Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Üzerinde Vakıf Şerhi Olan Gayrimenkulün İcra Yoluyla Satışı

Yanıt
Old 07-02-2007, 15:43   #1
NAZ80

 
Varsayılan Üzerinde Vakıf Şerhi Olan Gayrimenkulün İcra Yoluyla Satışı

haciz koyduğum gayrimenkullerin satışını isteyeceğim ama üzerlerinde bir vakfın şerhi varmış bir problem çıkarmı satışta
Old 07-02-2007, 15:58   #2
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 14


Esas No.
1999/1585
Karar No.
1999/2124
Tarihi
22.03.1999


743-TÜRK KANUNU MEDENİSİ/638/657/764/931
2762-VAKIFLAR KANUNU/29

ÖZET
TAVİZ BEDELİ BİR GAYRİMENKUL MÜKELLEFİYETİ OLUP, İCARETEYNLİ VE MUKAATALI VAKIFLARDA VAKIF ŞERHİNİN KALDIRILMASI İÇİN TAVİZ BEDELİ ÖDENMESİ GEREKİR.

Bundan da anlaşılıyor ki, taşınmazı satışa çıkardığınızda vakıf da bilgilendirilecek; satıldığı takdirde satış bedelinden "taviz bedeli" vakfa ödenerek vakıf şerhi kaldırılıp alıcı adına "temiz" şekilde tescili sağlanacaktır.

Bilebildiğim kadarıyla... Saygılar
Old 07-02-2007, 17:19   #3
Defne Elif

 
Varsayılan

Sayın Naz80,
Sayın Demiroğlu yöntemini açıklamış.Ben de bilgim dahilinde vakıf şerhinin nasıl kaldırılabileceğini yazayım.Eğer Kadastro tespiti sonrası 10 yıllık süre geçtikten sonra şerh konmuşsa (bu,Vakıfların Tapuya yazdığı yazı ile Tapu Dairesinin kütüğe şerh koyması şeklinde oluyor) usulsüz şerh olduğundan ücret ödenmeden açacağınız bir dava ile şerh kaldırılabiliyor.Eğer şerh usulüne uygun konmuşsa;ilgili Vakıflar Müdürlüğüne başvurduğunuzda,onlar taşınmazın bulunduğu yerden bir kıymet takdir komisyonu oluşturarak teşınmazın değerini tespit ettiriyorlar ve bu değerin % 20 si taviz bedeli olarak Vakıflar adına yatırılıp şerh kaldırtılıyor.Kısaca verebileceğim bilgiler bunlar.Umarım faydalı olur.Saygılarımla.Cavit Tuna
Old 08-02-2007, 10:43   #4
NAZ80

 
Varsayılan

İlglerinden dolayı Av. Turhan Demiroğluna ve Defne Elife çok teşekkür ediyorum....
Old 12-02-2007, 15:06   #5
hidayet

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım bir duyum neticesinde öğrendiğim hususu sizinle paylaşmak istiyorum.Vakıflar genel müdürlüğü'nden gelen avukatlar tarafından söylendiği iddia edilen ve bundan böyle vakıf şerhinin kaldırılması konusunda dava açılmaksızın idareye yapılacak başvuru ile şerhin kaldırılacağı ve taviz bedeli de ödenmeyeceği konusunda adliye koridorlarında dolaşan bir söylentiye tanık oldum.Ancak konu ile ilgili araştırma yaptığımda bu yönde bir değişikliğe ratlamadım.Bu konuda bilgisi olan meslektaşlarımın bilgi vermesini rica ediyorum.Saygılar...
Old 12-02-2007, 15:30   #6
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

