Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Aynı Olay Farklı İki Karar

Yanıt
Old 06-09-2006, 15:37   #1
Kavaz

 
Varsayılan Aynı Olay Farklı İki Karar



CEZA MAHKEMESİNDE AÇILMIŞ DERDEST BİR DAVA VARKEN,AYNI KİŞİ VE OLAY İLE İLGİLİ OLARAK FARKLI BİR CEZA MAHKEMESİNDE DE DAVA AÇILMIŞ VE MAHKEMELERDEN BİRİSİ MAHKUMİYET KARARI VERMİŞTİR.kARAR TEMYİZ EDİLMEYEREK KESİNLEŞMİŞ BULUNMAKTADIR.DİĞER MAHKEMENİN KARAR İSE,I TEMYİZ EDİLEREK BOZULMUŞ VE BERAATLE SONUÇLANMIŞTIR.BU DURUMDA;

SORULAR

1- FARKLI MAHKEMELERDE-AYNI KİŞİLER VE OLAYLAR HAKKINDA DAVA AÇILDIĞINA VE YARGILAMA YAPILDIĞINA GÖRE HANGİ KARAR UYGULANACAK?

2- TARAFLAR AYRI MAHKEMELERDE AYNI DAVALARI OLDUGU HALDE NEDEN DERDESTLİK İTİRAZINDA BULUNMAMIŞ OLABİLİRLER?BU KONUDA HUKUKUMUZDA GEREK AVUKATIN GEREKSE TARAFLARIN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUĞU DOĞAR MI?

3- BU KONUDA SORULANLARIN DISINDA FİKRİ OLAN MESLAKTASLARIMIZ BU FİKİRLERİNİ PAYLAŞIRSA SEVİNİRİM.TESEKKURLER...

(NOT: KONU İLE İLGİLİ BAŞKA HİÇ BİR BİLGİM VE ALAKAM OLMAMAKLA BERABER SİZERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM.)
Old 06-09-2006, 21:16   #2
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

1)Mesele hangi kararın uygulanacağı değil; tüm bu olumsuz durumun müvekkiliniz lehine getirilmesidir. Bu halde de aynı sanık-olay hakkındaki beraat kararı delil gösterilerek; yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunup beraat kararı elde etmelisiniz. Velev ki ikinci mahkeme iade-i muhakeme talebiniz üzerine yaptığı yagılamada mahkumiyet verdi, bu hükmü temyiz etmelisiniz. Hatta burada beraat kararı nedeniyle belki kazanılmış haktan bahsetmek bile mümkün olabilir.

2)Tarafların veya vekilin durumu beyan etmeleri lehlerine olurdu zaten bu anlamda neden etmediklerini bilemiyorum. Ancak sanırım k.çek davası gibi sanığın ifadesinin önemsenmediği bir dava nedeniyle haberleri olamdan davada hüküm verilmiş olabilir. Bile bile haber vermeyen taraf veya vekil açısından ilk aklıma gelen adli merciileri fuzuli işgal suçu teşkil etmiştir. Ancak bunu görüp şikatyette bulunacak veya şoruşturma başlatacak kaç hakim/savcı var şüpheliyim. Aklıma geldiği kadarıyla hukuki bir sorumluluk doğmaz.
Old 06-09-2006, 23:27   #3
avfehmi

 
Varsayılan

temyiz edilmeksizin kesinleşen dosya için infazın durdurulması istemli olarak,

diğer dosyaya da değinerek ve

hatta diğer dosyanın iddianamesi, kararları ve yargıtay ilamını da koyarak 'Kanun Yararına Bozma' için Adalet Bakanlığına başvurmanızı öneririm
Old 07-09-2006, 01:32   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Bir keresinde şöyle başıma geldi beraat hükmü kesinleşti. Aynı olayla ilgili yeni bir iddianame geldi. İlk duruşmaya çıkıp kararı ibraz ettik. Derhal düşme kararı verildi. Burada ise bence de sn. av.fehminin tavsiye ettiği yol uygulanabilir. Ancak bir de şunu buldum.

