeleri muvacehesinde mümkündür.Mevcut bu vakada taraflardan birinin böyle bir sart ileri sürmesi evlilik müessesinin ruhuna aykiri olacaktir.Mevcut bu durumda kanaatimce MK 168 e dayanarak evlilik birliginin temelinden sarsilmasi nedenine dayanilabilir.Emsal karar göndermek isterdim ama su an disarda oldugumdan mumkun degil.Sayglarimla
Old 16-09-2011, 13:10   #4
üye31284

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Taraflar arasında meydana gelen ayrılık neticesinde, eşin barışma talebini maddi değer üzerinden şarta bağlayarak ileri sürmesi boşanma sebebi sayılabilir mi? (örneğin, ancak adıma bir daire alırsan barışırım, demek gibi)

Sayın meslektaşlarım ,bu konuda sizden özellikle emsal yargıtay kararı sunmanızı istiyorum.

Şimdiden teşekkürler.

Hiç detay vermemişsiniz.

Kazançlarını başka bir kadına harcayan veya kumar oynayan vs bir kocadan, sırf bu aile yapısına zarar verici hareketlerinin neticesinden kurtulmak için ev istenmesi diğer koşulların hep kadının lehine olduğunu düşünürsek şiddetli geçimsizliğe dayandırılacak bir boşanma davasında kadına kusur atfedilecek bir durum olarak değerlendirilemez bence. Başka...Mesela: Kadın zaten çok zengin bir kadınsa bir sürü evleri varsa bir tane de sanki çiçek istiyor gibi ev isteyebilir. Olamaz mı olabilir. Sonuçta herkesin talepleri kendine göre normal olabilir. Bu gibi örnekler çoğaltılabilir.

Ancak evlilik bir gelir kapısı değil. Sırf şımarıkça böyle bir istem, kullanmaya ve sevginin bittiğini göstermeye kanıt da olabilir. ANCAK başka delillerle birlikte boşanma nedeni olabilir bence.
Old 16-09-2011, 13:31   #5
üye31284

 
Varsayılan

Bu lüks düşkünlüğü olarak değerlendirilebilir mi somut olaya göre bakmak lazım... Değerlendirilemezse bile bazı yönlerden kıyas yaparsak aşağıdaki habere dair araştırmayı derinleştirmeniz iyi olabilir.

http://www.porttakal.com/haberler/gu...ti-346580.html

Bu arada çocuğun gözlere dikkat.
Old 20-09-2011, 11:47   #6
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Öncelikli olarak ilginize teşekkür ederim.

Detaylandırmak istemememin sebepleri var ancak olayı daha anlaşılır kılmam gerekir ise;

Bir boşanma davasında, müvekkilim dava açmış ve dava devamında benim davaya vekil olarak dahil olmamı istedi. Davaya vekil olarak dahil olduktan sonra dinlettiğimiz şahitler, ayrılığa sebep olaylardan sonra, davacının davalıya aracı (minnetci) göndererek barışmak istediğini ancak davalının kendisine ev alması şartı ile barışacağını söylediğini, söylediler.

Şimdi burada iki farklı durum oluştur;

1.durum : Aracı gönderilmiş ise, yaşanan olaylardan dolayı dava açılması söz konusu olamaz. Zira barışma girişimi affetmek anlamına geliyor.

2.durum : Yukarıdaki durum karşısında ben de davanın dayanağı olarak yaşanan olayları değil, kadının eve dönmek için kendisine ev alınması şartını koşmasını, boşanma sebebi olarak sunmak istiyorum. Zira başka çıkış yolu yok.

Durum bundan ibaret.

Şimdi, şartlı barışma talebinin boşanma sebebi olduğu hususunu destekleyici yargıtay kararları bekliyorum.
Old 20-09-2011, 12:56   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Öncelikli olarak ilginize teşekkür ederim.

