Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Danışma Ücreti

Yanıt
Old 30-04-2002, 00:08   #1
aristo

 
İnceleme Danışma Ücreti Nedir?

sayın Avukat meslektaşlarım,
Baronun belirlemiş olduğu danışma ücreti genellikle bürolarımızda asılıdır ve ne yazıkki pratikte fazla kabul görmez veya uygulanmaz

vatandaş gelir "ağzına kira mı veriyorki bu kadar para istiyor,iki laf ediyor istediği paraya bak"gibisinden laflar eder veya kulağımıza gelir

bu konuda merak ettiklerim:
1-Danışma ücretinin hukuki niteliği nedir nasıl bir ücrettir nasıl bir borç doğurur (acaba Borçlar yasasına göre eksik borç niteliğindemidir)
2-Toplumumuzda avukatlık danışma ücreti neden kabul görmedi?
3-Gerçekten ciddi olarak uygulansa kaç dakika danışma ücrete tabidir hangi kıstaslar geçerli olacaktır telefonla danışmada durum ne olacaktır?
Old 30-04-2002, 12:45   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Danışmanlık -Hukuki Mütalaa-

Danışmanlık ücreti, (danışmanlık) faaliyetinin karşılığı olan, dolayısıyla eser sözleşmesinin unsurlarından ''Ücret'' niteliğindedir.

Avukatlık mesleğinin amacı AV.K.2. madde de belirtilmiş olup, AV.K. 35. madde de ise avukatların yapabileceği işler sayılmıştır. Buna göre, avukatlar Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde hukuki mütalaa vermek yetkisine sahiptir.

Bürosunda avukatlık mesleğini icra eden avukat, hukuki bir mesele hakkında süreklilik arz etmeyen şekilde görüş bildirimde bulunuyorsa bu faaliyeti, Eser sözleşmesi sayılabilecektir. Bu konu hakkında ''hayat kadınının açtığı babalık davası'' başlıklı olayda yer alan açıklamalarımızda da belirtildiği üzere İsviçre federal Mehkemesinin kararına atıf yapılmış, ve hukuki mütalaanın hukuki niteliğinin, federal mahkemece önceleri vekalet sözleşmesi olduğu hususunda karar verildiğini, ancak sonrasında istikrar kazanan uygulaması ile eser sözleşmesinin kabul edildiği belirtilmişti.

Alıntı:
Eser sözleşmeleri de tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Başka bir ifade ile ücret bu sözleşmenin esaslı unsurudur. Ücretsiz eser sözleşmesi düşünülemez.

Somut olayda, bir ‘’eser’’ var mıdır sorusuna cevap bulmak önem arz etmektedir. Eser kavramı, her ne kadar kanunda ‘’Bir şey imal etmek’’ anlamında kullanılmakta ise de, yukarıda da yer verildiği üzere bunu, kaynak kanuna uygun olarak, ‘’bir iş görme sonucu’’ olarak anlamak gerekecektir. Bu anlamda, eser sözleşmesi vekalet ve hizmet sözleşmesinden ayrılmaktadır. Gerçekten, hizmet sözleşmesinde işçinin ve vekalet sözleşmesinde vekilin iş görme borcunun aksine, eser sözleşmesinde müteahhidin eser meydana getirme borcu, bir edim fiili değil, edim sonucudur. Başka bir ifade ile bir sonuç borcudur. (Aral s. 327, Gauch, N.9.322 vd.)

Diğer yandan, eser sözleşmesinde de sürekli bir borç ilişkisi yoktur. Eser meydana getirme ve teslim borçlarının ifası zaman içinde temadi eden bir ifaya yönelik olmayıp, ifa ile sona erer. Bu bakımdan da somut olay eser sözleşmesine benzer unsur taşımaktadır.

Eser sözleşmesinin konusunu teşkil eden, Bk.355 anlamında Eser, bir maddi yada maddi olmayan belirli bir iş görme sonucudur. (Gauch, N.24, Aral s.327) Şüphesiz eser sözleşmesinde maddi bir varlığı olan eserler meydana getirilir ve husus ön planda yer alır, ancak bazı yazarlar (Gautchi,Vorbem zu Art, 363 ff,N.1,; art.394,N.63, Aral,327) eser sözleşmesinde eser kavramını maddi varlığı olan eserlerle sınırlı kabul etmekte ise de günümüzde hakim olan görüş, haklı olarak, maddi bir varlığı olmayan hizmet edimleri sonucunu da BK.355 anlamında eser kavramına dahil etmektedir. (Aral.s.328)

Mesela, Bir öğretim görevlisinin Bir hukuki konuda mütalaa hazırlayıp, karşı tarafa sunması işlemi, Bu yaklaşıma göre bir eser sözleşmesidir. Gerçekten, İsviçre federal mahkemesi bir kararında önce mütalaa işlemini eser sözleşmesi kabul etmemiş, özellikle eser sözleşmesindeki ayıba karşı tekeffül hükümlerinin sadece maddi eserler uygulanabileceğini, avukatın yada öğretim görevlisinin mütalaa vermesinin fikri çalışma olarak bir kağıtta vücut bulsa bile, maddi nitelik taşıyamayacağını, olsa olsa vekalet sözleşmelerinin geçerli olacağını belirtmiş iken, bu görüşünden daha sonra dönerek eser sözleşmesini kabul etmiştir. (BGE,98,II 12 yahut 1938 I,s.280, BGE 109 II, yahut JdT 1973,I 542, Bkz. Aral.sh.329)
Old 09-06-2002, 01:08   #3
aristo

 
Mahçup Danışma Ücreti

TBB.Asgari ücret tarifesine göre:

1.Büroda sözlü danışma
(ilk bir saate kadar) : 50.000.000.TL.
takip eden her saat için : 30.000.000.TL.

2.Çağrı üzerine gidilen yerde sözlü danışma
(ilk bir saate kadar) :110.000.000.TL.
takip eden her saat için : 60.000.000.TL.

3. Yazılı danışma için
90.000.000.TL



Sevgili dostlar,
1-Çalışanların çoğu asgari ücretle geçinmeye çalıştıkları ülkemizde avukatların bu ücretleri uygulaması ne kadar uygun olur? bu ücretleri belirleyenler acaba ülke gerçeklerinden mi habersiz yoksa "izleyicilerle"dalga mı geçiliyor?
2-Bu ücretlerle sadece danışmanlık hizmeti vererek çalışan bir avukat herhalde çok kısa bir sürede köşeyi döner.Dava almaktan çok daha karlı bir iş
3-Böylelikle avukatlık ülkemizde en iyi kazanan meslek haline getirilmiş ve tüm avukatların ekonomik proplemleri halledilmiş olmaktadır!!!

saygılar..
Old 09-06-2002, 07:59   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın aristo,

İşçilere uygulanan asgari ücret insanlık dışıdır. Bunu savunmak mümkün değildir.

