Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Borca itiraz nasıl olmalı?

Yanıt
Old 14-07-2007, 16:44   #1
hukukcu34

 
Varsayılan Borca itiraz nasıl olmalı?

Değerli meslektaşlar bir ilmasız icra dosyamda borçlu taraf süresinde aynen ".........nolu icra takibinde ödeme emrine itirazda bulunuyorum" iafadeleri yer alan tek cümlelik ve hiçbir açıklık bulunmayan bir dilekçe vermiştir.Neye itiraz ettiği belli olmayan(Yetki-Borç)Anılan ifadelerin yer aldığı dilekçe borca açıkça itiraz anlamı taşır mı?İcra Müdürü tarafından itirazın içeriğine bakılmaksızın otomatik olarak itiraz sebebiyle takibin durmasına karar verilmiştir.Ayrıca ve açıkça borca itiraz edilmediği ve usulüne uygun bir itiraz olmamadığı bu haliyle icra müdürünün takibin durmasına karar vermesinin yasaya aykırılığı iddiası ile Merciye şikayette bulunsam sizce sonuç ne olabilir?
Cevap veren tüm dostlara şimdiden teşekkürlerimi sunarım...
Old 14-07-2007, 17:16   #2
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/4427
Karar: 2006/6170
Karar Tarihi: 22.05.2006
ÖZET: İcra takibi sırasında borçlu tarafından, ödeme emrine yapılan itiraz ile icra takibi kendiliğinden durur. Alacaklının, icra takibine devam edebilmesi için, genel mahkemelerde itirazın iptali davası açması gerekecektir. Bu dava borçlunun itirazının, alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılması gerekir.
(2004 S. K. m. 62, 66)
Dava dilek
çesinde 2.260.181.999 liralık takibe vaki itirazın iptali ile % 40 inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde, davalı aleyhine 2.260 YTL. alacağın tahsili amacı ile icra takibi yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek itirazın iptali ile % 40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İİK. hükümleri gereğince, icra takibi sırasında borçlu tarafından, ödeme emrine yapılan itiraz ile icra takibi kendiliğinden durur. Alacaklının, icra takibine devam edebilmesi için, genel mahkemelerde itirazın iptali davası açması gerekecektir. Bu dava borçlunun itirazının, alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılması gerekir. Bu bir yıllık süre, hak düşürücü süre olup, mahkemece, kendiliğinden gözetilecektir. Ancak bu hak düşürücü sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmesi gerekecektir.
Dosyada mevcut icra takip dosyası incelendiğinde, davalı borçlunun itirazının, davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Öyle ise mahkemece davacı alacaklıya tebliğ yapılmadığından 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı gözetilip, itirazın iptali davasının süresinde açıldığı kabul edilerek işin esası hakkında yapılacak yargılama sonucunda, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.05.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Yalnızca "ödeme emrine itiraz ediyorum"beyanı takibin durması için yeterlidir.
Old 14-07-2007, 17:25   #3
av.knel

 
Varsayılan

Hiç şikayetle uğraşmayın. Borçlunun "borca itiraz ediyorum" demesi yetrlidir. Açıklma yapma gibi bir mecburiyeti yok.

Saygılarımla...
Old 14-07-2007, 17:40   #4
hukukcu34

 
Varsayılan

Sayın av.knl zaten borçlu borca itiraz ediyorum dese bende hiç uğraşmayacağım ama sorumda da belirttiğim üzere tek kelimelik dilekçesinde açıkça borca itiraz ediyorum veya borcu kabul etmiyorum gibi bir ifade kullanmamış.Kullandığı ifade "ödeme emrine itiraz ediyorum" bu durumda ise takip hukukunda ödeme emrine itiraz değil ancak şikayetin olabileceği bunun da süresi içerisinde İTM ye yapılması gerektiği kanaatindeyim.
Old 14-07-2007, 17:49   #5
av.knel

 
Varsayılan

Dikkatsizliği mi mazur görün! Daha önceki okuduğum yargıtay kararlarında borçlunun "itiraz ediyorum" gibi bir ifade kullanması yeterli görülmüş; yukarıda sunulan yargıtay kararında da dikkat ederseniz ödeme emrine itiraz şeklinde ifadeler kullanılmış.
Şikayetinizin kabul olmayacağını düşünüyorum.

İyi Akşamlar!
Old 16-07-2007, 09:04   #6
Av.ZAFER İŞERİ

 
Varsayılan

"ödeme emrine itiraz" beyanının amaçsal yorumlanması, ödeme emri muhteviyatının kabul edilmediği anlamına geleceğinden, itirazın geçerli olduğunu ve beklenen sonuçları doğurmaya yeterli olduğunu düşünüyorum. Saygılarımla.
Old 16-07-2007, 11:02   #7
Vedat74

 
Varsayılan

Borçlunun sadece "itiraz ediyorum" demesi yeterli görülüyor. Bu halde borçlu ayrıca imzaya itiraz etmediği için imzayı kabul etmiş sayılır. Yanlız borçlunun sadece itiraz ediyorum demekle yetinmesi halinde itiraz sebepleri genişletilemeyeceğinden dolayı, borçlu sadece takibin dayanağı olan belge (senet) metninden anlaşılan itiraz sebepleriyle sınırlıdır. Bu halde itirazın kaldırılması aşamasında İcra Mahkemesinde sadece senet metninden anlaşılan, zamanaşımı def'i, tahrifat yapıldığı iddiası, faiz oranının kararlaştırılandan fazla yazıldığı gibi itiraz sebeplerine dayanabilir. Başka ve yeni bir itiraz sebebi iddia edemez. Mesela yetki itirazında bulunamaz veya borcu ödediğini artık iddia edemez.