Detaylandırmak istemememin sebepleri var ancak olayı daha anlaşılır kılmam gerekir ise;

Bir boşanma davasında, müvekkilim dava açmış ve dava devamında benim davaya vekil olarak dahil olmamı istedi. Davaya vekil olarak dahil olduktan sonra dinlettiğimiz şahitler, ayrılığa sebep olaylardan sonra, davacının davalıya aracı (minnetci) göndererek barışmak istediğini ancak davalının kendisine ev alması şartı ile barışacağını söylediğini, söylediler.

Şimdi burada iki farklı durum oluştur;

1.durum : Aracı gönderilmiş ise, yaşanan olaylardan dolayı dava açılması söz konusu olamaz. Zira barışma girişimi affetmek anlamına geliyor.

2.durum : Yukarıdaki durum karşısında ben de davanın dayanağı olarak yaşanan olayları değil, kadının eve dönmek için kendisine ev alınması şartını koşmasını, boşanma sebebi olarak sunmak istiyorum. Zira başka çıkış yolu yok.

Durum bundan ibaret.

Şimdi, şartlı barışma talebinin boşanma sebebi olduğu hususunu destekleyici yargıtay kararları bekliyorum.

Barışma talebi ister şartlı ister şartsız olsun, boşanma nedeni değildir; affetme anlamına da gelmez.
Önemli olan ayrılığa yol açan olaylarda kimin kusurlu olduğudur. Davada davacı, boşanma nedeni olarak ileri sürdüğü olayları ve bunlarda diğer eşin kusurlu olduğunu kanıtlamalıdır.
Ayrı yaşamaya neden olaylarda eşini kusurlu gören tarafın, örneğin "eşinin bundan sonra kumar oynamamasını" şart koşması nasıl doğalsa; olayların temeli ekonomik ise, bu yönden kendini güvencesiz gören eşin bu tür şartlar öne sürmesi de doğaldır. Salt barışma için bu tür bir şart öne sürülmesi, şart koşan kişiye kusur olarak atfedilemez.
Ama örneğin, eşlerin ayrı yaşamaya başlamaları eşlerden birinin "kendisine bir ev alınması" talebini ısrarla dile getirmesinden kaynaklanıyorsa, bu husus o eşin kusuru sayılacaktır.
Old 20-09-2011, 13:13   #8
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Öncelikli olarak ilginize teşekkür ederim.

Detaylandırmak istemememin sebepleri var ancak olayı daha anlaşılır kılmam gerekir ise;

Bir boşanma davasında, müvekkilim dava açmış ve dava devamında benim davaya vekil olarak dahil olmamı istedi. Davaya vekil olarak dahil olduktan sonra dinlettiğimiz şahitler, ayrılığa sebep olaylardan sonra, davacının davalıya aracı (minnetci) göndererek barışmak istediğini ancak davalının kendisine ev alması şartı ile barışacağını söylediğini, söylediler.

Şimdi burada iki farklı durum oluştur;

1.durum : Aracı gönderilmiş ise, yaşanan olaylardan dolayı dava açılması söz konusu olamaz. Zira barışma girişimi affetmek anlamına geliyor.

2.durum : Yukarıdaki durum karşısında ben de davanın dayanağı olarak yaşanan olayları değil, kadının eve dönmek için kendisine ev alınması şartını koşmasını, boşanma sebebi olarak sunmak istiyorum. Zira başka çıkış yolu yok.

Durum bundan ibaret.

Şimdi, şartlı barışma talebinin boşanma sebebi olduğu hususunu destekleyici yargıtay kararları bekliyorum.

Sayın Meslektaşım,

Boşanma davasının açılmasından sonra, boşanma sebebi olarak ileri sürülen vakıalara ilişkin olarak bir barışmak isteği olduğunun hukuken ve usule riayeten ortaya konulması halinde bu af manasına gelir. Af ile dava hakkı düşer. Affın, tarafların davranışlarından dahi zımnen hakimce çıkarılması olanaklı iken, açık bir barışma teklifinin bu yönlü değerlendirilebileceği aşikardır.

