Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İcra hakimliği kararları kesinleşmeden icraya konulabilir mi?

Yanıt
Old 03-02-2007, 11:25   #1
nihanbil

 
Varsayılan İcra hakimliği kararları kesinleşmeden icraya konulabilir mi?

Merhabalar,
Müvekkilim aleyhinde yapılan kambiyo takibinde senetteki imzaya itirazımız üzerine yapılan yargılama sonunda imzanın müvekkilime ait olmadığına, takibin durdurulmasına ve alacaklı aleyhinde tazminata karar verildi.
Tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri alacaklarımı ilamlı icra yoluyla takibe koydum. İcra Müdürlüğü kararın kesinleşmesi gerektiğinden bahisle talebimi reddetti. Yaptığım incelemeye göre, elimdeki ilam, kanunda kesinleşmeden infaz olunamayacak ilamlar arasında sayılmamaktadır.
Şikayet yoluna gidersem icra müdürünün işlemini iptal ettirebilirmiyim? Yoksa icra müdürü haklı mı?
Yardımlarınızı bekliyorum. Teşekkürler.
Old 03-02-2007, 11:52   #2
erdal7

 
Varsayılan

Seyın Nihan ,

İİK da Kambiyo senetlerine havi takiplerde md 169/a da borca itiraz halinde itirazın kabulü kararının etkisi ve İİK 170/4 maddesinde de imzaya itiraz halinde etkisini ayrı ayrı belirtmiştir.

İİK 169/a /5 de Borca itiraz halinde , itirazın kabulü kararı ile takibin durduğu belirtilerek alacaklının genel hükümlere göre dava açması halinde inkar tazminatının genel mahkeme kararının sonuna kadar tehir olunacağını belirttiğinden , zorunlu olarak kesinleşmesi beklenmektedir. Keza davayı kazanan borçlu dosyalardaki haczin fekkini ister ise yeni yukarıda belirtilen nedenlerle kararın kesinleşmesini beklemek gerekecektir. Kanun İtirazın kabulü kararının mahiyetini , takibin durması olarak açıklamıştır.

İİK 170/4 de İmzaya itiraz halinde kanun koyucu benzer düzenleme içerisinde , itirazın kabulü ( Borçlunun imzaya itirazının kabulü ) kararının takibi durduracağını belirterek ne anlaşılması gerektiğini belirtmiştir. Bu halde de alacaklı genel mahkemede dava açar ise para cezasının ve inkar tazminatının tahsilinin dava sonucuna kadar tehir edileceği belirtilmiştir. İcraİflas kanunun değişmeden önce burada inkar tazminatının da tehir edileceği açıkca yazılı iken son değişiklikte bu kısım kanatimce unutulmuştur. Fakat yine de bu şekilde anlaşılması gerekeceği kanaatindeyim.

Hatta alacaklı İcra hakimliğinin kararının kesinleşmesinden sonra dahi genel mahkemede aksi yönde dava açtığı taktirde ve dava açtığına dair dilekçesini inkar tazminatının istendiği dosyaya ibraz eder ise yukarıda belirtilen maddeler gereği kanun gereği dava sonucuna kadar infaz tehir olunmak zorundadır.

Belirtilen nedenlerle kararın infazı için kesinleşmesini bekleyiniz.

Saygılarımı sunarım. Av.Erdal
Old 05-02-2007, 11:42   #3
Av.mdogan

 
Varsayılan

sayin nihanbil geçen sene aynı davayı bende kazandım.Aynı gün temyiz ettiler.Gerekçeli karar çıktıktan sonra ben icraya koydum ve paramı aldım bir sorun yaşamadım.HUMK 440 maddesindeki kesinleşmesine gerek olmayan davalar katagorisinde olduğunu düşünyorum.
Old 03-03-2007, 13:16   #4
nihanbil

 
Varsayılan Son gelişme

Merhabalar, sormuş olduğum soru ile ilgili gelişmeleri yol göstermek açısından aktarmak istedim.
İcra müdürünün işlemini icra hakimliğinde şikayet ettim. İcra hakimliği,
" İİK. 364. maddesi gereğince, takibe yönelik itiraz ve şikayet hakkında verilen icra mahkemesi kararı kesinleşmeden satışa gidilemez. Ancak satıştan başka icrai işlemlerin yapılmasına engel olmadığından şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından " gerekçesiyle şikayetin kabulüne, icra müdürünün işleminin iptaline karar verdi.

Bilgilerinize....
Old 03-03-2007, 13:43   #5
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nihanbil
Merhabalar, sormuş olduğum soru ile ilgili gelişmeleri yol göstermek açısından aktarmak istedim.
İcra müdürünün işlemini icra hakimliğinde şikayet ettim. İcra hakimliği,
" İİK. 364. maddesi gereğince, takibe yönelik itiraz ve şikayet hakkında verilen icra mahkemesi kararı kesinleşmeden satışa gidilemez. Ancak satıştan başka icrai işlemlerin yapılmasına engel olmadığından şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından " gerekçesiyle şikayetin kabulüne, icra müdürünün işleminin iptaline karar verdi.

