Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

limited şirkette ortağın kamu borcundan doğan sorumluluğu

Yanıt
Old 27-10-2009, 21:56   #31
armani

 
Varsayılan en yeni uygulama

9 Ağustos 2009 PAZAR
Resmî Gazete
Sayı : 27314
DANIŞTAY KARARLARI
Danıştay Dördüncü Daire Başkanlığından :
Esas No : 2008/5380
Karar No : 2009/1913
Kanun Yararına Temyiz Eden : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : İzzet Er
Mustafa Kemal Paşa Mahallesi, Canbey Sok. No:6/3
Merkez/ESKİŞEHİR
Karşı Taraf : Taşbaşı Vergi Dairesi Müdürlüğü/ESKİŞEHİR
İstemin Özeti : Erler Hırdavat İnşaat Malzemeleri Limited Şirketine ait vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen 9.5.2007 günlü ve 11929 takip nolu ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır. Eskişehir 1.Vergi Mahkemesi 26.9.2007 günlü ve E:2007/312, K:2007/409 sayılı kararıyla; davacının şirketteki hisselerini 5.12.1997 tarihinde noterde düzenlenen pay satış sözleşmesi ile devrettiği, hisseyi devralan ortağın şirketin mali durumunu, hissenin borçlu ya da alacaklı olup olmadığını bilmesi gerektiği, kamu alacağının şirketle ilgisi kalmayan davacıdan takip edilemeyeceği gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir. Davalı İdarenin itirazı üzerine Eskişehir Bölge İdare Mahkemesinin 18.12.2007 günlü ve E:2007/418, K:2007/404 sayılı kararıyla; davaya konu ödeme emrine esas vergi borçlarının davacının şirketteki hissesini devretmeden önceki dönemlere ilişkin olduğu, borçların şirketten tahsil imkanının kalmadığı, bu nedenle davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle Vergi Mahkemesi kararı bozularak davanın reddine karar verilmiş, davacının kararın düzeltilmesi istemi de reddedilmiştir. Danıştay Başsavcılığı tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek Eskişehir Bölge İdare Mahkemesinin 18.12.2007 günlü ve E:2007/418, K:2007/404 sayılı kararı ile bu kararın düzeltilmesi isteminin reddine ilişkin 11.3.2008 günlü ve E:2008/33, K:2008/59 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51 nci maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan'ın Düşüncesi : Yükümlü adına düzenlenen ödeme emrine yönelik davayı kabul eden ve dava konusu ödeme emrini iptal eden Eskişehir 1.Vergi Mahkemesinin tek hakimle verilen 26.9.2007 günlü ve E:2007/312, K.2007/409 sayılı kararını bozan ve davayı reddeden Eskişehir Bölge İdare Mahkemesinin 18.12.2007 günlü ve E:2007/418, K:2007/404 sayılı kararı ile bu kararın düzeltilmesi isteminin reddine ilişkin 11.3.2008 günlü ve E:2008/33, K:2008/59 sayılı kararının, hukuka aykırı olduğu belirtilerek, davacı İzzet Er tarafından kanun yararına bozulması istemi üzerine konu incelendi.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51 inci maddesinde,bölge idare mahkemesi kararlarından, niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
Dava dosyasına göre, davacının ortağı olduğu Erler Hırdavat İnşaat Malzemesi Ticaret ve Sanayii Limited Şirketi 29.12.1995 tarihinde kurulduğu, ve 20 hisseden oluşan şirketin 5 hissesi davacıya, diğer 15 hisseside diğer ortak ve şirket kanuni temsilcisi Selahattin Er'e ait olduğu, davacı daha önce ortağı olduğu anılan şirketten hissesinin tamamını Eskişehir 4.Noterliğince düzenlenen 5.12.2007 günlü ve 50855 sayılı Limited Şirket pay sözleşmesi ile İsmet Şen isimli şahsa devrettiği ve 2.2.1998 tarihinde tescil işleminin yapıldığı, ancak davacının ortağı olduğu dönemlere ilişkin şirketce ödenmeyen ve şirkettende tahsil imkanı kalmadığı belirtilen vergi borçlarının ortak sıfatıyla ve hisse oranı gözetilerek davacıdan tahsili amacıyla davacı adına dava konusu ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmiştir.
Eskişehir 1.Vergi Mahkemesi; davacı Noter Satış sözleşmesiyle hissesini devrettiğine ve hisseyi devralan ortağın şirketin mali durumunu, yani hissenin borçlu yada alacaklı olup olmadığını bilmesi gerektiğine göre,söz konusu kamu alacağının ortaklık payını devreden ve şirketle artık bir ilgisi kalmayan davacıdan takip ve tahsiline ilişkin ödeme emri düzenlenmesinde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal edilmiş olup, vergi mahkemesinin bu kararı Eskişehir Bölge İdare Mahkemesince davacının vergi borçlarından sorumlu tutulduğu şirketteki hisselerini 5.12.1997 tarihinde 3 üncü bir şahsa devrettiği tartışmasız olmakla birlikte davaya konu ödeme emrine esas vergi borçlarının davacının şirketteki hissesini devretmeden önceki dönemlere ilişkin olduğu ve bu borçların şirketten tahsil imkanı kalmadığı gerekçesiyle bozularak, aynı gerekçe ile kararın düzeltilmesi istemide reddedilmiştir.
6183 sayılı amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35 inci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde de limited ortakların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortakların vazettikleri veya vaz'ını taahhüt eyledikleri sermaye miktarından doğrudan doğruya mesul ve bu Kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları hükme bağlanmış olup, bu madde hükmüne göre limited şirket ortağının açıklanan miktarla sınırlı olarak şirketin amme borcunun ödenmesinden sorumlu olacağı tabiidir. Ancak şirket hissesini devralarak devredenin yerine geçen ortak söz konusu sermaye payını bütün hak ve borçlarıyla birlikte devralmıştır.
