Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İleri tarihli çek ödeme aracı niteliğinde değildir.

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-01-2009, 00:18   #1
elitra

 
Varsayılan İleri tarihli çek ödeme aracı niteliğinde değildir.

Merhaba arkadaşlar;
Mesleki bilgisine ve yorumlarına itibar ettiğim bir meslektaşım ile aşağıda ayrıntılarını sunacağım olayda taban tabana zıt fikirleri savunuyoruz. Sizlerin bu olayda yorum yapmadan önce ekte sunduğum Yargıtay kararını da okumanızı özellikle rica ediyorum.
……………………………….
Müvekkil E. LTD. ŞTİ. müşterisi Muhammet’ den 3 adet ileri tarihli çek alıyor.(31.01.2009 15.000 TL, 27.02.2009 15.000 TL ve 18.03.2009 15.000 TL) Çeklerin her üçünde de lehtar E. LTD. ŞTİ.’ dir.
Müvekkil E. LTD. ŞTİ., her üç çeki hammadde aldığı F. LTD.ŞTİ.’ ye ciro ederek teslim ediyor. F. LTD. ŞTİ. müvekkil E. LTD. ŞTİ.’ ye çeke karşılık malları teslim etmeden 15.01.2009 tarihinde her üç çekin günlerini beklemeden muhatap bankaya ibraz ediyor. Arkasına çek karşılığının olmadığına dair şerh düşülen çekler ile icra takibi başlatıyor.
Müvekkil E. LTD. ŞTİ. çeklere karşılık kendisine teslim edilmesi gereken malları teslim almadığından bahisle F. LTD. ŞTİ. aleyhine “menfi tespit davası” açmak talebi ile bize geldi. İlk bakışta çekin kıymetli evrak olduğu, sebepten bağımsız olduğu, çekin verilmesinin sebebinin mal alışverişi olduğunu ve ancak malı teslim almamış olmamızın davada ne şekilde ispat edilebileceği sorunlarını nasıl aşacağımızı düşünürken ekli karara ulaştık.
Ekte sunduğum Yargıtay kararının özellikle altı çizili kısmı önemli. Zira kararda geçen Takibe konu çeklerin ileri tarihli olarak verildiği anlaşıldığından bu çekler bir ödeme aracı niteliğinde değildir. Tarafların ticari defterlerinin ibrazı istenerek bayilik sözleşmesi uyarınca davacının davalıya borçlu olduğu miktar saptanarak hasıl alacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.”ifadesi davayı lehimize çevirir niteliktedir. İleri tarihli çekin bir ödeme aracı niteliğinde olmadığının ve buradan yola çıkarak ticari defterlerin incelenmesi gerektiğinin belirtilmesi önemli.

……………………………..
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 1999/5056
K. 1999/7541
T. 9.12.1999
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vek.Av. Necat Yılmaz ile davalılar Aktar Giyim San. ve Tic. Ltd. Şti. vs. vek.Av.Emel Çam ve Kayahan Özden gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, müvekkili Yeniçarşı Giyim Ltd. Şti'nin davalılardan alacağı mallara karşılık önceden ileri tarihli çekler verdiğini, verilen çeklerin bedelinin 71.450.000.000-TL olduğunu, bunun 47.040.000.000-TL'lık kısmının ödendiğini, buna karşılık davalının 35.467.221.000-TL'lık mal teslim ettiğini, kalan malları göndermediğini, çeklerin 24.500.000.000-TL tutarındaki kısmının bedelsiz kaldığını, çeklerin bir kısmını davalı şirket temsilcisi Bülent Aktar'ın bankaya ibraz ettiğini müvekkilleri ile Bülent Aktar arasında ticari ilişki bulunmadığını ihtiyati haciz sırasında haciz tehdidi altında yapılan kabulün ve verilen bononun geçerliliği olmadığını belirterek 1999/180-181 sayılı dosyalardan takibe konulan çeklerin iptaline, ihtiyati haciz sırasında alınan bono nedeniyle borçlu olmadığının tesbitine, fazla ödenen 11.500.000.000-TL'nın istirdatına, 3.000.000.000-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili cevabında, ödeme vasıtası olan çeklerin mevcut borcun ödenmesi amacıyla verildiğini, aksini iddia edenin aynı kuvvette bir delile dayanması gerektiğini, takip sırasında borcun kabul edildiğini ve davacı şirket yetkililerinin borca kefil olduklarını, ayrıca bakiye borç için 5.000.000.000-TL bedelli bono verdiklerini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre ihtiyati haciz sırasındaki davacıların borcu kabul beyanının harici ikrar niteliğinde olduğu, infazı yapan icra memurunun beyanı, 5.000.000.000-TL bedelli bono ve icra kefalet harcının ödenmesinin harici ikrarı geçerli hale getirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Davalılardan Aktar Giyim Ltd. Şti. altı adet 14.500.000.000-TL bedelli çeklere dayanarak aldığı ihtiyati haciz kararının 7.1.1999 tarihinde 1999/180 sayılı takip dosyasından, Bülent Aktar ise dört adet 9.500.000.000-TL bedelli çeklere dayanarak aldığı ihtiyati haciz kararının aynı tarihte 1999/181 sayılı takip dosyasından infaz etmiştir. 7.1.1999 tarihli haciz tutanaklarında borçlunun borcu kabul ettiği belirtilmiştir. İhtiyati haciz sırasındaki bu beyan haciz tehdidi altında alındığından ikrar olarak kabul edilemez. İhtiyati haczi uygulayan memurun beyanı haciz tehdidinin varlığı ve yokluğu yönünden hükme esas alınamaz.