Bilgilerinize....

Sn. Nihalbil;
Değerli arkadaşların yorumuna aynen katılıyorum ve bir kaç eklemede bulunmak gerekecektir.
1. si kambiyo takibine itiraz halinde itiraz kabul görür ise takibin durmasına karar verilir. Takip durur. Kararın kesinleşmesi ile takip iptal olur.
2. Hükmedilen tazminat ve masraflar açısından ise ilamlı icra yoluna başvurmak için hükmün kesinleşmesine gerek yoktur. Zira kanun burada icra dosyası alacaklısının genel mahkemede dava açmasından bahseder. Dolayısı ile alacaklı genel hükümlere göre dava açar ise tazminat ve mahkeme masrafları için yapılacak takip durdurulur. Yoksa hükmün temyizi ile durma söz konusu değildir. Alacaklı genel hükümlere göre dava açıldığına dair derkenarı sunar ise ilamlı takibiniz durur. İcra müdürünün takibe konması için kesinleşme şartı aranmayan işbu karar açısından red kararı vermesi yanlıştır. İcra müdürünün takibi kabul etmesi ve yukarıda anlatılan şekilde dosyaya bir derkenar ibraz edilmesi halinde gereğini yapması gerekir.

Olayınızda verilen İcra Mahkemesi kararını sonuç olarak doğru bulmama rağmen gerekçeyi eksik buluyorum. İİK 364. maddesi Temyiz satış hariç diğer icra işlemlerini durdurmaz demektedir. Yalnız bu madde ancak İcra Mahkemesi hangi icra dosyasına istinaden karar vermişse o dosya açısından uygulanabilir. Burada itiraz ettiğiniz takip açısından İİK 364 uygulanabilecektir. Siz x numaralı takibe itiraz ettiniz. Mahkeme itirazınızın kabulüne karar verdi. Takip durdu, lehinize tazminat çıktı. İİK nunun 364. maddesi ancak işbu dosya açısından uygulama alanı bulur . Yoksa açtığınız yeni takip açısından uygulanması söz konusu olmaz. sizin takibiniz açısından kanunun kesinleşme şartı arayıp aramadığına, varsa özel hükümlere bakmak gerekir. Sizin kararınız açısından kesinleşme şartı aranmadığına ve alacaklı da genel mahkemede dava açmadığına göre işlemin iptali gerekir. İİk 364 e göre değil. Kanaatim bu yöndedir.
Saygılarımla...
Old 03-03-2007, 14:32   #6
üye14072

 
Varsayılan

sayın bülent özkan ın engin bilgi ve tecrübesini hürmetle selamlıyorum,

bu gün bir soru ekleyeceğim,

aciz vesikası hakkında,

ilgilerini saygıyla beklerim.

av. m. emin öztürk
kocaeli
Old 03-03-2007, 16:43   #7
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nihanbil
İcra hakimliği,
" İİK. 364. maddesi gereğince, takibe yönelik itiraz ve şikayet hakkında verilen icra mahkemesi kararı kesinleşmeden satışa gidilemez. Ancak satıştan başka icrai işlemlerin yapılmasına engel olmadığından şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından " gerekçesiyle şikayetin kabulüne, icra müdürünün işleminin iptaline karar verdi.

Bilgilerinize....

Ek yapmak gereği hissettim. Mahkeme bu gerekçe ile şikayetinizi kabul etti ise;

Siz haciz yapıp satış aşamasına geldiğinizde, icra müdürü talebinizi reddecek ve siz bu işlemi şikayet ettiğinizde İcra Mahkemesi bu kararına göre satışa müsaade etmeyecektir.
İşte bu nedenle bu gerekçe ile yaptığınız şikayetin kabul edilmesi kısa vadede işinize yarayacak uzun vadede önünüzü tıkayacak mahiyettedir. Bu yönüyle düşünüldüğünde kararın gerekçesinin yanlış olduğu ortaya çıkıyor kanaatindeyim...
Saygılarımla....
Old 28-12-2010, 15:46   #8
Av. ikahveci

 
Varsayılan

Arkadaşlar; İcra Hakimliğinden çeke dayalı kambiyo takibinde 6 aylık zamanaşımı dolduğu için icranın geri bırakılması kararı aldım. Bu karara göre icra dosyasındaki hacizlerin -gayrimenkul ve araç- fekkini istedim. Ancak icra müdürü kararın kesinleşmesi gerekir dedi. Ancak iligili karardaki vekalet ücreti kısmını kesineleşmeden icraya koydum icra müdürü kabul etti. Bu konuda bilgisi olan arkadaş varsa beni aydınlatabilir mi? Emek sarfeden meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum.
Old 29-12-2010, 15:23   #9
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. ikahveci
Arkadaşlar; İcra Hakimliğinden çeke dayalı kambiyo takibinde 6 aylık zamanaşımı dolduğu için icranın geri bırakılması kararı aldım. Bu karara göre icra dosyasındaki hacizlerin -gayrimenkul ve araç- fekkini istedim. Ancak icra müdürü kararın kesinleşmesi gerekir dedi. Ancak iligili karardaki vekalet ücreti kısmını kesineleşmeden icraya koydum icra müdürü kabul etti. Bu konuda bilgisi olan arkadaş varsa beni aydınlatabilir mi? Emek sarfeden meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum.
Sayın İkahveci,aşağıdaki linkte zamanaşımı nedeniyle geri bırakılma kararı üzerine hacizlerin kaldırılması süreci tartışılmıştı.Şayet İİK 33/a maddesi yeterli olmazsa göz atınız: http://www.turkhukuksitesi.com/showt...394#post314394,
Old 29-12-2010, 18:42   #10
Av. Mehmet Demirezen