Öte yandan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 520 nci maddesinde, bir payın devrinin şirket hakkında ancak, şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek şartıyla hüküm ifade edeceği, devir hususunun ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması gerektiğinin kurala bağlandığı, buna göre bir hisseyi devralan şahsın devraldığı hissenin borçlu mu, alacaklı mı, olduğunu ve şirketin mali durumunu bildiğinin kabulü gerektiği, başka bir deyişle, limited şirkette bir hisse devralan şahsın, o hissedarın devir anına kadar mevcut şirket borçlarından yükümlü bulunduğunu bilmesinin en az ticari muamelelerde bir tüccarın göstermesi gereken basiret ve tedbirli davranışlardan sayılması gerektiği, böyle bir basireti göstermemiş olan yeni ortağın bu davranışının sonuçlarına katlanmak zorunda olduğu, bu bakımdan limited şirketteki payını devreden ortağın devirden önceki dönemle ilgili şirket borçlarından dolayı sorumlu tutulabilmesi için pay devrinin Kanuna karşı bir hile olarak sadece vergi borcundan kurtulmak amacıyla yapıldığı ve devir mukavelesinde devreden ortağın, devirden önceki şirket borçlarından sorumlu olacağı hususunda bir kayıtda bulunmadığına göre, şirket hissesini devralarak devredenin yerine geçen ortak söz konusu sermaye payını bütün hak ve borçlarıyla birlikte devraldığından, ödeme emrinin düzenlendiği 9.5.2007 tarihinden çok önce 5.12.1997 tarihinde Eskişehir 4.Noterliğinde 50855 yevmiye numarasında kayıtlı noter satış senediyle şirketteki paylarını devreden davacının, devirden önceki döneme ait şirket borçlarından sorumlu tutulması mümkün değildir.
Bu durumda şirketteki hissesini devreden eski ortak adına devirden önceki şirket ortağı olduğu döneme ilişkin şirketin vergi borcu nedeniyle ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık açıktır.
Açıklanan nedenlerle, hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşılan Eskişehir Bölge İdare Mahkemesinin 18.12.2007 günlü ve E:2007/418, K:2007/404 sayılı kararı ile bu kararın düzeltilmesi isteminin reddine ilişkin 11.3.2008 günlü ve E:2008/33, K:2008/59 sayılı kararının, 2575 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51 inci maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi Faruk Aslan'ın Düşüncesi : 213 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi ile 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesi birlikte değerlendirildiğinde; limited şirketin vergi borcunun öncelikle şirketin malvarlığından tahsiline çalışılması, vergi borcunun şirketten tahsilinin olanaksız olduğunun tespit edilmesi halinde ise, vergilendirme ile ilgili ödevleri yerine getirmekle sorumlu bulunmasına karşın, bu ödevleri yerine getirmeyen kanuni temsilcilerin takip edilmesi gerekmekte olup şayet kanuni temsilcinin varlığından da vergi borcu tahsil edilemezse, ancak bu aşamada ortağın ilgili olduğu döneme göre sermaye miktarı veya sermaye hissesi gözönünde bulundurularak takip edilmesi mümkündür. Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan ortaklar kurulu kararı ile şirket ortaklarından Selahattin Er'in şirketi temsile yetkili kılındığı anlaşıldığından öncelikle kanuni temsilci olan bu şahıs hakkında takip yapılarak şirketten tahsil edilemeyen kamu alacağının tahsili yoluna gidilmesi gerekmekte olup davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ödeme emrini iptal eden Eskişehir Vergi Mahkemesi kararının ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar veren ve buna ilişkin kararın düzeltilmesi istemini reddeden Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi kararının Danıştay Başsavcılığı tarafından kanun gerekçesiyle yararına bozulması istenilmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Hakkında Kanun'un uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 35 inci maddesinde, Limited ortakların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortakların vazettikleri veya vaz'ını taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu Kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları açıklanmış, bu maddede 4369 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle yapılan ve 29.7.1998 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil olanağı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları ifade edilmiştir.
Bu düzenlemeye göre, ödeme emri ile takip edilen kamu alacaklarından, hangi vergilendirme dönemine ilişkin olarak tahakkuk etmiş ise, şirket hakkındaki kanuni takip yolları tüketilmek koşuluyla bunların ödenmemesinden de yine aynı dönemde ortak olan kişinin sadece ortak olduğu dönemlerle sınırlı olarak sorumlu olacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesinde, tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmıyan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 540 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, aksi kararlaştırılmış olmadıkça ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecbur oldukları, ikinci fıkrasında ise şirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsilinin ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabileceği belirtilmiştir.