Saygılarımla...
Old 16-07-2007, 11:49   #8
SPARTACUS

 
Varsayılan

İİK Göre itiraz iki şekilde yapılabilir 1 ) genel manada ifadelerle borca
2) açıkca belirtmek şartıyla imzaya !
genel borca itiraz için "itiraz ediyorum"ifadesi yeterlidir ayrıca açıklama yapmaya ihtiyaç yok !
olayda borçlu" ödeme emrine itiraz ediyorum" demiştir. bu ifade borca itirazdır.Nitekim borçlunun cümlesinde itiraz kelimesi geçmektedir eğer borçlu bu ifadesiyle aslında ödeme emrine karşı şikayet etmek istemekteyse bununda yeri icra dairesi değil icra mahkemesidir. o halde bu ifadeye karşı itirazın kaldırılmasına gitmek gerek.icara hakimi bu ifadeyi şikayet olarak yorumlarsa zaten borçlu yanlış mercide şikayette bulunduğu için şikayeti reddedililr yok hakim bunu itiraz olarak yorumlarsa zaten sorun yok itirazın kaldırılmasına bakacak neticede dosyaya göre karar verecektir.
Old 16-07-2007, 11:54   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
".........nolu icra takibinde ödeme emrine itirazda bulunuyorum"

Soruda geçen itiraz cümlesi yukarıdadır.Cevaplara göre ise, bu itiraz "borca itiraz" sayılmalıdır. Benim bildiğim kadarıyla borca "ayrıca ve açıkça" itiraz edilmesi gerekmektedir.

Ödeme emrine itiraz nedenleri birden fazladır. Borçlu faize itiraz edebilir,; borcun zamanaşımına uğradığını beyan edebilir; yetkiye itiraz edebilir veya takip hukukuna ilişkin başka bir şeye de itiraz edebilir.

Dolayısıyla, soruda geçen cümleden neye itiraz edildiği anlaşılamamaktadır.

Ben bu cümlenin "borca itiraz" olarak değerlendirilemeyeceğine inanıyorum.

Saygılarımla
Old 16-07-2007, 12:33   #10
detay82

 
Varsayılan


T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/3564
Karar: 2002/3988
Karar Tarihi: 16.04.2002
ÖZET: Ödeme emrine itiraz etmek isteyen borçlu itirazını ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine yapmak zorundadır. İtiraz, kural olarak ödeme emrini gönderen (takibin yapıldığı) icra dairesine yapılır. Fakat borçlu, takibin yapıldığı icra dairesinden başka bir icra dairesine de itirazını bildirebilir. Bu nedenle itiraz, itirazın yapıldığı başka yer icra dairesine bildirildiği tarihte yapılmış sayılır.
(2004 S. K. m. 62, 67)
Dava: Dava dilek
çesinde 120.722.000 liranın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Karar: Davacı vekili dilekçesinde, telefon görüşme bedelinin tahsili için yapılan takibe davalının vaki itirazının iptalini istemiştir.
Mahkemece, borçlu olan davalının 7 günlük borca itiraz süresi geçtikten sonra itirazda bulunduğu ve ödeme emrinin böylelikle kesinleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, takibe itirazın başka yer icra dairesi vasıtası ile yapıldığını, bu nedenle itirazın yasal süresi içinde olduğunu ifade etmiştir.
Ödeme emrine itiraz etmek isteyen borçlu itirazını ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine yapmak zorundadır. İtiraz, kural olarak ödeme emrini gönderen (takibin yapıldığı) icra dairesine yapılır. Fakat borçlu, takibin yapıldığı icra dairesinden başka bir icra dairesine de itirazını bildirebilir. Bu nedenle itiraz, itirazın yapıldığı başka yer icra dairesine bildirildiği tarihte yapılmış sayılır.
Davada, davalı borçluya Bursa 9. İcra Müdürlüğü tarafından ödeme emri gönderilmiş, davalı borçlu ödeme emrini 7.11.2000 tarihinde tebellüğ etmiş ve 14.11.2000 tarihinde Gemlik İcra Müdürlüğü kanalı ile ödeme emrine itiraz etmiştir.
Yukarıda ilke ve esaslar doğrultusunda mahkemece borçlunun 7. günlük yasal itiraz süresi içinde başka yer icra dairesi (Gemlik İcra Müdürlüğü) aracılığı ile ödeme emrine itirazda bulunduğu kabul edilerek itirazın iptali davası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi bozma gerektirmektedir.
Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 16.04.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

**************************************
Görüldüğü gibi pek çok yargıtay kararında da ödeme emrine itiraz borca itirazı da kapsamaktadır. Bu sebeple itiraz geçerli ve yeterlidir.
Old 16-07-2007, 12:52   #11
ays

 
Varsayılan

Borçlunun itirazında bir açıklık bulunması gerekmiyor.Sadece "itiraz ediyorum" demesi yeterli."ödeme emrine itiraz ediyorum" demesi açıkça borca itirazdır.Yatgıtay kararlarında da itiraz "ödeme emrine itiraz" olarak da geçmektedir.Mesela;

HD 03 <> E: 1999/567 <> K: 1999/921 <> Tarih: 09.02.1999

* ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN İPTALİ
* DAVA AÇMA SÜRESİ

Süresi içinde ödeme emrine yapılan itiraz ile icra takibi kendiliğinden durur. Duran takibin devamı için alacaklının itirazı ya mahkemede iptal ettirmesi veya tetkik merciinde kaldırtması gerekir. Dava için süre bir yıl itiraz için ise altı aydır. Her iki halde de süre başlangıcı itirazın alacaklıya tebliğ tarihidir. Bu süreler hak düşürücü sürelerdir.