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Bülent Özkan
Ek yapmak gereği hissettim. Mahkeme bu gerekçe ile şikayetinizi kabul etti ise;

Siz haciz yapıp satış aşamasına geldiğinizde, icra müdürü talebinizi reddecek ve siz bu işlemi şikayet ettiğinizde İcra Mahkemesi bu kararına göre satışa müsaade etmeyecektir.
İşte bu nedenle bu gerekçe ile yaptığınız şikayetin kabul edilmesi kısa vadede işinize yarayacak uzun vadede önünüzü tıkayacak mahiyettedir. Bu yönüyle düşünüldüğünde kararın gerekçesinin yanlış olduğu ortaya çıkıyor kanaatindeyim...
Saygılarımla....

Ben gerekçenin ve kararın doğru olduğunu düşünüyorum.

Zira yapılan takip ilamlı takiptir. Takip dayanağı olan ilam temyiz edilmiştir. Dolayısıyla İİK 364 gereği karar kesinleşinceye kadar satış yapılamaz.

Bu ilamın X Asliye Ticaret Mahkemesine ait olmasından hiç bir farkı yok.Nasıl ki X Asliye Ticaret Mahkemesinin ilamı temyiz edilse bile ilam icraya konu edilip satış yapılamıyorsa somut olayda ki ilam hakkında da İcra Hakiminin kararı ve gerekçesi doğrudur.

Saygılar
Old 29-12-2010, 23:23   #11
avturgayk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nihanbil
Merhabalar,
Müvekkilim aleyhinde yapılan kambiyo takibinde senetteki imzaya itirazımız üzerine yapılan yargılama sonunda imzanın müvekkilime ait olmadığına, takibin durdurulmasına ve alacaklı aleyhinde tazminata karar verildi.
Tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri alacaklarımı ilamlı icra yoluyla takibe koydum. İcra Müdürlüğü kararın kesinleşmesi gerektiğinden bahisle talebimi reddetti. Yaptığım incelemeye göre, elimdeki ilam, kanunda kesinleşmeden infaz olunamayacak ilamlar arasında sayılmamaktadır.
Şikayet yoluna gidersem icra müdürünün işlemini iptal ettirebilirmiyim? Yoksa icra müdürü haklı mı?
Yardımlarınızı bekliyorum. Teşekkürler.
Merhaba, İcra müdürünün verdiği karar yerinde. Neden yerinde; icra mahkemesi kararının konusu davacı borçlu lehine verilen kötü niyet tazminatıdır. Ve Kötü niyet tazminatları ancak kesinleşmekle infaz edilebilirler. ancak Yargılama gideleri açısından kesinleşme gerekmez, ancak bazı yargıtay kararlarında yargılama giderleri de feri nitelikte olduğundan aslının da kesinleşmesi şart ise ona bağlı olarak kesinleşmeyi hepsi açısından aramaktadır..Olayımız da icra müdürü doğru bir karar vermiş .Ancak Mahkemenin şikayetinizi kabul etmesi icra inkar tazminatlarının ve özellikle menfi tespit davalarında davanın kabulüne dair ilamların kesinleşmeden icraya konulamaması kuralını değiştirmez. O kadar yanlış icra mahkemesi kararları var ki inanamazsınız. Tabi Yargıtay' ın da aksi yönde kararları yok değil.Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 30/01/2006 tarih 2005/24327 Esas -2006/369 Kara sayılı ilamında olduğu gibi Yani bu da benim fikrimi yine de değiştirmeyecektir. Saygılarımla avturgay
Old 28-05-2012, 14:03   #12
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