213 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi ile 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesinin birlikte değerlendirilmesinden; limited şirketin vergi borcunun öncelikle şirketin malvarlığından tahsiline çalışılması, vergi borcunun şirketten tahsilinin olanaksız olduğunun tespit edilmesi halinde ise, vergilendirme ile ilgili ödevleri yerine getirmekle sorumlu bulunmasına karşın, bu ödevleri yerine getirmeyen kanuni temsilcilerin takip edilmesi gerekmekte, şayet kanuni temsilcinin varlığından da vergi borcu tahsil edilemezse, ancak bu aşamada ortağın ilgili olduğu döneme göre sermaye miktarı veya sermaye hissesi gözönünde bulundurularak takip edilmesi mümkündür.
İncelenen dosyada, vergi borcunun şirketten tahsilinin olanaksız hale geldiği belirtilerek, ortak olan davacı adına ödeme emri düzenlenmiş ise de; Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan ortaklar kurulu kararı ile Türk Ticaret Kanununun 540 ıncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca şirket ortaklarından Selahattin Er'in şirketi temsile yetkili kılındığı anlaşıldığından öncelikle kanuni temsilci olan bu şahıs hakkında takip yapılmak suretiyle şirketten tahsil edilemeyen kamu alacağının tahsili yoluna gidilmesi gerekirken, bu usule uyulmaksızın doğrudan davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulüyle Eskişehir Bölge İdare Mahkemesinin 18.12.2007 günlü ve E:2007/418, K:2007/404 sayılı kararı ile bu kararın düzeltilmesi isteminin reddine ilişkin 11.3.2008 günlü ve E:2008/33, K:2008/59 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün sonuçlarına etkili olmamak koşulu ile bozulmasına, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmesine ve Resmi Gazete'de yayınlanmasına, 13.4.2009 gününde esasta oybirliğiyle, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X)
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Hakkında Kanun'un 35 inci maddesinde, Limited ortakların ödenmiyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortakların vazettikleri veya vaz'ını taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu Kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları açıklanmış, bu maddede 4369 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle yapılan ve 29.7.1998 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil olanağı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları ifade edilmiştir. Bu hükme, ödeme emri ile takip edilen kamu alacaklarından, hangi vergilendirme dönemine ilişkin olarak tahakkuk etmiş ise, şirket hakkındaki kanuni takip yolları tüketilmek koşuluyla bunların ödenmemesinden de yine aynı dönemde ortak olan kişinin sorumlu olacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu ve 6183 sayılı Kanunun anılan 35 inci maddesinin birlikte incelenmesinden, şirketten tahsili olanaksız hale gelen kamu alacaklarının takibinde, kanuni temsilciler ile ortaklar arasında bir öncelik sırasının öngörülmediği de anlaşılmaktadır.
İncelenen dosyada; Vergi Mahkemesince, 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde ortaklar için öngörülen sorumluluğun, ortaklık sıfatına ve payına bağlı bir sorumluluk olduğu, ortaklık payını devreden davacının gerek devirden önceki, gerek devirden sonraki dönemlere ilişkin vergi borçlarından sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiş, Bölge İdare Mahkemesi tarafındanda vergi borçlarının davacının şirketteki hissesini devretmeden önceki dönemlere ilişkin olduğu dolayısıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle vergi Mahkemesi kararı bozulmuş ve davanın reddine karar verilmiştir.
Bu nedenle, uyuşmazlığın esasına ilişkin tarafların iddiaları, ayrıca 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20 nci maddesinde düzenlenen re'sen araştırma ilkesi gereği, borcun şirketten tahsilinin olanaksız hale gelip gelmediği, ihbarnamelerin tebliğ işlemlerinin ve adres tespitlerinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı araştırılmadan ve davacının ortaklık sıfatını taşıdığı dönemler de dikkate alınmadan verilen Bölge İdare Mahkemesi kararının bu gerekçeyle Kanun Yararına bozulması gerektiği oyuyla kararın gerekçesine katılmıyorum.
K A R Ş I O Y (XX)
Davacının 1997 yılında ortağı olduğu limited şirketin ilgili yıla ilişkin vergi borçlarının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrini iptal eden Eskişehir 1.Vergi Mahkemesi kararını kaldıran ve karar düzeltme istemini reddeden Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi kararının kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Olayda, 29.12.2005 tarihinde şirketin tescil edildiği ve ortaklar kurulu kararıyla bu tarihten itibaren üç yıllığına şirket müdürü seçilen davacının 5.12.1997 tarihli noter pay satış sözleşmesiyle hisselerini devrettiği ve bu durumun 23.3.1998 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayınlandığı anlaşılmaktadır.
Davacının hisselerini devrettiği tarihten önceki döneme ilişkin vergi borçlarından dolayı hisseleri tüm aktif ve pasifiyle devralan kişi ve yeni ortak sorumlu olduğundan, bu tarihten sonra 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunun 35 inci maddesine göre davacının takibinin mümkün olmaması karşısında Vergi Mahkemesince verilen ödeme emrinin iptali yönündeki kararda hukuka aykırılık bulunmadığından bu kararı kaldıran ve kararın düzeltilmesi istemini reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararının bu gerekçeyle Kanun Yararına bozulması gerektiği oyuyla kararın gerekçesine karşıyım.
Old 02-07-2011, 23:29   #32
İBRAHİM AYDIN