2762 Vakıflar K.
Madde 27 – (Değişik: 26/6/2001 - 4690/1 md.)

Vakfın türüne göre ayırım yapılmaksızın üzerinde taviz şerhi bulunan mevcut mukataalı veya icareteynli vakıf taşınmaz malların mülkiyetleri, taşınmazların bulunduğu illerde defterdarlık, ilçelerde mal müdürlüğü bünyesinde yer alan Hazine taşınmaz malının satış ihalesine yetkili olan komisyon tarafından takdir edilecek rayiç bedelinin yüzde yirmi oranında hesap edilecek taviz bedeli karşılığında mutasarrıflarına geçirilir. Taviz bedeli ödenmeden ortaklığın giderilmesi veya cebri icra yoluyla satışı yapılacak taşınmaz malların taviz bedellerinin hesaplanmasında satış bedeli esas alınır.
Old 12-02-2007, 18:47   #7
Av.Levent

 
Varsayılan

Sayın Hidayet:

Aldığınız duyum doğrudur. Vakıflar Genel Müdürlüğünün bir genelgesi var. Kadastro tespitinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise yazılı başvuru ile Vakıflar gayrimenkül üzerindeki şerhi kaldırmaktadır. Fakat 10 yıllık süre geçmesine rağmen taviz bedelini ödemiş iseniz paranın iadesini yapmamaktadır. İlginç bir durum!

Saygılarımla
Old 12-02-2007, 19:38   #8
icra20

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2003/4-64
K. 2003/41
T. 29.1.2003
• VAKIF TAVİZ BEDELİ ( Hazineden İhale İle Satın Alınan Taşınmaz - Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün Adına Tescil Edilmesi Gerektiğini İleri Sürerek Taviz Bedelini Tahsil Etmemesi )
• VAKIF ŞERHİNİN KALDIRILMASI ( Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün Adına Tescil Edilmesi Gerektiğini İleri Sürerek Taviz Bedelini Tahsil Etmemesi )
• İCARETEYNLİ VAKIF ( Vakıf Taviz Bedeli )
• MUKATAALI VAKIF ( Vakıf Taviz Bedeli )
• VAKIF TAVİZ BEDELİNİN TESBİTİNDE UYGULANACAK KANUN
2762/m.27
( YİBK.28.11.1956 gün ve 15/15 sayılı )

ÖZET : Vakıf şerhli taşınmazı edinen davacı taviz bedelini ödeyip şerhi kaldırtmak üzere Vakıflar İdaresine başvurduğunda geçerli olan, vakıf taviz bedelini ödemekle yükümlüdür. Bu ödeme Vakıf idaresinin açtığı dava ile engellenmiş ve geciktirilmiş ise, adı geçen idarenin sonradan artan oranda taviz bedeli talebine hakkı yoktur.

DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat ve taviz bedelinin tespiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beyoğlu 4.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 5.12.2000 gün ve 2000/44 E, 588 K. sayılı kararın incelenmesi Davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 4.Hukuk Dairesi'nin 4.6.2001 gün ve 2001/4172 E, 5859 K. sayılı ilamı;

( ...Dava, taviz bedelinin tesbiti ve tazminat isteğine ilişkindir. Tazminat isteğinin reddine taviz bedelinin talep gibi tespitine karar verilmiş olup karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, Hazineden ihale ile satın aldığı taşınmaz üzerindeki Vakıf şerhini kaldırmak üzere davalı Vakıf idaresine başvurduğunda, Vakıf idaresi yetkilileri, davacının Hazineden aldığı bu taşınmazın Vakıf malı olduğunu, kayıp kişilerden intikal ettiğinden Hazineye değil Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edilmesi gerektiğini ileri sürerek taviz bedelini tahsil etmeyip Hazine aleyhine 2.5.1991 tarihinde tapu iptali davası açmıştır. Davanın retle sonuçlanması üzerine, davacı 1997 yılında tekrar taviz bedeli yatırmak için başvurmuş, bu kez yeni yürürlüğe giren yasa gereğince taviz bedeli belirlenmiştir. Davacı, ilk başvuru tarihine göre bedelin tespitini istemektedir.