İcra mahkemesinin imza itirazının reddi halinde,şartları oluştuğunda borçluyu inkar tazminatına mahkum edebileceğini,borçlunun menfi tespit davası açması halinde tazminatın tahsilinin dava sonuna kadar erteleneceğini biliyoruz(İİK 170/III/4.ve 5.cümleler).Borçlunun icra mahkemesi kararını temyiz etmesi halinde durum ne olur?
Evet genel kural,icra mahkemesi kararlarının icraya konması için kesinleşmesi şart değildir.Fakat,menfi tespit davası açılmasına, tazminatın tahsilini dava sonuna kadar durdurma sonucunu bağlayan kanun koyucunun,borçlunun menfi tespitten önce düşüneceği ilk kanun yolu olan kararın temyizine farklı bir sonuç bağlaması beklenebilir mi?Borçlu,elbette öncelikle icra mahkemesi kararını temyiz etmek ve belki de buradan sonuç alamazsa(karar onanırsa) menfi tespit davası açmak isteyecektir.Kanaatim menfi tespit davası açılmasının sonucu,tazminatın tahsilinin ertelenmesi ise,temyizin sonucu evleviyetle aynıdır.
Bu konuda yukarıda farklı yönde iki görüş belirtilmiş.Ama konu kesin olarak çözüme ulaşmamış.Yargıtay'ın konuyla ilgili görüşü nedir?İcra mahkemesinin İİK 170.maddesi gereği borçlu veya alacaklı aleyhine hükmettiği tazminatın tahsili için kesinleşmesi gerekir mi???
Old 29-05-2012, 12:22   #13
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Siteyi takip eden değerli icra müdürlerimizin de paylaşacak tecrübeleri olsa gerek bu sorularla ilgili.Cevap yukarıda sayın Özkan'ın 5 numaralı mesajında yazdığı kadar basit ve tartışmasız mı??
Old 29-05-2012, 22:06   #14
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömeroğlu
İcra mahkemesinin imza itirazının reddi halinde,şartları oluştuğunda borçluyu inkar tazminatına mahkum edebileceğini,borçlunun menfi tespit davası açması halinde tazminatın tahsilinin dava sonuna kadar erteleneceğini biliyoruz(İİK 170/III/4.ve 5.cümleler).Borçlunun icra mahkemesi kararını temyiz etmesi halinde durum ne olur?
Evet genel kural,icra mahkemesi kararlarının icraya konması için kesinleşmesi şart değildir.Fakat,menfi tespit davası açılmasına, tazminatın tahsilini dava sonuna kadar durdurma sonucunu bağlayan kanun koyucunun,borçlunun menfi tespitten önce düşüneceği ilk kanun yolu olan kararın temyizine farklı bir sonuç bağlaması beklenebilir mi?Borçlu,elbette öncelikle icra mahkemesi kararını temyiz etmek ve belki de buradan sonuç alamazsa(karar onanırsa) menfi tespit davası açmak isteyecektir.Kanaatim menfi tespit davası açılmasının sonucu,tazminatın tahsilinin ertelenmesi ise,temyizin sonucu evleviyetle aynıdır.
Bu konuda yukarıda farklı yönde iki görüş belirtilmiş.Ama konu kesin olarak çözüme ulaşmamış.Yargıtay'ın konuyla ilgili görüşü nedir?İcra mahkemesinin İİK 170.maddesi gereği borçlu veya alacaklı aleyhine hükmettiği tazminatın tahsili için kesinleşmesi gerekir mi???


Sn. Ömeroğlu,

Cevap sizin sorunuzun içinde gizlidir.

İmzaya itirazın reddi halinde Mahkeme borçluyu tazminata mahkum etti diyelim.

Eğer bu hükmün infazı için kesinleşme gerekse idi, Kanun, menfi tespit davası aç, tazminatın tahsili dursun demezdi. Açıktır ki, kötü niyet tazminatını hemen takibe geçebileceğiniz için Kanun size bu takibi durdurma imkanı veriyor.

Tıpkı istisna içine girmeyen tüm genel mahkeme kararları ile icra mahkemesi kararları gibi, imzaya itiraz, borca itiraz gibi davalardan verilen hükümlerin kesinleşmesi gerekmez. Bir tazminat davasından çıkan hükmün infazı için kesinleşme beklemezsiniz, icra mahkemesi kararı da farklı değildir.

İcra Mahkemesi kararı temyiz edilir ise satıştan başka icra işlemleri durmaz. İstisnai hükümler dışındaki her ilam bu akıbete tabidir. örnekteki imza itirazı sonucu çıkan kötü niyet tazminatı kesinleşmeden takibe konabileceğinden ve satış hariç her işlem yapılabileceğinden Kanunun borçluya EKSTRA bir imkan olarak menfi tespit davası aç, tazminatın tahsili dursun demektedir. Eğer bu ilam kesinleşmeden takibe konmasa idi MENFİ TESPİT DAVASI AÇ TAZMİNATIN TAHSİLİ DURSUN DEME GEREĞİ DUYMAZDI. Bunu böyle değerlendirmek gerekir.

Gerçekten de borçlu İcra Mahkemesinde sayılı şekilde borca itirazlarını sunabilir. İcra Mahkemesi bu itirazları sınırlı yetkili olarak inceler. Borçlu genel mahkemede menfi tespit davası açtığında esasa ilişkin itiraz nedenlerini de ileri sürebilir.Ve icra Mahkemesindekine göre çok daha avantajlı olur. Dolayısı ile kanunun menfi tespit davasına atıf yapmasının 2. sebebi borçlunun daha geniş itiraz sebeplerini kullanıp menfi tespit davası açma hakkını kullanmak isteyeceğinin düşünülmesidir.

