Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Hukukçu olmayan üyelerimizin hukukla ilgili sorularına ayrılmış iletişim alanı. Lütfen Dikkat : THS bir hukuki danışmanlık sitesi değildir ve bu foruma da "hukuki danışma" niteliği taşıyan sorular yöneltilemez. Alanda soru sormadan önce lütfen Hukuk Soruları Alanı Kural ve İlkelerimizi okuyunuz.

Davacının dilekçesi

Yanıt
Old 16-03-2011, 22:24   #1
citiak

 
Varsayılan Davacının dilekçesi

Davacı mahkeme sunduğu dilekçede, davalının belgeli iddia ve öne sürdüğü ciddi iddiaları önemsememek, ciddiye almamak ve belgelerin değerinin olmadığını inandırmak için "lalettayin bir meczub" ifadesi kullanabilirmi, kullanıldığında karşı bir yaptırımı olur mu.
Böyle bir durumda ne yapılması gerek.

Hukukcu arkadaşlarımdan yorum bekliyorum.
Old 17-03-2011, 08:44   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan citiak
Davacı mahkeme sunduğu dilekçede, davalının belgeli iddia ve öne sürdüğü ciddi iddiaları önemsememek, ciddiye almamak ve belgelerin değerinin olmadığını inandırmak için "lalettayin bir meczub" ifadesi kullanabilirmi, kullanıldığında karşı bir yaptırımı olur mu.
Böyle bir durumda ne yapılması gerek.

Hukukcu arkadaşlarımdan yorum bekliyorum.

1- Usul yönünden:
Bu ibareyi içeren dilekçe mahkeme tarafından HUMK 78 uyarınca "münasebetsiz evrak" olarak değerlendirilmelidir.

Alıntı:
Madde 78 - Hakim muhakeme adabı haricinde çıkan tarafı meneder.
Okunamıyan veya münasebetsiz olan evrak iade edilir. Ve yeniden tanzim için münasip bir mühlet verilir. Bu mühlet zarfında tanzim olunmazsa yeniden mühlet verilemez.

2- Ceza hukuku yönünden:
Dilekçenin bir bütün halinde değerlendirilmesi durumunda, bu ibarenin kullanılması TCK 128'deki istisna kapsamında değil ise, aynı yasanın 125. maddesindeki hakaret suçunu oluşturabilir.
Old 17-03-2011, 09:49   #3
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan citiak
Davacı mahkeme sunduğu dilekçede, davalının belgeli iddia ve öne sürdüğü ciddi iddiaları önemsememek, ciddiye almamak ve belgelerin değerinin olmadığını inandırmak için "lalettayin bir meczub" ifadesi kullanabilirmi, kullanıldığında karşı bir yaptırımı olur mu.
Böyle bir durumda ne yapılması gerek.

Hukukcu arkadaşlarımdan yorum bekliyorum.

Değerli meslektaşım,

Meczubun sözlük anlamı ve tasavvufi manası aslında müsbet içeriktedir. Ancak burada kullanım amacının galat-ı meşhur (kabul görmüş yanlış kullanım) yoluyla başkalaştırıldığı görülüyor.

Davalıyı hedef alarak bu ifadeye yer verilmişse, böyle dava dilekçesi olmaz. Mahkemeye sunulacak dilekçelerde olmaması gereken icapsız, iddia ve savunma için lüzumlu olmayan, münasebetsiz sözlerdir bunlar. Yargıtay HGK.nın güzel bir kararı vardır bu konuda. Dilekçenin iadesini talep ediniz. (HUMK.m.78)

Rencide edici ve kişinin saygınlığına yönelik bir fiil olduğu gözetilerek TCK.m.125'den C.Savcılığına şikayet edilebilir.

Saygılarımla.
Old 17-03-2011, 11:39   #4
avcigdem

 
Varsayılan

Dilekçeyi yazan avukat ise baroya şikayet etmelisiniz. malesef meslektaşlarımız etik kuralları unutuyorlar dilekçe yazarken...
Old 17-03-2011, 11:49   #5
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Münasebetsiz evrak HGK. kararı:



Alıntı:

HUKUK GENEL KURULU

E. 2007/9-22

K. 2007/18

T. 24.1.2007

• DAVA DİLEKÇESİNDE ÜSLUP ( Manevi Tazminat/Münasebetsiz Evrak - Nezaket ve Saygı Kuralları İçerisinde Kalınarak İcapsız Sözlere Yer Verilmeden ve Hukuk Kuralları Dışına Çıkılmadan Sadece Hukuki Nedenlerin Açıklanıp Belirtilmek Suretiyle Yeniden Düzenlenmesi Halinde İnceleneceği )

