Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

556 S. KHK ye Dayanan Marka Tecavü Suç Olmakdan Çıkmış İken hala hangi Hükme Dayanarak El Koyma İşlemi Yapılmaktadır?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-03-2012, 17:04   #1
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan 556 S. KHK ye Dayanan Marka Tecavü Suç Olmakdan Çıkmış İken hala hangi Hükme Dayanarak El Koyma İşlemi Yapılmaktadır?

551 sayılı kanunun yürülükten kaldırılmış olması ile 556 sayılı KHK.de geçen marka tecavüzü suçu ,suçun Kanuniliği ilkesini kaybetmiş iken hala neye dayanarak ve hangi hüküm esas alınarak el koyma işlemleri yapılabilmektedir. Bu konuda gerekli araştırmalarım bir sonuş vermedi. 5237 sayılı Kanunda 556 SKHK ye atıf yapan bir suç ve müeyyidesi var mıdır? El konulmuş eşyaların geri iadesi için ne yapılmalıdır?
Old 30-03-2012, 11:04   #2
osmaneler

 
Varsayılan

Sayın Önal;
556 sayılı KHK'nın marka tecavüzüne ilişkin cezai hükümleri (m. 61/A) KHK'ya kanunla eklenen bir hükümle düzenlenmiş, ancak kanunla eklenen bu maddenin, KHK'nın kanunla düzenlenmeyen diğer hükümlerine atıf yapması nedeni ile ilgili hükümler Anayasa Mahkemesinin 03.01.2008 tarihli kararı ile Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Bu tarihten sonra kararın yürürlüğe girdiği tarihe kadar yeni bir düzenleme yapılamadığı için açılan tüm ceza davaları düştü ve el konulan ürünler de sahiplerine iade edildi.
Daha sonra 556 sayılı KHK'nın cezayı ve suçun kapsamını düzenleyen 9. ve 61/A maddeleri 21.01.2009 tarihinde yapılan yasal düzenleme ile KHK'ya eklendi ve bu hükümler halen yürürlükte. Dolayısıyla marka ihlali nedeni ile arama ve el koyma işlemleri bu yasal düzenlemeye göre yapılmaktadır.
Old 30-03-2012, 12:45   #3
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

T.C.YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ
E. 2008/16127
K. 2010/10899
T. 5.7.2010
• MARKA HAKKINA TECAVÜZ ( Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Suç Tanımlayan Hükümlerinin Yürürlükten Kaldırıldığı )
• MARKALARIN KORUNMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME'YE MUHALEFET ( Kararnamenin Suç Tanımlayan Hükümlerinin Yürürlükten Kaldırıldığı )
• EŞYA İADESİ ( Atılı Eylem Suç Olmaktan Çıkarıldığından El Konulan Eşya da Suç Eşyası Olmaktan Çıktığı - Söz Konusu Eşyanın Bulundurulmasını Bizatihi Suç Sayan Bir Yasa Hükmü de Olmadığı/Dava Konusu Eşyanın İadesine Karar Verileceği )
5237/m.2
KHK-556/m.61
ÖZET : Sanık, Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye muhalefet suçundan yargılanmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının gerekçesinde, kanunsuz suç ve ceza konulamayacağı, kanun hükmünde kararname ile suç ve ceza getirilemeyeceği açıkça vurgulanmıştır. Bu durum karşısında, anılan kanun hükmünde kararnamenin suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle zımni olarak yürürlükten kaldırıldığının kabulü gerekir. Bu hukuki durum karşısında atılı eylem suç oluşturmaz. Atılı eylem suç olmaktan çıkarıldığından el konulan eşya da suç eşyası olmaktan çıkmıştır. Söz konusu eşyanın bulundurulmasını bizatihi suç sayan bir yasa hükmü de yoktur. Bu durumda dava konusu eşyanın iadesine karar verilmelidir.

DAVA : Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un Geçici 1'inci maddesi ve buna bağlı olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5'inci maddesinin 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmesi sonucu ve aynı kanunun 2'nci maddesi hükmü karşısında dava konusu eylemin atılı suç oluşturup oluşturmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu bağlamda sanığa atılı tescilli marka hakkına tecavüz eylemleri ve bu fiilleri işleyenlere uygulanacak yaptırımları düzenleyen mevzuat tarihsel olarak incelendiğinde;

11 Mayıs 1888 tarihli Alameti Farika Nizamnamesi ile bu konuda hükümler getirildiği, 03.03.1965 tarihli 551 sayılı Markalar Kanunu ile yeni bir düzenleme yapıldığı ve kanunun 54'üncü maddesiyle Alameti Farika Nizamnamesi ile ek ve değişikliklerinin yürürlükten kaldırıldığı, 24.06.1995 tarihinde yürürlüğe giren ve tescilli markalarla ilgili cezai koruma hükümleri getiren 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 4128 Sayılı Kanunla değişen 82'nci maddesiyle 551 sayılı Markalar Kanunu'nun yürürlükten kaldırıldığı görülmektedir.

Tescilli markaların cezai korunması konusunda ülke mevzuatımızla ilgili olarak yapılan hukuki değişikliklere işaret edildikten sonra somut olay değerlendirildiğinde;

Sanık hakkında 556 sayılı KHK.nın 61/A-c maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır. Bu maddenin atıf yaptığı 61 'inci maddede ise kararname hükmüyle suç tanımları düzenlenmiştir. 5252 Sayılı Yasanın geçici 1'inci maddesinde "Diğer kanunların 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır." 5237 sayılı TCK'nın 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5/1 'inci maddesinde "Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır" ve aynı kanunun genel hükümleri arasında bulunan 2'nci maddesinin birinci fıkrasında ise "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanmaz ..." hükümleri yer almaktadır.