İhtiyati haczin uygulandığı tarihte tanzim edilen bono ve kefalet harcının ödenmesine ilişkin makbuz borçlu beyanının geçerli hale getiren delil ve emareler olarak kabul edilemez. Takibe konu çeklerin ileri tarihli olarak verildiği anlaşıldığından bu çekler bir ödeme aracı niteliğinde değildir. Tarafların ticari defterlerinin ibrazı istenerek bayilik sözleşmesi uyarınca davacının davalıya borçlu olduğu miktar saptanarak hasıl alacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı taraf yararına takdir edilen 65.000.000-TL. duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine 9.12.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.





İlginize şimdiden teşekkür ederim. ELİTRA
Old 21-01-2009, 00:27   #2
korayoz

 
Varsayılan

Çekin sebebten bağımsız olması keşideci ile cirantalar arasında ki ilişkilerde söz konusudur. Eğer çek cirolanmamışsa keşideci lehdara ödeme yapmaktan kaçınabilir. Çekin ileri tarihli olup olmaması da önemli değildir. Tartıştığınız konu bu noktayla ilgili sanırm.
Old 21-01-2009, 00:35   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

TTK. 66-86. maddelerde, ticari defterler düzennmiştir. TTK.82,83 ve 84. maddelerde Ticari defterlerin delil niteliği kabul edilmiş olup, bu durum senede senet kuralına bir istisna olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle, lehdar ile hamil'in ticaret şirketleri olamaları da gözetildiğinde her ikisinin de yasa uyarınca zorunlu ticari defterleri tutmak ve aldıkları ve verdikleri çek, senet ve sair değerler bakımından bunları defterlere işlemek mecburiyetleri vardır. Ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri usulüne uygun ise, ticari defterlerle malın teslim edilmediğini ispatlayabilirsiniz düşüncesindeyim.
Old 21-01-2009, 00:37   #4
elitra

 
Varsayılan

Müvekkil lehdar-ciranta. Hamil olan ve icra takibi açan F.Ltd. Şti. aleyhine çek bedeli karşılığı malı teslim almamış olduğumuzdan menfi tespit davası açacağız.
Old 21-01-2009, 00:42   #5
elitra

 
Varsayılan

Saim görüşüne katılıyorum. Ancak ticari defterlerin takdiri delil olmasını da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Genelde mahkemelerde yazılı delil şartı karşımıza çıkıyor.Davada Yargıtay kararında geçen şekilde bir yorum yapacak bir Ticaret Mahkemesi heyetine ihtiyaç var.
Old 21-01-2009, 10:29   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan elitra
Saim görüşüne katılıyorum. Ancak ticari defterlerin takdiri delil olmasını da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Genelde mahkemelerde yazılı delil şartı karşımıza çıkıyor.Davada Yargıtay kararında geçen şekilde bir yorum yapacak bir Ticaret Mahkemesi heyetine ihtiyaç var.

TTK.82. madde (I) başlığı ile "Kati delil" olarak ifade edilmiştir. Defterlerin birbirini teyit etmesi ve usulüne uygun tutulmuş olması halinde, ticari defterlerin "kesin delil" etkisi vardır.

Bu durum senede senet kuralının istisnasıdır.