Ancak, işçilere layık görülen akıldışı uygulama ve ücreti emsal alıp, işçilikle benzerlik taşımayan avukatlık mesleğinde danışmanlık ücretini yüksek bulmak da bir avukat için pek uygun değil.

Herşeyden önce belirttiğiniz tarife, saat ücretini göstermektedir. Siz de - eğer meslekte fiili çalışmakta iseniz- bilirsiniz ki, saat ücreti üzerinden danışmanlık ücreti almak imkansız gibidir. Ayrıca alsanız bile, randevu sistemi dahilinde kapıda kuyruk varmış gibi hesaplama yapmanız mümkün değildir. Bu da aynı işçi asgari ücretine bakış açısı gibidir. Halkımız hizmete değer vermemektedir. Yazılı danışmanlık ücretinde bir tuhaflık olmaması icap eder..

Uygulayamamaktayız diye kalkmalı mıdır, tabi ki hayır. Halkımız o bilince ulaşıncaya kadar durmalıdır.

Mutlaka yakın gelecekte işçi ücretleri makul seviyelere, yani insan onuruna yakışır noktalara ulaşacaktır. Buna bağlı olarak danışma ücretlerimiz de sırıtmayacak hatta insanlar bu parayı bizlere ödeyecektir.

İşç ücretlerini arttırmak için eleştirelim. Fakat kendi sembolik danışma ücetimizden de vazgeçmeyelim (uygulanmasa bile)...

Selam ve sevgilerimle..
Old 09-06-2002, 15:07   #5
aristo

 
İnceleme Sayın Tikici,haklısınız ama

Mesleğin hakkını veren avukatlara bu ücretler hiç de fazla değil
ben bu ücretlerin göstermelik kalmasından şikayetçiyim.
-Ülkemiz gerçeklerine göre düşündüğümüzde gelir düzeyi iyi olan belki %20 lik bir kesim için bu ücretlerin alınması gerekir.Ancak büyük çoğunluğun ekonomik düzeyi yoksulluk sınırının altındadır.Asgari ücret tarifesine sıkı sıkıya bağlı kalınırsa bu çoğunluğun avukatlardan uzaklaşmasına neden olacaktır.Medeni bir toplum amaç ediniyorsak insanların her türlü hukuki ilişkilerinde rahatlıkla bir avukat desteğine ulaşabilmesini de sağlamak düşüncesinde olmalıyız göstermelik ücretlere bir de bu açıdan bakabilmeliyiz Av.yasa tasarısında adliyelere verilecek dilekçelerin küçük bir ücret karşılığı da olsa avukatın onayından geçmesi şartı getirilecekti hukuk toplumu olma yolunda güzel bir adım olacaktı ama "avukatlara kıyak"olarak basit bir anlayışla değerlendirilerek bundan vazgeçildi.Ekonomik ve sosyal gerçekler karşısında avukatların çoğunluğu danışma ücreti talep etmeme veya alamama konumundadırlar.Bunun sonuçları ise meslek açısından daha ağır olmaktadır.Sembolik de olsa bir danışma ücreti avukatlık emeği karşılığı muhakkak alınmaya çalışılmalıdır ancak ekonomik dengeler gözönünde bulundurularak belirlenecek ve sadece kağıt üzerinde kalmayacak,uygulanabilirliği olacak bir danışma ücreti belirlenmelidir.Tabi ki çalışanların emeğinin ucuz olmaması için mücadele vermek gerekir.Ama avukatlar için kabul edilmiş olan bu yasal danışmanlık ücreti ile acaba avukatlar gerçekten emeğinin karşılığını alıyor mu olmaktalar? Bugün meslektaşlarımızın çoğu yanında çalıştırdıkları katiplerine veya sekreterlerine asgari ücretin altında ücret ödemekteler veya sigortasız çalıştırmaktalar.Stajer avukatlarımızın hiçbir güvencesi yok iken olumlu bir gelişme olarak kredi olanağı getirilmiştir.Ama stajerlere öngörülen kredi miktarına bir bakalım:aylık 100 milyon lira yani bir avukatın iki saatlik danışma ücreti! öylemi? stajer avukat aynı zamanda staj yaptığı avukat açısından ucuz işgücü,sigortası bile yok.Biz serbest çalışan avukatlar devletten para almıyoruz hatta devlete vergimizi veriyoruz.Emeğimizin karşılığını isteme muhatabımız kimler? ancak CMUK. hizmeti veren avukatlara tespit edilen ücretler TBB.asgari ücret tarifesinde belirlenen ücretlerin çok çok altında bunun nedeni nedir?fazla uzatmayım yani avukatlık,kendi hukuku, ücret sistemi ve uygulama açısından ülkemizde malesef çelişkilerle doludur, hukuk adamları olarak biz her konuda olduğu gibi kendimizle de ilgili sadece seyirciyiz.
Herşeyin iyi olması dileğiyle
saygılar...
Old 09-07-2002, 12:15   #6
rezay

 
Varsayılan

sayın aristo;

yeri değil biliyorum ama size bu kararı göndereceğime söz vermiştim.
ancak konuyu bulamadım buradan gönderiyorum umarım geç kalmadım ve hala işinize yarar,
Kalemde tebligat yapılması ile ilgili

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi
10.03.2000 E.2000/995-- 2000/3140

Mahkeme kalaeminde tebligat yapılırken tebligatı yapan memurun isim ve imzasının tebligat tutanağına yazılması gerekir.