• MÜNASEBETSİZ EVRAK ( Dava Dilekçesinde Üslup - Nezaket ve Saygı Kuralları İçerisinde Kalınarak İcapsız Sözlere Yer Verilmeden Yeniden Düzenlenmesi Halinde İnceleneceği )

• MANEVİ TAZMİNAT ( Dilekçede Yer Alan İbarelerin Adli Yazışmalarda Yazılması Alışılmış Olmayanı İtiraz Sınırlarını Aşan Davanın Aydınlığa Kavuşması ve Hakkın Ortaya Çıkarılması Yönünden Etkisi ve Yazılmasında Zorunluluk Bulunmayan Gereksiz Sözler Olması - Münasebetsiz Evrak Niteliğinde Bulunması )

1086/m.78/2, 438/2, 573


ÖZET : Davacı vekilinin temyiz dilekçesinde yer verdiği ibarelerin, adli yazışmalarda ve özellikle Yargıtay'a verilen dilekçelerde yazılması alışılmış ( mutad ) olmayanı itiraz sınırlarını aşan, davanın aydınlığa kavuşması, hakkın ortaya çıkarılması yönünden etkisi ve yazılmasında zorunluluk bulunmayan gereksiz ( icapsız ) sözler olduğu, bu nedenle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 78. maddesinde anlamını bulan "münasebetsiz" evrak niteliğinde bulunduğu kabul edilmiş; nezaket ve saygı kuralları içerisinde kalınarak icapsız sözlere yer verilmeden ve hukuk kuralları dışına çıkılmadan sadece hukuki nedenlerin açıklanıp belirtilmek suretiyle yeniden düzenlenmesi halinde inceleneceği sonucuna varılmıştır.
DAVA : Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı Yargıtay 9. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 7.10.2006 gün ve 2006/23181 - 27483 sayılı kararın temyizen incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek kararın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, tazminat istemine ilişkindir.
Özel Dairece ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; kararı davacı vekili temyiz etmiş; incelemenin duruşmalı yapılması istenmiştir.
İlkin, davacı vekilinin temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması istemi ön sorun olarak görüşülüp oylanmış, ardından temyiz dilekçesi içeriğinin değerlendirilmesine geçilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nun çalışma düzeni gereği ağırlıklı işini oluşturan direnme kararlarının temyizinin duruşmalı yapılması önceleri olanaklı iken, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/2. maddesinde 16.7.1981 gün ve 2494 sayılı Kanunun 30. maddesi ile değişiklik yapılarak en az 43 kişi ile toplanabilen ve karar verebilen Kurulun çalışma düzenine duruşmanın uygun olmaması ve işlerin sürüncemede kalmaması amacıyla, direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılacağını hükmü getirilmiştir.
Hakimlerin sorumluluğunu düzenleyen 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 573 ve devamı maddeleri gereği dairelerin ilk derece mahkemesi sıfatıyla karar verdiği ve temyiz incelemesini Hukuk Genel Kurulunu yapılamayacağı yaptığı bu işlerde duruşma yapılabileceği konusunda açık bir düzenleme yer almamaktadır. Bu davalar, karşı dava gerekmeksizin davalı lehine tazminatı ve para cezasını içeren kendine özgülüğü bulunan dava türleridir. Bu nitelikleri gereği ilgili bölümünde temyiz incelemelerinin duruşmalı yapılacağı konusunda bir düzenleme yer almadığı gibi Yargıtay Kanunu'nda da bu işlerin duruşmalı yapılacağı konusunda açık bir hükme yer verilmemiştir.
Şu durumda, Hukuk Genel Kurulunun ağırlıklı işini oluşturan direnme kararlarının dahi temyiz incelemelerinin açıklanan nedenlerle duruşmalı yapılamayacağı öngörülmüşken, diğer işlerinin duruşmalı yapılacağını kabule olanak verecek yasal bir düzenleme ve gereklilik bulunmadığı açıktır. Bu nedenle Hukuk Genel Kurulunun incelemesine tabi işlerde ayrık ve açık bir düzenleme olmadığı sürece duruşmalı inceleme yapılması olanaklı görülmemektedir.
Bu nedenle davacı tarafın duruşma isteğinin reddine oybirliği ile karar verildikten sonra temyiz dilekçesi içeriğinin değerlendirilmesine geçilmiştir.