Çeki, hamil şirket bankadan tahsil ettiğine göre ticari defterlerine bu çeki işlemek zorundadır. Çeki işlerken çekin karşılığı mal veya hizmet faturasını da kesmek ve onu da defterine kaydetmek zorundadır. Mal satışı söz konusu ise malın teslim edildiğine dair sevk irsaliyesinin de imzalı olarak şirket kayıtlarında muhafazası gereklidir. Bu itibarla, çeki tahsil eden firmanın ticari defterlerindeki çekin tahsilatına ilişkin kayıt ile sizin defterlerinizdeki çekin ciro yoluyla çıkışına dair kayıtlar, birbirini teyit edecektir kanaatindeyim.En kötü ihtimalde, çekin tahsil eden şirket tarafından tahsil edilmiş bulunması bile o şirket bakımından aleyhe delil olacaktır. Bu durumda hamil şirket malı teslim ettiğini ispat zorunda kalacaktır, diye düşünüyorum.
Old 21-01-2009, 17:36   #7
av.knel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Saim
TTK. 66-86. maddelerde, ticari defterler düzennmiştir. TTK.82,83 ve 84. maddelerde Ticari defterlerin delil niteliği kabul edilmiş olup, bu durum senede senet kuralına bir istisna olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle, lehdar ile hamil'in ticaret şirketleri olamaları da gözetildiğinde her ikisinin de yasa uyarınca zorunlu ticari defterleri tutmak ve aldıkları ve verdikleri çek, senet ve sair değerler bakımından bunları defterlere işlemek mecburiyetleri vardır. Ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri usulüne uygun ise, ticari defterlerle malın teslim edilmediğini ispatlayabilirsiniz düşüncesindeyim.

Bu karar yorumlarınızın aksi olabilir mi?
YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2003/1220T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/1220

K. 2004/136

T. 19.1.2004

• ÇEKİN KARŞILIKSIZ KALMASI ( Kural Olarak Borcun Tasfiyesine Yönelik Olarak Verildiğinin Kabulü Gereği - Çekin Davalının Ticari Defterinde Kayıtlı Olmamasının Tek Başına Karşılıksız Kaldığını Kanıtlamaya Yeterli Olmadığı )

• SONRADAN ALINACAK MAL KARŞILIĞINDA ÇEK VERİLMESİ ( Çekin Sipariş Edilen Mal Karşılığında Avans Olarak Verilmesi Malın İse Teslim Edilmemesi - Çekin Karşılıksız Kaldığı İddiasının Usulüne Uygun Delillerle Kanıtlanması Gereği )

• YEMİN ( Dava Dilekçesinin Deliller Bölümünde Vesair Yasal Deliller Denildiğinden Yemin Deliline Dayanıldığının Kabulü Gereği - Davacının Davalıya Yemin Teklifine Hakkı Bulunduğu Hatırlatılıp Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gereği )

6762/m. 692

1086/m.337

ÖZET : Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Davacının bu karinenin aksine olarak, çekin sipariş edilen mal karşılığı avans olmak üzere verildiği ancak mal teslim edilmediği için karşılıksız kaldığı yolundaki iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Çekin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmaması tek başına karşılıksız kaldığını kanıtlamaya yeterli değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan sonradan alınacak mal karşılığı önceden çek verdiğini, mal alınmadığı için bedelsiz kalan çekin takibe konduğunu belirterek, 27.2.2001 tarihli, 1.650.000.000.- TL. bedelli çekden dolayı borçlu olmadığının tesbitine, takibin durdurulmasına ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin çek bedelini davacıya borç olarak verdiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bir tacirin alacak ve borçlarının ticari defterlerinde kayıtlı olmasının asıl olduğu, davacının davalının ticari defterlerine dayandığı, davalı vekilinin ise müvekkilinin defterlerinde bu hususta herhangi bir kayıt olmadığını belirtmesi üzerine çekin bedelsiz kaldığı savına değer verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Davacının bu karinenin aksine olarak, çekin sipariş edilen mal karşılığı avans olmak üzere verildiği ancak mal teslim edilmediği için karşılıksız kaldığı yolundaki iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Çekin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmaması tek başına karşılıksız kaldığını kanıtlamaya yeterli değildir. Bu durumda mahkemece davacının dava dilekçesinin deliller bölümünde "v.s. yasal deliller" demek suretiyle yemin deliline de dayandığı gözetilerek davalıya yemin teklifine hakkı bulunduğu hatırlatılıp sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasında bir isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Old 21-01-2009, 20:01   #8
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Özellikle karşı oyu ve "münderecat" ibaresine yapılan atıfla dikkat çeken ve konuya ışık tutabilecek bir bir karar.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1981/1688
K. 1981/2092
T. 30.4.1981
• TİCARİ DEFTERLERE KAYDEDİLMEMİŞ KONULAR ( Defter İncelemesi Yapılamaması )
• BONO İPTALİ DAVASI ( Ticari Defterlere Kaydedilmemiş Konu Hakkında Defter İncelemesi Yapılamayacağı )
• DEFTER İNCELEMESİ ( Ticari Defterlere Kaydedilmemiş Konular )
6762/m.66,67,84,85
ÖZET : 120.000 tl'lık iki bononun iptaline ilişkin iddia yazılı belge ile ispatlanmalıdır. ticaret kanunu hükümlerine göre, ticari defterlerin münderecatı delil niteliğindedir. Ticari defterlere kaydedilmemiş bir konunun delil olacağına ilişkin yasal bir hüküm bulunmaması karşısında böyle bir konu hakkında defter incelemesi yapılamaz.

DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesince verilen, 1.1.1980 tarih ve 648/421 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 28.1.1981 gününde taraflar avukatlar tebligata rağmen gelmediğinden tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, yanlar arasındaki ticari ilişki nedeniyle, vekil edenince davalı şirkete, mal göndermesi için avans niteliğinde 120.000 TL.lık iki bono verilmesine karşın malların gönderilmediğini bildirerek, sözkonusu bonoların iptaline ve borçlu bulunmadığının saptanmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, iddianın gerçek dışı olduğunu ve alacak bakiyeleri için takibe gidildiğini, her iki yanın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesini istediklerini bildirerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddiasının yazılı belgeyle kanıtlanması gerektiği, davacı vekilinin; davalı defterlerinde senet karşılığı mal satışına ilişkin kayıt bulunmadığı yolundaki açıklaması ve defterlere kaydolunmayan konunun kanıt olacağına ilişkin yasal hüküm bulunmasına göre defter incelemesi yaptırılmadığı, anda yöneltilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına yan vekilleri gelmediklerinden davalı yararına durumun vekillik ücreti takdirine yer olmadığına 30.4.1981 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dava, mal karşılığı verilen bonoların, malların teslim edilmemesi sonucu, karşılıksız kalmaları nedeniyle bu bonolarla borçlu olunmadığının tespiti menfi tespit davasıdır.

Davalı, savunmasında, senetlerin karşılıksız olmadığın, 1976 yılından beri devam eden ticari ilişkilerden doğan alacaklarının karşılığı olarak düzenlendiklerini, bildirmiştir.

Davacı, 10.11.1980 günlü oturumda mal verilmediğini şahitle ve davalının ticari defterleri münderecatı ile ispat etmek istediklerini bildirmiş ve davalının defterlerinde kendilerine mal verildiğine dair kayıt bulunmadığını ileri sürmüştür.

Davalı da, savunmasında her iki tarafın ticari defterini delil olarak gösterdiğini bildirmiştir.

Davacı, 1974, 1975, 1976 ve 1977 yıllarına ait ticari defterlerinin yanmış olduğunu tespit eden İstanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesinin 978/656 Esas 979/104 Karar sayılı ve 28.2.1979 günlü kararını ibraz etmiştir.

Mahkeme, senetlerde bedelin malen alındığı kaydı bulunduğu cihetle, usul hükümleri gereğince ve haklı olarak senetlerdeki bu kaydın aksinin yani mal alınmadığı hususunun şahitle ispat edilemeyeceği görüşüyle davacının şahit dinletme isteğini reddetmiştir.

Ancak mahkeme, "TTK. hükümlerine göre ticari defterlerin münderecatının delil teşkil ettiği ve defterlere dercedilmemiş hususun delil olacağına dair bir hüküm bulunmadığı" gerekçesiyle davacının davalı defterleri üzerinde inceleme yapılması isteğini de reddetmiştir. Bu noktada mahkemenin bu şekildeki kabulüne ve mahkemenin bu kabul biçimini benimseyen dairenin çoğunluk görüşüne iştirak edemiyoruz.

Şöyleki:

TTK'nun 66/1. maddesi hükmüne göre "her tacir, ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ... tespit etmek maksadiyle ... işletmenin gerektirdiği bütün defterleri tutmaya mecburdur."

Bu defter tutma mecburiyetini biz iki safhada ele alıyoruz. İlk önce, her tacir işletmesinin gerektirdiği bu defterleri tutmaya mecburdur; sonra da, bütün ticari ilişkilerini bu defterlere kaydetmeye mecburdur.

Ticari işlemlerini muntazam olarak defterlerine kaydetmiyen bir tacir, defter tutma mükellefiyetini yerine getirmiş sayılamaz ( TTK md. 67 ). Defterleri mevcut olmakla birlikte bunlara hiçbir kayıt işlememiş bir tacir nasıl defter tutma mükellefiyetini yerine getirmiş sayılamazsa, kayıtları eksik işleyen tacir de bu mükellefiyete uymuş kabul edilemez. Esasen "defter tutma" tabirindeki "tutma" kelimesi de işlemlerin defterlere "yazılması" gerekliliğini ifade etmektedir.

Bütün işlemler, yasaya uygun bir biçimde defterlere kaydedilmemişse yasa koyucu buna cezai müeyyideler yaptırımlar getirmiştir. ( TTK md. 67/2, 3 ). Ancak, bu durumun hukuksal yönhden de bazı sonuçları vardır ki bunlar da defterlerin ispat kuvveti alanında kendilerini gösterirler.