Olayımızda sanığa atılı eylem, ceza içeren özel bir hukuk düzenlemesi olup, 5'inci maddede sözü edilen özel ceza kanunları ya da ceza içeren kanunlar kapsamında bulunmaktadır. O halde atılı eylem, TCK'nın 2'nci maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmelidir. Bu duruma göre, KHK hükmüyle getirilen bu düzenleme TCK'nın 2'nci maddesinde öngörülen kanunilik ilkesine uygun bulunmamaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi 03.01.2008 gün ve 2005/15 E., 2008/2 K. sayılı iptal kararı gerekçesinde kanunsuz suç ve ceza konulamayacağını, kanun hükmünde kararname hükmüyle suç ve ceza getirilemeyeceğini açıkça vurgulamıştır. Bu durum karşısında, 5252 Sayılı Kanunun geçici birinci maddesi ile TCK"nin 2'nci maddesi ve 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5'inci maddesi birlikte değerlendirildiğinde; 556 sayılı KHK'nın suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle zımni olarak ilga edildiğinin ( örtülü olarak yürürlükten kaldırıldığının ) kabulü gerekmekte-dir. Bu hukuki değerlendirmeye göre atılı eylem 556 sayılı KHK hükümleri kapsamında suç oluşturmayacaktır.

Öte yandan 556 sayılı KHK'ya göre suç oluşturmayan eylemin Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen haksız rekabet suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususunun da bu noktada ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre 1474'üncü maddesi gereğince 01.01.1957 tarihinde yürürlüğe giren 6762 sayılı TTK'nın 57'nci maddesinin 5'inci fıkrasında; başkasının haklı olarak kullandığı ad, ünvan, işaret gibi tanıtma vasıtaları haklarına tecavüzün yanında, tescilli ve tescilsiz ayırımı yapmadan marka hakkına tecavüz de haksız rekabet suçu olarak tanımlanmış ve cezası 64'üncü maddede belirtilmiştir. Bu kanunun yürürlük tarihinden sonra 3 Mart 1965 tarihinde yürürlüğe giren 551 sayılı Markalar Kanunu'nun 47'nci maddesinde de tescil edilmiş marka hakkına tecavüz halleri ayrı ayrı tanımlanmış ve yaptırımı da 51 ve 52'nci maddelerde belirtilmiştir. Her iki düzenlemede de tescilli marka kullanma haklarına tecavüz halleri belirlenmekte ve yaptırıma bağlanmaktadır. Bu nedenle gerek Türk Ticaret Kanunu ve gerekse 551 sayılı Markalar Kanunu'ndaki düzenlemeyle korunan ortak değer, marka kullanma hakkından doğan haklardır. Marka hakkına tecavüz fiillerinin unsurları her iki düzenlemede de aynıdır ve iki yasa birlikte uygulanamayacağından tam olarak oluşan yasa çatışması kuralları uyarınca sonradan yürürlüğe giren, tescilli markalara hukuki ve cezayi koruma getiren 551 Sayılı Kanundaki düzenleme TTK'nın 57/5 fıkra hükmünü tescilli markalarla sınırlı olmak üzere örtülü olarak yürürlükten kaldırmıştır. Bu kanununda ( 551 Sayılı Kanun ) 556 sayılı KHK'nın değişik 82'nci maddesiyle yürürlükten kaldırılmış bulunduğundan ve yürürlükten kalkan eski düzenlemeler canlanamayacağından sanığa atılı eylem haksız rekabet suçunu da oluşturmamaktadır.

El konulan dava konusu eşyanın müsaderesi ya da iadesi konusunun değerlendirilmesine gelince; yukarıda açıklandığı şekilde atılı eylem 01.01.2009 tarihinden itibaren suç olmaktan, aynı tarih itibariyle bu tür eylemler nedeniyle el konulan eşya da suç konusu eşya olmaktan çıkmıştır. İnceleme tarihi itibariyle söz konusu eşyanın bulundurulmasını bizatihi suç sayan herhangi bir yasa hükmü de bulunmamaktadır. Bu nedenle dava konusu eşyanın da iadesine karar verilmesi gerekmektedir.

SONUÇ : Açıklanan bu gerekçelerle; sanığın temyiz itirazları yerinde görüldüğünden mahkumiyet hükmünün BOZULMASINA, 5237 sayılı TCK'nın 7/1. maddesi ve 5320 Sayılı Yasanın 8'inci maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nın 322'nci maddesi uyarınca suç oluşturmayan atılı fiilden sanığın BERAATİNE, el konulan eşyanın sanığa İADESİNE, 05.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
gsm hattına hangi maddeye dayanarak dava açılmalı? Av.Bedia Meslektaşların Soruları 2 01-01-2011 21:05
İzmir Barosu'nda düzenlenecek Marka Hukuku- Marka ve İltibas Konulu Toplantı Av.Duygu Işık Behrem Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu 0 14-05-2010 18:11
İki marka arasında farklı ibareler varsa bu marka hakkına tecavüz olur mu Av. Salim Meslektaşların Soruları 6 23-09-2008 18:30
eski cmuk un hangi maddeleri hala yürürlüktedir_ hakimadayı Hukuk Soruları Arşivi 0 16-01-2007 22:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03727508 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.