Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

M.K 713/2 m.göre tapu iptali ve tescil-Eklemeli zilyetlik

Yanıt
Old 26-09-2007, 15:42   #1
Av.Adem Eyidoğan

 
Varsayılan M.K 713/2 m.göre tapu iptali ve tescil-Eklemeli zilyetlik

İyi Çalışmalar Arkadaşlar,

1961 yılında tapuya tescil edilmiş taşınmazda müvekkilin babası müşterek mülkiyet hükümlerine göre hissedar olup,diğer hissedarların hisselerini ise 1974 yılında bir kısım mirascılarından haricen satın almak suretiyla taşınmazın tamamını 1974 yılından beri aralıksız malik sıfatı ile kullanmıştır.Müvekkilin babası taşınmazda ki hissesini 2002 yılında oğluna tapuda satmış ve taşınmazın tamamının zilyetliğini de devretmiştir. Müvekkil bir kısım hissesini tapuda babasından satın aldığı ve tamamının zilyetliğini devir aldığı taşınmaz üzerine çok büyük depo inşaatı yapmıştır.Halen müvekkil taşınmazın tamamını malik sıfatı ile kullanmaktadır.
Taşınmazın diğer hisse malikleri en az otuz yıl önce ölmüş olup mirascıları tarafından tapuda intikal yapılmamış yani diğer hisseler halen ölü malikler adına tapuda kayıtlıdır.
Müvekkil adına M.K 713/2 maddesi gereğince,taşınmazın diğer hisseleri yönünden taşınmazda hisse satın aldığı babasının 2002 yılından önceki zilyetliğini ekleyerek tapu iptali ve tescil davası açılabilir mi?M.K 996 madde hükümleri, M.K 713/2 maddesinde (eklemeli zilyetlik)uygulanabilir mi?.
Old 27-09-2007, 13:03   #2
Av.Ömer Yılmaz

 
Varsayılan

Sayın Av.Adem Eyidoğan
Müvekkilinin babası 1974 yılından satış ve zilyetliği devir tarihi olan 2002 yılına kadar geçmiş olan 28 yıl içerisinde zaten 20 yıllık zamanaşımı süresi geçmekle kendisiyle mirasçı olmayan ve 20 yıldan önce ölen hissedarların hisselerini iktisap etmiş olur.Taşınmazı 2002 yılında oğluna devretmesi ise devreden ve devralan açısından mülkiyetin devri anlamı taşır.Bu durumda zaten devralan şahıs ilgili mahkemeden kendi adına tescilini (tapu iptali ve tescili) isteyebilir.Şayet devreden şahsın zilyetlik süresi dolmamış olsaydı MK 996 maddesi uyarınca kendisi de aynı zilyetlik şartlarına sahip ise devredene ait zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilir.Diye düşünüyorum.İyi günler
Old 27-09-2007, 17:46   #3
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Faydalı olmasını dilerim.

Saygılarımla.

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi

Esas : 2005/4554
Karar : 2005/5103
Tarih : 05.07.2005

KARAR METNİ :
Serkan Şahin Şeker´e velayeten Aziz Şeker ile Hazine ve Karaköprü Belediye Başkanlığı aralarındaki tescil davasının reddine dair Şanlıurfa 2.Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 07.03.2005 tarih ve 511/179 s. hükmün Yargıtay´ca tetkiki davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, müvekkilinin Karaköprü köyü 218 numaralı parselin maliki olduğunu, dava konusu taşınmazın 218 numaralı parselin kuzeyinde kaldığını, taşınmazı davacıya satan önceki malikin zilyetliğiyle davacının zilyetliğinin 50 yıldan fazla bir süreye ulaştığını, davacının babası Aziz Şeker´in henüz reşit olmayan müvekkili Serkan Şeker adına bu yeri malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğunu açıklayarak dava konusu taşınmazın olağanüstü kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine istinaden davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı Karaköprü Belediye Başkanlığı vekili, dava konusu taşınmazda davacının zilyetliğinin bulunmadığını, taşınmazın bulunduğu Karaköprü köyünün belde olduktan sonra arazilerin imara açılmasıyla taşınmazın kıymet kazandığını, bu sebeple bu davanın açıldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, reşit olmayan davacının adına veleyaten zilyetlikle mal iktisabının mümkün olmadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmiştir.