Davalı Vakıflar İdaresi yetkilileri, mevcut delilleri gözeterek Hazine aleyhine tapu iptali davası açmıştır. Açtıkları dava nedeniyle kötü niyetli olduklarından söz edilemez. Yasal haklarını kullanmışlardır. Bu nedenle taşınmazla ilgili davacının sonradan yaptığı başvuruya göre taviz bedelinin belirlenmesi gerekirken, ilk başvuru tarihine göre belirlenmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, tazminat ve taviz bedelinin tespiti isteğine ilişkindir.

Davacı vekili davacının İstanbul Defterdarlığı, Milli Emlâk Müdürlüğünün açtığı ihaleye girerek 14 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını; taviz bedelini yatırmak üzere Vakıflar bölge müdürlüğüne başvurduğunu, ilgililerin taviz bedelinin %20 olduğunu bildirdiklerini ve ödeme makbuzu kestiklerini;ancak, tam bu aşamada taşınmazın vakıf taşınmaz vasfında olduğunu öğrendiklerini ve Hazine aleyhine tapu iptali davası açacaklarını bildirerek taviz bedelini tahsil etmediklerini; vaziyet kararı alarak tapu iptal tescil davası açtıklarını; taşınmaz üzerine tedbir koyarak davacının kullanmasını engellediklerini; taşınmazı kullanamamasından ötürü zarara uğradığını; davalı idarenin Hazine aleyhine açtığı tapu iptal davasının reddedildiğini; davacının bu davaya müdahil olduğunu;davacı bütün bunlardan sonra taviz bedelini ödemek üzere davalı İdareye başvurduğunda taviz bedelinin, taşınmaz bedelinin %50'si olarak istendiğini; uğradığı zararın giderilmesi amacıyla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 1.000.000.000 TL. maddi tazminata hükmedilmesini ve taviz bedelinin tespitini talep ve dava etmiştir.

Davalı İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü cevap dilekçesiyle, 4103 sayılı Kanunun 1.maddesi ile değişik 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 27.maddesine göre taviz bedelinin Defterdarlık Kıymet Takdir Komisyonunca takdir edilen taşınmazın rayici değerinin %50'si oranında Vakıflar İdaresince tahsil edileceğini, tazminat talebinin haksız ve yersiz olduğunu,davanın reddini savunmuştur.Yerel mahkemece önce dava reddedilmiş, Özel Dairesince, özel hukuk alanına giren Vakıflar Kanunundaki konu ile ilgili düzenlemeler gözetilerek gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması gerekçesiyle hüküm bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak tazminat talebinin reddi, taviz bedelinin satış tarihi olan 5.3.1990 tarihine göre belirlenmesi yönünde verilen karar Özel Dairesince yukarda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.

Taviz bedeli, icarateynli ve mukataalı vakıf taşınmazların mülkiyetinin mutasarrıflarına geçirilmesine karşılık alınan bedeldir.Vakıflar Kanununun yürürlüğe girdiği 13.12.1935 gününden itibaren, 4755 S.Kanunla değişik 29.maddede öngörülen 20 yıllık süre içinde ( 13.12.1955 gününün bitimine kadar ) mülkiyetin mutasarrıfına geçirilebilmesi için taviz bedelinin ödenmesi veya taksitlere bağlanması zorunlu iken, 13.12.1955 gününün bitiminde mülkiyet kendiliğinden mutasarrıflarına geçmiş ve taviz alacağı vakıf lehine taşınmazın tamamı üzerinde birinci derecede ve birinci sırada ipotekli sayılmıştır.

Taviz bedelinin hesap yöntemi ve miktarı 2762 sayılı Vakıflar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra birkaç kez kanunla değiştirilmiştir.

3.6.1935 tarihli, 2762 sayılı Kanuna göre madde 27: "Mevcut mukataalı toprakların veya icarateynli gayrimenkullerin mülkiyetleri, icare ve mukataanın yirmi misli bir taviz karşılığında mutasarrıfına geçirilir.Taviz ister toptan ister taksitle ödensin ilk ödeme yılı için tahakkuk ettirilen icare veya mukataa üzerinden hesap olunur."