Yargı Dünyası 2001 temmuz 67 sayfa 47

kararın tamamını bulamazsanız size fakslayabilirim

av. rezzan aydınoğlu
Old 09-09-2004, 19:17   #7
Av. Hasan SAKARYA

 
Varsayılan

Sn. Üstatlar,
Sitenin yeni üyelerindenim. Şimdiye kadar çok şey kaçırmışım. Ancak, konuların bir çoğunun hala güncelliğini koruduğunu düşünüyorum. Bu konulardan biri de düşündüğüm kadarıyla DANIŞMA ve DANIŞMA ÜCRETİ. 1136 sy.lı Avukatlık Yasası’nı değiştiren 4667 sy.lı Yasa ile yapılan değişiklik-
lerden, bence, en önemlilerinden birisi de 163.m.de yapılan değişikliktir. Bu madde değişikliği henüz
etkisini göstermese bile ileride avukat ile müvekkil ilişkilerinde kendisini olumsuz olarak gösterebile- cektir. Bu konuya bir başka yazımda değinmek istiyorum. Şimdi ise DANIŞMA üzerine bazı şeyler aktarmak istiyorum.
Esas aktarımıma geçmeden önce belirtmeliyim ki, düşünceme göre; değişiklikten sonra da kanunun bütünü içinde değerlendirildiğinde avukatın ücretsiz iş alması veya danışma yapması hala
yasak kapsamında bulunmaktadır (Av.K.164/4.m.).
Pekiyi de DANIŞMA nedir ? DANIŞMA ÜCRETİ NEDİR, NASIL HAK EDİLİR ? DANIŞMA
EMEK KARŞILIĞI OLUŞAN BİR DEĞER MİDİR ? DOST/TANIŞ SOHBETİ MİDİR?
Bursa Barosu’nun 1998/2000 döneminin Yönetim Kurulu, Ankara Barosu mensubu üstat Av.FAHRETTİN KAYHAN’ın Ankara Barosu Dergisi’nin 1998/2. sayısının 34-44 sayfalarında yayım-
lanmış olan ve aşağıda tümünü gönderdiğim ve başkaca bir şey ekleyemeyeceğim makalesinin tekrar basımını yapma kararı alarak, basım ve dağıtımını gerçekleştirmiş, meslektaş ve stajyer arkadaşların yararlanmasını sağlamaya çalışmıştır.
Ancak, hiçbir baro mevcut normatif avukatlık hukuku düzenlemesinin uygulanması hususunda kararlılık göstermediği gibi, takipçi de olmamıştır.
Saygılarımla.
DANIŞMA YÖNTEMİ
GİRİŞ

Avukatın, müvekkillerini, yargı merciileri önünde savunma görevinin yanı sıra, hukuki sorunların çözümü konusunda müvekkillere görüş bildirme, başka bir deyimle, "danışmanlık" görevi vardır. Danışma: İş sahibinin, hukuksal sorunu konusunda, ücret karşılığında, baroda kayıtlı avukatın yazılı veya sözlü düşüncesini almasıdır. Uygulamada yazılı danışmaya mütalaa, sözlü danışmaya ise istişare denmektedir.
"Avukat ; Danışma ile , müvekkiline doğru karar vermesi için hukuki problemin alternatif çözüm yollarını her bir alternatifin yarar ve sakıncalarını gösterir. Uyuşmazlığın, zorunluluk olmadıkça davaya dönüşmesini ve gereksiz çekişmeleri önler (1). Bu yönden, avukatın danışmanlık görevi, en az savunma görevi kadar önemlidir.

Türkiye'de yakın zamana kadar sözleşmeler, sigara paketinin arkasına yazılıyordu. Para piyasalarının geliştiği, yeni hukuksal enstrüman ve kavramların yaratıldığı, para-kredi ilişkilerinin kompleks hale geldiği günümüzde, artık iş sahipleri, hukuksal sorunlar, uyuşmazlık çıkmadan çözme arayışına girmiştir; şirketler tarafından, contract analist , contract manager, hukuk müşaviri vs. ünvanı ile, danışman hukukçu istihdamı yaygınlaşmış, iş dünyasında; hukukçunun görevinin uyuşmazlıkta olduğu anlayışı terk edilmeye başlamıştır.

Nitekim, konunun önemine binaen, avukatlık yasasının, avukatlık tekelini düzenleyen 35. maddesinin 1. fıkrasında ; Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek..., yalnız barolarda yazılı avukatlara aittir denilerek, hukuksal danışma yetkisi avukatlara hasredilmiştir (2).

Danışmadan verim alınabilmesi için, avukat-müvekkil görüşmesinin profesyonel bir disiplin içinde yapılması gerekir, aksine davranış, müvekkilin hukukunu olumsuz etkileyecek yanlış mütalaalar vermesine yol açabileceği gibi, avukatlık mesleğine olan güveni sarsacak sonuçlar da doğurabilecektir. Hal böyle olmakla birlikte, meslekdaşlanmız tarafından, danışmanın ciddiye alınmadığı, biçim ve içerik olarak meslek kurallarına aykırı görüşmeler yapıldığı olaylara tanık olmaktayız.

ll.-DANIŞMA MESLEK KURALLARI :

Avukatın , diğer mesleki faaliyetlerde olduğu gibi danışma görevinin icrasında da, meslek kuralları çerçevesinde hareket etme yükümlülüğü vardır. Genel meslek kuralları kuşkusuz, müvekkille görüşmede de geçerlidir. Ancak, bazı meslek kuralları, doğrudan doğruya danışmanın biçimine ilişkindir. Danışma ile doğrudan ilgili meslek kuralları şunlardır :
.
l.-Danışma Yapılacak Yer:
Bazı meslek kurallarının, kaynak bakımından diğerlerine göre hiyerarşik üstünlüğü vardır. Gerçekten de bazı meslek kuralları kanundan kaynaklanırken, bazıları ise; Türkiye Barolar Birliğinin idari düzenlenmesinden kaynaklanmaktadır. Avukatın danışma yapacağı yerle ilgili meslek kuralı, Yasa ile düzenlenmiştir. Avukatlık Yasanın; "danışma yapılması uygun olmayan yerler' başlığını taşıyan 5I.ci maddesi şu şekildedir; "Avukatlar, baroda yazılı olan bürolarından başka yer/erde, mahkeme salonunda veya adalet binasının başka bir yerinde, iş sahipleri ile hukuki danışmada bulunmaktan ve iş kabulünden yasaklıdırlar.

Yukarıdaki fıkra hükmü, avukatın özel olarak çağrılı olduğu ha//erde uygulanmaz. "

Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere, kural olarak, danışma yapılacak yer, avukatın baroda kayıtlı bürosudur. Danışmanın gerektirdiği gizlilik , disiplin ve konsantrasyon, danışmanın yapılacağı yerin Kanunla belirlenmesini gerektirmiştir. Avukatlık bürosu da , yasayla düzenlenmiş, resmi nitelikli bir yerdir. Gerçekten de, Avukatlık Yasasının 43.CÜ maddesinde; " her avukat, levhaya yazıldığı tarihten itibaren üç ay içinde, baro bölgesinde bir büro kurmak zorundadır. Büronun niteliklerini barolar belirler" denilmektedir. Demek ki , danışma; yasa gereği baroya kayıtlı ve baronun ön gördüğü nitelikleri taşıyan avukata ait büroda yapılacaktır.

