Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Teminat senedi

Yanıt
Old 29-01-2007, 00:21   #1
Av.A.Ş.

 
Varsayılan Teminat senedi

Alacaklı müvekkilim ile Borçlu arasında şöyle bir anlaşma yapılmış

"Borçlu (B) tarafından alacaklı (A)'ya olan borcuna karşılık 12.000YTL değerinde 30.11.2004 vadeli senet vermiştir. Ayrıca teminat olarak da 30.12.2004 vadeli 12.000YTL değerinde senet verilmiştir. ilk senet olan 30.11.2004 vadeli senet ödendiğinde, sonraki senet olan 30.12.2004 vadeli senet işlemsiz olarak (B)'ye iade edilecektir"

İlk senedin vadesi geldiğinde borçlu borcunu ödememiş ve senet protesto olmuştur. Teminat olarak alınan senedin de vadesi de geldiği halde hiçbir ödeme yapılmamıştır. Bunun üzerine teminat senedi için de protesto çekilmiştir.

Biz her iki senet için de icra takibi başlattık. Borçlu Asliye Ticaret Mah.de menfi tespit davası açtı. Anlaşmaya dayanarak sadece 12.000YTL borcu olduğunu ve diğer 12.000YTL'lik senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini istedi. İcra dosyasına para yattığı için Mahkeme teminat karşılığında tedbir kararı verdi(İİK.72/II).

Bu konuda değerli arkadaşlarımın fikirlerini alamak istiyorum.
Old 29-01-2007, 00:36   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Neden ikinci senedi icra takibine konu ettiğinizi siz açıklayın ki biz de yanıt verelim.

Saygılarımla
Old 29-01-2007, 00:41   #3
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Şenateş,

Anlaşma metni bundan ibaret mi? Senet borcunun ödenmesinin teminatı için bir başka senet almak...

Cezai şart olarak değerlendirilebilir mi diye düşünüyorum. İkinci senet, ilk senedin teminatı. Ancak ikinci senet, ilk senet ödenirse "işlemsiz" iade edilecek... Kavramın aksinden hareket edersek, ilk senet ödenmezse ikinci senet de işleme konacak.

Teminat olarak değerlendirilip bedelsiz olup olamayacağını, ya da cezai şart olarak değerlendirilip (burada tarafların tacir olup olmadığı da önem kazanacak) ödenmesinin gerekip gerekmeyeceği noktasını araştırmalı.

Tekrar yazacağım.

Saygılarımla
Old 29-01-2007, 01:04   #4
Av.A.Ş.

 
Varsayılan

Sayın Demirel,
Anlaşma metin aynen bundan ibaret. başka bir ek yok. tarafların tacir olup olmaması hangiaçıdan önemlidir?
Cezai şart olarak nitelendirmenize ben de katılıyorum.
Borçlu asıl alacağı ödemediğinden teminat mahiyetindekisenedi de ödemek durumunda değil mi?
Teşekkür ederim...
Old 29-01-2007, 01:13   #5
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Şenateş,

Esasen ikinci senedin bir teminat senedi olduğu ve bedelsiz olduğu açık, yazılı belge ile de sabit. İkinci senet, ilk senedin teminatı. Bu açıdan yaklaşırsak, ikinci senet teminat senedidir, bedelsizdir, takibiniz iptal edilir, tazminat da ödersiniz, cezai takibata da konu edilebilir.

Ancak beni düşündüren, senede karşı senedin teminat olarak alınmış olması ve özellikle metindeki son cümle. İlk senet ödendiğinde ikinci senet "işlemsiz" iade edilir ibaresi. Cümlenin aksi, ilk senet ödenmezse, ikinci senet de işleme konacak anlamına geliyor. Bu noktada cezai şart aklıma geldi. Zorluyor da olabilirim.

Yalnız belirtmeliyim ki her durumda ikinci senedi kambiyo yoluyla takibe konu edemezsiniz. İster teminat senedi kabul edilsin, ister cezai şart olarak değerlendirilsin. İkisi de yargılamayı gerektirir.

tarafların tacir olup olmaması, ikinci senedin cezai şart olarak kabulü halinde gündeme gelir. Zira 12.000 liralık borca 12.000 liralık cezai şart fahiştir. Ancak bu fahişlik iddiası, her iki taraf da tacirse (tacirin basiretli davranmak zorunda oluşu) dinlenmez.