Unutmamak gerekir ki; icra mahkemesinde imza itirazı reddolmuş olan bir borçlu genel mahkemede açacağı menfi tespit davasında yeniden imza inkarında bulunabilir. Genel Mahkeme yeniden imza incelemesi yapmak zorundadır. Üstelik icra mahkemesinde % 40 yemiş borçlu menfi tespit davasında 2. kez % 40 yemez. Böyle sayısız Yargıtay kararı mevcuttur.

Aynı şey zamanaşımı sebebi ile icranın geri bırakılması kararında da söz konusudur. İcra Mahkemesi icranın geri bırakılmasına karar verdiğinde kararı alıp hemen icra dosyasına koyup infaz edebilirsiniz. Bu karar ile takip durur. Kesinleşmesi gerekmez. Ancak takibin iptal edilebilmesi için 7 gün içinde alacaklının genel Mahkemede zamanaşımının gerçekleşmediğini ispat sadedinde dava açmamış olması gerekir. Bu nedenle İcra Müdürlükleri alacaklıya muhtıra çıkarırlar ve böyle bir dava açıp açmadığını alacaklıya sorarlar. Alacaklı böyle bir dava açmamış ise takip iptal oluverir. Dolayısı ile burada belirtilen dava da alacaklıya tanınmış ikinci bir şanstır.

Görüldüğü gibi imzaya itiraz sonucu verilen hükümler ile zamanaşımı itirazı sonucu verilen kararların kesinlesmesi gerekmez. Bu kuşkusuzdur. kanunun, kötü niyet tazminatı yiyen borçluya tazminatın tahsilini engellemek için dava açma hakkı vermesi veya zamanaşımından dolayı geri geri bırakılan icranın sonunda iptalini önlemek için alacaklıya dava hakkı tanıması açık delildir. kararların temyizi infaza engel idi ise ne diye bu ek hükümler konsun.

Öte yandan bazı istisnalar vardır. örneğin istihkak davasının reddine dair kararın infazı için kesinleşme gerekmez iken, istihkak davasının kabulüne dair kararın infazı için kesinleşme şartı aranır. Bu sonuç İİK 97/13'ün lafzından çıkarılmaktadır. Yargıtay görüşü de böyledir.

Netice olarak imza inkarı sonucu verilen hükmün infazı için kesinleşme gerektiğine dair bir tek dayanak yok iken kesinleşme gerekmediğine dair düzenlemeler ve içtihatlar çoktur. temyiz satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz, menfi tespit davası açarsan tazminatın tahsili durur gibi hükümler varken kesinleşme aranması doğru olmaz.

Selamlarımla...
Old 29-05-2012, 23:47   #15
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Bülent Özkan
Üstelik icra mahkemesinde % 40 yemiş borçlu menfi tespit davasında 2. kez % 40 yemez. Böyle sayısız Yargıtay kararı mevcuttur.

Sayın Özkan, ilgili kararlardan birini veya birkaçını eğer bilgisayar ortamında elinizde mevcut ise paylaşabilir misiniz?

Teşekkürler
Old 30-05-2012, 11:23   #16
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Bülent Sabri Akpunar
Sayın Özkan, ilgili kararlardan birini veya birkaçını eğer bilgisayar ortamında elinizde mevcut ise paylaşabilir misiniz?

Teşekkürler


T.C. YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ


E. 2006/8116, K. 2006/10611, T. 13.11.2006


• KÖTÜ NİYET TAZMİNATI ( Tek Takip Sebebiyle Birden Fazla Kötü NiyetTazminatına Hükmedilemeyeceği )


• MENFİ TESPİT DAVASI ( Kötü Niyet Tazminatı - İmza ve Borca İtiraz )


• İMZA VE BORCA İTİRAZ ( Menfi Tespit Davası - Tek Takip Nedeniyle BirdenFazla Kötü Niyet Tazminatına Hükmedilemeyeceği )


2004/m.72,170


ÖZET : Tek takip sebebiylebirden fazla kötüniyet tazminatına hükmedilemez.

Dava,bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti talebine ilişkindir. Dava konususenedin lehdarı olan davalı tarafından davacıların murisi aleyhine dava konusubonodan dolayı icra takibine girişilmiş, murisin öldüğünün anlaşılması üzerinemirasçılarına tebligat yapılmış ve mirasçıları tarafından icra mahkemesindeimzaya ve borca itiraz edilmiştir. Bu arada, davacılar tarafından açılan veimza itirazını da içeren menfi tespit davası sonunda, senetteki imzanındavacıların murisine ait olmadığının saptandığı gerekçesiyle, talebin kabulüneve davalı aleyhine %40 tazminata hükmedilmiş, icra mahkemesinin bu kararıYargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Kesinleşmiş mahkumiyet kararıgözetilerek dava konusu senetteki imzanın davacıların murisine ait olmadığıgerekçesiyle, davanın kabulüne ve davalının %40 tazminatla sorumluluğuna kararverilmiştir. Davalının, girişmiş olduğu tek icra takibi sebebiyle hem borca veimzaya itiraz sonuçlandırılırken hem de menfi tespit davası sonunda iki kezkötüniyet tazminatına mahkum edilmiş olması hakkaniyete ve kanuna aykırıdır.