(2004 s. İİK. m. 62/11, 67/1)

Dava dilekçesinde 22.802.479 lira alacak için itirazın iptali faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın İcra İflas Kanunun 59 ve 62. maddeleri gereğince reddine, %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığı cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, davalının kullandığı su bedelini ödememesi nedeniyle, hakkında başlattığı icrai takibe vaki itirazın iptalini istemiş, davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı kurum tarafından temyiz edilmiştir.

İcra takibine davalı tarafından 3.12.1997 tarihinde itiraz edilmiş ve görülmekte olan işbu dava ise 6.7.1998 gününde açılmış bulunmaktadır. Mahkemece davacının itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açmadığı ve de itiraz dilekçesinin kendisine tebliğ edilmesi için gerekli giderleri icra dosyasına yatırmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

İcra ve İflas Kanununa göre ödeme emrine itirazın iptali davası bir müddete tabidir. Gerçekten de alacaklı bu davayı itirazın kendisine tebliği (İİK. m. 62/11) tarihinden itibaren bir yıl içinde açabilir (İİK. m. 67/1).

Süresi içinde ödeme emrine yapılan itiraz ile icra takibi kendiliğinden durur (İİK. m. 66). İtiraz ile duran takibe devam edilebilmesi için, alacaklının itirazı ya mahkemede iptal ettirmesi (İİK. m. 67) veya Tetkik Merciinde kaldırtması (İİK. m. 68-68 a) gerekir. Tüm bu olasılıklardaki bir yıllık veya 6 aylık süre borçlu tarafından yapılan itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlaması gerekir. Borçlunun ödeme emrine yaptığı itirazın alacaklıya tebliği için yatırması gereken posta giderinin davacı tarafından tediye edilmemesi hususu hak düşürücü nitelikteki dava şartının işlemeye başladığı anlamına gelmez. Zira İİK. 59. maddesi uyarınca alacaklının (davacının) borçlunun (davalının) İİK. 62. maddesine göre yapılabileceği itirazın kendisine tebliğ masrafını avans olarak peşinen ödememesi icra takibine vaki istemini hükümsüz kılmaz. Kaldı ki İcra memurunun istemine rağmen davacının böyle bir masrafı ödemekten imtina ettiğine ilişkin bir belirti de bulunmamaktadır.

Mahkemece işin esasına girilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 9.2.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak : YKD. Ağustos-1999 s: 1047

[Copyright © CD MEDYA YAZILIM - Corpus™ Mevzuat ve İçtihat Programı]
Old 16-07-2007, 15:39   #12
hidayet

 
Varsayılan

İİK.62/4"Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lâzımdır. Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır"
İlgili fıkraya göre borca kısmi itiraz halinde itiraz edilen kısmın açıkça gösterilmesi gerekir.Borcun tamamına itiraz eden borçlunun "itiraz ediyorum" demesi yeterlidir diye düşünüyorum.Saygılar...
Old 17-07-2007, 10:32   #13
Av. Asena

 
Varsayılan

Bir yorum meselesi olmakla beraber, "ödeme emrine itiraz etmek" ödeme emrinde belirtilen borca itiraz etmek anlamına gelmektedir. İmzaya itiraz açıkça olmalı ve fakat borca itiraz, daha doğru bir ifadeyle ödeme emrine itiraz sadece "itiraz ediyorum" demekle gerçekleşir.

Bu durumu, borca itiraz etmemiş, ödeme emrinden kaynaklanan bir duruma itiraz etmiş olarak değerlendirip işlem yapmak çok da iyiniyetli bir davranış olarak görünmüyor. (tamamen kendi görüşüm )

Açılacak itirazın iptali yahut itirazın kaldırılması davasında bu yorumu hakime bırakmak en mantıklısı bence. İtirazın bir üstad tarafından yapılmadığı belli. Üstadın farklı ifadelere yer vereceği, yoruma mahal vermeden itirazını yapacağı kesin. Dolayısıyla bir vatandaşın bu tarzdaki ifadesini yorumlamak önemli. Zira vatandaşların hukuki bilgisizliğinden yararlanmakmış gibi geliyor bu durum. Her ne kadar borçlu olsa da önemli olan hukuku, adaleti sağlamak. Sadece Müvekkil için çalışmak olmamalı. (biraz sert oldu galiba. mazur görün)

Kısaca, bunu itiraz olarak değerlendirip yorumu Mahkemeye bırakmak en mantıklısı görünüyor. (kanaatimce, üstadlara saygısızlık olmadan..)
Old 15-06-2010, 08:49   #14
sebastian