Kadının, barışmak için kendisine ev alınması koşulu, evlilik birliğini boşanma davasına kadar getiren olaylara esasından bağlı değilse, kanımca kusurluluk olarak telakki edilebilir. Somut olay özellikleri çok önemlidir yalnız... Sözgelimi, ikisi de eşit oranda evlilik birliğine gelir sağlayan iki eş varsa ve bu zamana kadar sahip olunan ilk ev, ilk araba ve sair malvarlığı hep erkeğin üzerine yapılmışsa, kadının bu yönlü bir talebi olay özelliklerine uygun görülebilir.

Evlilik birliğini değerlendirirken, bir konudaki ısrarın, anlaşmazlığın, karşılıklı sevgi-saygı, hoşgörü, empati ile nimet ve külfetlerin müşterekliği ilkesi ile ne derece bağdaştığına bakılmalıdır.

Yine, evlilik birliği ve aile manevi bir müessese olmakla, maddi gibi görünen olguların ve ihtilafların manevi temelleri bahsettiğim ölçülere uygunluk bağlamında hakimce cerh ve tetkik edilerek bir sonuca varılmalıdır.

Saygılarımla.
Old 20-09-2011, 13:17   #9
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Barışma talebi ister şartlı ister şartsız olsun, boşanma nedeni değildir; affetme anlamına da gelmez.
Önemli olan ayrılığa yol açan olaylarda kimin kusurlu olduğudur. Davada davacı, boşanma nedeni olarak ileri sürdüğü olayları ve bunlarda diğer eşin kusurlu olduğunu kanıtlamalıdır.
Ayrı yaşamaya neden olaylarda eşini kusurlu gören tarafın, örneğin "eşinin bundan sonra kumar oynamamasını" şart koşması nasıl doğalsa; olayların temeli ekonomik ise, bu yönden kendini güvencesiz gören eşin bu tür şartlar öne sürmesi de doğaldır. Salt barışma için bu tür bir şart öne sürülmesi, şart koşan kişiye kusur olarak atfedilemez.
Ama örneğin, eşlerin ayrı yaşamaya başlamaları eşlerden birinin "kendisine bir ev alınması" talebini ısrarla dile getirmesinden kaynaklanıyorsa, bu husus o eşin kusuru sayılacaktır.

Cengiz bey,

1. Barışma talebi, aracı gönderme vs. gibi durumlarda yargıtayın affetme anlamına geldiği gerekçesi ile verdiği bir çok karar var. Bu anlamda artık bu eylemden dolayı, davanın zor durumda olduğunu biliyorum. Ama vicdanen de rahatım ki, bu tür bir aracılık-barışma talebi olayının olduğu konusunda müvekkilin bana verdiği bir bilgi olmamıştı. Bu anlamda artık, aracılık eyleminin gerçekleştiği dönemden önceki yaşanan olaylara dayanırsam işimiz imkansız bir yola girer.

2. Ayrılığa yol açan olaylarda, davalının, davacıdan gizli olarak yetişkin çocuklarına para vermesi var. Bu durum güven sarsıcı bir durum olduğundan boşanmaya sebeptir. Ancak 1.maddedeki durumun varlığı, bu sebebi ortadan kaldırmıştır.

3. Davalının şartı, davacının kötü oaln bir özelliğine son vermek değil, kendisini güvence altına alıp mal edinmeye çalışmaktır. Bu durumun varlığını hem davacı tanıkları hem de davalı tanıkları, "davalı kadının barışma için kendisine ev alması" talebinin olduğunu bizzat söylemişlerdir.

4. Sizin son cümlenizde belirttiğiniz husus, benim de dayanak hususum olacak. Yani eve dönmek için "ev alınmasını şart koşmak" hususu, tarafların aralarında maddi beklentinin daha ön planda olduğunu anlamına geleceği gerekçesi ile birliğin sarsıldığını gösterecektir.