Alıntı:

Ceza İnfaz Kanunu
Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama
MADDE 98.- [1] Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
[2] 16 ncı madde gereğince cezasının ertelenmesi isteminin reddi hâlinde de aynı hüküm uygulanır.
[3] Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.

devamı maddelerde usulleri düzenlenmiş. Baksanız iyi olur. "Kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği" noktasından hareketle başvuru yapılarak mahkemesinden karar almak kanun yararına bozmaya göre daha seri bir yola benziyor.
Old 07-09-2006, 03:13   #5
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

İlginç bir konu hiç karşılaşmadığım ve hiç duymadığım bir mevzu bu yüzden net olmamakla beraber fikir alışverişinde bulunmak faydalı olabilir.

cevap-1

CMK m.223
(7) "Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir." denilmektedir, bu maddeden ben zaman bakımından bir yorum yapıyorum, yani hangi dava ilk açılmışsa o davanın kararı geçerlidir, açılmış dava varken sonradan açılan dava reddedilicekse, zaman bakımından ilk açılan davanın kararı geçerli olacak diyebilirim ama dediğim gibi tecrübe eksikliğimden dolayı sadece fikir oluşturmaya çalışıyorum...

Cevap-2

Burada usul hukukuna aykırı bir durum var usule aykırı işlemin yaptırımı, hukuk bakımından yokluk belkide kabul edilmezlik olmalıdır, ancak tarafların hukuki veya bir sorumluluğunun olduğunu düşünmüyorum, ayrıca sorumluyu bul deseniz bulamam çünkü ceza mahkemesinde taraflar kadar hakimde soumludur yada savcı...

cevap-3

Acaba davalardan biri askeri ceza da diğeri, adli cezada mı açılmış, belki vaziyeti bu şekilde hukuki zemine oturtabiliriz, gerçi öyle olsaydı dahi sırayla mı bakılacaktı o konuyuda tam hatırlayamıyorum...

kolay gelsin...
Old 07-09-2006, 03:37   #6
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sayın balku, genelde şöyle oluyor yetki yönünden her iki yer mahkemeside kendisini yetkili görerek işe el koyuyor. Ayrı ayrı yerlerde şikayette bulunulmasından kaynaklanabiliyor. Bu sanığın talimatla ifadesinin alınmasının bir sakıncası kişi ne için ifade verdiğini bile doğru dürüst anlamadığından aynı dava olduğunu fark edemeyebiliyor. Öte yandan sanık lehine yorum gerekliliğini de gözardı etmemek lazım. Her ikisi de kesinleşmiş ve birbirine aykırı olan kararlardan sanık lehine olanın uygulanması gereği ceza hukukunun genel mantığına daha uygun düşer diye düşünüyorum. Tıpkı sonradan lehe olarak yapılan yasa değişikliğinde olduğu gibi. Ama son söz Yargıtayın yorumuna gelip dayanır tabi.
Old 07-09-2006, 08:11   #7
halit pamuk

 
Varsayılan

MERHABA

öncelike kesin hüküm teşkil eder mi ona bakmak lazım.Yani
1. kişinin aynılığı
2. fiilin aynılığı

sözkonusu olmalı.Eğer böyle ise,

(Avfehmi'nin de dediği gibi) bu konuda tek yol var:

Yazılı Emir yolu.

Mağdur olan kişiler, adalet bakanlığına yazılı talepte bulunarak Bakanlıktan Cumhuriyet Başsavcılığından dava açılması emrini vermesini talep edebilir.

Adalet Bakanlığında "yazılı emir masası" var. burada yargıçlar çalışmakta ve yazılı emir ilgili talepleri değerlendirmektedir.

talep üzerine bakanlık başsavcılığa emir vermekte, davada başsavcılığının tebliğnamesi ile açılmaktadır.ve hiçbir süre şartı yok.

BU YOLUN OLAYINIZ İÇİN ÇOK ETKİLİ OLABİLECERĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM.
Old 07-09-2006, 08:31   #8
genç osman

 
Varsayılan

İNSAN HAKLARININ VE TEMEL ÖZGÜRLÜKLERİNİN










KORUNMASINA İLİŞKİN SÖZLEŞMEYE EKProtokol No: 7







Madde 4.
Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum edilemez. (kural bu olmakla beraber)


İkinci yargılamada beraat kararı verilmişse ki öyle anlaşılıyor ;bu beraat kararına etki eden bütün dosya kapsamındaki veriler " eğer " birinci mahkumiyet hükmü için muhakemenin yenilenmesi sebeplerini oluşturuyorsa, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebilir, muhakemenin yenilenmesi sebepleri yoksa , mahkumiyet hükmü de temyiz edilmediğinden keşinleştiği için yazılı emir yoluna başvurulabilir diye duşünüyorum...