 
Varsayılan

konuyla ilgili olarak;(olduğu gibi aktarayorum)
İlamsız takibinde ilgili firma ile ilişiğimizde mutabakatsız olduğumuzdan dolayı, firmanın belirtmiş olduğu tutar gerçeği yansıtmadığından dolayı, ödemelerimiz resmi kayıtlarına almadığından ötürü, icra takibini kaldırılmasını hususunda gereğini arz ederim

şeklinde borçlu süresinde icra dosyasına dilekçesini sunuyor icra müdürüde bu dilekçeye istinaden icra dosyasını duruduruyor. borçlunun bu dilekçesi borca itiraz anlamına geliyormu?
Old 15-06-2010, 09:31   #15
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukat mustafa hacıoğlu
konuyla ilgili olarak;(olduğu gibi aktarayorum)
İlamsız takibinde ilgili firma ile ilişiğimizde mutabakatsız olduğumuzdan dolayı, firmanın belirtmiş olduğu tutar gerçeği yansıtmadığından dolayı, ödemelerimiz resmi kayıtlarına almadığından ötürü, icra takibini kaldırılmasını hususunda gereğini arz ederim

şeklinde borçlu süresinde icra dosyasına dilekçesini sunuyor icra müdürüde bu dilekçeye istinaden icra dosyasını duruduruyor. borçlunun bu dilekçesi borca itiraz anlamına geliyormu?

Önemli olan husus, borçlunun borcu kabul etmediğinin anlaşılmasıdır. "icra takibinin kaldırılması..." isteminden borcu kabul etmediği açıkça anlaşılmaktadır kanaatindeyim.
Old 15-06-2010, 09:41   #16
Av. Asena

 
Varsayılan

Aslında icra müdürlüklerinin aradığı tabir "itiraz ediyorum" kelimeleridir. Çoğu kez benzer mahiyetteki dilekçeyi okuyup da icra müdürünün yahut icra müdür yardımcısının "eğer borcu kabul etmiyorsan borca itiraz ediyorum diye yazın" dediklerine şahit oldum. Maksat o kelimelerin dilekçede yer almış olmasıydı. Ancak bahsettiğiniz cümlelerden, bir yorum ile borca itiraz edildiğinin kabulü gerektiği düşüncesindeyim. Aksi hali düşündüğümüzde, borçlular borcu kabul ettiklerini, o an itibariyle ödeyecek durumda olmadıklarını vs belirten dilekçe sunuyorlar. Oysa ki bahsedilen yazıda olumsuz konuşulmuş. Dolayısıyla itiraz edildiği düşünülmeli diye düşünüyorum. Ama önceden söylediğim gibi, yorum/takdir mahkemenin
Old 15-06-2010, 11:06   #17
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Önemli olan husus, borçlunun borcu kabul etmediğinin anlaşılmasıdır. "icra takibinin kaldırılması..." isteminden borcu kabul etmediği açıkça anlaşılmaktadır kanaatindeyim.

Şu karara ne dersiniz?

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/8795
K. 2003/10998
T. 15.5.2003
• BORCA İTİRAZ ( Takip Konusu Borca ve İşlemiş Faizine İtiraz Etmemek Borçlarını Su Motoru ve Para Ödeyerek Bitirdiklerini Belirtmek - Takipin Kesinleşmesi )
• ÖDEME İTİRAZI ( Takip Konusu Borca ve İşlemiş Faizine İtiraz Etmemek Borçlarını Su Motoru ve Para Ödeyerek Bitirdiklerini Belirtmek - Takipin Kesinleşmesi )
• TAKİPİN KESİNLEŞMESİ ( Takip Konusu Borca ve İşlemiş Faizine İtiraz Etmemek Borçlarını Su Motoru ve Para Ödeyerek Bitirdiklerini Belirtmek )
• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Takip Konusu Borca ve İşlemiş Faizine İtiraz Etmemek Borçlarını Su Motoru ve Para Ödeyerek Bitirdiklerini Belirtmek - Takipin Kesinleşmesi )
2004/m.62
ÖZET : İlamsız takip borçluları süresinde icra dairesine verdikleri itiraz dilekçelerinde; takip konusu borca ve işlemiş faizine itiraz etmemişler, borçlarını "su motoru ve para ödeyerek bitirdiklerini" belirtmişlerdir. İtirazın içeriğine göre, İ.İ.K.'nun 62/3. maddesi hükmü uyarınca takipte istenilen miktar kesinleşmiştir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : İlamsız takipte her türlü itiraz yasal 7 günlük süre içinde icra dairesine yapılır. Borçlular süresinde icra dairesine verdikleri itiraz dilekçelerinde; takip konusu 2.300.000.000.-TL. borca ve işlemiş faizine itiraz etmemişler, borçların "su motoru ve para ödeyerek bitirdiklerini" belirtmişlerdir. İtirazın içeriğine göre, İ.İ.K.'nun 62/3. maddesi hükmü uyarınca takipte istenilen miktar kesinleşmiştir. Bu nedenle Merciideki yargılama sırasında takipte istenilen borcun miktarına ve senede yönelik itirazlar hukuki sonuç doğurmaz. Borçlular, Merciide, "ödemeye ilişkin şahitler dışında yazılı belgemiz yoktur" şeklinde beyanda bulunmuşlar; borcun ödendiği itirazını varit gösterecek hiçbir belge ibraz etmemişlerdir.

