Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İcra Dosyasında Borçlu Olan Eşe Kefillikte Yine Eşin Muvafakati Gerekli midir?

Yanıt
Old 26-12-2012, 11:36   #1
Av. Eren Karakaya

 
Varsayılan İcra Dosyasında Borçlu Olan Eşe Kefillikte Yine Eşin Muvafakati Gerekli midir?

İyi çalışmalar.
Bir icra dosyamızda borçluya kendi eşi kefil olmak istemektedir. Bu durumda borçlu olan eşin, kendi eşinin kefil olmasına muvafakat etmesi gerekli midir? Muvafakatname vermediği takdirde kefalet ilişkisi geçerli olur mu?
Teşekkür ederim.
Old 26-12-2012, 13:37   #2
echokosmos

 
Karar 1.OCAK.2002 den itibaren geçerli olan yeni medeni kanun:

sayın meslektaşım;sorunuza yanıt: benim kanaatime göre:yeni medeni kanun hükümlerine göre ,1.ocak.2002 den sonra alınan ,tasarruf edilen,aile malları,kefaleti,tarafların rıza ve izni olmadan satılamaz,aile terekesine katılacak mallar da tarafların(karı-kocanın)iznine tabidir.ANCAK,evlilik sözleşmesine bakılır esastır.''evlenme memurunun yazdığı bakınız evlilik cüzdanı son sayfası not'una''ayrıca,miras yolu ile intikal etmiş veya edecek mallarda, aralarında taraflar,anlaşma yoksa özgür iradeleri ile bağımsız haraket ederler..saygılar(echokosmos)
Old 17-04-2013, 17:55   #3
AV.MELTEM2435

 
Varsayılan

merhaba,

sorunuza yanıt gelmemiş geldi bana ... Aynı sıkıntı bende de var. Borçlu dosyasında eşi dosyaya icra kefili oldu, muvafakat yine gerekli mi, ben değil gibi geldiğinden ve borçlu da orada bulunmadığından aldım icra kefili çünkü diğer eşin borcu bilmeme razı olmama durumu yok, Aksi halde kötü niyetli borçlu korunmuş olur gibi geliyor.
İşlem yaptıysanız yanıt lütfen,
saygılar..
Old 18-04-2013, 09:37   #4
Av.İlknur Bayram

 
Varsayılan

Benim düşünceme göre kefillikte diğer eşin muvafakatinin alınmasındaki asıl amaç eşin yapılacak olan işlemden haberdar olması ve muvafakat etmediği bir işlemden dolayı mağduriyetinin korunmasıdır. Dolayısıyla bahsettiğiniz şekilde eşlerden birinin borçlu olduğu bir dosya borcuna diğer eşin kefil olması durumunda borçlu eşin rızasının aranması hukuk ve hakkaniyet mantığına aykırıdır. Kanunun amacı olan diğer eşin bu hususta bilgi sahibi olması şartları olayınızda işin doğası gereği zaten mevcuttur.Aksinin savunulması hakkaniyete aykırılık oluşturacaktır.
Old 07-09-2013, 16:49   #5
Matrix

 
Varsayılan

Bence de, borçlu asil için eşin icra da muvafakati aranmamalıdır...Değişik görüş var mı?
Old 02-10-2013, 14:54   #6
Av. Eren Karakaya

 
Varsayılan

Cevaplarınız için teşekkür ederim.

İcra dairesinde işlemimi gerçekleştirdim. İcra müdürü eşin muvafatini almadı.

Ben de aynı fikirdeyim. Kanun maddesinin amacı aile birliğinin mal varlığına, eşlerin rızası olmayan kefilliklerinden dolayı zarar gelmemesi.

İcra müdürü başta eşin de gelmesi gerek demişti. Ben de bu nedenle yardım almak için konu açtım. Ama sanırım müdür ilk başta sorumu dinlemeden cevap vermiş olacak ki, eşi dosyaya kefil alırken diğer eşe gerek yok dedi.