"Maddenin ikinci fıkrasında ; avukatın özel olarak çağrılı olduğu hallerde, avukatın baroda kayıtlı bürosu dışında, danışma yapabileceği ön görülmüş ise de , maddenin yazımından da anlaşılacağı üzere, bu bir istisnadır. Bilindiği gibi yasaların yorumunda istisnalar dar yorumlanır. Bizce, Avukatın özel olarak çağrılı olduğu danışmaya katılması için, iş sahibinin kabul edilebilir bir özrü (tutukluluk vs.) olması gerekmektedir.

Avukatın bu meslek kurallarını ihlal ederek, her çağrıldığı yere iş alma umudu ile koşup gitmesi, tesadüfen sokakta, adliyede, kahvede, otobüste muhatap olduğu hukuksal sorunlara yanıt vermeye çalışması, hem bizzat avukatın saygınlığını zedeler, hem de avukatlık mesleğine duyulan güveni sarsar (3) . Bu şekilde yapılan danışma sonucu verilen mütalaaya güvenilemez.

2.-Sır Sak/ama Ödevi :

Avukatlık Yasası'nın 36. maddesinde ve Meslek Kurallarının 37. maddesinde düzenlenmiştir. Avukat, danışma esnasında müvekkilinin, açıklanmamasında yarar gördüğü ve başkaları tarafından önceden bilinmeyen bazı sırlara vakıf olacaktır (4) . Avukatın, danışma dolayısıyla vakıf olduğu bu sırları süresiz saklama yükümlülüğü vardır. Avukatlık Yasası'nın 36. maddesi aynen şöyledir; "Avukatların kendilerine tevdii edilen veya gerek avukatlık görevi gerekse Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır.

Avukatların, birinci fıkrada yazılı hususlar hakkında tanıklık edebilmeleri, iş sahibinin muvafakatini almış olmalarına bağlıdır. Ancak bu halde dahi, avukat tanıklık etmekten çekinebilir."

Meslek kurallarının 37. maddesinde de ; Avukatın, meslek sırrı ile bağlı olduğu belirtilmiştir. Avukatın, sır saklama yükümlülüğünü ihlal etmesinin, disiplin, cezai , hukuki yaptırımları söz konusudur.

l.-Karşı Tarafa Hukuksal Yardımda Bulunma Yasağı :

Karşı tarafa hukuksal yardımda bulunma yasağı , Avukatın genel sadakat yükümlülüğünün özel bir görünümüdür. Bu meslek kuralı, hem yasa, hem de meslek kuralları ile vaaz edilmiştir. Avukatlık Yasasının 38. maddesinin (b) bendine göre; "avukat ; aynı işte menfaatı zıt
olan bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa teklifi reddetmek zorundadır." Meslek Kurallarının 35. maddesine göre; avukat, aynı davada, birinin savunmasına zarar verebilecek durumda olan iki kişinin birden vekaletini kabul edemez. 36. maddede ise; bir anlaşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukatın çıkarı çatışan kimseleri temsil etmesi yasaklanmıştır.

Burada vurgulanması gereken husus, meslek kurallarında avukatın karşı tarafa hukuksal yardımda bulunma yasağına tabi olması için, iş sahibine" mütalaa vermesi", "hukuki yardımda bulunması" yeterlidir. Davayı üstlenmesi gerekmez. Başka bir ifade ile avukatın , iş sahibi ile danışma yapmasıyla, artık o hususta çıkarı çatışan bir kişiye hukuki yardımda bulunması yasaktır.

4.-Görüşme Tutanağı Düzenleme ve Dosya tutma Ödevi :
, , '

Avukatın, yaptığı sözlü danışmalardan' gerekli saydıklarını bir tutanak ile tespit etmesi, yazılı mütalaasına başvurulan' her husus hakkında da , düzenli dosya tutması gerekir. Avukatlık Yasası'nın; "Görüşmelere ait tutanak" başlığını taşıyan 53. maddesinde; "Avukat, iş için yaptığı görüşmelerden gerekli saydık/arını bir tutanak ile tespit eder. Tutanağın altı, görüşmede bulunanlar tarafından imzalanır" hükmü getirilmiştir. Aynı Yasanın 52. maddesinde de ; ii Avukat, üzerine aldığı her iş , yahut yazılı mütalaasına başvuru/an her husus hakkında düzenli dosya tutmak zorundadır" denilmektedir.

Her ne kadar Yasa , sözlü danışmada tutanak düzenlemeyi avukatın insiyatifine bırakmış ise de , avukatın yaptığı her danışmada tutanak tutması ve dosya düzenlemesi, diğer mesleki yükümlülüklerinin ifası bakımından zorunluluktur.

5.-Güvence Verme Yasağı:

Avukatlık meslek kuralların 34. maddesinde; " Avukat, müvekkiline davanın sonucu ile ilgili görüşünü açıklayabilir. Fakat bunun bir teminat olmadığını özellikle belirtir" denilerek , avukatın , işin sonucuyla ilgili olarak, iş müvekkile güvence vermesi yasaklanmıştır. Avukatın iş sahibine karşı bağımsızlığını koruyabilmesi, hukuksal soruna, taraf psikolojisinden uzak ve objektif olarak yaklaşabilmesi için, bu kurala riayet etmek yaşamsal önemdedir.

6.-Danışmada Ücret Alma Mecburiyeti :

Danışma yapılmasıyla, iş sahibi ile avukat arasında avukatlık sözleşmesi kurulur. Bu sözleşme gereğince, avukatın, yaptığı danışmadan,ücret alma mecburiyeti vardır. Avukatlık Yasası'nın 163. maddesinin 5. fıkrasında; " Dava, takip ve her türlü danışma ücretleri hakkındaki anlaşmaların yazılı şekilde olması şarttır" denilmektedir. Eğer taraflar, danışma için önceden yazılı bir sözleşme yapmamışlar ise, aynı maddenin son fıkrası gereğince, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine J!öre danışma ücreti uygulanır.

Avukatın, ücretsiz danışma yapmak hak ve yetkisi yoktur. Asgari ücret tarifesinin altında danışma yapan veya danışmada hiç ücret almayan avukatın bu eylemi; Avukatlık Yasası 'nın 163 maddesinin 3. fıkrası gereğince disiplin cezası gerektiren bir suçtur.