Bilindiği üzere defterlerin münderecatı kapsamı sahibinin leh veya aleyhine delil olur TTK md. 83, 84, 85. Münderecat kelimesi geniş kapsamlıdır. Açıklamak gerekirse, defterlerin ihtiva ettiği ve etmediği bütün kayıtlar, koşulları varsa, delil olur. Mahkeme sadece defterlerde kayıtlı olan hususların delil olabileceğini kabul etmekle yanılgıya düşmüştür. Oysa, bir kaydın mevcut olması kadar olmaması da münderecat mefhumuna dahildir. Nasıl ki, kanuna uygun bir surette tutulan ve birbirini teyid eder ticari defterlerin münderecatı sahibi lehine delil ittihaz olunursa TTK. 85, kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı da sahibi aleyhine delil sayılır TTK. md. 84. Anılan yasa maddeleri kayıttan değil, münderecattan bahsetmektedir. Delil olacak husus kayıt değil, münderecattır. Bunun sonucu olarak kayıtlı olması gereken bir husus defterde kayıtlı değilse, yani defter münderecatında yoksa, bu husus defter sahibi aleyhine delil olur, çünkü defter münderecatında iddia edilen husus kayıtlı değildir. Bu nedenle de bir kaydın mevcut olmaması da, mevcut olması kadar hukuki diğer taşır. Nitekim TTK'nun 82/3. maddesindeki bir tacirin tuttuğu bütün defterlerin birbirini teyid etmesi şarttır; aksi takdirde defterler delil olmaktan çıkar şeklindeki hüküm de görüşümüzü desteklemektedir. Şöyleki, tacir tarafından tutulması gerekli defterlerden birinde, diğerlerinde olan bir kaydın mevcut olmaması, bu diğer defterlerdeki kayıtların değerini ortadan kaldırmakta, yok etmektedir. Keza, TTK'nun 85. maddesi hükmüne göre, taraflardan birinin muntazam tutulmuş defterlerinde bir kaydın mevcut olmasına rağmen, diğer tarafın yine yasaya uygun tutulmuş defterlerinde aynı hususta hiçbir kayıt bulunmazsa birinci tarafın defterlerindeki kayıtların hiçbir değeri kalmaz.

Demek ki, bir kaydın mevcut olmaması da, mevcut olması kadar, hatta ondan fazla değerli bir hukuki sonuç doğurabilmektedir. Çünkü mevcut olan kaydın değerini ortadan kaldırabilmektedir. Bu da, delil olan defter münderecatının, varlarıyla yoklarıyla bir bütün halinde nazara alınması gerektiğini, yasal olarak defterde kayıtlı olması gereken bir hususun mevcut olmamasının da bu kaydın mevcut olmadığını iddia eden taraf yararına delil olarak kabulü lazım geldiğini göstermektedir.

Davalı, davacıya mal sattığı veya diğer herhangi bir hukuki ilişki nedeniyle ve karşılığında bono aldığını savunduğuna, davacıya mal satmışsa TTK.nun 66. maddesi hükmü gereğince bu satışın defterlerinde kayıtlı olması lazım gelmesi ve kayıtlı değilse bu konuda davalı defterleri münderecatının davalı savunmasının aksini ve davacı iddiasını teyid eylediğinin kabulü gerekmesine göre, mahkemece, davacının dayandığı davalı defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmak, alınacak rapor muhtevasını değerlendirerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirdi. Fakat davalı, defterlerinde kayıt bulunmadığını kabul ederse, ki bu durumda davacı iddiasını da kabul etmiş olacaktır, ancak bu durumda davalı defterlerinin incelenmesine gerek kalmıyacaktır. Kaldı ki, olayda, davalı dahi, 16 Ocak 1980 günkü cevap layihasında, her iki tarafın defterleri üzerinde inceleme yapılmasını istemiştir.

Bu açıklanan nedenlerle, davalı defterleri ve varsa aynı yıllara ait davacı defterleri üzerinde inceleme yapılması gerektiği, ticari defterler münderecatın da kayıtlı olmaya hususların da hukuki değeri olduğu ve yerine göre, sahibi leh veya aleyhine delil olarak kabulü gerektiği kanaatiyle, sadece defterlerde kayıtlı bulunan hususların delil niteliğini haiz olacağını kabul eden mahkeme ve çoğunluk görüşüne karşıyım ve hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerektiği kanısındayım.
Old 21-01-2009, 21:10   #9
elitra