İcarateynli olarak mutasarrıfa verilen vakıf taşınmazın bir yıllık kirasına "icare" veya "icare-i müeccele" denmektedir.Üzerinde bina veya bağ ve bahçe yetiştirmek üzere vakfedilen taşınmazlardan alınan yıllık icara ise mukataa denmektedir.

Taviz bedeli olarak ödenmesi gereken miktar, yıllık icarın ( icare veya mukataanın ) yirmi misli bir rakamdır.Bu hükme göre, taviz bedelinin 20 yıllık icar tutarı kadar bir miktar olduğunu ifade etmek mümkündür.

2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 27. maddesine 20 Haziran 1952 tarih ve 5982 sayılı Kanun'la bir fıkra eklenmiştir; Özel ve tüzel kişiler uhdesinde bulunan vakıf malların icare ve mukataaları, vergi kıymetlerine nispetle binde iki buçuktan noksan ise o miktara çıkarılır."

Görüldüğü gibi, maddenin ilk şeklinde taviz bedelinin bir taban sınırı bulunmadığı halde, eklenen fıkrayla bir taban sınır getirilmiştir. Buna göre taviz bedelinin ödeneceği yıla ait icarın,taşınmazın emlak değerinin binde ikibuçuğundan az olması halinde, taviz bedelinin yıllık binde ikibuçuk üzerinden hesaplanması zorunlu hale gelmiştir.Bu ek fıkranın eklenmesinden sonra taviz bedelinin, taşınmazın emlak beyan değerinin binde ikibuçuğunun 20 katından az olamayacağı görülmektedir.

22.9.1983 tarih ve 2888 sayılı Kanun,Vakıflar Kanunu'nun 27. maddesini esaslı şekilde değiştirmiştir; "Bu maddede öngörülen ve ilgililerince Vakıflar İdaresine ödenmeyen taviz bedelleri, bu gayrimenkul için 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu gereğince verilen en son beyanname ile beyan edilen vergi değerinin yüzde yirmisi oranında hesap edilerek ilgili Vakıflar İdaresince alınır.Beyannamedeki değerin gayrimenkulün rayiç değerinin altında olduğu Vakıflar İdaresince anlaşıldığı takdirde, Vakıflar İdaresi ilgili Vergi Dairesinden bu gayrimenkule ait rayiç değerin tespitini ister.Taviz bedeli ödenmeden ortaklığın giderilmesine veya cebri icra yoluyla satışı yapılacak olan gayrimenkullerin taviz bedellerinin hesaplanmasında, satış bedeli ile vergi değerinden fazla olanı esas alınır."

Maddenin ilk orijinal metninde taviz bedeli, yıllık icarın yirmi katı bir miktar olarak kabul edilmişken, 2888 sayılı Kanunla bundan tümü ile vazgeçilmiştir.Yeni düzenlemede, taşınmazın en son emlak beyan değerinin yüzde yirmisi taviz bedeli olarak ödenmesi gerekmektedir.

27. maddenin bundan önceki metinlerinde, icra ihalesi veya izale-i şüyu davaları sonucundaki ihalelerde satılan icarateynli ve mukataalı vakıf mallardan taviz bedellerinin nasıl ve hangi değerler üzerinden alınacağı düzenlenmemişti. 2888 sayılı Kanunla değişik maddede ise bu husus düzenlenmiştir. Buna göre,ihale yolu ile satılan taşınmazların ihale bedeli daha yüksekse ihale bedeli üzerinden,emlak beyan değeri daha yüksekse emlak beyan değeri üzerinden yüzde yirmi hesabıyla taviz bedeli alınması hükmü getirilmiştir.