Davacı vekili Av. Gökhan Çiçek imzalı 31.10.2006 tarihli 7 sahifeden oluşan dilekçenin;
2. sahifesinde;
"I- Red gerekçesi hukuk mantığına aykırıdır" başlığı altında,
2. paragrafta aynen;
"Sayın Dairenin bu hukuk mantığına açıkça aykırı kavrayışını kabul etmek mümkün değildir. Kanun yollarına başvuru hakkı elbette ki taraflara yasa gereği tanınmaktadır. Ancak kanun yollarının yasal olarak tanınmış olması, hâkimlerin nasılsa kanun yolları tanınmıştır mantığından hareketle keyfi kararlar verebileceği anlamına gelmemektedir."
3. paragrafta;
"Kaldı ki bu kadar fahiş oranda ve böylesine ağır bir para cezasının hafif para cezası olmadığını bilmek için hakim olmaya gerek de yoktur. Açıklanan nedenlerle Sayın Dairenin kararı hukuk mantığına aykırı olup bozmayı gerektirmektedir."
II. maddede ve devamında 3. sahifede ilk paragrafta;
"II- AVUKATLIK YASASI'NA AÇIK AYKIRILIĞIN GÖRMEZLİKTEN GELİNMESİ, YÜRÜRLÜKTE OLAN BİR YASA HÜKMÜNÜN YOK SAYILMASI BOZMAYA MAHKUMDUR - Sayın Daire gerekçeli kararında; "..." yazılıdır. Sayın Dairenin bu gerekçesi şaşırtıcıdır. Sayın Daire avukata para cezası hükmedilemeyeceği hususunun Yargıtay İçtihatlarından kaynaklandığını ve yasal bir düzenleme olmadığını sanmaktadır. Oysa ki; YASAYA AYKIRILIK AÇIK, NET VE TARTIŞMASIZDIR...
5. paragrafta;
"Ancak Dört Üye ve bir Başkan Hakimden oluşan Yüksek Yargıtay Sayın Dairesi'nin yürürlükte olan bir yasa hükmünü yok saymasını ve bu yasa hükmüne açıkça aykırı bir yorum yaparak karar vermesini son derece üzücü ve düşündürücü buluyoruz."
Yine 3 sahifede III. madde başlığında ve devamında 4. sahifenin 1, 2, 3. paragraflarında;
"III- AŞAĞIDA YAZILI RED GEREKÇESİ CEZALARIN ŞAHSİLİĞİ İLKESİNE VE MANTIK KURALLARINA AÇIKÇA AYKIRI, ZORLAMA VE YÜZEYSEL BİR GEREKÇEDİR..."
Sayın Dairenin belirtilen gerekçesini cezaların şahsiliği ilkesi ve hukuk mantığı ile bağdaştırmak mümkün değildir. Müvekkile verilen ceza para cezasıdır. Ceza Hukukunun en üstün kurallarından birisi cezaların şahsiliği ilkesidir. Bu ilke Anayasa'mızın 38. maddesi ile de teminat altına alınmıştır. Buna göre imzası dahi bulunmayan bir dilekçe nedeniyle müvekkile para cezası verilemez.
Müvekkile işlemediği bir suçtan dolayı para cezası verilmiştir. Bu açık kasdi davranışın hata olarak nitelendirilmesini yadırgıyoruz.
Öte yandan dava dilekçesinde müvekkilimin imzasının bulunmamasına rağmen talep kısmında "ederiz" şeklinde çoğul ifade kullanılmasından dolayı maddi hata yapıldığı gerekçesini de zorlama ve yüzeysel bir red gerekçesi olarak görüyoruz. Bilindiği üzere Avukatların dava dilekçelerinde talep ederiz şeklinde ibareler kullanılması o dilekçenin bir çok avukat tarafından yazıldığını değil avukatın müvekkili adına talepte bulunduğunu göstermektedir. Bu hususun Sayın Dairece gözden kaçırılmasını anlamak mümkün değildir.
Ayrıca dilekçede hukuk bürosuna ait antet kısmında müvekkilimin isminin de bulunduğundan maddi hatanın bulunduğu bellidir şeklinde hüküm kurulması da hukukla mantığıyla bağdaşamaz. Dava dilekçesini ve dava dilekçesindeki imzayı kontrol etmek hakimin görevidir. Davalının, müvekkilimin dilekçede imzasının bulunmadığını bilmesine rağmen müvekkilim aleyhine kasıtlı olarak para cezasına hükmettiği açıktır. Kaldı ki, sırf antette ismi bulunuyor diye dilekçede imza incelemesine gerek görülmeden müvekkilimi para cezasına çarptırılması keyfi bir davranıştır ve hakimlik görevinin açık ihmali ve kötüye kullanılmasıdır. Sayın Dairece tüm bunların maddi hata olarak kabul edilerek kastı açık olan davalının hukuken himaye görmesi kabul edilemez."
6. sahifede 2. paragrafın son cümlesinde;
"Sayın Daire'nin gerekçeli kararında Avukatlık Yasası'ndan ve belirtilen maddeden hiçbir şekilde söz etmeyişi ve yok saymayı dikkat çekicidir."