DAVA: Taraflar arasındaki menfitespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayıdavanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilincetemyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR: Dava, bonodan dolayıborçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı vekili, davanınreddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemecedava konusu bonodaki imzanın davacıların murisi Ali'ye ait olmadığınınanlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacıların dava konusu bonodandolayı borçlu olmadıklarının tespitine, %40 oranındaki kötüniyet tazminatınındavalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere,delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilininaşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddigerekmiştir.

2- Kuralolarak, tek takip sebebiyle birden fazla kötüniyet tazminatına hükmedilemez.Somut olayda, dava konusu senedin lehdarı olan davalı Zülfiye tarafındandavacıların murisi Ali aleyhine dava konusu bonodan dolayı icra takibinegirişilmiş, murisin öldüğünün anlaşılması üzerine mirasçılarına tebligatyapılmış ve mirasçıları tarafından icra mahkemesinde imzaya ve borca itirazedilmiştir.

Buarada, davacılar tarafından imza itirazını da içeren işbu menfi tespit davasıaçılmıştır. İcra mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda senetteki imzanındavacıların murisine ait olmadığının saptandığı gerekçesiyle, talebin kabulüneve davalı aleyhine %40 tazminata hükmedilmiş, icra mahkemesinin bu kararıYargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.

Buarada, davalının resmi belgede sahtecilik suçundan ceza mahkemesinde yargılanıpmahkumiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.

Mahkemece,ceza mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemelerinin sonuçları ve buna göreverilen kesinleşmiş mahkumiyet kararı gözetilerek dava konusu senetteki imzanındavacıların murisi Ali'ye ait olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanınkabulüne ve davalının %40 tazminatla sorumluluğuna karar verilmiştir.

Görüldüğügibi, davalı, girişmiş olduğu tek icra takibi sebebiyle hem icra mahkemesinde,hem de bu mahkemede iki kez tazminata mahkum edilmiştir. Bu durum, hakkaniyeteve İİK'nın 72. maddesinin amacına aykırı bulunmaktadır. Bu nedenle yerelmahkeme hükmünün bozulması gerekmektedir.

SONUÇ: Yukarıda ( 1 ) nolubentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarınınreddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına (BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 13.11.2006 günündeoybirliğiyle karar verildi.




T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ


E. 1989/635, K. 1990/666, T. 6.2.1990


• İCRA TETKİK MERCİİNDE ALINAN BİLİRKİŞİ RAPORU


• İMZA İNKARI ( İcra Tetkik Mercii Kararının Bağlayıcılığı )


• MENFİ TESBİT DAVASI ( İcra Tetkik Mercii Kararının Bağlayıcılığı )


• İCRA TETKİK MERCİİ KARARININ BAĞLAYICILIĞI ( İmza inkârı )


ÖZET : Dar yetkili icra tetkik merciindeİİK.68/a maddesi uyarınca alınmış bilirkişi raporu, genel mahkemeler yönündenbağlayıcı sayılamaz.

Mahkemece imza yönünden bilirkişi incelemesiyaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hükümkurulması isabetsizdir.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındakidavadan dolayı Manisa 2. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 7.12.1988 tarih ve682886 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş vetemyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadakikâğıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Davacı vekili, davalı tarafından yapılan icratakibinin dayanağı olan ( 460.000 ) TL.lık bonodaki imzanın müvekkiline aitolmadığını, imza itirazlarının Tetkik Merciince ehliyetsiz bilirkişi raporunadayanılarak geçici olarak kaldırıldığını ileri sürerek bonodaki imzanınmüvekkiline ait olmadığının ve borçlu bulunmadığının tesbitine kararverilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, Tetkik Mercii dosyasında alınanbilirkişi raporuna göre imzanın davacıya ait olduğunun belirlendiğigerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Mahkeme, bonodaki imza hususunda İcra TetkikMerciinde yaptırılan bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurmuştur. Ancak, daryetkili İcra Tetkik Merciinde İİK.nun 68/a maddesi uyarınca alınmış bilirkişiraporu, genel mahkemeler yönünden bağlayıcı sayılamaz ( Bkz. H.G.K. 23.5.1986gün, 985/1189 Esas, 986/564 Karar sayılı karar ). Zira imza araştırmasıyönünden Tetkik Merciince İİK.68/a maddesine göre yapılacak inceleme, mahkemeceHUMK.308, 309 maddelere göre yapılacak incelemeden farklı bulunmaktadır.

Bu durumda mahkemece, imza yönünden HUMK.nun 275,308 ve 309 maddeler uyarınca bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna görekarar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hükümkurulması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün,temyiz eden davacı yararına ( BOZULMASINA ) oybirliğiyle karar verildi.