Dava konusu taşınmaz fen memuru bilirkişinin krokisinden de anlaşılacağı gibi 218 parsel 1974 parselin kuzeyinde kalan Maşuk köyüyle Karaköprü köyü sınırında bulunan 1821,90 m2 yüzölçümünde bir taşınmazdır. Davacının satın aldığı 218 parseli önceki maliki Ahmet Şeker taşınmazı hükmen 26.9.1973 gününde iktisap etmiştir. Onun satışıyla Osman Subaşı 26.9.1979´da taşınmaza malik olmuş, yine onun satışıyla da 22.11.1990´da taşınmaz Serkan Şahin´e intikal etmiştir. Davacı önceki maliklerin 218 parselle birlikte dava konusu taşınmaza da zilyet olduğunu iddia ederek bu davayı açmıştır. Davacının 22.11.1990 da başlayan zilyetliği iktisap için yeterli değilse de önceki maliklerin 1973 yılında başlayan zilyetliğinden TMK.996 (MK.909) maddesi hükümü gereği istifade edebilecektir. Dinlenen mahalli bilirkişi ve şahitler önceki maliklerin bu taşınmaz üzerindeki zilyetliğinden söz etmişlerdir. Davacının önceki maliklerin 1973 yılında başlayan eklemeli zilyetliklerinden istifade ederek dava konusu bu taşınmazı olağanüstü kazandırıcı zaman aşımı süresinin geçmesiyle TMK. 713 maddesi gereğince iktisap etmesi mümkündür. Davacı Serkan´ın 1990 yılında başlayan zilyetliğini babası Aziz marifetiyle sürdürmesini engelleyecek herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Aksine TMK.nun 352. maddesine göre ana ve baba velayetleri devam ettiği sürece çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler. Dava konusu olaya bu çerçevede bakıldığında davacı babanın oğlu Serkan´a velayeten onun malları üzerinde zilyetliği sürdürmesi mümkündür. Davanın bu sebeple reddi doğru değildir.

Ancak, TMK.336. maddesine göre evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Yine TMK.342. maddesine göre ana ve baba velayetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocukların kanuni temsilcisidirler. TMK.nun bu düzenlemeleri karşısında TMK.nun yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2002 gününden sonra 10.05.2002 gününde açılan bu dava bakımından davacı Serkan´ın annesinin de açılan bu davaya olurunun alınması gerekir.

Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile eksik incelemeye dayalı, usul ve kanuna aykırı hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 11,20 YTL peşin harcın istem halinde temyiz edene iadesine 05.07.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak : Corpus Arşiv
Old 28-09-2007, 08:06   #4
Av.Adem Eyidoğan

 
Varsayılan

Sayın Yavuz Bey,
Gönderdiğiniz yargıtay kararı M.k 713/1'e göre tapusuz taşınmazların kazandırıcı zamanaşımıyla iktisabı ile ilgili.Kazandırıcı zamanaşımı ile iktisapta tapusuz ve tapulu taşınmazlar yönünden önceki zilyedin zilyetlik süresinin en son zilyedin süresine ekleneceğini,eklemeli zilyetliğin M.K 996 maddesi hükmü olduğunu biliyorum.
Açmış olduğum davada da zaten ben bu hükme dayandım.Yani müvekkil tapulu taşınmazda 2002 yılında hisese satın almak suretiyle hissedar olmus ve taşınmazın tamamının zilyetliğini hissesini satın aldığı malikten devralmış.
Burada dava hakkında tartıştığımız bazı avukat arkadaşlar M.K 713/2 maddesine göre tapu iptali ve tescil davasında eklemeli zilyetlik hükümlerinin işlemeyeceğini çünkü taşınmazın belli bir hissesini satın almakla taşınmazın diger hisselerinede değer tanındığını ancak yeni hissedarın diğer hisseler yönünden 20 yıllık süresini kendisinin doldurması gerektiği şeklinde Yargıtay kararları olduğundan bahisle aksi fikir beyan ettiler fakat Yargıtay kararlarını sunamadılar.
Yargıtay'ın bu konuda aksi görüşü olup olmadığını bilen arkadaşların yardımcı olmaları ümidiyle konuyu tartışmaya açmıştım.
Old 28-09-2007, 13:43   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