İşte işin düğüm noktası olan 4. durumdaki hususa yönelik Yargıtay kararı bulmam gerek. Zira mahkeme hakimi, aracı gönderme ve barışma girişimini boşanmanın reddi için gerekçe olarak gösterecektir. Bunu söylememdeki gaye ise, daha 1 ay önce Yargıtaydan gelen bir dosyamda yine aynı hakimin kararını sırf bu sebeple bozdurmuştum.
Old 20-09-2011, 13:20   #10
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Sayın Güntay,

Maddiyatın, maneviyatın önüne geçmesi hususuna yönelik durumun boşanma sebebi olduğuna dair görüşünüzü ben de kabul ediyorum.

Ancak benim şuanki sizlerden olan beklentim, buna dair yargıtay içtihatı sunmanız.

Yani hepimiz aynı şeyi söylüyoruz ama destekleyici bir karar olursa, en azından yargıtay safhasında elim güçlenir.
Old 20-09-2011, 13:23   #11
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Sayın Güntay,

Maddiyatın, maneviyatın önüne geçmesi hususuna yönelik durumun boşanma sebebi olduğuna dair görüşünüzü ben de kabul ediyorum.

Ancak benim şuanki sizlerden olan beklentim, buna dair yargıtay içtihatı sunmanız.

Yani hepimiz aynı şeyi söylüyoruz ama destekleyici bir karar olursa, en azından yargıtay safhasında elim güçlenir.

Tamam Sn.av.kadirpolat,
Siz karar aramaya koyulunuz hele bir biz de fırsat bulursak yardımcı olmaya çalışalım.
Old 20-09-2011, 13:28   #12
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
fırsat bulursak yardımcı olmaya çalışalım.

Tamam, bulduğumda sorunuzun cevabı için sitede yayınlarım. Ama zaten bulamadığım için sizlerden yardım istemiştim.
Old 20-09-2011, 13:49   #13
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Cengiz bey,

1. Barışma talebi, aracı gönderme vs. gibi durumlarda yargıtayın affetme anlamına geldiği gerekçesi ile verdiği bir çok karar var. Bu anlamda artık bu eylemden dolayı, davanın zor durumda olduğunu biliyorum. Ama vicdanen de rahatım ki, bu tür bir aracılık-barışma talebi olayının olduğu konusunda müvekkilin bana verdiği bir bilgi olmamıştı. Bu anlamda artık, aracılık eyleminin gerçekleştiği dönemden önceki yaşanan olaylara dayanırsam işimiz imkansız bir yola girer.

2. Ayrılığa yol açan olaylarda, davalının, davacıdan gizli olarak yetişkin çocuklarına para vermesi var. Bu durum güven sarsıcı bir durum olduğundan boşanmaya sebeptir. Ancak 1.maddedeki durumun varlığı, bu sebebi ortadan kaldırmıştır.

3. Davalının şartı, davacının kötü oaln bir özelliğine son vermek değil, kendisini güvence altına alıp mal edinmeye çalışmaktır. Bu durumun varlığını hem davacı tanıkları hem de davalı tanıkları, "davalı kadının barışma için kendisine ev alması" talebinin olduğunu bizzat söylemişlerdir.

4. Sizin son cümlenizde belirttiğiniz husus, benim de dayanak hususum olacak. Yani eve dönmek için "ev alınmasını şart koşmak" hususu, tarafların aralarında maddi beklentinin daha ön planda olduğunu anlamına geleceği gerekçesi ile birliğin sarsıldığını gösterecektir.

İşte işin düğüm noktası olan 4. durumdaki hususa yönelik Yargıtay kararı bulmam gerek. Zira mahkeme hakimi, aracı gönderme ve barışma girişimini boşanmanın reddi için gerekçe olarak gösterecektir. Bunu söylememdeki gaye ise, daha 1 ay önce Yargıtaydan gelen bir dosyamda yine aynı hakimin kararını sırf bu sebeple bozdurmuştum.

