Asıl fail bulunamadığı halde azmettiren ceza alabilir mi ?

İncelediğim bir davada mağdur; kendisini yaralayan kişiyi tespit edememiş, ancak kendisini yaralayanı azmettireceğini düşündüğü bir başka kişi hakkında kikayetçi olmuş. Mahkeme asıl failin bulunamamasına, suç aleti elde edilememesine, asıl fail ile azmettirdiği iddia edilen şahıs veya bir başka şüpheli arasında bir maddi-manevi bağlantı tespit edilememesine ve hatta mağdurun ifadesine tek başına itibar edilemeyeceğine dair Adli Tıp kurumu raporu bulunmasına rağmen sadece mağdurun kişisel şüphesinden hareketle sanığı mahkum etmiş.(kasten öldürmeye tam teşebbüs -yaklaşık 16 yıl)
Azmettirmenin yasal koşullarına rağmen bu mahkumiyeti çok açıkça hukuka aykırı buluyorum. Ancak çok faydalanabileceğim bir makale veya içtihada ulaşamadım ve bu vehameti paylaşmak istedim.
İlginiz ve her konudaki yardımız için teşekkür ediyorum.

Öncelikle incelediğiniz bir dava sözkonusu. Bunu sadece size getirilen evraklar üzerinde yapmış iseniz sağlıklı sonuç alamayabilirsiniz. Ayrıca mağdurun ifadesine tek başına itibar edilemeyeceği yönündeki Adli Tıp Raporu'da bana ilginç geldi. Bu maddi bir olguya ilişkinse belki ama karar açısından böyle bir rapor zaten sözkonusu olamaz.
Azmettirme, belli bir suçu işleme konusunda henüz bir fikri olmayan bir kişinin başkası tarafından bu suçu işlemeye karar verdirilmesidir.Azmettirmenin belli bir kişiye yönelmesi şarttır. Yani suçu işlemesi istenen failin belli olmaması durumunda , AZMETTİRMEDEN SÖZEDİLEMEZ. Konu ile ilgili 2005 baskı Haydar EROL syf. 220 bkz.
Kaldı ki fail belli olsa bile cezalandırma için başka koşullar gereklidir. 1CD. 29.12.2003 2288/3418 sayılı kararı.

Asıl fail ile azmettirdiği iddia edilen kişi arasında bir bağlantı olmadığını siz mi tespit ettiniz yoksa adli tıp kurumu mu?Ayrıca adli tıp kurumu hangi gerekçeden hareketle mağdurun ifadesine tek başına itibar edilmemesi gerektiği sonucuna varmıştır?

sayın filorinalı 1 ve hukukun üstünlüğü ,
İlginiz ve yardımınız için teşekkür ederim. Mağdurun ve şikayetçinin beyanı üzerine mağdur 1995 te İst.Adli Tıp.kurumu 4. iht. kurulundan aldığı TCK m.46 kapsamındadır raporundaki tespitlerin devam edip etmediği yönünde 2005 te mahkemece bir üriversitenin psikiyatri bölümüne sevk ediliyor. Üniversite aynı durumun devam ettiğini ve beyanlarına itibar edilemeyeceğini rapor ediyor.
bu rapor CMK m.217 ve 230 bakımından önemli . ayrıca teorik ve pratik olarak müşteki beyanı tanık beyanı olarak kabul edilemez bu sebeple yeminsiz dinleniyorlar.(m.236) Böylelikle davanın tek kanıtı olan müştekinin " beni (a) birine vurdurtmuştur. çünkü aramızda husumet vardı" şeklindeki beyanı hukuki hiçbir değer taşımaz.(kuşkusuz mağdur TCK 46 kapsamında olmasaydı da bu beyan mahkumiyetin esası olmamalıydı.)
Ayrıca Asıl fail olmadığı- bulunamadığı-gerçekte varolmadığı için azmettiren olarak mahkum olan sanıkla arasındaki bağlantıyı ,suçun işlendiğini gösteren hiçbir delil (yazılı sözlü talimat- ses,görüntü kaydı, menfaat-araç -yer -silah v.s. temini-) bulunmamaktadır. bu tespiti dosyaya göre yapmaktayım.

Yalnızca müşteki beyanıyla failin cezalandırılmasının hukuka aykırılığı ortadadır. Kaldı ki sanık suşu işleyen fail değil, azmettirendir. Fail belli olmadığı gibi, herhangi birisini şüpheli gösterecek bir delil de elde edilememiştir. Fail belli olsa bile, azmettirenin cezalandırılabilmesi için başkaca durumların da tespit edilmesi -örneğin fail ile azmettiren arasındaki ilişkinin varlığının tespit edilmesi- gerekmekte iken; hiçbir delilin bulunmamasına, failin belli olmamasına, azmettiren aleyhine hiçbir delil bulunmamasına rağmen müşteki beyanlarına dayanarak azmettirenin cezalandırılması hukuka aykırıdır.

Saygılarımla..