Old 07-09-2006, 11:55   #9
Kavaz

 
Varsayılan

Sayın korayadın net acıklamasından sonra bende Sayın Avfehmi'nin dediği yolun daha etkılı olacagını dusunuyorum.Peki sizce tarafların derdestlik itirazında bulunmamaları onlara ne gibi bir hukuki yarar saglayabilirdi ki?Ayrıca Sayın Balku ;
CMK m.223
(7) "Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir." hükmüne baktıgımızda burada kanunkoyucu ıkı sart aradığını görüyoruz;
a-Önceden verilmiş bir hukum olması

VEYA
B- Açılmış bir davanın bulunması.
Olayımıza baktıgımızda;
*b secenegı elenıyor.Cunku burada acılmıs bır dava degıl,sonuclanmıs bır dava soz konusu.
*Ayrıca "aynı fiil nedeniyle,aynı sanık..." burada fiil ve sanıgın aynı olmasının yanı sıra cezai sorumluluk doguran olaylar da aynı.Mesela aynı fiilin aynı sanık tarafından işlenmesi magdurunun da aynı olacagı anlamına gelmıyor.Bu baglamda önceden verılmıs bır hukmun olması olasılıgı da azalıyor.Bu bağlamda CMK md.223'un yorumunu nasıl yapmamız gerekır ya da söz konusu olayı bu madde içerisinde yorum yoluyla nasıl kullanabiliriz?
Old 07-09-2006, 20:29   #10
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Şunu mu demek istediniz sayın inc, "dava sonuçlanmamış olsaydı 223'ü uygulayabiliriz ama sonuçlandığı için uygulamayız." eğer buysa sizin demek istediğiniz Açıkçası ne sizin yorumunuz tam yerinde ne de benim yorumum, yani eksik olan bişey var ama şimdilik daha bulamadım, ayrıca diğer arkadaşların görüşlerinede katılıyorum peki ama adalet bakanlığına gitmek için hangi usul hükmüne dayanacağız, benim bulduğum bir 223 var, başka da bulamadım, ceza muhakemesinde derdestlik itirazını düzenleyen bir hüküm var mı ?

Ben 233. maddeyi şöyle yorumladım, şayet sonradan açılan dava sonuçlanmadan bildirseydik, 223'e göre sonradan açılan dava reddedliceğinden zaten reddeedilecek bir dava da sonuçlansa yok hükmünde olmalı diye düşündüm, ama olmadı gibi mi?
Old 07-09-2006, 20:44   #11
ismail kaynar

 
Varsayılan

ya aklıma iki ceza kanunundan kaynaklanan bir karar çatışması olabilirmi diye geldi ama olsada lehe olan yorumlanmalı ve o karar kabul edilmeli yazılı emirle mahkumiyete ilişkin karar bozulabilir bence de
Old 08-09-2006, 10:40   #12
Kavaz

 
Varsayılan

Sayın Balku ;
Kanunun aradığı kosullar dahilinde sonradan acılacak dava zaten reddedilecekti.Dolayısıyla zaten reddedilecek bir davanın hukumunun,kesınlestikten sonra da yok hukmunde kabul edilebilecegi soylediniz sanırım.(Tabi sadece sanıyorum)Bir nevi; karıne mi teskil etmektedir sizce?Eger dogru anladıysam bu durumda,kesinleşen 2.davada sanıgın lehıne olan hukumler var olsaydı bunlar da yokhükmünde olacaktı.Aslında yazılı emır yoluna basvurarak ile yargılamanın yenıden yapılmasını saglamak sanıgın daha lehine olur diye düşünüyorum.
Old 08-09-2006, 15:02   #13
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Yazılı emir yolunu daha önce hiç kullanmadım. Ben soruya iade-i muhakeme yolunu tavsiye ederek cevap vermiştim. Bilahare cevaplar yazılı emir yolu olarak geldi. İdae-i muhakeme işbu hal için hatalı bir yol mu onu da anlamadım. Her iki kurumu karşılaştırıp; lehe ve aleyhe unsurlarını söyleyebilecek meslektaşım var mı acaba?
Old 08-09-2006, 16:16   #14
Kavaz