Dediğiniz gibi kararlar varsa da, barışma girişimine rağmen boşanma hükmünün onandığı kararlar da bulunmaktadır. Bu kararlardan birini aşağıya kopyalıyorum. Barışma girişimini doğrudan doğruya "eşini affetmek" olarak nitelemek yanılgıya yol açar; her davada bu durum davanın özelliklerine göre değerlendirilmelidir.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi

E:2004/333
K:2004/3658
T:23.03.2004

Taraf1ar arasındakı dayanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle durusma için tayin olunan bugün duruşmalı temyiz eden A.Caner Y. ile vekili Av. Engin Yıldırım ve temyiz eden karşı taraf vekili Av. Sait Bilen geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan hadiselerde eşlerin eşit kusurlu olduklarının anlaşılmasına gore; davalının ( kadının ) tüm, davacının ( kocanın ) aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Boşanmaya sebep olan hadiselerde eşler eşit kusurludurlar. Bu ağırlıkta kusurlu olan eş yararına manevi tazminat takdir edilemez ( MK.m.174/2 ) manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3-Tarafların aynı yerde oturdukları anlaşılmaktadır. Velayeti anneye verilen müşterek cocuk ile davacı baba arasında her ayın belli günlerinde de şahsi ilişki kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru degildir.
4- 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kurulus ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 ) kaynaklanan bütun davaların Aile Mahkemesınde bakılacağını, geçici l. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeple manevi tazminat ve kişisel ilişki yönünden BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan yonlerinin ise ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 375.000.000 Tl. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz pesin harcının yatıran davacıya geri verilmesine, 23.03.2004 günunde oyçokluguyla karar verildı.
MUHALEFET ŞERHİ :
Davacı tanık beyanlarında gecen olaylardan sonra davacı barışma teşebbüsünde bulunmuştur. Terk nedenine dayalı bir dava bulunmamaktadır.
Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi kanaatiyle değerli çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Başkan
Ali İhsan Özuğur
Old 20-09-2011, 13:55   #14
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Dediğiniz gibi kararlar varsa da, barışma girişimine rağmen boşanma hükmünün onandığı kararlar da bulunmaktadır. Bu kararlardan birini aşağıya kopyalıyorum. Barışma girişimini doğrudan doğruya "eşini affetmek" olarak nitelemek yanılgıya yol açar; her davada bu durum davanın özelliklerine göre değerlendirilmelidir.

Cengiz bey,
henüz 2011 yılına ait ve bizzat benim lehime bir bozma ilamında, aracılar gönderilerek barışma girişimi olmuş ise, davacı, eski olaylara değinemez, deyip boşanmanın reddi yerine kabulüne karar vermek bozmayı gerektirir yönünde bir karar aldım. Eski kararlarda dengesizlik var, doğrudur. Ama son yıllarda 2.HD, barışma için aracı göndermeyi, af olarak kabul ediyor.
Old 21-09-2011, 09:48   #15
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/20815
K. 2008/1713
T. 18.2.2008

• BOŞANMA ( İsteyebilmek İçin Tamamen Kusursuz ya da Az Kusurlu Olmaya Gerek Olmayıp Daha Fazla Kusurlu Bulunan Tarafın Dahi Dava Hakkı Bulunmakla Beraber Boşanmaya Karar Verilebilmesi İçin Davalının Az da Olsa Kusurunun Varlığı Gerektiği )

• KUSUR ( Boşanmayı İsteyebilmek İçin Tamamen Kusursuz ya da Az Kusurlu Olmaya Gerek Olmayıp Daha Fazla Kusurlu Bulunan Tarafın Dahi Dava Hakkı Bulunmakla Beraber Boşanmaya Karar Verilebilmesi İçin Davalının Az da Olsa Kusurunun Varlığı Gerektiği )