Açıklanan şu hale göre borçluların itirazının kaldırılmasına ve İ.İ.K.'nun 68/son maddesi hükmü uyarınca alacaklı lehine inkar tazminatına hükmolunması gerekirken yazılı şekilde itirazın kısmen kaldınlmasına karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukanda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 15.05.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 15-06-2010, 12:13   #18
sebastian

 
Varsayılan

aşağıdaki kararı paylaşırsanız sevinirim
YHGK-13.05.2009
E 2009/12-185 K.2009/182
Old 15-06-2010, 12:22   #19
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Talep edilen HGK

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2009/12-185
K. 2009/182
T. 13.5.2009
• BORCUN TAMAMINA İTİRAZ ( Kısmi İtiraz İmzaya ve Yetkiye İtiraz Halleri Dışında Borcun Tamamına İtirazda Belirli Sözcüklerin Kullanılmasının Zorunlu Olmadığı )
• BELİRLİ SÖZCÜKLERİN KULLANILMASI ( Kısmi İtiraz İmzaya ve Yetkiye İtiraz Halleri Dışında Borcun Tamamına İtirazda Belirli Sözcüklerin Kullanılmasının Zorunlu Olmadığı )
• ÖDEME EMRİNE İTİRAZ ( Geçerli Olabilmesi İçin Ödeme Emrine İtiraz Edebilme Ehliyetinin Takip Ehliyetinin Varlığı Ödeme Emrinin Tebliğinden İtibaren Yasal Süre İçinde İtirazın Yapılması ve İtiraz İradesinin Ortaya Konması Gerekli ve Yeterli Olduğu )
• ŞİKAYET ( Kısmi İtiraz İmzaya ve Yetkiye İtiraz Halleri Dışında Borcun Tamamına İtirazda Belirli Sözcüklerin Kullanılmasının Zorunlu Olmadığı )
2004/m. 59, 62
ÖZET : Dava, icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir. Kısmi itiraz halinde itiraz edilen kısmın açıkça belirtilmesi gerekir. Yetkiye ve imzaya itiraz halinde de buna ilişkin itirazlar, kuşku ve duraksamaya yer olmayacak şekilde belirtilmelidir. Buna karşın borcun tamamına itiraz halinde bunun itiraz dilekçesinde açıkça beyan edilmesine gerek yoktur. Ödeme emrine itirazın geçerli olabilmesi için ödeme emrine itiraz edebilme ehliyetinin ( takip ehliyetinin ) varlığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal süre içinde itirazın yapılması ve itiraz iradesinin ortaya konması gerekli ve yeterlidir. Başka bir anlatımla, borcun tamamına itirazda belirli sözcüklerin kullanılması zorunlu değildir. Dilekçeden genel olarak itiraz iradesi çıkarılabiliyorsa geçerli itiraz olarak kabul edilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki şikayet davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 8. İcra Hukuk Mahkemesi'nce şikayetin kabulüne dair verilen 30.11.2007 gün ve 2007/1199-1238 sayılı kararın incelenmesi karşı taraf/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 25.03.2008 gün ve 2008/3220-6016 sayılı ilamı ile;

( ... Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlu şirket müdürünün takip dosyasına süresinde verdiği dilekçede herhangi bir şekilde borca itiraz etmediği, sadece ruhsatla ilgili olarak açıklamalarda bulunduğu, bu durumda İcra müdürlüğünce yapılan işlemde bir usulsüzlük bulunmadığından şikayetin reddi yerine kabulü isabetsizdir ... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : İstek, icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir.

Şikayetçi/borçlu vekili, 23.11.2007 tarihli eldeki şikayeti ile müvekkili şirketin itiraz dilekçesinde, "borcum yoktur", "borca itiraz ediyorum" gibi kelimeler geçmemekteyse de, dilekçe bütünüyle incelendiğinde, dosya konusu borcun alacaklının kusurlu hareketlerinden kaynaklandığını, dolayısıyla kendisinin sorumlu bulunmadığını ifade ettiği ve bu şekilde itiraz iradesini ortaya koyduğunun açıkça anlaşıldığını; esasen, İcra dairesinin, şayet şirketin itiraz beyanını açık bulmuyorsa, bunu açıklatması gerekirken bunu yapmadığını ifadeyle, İcra müdürlüğünün takibin devamına işleminin iptali ile müvekkili şirket dilekçesinin itiraz dilekçesi olduğunun kabulünü ve takibin durdurulmasını istemiştir.

Mahkeme şikayeti kabul etmiş; alacaklının temyizi üzerine özel dairece karar yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçeyle bozulmuştur.

Uyuşmazlığa konu borçlu şirket temsilcisinin 13.06.2007 tarihli dilekçesinin süresinde olduğu, bu dilekçe kapsamında borca veya takibe itiraz edildiğine ilişkin açık bir ibarenin yer almadığı olgusu, mahkemenin de özel dairenin de kabulündedir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlunun, itiraz iradesini, yani ödeme emrine ya da borca itiraz etmek istediğini icra dairesine bildirirken belli bir sözcüğü kullanmasının yasal şart olup olmadığı; bu cümleden olarak; borçlu şirket temsilcisinin icra müdürlüğüne ibraz ettiği dilekçe kapsamına göre borca ya da takibe itirazının varlığını kabule olanak bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği üzere; T.C. Anayasası'nın 36. maddesinde "hak arama özgürlüğü" düzenlenmiş; bu özgürlük Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanmaya ilişkin 6. maddesinde de "herkese adli merciler önünde davalı ya da davacı olma hakkının tanınması" olarak ifade edilmiş ve bu kural Anayasa'nın 90/son maddesi hükmüyle de iç hukuk düzenlemesi olarak kabul edilmiştir. Yine, Anayasa'nın 40/son maddesinde karar verme yetkisini kullanan bütün idari kurumların kişilerin itiraz edecekleri mercileri ve süresini kararlarında göstermek zorunda oldukları ifade edilmiştir.