4.4.1995 tarihli 4103 sayılı Kanuna göre;

Bu kanun Vakıflar Kanununun 27. maddesini değiştirerek, sahih, gayrisahih ve tahsisat kabilinden olmasına bakmaksızın icarateynli ve mukataalı vakıf taşınmazlarından alınacak taviz bedeli miktarını rayiç değerin yüzde ellisine çıkarmıştır. Rayiç değeri illerde Defterdarlık,İlçelerde ise Mal Müdürlükleri tarafından oluşturulacak komisyonlar tespit edecektir.

Bu madde ile Taviz bedeli ödenmeden veya ortaklığın giderilmesi veya cebir icra yoluyla satışı yapılması halinde gayrimenkulların taviz bedellerinin hesaplanmasında satış bedeli esas alınır hüküm getirilmiştir.

Taviz bedeli oranı, 26.6.2001 tarih, 4690 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca tekrar %20'ye indirilmiştir.

Somut olayda davacı, 14 parsel sayılı taşınmazı 5.3.1990 tarihinde 31.000.000 TL. bedelle İstanbul Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğünden ihale ile satın almış, taşınmazın tapu kaydı üzerindeki Balipaşa ve zevcesi Hüma Hatun Vakfından icareli şeklindeki vakıf şerhini kaldırtmak amacıyla başvuruda bulunmuş,İstanbul Deftertarlığınca Eminönü Tapu Sicil müdürlüğüne, Tapu Sicil Müdürlüğünce Vakıflar Bölge Müdürlüğüne vakıf ilişiğinin kesilmesi için yazı yazılmış; 26.4.1991 tarihinde davacı Vakıflar Bölge Müdürlüğüne müracaat ederek taviz bedelini ödemek istediğini belirtmiş,Vakıflar İdaresince Hazine adına olan tapunun iptali için dava açılacağı, bu nedenle taviz bedelinin tahsil edilemiyeceği bildirilmiştir.

Davalı Vakıflar İdaresinin Hazine aleyhine firarî ve mutegayyip kişilerden kalan taşınmazların vakfına intikal edeceği bu nedenle Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile vakıflar idaresi adına tesciline karar verilmesi iddiasıyla açtığı 1991/229 E. 1996/151 K. sayılı dava reddedilmiş, Yargıtay 1.Hukuk Dairesince onanarak kesinleşmiştir.

Davacının müdahil olduğu bu dava kesinleştikten sonra davacı ikinci kez taviz bedelini ödemek üzere başvurduğunda Vakıflar İdaresi yetkililerince 17.4.1995 tarih, 22261 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 4103 sayılı Kanun uyarınca belirlenen ( 1.850.000.000 TL ) taşınmazın rayiç değerinin %50' si olan 925.000.000 TL. taviz bedelinin ödenmesi istenmiştir.

28.11.1956 t., 1956/15 E, 1956/15 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir; açıldığı tarihte yürürlükte olan kurallara göre incelenir. Taşınmaz, ihale suretiyle 05.03.1990 tarihinde davacıya satılmış ve mülkiyet ihale anında davacıya geçmiştir. O tarihte yürürlükte olan 2762 sayılı Yasa'nın, 2888 sayılı Yasa ile değişik 27. maddesi uyarınca taviz bedeli taşınmazın değerinin %20'si olarak tespit edileceği belirtilmiştir.

Davalı idare, Hazine aleyhine açtığı, 1991/229 Esas, 1996/151 Karar sayılı dava nedeniyle taviz bedelinin ödenmesini geciktirmiştir. Bunun sonucuna davacı değil, davalı katlanmalıdır.

Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, taviz bedelinin hangi tarih itibarıyla ödenmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır. Davacı ilk başvurduğunda, taviz bedelini ödemek istediğinde davalı vakıflar idaresince yürürlükte olan 2762 sayılı Yasa'nın 2888 S. Yasa ile değişik 27. maddesi uyarınca gerekli işlemler yapılıp makbuz da kesildiği halde taviz bedelinin alınmaması, davacının kusurundan veya temerrüdünden kaynaklanmamaktadır. Davacı yükümlülüğünü yerine getirmiş, ancak ödeme davalı tarafından kabul edilmemiştir.