 
Varsayılan

Sayın Jeanne D'arc;
KANUN YARARINA BOZMA(CMK 343-YAZILI EMİR):Kanun yararına bozma yoluna ıkı halde basvurabılırız.
1)Kesinleşen ara kararlara karşı
2)Kesinleşen son karara karsı.
Sanırım biz burada ikinci maddede belirttiğim sebepten dolayı bu yola basvurmaktayız.Ancak burada onemlı olan kesınlesen son kararın temyiz veya istinaf asamasından gecmemiş olmasıdır.Mahkumiyett kararı da temyiz edilmediği için kesinleşmiştir yani temyiz asamasından gecmemiştir.Buna dayanabiliriz.
Old 08-09-2006, 16:57   #15
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Bir Karar

.C.
YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ
E. 2005/9295
K. 2005/10869
T. 11.11.2005
• HÜKÜMDEN SONRA ORTAYA ÇIKAN NEDENLER ( veya Hüküm Verilinceye Kadar Mahkemenin Bilgisine Sunulmayıp Sonradan Bildirilen Nedenlere Dayanılarak Yasa Yararına Bozma İstenemeyeceği )
• KANUN YARARINA BOZMA ( İstinaf ve Temyiz İncelemesinden Geçmeksizin Kesinleşen Hüküm veya Kararlardaki Hukuka Aykırılıkların Giderilmesi İçin Kural Olarak Adalet Bakanı İstisnaen de Yargıtay C. Başsavcısı Tarafından Başvurulan Olağanüstü Bir Yasa Yolu Olduğu )
• OLAĞANÜSTÜ YASA YOLLARI ( Kanun Yararına Bozma İstinaf ve Temyiz İncelemesinden Geçmeksizin Kesinleşen Hüküm veya Kararlardaki Hukuka Aykırılıkların Giderilmesi İçin Kural Olarak Adalet Bakanı İstisnaen de Yargıtay C. Başsavcısı Tarafından Başvurulan Olağanüstü Bir Yasa Yolu Olduğu )
• SANIK HAKKINDA MÜKERRER DAVA AÇILMASI ( Davanın Mahkumiyet Hükmü İle Sonuçlanıp Kesinleşen İlamın Tamamen İnfaz Edildiği Olgusu Hükmün Kesinleşmesinden Sonra İnfaz Aşamasında Tespit Edildiğinden Böyle Bir Durumun Yazılı Emir Yoluyla İncelenmesinin Mümkün Olduğu )
• YARGILAMANIN YENİLENMESİ ( Sonradan Ortaya Çıkan Yeni Olaylara Dayanılarak CMK'nın 311. Maddesinin ( E ) Fıkrası Uyarınca İstenebileceği )
• YAZILI EMİR İLE BOZMA ( Davanın Mahkumiyet Hükmü İle Sonuçlanıp Kesinleşen İlamın Tamamen İnfaz Edildiği Olgusu Hükmün Kesinleşmesinden Sonra İnfaz Aşamasında Tespit Edildiğinden Böyle Bir Durumun Yazılı Emir Yoluyla İncelenmesi Mümkün Olmadığı )
1412/m.343
5271/m.309,310,311
ÖZET : 01.06.2005 tarihinde yürürlükten kaldırılan 1412 sayılı CMUK'nın 343. maddesinde düzenlenen yazılı emir ile bozma kurumu, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'da "Olağanüstü Yasa Yollarının" yer aldığı "Üçüncü Kısım" 309 ve 310 maddelerinde "Kanun Yararına Bozma" başlığı ile düzenlenmiş olup, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen hüküm veya kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesi için kural olarak Adalet Bakanı, istisnaen de Yargıtay C. Başsavcısı tarafından başvurulan olağanüstü bir yasa yoludur. Bu yasa yolunda önemli olan husus gerek maddi hukuka ve gerekse usul hukukuna ilişkin aykırılıkların karar veya hükümlerin verildiği anda mevcut olmasıdır.

Hükümden sonra ortaya çıkan veya hüküm verilinceye kadar mahkemenin bilgisine sunulmayıp, sonradan bildirilen nedenlere dayanılarak yasa yararına bozma istenemez. Sonradan ortaya çıkan yeni olaylara dayanılarak CMK'nın 311. maddesinin ( e ) fıkrası uyarınca "Yargılamanın Yenilenmesi" yasa yoluna gidilebilir.

Sanık hakkında mükerrer dava açıldığı, davanın mahkumiyet hükmü ile sonuçlanıp kesinleşen ilamın tamamen infaz edildiği olgusu, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında tespit edildiğinden böyle bir durumun yazılı emir yoluyla incelenmesi mümkün değildir. Ayrıca sonradan ortaya çıkan delillerin değerlendirilmesi için başvurulacak yasal yollar tükenmediğinden yasa yararına bozma koşulları da oluşmamıştır.