T.C.YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ


E.2003/2263, K. 2003/11158, T. 7.11.2003


• MENFİTESPİT DAVASI ( Davacı İcra Tetkik Merciinde Alınan Bilirkişi Raporunu KabulEtmeyerek İş Bu Dava Açıldığına Göre Mahkemece Konusunda Uzman BilirkişiKurulundan veya Adli Tıp Kurumundan İmzanın Borçluya Ait Olup Olmadığı YolundaRapor Alınması Gereği )


•BİLİRKİŞİ RAPORU ( Davacı İcra Tetkik Merciinde Alınan Bilirkişi Raporunu KabulEtmeyerek Menfi Tespit Davası Açması - Mahkemece Konusunda Uzman BilirkişiKurulundan veya Adli Tıp Kurumundan İmzanın Borçluya Ait Olup Olmadığı YolundaRapor Alınması Gereği )


• İMZAİNCELEMESİ ( Davacı İcra Tetkik Merciinde Alınan Bilirkişi Raporunu KabulEtmeyerek Menfi Tespit Davası Açması - Mahkemece Konusunda Uzman BilirkişiKurulundan veya Adli Tıp Kurumundan İmzanın Borçluya Ait Olup Olmadığı YolundaRapor Alınması Gereği )


2004/m.72


ÖZET: Dava, takip konusubonodaki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasıyla borçlu olunmadığının tespitiistemine ilişkindir. Davacı İcra TetkikMerciinde alınan bilirkişi raporunu kabul etmeyerek iş bu menfi tesbit davasınıaçtığına göre mahkemece konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan veyaAdli Tıp Kurumundan imzanın borçluya ait olup olmadığı yolunda rapor alınmadaneksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.

DAVA: Taraflar arasındaki menfitesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayıdavanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalıvekilince duruşmalı, davacı vekilince de duruşmasız olarak temyiz edilmesiüzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vek.Av.BurhanAtalay gelmiş, davacı taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğundaduruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten vetemyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR: Dava, takip konusubonodaki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasıyla borçlu olunmadığının tespitiistemine ilişkindir. Mahkemece, İcra Tetkik Merciinde alınan bilirkişi raporunagöre imzanın borçluya ait olduğu kabul edilmiş ancak senetteki pulların tanzimtarihinden sonra tedavüle girmiş olması ve dolayısı ile tanzim tarihiningerçeği yansıtmadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmiş, hüküm tarafvekillerince temyiz edilmiştir.

Davacıİcra Tetkik Merciinde alınan bilirkişi raporunu kabul etmeyerek iş bu menfitesbit davasını açtığına göre mahkemece konusunda uzman üç kişilik bilirkişikurulundan veya Adli Tıp Kurumundan imzanın borçluya ait olup olmadığı yolundarapor alınmadan eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir. Öteyandan mahkemece imzanın borçluya aidiyetine karar verilmiş olmasına, bononuntedavüle çıkarken tanzim tarihini içerdiğinin çekişmesiz bulunmasına ve bonodatanzim tarihinin gerçeği yansıtmamasının geçerliliğine etkili olmamasına rağmentalepte aşılarak takibin iptaline karar verilmesi de kabul şekli itibariyleisabetli değildir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanannedenlerle yerel mahkeme hükmünün taraflar yararına BOZULMASINA, vekiliYargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen250.000.000.-TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıyaödenmesine, peşin harçların istekleri halinde temyiz edenlere iadesine,07.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.















Old 30-05-2012, 11:45   #17
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

İcra mahkemesi kararını temyiz hakkı bulunan borçlu bu durumda,temyiz etse dahi temyizin sonucu beklemeden derhal menfi tespit davası açmak zorunda,aksi halde %40 tazminatın tahsili temyizle durmuyor.
Evet,icra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşme kural olarak şart değildir ve aksine açık bir yasal düzenleme yoksa bu kural uygulanır.Ancak, nasıl aynen verdiğiniz örnekte icra mahkemesince zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiğinde bu kararın kesinleşmesini müteakip alacaklı 7 gün içinde zamanaşımının gerçekleşmediğini ispat sadedinde dava açmazsa hacizler kalkıyorsa,yani dava açmak için önce icra mahkemesi kararının kesinleşmesi gerekiyorsa burada da yasada açıkça yazılmamış olsa da, kanaatimce borçlunun temyizden sonuç alamaması halinde menfi tespit davası açıp açmayacağı beklenmelidir.Söylediklerim tazminatla ilgili yoksa elbette alacaklı takibe devam edebilir,takibe devam için kesinleşme dediğiniz gibi şart değildir.
Bu arada Yargıtay'ın konuyla ilgili görüşüne epeyce araştırmaya rağmen rastlayamadım.
Old 12-12-2015, 12:13   #18
Av. Dilek Duran Hanif

 
Varsayılan

Merhabalar, İcra Hukuk Mahkemesinde açılmış olan yetki itirazı davası sonucu kazanılmış olan vekalet ücreti karar kesinleşmeden icra takibine konu edilebilir mi?? Acil dönüşlerinizi bekliyorum, şimdiden teşekkür ederim.
Old 13-12-2015, 22:23   #19
halloween

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Dilek Duran Hanif
Merhabalar, İcra Hukuk Mahkemesinde açılmış olan yetki itirazı davası sonucu kazanılmış olan vekalet ücreti karar kesinleşmeden icra takibine konu edilebilir mi?? Acil dönüşlerinizi bekliyorum, şimdiden teşekkür ederim.