Saygılarımla

(Senede karşı alınan teminat senediyle ilgili içtihat arıyorum cezai şart fikrimi yokedebilmek için, ancak halen bulamadım)
Old 29-01-2007, 03:29   #6
ragıp

 
Varsayılan

İlk senet ödenirse ikinci senet icraya konulacaktır.
Burdan cezai şart vs olduğu sonucu nasıl çıkaranlamadım. İlk senet gecikmeli de olsa ödenirse ne olacak. Senedin ödenmesi için zaman konmamış. Teminat ya da cezai şart olduğuna ilişkin hüküm de yok. Bı nedenle ilk senedin bedeli icra dairesine yattı an, ik,inci senet hükümsüz kalacaktır.
Bu arada, her zamn belirttiğim bir noktayı sayın Av.Suat Ergin Belirtmiş. Öncelikle dava konusunun iyi kavranması gerekir. Gerçekten ikinci senedi niçin takibe konu ettiniz?
Old 29-01-2007, 10:30   #7
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Senedin ödenmesi için zaman konmamış.


Senedin ödenme zamanı belli.

Zorluyor olabilirim demiştim. Bir fikir jimnastiği olarak değerlendirip, "neden cezai şart olamayacağını" yasal itirazlarınızla belirtirseniz daha yararlı olacak.

Saygılarımla.
Old 29-01-2007, 16:24   #8
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

İlk mesajımı kısa yazmak zorunda kaldım.Evdeki bilgisayar Q klavye ve uzun yazmak çok zor oluyor. Öncelikle şunu belirteyim sorudan bir hukukçu olarak hoşlanmamıştım. Sayın Şenateş, THS'ye yeni üye olduğu için bilemiyebilir. THS'de her türlü soru sorulamamaktadır. Örneğin "borçlu vekiliyim alacaklılardan nasıl mal kaçırırız" gibi bir soru etik olmadığı için sorulmamalı ve yanıtlanmamalıdır.

Soruda alacağın 12.000 YTL olduğu ve senede bağlandığı, ayrıca bir sözleşme düzenlenerek aynı bedelli bir başka senedin TEMİNAT olarak verildiği açıkça yazılmaktadır. Sayın meslektaşım belgede yazılanları yazdıktan sonra sorusuna devam etmiş ve
Alıntı:
Teminat olarak alınan senedin de vadesi de geldiği halde hiçbir ödeme yapılmamıştır. Bunun üzerine teminat senedi için de protesto çekilmiştir.
demiştir. Yani senedin TEMİNAT olarak verildiği hem belgeyle sabittir hem de soru sahibinin sorusunda da kabul edilmiştir.

Hal böyle olunca aklıma "mükerrer tahsilat yapmaya çalışan birisi hukuki yollarını bize mi sormaktadır" şeklinde bir soru geldi. O nedenle soru sahibine ilk mesajımda
Alıntı:
Neden ikinci senedi icra takibine konu ettiğinizi siz açıklayın ki biz de yanıt verelim.

şeklinde soru sormuştum. Soru sahibi yeni üye olduğu ve kuralları bilmediği için nazik olmaya çalışmıştım. Bana göre soru etik değildir. Cezai şart olarak yorumlamak zorlamanın da ötesinde bir durumdur.

Sayın ragıp'ın açıklamalarına katılmaktayım.