• AZ KUSURLU EŞ ( Boşanmaya Karşı Çıkarsa Bu Halin Tespiti Dahi Tek Başına Boşanma Kararı Verilebilmesi İçin Yeterli Olamayacağı )

• HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI ( Boşanma - Az Kusurlu Eşin Karşı Çıkması Hakkın Kötüye Kullanılması Niteliğinde Olmalı Eş ve Çocuklar İçin Korunmaya Değer Bir Yararın Kalmadığının Anlaşılması Gerektiği )

• EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI ( Eşlerden Beklenmeyecek Derecede Temelinden Sarsılması Tamamen Davacının Tutum ve Davranışlarından Kaynaklandığından Boşanma İsteminin Reddi Gereği )

4721/m.166/2

ÖZET : Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.

Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.

Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı kocanın eşine şiddet uyguladığı , müşterek konutu terk ederek birlik görevlerini yerine getirmediği, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır.

Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.

Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.

Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. ( TMK.md.166/2 )

Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARAR SİZE UYGUN GÖRÜLMEYEBİLİR AMA İÇERİĞİNDEKİ M.K m.166/2 BOŞANMAYA KARŞI ÇIKILMASI KISMI TERSİ DÜŞÜNÜLÜRSE OLAYINIZDA EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILDIĞI SONUCU BOŞANMA KARARI VERİLECEKTİR.ANCAK BARIŞAM TEKLİFİNİ AFFETME OLARAK GÖRÜYORUM BEN DE SAYIN GÜNTAY'A KATILIYORUM.SİZİN DAVACININ BOŞANMA SEBEBİ DE ÇOK ÖNEMLİ TABİ KOLAY GELSİN,SAYGILAR...
Old 21-09-2011, 13:40   #16
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Nazife hanım,

Baştan beri benim de söylemiş olduğum şey, "barışma girişimi affetmektir". Hatta bunu sorumu söylerken de polemik olmasından uzak tutmak için ayrıca belirtmiştim.

Ancak, benim için bundan sonraki süreç son bir hamle ile davayı lehime çevirmek. Bunun için de "barışmayı parasal bir ölçü karşılığı olarak şart koşan birisi yani davalı, barışma teklifini maddi şarta tabi tutması ile aile birliğinin temelden sarsıldığını göstermektedir" fikrimi destekleyecek bir yargıtay kararı.
Old 22-09-2011, 12:19   #17
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

İşte kırmzı ile belirttiğiniz noktada yukarıdaki kararın(Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. ( TMK.md.166/2 )sizin olaya uyarlanmasıyla"barışma teklifine şartlı mal isteminde bulunan eşin davranışıHAKKIN KÖTÜYE kullanılması,dolayısıyla korunmaya değer bir yararın kalmadığı sonucu çıkacaktır,diye düşünüyorum.Kolay,gelsin!
Old 22-09-2011, 12:29   #18
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nazife Eytemiş BAŞAR
İşte kırmzı ile belirttiğiniz noktada yukarıdaki kararın(Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. ( TMK.md.166/2 )sizin olaya uyarlanmasıyla"barışma teklifine şartlı mal isteminde bulunan eşin davranışıHAKKIN KÖTÜYE kullanılması,dolayısıyla korunmaya değer bir yararın kalmadığı sonucu çıkacaktır,diye düşünüyorum.Kolay,gelsin!

Kararla olay arasında kurulabilir bir hukuki ilgi diye düşünüyorum...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
barışma ve davanın devamı Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 11-05-2010 19:25
Boşanma, af ve barışma sonrası durumlar,mahkemece mi olmalıdır? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 14 26-03-2009 20:39
barışma ve davamın açık kalması Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 28-11-2007 23:49
aile içi şiddet ve sonrasında barışma Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 15-09-2007 13:44
Boşanma Davasında eşlerden biri barışma teklif ederse elvankakici Meslektaşların Soruları 1 11-04-2007 16:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08508301 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.