Hukuksal durum bu olmakla birlikte, uygulamada, yaptığı bir iş karşılığında bir ücreti bilhassa danışma ücretini hak ettiğini düşünen avukat sayısı oldukça azdır. Diğer ülkelerde, ekonomik olarak üst sınıfı oluşturan avukatlar ülkemizde nerede ise orta sınıfın altına düşmek tehlikesi ile karşı karşıyadır. Meslektaşlarımızın maalesef yılların emeği ile oluşan birikimlerini, amatörce, sohbet malzemesi olarak kullandıklarına tanık oluyoruz.

İş sahiplerinin haklarına, emeklerine sahip çıkan avukatlarımızın, kendi hak ve emeklerini maalesef saygıları yoktur. Oysa, kendi hakkını arama medeni cesaretine sahip olmayan biri başkalarının haklarını savunma mesleğini icra etmemelidir. Ekonomik bağımsızlığı olmayan bir avukatın mesleki bağımsızlığından söz edilemez Ücretsiz dava üstlenen veya danışma yapan bir avukat, yalnız kendi mesleki hakkı üzerinde değil, tüm meslektaşlarının hakkı üzerinde haksız tasarrufta bulunmaktadır.

III-DANIŞMANIN AŞAMALARI

Danışmanın somut hukuksal sorunu açısından, bir davadan farkı yoktur. Danışma minyatür bir davadır. Avukatı, büyük mesleki yükümlülükler altına sokan danışmadan verim alabilmesi ve mütalaalarda isabet sağlanabilmesi için danışmanın belli bir yöntem izlenerek ve özenle yapılması şarttır. Bu nedenle müvekkile yapılacak danışma toplantısının öncelikle planlanması gerekmektedir.

1.-Danışma Hazırlığı Aşaması:

Bu aşamada, müvekkille yapılacak görüşmenin konusu, yeri, zamanı ve gündemi belirlenir. Danışma, bir sohbet toplantısı olmadığına göre, belli bir gündemi olmalıdır. Bu gündem, iş sahibinin belli, somut bir hukuksal sorunudur. Danışmanın ve danışma sonucunda verilecek sözlü veya yazılı mütalaanın sınırlarını , bu hukuksal sorun oluşturacaktır. Birbiriyle bağlantısı olmayan, birden fazla hukuksal sorunun bir danışmada ele alınması doğru değildir. Aynı şekilde, müvekkilin sohbet kabilinden soracağı, fiktif hukuksal sorunların , danışma toplantısında yeri yoktur. Bu nedenle randevu için yapılan görüşmede, avukat, danışmanın konusunu kabaca öğrenmeli ve danışma esnasında konu dışına çıkılmasına izin vermemelidir.

Danışmanın, yeri, konusu, meslek kuralları bölümünde ele alınmıştır. Danışma avukatın bürosunda yapılacaktır. Danışma için belli bir zaman ayrılmalıdır. Avukat ve müvekkil, belirlenen zamanda danışma toplantısına başlamalı ve belirlenen zamanda bitirmelidir. Danışma için ayrılan zamana, başka bir iş sıkıştırılmamalı, hatta telefon görüşmesi bile yapılmamalıdır. Danışma toplantısı tek bir celsede bitmeyebilir. Hukuksal sorunun zorluğu, olayın aydınlatılması için bazı belgelerin incelenmesi lüzumu gibi nedenlerle, danışma, birden fazla toplantıyı gerektirebilir.

Danışmanın, bizzat yapılması gerekir. Avukat , danışma işini, bir başkasına (yardımcısına veya başka bir hukukçuya) bırakamaz. Avukat , danışmanın tüm aşamalarında iş sahibi ile bizzat temas kurmalıdır. İş sahibi de, danışmaya yalnız (eğer hukuksal sorun birden fazla kişiye ait değilse) iştirak etmelidir.
Genellikle, iş sahipleri, danışma toplantısında, ailelerinden veya arkadaşlarından birine ihtiyaç duyarlar. Ancak bunun pek çok sakıncası vardır. Her şeyden önce, iş sahibi, olayı anlatır iken oto sansür uygulayabilir, refakatçısından gizli tutmak istediği bazı olguları, avukattan da gizleyebilir. Diğer yandan; toplantıda, iş sahibinden başka birinin varlığı, danışma için gerekli konsantrasyonu bozar.

Daha sonra tartışmalara neden olmamak için, danışma toplantısına başlamadan yazılı olarak ücret kararlaştırılmalı ve tahsil edilmelidir.

l.-Danışma Aşaması:

Danışma hazırlığı aşamasında, belirlenen gün ve saatte danışma toplantısına başlanmalıdır. Danışma aşaması, bir kaç alt aşamadan oluşur;

Olguların Saptanması hukuksal sorunun çözümündeki ilk basamak; somut hukuksal sorunun dayandığı olguların; tam, doğru ve bütün olarak saptanmasıdır. Avukat, bu aşamada, iş sahibinden, hukuki sorun ile ilgili vakıa ve delilleri toplar. Hukuksal sorunun doğru ve kalıcı çözümü olgular hakkındaki eksiksiz bilgi ile mümkündür. Olgular, iş sahibi tarafından eksik ve yanlış sunulmuş ise, avukat , meslekte ne kadar tecrübeli ve bilgili olursa olsun doğru mütalaa veremez. Ünlü bir vecizede belirtildi gibi" fetva, anlatışa göre verilir".

Avukat , olguları, danışma toplantısı esnasında müvekkilden öğrenir.Avukatın müvekkile karşı dürüst olması nasıl zorunluluksa , müvekkilin de avukata dürüst davranma mecburiyeti vardır. Müvekkil, hukuksal yardım istediği her konuda, olgu ve delilleri eksiksiz bildirmelidir. Müvekkil, avukatın olguları aydınlatıcı her sorusuna doğru ve eksiksiz cevap vermelidir. Hal böyle iken, avukat ve müvekkilin olaya bakış açılarının farklılığı, müvekkilin olayın psikolojik etkisi altında oluşu, hukuksal bilgi eksikliği nedeni ile önemliyi önemsizden ayırt edebilmesi gibi nedenlerle, bilmeyerek veya çıkarlarını o yönde gördükleri için, kasten, olguları eksik veya yanlış bildirebilirler. Hukuksal sorunun çözülmesini isteyen müvekkil, bazı hususlarda bilgi ve belge vermeyi gerekli görmeyebilir. Müvekkil açısından önemli sayılan hususlar, çoğu kez hukuksal açıdan üzerinde durulmasına gerek olmayan sadece hissi, ailevi veya mesleki anlam taşıyan ayrıntılar olabilir (5).