DAVA : Hizmet nedeniyle inancı kötüye kullanmak suçundan sanık Levent'in 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 510, 522 maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ( İstanbul Onüçüncü Asliye Ceza Mahkemesi )nin 26.06.2003 gün, 2001/1488 esas, 2003/403 sayılı kararının yazılı; emir yoluyla bozularak sanığın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 510, 522. maddeleri gereğince 1 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Yargıtay Onbirinci Ceza Dairesinin 30.09.2004 gün, 2004/7300-7017 sayılı kararını da kapsayan dosyanın incelenmesinde, "Tüm dosya kapsamına göre müşteki Beyza'ya ait şirkette çalışan sanığın kendisine verilen yetki belgesine istinaden D... Şubesindeki hesaptan 13.07.2001 tarihinde çektiği parayı çalıştığı şirkete teslim etmemek şeklindeki eylemi ile ilgili olarak İstanbul Onbirinci Asliye Ceza Mahkemesinin 26.12.2001 gün ve 2001/1977-3300 sayılı karar ile mahkumiyetine karar verildiği ve sözkonusu cezasının infaz edildiği gözetilmeksizin, aynı nedenle açılan diğer davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden,

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 26.09.2005 gün ve 40093 sayılı yazılı emirlerine atfen Yargıtay C. Başsavcılığının 13.10.2005 gün ve YE.2005/76087 sayılı ihbarnamesiyle daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenip gereği görüşüldü:

KARAR : 01.06.2005 tarihinde yürürlükten kaldırılan 1412 sayılı CMUK'nın 343. maddesinde düzenlenen yazılı emir ile bozma kurumu, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'da "Olağanüstü Yasa Yollarının" yer aldığı "Üçüncü Kısım" 309 ve 310 maddelerinde "Kanun Yararına Bozma" başlığıyla düzenlenmiş olup; istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen hüküm veya kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesi için kural olarak Adalet Bakanı, istinaden de Yargıtay C. Başsavcısı tarafından başvurulan olağanüstü bir yasa yoludur. Bu yasa yolunda önemli olan husus gerek maddi hukuka ve gerekse usul hukukuna ilişkin aykırılıkların karar veya hükümlerin verildiği anda mevcut olmasıdır. Hükümden sonra ortaya çıkan veya hüküm verilinceye kadar mahkemenin bilgisine sunulmayıp, sonradan bildirilen nedenlere dayanılarak yasa yararına bozma istenemez. Bu gibi durumlarda, sonradan ortaya çıkan "yeni olaylara" dayanılarak CMK'nın 311 maddesinin ( e ) fıkrası uyarınca "Yargılamanın Yenilenmesi" yasa yoluna başvurmak olanağı bulunmaktadır.

İncelenen dava dosyasında; sanık hakkında aynı suçtan dolayı İstanbul Onbirinci Asliye Ceza Mahkemesine mükerrer dava açıldığı, davanın mahkumiyet hükmü ile sonuçlanıp kesinleşen ilamın tamamen infaz edildiği olgusu, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında tespit edildiğinden yargılama sona erdikten sonra ortaya çıkan ve mahkemesince bilinmeyen bu hususun ilk kez yazılı emir yoluyla incelenmesi olanaksız olup, sonradan ortaya çıkan delillerin değerlendirilmesi için başvurulacak yasal yollar tükenmediğinden yasa yararına bozma koşulları oluşmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, yasa yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki istemin CMK'nın 309. maddesi uyarınca ( REDDİNE ), dosyanın Yargıtay C. Başsavcılığına iadesine, 11.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Not:Kazancı'dan alınmıştır
Old 08-09-2006, 17:21   #16
avfehmi

 
Varsayılan

O zaman, hangi kararın ilk önce verildiği önem taşıyor.

Beraat hükmü ilk önce verildiyse Yeniden Yargılanma istenip mahkumiyet hükmü bozdurulacak;

Mahkumiyet hükmü ilk önce verildiyse Yazılı emir yoluna başvurulacak.

Sağlam olması bakımından iki yolun birlikte denenemesi daha sağlıklı olduğu kanısındayım.