İyi çalışmalar. Teşekkür ederim tekrardan.
Old 09-02-2018, 09:24   #7
snmztkn

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/12256
K. 2016/21462
T. 13.10.2016
• KREDİ ÜYELİK SÖZLEŞMESİNE DAYALI TAKİP ( Kefaletin Şekli Yönden Geçerlilik Unsurlarını Taşımadığını İleri Sürerek Kefalet İşleminin İptali Talebi - Şekil Şartlarına Uyulması Sebebiyle Kefalet Geçerli Olduğundan Şikayetin Tümden Reddi Gerektiği )
• KEFALET İŞLEMİNİN İPTALİ TALEBİ ( Kefalete Rıza Gösterecek Eşin Borçlunun Bizatihi Kendisi Olması Sebebiyle ve de Kefil Olunacak Borçlu Eşin Kendisine Verilecek Kefalete Rıza Göstermeyeceğinin Kabulünün de Hayatın Olağan Akışına Aykırı Olacağı - Kefaletin Geçerli Olması İçin Eş Rızasına Lüzum Olmadığının Kabulü Gerektiği/İstemin Reddi Gereği )
• EŞİN RIZASININ ARANMADIĞI KEFALET ( Kefalet İşleminin İptali Talebi - Kefalete Rıza Gösterecek Eşin Borçlunun Bizatihi Kendisi Olması Sebebiyle ve de Kefil Olunacak Borçlu Eşin Kendisine Verilecek Kefalete Rıza Göstermeyeceğinin Kabulünün de Hayatın Olağan Akışına Aykırı Olacağı - Kefaletin Geçerli Olması İçin Eş Rızasına Lüzum Olmadığının Kabulü Gerektiği/İstemin Reddi Gereği )
6098/m.584
2004/m.38
ÖZET : TBK'nun 584. maddesinde kefaletin geçerlilik unsurlarından biri olarak eşin rızasının alınması hususu düzenlenmiş ise de, aynı maddenin devam eden fıkralarında bu kuralın istisnalarına da yer verilmiştir. Bu cümleden olmak üzere, maddenin 3. fıkrası gereğince; ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 Sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz. Söz konusu madde, işletmeler için düzenlenmiş ise de; kanuni düzenlemenin amacının, işletmenin yetkilileri tarafından işletme için verilecek kefaletlerde, kefalete konu borçtan bu kişilerin de fayda sağlamış olmaları sebebiyle eş rızasının aranmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesine konu olayda da kefalete rıza gösterecek eşin, borçlunun bizatihi kendisi olması sebebiyle ve de kefil olunacak borçlu eşin, kendisine verilecek kefalete rıza göstermeyeceğinin kabulünün de hayatın olağan akışına aykırı olacağı düşüncesiyle, eşin, borçlu eşe kefil olmak istemesi halinde, kefaletin geçerli olması için eş rızasına lüzum olmadığının kabulü gerekir. Kaldı ki, eş rızasının aranmasına yönelik kanuni düzenlemenin temel maksadının, eşlerin birbirlerinin borçlandırıcı tasarruflarından haberdar olma ve borçlandırıcı işlemleri aile bütünlüğü içerisinde birlikte yapma olduğu nazara alındığında, somut olaydaki gibi borçlu eşin diğer eşin kefaletine rıza göstermesi şartının aranmasının fuzuli olacağı tabiidir. O halde, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, diğer şekil şartlarına uyulması sebebiyle kefalet geçerli olduğundan, şikayetin tümden reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

KARAR : Alacaklı tarafından kredi üyelik sözleşmesine dayalı olarak, takip borçlusu ... aleyhine, genel haciz yoluyla başlatılan ilamsız takipte, şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; 07.04.2015 tarihinde icra müdürlüğünde yapılan tutanakla icra kefili olmuş ise de, kefaletin şekli yönden geçerlilik unsurlarını taşımadığını ileri sürerek kefalet işleminin iptalini talep ettiği, mahkemece, kefalet işlemine borçlunun eşinin rızasının alınmadığı gerekçesiyle şikayetin kısmen kabulüyle icra emrinin iptaline karar verildiği görülmektedir.

İİK'nun 38. maddesi gereğince, icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbi olmakla, icra kefaletinin geçersizliğine yönelik iddia, yargılamayı gerektirmekte olup, ancak genel mahkemede ileri sürülebileceğinden, dar yetkili icra mahkemesinde, tartışılma ve değerlendirilme olanağı bulunmamaktadır.

Ancak, İİK'nun 38. maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir. Somut olayda şikayet bu esasa dayanmaktadır.

Nitekim, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 584. maddesinde; “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” düzenlemesi getirilmiştir.

Somut olayda; asıl borçlu hakkındaki takibin kesinleşmesinin ardından şikayetçiye icra emrinin tebliğ edildiği, buna göre 07.04.2015 tarihli kefalet tutanağında görüleceği üzere, icra kefilinin, aynı zamanda eşi olan borçlunun borcuna kefil olduğu anlaşılmaktadır.

