TCK ile süreli kanun çatışması

Sorum, başlıkta da belirttiğim üzere TCK'nın ceza içeren bir hükmü ile aynı konuda çıkarılmış süreli bir kanunun çatışması durumunda hangisinin uygulanacağı ile ilgili.
Süt tozu üretimi yapan fabrikanın sahibi (A), süt tozu paketlerinin içine tebeşir tozu katılması talimatı verir.Ardından paketler satılarak 2004 yılında bitirilir ve (A) fabrikayı kapatır.Yapılan yargılama sonucu 2003-2006 yılları arasında yürürlükte bulunan Umuma Açık Yerlerde Gıda Ürünlerinin Satılması Dair Kanun'un ilgili maddesinde 'bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti' suçundan dolayı (A)10 yıl hapse mahkum olur.Temyiz edilen hüküm ile ilgili Yargıtay 5237 sayılı TCK'nın 186. maddesinin hükme dayanak teşkil eden süreli kanunun ilgili hükmüne göre daha lehe olduğunu, söz konusu olaya TCK'nın uygulanması gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararını bozar.

TCK
Madde 186 - ...tedarik eden, bulunduran kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve bin beş yüz güne kadar adli para cezası verilir...

Bu durumda sözü edilen süreli kanunun failin aleyhine olduğu ortada.Süreli kanunların yürürlükten kalktıktan sonra da ileriye etkili olarak yürürlükte kaldıkları göz önünde bulundurulursa olay; leh-aleyh bağlamında mı yoksa özel norm-genel norm bağlamında mı değerlendirilmelidir ? Böyle bir çatışma durumunda hangisi uygulanır ?

Öncelikle ilgili maddeyi burada anmak isterim. Tck madde 7/4:Geçici ve süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar bakımından uygulanmasına devam edilir. Yine madde gerekçesinde "Bu tür kanunların, nitelikleri gereği, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş bütün suçlar hakkında uygulanmaları zorunludur. Aksi taktirde söz konusu kanunların caydırıcı etkisi kalmaz ve azalır." ifadesine yer verilmiştir.

Öncelikle kanun koyucu bu kanunların yürürlükten kalkmasıyla birlikte suç olmaktan çıkan bir olaya bile bu kanunun uygulanması gerekliliğini savunmuştur. Olayın suç olmaktan çıkması bir lehe hükümdür ve kanun koyucu lehe kanun uygulamasının burada işlev kazanmayacağını açıkça belirtmiştir. Verilen bilgilerden tam anlaşılmamakla birlikte, özel kanunda belirtilen suçun tipiklik unsurunun tam gerçekleşmesi ile birlikte özel normun önceliğinden dolayı öncelikle özel kanun uygulanır. Yürürlükten kalkması ile de uygulanmaya devam etmesi gerektiği açıktır. Ayrıca özel kanunun yürürlükte bulunduğu müddette de yine TCK yürürlükteydi ama özel norm uygulanarak ona göre ceza veriliyordu. Aksi halde süreli kanunun uygulanabilirliği bulunmazdı.
Sonuç olarak fail açısından süreli kanunun hala yürürlükte olduğunu varsaymalıyız ve ona göre karar vermeliyiz. Özel kanunun da önceliği gereği süreli kanuna göre hüküm verilmelidir. Bu açıdan Yargıtayın görüşüne katılmıyorum. Verdiği kararın tek gerekçesi olabilir o da lehe olması. Ama madde 7/4'e aykırı bir karardır.

Alıntı: Yazan kyle Sorum, başlıkta da belirttiğim üzere TCK'nın ceza içeren bir hükmü ile aynı konuda çıkarılmış süreli bir kanunun çatışması durumunda hangisinin uygulanacağı ile ilgili. Süt tozu üretimi yapan fabrikanın sahibi (A), süt tozu paketlerinin içine tebeşir tozu katılması talimatı verir.Ardından paketler satılarak 2004 yılında bitirilir ve (A) fabrikayı kapatır.Yapılan yargılama sonucu 2003-2006 yılları arasında yürürlükte bulunan Umuma Açık Yerlerde Gıda Ürünlerinin Satılması Dair Kanun'un ilgili maddesinde 'bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti' suçundan dolayı (A)10 yıl hapse mahkum olur.Temyiz edilen hüküm ile ilgili Yargıtay 5237 sayılı TCK'nın 186. maddesinin hükme dayanak teşkil eden süreli kanunun ilgili hükmüne göre daha lehe olduğunu, söz konusu olaya TCK'nın uygulanması gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararını bozar. TCK Madde 186 - ...tedarik eden, bulunduran kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve bin beş yüz güne kadar adli para cezası verilir... Bu durumda sözü edilen süreli kanunun failin aleyhine olduğu ortada.Süreli kanunların yürürlükten kalktıktan sonra da ileriye etkili olarak yürürlükte kaldıkları göz önünde bulundurulursa olay; leh-aleyh bağlamında mı yoksa özel norm-genel norm bağlamında mı değerlendirilmelidir ? Böyle bir çatışma durumunda hangisi uygulanır ?

Fiile ilişkin düzenleme hangi yasa ve ilgili maddesi altında tanzim edilmişse o uygulanır. TCK.m. 7/4 bunu öngörmektedir. Burada, işlendiği zaman yürürlükte bulunma koşulunun gerçekleşmiş olması yeterlidir.
Saygılar.