 
Varsayılan Limited Şirketlerde Ortakların Kamuya Olan Borçlardan Sorumluluğu

BENİM BİR SORUM OLACAK HİÇBİR MESLEKTAŞIMDAN NET BİR CEVAP ALAMADIM,MÜVEKKİLİM BİR LTD ŞİRKETİNİN %1 HİSSESİNİ DEVİR ALMIŞ MÜVEKKİLİMİN ORTAĞIDA ŞİRKETİN KALAN %99 HİSSESİNİ DEVİR ALMIŞ YANİ ESKİ ORTAKLARDA HİÇBİR HİSSE BIRAKMAMIŞ MÜVEKKİLİM VE ORTAĞI ŞİRKETİN TAMAMINI DEVİR ALMIŞLAR.DEVİR ALDIKTAN SONRA YENİ ORTAKLAR ŞİRKET MÜDÜRÜ SEÇMEMİŞLER ŞİRKET TASVİYEYE GİRMİŞ DİĞER %99 HİSSESİ OLAN BÜYÜK HİSSEDAR TASVİYE MEMURU SEÇİLMİŞ ŞU ANDA TASVİYE DEVAM EDİYOR,ORTAKLAR ŞİRKET MÜDÜRÜ SEÇMEDİKLERİNDEN

TTK 540 MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASINA GÖRE

Limited şirketlerde aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile yetkili ve mecburdurlar. Böyle bir durumda ortakların hepsi kanuni temsilci sıfatına haiz olacaklarından, amme alacağının tamamından müşterek ve müteselsil olarak sorumlu tutulurlar.