Hatta olguların eksik veya yanlış sunulması rizikosu, hukukçu tarafından sunulan problemlerde bile söz konusu olabilir. Bunun nedeni, danışman avukatın vakıaya bakış açışı ile, problemi sunan hukukçunun bakış açısının farklı olmasıdır. Problemi avukata sunan hukukçuda , diğer müvekkiller gibi, olguların duygusal etkisi altındadır.

Bu nedenlerle, avukat , danışmanın bu aşamasında, mesleğe özgü bazı yöntemleri kullanarak müvekkilden. olguları tam, doğru ve bütün olarak öğrenmeye çalışmalıdır.
Old 09-09-2004, 19:23   #8
Av. Hasan SAKARYA

 
Varsayılan

A.-Müvekkilden Sözlü Bilgi Alma :

.Avukat olgular müvekkilden öğrenirken nasıl bir yöntem izlemelidir ? Amerikalı Avukat Roy Cohn , bu konuda uyguladığı yöntemi şöyle anlatmaktadır (6) ; " Belli davalarda izlediğim paket stratejim vardır. Bunlar, çok basit temel stratejilerdir. Ben boşa zaman harcayamamam. Örneğin.. Bir boşanma davasında kadın gelir ve hikayesini 1935 ten başlayıp anlatmak isterse, ben, i bütün bunları bırakın, sadece dinleyin, soruları ben soracağım. Bana hayatınızı anlatmayın, ben soracaklarımı bitirdikten sonra, bilmemi istediğiniz bir şey varsa onları anlatırsınız ' derim. Beş veya on dakika süre ile tekrar birleşmeniz mümkün olmaz mı? Ne diişünüyorsunuz boşanmak mı yoksa bir süre ayrı kalmak mı ? Çocuklarınız var mı ? , Geliriniz ne kadar ?, Onun ki ne kadar ? gibi sorularla hayatları hakkında birtakım şeyler öğrenebilir ve genellikle de meselenin temeline ulaşarak nereye gidebileceğini görebilirim. "

Olguların öğrenme huşusunda , Roy Cohn'un metodundan yararlanabiliriz. Avukatın mümkün mertebe müvekkilinin dürüst davranışını temin etmesi; bu konuda müvekkiline telkinde bulunması gerekir. Müvekkilden sözlü bilgi alır iken, bilgi ve tecrübesi ne olursa olsun, onun olguyu anlatış tarzına, nitelendirme ve değerlendirilmesine güvenilmemeli; olguları tespit işlemine, her defasında yeniden başlanarak; çeşitli sorularla tatmin oluncaya kadar, bilgi toplama aşaması sürdürülmelidir.

Olguların öğrenilmesinde avukat konuşan değil; sorucu ve dinleyici konumundadır. Bu nedenle avukatın soru sorma tekniğini özümsemiş olması gerekir.

B.-Soru Sorma Tekniği

:Yaşamımızın büyük bir bölümü soru sormakla geçer. Ancak, pratik hukukta soru sormanın özel ve önemli bir yeri. vardır. Bu nedenle, profesyonel bir hukukçunun , farklı soru tiplerini, bu soruların ne tür yanıtlar getireceğini bilmesi ve sorulan etkin kullanma becerisini kazanması gerekir. . .

a.-Açık Uçlu Sorular:

Müvekkilin düşüncelerini öğrenmek, gönüllü olarak daha çok bilgi vermesini temin etmek veya olayı anlatmasını istemek için, açık uçlu sorulardan yararlanılır. Açık uçlu sorular ,
yanıtı tek heceden ibaret olmayan sorulardır. Daha fazla bilgi toplamak için kullanılan bu tür sorularda, etkiyi arttırmak için vücut dilinden de yararlanılmalı, iş sahibinin düşüncesi ile ilgjlendiğimiz anlaşılmalıdır. Neden, niçin, nasıl gibi soru sözcükleri ile başlayan bu soruların cevabı açıktır. Müvekkilin, bu sorulan nasıl yanıtlayacağı önceden belli değildir. Avukatın, açık uçlu soruyu sorduktan sonra susması ve müvekkilin cevap vermesine fırsat tanıması gerekir. Açık uçlu sorular, iş sahibini konuşmaya zorlar, hukuksal sorun hakkında geniş bilgi sağlar, karşınızdaki kişinin düşünceleriyle ilgilendiğinizi gösterir. Müvekkil , kendisinin önemsendiğini hisseder, tartışmanın gelişmesi üzerinde avukata insiyatif sağlar ve anIayışlı bir kişi olduğunuz intibaını verir.

Açık uçlu sorular sormanın en büyük sakıncası, yanıtlayanı özgürce konuşmaya yüreklendirmek isterken gerektiğinden fazla ve konu dışı konuşmasına yol açmasıdır. Bu durumda, avukatın konuşmayı ustaca yönlendirerek , asıl mecrasına sokması gerekir.

b.-Kapalı Uçlu Sorular

Müvekkili, cevap verir iken kısıtlayan, genellikle bir kelimeden veya bir cümleden ibaret cevap vermesini sağlayan sorulardır. Bu tür soruların sorulmasında amaç. görüş:mey: esas amacına yönlendirmek, önemli bir noktanın açığa çıkmasını sağlamak, özel olgu ve bilgileri sağlamak olabilir.

c.- Yönlendirici Sorular

Karşımızdakinden belli bir cevap vermesini istediğimiz zaman veya böyle bir cevap beklediğimizde, yönlendirme sorularından yararlanılır. Bu sorular, daha çok müvekkilin bizimle aynı düşüncede olmasını sağlayacak nitelikteki sorulardır. Yönlendirme soruları, kapalı uçlu soruların değişik bir uygulamasından ibarettir.

C-Belgelerin Sağlanması

:Müvekkilden alınan sözlü bilgiler doğrultusunda, hukuksal sorunla ilgili tüm resmi ve özel belgelerin sağlanması ve incelenmesi gerekir. Belgelerin tümünü sağlamadan, hukuksal değerlendirmeye girmek, yanlış mütalaaIara yol açabilir. Eğer müvekkil, danışma toplantısına, ilgili belgelerin tamamını getirmemiş ise toplantı ertelenmeli ve müvekkilden belgeleri (asılları) gelecek toplantıya hazır etmesi istenmelidir.

