Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

özel belgede sahtecilik

Yanıt
Old 10-02-2011, 11:29   #1
Av. esim

 
Varsayılan özel belgede sahtecilik

öncelikle herkese iyi çalışmalar..özel belgede sahtecilik suçu ile ilgili bir davam var,aklıma takılan şu bu suçun manevi unsuru olarak zarar verme kastı aranıyormu,eski kanun metninde özellikle zarara uğratmış olma kelimesi geçerken yeni tck da böyle bir kavram kullanılmamış.aramalarıma rağmen davayı kurtaracak o kilit kelimeye ulaşamadım, sanık çeşitli yerlere imza atmış ancak hiç bir şekilde zarar verme kastı yok herhengi bir borcun taksitlendirilmesi amacıyla şikayetçinin imzasını taklit ediyor.bu konu hakkında yardımcı olursanız sevinirim..şimdiden teşekkürler..
Old 10-02-2011, 20:45   #2
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. esim
öncelikle herkese iyi çalışmalar..özel belgede sahtecilik suçu ile ilgili bir davam var,aklıma takılan şu bu suçun manevi unsuru olarak zarar verme kastı aranıyormu,eski kanun metninde özellikle zarara uğratmış olma kelimesi geçerken yeni tck da böyle bir kavram kullanılmamış.aramalarıma rağmen davayı kurtaracak o kilit kelimeye ulaşamadım, sanık çeşitli yerlere imza atmış ancak hiç bir şekilde zarar verme kastı yok herhengi bir borcun taksitlendirilmesi amacıyla şikayetçinin imzasını taklit ediyor.bu konu hakkında yardımcı olursanız sevinirim..şimdiden teşekkürler..

Değerli meslektaşım, bu suçun manevi unsuru genel kasttır. Failde ayrıca bir zarar verme kasdı, özel kast (saik) unsur olarak aranmaz. Suçun oluşması için aranan en önemli husus ise sahte özel belgenin fail tarafından resmi/hukuki bir işlemin tesisisinde veya hukuki sonuçları olan bir ilişki (kira, ortaklık, satım vs.) de kullanılmasıdır. Saygılarımla.
Old 10-02-2011, 22:35   #3
dogukansavas

 
Varsayılan

Sayın Esim; manevi unsur olarak kastta zaten aranan şey zarar verme olgusu değil belgenin sahte olarak düzenlenip kullanılmasıdır. Yani kişinin belgenin sahte olarak düzenlenip kullanılması yolunda (yahut sahte olduğunu bildiği belgeyi kullanması) yolunda iradesi esastır.

Kullanma ise maddi unsur olarak belge sahte olmasaydı hangi amaca hizmet edecek idi ise o amacın elde edilmesine yönelik faaliyette bulunulması anlamına gelmektedir. Bu nedenle özel belgede sahtecilik suçu oluşmuştur.
Old 11-02-2011, 02:03   #4
Av. Tuğba Karaca