İŞİN ÖZÜrtaklar şirket müdürü seçmedikleri için başkada bir şirket müdürü olmadığından ortakların hepsi şirket müdürü sayılacağından bu durumda kamuya olan borçlardan yukarıda belirttiğim gibi müşterek ve müteselsil sorumlu olacağından şirkette %99 hissesi olan diğer ortağın hiçbir malvarlığı olmadığı için maliye bakanlığı ve ssk şirketin kamuya olan borçların tamamını %1 hissesi olan müvekkkilimden tahsil edebilecek.

fakat yasada bir boşluk yakaladım

TTK 540 MADDESİNİN 3 ÜNCÜ FIKRASINA GÖRE
Kuruluştan sonra şirkete giren ortaklar, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça,şirketi idare ve temsile mezun ve mecbur değildirler.
SORUMUN ÖZETİ:BU DURUMDA %1 hissesi olan müvekkilim yasaya göre kurucu ortak olmadığı için şirket müdürü sayılamıcağından maliye ve ssk ya olan borçlarını %1 hissesi oranında ödeyip kurtulabilirmi. BU KONUDA GÖRÜŞLERİNİZİ VARSA VERGİ MAHKEMESİ VE DANIŞTAY KARARINI GÖNDERİRSENİZ MEMNUN OLURUM

HEPİNİZE SAYGILAR
Old 03-07-2011, 01:12   #33
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yasa hükmü

LİMİTED ŞİRKETLERİN AMME BORÇLARI

6183 s.K.
MADDE 35 - (Değişik: 4369 - 22.7.1998) Limited şirket ortakları, (Değişik ibare: 5766 - 4.6.2008 / m.3) "şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan" amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.

(Ek fıkra: 5766 - 4.6.2008 / m.3) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.

(Ek fıkra: 5766 - 4.6.2008 / m.3) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
Old 03-07-2011, 11:45   #34
İBRAHİM AYDIN

 
Varsayılan

Sn Hulusi Bey Yanıtınız İçin Çok Teşekkür Ederim Fakat Şunu Merak Ediyorum Benim Müvekkilim Şirket Ortaklığına Dahil Olmadan Önceki devir aldığı %1 hisse oranındaki Borçlar Olsun ortaklığa Dahil Olduktan Sonraki devam eden %1 hissesi oranındaki Borçlar Hepsini Geçmiş Gelecek Tüm Maliye Ve Ssk Borçlarını Ödemek İstiyor Ama devir aldığı %1 Hissesi Oranında Ödemek İstiyor Yukarıdaki Sormuş Olduğum Soruda Müvekkilimin Durumu İncelendiğinde Diğer Şirket Ortaklarından Tahsilat Yapılamazsa Müvekkilimin şirketin geçmiş gelecek Bu Borçlarını devir aldığı %1 Hissesi Oranında Maliye Ve Ssk Ya Hesaplatıp Ödemesi Mümkünmüdür?sizin yukarıda yazdığınız açıklamaya göre yasada belirtilen müteselsil sorumluluk kavramı sadece devir aldığı %1 hissenin devir tarihinden önceki %1 hissesi oranındaki sorumluluğundan doğan borçlarımı kasıt ediliyor yoksa müvekkilim %1 hisse dahi devir almış olsa devir tarihinden önceki diğer eski hissedarların şirketteki tüm %100 hisselerine düşen kamuya olan borçların sorumluluğundan da yasaya göre müvekkilim müteselsil sorumlumudur.
Saygılar.
Old 03-07-2011, 12:43   #35
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