tabiki kesinlesmesine gerek yoktur ve icraya konu edilebilirZx
Old 14-11-2016, 16:07   #20
av__emrah

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
8.Hukuk Dairesi
Esas: 2014 / 27313
Karar: 2015 / 21519
Karar Tarihi: 01.12.2015


ÖZET: İcra mahkemesi kararlarının temyizi satış dışında icra takip işlemlerini durdurmaz. Bu nedenle icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşmesi gerekmez. Takibin iptal edilmesi nedeniyle bu tarihten sonra açılan takibin mükerrer olduğu kabul edilemez. Bu nedenle şikayetin esastan reddi gerekirken usulden reddine karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bozulmasına karar verilmiştir.(2004 S. K. m. 363, 364) (6100 S. K. m. 389)

Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı ve davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamlı takipte borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; takip konusu hakem heyeti kararının ilam niteliğini haiz olmadığını ve kesinleşmeden takip konusu edilemeyeceğini, İstanbul Anadolu 2.İcra Müdürlüğü'nün 2014/... Esas sayılı icra dosyasında da aynı alacağa ilişkin takip başlatıldığını açıklayarak mükerrer olan İstanbul 20.İcra Müdürlüğü'nün 2014/... Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi üzerine; hüküm borçlu ve alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Borçlu vekilince mahkemenin 01.04.2014 tarihli tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararı da temyiz harcı ayrıca yatırılarak temyiz olunmuştur.

1-Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlu vekilinin hükme ilişkin temyiz itirazlarının reddine,

2- Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;

İstanbul Anadolu 2. İcra Müdürlüğü'nün 2014/... Esas sayılı icra takip dosyasında 14.01.2014 tarihinde 13.01.2014 tarihli hakem heyeti kararına dayanılarak başlatılan takip, İstanbul Anadolu 13.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 29.01.2014 tarih ve 2014/... Esas-2014/.. Karar sayılı kararıyla iptal edilmiş, İstanbul 20. İcra Müdürlüğü'nün 2014/... Esas sayılı takip dosyasında ise, aynı hakem heyeti kararına dayanılarak aynı alacak için 13.02.2014 tarihinde ilamlı takip başlatılmıştır.

İİK.nun 364/3. maddesi uyarınca icra mahkemesi kararlarının temyizi satış dışında icra takip işlemlerini durdurmaz. Bu nedenle icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşmesi gerekmez. 2014/... Esas sayılı takibin 29.01.2014 tarihinde iptal edilmesi nedeniyle bu tarihten sonra açılan İstanbul 20. İcra Müdürlüğü'nün 2014/... Esas sayılı takibin mükerrer olduğu kabul edilemez. Bu nedenle şikayetin esastan reddi gerekirken yazılı şekilde usulden reddine karar verilmesi doğru değildir.

3-Borçlu vekilinin İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 01.04.2014 tarih ve 2014/... Esas sayılı tedbir talebinin reddine” dair ara kararına yönelik temyiz talebinin incelenmesinde ise,
İcra Mahkemesi'nce verilen karar HMK'nun 389 ve bu maddeyi izleyen maddeler kapsamında kalan geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararı olmayıp, İcra ve İflas Kanunu'nda yer verilen takip hukukuna özgü bir karar niteliğindedir. İcra mahkemelerinin verdikleri kararların hangilerinin temyiz incelemesine konu yapılabileceği 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 363. maddesinde sınırlı olarak sayılmış olmakla birlikte bazı maddelerde de icra mahkemesi kararlarının hangilerinin temyiz yolunun açık bulunduğu açıkça belirtilmiştir. Bunların dışında kalan Mahkeme kararları kesindir. Yargıtay'ca incelenmesi istenen karar Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre özel yasa durumunda olan ve bu nedenle uygulanması gereken İİK'nun 363. maddesinde sayılan kararlar arasına girmeyip kesin nitelikte bulunduğundan temyiz dilekçesinin reddine,

Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda 1-3. bentlerde yazılı nedenlerle reddine, Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda 2. bentte yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca bozulmasına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın davalıya iadesine 01.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir. (¤¤)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
1/4 Den Fazla Maaş Haczi Konulabilir Mi? Av.Ufuk Meslektaşların Soruları 11 11-08-2016 11:57
Kira Tespit Davası İlamının icraya koyulabilmesi için kesinleşme şartı aranması. Av. Levent Kıray Meslektaşların Soruları 16 11-02-2010 13:53
İmzasız bir senedin icraya konulması av.myıldız Meslektaşların Soruları 14 17-12-2006 12:30
şiddetli geçimsizliğe dayalı dava kesinleşmeden yeni bir dava açılabilirmi? avukatyildiz Meslektaşların Soruları 17 25-09-2006 13:56
Atak Hukuk İcra Mevzuat ve yargı Kararları Projesi ismailatak1 Ticari Duyurular 3 12-08-2006 14:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09166193 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.