3.-Hukuksal Değerlendirme :

Avukat , hukuksal sorunun dayandığı olguları iyice kavradıktan sonra, çözümü gereken hukuksal soruları saptayacak , kalıcı ve doğru çözümleri bulmaya uğraşacaktır. Bazı hukuksal sorunların teşhisi ve çözümü hemen yapılabilir. Ancak, olayların çoğunda, ciddi ve uzun çalışmalar yapılması gerekir. Hukuksal değerlendirme, günler, hata haftaIar alabilir. Bu durumda, büro çalışması için, toplantıya' ara verilmesi gerekir. Avukat olarak hukuksal problemi n çözümü, özel bir yöntem gerektirir. Bu husus, başka bir yazının konusu olabilecek kadar geniş olduğundan , bu kadar değinmekle yetiniyoruz (7).

4.-Yol Gösterme ve Tavsiyede Bulunma

Hukuksal sorunun çözüm yolları saptandıktan sonra, müvekkile yazılı ve sözlü olarak hukuki çözüm yollarının gösterilmesi ve tavsiyelerde bulunulması gerekmektedir. Avukat bu aşamada müvekkiline, isabetli karar verebilmesi için hukuki sorunun muhtelif çözüm yollarını, alternatif çözümleri, bunların yarar ve sakıncalarını anlatmak zorundadır. Avukatın, zorunluluk olmadıkça, hukuki sorunun dava haline dönüşmesini engellemesi gerekir. Dava açmadan, iş sahibinin hakkını korumak olanaksız gözüküyorsa , avukat, davayı üstlenebileceğini söylemelidir.

Avukat, tavsiyede bulunur iken, kısa , öz ve yeterince açık konuşmalıdır. Avukat, davanın teknik ayrıntılarına kesinlikle girmemelidir. Ne yapılması gerektiği anlatılmalı, fakat nasıl yapılacağı anlatılmamalıdır. Yol göstermede ve tavsiyede bulunma aşamasında yapılacak hatalar , davadan önce müvekkil kaybetmenize yol açabilir. Değerli Meslek Ustası Av.Ali Haydar Özkent , "Avukatı Kitabı" adlı çok değerli eserinde, "son fasıl' adı altında kaleme aldığı; "Genç Avukatlarla Gizli Konuşmalar' bölümünde, bu hususta çok değerli öğütler vermektedir :
.

ii 902-Çabuk Açılıp Dökülmeyiniz. Bu meslekte saçlarını ağartmış , her kıssadan bir hisse çıkarmış, her telden bir ses işitmiş olan eskilerin bu alanda söyledikleri ikinci bir söz de , size bir dava vermek isteyenlere çabuk açılıp dökülmemenizdir. Yazıhanenizin kapısı açıldı. Tanıdığınız veya tanımadığınız bir iş sahibi içeriye girdi. Yer verdiniz, oturarak işini anlatmaya başladı. Ara sıra sizden fikir soruyor. Haklı değil miyim? Şu delile ne dersiniz?Elimde bu ibra varken davayı kazanamaz mıyım ? İşin ruhu buradadır. Bülbül gibi ağzını açar ve ona yerden göğe kadar haklı olduğunu, bu davasını şu kadar zamanda kazanmanın işten bile olmadığını söylerseniz her şeyi kaybettiniz. Bir kere bütün vesikaları, ilgili kanun maddelerini tetkik etmeden, adamcağıza büyük ümitler vermekle, bir meslek hatasına, en yumuşak tabir ile .. yemek yemeden yemiş yiyen çocuğun hareketlerine benzer bir hafıflikte bulundunuz.

İş sahibi zeki bir adam ise, sizin bu hafifliğinizi görerek itimadı sarsılmıştır. Mühim
bir işi mümkün değil size tevdi etmez. Sonra, iş sahiplerinin çoğu zannettiğinizden kurnazdırlar. Sizden alacağını aldıktan sonra, çok defa gider ve bir daha semtinize uğramazlar. Yahutta o işin hakkı olan ücretten pek azını teklif ederler. Çünkü ellerine silahı siz verdiniz. Bu davayı kazanmanın pek kolay olduğunu uzun sürmeyeceğini , paraları çatır çatır tahsil edeceğinizi daha beş dakika evvel siz söylediniz. Kanunun filan maddesinin kendisine hak verdiğini, mahkeme veya icra huzurunda şöyle derse, işinin lehine gideceğini, öğrenmiştir. Zaten avukat hakkında 'yel alıp rüzgar satan adam' diye bulanık bir fikir taşıyor. İki satır yazı yazacak , iki de laf söyleyeceksiniz. O laf/arı da ona öğretmiş bulunuyorsunuz. Artık size ne diye itimad edecek ve istediğiniz parayı verecektir?

Onun için boş boğazlılıktan sakınınız. Kim olursa olsun, iş sahibine çabuk açılıp saçılmayınız. Layihada yazacağınız ve mahkemede söyleyeceğiniz sözleri daha davasını almadan ve kitap karıştırmadan o adama söylemeyiniz... İşi dinledikten sonra mümkünse delillerini isteyiniz, hadiseyi biraz derinleştiriniz. Davasını kazanacağınıza dair sizde bir kanaat oluşmuşsa, işi üzerinize alabileceğinizi söyleyiniz. Pek sıkıştırırsa, yahut aranızda şöyle böyle bir dostluk varsa, bazı prensiplerden müphem ve umumi suretle bahsediniz. Fakat, zinhar açılıp dökülmeyiniz. Bu suretle kendisine daha ziyade itimad vermiş, fakat her şeyi öğretmemiş olursunuz. İşi aldıktan ve Ücret sözleşmesini yaptıktan sonra, fırsat düştükçe, daha fazla konuşabilirsiniz “. (8)

Hemen belirtelim ki Avukat, iş sahibine, muvazaa ve kanuna karşı hile niteliğinde tavsiyelerde bulunamaz. Avukat, ancak temiz ve dürüst hukuksal çözümler önerebilir (9) . Aksine bir davranış, avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvenin ihlali niteliğindedir. (Av. Y.md.34)

A.-En güvenilir Çözümün Önerilmesi:

Avukat, iş sahibine; problemin çözümü ile ilgili tavsiyelerde bulunurken en güvenli ve amaca en uygun yolu önermekle yükümlüdür (10). Örneğin, danışma konusu yapılacak bir sözleşmenin geçerliliği için, yazılı şeklin yeterli olup olmadığı konusunda uygulamada tereddüt varsa, avukat en güvenli yol olarak resmi şekli önermelidir.