TMK 996 maddesinin kenar başlığı " kazandırıcı zamanaşımından yararlanma"
şeklinde olup, burada 713 md.sinin 1 ve 2. fıkraları yönü nden bir ayırım yapılmadığından bu hükmün 713/2 maddesine de uygulanacağı açıktır.

eklemeli zilyetlik tapusuz taşınmazların iktisabında uygulanır tapulularda uygulanmaz diye bir içtihata veya kurala rastlamadım.

Yalnız, A.Rızae Düzceer Kazandırıcı Zamanaşımıyla Taşınmaz İktisabı 1984s. 491 de, " Bir taşınmazdan tapu ile pay iktisap eden kimse , diğer paylar hakkında kazandırıcı zamanaşımıyla iktisap iddiasında bulunamaz. Çünkü tapuya değer vererek iktisapta bulunmakla , o güne kadar olan zilyetliğin malik sıfatıyla geçmediğini kabul etmiştir " diyerek özet halinde bildirdiği HGK 20.02.1971 T. 1967/8-236 E. 90 K. ve 30.06.1971 T. 1967/8-500 E. 422 K. sayılı ilamlarını örnek olarak vermektedir.

Demek ki, böyle bir kuralda varmış . Fakat bunun somut olaya uygulaması nasıl olur. ( somut olayda pay satımı baba ile oğul arasında olmuş, babanın sadece payını kullanmayıp tamamını kullandığını ve babanın malik sıfatıyla kullandığını bilmektedir. Üstelik taşınmazın tümü kendisine teslim edilmiştir. Alıcı bana göre burada sadece tapuya bakarak pay satın alan yaba ncı bir şahıs konumunda değildir. Diğer payların hukuki kıymetini muhafaza ettiği şeklinde bir kanı kendisinde oluşmuş sayılamaz. ) onu değerlendirmek gerek diye düşünüyorum.

Saygılarımla.
Old 29-09-2007, 12:27   #6
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Sayın Eyidoğan,

Belirtilen kararı, eklemenin iki sebebi var:

Birincisi, Yargıtay'ın eklemeli zilyetlik, tapusuz taşınmazların kazanımında uygulanır, tapulularda uygulanmaz diye bir ayrımı olmamış ve eklemeli zilyetlik açısından kararda belirginleştirdiğim gönderme, 713 üncü maddenin tamamına yapılmış, sizin yaptığınız gibi fıkralar ayrımı yoktur.

Ayrıca, uygulamanın dışında doktrinde de böyle bir ayrıma rastlamadım. Zaten, Sayın Kocabaş'da aynı noktaları belirtmiş. Bu noktada, aynı fikirdeyiz.

İkincisi, eklediğim karar, bana ilginç geldi. Kararda açıkça, babanın oğluna velayeten zilyetliğinin mümkün olduğu belirtilmektedir. ( Neden ihtiyaç duyulmuş acaba, orası da ayrı bir tartışma konusu ) Olayınızı tam olarak bilmiyoruz, sizin hadisenizde de baba oğul var, ihtiyacınız olabilir ve ayrıca konuya ilgi duyabilecek meslekdaşlar açısından velayeten zilyetliğin çok karşılaşılan bir örnek olmayışı düşünceleriyle paylaşmak istedim.

Buraya kadar yazdıklarım sizin olayınızdan bağımsız, TMK m.713 ve eklemeli zilyetlik konuları ile ilgili soyut yanıtlardır.