Çünkü kararda da Adalet Bakanlığı ile Yargıtay 11. CD farklı düşüncededirler.Sonuçta hakimde yargılamanın yenilenmesini isterseniz bu hususta yazılı emir yoluna başvurun diyebilir.Bilmektesiniz ki kolay kolay Adalet Bakanlığı yazılı emir yoluna başvurmadığı gibi, Ceza Daireleride kolay kolay bu istemleri red etmiyor.
Old 08-09-2006, 21:28   #17
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Karardan benim anladığım önceki kararın mahkumiyet veya beraat olmasına göre yazılı emir veya iade-i muhakeme yolunun seçilmesi değil. Yazılı emir yolunun, iade-i muhakeme yoluna göre olağanüstü bir yol olduğu ve olağan yolların tüketilmesinden sonra başvululabileceği. Bir de uygulama açısından yazılı emir yoluna göre iade-i muhakeme yolu daha pratik ve kısa sürede sonuç verir gibi görünüyor.

Bir müvekkilimin kimlik bilgileriyle ve ancak farklı bir şahsın fotoğrafıyla çıkartılan nüfus cüzdanı ile farklı bir ilde iki şirket kurulmuş, binlerce yapraklı çek koçanları alınarak, piyasa çok büyük çapta dolandırılmış. Müvekkilin hiç haberi olmaksızın yurdun dört bir yanından yüzlerce k.çek davaları açılmış, bir çoğu halen derdest ve ancak haberimiz olmadan kesinleşmiş onlarca hüküm var. Biz sonradan öğrendik ve ben her sabıka kaydı (temyizsiz kesinleşmiş hükümler) için infazın durdurulması talebiyle iade-i muhakeme talep ettim. Hepsi kabul edildi ve bir çoğunda da beraat kararlarını aldım. Hem de ortalama 3-5 ayda. Bunlar da tebligat, ifade ve imza incelemesi durumu da olduğundan bu süre oldukça iyi bence. İnfazı zaten direkt durduruyorlar.

Yazılanları okuyunca acaba dedim; yazılı emir hem gidilmesi gereken yol da ben yanlış mı hareket ediyorum ve hem de acaba daha pratik, kısa zamanda neticelenen bir süreç mi? Kıyaslamayı da bu nedenle istemiştim ama anladığım kadarıyla değil.

Katılımcılara teşekkürler.
Old 12-09-2006, 10:51   #18
Kavaz

 
Varsayılan

Sonuc olarak bu problemı de cozmus bulunuyoruz.Herkese cok tesekkurler ve iyi calısmalar...
Old 12-05-2008, 16:35   #19
erkanoz

 
Varsayılan

Müvekkil temyiz dilekçesi yazdırmak amacıyla ofisime geldi. TCK 184/1 maddesi İmar kirliliği şuçu nedeniyle yargılama neticesi Manavgat 1. Asliye C. Mah.'sinin verdiği 24.01.2008 tarihli kararına temyiz dilekçesi yazdım. Müvekkil daha sonra aynı parseldeki kaçak inşaatı nedeniyle yine aynı maddeden ötürü Manavgat 2.Asliye C.Mah.'sinde mükerrer bir yargılama sonucunda yeniden ceza almış. Müvekkilin Avukat tutmaması ve cahilliği neticesinden mükerrer cezalandırma ortaya çıkmış. yeni gelen kararar henüz kesinleşmedi. 14.03.2008 tarihli 2. kararıda CMK 223/7'ye göre temyiz etmeyi düşünüyorum. Bu konuda açık bir yargıtay kararına henüz ulaşmış değilim.

İlk kararda verilen hüküm; 10 ay hapis cezası 6.000,00YTL para cezasına çevrilmiş ve ayrıca yargılama giderlerine hükmedilmiş. Bu kararı farklı nedenlerle temyiz etmiştik. Henüz yargıtaydan dönmedi.

İkinci karar ise; 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın KOŞULSUZ OLARAK ERTELENMESİNE ve yargılama giderlerine hükmedilmiş. İkinci karar sanık açısından daha lehe hüküm içeriyor. Sonuç itibari ile henüz kesinleşmemiş bu kararıda temyiz edeceğiz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Aynı isimle, farklı illerde, tamamen farklı kişiler limited şirket kurabilirler mi genchukuk Hukuk Soruları Arşivi 8 21-07-2006 14:24
3 İlginç Olay Batu Han Site Lokali 3 26-03-2003 17:39
Üzücü Ve İlginç Bir Olay bora100 Hukuk Soruları Arşivi 2 08-02-2003 22:41
Apartman Sorunları(Bu Farklı) hhosafci Hukuk Soruları Arşivi 0 26-08-2002 18:42


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06979489 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.