Saygılarımla
Old 29-01-2007, 17:40   #9
ragıp

 
Varsayılan

İkinci senedin cezai şart olması ya da bu şekilde değerledirilmesi mümkün değil.
Bilidiği gibi cezai şart, Borçlar kanunu 158 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre cezai şart, Akdin icra edilememsi ya da eksik icra edilmesi,belli biz zamanda yerine getirilmemmesi, belirli yerde yerine getirilmemesi durumunda taraflarca kararlaştırılan bedelin ödenmesini içerir. Cezai şart, esas sözleşmeye bağlı feri bir sözleşmedir.
Elbette cezai şartın çeşitli hükümleri vardır. Örneğin: Cezai şart para ya da başka bir şey olabilir. Cezai şart muayyen olmalıdır. Cezai şart, asıl alacakla birlikte muaccel olur(burası çok önemli),Sözleşme hükümsüzse cezai şartt da hükümsüzdür.
Buradan şu sonuç çıkıyor:
Geçerli bir sözleşme olacak,Bu sözleşme PARA BOÇLARINDAN BAŞKA BORÇLAR İÇİN DÜZENLENMİŞ OLACAK, Sözleşmenin yerne getirilmemesi, geç yerine getirilmesi vs. halinde cezai şartın alınması koşul olarak kabul edilecek.
Olayımıza baktığımızda, bonoya karşı teminat olarak başka bono verilmiştir. Cezai şartın en önemliunsuru olan, para borcundan başka borç için sözleşme düzenlenmesi kuralına uymamaktadır. Başka uymayan durumlar da var.
Bu nedenle cezai şart olmayacağını yukardaki iletimde belirttim. Ancak yasal itirazları belirtmem istendiği için, kısa da olsa bunları yazmak zorunda kaldım.
Sorunun başına dönersek: Ticari hayatta sık uygulanan bir durum sözkonusudur. B, A ya borcuna karşılık senet vermiştir. Senet vadesinde ödenmediği için borçlu zaman istemiştir. Alacaklı da yeni senet istemiştir. Senet tanzim edildiğinde " senedi evde unuttum" gibi bir mazeret uydurmuştur. Borçlu da senedin arkasına bu şerhi düşmüş olabilir.Bunlar elbette varsayım. Ama sayın demirel'in de belirttiği gibi hiç bir koşulda ikinci senet kambiyor takibine konu edilemez
Old 29-01-2007, 18:18   #10
AV.SANEM

 
Varsayılan

İkİncİ Takİpte "tahsİlatta MÜkerrer Olmamak Kaydi İle" İbaresİ Mevcut Mudur?bu Durumda İcra Takİplerİnİz İptal Edİlmez. Yarari Şu Olabİlİr, Ayni BorÇ Ama İkİ İcra Dosyasi, Belkİ İkİ Mal Beyaninda Bulunmama Ceza Davasi AÇilabİlme İhtİmalİnİ Ve Toplam 20 GÜn Dİsİplİn Hapsİ Sonucunu DoĞurabİlİr.
Old 29-01-2007, 18:37   #11
ragıp

 
Varsayılan

Sayın Av. Sanem Öncelikle, senedin arkasına yazılan şartlar, kambiyo senetlerinin koşulsuz borç iktrarını taşıası kuralı gereği geçersiz olup, senet kambiyo senedi niteliği taşımaması nedeniyle,takibin iptali nedeidir.
Tahsilde mükerrer olmamak kaydıyla yeni takip açılması farklı takip usulü ve farklı borçlularla birlikte zorunlu takip yapılması durumında uygulanabilecek bir yoldur.
Bu nedenle aynı borçluya, aynı borçtan doğan iki ayrı senetle iki takip yapılması mümkün değil
Old 29-01-2007, 19:16   #12
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. ragıp,
Mesajınızda bir noktaya takıldım. Büyük harflerle vurgulamış olduğunuzu görünce dikkatimi çekti.. PARA BORCUNDAN BAŞKA BORÇ İÇİN DÜZENLENMİŞ OLACAK derken bunu neye dayandırıyorsunuz. Şüpheye düşüp, kitaplara da baktım ancak buna ilişkin bir bilgi bulamadım. Zaten hafızamda da böyle bir şey yoktu.. Aşağıdaki karar gibi bir kaç karar daha var ki Para borcunun ödenmemesi halinde cezai şartın kabul edilebileceğinden açıkça bahsediliyor. Hatta kanunlarımızda bunu engelleyen bir hüküm yok denilmiş.

Alıntı:
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 1995/3746
Karar: 1996/3964
Karar Tarihi: 18.04.1995




Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 1.263.600 liralık tazminat kısmı dışında kalan miktara yönelik itirazın kaldırılmasına ve ayrıca faizin de % 30 olarak tespitine karar verilmesine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı, davalıların 01.08.1993 günlü sözleşmeden kaynaklanan borçlarını ödemediklerini, haklarında yapılan icra takibine de itiraz ettiklerini öne sürerek itirazın iptali ile icra takibinin devamına ve % 40 inkar tazminatına hükmedilmesini istenmiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece davalıların yaptığı itirazların 1.263.000 liralık tazminat kısmı dışında kalan miktara yönelik itirazın kaldırılmasına ve ayrıca faizin de % 30 olarak tespitine karar verilmiştir. Hüküm davacı şirket tarafından temyiz edilmiştir.
BK. 158 ve devam eden maddelerinde sözü edilen ceza koşulu geçerli bir borcun yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi ya da belli bir yerde, belli bir zamanda yerine getirilmemesi durumunda borçlunun ödemesi gereken alacaklıya ispat yükü olmadan zararını alabilme imkanını sağlayan fer'i nitelikte götürü bir edimdir. Bu tanımlamada da belirtildiği üzere geçerli olan her sözleşmede ceza koşulu kararlaştırılabilir. Bu kural Borçlar Yasası'nda tanımı yapılan sözleşmelerin serbestliği ilkesine dayanmaktadır. O nedenle para borçlarının ödenmesine ilişkin sözleşmelerde de ceza koşulu kararlaştırılabilir. Dahası para borcunun ödenmemesi veya eksik veya geç ödenmesi halleri için ceza koşulu yanında ayrıca temerrüt faizi ödenmesi de öngörülebilir. Bu nitelikte bir sözleşmenin yapılmasına engel bir hüküm de yasalarımızda bulunmamaktadır. Somut olayda tarafların kabulünde bulunan 01.08.1993 günlü sözleşmenin imzalı ön sayfasında borcun taksitler halinde, sözleşmenin arka sayfasında da "sözleşme koşulları" uyarınca ödeneceği yazılıdır. Aynı matbu sözleşmenin arka sayfasında yine matbu olarak "sözleşme koşulları 6. maddesinde arka arkaya iki taksidin ödenmemesi halinde borcun tamamının muacceliyet kazanacağı, icra takip yoluna başvurulduğunda ise, muacceliyet kazanan asıl alacağın yanısıra icra takip tarihi itibarıyla vadesi geçmiş her taksit için aylık % 9 gecikme faizi, muaccel olan alacak miktarı üzerinden % 30 cezai şart ödeneceği açıklanmıştır.
Sözleşmenin ön yüzü davalı borçlular tarafından imzalanmış olmakla birlikte bu kısımdaki açık yollama nedeniyle arka sayfadaki "sözleşme koşulları davalıları bağlar. Davalılar matbu "sözleşme koşulları"nın sonradan değiştirilerek yapıldığını iddia ve ispat da etmemişlerdir. Öyle ise davadaki uyuşmazlığın bu sözleşme ve arka sayfasındaki sözleşme koşullarına göre çözüme kavuşturulması, ceza koşuluna hükmedilmesi kaçınılmazdır.
Öte yandan alacak likit ve muayyen olduğu için icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerekir. Yine alacağa sözleşmede kararlaştırılan akdi faizin uygulanmaması da isabetsizdir.
Sonuç: Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir. (18.04.1995).
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

Tekrar soruya dönersek, Menfi tespit davasının açıldığı tarihte ilk senet henüz ödenmemiş ise alacaklı davanın açılmasına sebebiyet vermiş sayılmaz. Çünkü ikinci senedin teminat fonksiyonu ilk senedin ödenmemesi nedeniyle sürmektedir. Taraflar anlaşıldığı kadarı ile vadeyi bir ay ötelemek amacıyla böyle bir yola gitmişlerdir. Riskli olmakla birlikte dava açıldığı tarihte ilk senet ödenmediğinden dava açılmasına sebebiyet verilmediği ileri sürülerek yargılama giderlerinden kurtulmak yolu denenebilir. Ancak dosyaya para ödendiği ve teminat karşılığında tedbir konduğu söylenmektedir. Sn. şenateş'in yerinde olsam bir an önce müvekkile durumu izah ederek. İkinci senetten feragat beyanını alır ve mesleki sorumluluktan kurtulmaya çalışırdım. Hatta mahkeme dışında sulh'le halletmek en ideal yol olacaktır.
Old 29-01-2007, 20:45   #13
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Borçlar Kanunu.m.158/2

Akdin muayyen zamanda veya meşrut mahalde icra edilmemesi halinde tediye olunmak üzere cezai şart kabul edilmiş ise, alacaklı hem akdin icrasını hem meşrut cezanın tediyesini talep edebilir. Meğer ki alacaklı bu hakkından sarahaten feragat etmiş veya kayıt dermeyan etmeksizin edayı kabul eylemiş olsun.