Her nekadar TBK'nun 584. maddesinde kefaletin geçerlilik unsurlarından biri olarak eşin rızasının alınması hususu düzenlenmiş ise de, aynı maddenin devam eden fıkralarında bu kuralın istisnalarına da yer verilmiştir. Bu cümleden olmak üzere, maddenin 3. fıkrası gereğince; ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 Sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz. Söz konusu madde, işletmeler için düzenlenmiş ise de; kanuni düzenlemenin amacının, işletmenin yetkilileri tarafından işletme için verilecek kefaletlerde, kefalete konu borçtan bu kişilerin de fayda sağlamış olmaları sebebiyle eş rızasının aranmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesine konu olayda da kefalete rıza gösterecek eşin, borçlunun bizatihi kendisi olması sebebiyle ve de kefil olunacak borçlu eşin, kendisine verilecek kefalete rıza göstermeyeceğinin kabulünün de hayatın olağan akışına aykırı olacağı düşüncesiyle, eşin, borçlu eşe kefil olmak istemesi halinde, kefaletin geçerli olması için eş rızasına lüzum olmadığının kabulü gerekir. Kaldı ki, eş rızasının aranmasına yönelik kanuni düzenlemenin temel maksadının, eşlerin birbirlerinin borçlandırıcı tasarruflarından haberdar olma ve borçlandırıcı işlemleri aile bütünlüğü içerisinde birlikte yapma olduğu nazara alındığında, somut olaydaki gibi borçlu eşin diğer eşin kefaletine rıza göstermesi şartının aranmasının fuzuli olacağı tabiidir.

O halde, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, diğer şekil şartlarına uyulması sebebiyle kefalet geçerli olduğundan, şikayetin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.10.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY : Kefil olmak isteyen kişi kefalet sözleşmesi yapacağı sırada evli ise eşinin rızasını alması gerekir. Bunun için eşlerden birinin mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmaması veya yasal olarak ayrı yaşama hakkının doğmaması gerekir. Eşinin rızasının kefalet sözleşmesinden önce veya en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.

Aynı maddenin ikinci fıkrası ile birinci maddesine 6455 Sayılı Kanun'un 77. maddesiyle 28.08.2013 tarihinde eklenen fıkrada eşin rızasının aranmayacağı hal ve konular ayrı ayrı belirtilmiştir.

Eşlerden birinin aldığı kredi için diğer eşin kefil olması halinde kefalet metninin asıl borç senedi ile aynı metin içinde bulunması ve birlikte aynı zamanda imzalanması kaydı ile izne gerek olmadığı kabul edilebilir. Fakat kefalet daha sonra akdedilecek ise ( asıl borçlu olan ) eşin izninin aranması gerekir. Zira bir kişi kendisi borç altına girmekle birlikte aynı şekilde eşinin de kendi malvarlığı ile sorumluluk altına girmesini istemeyebilir. Bu nedenle asıl borçlu eşin izni aranmaktadır ( Ayan, Serkan; Kefalet Sözleşmesinde Kefilin Sorumluluğu Birinci Baskı, Ankara 2013 s. 126 ). Kefaletin borçlu eşin yararına olduğu gerekçesi ile eşin iznine tabi olmadığı söylenemez. Kendisi aile bütçesine yük getirmiş olan borçlu kişi, bu kez de eşinin kefil sıfatı ile bir yük daha getirmesine yanaşmayabilir ( Özen, Burak: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Kefalet Sözleşmesi, 2.Bası, İstanbul 2012, s. 177 ).

Bu sebeplerle kefalete rıza gösterecek eşin borçlunun bizatihi kendisi olması sebebiyle eş rızasının aranmayacağı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Eş rızası alınmaya kefalet geçerli olmadığından icra emrinin iptali yönündeki mahkeme kararının onanması görüşündeyim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
vekaletname olan dosyadaki kararın fotokopisini almak için yazılı talep gerekli midir? Av. Muhammed BAYSAL Meslektaşların Soruları 3 21-12-2012 16:33
Kefalet Sözleşmesinde Eşin muvafakati avu.veysel Meslektaşların Soruları 1 18-12-2012 17:44
Özel yetkili ağır ceza dosyasında müvekkilden istifa edip yine örgüt liderliği ile suçlanan başka bir sanığın vekilliğini yapabilir miyim? Ally Mcbeal Meslektaşların Soruları 2 31-05-2012 20:34
Ödeme Taahhüdü Olan İcra Dosyasında İşlem Yapılmaması durumunda Dosya Düşer mi ? tiryakim Meslektaşların Soruları 6 05-07-2011 20:15
haciz sırasında kefil olan 3. kişinin muhafazaya muvafakati AvTürk Meslektaşların Soruları 8 19-03-2009 18:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04412293 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.