m.35 "sermaye hisseleri oranında"diyor
Old 03-07-2011, 13:32   #36
İBRAHİM AYDIN

 
Varsayılan

Her nekadar madde 35 sermaye oranında desede yasa şirket müdürleri için müteselsil sorumluluk var diyor benim müvekkilim burada şirket müdürümü değilmi belli değil şirket ortakları şirket müdürü seçmediği için ttk 540/1 göre yasa tüm ortakları şirket müdürü olarak ifade ediyor yani buda müteselsil sorumluluk demek fakat müvekkilim şirkete sonradan dahil olduğu için ttk 540/3 e görede yasa şirkete sonradan dahil olan ortakların şirketi idare etme mecburiyeti yoktur diyor işte kafam burada karışıyor,eski ortakların hepsi hisselerini yeni ortaklara devir etmiş yeni ortakların şirketi idare etme mecburiyeti yoksa şirketi kim idare edecek.LÜTFEN YARDIMLARINIZI BEKLİYORUM BURADA KAFAM ÇOK KARIŞTI,eğer yasada böyle bir boşluk var ise bu durumda müvekkilim ttk 540/3 e göre yorum yapılıp madde 35 den faydalandırılınıp hissesi oranında kamuya olan borcunu kapatıp borçtan kurtulurmu.
Old 03-07-2011, 14:38   #37
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Ortak müdür

Alıntı:
BENİM BİR SORUM OLACAK HİÇBİR MESLEKTAŞIMDAN NET BİR CEVAP ALAMADIM,MÜVEKKİLİM BİR LTD ŞİRKETİNİN %1 HİSSESİNİ DEVİR ALMIŞ MÜVEKKİLİMİN ORTAĞIDA ŞİRKETİN KALAN %99 HİSSESİNİ DEVİR ALMIŞ YANİ ESKİ ORTAKLARDA HİÇBİR HİSSE BIRAKMAMIŞ MÜVEKKİLİM VE ORTAĞI ŞİRKETİN TAMAMINI DEVİR ALMIŞLAR.DEVİR ALDIKTAN SONRA YENİ ORTAKLAR ŞİRKET MÜDÜRÜ SEÇMEMİŞLER

TTK. m.540/1 -Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatiyle şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecburdurlar.

Olayda m.540/3 hükmü uygulanamaz ki! Şirket zaten iki ortaklı..?
Old 03-07-2011, 15:10   #38
İBRAHİM AYDIN

 
Varsayılan Ltd Şİrketİnde MÜdÜrlerİn Kamuya Olan BorÇlardan SorumluluĞu

Ozaman bu durumda müvekkilim şirketin kamuya olan borçlardan hissesi oranında değil, tamamından sorumlu olacaktır.peki bu durumda madde 35 den faydalanabiliyormu?
Old 03-07-2011, 16:04   #39
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
Ozaman bu durumda müvekkilim şirketin kamuya olan borçlardan hissesi oranında değil, tamamından sorumlu olacaktır.

Gerekçeniz / Dayanağınız ?
Old 03-07-2011, 16:36   #40
İBRAHİM AYDIN

 
Varsayılan Limited Şirketlerde Müdürlerin Kamuya Olan Borçlardan Sorumluluğu

dayanağım şu:

Limited şirketlerde aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile yetkili ve mecburdurlar. Böyle bir durumda ortakların hepsi kanuni temsilci sıfatına haiz olacaklarından, amme alacağının tamamından müşterek ve müteselsil olarak sorumlu tutulurlar.

İŞİN ÖZETİ:yani diğer %99 hissesi olan ortağın herhangi bir malvarlığı olmadığı için maliye ve ssk alacaklarını büyük hissedardan tahsil edemiyecek,dolayısıyla %1 hissesi olan müvekkilimin malvarlığı olduğu için maliye ve ssk şirketten bütün alacaklarını yukarıdaki belirttiğim yasaya dayanarak müvekkilimden tahsil edebilecek.

YANILIYORSAM LÜTFEN BENİ DÜZELTİN,BEN YUKARIDA BELİRTTİĞİM YASAYI BÖYLE YORUMLADIM.
Old 03-07-2011, 17:25   #41
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

“6183 sayılı kanunun mükerrer 35.maddesi vergi usul kanunu kapsamında olmayan kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlendiğinden vergi ve buna bağlı alacaklarda bu kanun hükmünün uygulanma olanağı bulunmamaktadır”
(DVDDGK.E. 2000/261,K. 2001/31,T. 26.1.2001).
Old 23-07-2011, 16:23   #42
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan Sermaye Payi Oraninda

Sayın Aydın,

Sorunuzu geç fark ettim. Eskisi kadar sık cevap yazamıyorum.
Müvekkiliniz şirketin yalnızca %1 oranında pay sahibi ise, şirket müdürü hiç olmamış ise, şirkete sermaye taahhüt borcunun tamamını da yerine getirmiş ise;
İdare önce şirketten,
Sonra Kanuni temsilcilerden (eski ve yenilerden)
tüm çabalarına rağmen tahsil edememiş ise,

şirketin %1 ortağından sermaye payı oranında tahsil edebilecektir.