Sayın Doğanel'in sunduğu kararda geçen;

Alıntı:
para borçlarının ödenmesine ilişkin sözleşmelerde de ceza koşulu kararlaştırılabilir. Dahası para borcunun ödenmemesi veya eksik veya geç ödenmesi halleri için ceza koşulu yanında ayrıca temerrüt faizi ödenmesi de öngörülebilir. Bu nitelikte bir sözleşmenin yapılmasına engel bir hüküm de yasalarımızda bulunmamaktadır

ile birlikte düşündüğümüzde, bana mümkün görünüyor.

Konuyu etik olmamakla suçlayan meslektaşlarıma katılmıyorum. Soru sahibi kanunu dolanmanın yolunu aramıyor, açık açık olayı aktarıyor. Ben de düştüğüm tereddüt nedeniyle yanıtlıyorum. Gayriyasal bir isteğe , kanun boşluğu aramıyoruz. Kanunun şimdiye dek anılan maddeyi borç sözleşmelerinden ziyade başka akit türlerinde uygulamış ve sair içtihatlara konu edilmiş olması, Can beyin eklediği kararda geçen "para borcu için cezai şart kararlaştırılmasına engel yoktur" içeriğindeki kararı görünce acabalarımı da azaltıyor.

Bence burada asıl tartışılması gereken, sözleşmedeki "teminat" ibaresi. Diğer açıdan ifade etmek gerekirse, ikinci senedin ceza koşulu olarak kabul görmesi için, mutlaka sözleşme metninde "cezai şart" ibaresinin geçmesinin gerekip,gerekmeyeceği.


Saygılarımla...
Old 30-01-2007, 03:23   #14
ragıp

 
Varsayılan

Sayın Armağan Konyalı nın açtığüı bir forum vardı. Yargıtay karalarının geçerliliğine ilişkin.
Bu sitede yüzden fazla iletim var. Başka hukuk sitelerinde de yüzlerce iletim var. Ama eklediğim yargıtay karartı onlarla sayılamaz. hatta on bile olduğunu sanmıyorum. Çünkü yargıtay kararlarını hukuki kaynak olarak görmüyorum. Zira bizzat yargıtaydaki duruşmada(murafaa) belirttiğim bir yargıtay kararı içim" avukat bey o karar emsal olmaz" sözünü duymuş biriyim.
Arkadaşlar sağolsun iletimin bütününden cımbızla çeker gibi bir cümleyi alarak, onun üzerinde tartışma açmışlar. Gerçi ben de o kısmın tartışılacağını kestirdiğim için büyük harfle yazdım. Ama hala görüşümde ısrarlıyım. Yalnızca para borcunu içeren sözleşmelerde cezai şart olmaz. Bunun aksi yargıtay kararları incelendiğinde, karşılıklı edimlere havi bir sözleşmenin yapıldığı ve borçlunun ödeme yükümlülüğünü ihlal ettiği durumlar için cezai şartın geçerli olduğu sonucu çıkmaktadır.
Bu kararların hepsinin hatır kararı olduğu kanısındayım. Bu tür cezai şart ve faiz koşulu içeren sözleşmeler genelde, taksitle alışveriş yapan mağazalar, bankalar ve kredi kartı veren finans kurumlarınca yapılmaktadır.
Yargıtay da, ne yazık ki taraflı davranmıştır.
Ama eski avukatlar bilir. Yargıtay çok sık görüş değiştirir. Bu görüşünün değişeceğine inanıyorum
Ben bu görüşe nasıl ship oldum derseniz: Yargıtay onursal üyesi Lütfü Dalamanlı, Faruk Kazancı ve Muharrem Kazancı nın ortaklaşa yazdığı "İlmi ve Kazi İÇtihatlarla Açıklamalı Borçlar Kanunu" isimli kitabını söylerim. 720. sayfasında, "Para borcundan gayrı borçlar için tesmiye edilmiş olması" diye alatıyor. İşin ilginci: Sonraki sayfalarda Sayın Doğanel in eklediği içtihatlara benzer içtihatlar var.
Şimdi ne yapalım. Hukuğun doğrularını mı savunalım? Yoksa Yargıtay'ın içtihatlarını mı?
Ben cezai şart olarak hiç bir zaman senet almaya cesaret edemem. Cezai şart karşılığı bono almasını hiç bir meslektaşıma da öneremem. Almak isteyen buyursun
Old 30-01-2007, 11:43   #15
çınar