 
Varsayılan

"Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir." ifadesi ile sorumun ekindeki kararda geçen “Takibe konu çeklerin ileri tarihli olarak verildiği anlaşıldığından bu çekler bir ödeme aracı niteliğinde değildir." ifadeleri çelişiyor. İleri tarihli çek olması bu çelişkiye sebep olabilir mi? Olayımızda çek hamilinin müvekkile mal teslim etmeyen taraf olması (çekin arkasında müvekkilden sonra gelen cironun o firmaya ait olması)sebebi ile çekin verildiği konusu sabit. Bu çeki ticari defterlerine işlememiş olsa da müvekkilden çeki aldığı çekteki ciro silsilesinden anlaşılıyor. Açacağımız davada davalı taraf çekin hangi sebeple aldığını ileri sürebilir. İki ihtimal var; ya borç para verdim ona karşılık aldım ya da mal verdim ona karşılık aldım diyecek. Mala karşılık aldığını iddia ettiği anda ticari defterlerinde bir fatura, sevk irsaliyesi veya mal teslim belgesi sunamayacak. Borç paraya karşılık der ise bunu da ticari defterlerine kaydetmek zorunda bence. Başta da belirttiğim üzere hukuki bilgisine güvendiğim avukat arkadaş ile bu konuda anlaşamıyoruz.
Old 21-01-2009, 21:16   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.knel
Bu karar yorumlarınızın aksi olabilir mi?
YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2003/1220T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/1220

K. 2004/136

T. 19.1.2004

• ÇEKİN KARŞILIKSIZ KALMASI ( Kural Olarak Borcun Tasfiyesine Yönelik Olarak Verildiğinin Kabulü Gereği - Çekin Davalının Ticari Defterinde Kayıtlı Olmamasının Tek Başına Karşılıksız Kaldığını Kanıtlamaya Yeterli Olmadığı )

• SONRADAN ALINACAK MAL KARŞILIĞINDA ÇEK VERİLMESİ ( Çekin Sipariş Edilen Mal Karşılığında Avans Olarak Verilmesi Malın İse Teslim Edilmemesi - Çekin Karşılıksız Kaldığı İddiasının Usulüne Uygun Delillerle Kanıtlanması Gereği )

• YEMİN ( Dava Dilekçesinin Deliller Bölümünde Vesair Yasal Deliller Denildiğinden Yemin Deliline Dayanıldığının Kabulü Gereği - Davacının Davalıya Yemin Teklifine Hakkı Bulunduğu Hatırlatılıp Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gereği )

6762/m. 692

1086/m.337

ÖZET : Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Davacının bu karinenin aksine olarak, çekin sipariş edilen mal karşılığı avans olmak üzere verildiği ancak mal teslim edilmediği için karşılıksız kaldığı yolundaki iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Çekin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmaması tek başına karşılıksız kaldığını kanıtlamaya yeterli değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan sonradan alınacak mal karşılığı önceden çek verdiğini, mal alınmadığı için bedelsiz kalan çekin takibe konduğunu belirterek, 27.2.2001 tarihli, 1.650.000.000.- TL. bedelli çekden dolayı borçlu olmadığının tesbitine, takibin durdurulmasına ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin çek bedelini davacıya borç olarak verdiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bir tacirin alacak ve borçlarının ticari defterlerinde kayıtlı olmasının asıl olduğu, davacının davalının ticari defterlerine dayandığı, davalı vekilinin ise müvekkilinin defterlerinde bu hususta herhangi bir kayıt olmadığını belirtmesi üzerine çekin bedelsiz kaldığı savına değer verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Davacının bu karinenin aksine olarak, çekin sipariş edilen mal karşılığı avans olmak üzere verildiği ancak mal teslim edilmediği için karşılıksız kaldığı yolundaki iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Çekin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmaması tek başına karşılıksız kaldığını kanıtlamaya yeterli değildir. Bu durumda mahkemece davacının dava dilekçesinin deliller bölümünde "v.s. yasal deliller" demek suretiyle yemin deliline de dayandığı gözetilerek davalıya yemin teklifine hakkı bulunduğu hatırlatılıp sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasında bir isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx

Benim yazdıklarımla çelişen bir tarafı yok bu kararın. Kararda, davacı, dava konusu çekin davalının defterlerinde yer almadığına ve bunun iddiasını desteklediğine dayanmış. Oysa TTK.82,83,84 ve 85. maddeleri dikkatli okursanız görürsünüz ki "Birbirini teyit eden defterler" den bahsedilir ve davacının defterinde olan bir hususun diğer tarafın defterinde hiç olmaması veyahut aksi yönde kayıtlı olması durumunda ticari defterlerin delil niteliği kaybolur .... Bu karardaki olayda karşı tarafın defterlerinde hiç bir kayıt yok ve TTK.85 uyrınca zaten delil niteliği yok.
Old 21-01-2009, 21:42   #11
elitra