İkinci yazdığınız mesajınıza cevabım ise bir yandan Sayın Kocabaş'ın belirttiği HGK kararının, TMK m.713 açısından sakıncasını ortadan kaldırabilirse de, somut olayınıza faydalı olabilir mi onu bilemiyorum.

Sizin ve Sayın Kocabaş'ın belirttiği yargıtay kararları, TMK m.713 hükmünün yürürlükte olduğu bir zamanda verilmemiştir. TMK m.713/2 nin, MK m.639/2 den farkı, taşınmazın bir parçası veya bir payı üzerinde mülkiyet hakkının tanınmasına imkan vermesidir. Hal böyle olunca, taşınmazın diğer bir payı üzerinde mülkiyet hakkının olmasının bir önemi kalmayacaktır.Kişisel düşüncem, belirtilen kararların TMK 713/2 açısından uygulama imkanı yoktur.

713 üncü maddenin gerekçesinden “ maddenin ikinci fıkrasında da birinci fıkrada olduğu gibi kazanmanın taşınmazın tamamı, bir parçası ya da bir payı üzerinde olabileceği kabul edilmiştir. Bunun sonucu olarak bir taşınmaz paylı mülkiyet konusu olup da paydaşlardan birinin payı için, olağanüstü zamanaşımı ile kazanmanın koşulları mevcut ise zilyet, taşınmazın tamamını değil, sadece bir payını kazanabilecektir. Olağanüstü zamanaşımı ile kazanmanın taşınmazın tamamı için değil, bir parçası ya da bir payı içinde olabileceği hususu öğretide savunulmakta ve yürürlükteki madde bu yönüyle eleştirilmekte idi.”

Metinde geçen, yürürlükteki maddeden anlaşılması gereken MK m.639 dur.

Saygılarımla.
Old 29-09-2007, 13:29   #7
Av.Adem Eyidoğan

 
Varsayılan

Sayın Yavuz'un görüşlerine aynen katılıyorum. Aynı görüşü desteklemek açısından Yargıtay Kararlar Dergisinin Ağustos 2004.8.sayı sayfa 1216 sayısında yayınlanan 8.Hukuk Dairesinin 30.10.2003 tarih ve 2003/7247-6957 E-K sayılı kararını zikretmek istiyorum.
Kararda aynen 'TMK.nun 713/2 maddesindeki yollama ile bu tür davalar aynı maddenin 1.fıkrasındaki koşullara tabidir.Başka bir anlatımla,bu hükme dayanılarak açılan iptal ve tescil davaları zilyetliğe dayanılarak açılan tescil davalarına benzer.Harç yargılama gigerlerive avukatlık ücreti bakımaından aynı esaslara tabi olan davalardır.Bu tür davalar nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın davacı geriye kalan harçtan sorumlu olup,yargılama giderleri ve avukatlık ücreti de davalıya yükletilmez....' demektedir.
Buna göre 713/1 ve 713/2 ye göre açılan davalar tüm yönlerden özelliklede zilyetlik sartları süresi.niteliği yönünden aynı şartlara tabidir diyebiliyoruz.
Bana göre de eskiM.K 639/2 maddesine göre verilen Yargıtay içtihatlarının yeni M.K 713/2 düzenlemesi açısından uygulama yeri olmayacağı kanaatindeyim.
Katkıda bulunan tüm saygıdeğer meslektaşlarıma sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
tapu iptali ve tescil çağlar akoğlu Meslektaşların Soruları 5 04-09-2007 19:33
tapu iptali ,tescil av.sahrakavas Meslektaşların Soruları 2 31-08-2007 14:05
tapu iptali tescil avmurat Meslektaşların Soruları 3 17-05-2007 09:15
tapu iptali ve tescil,ifraz Selen Berna Ünlüatlı Meslektaşların Soruları 2 02-05-2007 09:54
M.k 713/2 e göre tapu iptali ve tescil, 20 yıllık süreden sonra intikal ve satış Av.Adem Eyidoğan Meslektaşların Soruları 1 03-04-2007 09:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05330801 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.