 
Mutlu

Meslektaşım;
Yargıtay suçun manevi unsurunun oluşması için,failde zarar verme bilinicini aramakta,'sahtecilik suçlarında;suçun oluşması için suçluda zarar verme bilincinin bulunması ve bunun ispat olunması gerekir denilmektedir.Zarar verme bilinci ise,sahtecilikte başkasının hak ve menfaatine zarar verilebileceğinin tahmin edilmesidir.
Bu şekilde yaptığım bir çok savunmada olumlu sonuçlar aldım.
Kişisel görüşüm ise,genel kastla işlenebilen bir suç gibi görünse bile özel kast vardır .Kişi kendisi ya da bir başkası için bir yarar sağlamak amacıyla kanunda belirtilen seçimlik hareketleri yapmaktadır.Öncelikle savunmanızı zarar verme bilinci ve bununla birlikte de menfaat sağlama saiki ile hareket edilip edilmediği konusunda yoğunlaştırırsanız bence faydası olacaktır.Ancak menfaat sağlanması suçun oluşması için aranan bir unsur olmasa dahi bir kişinin bu suçu işleme amacı araştırıldığında, menfaatini gözeteceği ve bu amaçla hareket edeceği de açıktır.
Old 11-02-2011, 09:17   #5
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Tuğba Karaca
Meslektaşım;
Yargıtay suçun manevi unsurunun oluşması için,failde zarar verme bilinicini aramakta,'sahtecilik suçlarında;suçun oluşması için suçluda zarar verme bilincinin bulunması ve bunun ispat olunması gerekir denilmektedir.Zarar verme bilinci ise,sahtecilikte başkasının hak ve menfaatine zarar verilebileceğinin tahmin edilmesidir.
Bu şekilde yaptığım bir çok savunmada olumlu sonuçlar aldım.
Kişisel görüşüm ise,genel kastla işlenebilen bir suç gibi görünse bile özel kast vardır .Kişi kendisi ya da bir başkası için bir yarar sağlamak amacıyla kanunda belirtilen seçimlik hareketleri yapmaktadır.Öncelikle savunmanızı zarar verme bilinci ve bununla birlikte de menfaat sağlama saiki ile hareket edilip edilmediği konusunda yoğunlaştırırsanız bence faydası olacaktır.Ancak menfaat sağlanması suçun oluşması için aranan bir unsur olmasa dahi bir kişinin bu suçu işleme amacı araştırıldığında, menfaatini gözeteceği ve bu amaçla hareket edeceği de açıktır.

Değerli meslektaşım, özel kast olarak ele aldığınız; içerik olarak kasten işlenebilen tüm suçlarda var olan "suç işleme kasdından" başka birşey değildir. Saygılar.
Old 11-02-2011, 11:18   #6
Av. esim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Tuğba Karaca
Meslektaşım;
Yargıtay suçun manevi unsurunun oluşması için,failde zarar verme bilinicini aramakta,'sahtecilik suçlarında;suçun oluşması için suçluda zarar verme bilincinin bulunması ve bunun ispat olunması gerekir denilmektedir.Zarar verme bilinci ise,sahtecilikte başkasının hak ve menfaatine zarar verilebileceğinin tahmin edilmesidir.
Bu şekilde yaptığım bir çok savunmada olumlu sonuçlar aldım.
Kişisel görüşüm ise,genel kastla işlenebilen bir suç gibi görünse bile özel kast vardır .Kişi kendisi ya da bir başkası için bir yarar sağlamak amacıyla kanunda belirtilen seçimlik hareketleri yapmaktadır.Öncelikle savunmanızı zarar verme bilinci ve bununla birlikte de menfaat sağlama saiki ile hareket edilip edilmediği konusunda yoğunlaştırırsanız bence faydası olacaktır.Ancak menfaat sağlanması suçun oluşması için aranan bir unsur olmasa dahi bir kişinin bu suçu işleme amacı araştırıldığında, menfaatini gözeteceği ve bu amaçla hareket edeceği de açıktır.
vaktini ayırıp cevap veren meslektaşlarımı teşekkür ederim..araştırmam sonucu tuğba hanım,sizin açıklamalarınıza yakın bilgiler edindigim için netleştirmek amacıyla bu sorumu sizlerle paylaşmıştım,ancak bununla ilgili elinizde mevcut yargıtay kararı varsa gönderirseniz çok memnun olurum
Old 12-02-2011, 02:56   #7
Av. Tuğba Karaca

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu

Esas: 2004/6-221
Karar: 2005/38
Karar Tarihi: 19.04.2005

SAHTECİLİK VE DOLANDIRICILIK SUÇU - SAHTECİLİK VE DOLANDIRICILIK SUÇUNUN OLUŞMAMASI - SANIKLARA YÜKLENEN SUÇLARIN MANEVİ UNSURU İTİBARİYLE OLUŞUP OLUŞMADIĞI SORUNU - SUÇ VASFININ TAYİNİ - ZARAR VERME KASTININ KANITLANAMAMASI