 
Varsayılan

Uygulamada çok karşılaşılan bir konu artık "cezai şart meselesi". Ancak bir nokta konulabilse çok daha yararlı olurdu. Üstteki gibi bir soru ya da ihtilafla karşılaştığımızda ne yapacağız peki? Hangisi işimize gelirse onu mu gerekçe göstermeliyiz?
Old 30-01-2007, 17:50   #16
AV.SANEM

 
Varsayılan

Sayin Ragip, Kambİyo Senedİnİn Arkasina Yazilan Şart Olarak Neyİ KasdettİĞİnİzİ Anlamadim.sorumu Senedİn Arkasinda "tahsİlde MÜkerrer Olmamak Kaydi" Olarak Anladiniz İse KasdettİĞİm Takİp Talebİ Ve Ödeme Emrİnde Yazili Olup OlmadiĞidir, Bu İbarenİn Senedİn Arkasina Yazilmasi Durumu DeĞİldİr.
Old 30-01-2007, 18:04   #17
halit pamuk

 
Varsayılan

Merhaba,

Cezai şart,mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifa edilmemesi halinde ödenmesi gereken, mali değere haiz ve hukuki işlemle tayin edilmiş bir edimdir(Kenan TUNÇOMAĞ-Borçlar Hukuku,shaf.516-1976)

Cezai şart için cezai şartın kuvvetlendireceği bir asıl borcun bulunması gerekir. Asıl Borcu doğuran kaynağın ne olduğu önemli değildir.Yeter ki asıl borç geçerli sayılsın.

Cezai şartın hukuki niteliği,bir görüşe ceza- tazminat karışımı olduğu; diğer bir görüşe göre ise, götürü tazminat olduğu yönündedir. Benim görüşüme göre borcuna uygun davranmayan kişiyi cezalandırmış oluyorsun,tazminden çok...

Bu anlamda,Cezai şart, para borcu dahil her türlü borç için kararlaştırılabilir.Bunda da hukuki ya da ahlaki hiçbir engel yoktur.Çünkü, cezai şartın düzenlenmesindeki saik,borçlu vaadine uygun hareket etmediği takdirde karşılacağı sonucu önceden bilmekte,bu da onu vaadini ifaya zorlamaktadır.

İşte tam bu noktada; gabin,hile vs gibi asıl iradeyi sakatlayan bir durum sözkonusu ise,yani olay üzerinde değerlendirirsek, davacı,müzayaka halinden yararlanılarak bu tür bir teminatın alındığını ileri sürerse, o zaman asıl borç ilişkisi kaynağı olan sözleşmenin iptali sonucunu doğurabilir.İşte o zaman,alınan teminat hukuki değil,ahlaki değil diyebilirsiniz.
Old 31-01-2007, 00:16   #18
Av.A.Ş.

 
Varsayılan Sayın korayad;

Konuya bakış açınız ve hukuki değerlendirmeleriniz bize bir fikir vermiştir. Teşekkürler.

Bu ortamda soruları kısa ve öz itibariyle anlatmak gerekiyor. O nedenle konuya çok detayına giremedim. Alacaklı, borçluya bir tesis kurması çin bu parayı vermiştir. Borçlu hem işi yapmamış hem de iş bedeli olarak aldığı parayı iade etmemiştir.

Alacaklı parayı verirken borçludan bütün unsurları tamam olan(vadeleri, tanzim tarihleri ve bedeli belirli) iki senet almıştır. ve senetlerden birini teminat amacıyla aldım demiştir.

Fakat bu anlaşma yapılırken tarflar arasında "şayet iş yapılmaz ise ikinci senet hakkında da işlem yaplacaktır" gibi bir ifade her nasılsa yazılmamıştır. Ancak alacaklının asıl amacının bu olduğu, yani asıl ifayı kuvvetlendirmek olduğu kuşkusuzdur. Yoksa alacaklı neden böyle bir analaşma yapsın!