 
Varsayılan

Saim bey yeni gelen ve önceki yorumlarınız için teşekkürler. Çekin davalı tarafından ibraz edildiği konusu sabit, dolayısı ile bu çek bedeli kadar mal teslim ettiğini ispat etmek zorunda; bu da mümkün değil. Benzer bir olayda Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi başkanının muhalefet şerhi var. Menfi tespit davasında davalı tüzel kişinin çeki neye karşılık elinde bulundurduğunu beyan etmesi ve edimini yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiğini beyan etmiş. Ancak bunun da bir muhalefet şerhi olduğunu unutmayalım. Yani muhalefet şerhlerine kaldık gibi görünüyor. Ancak Saim beyin ve benim yorumlarımızın hükme esas alınması halinde bence pek çok davanın çözümü daha kolaylaşacaktır.
Old 21-01-2009, 21:52   #12
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan elitra
Saim bey yeni gelen ve önceki yorumlarınız için teşekkürler. Çekin davalı tarafından ibraz edildiği konusu sabit, dolayısı ile bu çek bedeli kadar mal teslim ettiğini ispat etmek zorunda; bu da mümkün değil. Benzer bir olayda Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi başkanının muhalefet şerhi var. Menfi tespit davasında davalı tüzel kişinin çeki neye karşılık elinde bulundurduğunu beyan etmesi ve edimini yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiğini beyan etmiş. Ancak bunun da bir muhalefet şerhi olduğunu unutmayalım. Yani muhalefet şerhlerine kaldık gibi görünüyor. Ancak Saim beyin ve benim yorumlarımızın hükme esas alınması halinde bence pek çok davanın çözümü daha kolaylaşacaktır.
Sayın Elitra,

Aksi düşüncenin kabul edilmesi TTK da Kat'i delil olarak vurgulanan ticari defterlerin ispat gücünü inkar etmek anlamına gelir. Şöyle düşünelim; Varsayalım ki davacının defterlerinde mezkür çek kayıtlı olduğu halde, davalı şirketin defterlerinde mal veyahut hizmet çıkışı kayıtlı olmasın! En azından sözkonusu Çek mecburen kayıtlı olacaktır. Bu durumda davacının defterleri kapsamı ile davalının defterleri kapsamında birbirini teyit eden tek hususun davalının elindeki çek olacağı kuşkusuzdur. Başka bir ifade ile davalı hamil, çeki muhasebe tekniği icabı hiç olmazsa şüpheli alacaklar kaleminden olarak defterine yazmak zorundadır. Bu durumda, davacı cirantanın defterinde çek çıkışı vaken, davalı şirketin defterinde de çek girişi olduğu görülecek ve bu iki husus, birbirini teyit etmiş olacaktır.

Çekin deftere yazılması halinde, artık bu çekin karşılık kaleminin de aranması gerekecektir. Bu husus muhasebe kurallarının da zorunlu bir sonucudur.

Olaya tersinden yaklaşalım: Yine varsayalım davalı hamil şirket çeki tahsil edip, kasasına da parayı koymuş olsun. Bu durumda çekin karşılığı parayı kasaya girerken, karşı taraftan mal veyahut hizmet faturasını da deftere eklemek zorundadır. Bu itibarla fatura kesmeden çek bedelini şirkete resmi olarak intikal ettirmesi olanaksız olacaktır. Muhasebede giriş ve çıkışlar birbirini tamamlamak zorundadır.

Çeki tahsil ettiği halde ticari Defterlerine işlememesi halinde ise, vergi (ziyaı) na neden olup, vergi kaçırmış olacaktır.

Olaya tek boyutlu bakmanın yanlış olacağı kanaatindeyim ve netice itibariyle hem sizin görüşünüze, hem de karşı oydaki isabetli görüşlere katıldığımı belirtmek istiyorum.
Old 21-01-2009, 22:11   #13
elitra

 
Varsayılan

2004 tarihli karar aleyhimize gibi görünse de kararda geçen "Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir." ifadesi lehimize. Zira davalı en azından tasfiyeye konu olacak bir borç ortaya koymalı ki; bu da ancak bir mal satıp teslim ettiğini ispat ile mümkündür. Ticari defterlerinde böyle bir kaydın bulunmasının mümkün olmadığı gerçeği karşısında işimiz kolaylaşacak gibi görünüyor.
Old 22-01-2009, 16:06   #14
av.knel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan elitra
2004 tarihli karar aleyhimize gibi görünse de kararda geçen "Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir." ifadesi lehimize. Zira davalı en azından tasfiyeye konu olacak bir borç ortaya koymalı ki; bu da ancak bir mal satıp teslim ettiğini ispat ile mümkündür. Ticari defterlerinde böyle bir kaydın bulunmasının mümkün olmadığı gerçeği karşısında işimiz kolaylaşacak gibi görünüyor.