Çünkü Anayasa Mahkemesi E: 2009/39 dosya sonucunda " 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, " karar vermiştir.

Bu durum daha önceden Mali Çalışma Grubunda da duyurulmuştur.
Old 23-07-2011, 20:40   #43
İBRAHİM AYDIN

 
Varsayılan

Sn YalÇin Önder VermİŞ OlduĞunuz Bİlgİ İÇİn Sİze Çok TeŞekkÜr Ederİm
Old 19-02-2015, 17:17   #44
eser_29

 
Varsayılan

Limited Şirketin iki hissedarı (A ve B) hisselerini iki yeni şahsa (Y ve Z) devrediyorlar.

- Aralarında bir devir sözleşmesi yapıyorlar ve bu sözleşmenin maddelerinden birisi "Devir tarihinden sonra ortaya çıkabilecek devir tarihi öncesine ait kamu ya da şahıs-şirket alacaklarından hisselerini devreden A ve B sorumludur."
- Noterde akdedilen hisse devir sözleşmesinde ise "şirket aktifi ve pasifi ile birlikte devredilmiştir." ibaresi bulunmaktadır.

Bu iki husus birbirine zıtlık oluşturmuyor mu? Bu durumda devir tarihinden önce olan mesela vergi borcundan ödeyen A ve B, hisseyi devrettikleri Y ve Z'ye rücu imkanına sahip olabilirler mi ?

Aralarındaki sözleşmeye mi yoksa noterdeki devir sözleşmesine mi öncelik verilir ?

Birisi "resmi sözleşme" ötekine öncelik verilmesi de MK md.2'ye aykırılık oluşturmaz mı ?
Old 07-02-2016, 22:40   #45
g_soton

 
Varsayılan

Merhaba,

Benim sorum da şu şekilde. Bir limited şirkette 2006 yılında bir denetim yapılıyor. Bu denetime dayalı olarak 2009 yılında bir idari para cezası kesiliyor. Para cezasının iptali için dava açılıyor ve dava 2011 yılında reddediliyor, para cezası 12.10.2011 tarihinde kesinleşiyor.
Müvekkillerimden biri 14.02.2007-17.04.2007 arasında şirkette müdürlük sıfatını alıyor. Ataması da azli de Ticaret Sicili'nde ilan ediliyor. Diğer müvekkilim 27.06.2007-22.06.2011 tarihleri arasında ortak oluyor, yine ortak oluşu ve ortaklıktan çıkışı tescil ve ilan ediliyor.
İlgili vergi dairesi ortak olan müvekkilimin şahsi malvarlığı üzerine haciz tesis ediyor.
Konuyla ilgili her iki müvekkilimin durumu açısından araştırma yaptım. Çelişkili sonuçlar var ama benim vardığım sonuç, her ikisinin de şahsi malvarlıklarıyla sorumlu tutulamayacakları yönünde. Sizlerin de görüşünü almak isterim.
Şimdiden teşekkürler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Limited Şirketlerde Ortağın Denetim Yetkisi Kibitzer Meslektaşların Soruları 8 28-06-2011 13:19
kooperatif borcundan üyelerin şahsi sorumluluğu var mıdır? mslmklvz Meslektaşların Soruları 3 22-11-2006 14:40
Anonim Şirkette Ortağın Çıkarılması özlem özdemir Hukuk Soruları Arşivi 4 11-07-2006 15:11
Limited Şirkette Ortaklar Genel Kurulu Av. Öncü Serter Hukuk Soruları Arşivi 1 23-06-2006 12:10
Şirket Borcundan Eşin Sorumluluğu ASLIERDEM Hukuk Soruları Arşivi 1 01-03-2002 19:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04176593 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.