Anlaşmanın mefhumu muhalifinden -ki bundan başka bir sonuç çıkarmak mümkün değildir- 'şayet borçlu kendisine yüklenilen edimi ifa etmezse tazminat olarak da 12.000YTL'yi ödemek zorundadır' gerekçesinden yola çıkılarak ikinci senet hakkında da takip başlatılamaz mı?

Diğer bir ifadeyle, borçlunun asıl borcu olan ilk senedin ödenmesi amacıyla borçluya ödeme protestosu çekilmiş; borçlu asıl borcu vadesinde ödemeyerek temerrüde düşmüştür. Borçlunun temerrüdü protestoyla(BK.md. 101/I) kesinlik kazanmıştır.

Alacaklı bununla da kalmamış; borçlunun asıl edimini(borcunu ifa etmesi için) yerine getirmesi için ikinci senet için de protesto çekilmiştir.
Bu durumda ikinci senedin teminat fonksiyonu ortadan kalkmışolmuyor mu?

Teminat senedi olduğu kabul. ancak bu senedin sonsuza kadar teminat kalacağı anlamında değildir.

Temmerüdün sonucu olarak da borçlu, alacaklıya geçmiş günler faiziyle(BK.md. 103/I) birlikte alacaklının uğradığı diğer menfi ve müspet zararlarını(BK.md. 106) da karşılamak zorunda değil midir?

Diğer açıdan bakıldığında, BK.md. 103 bu konuda genel bir düzenleme yapmıştır. Buna göre bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu arada anlaşma olsun veya olmasın faiz ödemek zorundadır(Faiz oranı ve uygulama şekli 3095 sayılı yasaya göre belirlenir.)

Bu kuralın aksine yapılan anlaşmalar ise cezaişart hükümlerine tabi olur(BK. md. 104/II). Borçlunun faiz ödeme kuralının dışında alacaklı ile borçlu arasında yapılan anlaşmaların cezai şart hükümlerine göre değerlendirilmesi gerktiğini düşünüyorum.

Hukuki nitelendirme yapıldıktan sonra cezaişartın fahiş olup olmadığı konusu tartışılabilir. Hakim fahiş gördüğü cezaişartı tenkis etmekle mükelleftir(BK.md. 161/son). Bunu borçlu tarafın ileri sürmesine gerek yoktur. Bu husus resen nazara alınır.
Kanaatimce burada kararlaştırılan cezaişart fahişdeğildir. Yargıtay uygulamalarında Fahiş kavaramını asıl alacağın en az üç katı tutarında olması halinde tenkise tabi tutan kararları vardır. Teşekkürler.
Old 15-06-2012, 15:56   #19
Av. Feyza Altun

 
Varsayılan

Herkese merhaba,

Benim sorum şu olacak;

Müvekkil 2007 senesinde karşılıksız çek sebebiyle ceza yemiş, ne var ki 2010'da polis tarafından yakalanıp ceza evine götürülmüş. Bu sırada götürülürken kendi oğlunu ve alacaklısını arıyor. Alacaklı ve avukatı borçlunun oğlu ile buluşuyorlar. Oğluna senet imzalatıyorlar; oğul sadece kefil olarak imza atıyor bir de taahhütname yazıyorlar; şu çeklerden olan borcumu zamanında ödeyemediğim için 2 senet yapıyorum bu senetlerle borcumu ödeyeceğim. Ve borçlu böylece cezaevinden çıkıyor.

Sorum ve kendi soruma cevabım şu yönde; yanılıyorsam üstadlar düzeltsin;

Çeke karşılık verilen senet teminat senedirdir(tam emin değilim ödeme amacıyla verilmiş çünkü)

Fakat borçlunun imzası olmadan sadece oğul kefilin imzası var ve bu şekilde icraya konmuş.

Kambiyo vasfı da yok. Oğlu da borçlu değil. (?)

Ne dersiniz?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Boş Teminat Senedi Ve İcra Takibi(Düpedüz Sahtekarlık) moonliner Meslektaşların Soruları 30 07-05-2011 20:51
Miras Payının Devri Ve Teminat Senedi kenank Meslektaşların Soruları 3 14-03-2007 16:12
Teminat Senedi hamburabi42 Meslektaşların Soruları 3 17-11-2006 18:20
Borç Senedi dilfuze Hukuk Soruları Arşivi 1 02-03-2002 10:58
Hisse Senedi mgezer Hukuk Soruları Arşivi 1 18-02-2002 00:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08030605 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.