Hayatın olağan akışında tacirler ve şirketler arasında ticaret pek kanunlara uygun yapılmıyor. Öyleki taraflar kendi ticaret örf-adet ve hukukunu oluşturuyor. Hal böyle iken kayıt dışı yapılabilecek bir alış-veriş söz konusu olabilir. Bu durumda mal satan tacire "malı teslim ettiğini ispatla" demek kötüniyetli tacirleri ödüllendirmek olur. Bu sebeple elinde çek olan kişinin bu yazılı delili daha kuvvetlidir ve malın teslim edilip edilmediğini de aksini iddia eden ispatlamalıdır.
Old 26-01-2009, 00:24   #15
elitra

 
Varsayılan

Sn. Korayoz sana zahmet bu soruna bi el at. Bu kere yorumunu objektif gözle dikkate alacağım
Old 26-01-2009, 12:32   #16
korayoz

 
Varsayılan

Forumda ki çoğu konu birbirinin tekrarı niteliğinde bu sebeble böyle faydalı bir konu açtığınız için size teşekkür ederim. Öncelikle siz ancak karşı tarafın ilgili sözleşmeden dolayı çekin verildiğini kabul etmesi halinde ticari defterlere dayanabilirsiniz. Aksi takdirde hangi sözleşmeden dolayı çekin verildiğini senetle ispat kuralı gereği kanıtlamanız gerekir (yukarıda ki kararda da davalı 1976 yılından beri devam eden hukuki ilişkilerden bahsettiği için hangi sözleşme olduğu somut olarak belirlenmiş değil. Kanımca kararın hukuki ilişkinin belirlenememesi sebebiyle deftere dayanılamayacağı gerekçesiyle onanması gerekirdi). Eğer karşı taraf ilgili sözleşmeden dolayı çekin verildiğini kabul ederse, başka deliliniz olmadığına göre ttk. m. 83/2 ye dayanarak kanıt hasrı yoluna gidebilirsiniz. Bu şekilde karşı taraf defterlerini usulüne uygun şekilde tutmamışsa veya malların teslimi defterlerde yer almıyorsa müvekkilinize tamamlayıcı yemin teklif edilir ve yemin üzerine iddiasını ispatlamış olur. Kanıt hasrına dayanmanız defterlerin birbirlerini doğrulamasını gerektirmeyeceği için deftere yazılmayan hususlar sizin lehinize delil olacaktır. Zaten malların teslim edilmemesi gibi menfi olayların senetle ispatlanması beklenemez. Benim görüşüm bu yönde
Old 28-01-2009, 14:40   #17
elitra

 
Varsayılan

Sayın Korayoz
Dava açmadan evvel karşı tarafı davamıza cevap konusunda hazırlıksız yakalamak için (yani mal karşılığı çekin alındığı konusunda bir beyan alabilmek için) bir tespit talebinde bulunarak muhasebeci bilirkişi marifeti ile ticari defterlerde inceleme yapmak üzere müstakbel davacının işyerine hakim ile gitmem halinde bir sonuç alabilir miyim sizce ?
Old 28-01-2009, 14:53   #18
korayoz

 
Varsayılan

Tespit davası açılabilmesi için hukuki yararın olması gerekir. Çekin hangi hukuki ilişkiden dolayı verildiğinin ispatı çeke karşı açılacak eda davasında görülebilecek bir husus. Bu sebeble biraz şans işi sanırım bu durum. Çünkü karşı tarafın ikrarından başka bu hukuki ilişkiyi ispatlamanın bir yolu yok gibi.
Old 23-03-2012, 17:01   #19
avsezgin

 
Varsayılan

Buna benzer bir durumla karşılaşan müvekkil tarafıma başvurdu. Bu konuda başkaca düşüncesi veya fikri olan var mıdır? Özellikle BK.'nun 182/2 maddesinde yer alan aksine adet veya mukavale mevcut olmadıkça satıcı ile alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü oldukları öngörüsünü çürütebilecek, söz konusu çeklerin verildiğini fakat malın tamamen teslim alınmadığını ispata yarayacak nasıl bir sav ileri sürülebilir? Konuyla alakalı Yargıtay kararı mevcut mudur? Ticari defterler ne derece delil teşkil eder? Bir kısım malların teslim alındığını gösterir fatura ne derece delil olabilir? Karşı taraftan, malların teslim edildiğini gösterir irsaliye faturası ve ticari defter kayıtları ile malların teslim edildiğini ispat etmesi beklenir mi?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
teminat senedi iddiası, ödeme niteliğinde bono serdarserdar Meslektaşların Soruları 3 21-11-2008 12:18
Takip Tarihinden Önce Tarihli Ödeme Emri damista Meslektaşların Soruları 6 16-09-2008 20:49
Sonra tarihli faturanın kabulü-eski tarihli faturanın inkarı Av.kerami ÖZDEMİR Meslektaşların Soruları 1 13-05-2008 16:13
27/2/2008 tarihli vergi borçları ve vergi cezalarını ödeme kolaylığı hakkında tebliğ Armağan Konyalı Hukuk Haberleri 2 05-03-2008 22:09
Dolandırıcı bir şebeke tarafından verilen çekin ödeme aracı sayılmama ümidi var mı? Deniz Ulaş Meslektaşların Soruları 5 04-06-2007 09:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07773805 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.