Davacının 4103 sayılı Kanunla taviz bedeli miktarının artabileceğini baştan beri bildiği ve ona rağmen kendiliğinden ödenmeyerek bu sonuca katlanmaya önceden razı olduğunu söyleyebilmek olanağı yoktur. Direnme kararı usul ve yasaya uygundur, onanmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ( ONANMASINA ), oyçokluğu ile karar verildi.

İcra dairesince satışına engel olmaz, ancak şartlı satış yapılır.İhale alıcısının yukarıdaki karar uyarınca taviz bedelinin ödenmesi gerekir.
Old 24-01-2012, 16:40   #9
zlm

 
Varsayılan

Merhabalar;
Bende Sayın Naz80'inki ile aynı olan bir durum ile karşılaştım.
Borçlunun bütün taşınmazlarında '' Vakıf şerhi verilmesine dair .... Bölge İdare Mahkemesi tarihli esaslı karar sayılı ilamı var '' şeklinde taşınmazlarda şerh bulunmakta.
Açıkçası Vakıf şerhi mezvzuusunu hiç bilmediğimden son gelişmeler nelerdir araştırayım derken forumu okudum.
Yakın zamanda böyle bir durum ile karşlaştıysanız bilgi verebilirseniz seviiniirim.
Old 24-01-2012, 17:15   #10
Av. Yasin Yıldız

 
Varsayılan

5737 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre tapu kayıtlarında, icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terk edilir. Bu kanun hükümleri gereğince taviz bedelinin tamamı ilgili vakıf adına ödenmedikçe, taşınmaz üzerindeki temliki tasarruflar tapu dairelerince tescil olunmaz.


Bu kanun hükmüne göre taşınmazın bulunduğu yer vakıflar bölge müdürlüğüne vakıf şerhinin kaldırılması için başvurulacak. vakıf bölge müdürlüğüne taşınmazın emlak vergi değerinin %10 oranında taviz bedeli ödenecek. bu ödeme yapıldıktan sonra vakıflar bölge müdürlüğü tapuya beyanlar hanesindeki vakıf şerhinin kaldırılması hususunda yazı yazacak ve şerh kaldırılacak. benim bildiğim yönetem bu şekilde. Ancak takıldığım bir husus var. Şöyle ki;


müvekkil yaklaşık 300 hisseli taşınmazda hissedarlardan biri. Bu taşınmaz üzerinde vakıf şerhi var. Bu şerhi kaldırmak istiyor ama bir taraftan da diğer 299 paydaşın payını ödemek istemiyor. Bu durumda taşınmazda sadece kendi hissesine düşen vakıf şerhinin kaldırılması için başvurabilir mi?
Old 11-04-2012, 09:22   #11
avukat48

 
Varsayılan

Herkese merhaba,
Yasin Bey sorunuzun cevabını bulabildiniz mi? Müvekkile ait hisseli bir taşınmaz bulunmakta. Ortaklığın giderilmesi davası açacağım ancak taşınmaz üzerinde vakıf şerhi bulunmakta. Dava açmadan önce vakıf şerhini kaldırmak gerekiyor mu yoksa dava sonunda vakıf şerhi kaldırılabilir mi? Ayrıca Vakıf şerhini kaldırmak için izlenecek yol hakkında yardımcı olursanız çok sevinirim. Herkese kolay gelsin...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
FOB satış Alper Özboyacı Hukuk Soruları Arşivi 4 07-03-2007 22:28
Avukatın Vekaleten Gayrimenkul Satışı - Satış Bedelinden Sorumluluk selma saral Meslektaşların Soruları 10 01-02-2007 11:49
Gayrimenkul Satışının İptali ozgesezgin Meslektaşların Soruları 4 14-12-2006 04:36
gayrimenkul satışı sumeyra Meslektaşların Soruları 7 12-07-2006 19:51
Gayrimenkul Satışı melis ece Hukuk Soruları Arşivi 1 02-03-2002 10:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08854795 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.