Aynı sahifede "VII- Hukukun üstünlüğü ilkesine açıkça aykırı olarak verilen red kararı adaleti ve hukuk güvenliğini sarsıcıdır." Başlığı altında aynen;
"Şekil keyfiliğin can düşmanı, özgürlüğün ikiz kardeşidir. Buna söyleyen düşünürün haklılığı bugün de gün gibi ortadadır. Sayın Dairenin red kararı keyfiliğin hukuken himaye görmesi, özgürlüğün ise yok edilmesidir. Red kararından sonra müvekkilin korkuları daha da büyümüş, adalete ve hukuka güveni kalmamıştır. Artık herkes korkmalıdır. Hatta korkudan titremelidir. Red kararını veren hakimler de korkmalıdırlar. Çünkü bir gün onlar aleyhine de haksız ve keyfi bir karar verilebilir. Nasıl olsa bu kararı veren hakim ağır kusurlu olsa da ve bu kararı veren hakim onlara ağır zararlar yerse de hiçbir sorumluluğu yoktur. Halbuki hukuk herkese lazımdır. Hukuk hakimler için de gereklidir."
6. sahifede "VIII- RED KARARI ANAYASA'MIZA VE AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ'ne AYKIRIDIR." başlığı altında;
"Anayasa'mızın 38. maddesinin 6. fıkrasına göre ceza sorumluluğu şahsidir. Buna göre reddi hakim dilekçesinde imzası dahi bulunmayan ve vekil sıfatıyla hareket eden müvekkile, bu dilekçe nedeniyle kasten, haksız ve olması gerekenin 191 kat fazlasıyla verilen para cezası açık Anayasa ihlalidir. Sayın Dairece bu açık Anayasa ihlalinin bir hata olarak görülmesi de açık Anayasa'ya aykırılıktır. Anayasa'yı bilmemek mazeret kabul edilemez. Hele bir hakim için asla mazeret olamaz..."
"...Yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere müvekkilin haklı ve yerinde olan başvurusu, yüzeysel ve zorlama gerekçelerle reddedilerek etkisiz hale getirilmiştir. Karar bu yönüyle de bozulmalıdır." ifadelerine yer verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki müzakere sırasında işin esasına girilmeden öncelikle Davacı vekilinin temyiz dilekçesinde yer verdiği ibarelerin, adli yazışmalarda ve özellikle Yargıtay'a verilen dilekçelerde yazılması alışılmış ( mutad ) olmayan, itiraz sınırlarını aşan, davanın aydınlığa kavuşması, hakkın ortaya çıkarılması yönünden etkisi ve yazılmasında zorunluluk bulunmayan gereksiz ( icapsız ) sözler olduğu, bu nedenle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 78. maddesinde anlamını bulan "münasebetsiz" evrak niteliğinde bulunduğu kabul edilmiş; nezaket ve saygı kuralları içerisinde kalınarak icapsız sözlere yer verilmeden ve hukuk kuralları dışına çıkılmadan sadece hukuki nedenlerin açıklanıp belirtilmek suretiyle yeniden düzenlenmesi halinde inceleneceği sonucuna varılmıştır. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 78/2. maddesi gereğince, her sayfası Dairemiz mühürü ile mühürlendikten sonra dilekçeyi veren davacı vekiline geri verilmesinin sağlanması, kararın karşı tarafa tebliği ve tamamen davanın konusu içinde kalınarak hukuki itirazlarını içeren yeni bir temyiz dilekçesi yazması için kendisine ( 10 ) günlük süre verilmesi ve bu süre içinde yeni bir dilekçe vermediği takdirde temyiz isteğinden vazgeçmiş sayılacağının bildirilmesi konusunda gereğinin yapılması için dava dosyasının YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE, 24.01.2007 oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Islah dilekçesi ile birlikte sunulan yeni dava dilekçesi üye21665 Meslektaşların Soruları 1 25-10-2010 14:04
Dava Dilekçesi ve Islah Dilekçesi İle Unutulan Faiz Talebi Ek Dava İle İstenebilir mi orhan6591 Meslektaşların Soruları 17 23-06-2010 19:30
Dava Dilekçesi Tebliğ Zarfında Dava Dilekçesi Yok!.... av.cevat Meslektaşların Soruları 0 19-08-2009 22:02
davacının değişmesi muzio Meslektaşların Soruları 1 17-05-2008 16:44
Duruşmada alınan cevap dilekçesi-ara karar-replik dilekçesi AV.SERTANn Meslektaşların Soruları 1 09-10-2007 00:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03107691 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.