Diğer taraftan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun Üçüncü Bap'ında ilamsız takibe ilişkin yasal düzenlemeler yer almaktadır.

Anılan kanunun ilamsız takipte "itirazın şekli ve süresi"ni düzenleyen 62. maddesi;

"İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. İtiraz, takibi yapan İcra dairesinden başka bir icra dairesine yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak itirazı derhal yetkili İcra dairesine gönderir; alınmayan masraftan memur şahsen sorumludur.

Takibe itiraz edildiği, 59'uncu maddeye göre alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir.

Borçlu veya vekili, dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla birlikte bildirmek zorundadır. Adresini değiştiren borçlu yurt içinde yeni adres bildirmediği ve tebliğ memurunca yurt içinde yeni adresi tespit edilemediği takdirde, takip talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligat borçlunun kendisine yapılmış sayılır.

Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır. Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır.

Borçlu takibin müstenidi olan senet altındaki imzayı reddediyorsa, bunu itirazında ayrıca ve açıkça beyan etmelidir. Aksi takdirde icra takibi yönünden senetteki imzayı kabul etmiş sayılır.

Borçluya, itiraz eylediğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir" hükmünü içermektedir.

Görülmektedir ki, anılan maddede takibe kısmi itiraz halinde itiraz edilen kısmın; yetkiye ve imzaya itiraz halinde de buna ilişkin itirazların, açıkça gösterilmesi gerekliliği belirtilmesine karşın, borcun tamamına itiraz halinde bunun dilekçede açıkça beyan edilmesi gereğine işaret eden bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Yasanın getirmediği bir kısıtlamanın uygulama ile getirilmesi olanaklı değildir.

Ödeme emrine ( borcun tamamına ) itirazın geçerli olabilmesi için; ödeme emrine itiraz edebilme ehliyetinin varlığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde itirazın yapılması ve itiraz iradesinin ortaya konulması, gerekli ve yeterlidir. Ayrıca, borca itirazın geçerli sayılabilmesi için, borçlunun itirazında sebep bildirmesi de gerekmemektedir.

Ödeme emrine itiraz hakkı, kendisine "ödeme emri tebliğ edilmiş" ve "takip ehliyeti"ne sahip kimseye aittir. Tüzel kişiler aleyhine yapılan takiplerde, borçlu tüzel kişinin organı ( temsilcisi ) buna ilişkin yetki belgesini de göstermek kaydıyla ödeme emrine itiraz edebilir.

Yukarıya aynen alınan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 62. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesine göre; takibe ( ödeme emrine ) itirazın yazılı ( dilekçe ile ) ya da sözlü olarak icra dairesine bildirilmesi gerekir.

İtirazın yazılı yapılması halinde, bu hususta sınırlayıcı yasal bir düzenleme olmadığından, belirli sözcüklerin kullanılması zorunlu değildir. Borçlunun; "borçlu değilim", "borcum yoktur", "alacaklının takibe yetkisi yoktur", "senet sahtedir", "itiraz ediyorum", "borçtan sorumlu değilim" ve sair şekilde itiraz istemini dile getiren, itiraz iradesini ortaya koyan sözcüklerin kullanılması yeterlidir. Bu konuda, kullanılan sözcüklerin sözlük anlamına bakılmayıp, onu kullanan kişinin gerçek maksat ve isteği göz önünde tutulmalıdır.

Borçlunun dilekçesinden genel olarak "itiraz iradesi" çıkarılabiliyorsa, bu geçerli bir itiraz olarak kabul edilmelidir. Bu konuda, kuşkuya düşülmesi halinde, borçlu lehine hareket edilmelidir. Zira, İtirazın geçerli sayılmaması durumunda, borçlu borcu kabul etmiş sayılacağından, gerçek iradesine aykırı bir durumla karşı karşıya kalabilecektir. Kuşku bulunan hallerde, itiraz hakkı süreyle kısıtlanan borçlunun çıkan, alacaklınınkine göre daha çok korunmaya değer olduğundan, borçlunun pek açık olmayan bildirimlerinin, bu bildirimden çıkarılacak gerçek irade de gözetilerek geçerli bir itiraz bildirimi olarak kabul edilmesi yasanın düzenleniş biçimine ve amacına da uygun olacaktır.

İtiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip, icra tutanağına yazdırılmış olması ( İİK. mad. 8/1, Yön. mad. 20 ) gerekir. Aksi takdirde, alacaklının bu yöne ilişkin şikayeti üzerine borçlunun itiraz dilekçesi geçerli kabul edilmez. Çünkü "ödeme emrine itiraz tarihi", "itiraz dilekçesinde yazılı olan tarih" olmayıp, "bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir. İcra müdürünün dilekçenin kendisine verilmesine karşın tutanağa geçirmek yerine yapacağı aksine bir muamelenin borçlu lehine yorumlanması gerektiği öğretide ve yargısal uygulamada kabul edilmiştir.