B-Dava Riskine Dikkat Çekme

:Avukat, danışma sonucunda, çözümün dava yolu ile sağlanacağı kanısına varabilir. Bu durumda iş müvekkile, davadaki başarı şansı konusunda tahminde bulunması gerekecektir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, avukat, üstleneceği davada, sonucu garanti edemez. Ancak, davada baştan olasılığını tahmin etmek ve bu konuda müvekkili bilgilendim1ek zorundadır. Avukat, davada başarı şansını düşük görmekte ise, bunu iş müvekkile muhakkak açıklamalıdır.

Avukatlık Yasasının 38. maddesine göre; avukatın , haksız ve yolsuz bulduğu işleri reddetmesi gerekir. İş haksız ve yolsuz olmamakla beraber, avukatın , yaptığı hukuksal irdeleme sonucunda, dava da hiç başarı şansının olmadığını saptaması halinde, müvekkilin muvafakatı ile dahi, o davayı üstlenmemesi gerekir (11).

C-Masraf Riskine Dikkat Çekme :

.Avukatın, açılacak davanın yürütülmesi sırasında yapılacak masraflar konusunda, bilhassa müvekkil; yapılacak masrafa göre dava açıp açmamaya karar verecek ise, müvekkili aydınlatması gerekir. Ayrıca davanın kaybedilmesi halinde, dava masraflarım ve karşı taraf avukatlık ücretini ödemek zorunda kalacağı konusunda müvekkil uyarılmalıdır.

Açılan dava kazanılsa bile davadan elde edilmesi umulan menfaati fiilen sağlamak mümkün değilse (örneğin, alacak davasında, davalıdan tahsile karar verilen meblağı davalının karşılamaya yetecek mal varlığının olmaması) , ya da bu konuda bir riziko varsa, bu durumunda iş müvekkile bildirilmesi gerekir.

S.-Danışma Tutanağının Düzenlenmesi ve Kapanış:

Yazılı danışmalarda hazırlanan mütalaanın müvekkile tevdii ile danışma sona erer. Sözlü danışmada "ise, son aşama, danışma tutanağının düzenlemesidir. Daha öncede belirttiğimiz gibi avukatın, yaptığı danışmalardan gerekli gördüklerini tutanakla saptaması, Kanunla ön görülmüş bir meslek kuralıdır. Avukatın sır saklama" ve" menfaati zıt tarafa hukuki yardımda bulunmama yükümlülükleri ancak yapılan danışmalarda tutanak ve dosya tutulması ve bunların muhafazası ile mümkündür.

Avukata müvekkil arasında, ileride çıkması muhtemel uyuşmazlıkları önlemek bakımdan tutanak tutulması zorunludur. Tutanak düzenleme aşamasında bittikten sonra, danışma toplantısı kapatılmalıdır. Bu aşamadan sonra, işle ilgili veya iş konusu dışında, sohbet , hem yersiz hem de awkat müvekkil ilişkileri bakımından tehlikedir. Danışma tamamlandıktan sonra avukat toplantıyı uygun bir biçimde bitirmelidir. .

Av.Fahrettin Kayhan
ANKARA BAROSU DERGİSi
1998/2 Syf.34-44

Dipnotlar

:l.-Yaşar Karayalçın, " Hukukta Öğretim-Kaynaklar-Metod Problem Cözme" Genişletilmiş 14. baskı, Ankara-1994, s.133-134

2.-Avukatlık Yasası'nın 35. maddesinin birinci fıkrasının lafzı yorumuyla, hukuksal konularda görüş bildirme yetkisinin avukatlık tekelinden sayı1ması , öğretide tartışılmıştır. Tartışmalar için bkz.Nejat Aday, "Avukatlık Hukukunun Genel Esasları Avukatlık kanunu, Avukatlık Asgari Ücret Tarifeleri İstanbul- 1994, s 66 vd. ; Dr.Meral Sungurtekin, "Avukatlık Mesleği, Avukatın Hak ve Yükümlülükleri, İzmir-1995, s.28 vd.

3.-Fahrettin Kayhan, "Hukuk Davalarında Avukatlık sanatı, Karşı Yayınlar, Ankara-1994, s.8 vd.

4.-Sungurtekin, age,s.290 vd.

5.-Kayhan, age, s. 9vd.
6.-Edvard De Bono (Çev. Nesrin Yalçın)" Başarı Taktikleri, ilgi Yayıncılık, İstanbul-1989, s.58-59."

7.-Somut hukuksal sorunun çözüm yöntemleri için, bkz. Emest Hirş (genişletip değiştirerek, işleyen, .Av.Volf Çernis), "Pratik Hukukta Metod ", 3.Baskı,Ankara 1978 ;Karayalçın; Kayhan.

8.-Ali Haydar Özkent, " Avukatın Kitabı", Arkadaş Basımevi, İstanbul-1940, s. 796-797

9.-Sungur1ekin, age, s. 264

I0.-Aday, age, s.76 ; Sungurtekin, age, s.264
11.-Sungurtekin. age.s.271.
Old 11-09-2004, 11:29   #9
Av. Hasan SAKARYA

 
Varsayılan

Sayın Site Yöneticileri,

Bildiğiniz gibi sitenizin yeni üyesiyim. Kısa sürede aynı
konuda birden fazla forum alanı alduğunu görüyorum. Örneğin,
DANIŞMA ÜCRETİ NEDİR ? başlıklı forum hem MESLEKİ DAYANIŞMA
hem de HUKUK SOHBETLERİ alanında mevcut.
Bu durum, konu dağılmasına ve verimsizliğe sebep olmaz mı? Aynı konular, bir alanda toplanamaz mı? Eğer
sağlanabilirse; konunun bütünlük içinde tartışılabileceğini, sağlıklı ve verimli sonuç almanın daha da kolaylaşacağını düşünüyorum.
İlgilerinize teşekkür eder, UĞRAŞINIZA SAYGILAR SUNARIM.
Old 11-09-2004, 11:34   #10
Av. Hasan SAKARYA

 
Varsayılan

Sayın Site Yöneticileri,

İlgilerinize teşekkür eder, UĞRAŞINIZA SAYGILAR SUNARIM.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatlara Neden Danışma Ücreti Verilmez? ncoban Konumuz : Hukukçular 54 31-08-2018 11:09
İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi Kapatıldı !!! Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 31 22-07-2005 11:09
183 Alo Kadın Çocuk Danışma Hattı Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 05-03-2004 18:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05293298 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.