Öte yandan, icra müdürünün borçlunun yazılı itiraz beyanını açık bulmaması halinde, sözlü İtiraz olanağının da bulunduğunu gözeterek, borçluya itiraz beyanını açıklattırabileceği, itiraz beyanı hakkında gerekli açıklamanın İtiraz süresi içinde yapılması gerektiği de kabul edilmelidir. İtiraz süresi geçtikten sonra ise itiraz hakkında açıklama ya da değişiklik yapılması olanaklı değildir.

Tüm bu açıklamalar göstermektedir ki, borcun tamamına İtiraz halinde borçlunun sebep bildirmesi gerekmediği gibi itirazında belli bir sözcüğü kullanması da zorunlu değildir. Önemli olan yasal süre içinde şahsen veya yetkili kişiler eliyle İtiraz iradesinin ortaya konulmasıdır. Bu iradenin ortaya konulmasına karşın, tereddüt oluşması halinde itiraz süresi içinde bu tereddüdün giderilmesi de olanaklıdır.

Somut olaya gelince:

Alacaklı şirket tarafından borçlu şirket aleyhine 31.05.2007 tarihinde girişilen ilamsız icra takibinde borcun sebebi, "23.01.2007 günlü 2.200,00.-YTL imar para cezası ve 14.05.2007 günlü 20,000,00.-YTL yapı denetiminden kaynaklanan gecikme nedeniyle ödenen kira bedelinden oluşan 22.200,00.- YTL asıl ve bu alacağa uygulanan 142,32.- YTL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.342,32.- YTL alacak" olarak gösterilmekte olup, ödeme emrinin 07.06.2007 tarihinde borçluya tebliğ edilmesinden sonra, borçlu şirketi temsil ve ilzama yetkili şirket müdürü Hakan tarafından, uyuşmazlık konusu olan 13 Haziran 2007 havale tarihli dilekçe, icra müdürlüğüne ibraz edilmiş ve borçlu şirkete ait fesihname, yıl sonu tespit tutanakları, yapı denetim taksit para makbuz fotokopileri ile ruhsatlar ve imza sirküsü, anılan dilekçeye eklenmiştir.

İcra müdürlüğünce zapta, "YK yapının 13.06.2007 tarihli itiraz ( mal beyanı ) dilekçesi dosyasına konuldu. Z. katibi" açıklaması konularak, borçlu/şirket yetkilisinin ismi yazılıp, imzası da alınmasına ve borçlu huzurunda dilekçenin itiraz dilekçesi olmadığı yönünden herhangi bir karar verilmemesine karşın; bilahare 14.06.2007 tarihinde ve borçlunun yokluğunda, "Borçlu şirket yetkilisi Hakan'ın 13.06.2007 tarihli dilekçe ve ekleri incelendiğinde ne mal beyanı ve ne de itiraz mahiyetinde sadece olan olayların izahı tarzında yazılı dilekçesinin dosyasına işlenmesine ve alacaklı vekiline dairede tefhimine" dair karar verilmiş ve bu karar borçluya bildirilmemiştir.

Nihayet, alacaklı vekilinin, takibin kesinleştiğine dair beyanı ve borçlunun mallarının haczine dair 20.11.2007 tarihli talebi üzerine, borçlu şirket adresinde haciz uygulanmış; 23.11.2007 tarihinde de borçlu vekili tarafından eldeki şikayet yapılmıştır.

Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere; borçlu şirket temsilcisi, temsile yetkili olduğuna ilişkin belgesini de ekleyerek icra müdürlüğüne ibraz ettiği 13.06.2007 tarihli dilekçesiyle takip konusu olan alacağa ilişkin teknik açıklamalar yapıp, buna ilişkin belgeleri de dilekçesine eklemek suretiyle, "İlgili 23.01.2007 tarihli 2200..YTL imar para cezası ve 14.05.2007 tarihli 20.000.- YTL yapı denetim firmasından kaynaklandığı iddia edilen para cezaları 1.... İnşaat Turizm Paz. Tic. San. Ltd. Şti.'nin D Yapı Denetim firmasından tebliğ aldığı fesihname sonrasında imalata devam etmesinden ve ilgili taksitlerin gününde yatırmamasından dolayı ruhsat yenilenememesinden kaynaklanmaktadır ... İlgili taksit tutarları inşaatın etaplarına bağlı olarak yatırılmadan ruhsat yenileme işlemi gerçekleşememektedir" ifadelerine yer vererek, borca itiraz iradesini ortaya koymuştur. Bu beyanların yasanın aradığı anlamda borca itirazı kapsadığı, her türlü duraksamadan uzaktır. Açıktır ki, dilekçede borcun kaynağı ve bu borcun şirketle ilgili olmadığı vurgulanmış ve borcun sorumlusu olarak alacaklı şirket gösterilmiştir.

O halde, itiraz iradesinin bu şekilde ortaya konulmuş olması, borca itirazın varlığını kabule yeterlidir.

Tüm bunların yanında; icra müdürlüğünün, yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere borçlu temsilcisinin 13.06.2007 tarihli dilekçesinin kabulüyle tutanağa geçirmesinden ve borçlu temsilcisinin imzasını da almasından sonra, 14.06.2007 tarihinde ve bu defa borçlunun yokluğunda, kendiliğinden; 13.06.2007 tarihli dilekçe ve eklerinin mal beyanı ve itiraz mahiyetinde olmadığına dair tespit yaparak, dilekçenin dosyasına işlenmesi ve alacaklı vekiline tefhimine dair karar oluşturup; bu kararı borçluya bildirmemiş olması da, usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, borçlunun yasal başvuru hakkının kısıtlanması mahiyetindedir.

Hal böyle olunca; yerel mahkemece, borçlu şirket temsilcisinin icra müdürlüğüne ibraz ettiği dilekçe kapsamının borca itiraz niteliğinde olduğu benimsenerek, şikayetin kabulü ile müdürlük işleminin iptaline karar verilmiş olması usule ve yasaya uygun olup; direnme kararı bu nedenle onanmalıdır.

SONUÇ : Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 13.05.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 15-06-2010, 14:39   #20
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Şu karara ne dersiniz?

Ya siz kendi elinizle eklemek zorunda kaldığınız bu HGK kararına ne dersiniz?

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2009/12-185
K. 2009/182
T. 13.5.2009
• BORCUN TAMAMINA İTİRAZ ( Kısmi İtiraz İmzaya ve Yetkiye İtiraz Halleri Dışında Borcun Tamamına İtirazda Belirli Sözcüklerin Kullanılmasının Zorunlu Olmadığı )
• BELİRLİ SÖZCÜKLERİN KULLANILMASI ( Kısmi İtiraz İmzaya ve Yetkiye İtiraz Halleri Dışında Borcun Tamamına İtirazda Belirli Sözcüklerin Kullanılmasının Zorunlu Olmadığı )
• ÖDEME EMRİNE İTİRAZ ( Geçerli Olabilmesi İçin Ödeme Emrine İtiraz Edebilme Ehliyetinin Takip Ehliyetinin Varlığı Ödeme Emrinin Tebliğinden İtibaren Yasal Süre İçinde İtirazın Yapılması ve İtiraz İradesinin Ortaya Konması Gerekli ve Yeterli Olduğu )
• ŞİKAYET ( Kısmi İtiraz İmzaya ve Yetkiye İtiraz Halleri Dışında Borcun Tamamına İtirazda Belirli Sözcüklerin Kullanılmasının Zorunlu Olmadığı )
2004/m. 59, 62
ÖZET : Dava, icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir. Kısmi itiraz halinde itiraz edilen kısmın açıkça belirtilmesi gerekir. Yetkiye ve imzaya itiraz halinde de buna ilişkin itirazlar, kuşku ve duraksamaya yer olmayacak şekilde belirtilmelidir. Buna karşın borcun tamamına itiraz halinde bunun itiraz dilekçesinde açıkça beyan edilmesine gerek yoktur. Ödeme emrine itirazın geçerli olabilmesi için ödeme emrine itiraz edebilme ehliyetinin ( takip ehliyetinin ) varlığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal süre içinde itirazın yapılması ve itiraz iradesinin ortaya konması gerekli ve yeterlidir. Başka bir anlatımla, borcun tamamına itirazda belirli sözcüklerin kullanılması zorunlu değildir. Dilekçeden genel olarak itiraz iradesi çıkarılabiliyorsa geçerli itiraz olarak kabul edilmelidir.

Ben ne demişim:

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Önemli olan husus, borçlunun borcu kabul etmediğinin anlaşılmasıdır. "icra takibinin kaldırılması..." isteminden borcu kabul etmediği açıkça anlaşılmaktadır kanaatindeyim.

Hayırlı işler.
Old 15-06-2010, 15:40   #21
sebastian

 
Varsayılan

haklısınız üstat
ama ben yinede memur muamelesini şikayet ettim. Takdir mahkeme hakiminin vicdanındadır
Old 04-03-2013, 15:50   #22
Av.ZAFER İŞERİ

 
Varsayılan

Adi ve hasılat kiralarına müstenit icra dosyamda borçlu borcu kabul ettiğini ayrıntılı olarak belirtiyor ve neticede "takibe itiraz ediyorum" cümlesiyle bitiriyor. mevcut durumda takip durduruldu. Borcu inkar manası bulunmadığından ve tebliğ masrafı da yatırmadığından takibin devamını talep ederek reddi halinde şikayet ya da ikrar sebebiyle itirazın kaldırılması davası açmayı düşünüyorum. Kıymetli görüş ve yorumlarınızı rica ediyorum. Saygılarımla.
Old 04-03-2013, 16:08   #23
yılmazkan

 
Varsayılan

Sayın İşeri, itiraz ediyorum ibaresi yer aldığı için sizin dava açmanız gereklidir. Bahsettiğiniz gibi borç ikrar edilmişse itirazın kaldırılması davası açmanız daha hızlı sonuç almanızı sağlayabilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
borca itiraz ve takibin iptali avukat Meslektaşların Soruları 22 21-09-2011 11:39
Borca itiraz - Yorumsuz Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 1 28-05-2007 17:30
Borca itiraz, takibin iptali! av.egemen Meslektaşların Soruları 5 10-04-2007 16:54
borca kısmi itiraz aes Meslektaşların Soruları 3 29-03-2007 15:21
icrada yetkiye ve borca itiraz tiyerianri Meslektaşların Soruları 11 27-03-2007 22:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08873200 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.