ÖZET: Belgede sahtecilik suçlarında mağdurun rızası hukuka uygunluk nedeni sayılamazsa da, failin, belgede sahtekarlıkta bulunmak kastına etki yapmaktadır. Belgede sahtecilik suçlarında kast ise, zarar vermek bilinç ve iradesidir. Somut olayda, sanıklar sahibi oldukları şirketin satın aldığı mal karşılığında şirketi temsile yetkili müdür olan babaları H... nin verdiği sözlü izin üzerine şirkete ait çekleri düzenleyip imzalayarak aralarında öteden beri ticari ilişki bulunan şikayetçi şirkete vermişler, başlangıçta ödeyemedikleri çek bedelinin bir kısmını sonradan ödemişlerdir. Kendi imzalarını taşıyan şirket çeklerini önceki ticari ilişkiler sırasında da şikayetçi şirkete verip kullandıkları anlaşılan sanıkların zarar verme bilinç ve iradesiyle hareket ettikleri kanıtlanamamıştır. O halde, sanıklara yüklenen belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının manevi öğesi oluşmadığından, direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.

(765 S. K. m. 59, 80, 503, 522) (5237 S. K. m. 43, 62, 145, 157)

Dava: Sahtecilik ve dolandırıcılık suçu sanıklarından S. C___'un TCY. nın 342/1 ve 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay ağır hapis, TCY. nın 503/1, 522, 59/2 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 362.736.110 lira ağır para cezası, sanık B. C___'un zincirleme biçimde sahtecilik suçundan TCY. nın 342/1, 80 ve 59/2. maddeleri uyarınca 1 yıl 11 ay 10 gün ağır hapis, zincirleme biçimde dolandırıcılık suçundan TCY. nın 503/1, 80, 522 ve 59/2. maddeleri uyarınca 1 yıl 19 gün hapis ve 1.128.472.221 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 19.7.2001 gün ve 381-308 sayılı hüküm sanıklar ve vekilleri ile C.Savcısı tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 21.04.2003 gün ve 13489-1969 sayı ile;

<1- Şirket temsilcisi tanık H. C___'un sözlü talimatı uyarınca ve kendi imzalarıyla dava konusu çekleri düzenleyen sanıkların suç kastıyla hareket etmedikleri gözetilmeyerek, yüklenen sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından beraatı yerine, yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi,

2- Kabule göre de;

Sanık Bekel C___'un aynı borç için aynı anda yakınana birden fazla çek vermekten ibaret eyleminde tek dolandırıcılık suçunun oluştuğu gözetilmeyerek, sanık hakkında TCY'nın 80. maddesinin uygulanması,> isabetsizliklerinden bozulmuştur.

Yerel Mahkeme 16.10.2003 gün ve 307-395 sayı ile;

<C. Demir Çelik İnş. Mlz. San ve Tic. Ltd. Şti. yetkilisi H. C___ yerine sanıkların imzaladıkları çekleri alış veriş yaptıkları müştekiye verdikleri, çeklerin ödenmemesi üzerine, icra takibi yapıldığı, şirket adına sanıkların babası H. C___'un borca ve imzaya itiraz ederek dava açtığı, sanıkların keşide ettikleri çeklerdeki imzaların şirket yetkilisi H. C___'un eli ürünü olmadığının tespit edilmesi üzerine Pendik İcra Tetkik Merci Hakimliğince, dava takip edilmediği için dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesine rağmen çeklerdeki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığı tespit edildiğinden, alacaklı şirketin takibinin sonuçsuz kaldığı anlaşılmaktadır. Olayda, sanıklar ve şirketi temsile yetkili babaları H. C___'un iyi niyetli olmadıkları açıktır. Ayrıca, müştekinin bu çeklerin şirket yetkilisi tarafından değil de, çocukları tarafından keşide edildiğini bildiğine dair dosyada bir delil de yoktur. Eğer sanıklar ve sanıkların babası olan şirket yetkilisi H. C___ iyi niyetli olsalardı, takip aşamasında durumu alacaklı tarafa bildirirler ve sanıkların babası borca ve imzaya itiraz etmezdi. Kişilerin resmi belge niteliğindeki çeklere güvenlerinin sağlanması kamu düzenini ilgilendiren bir husustur. Sanıkların bu eylemlerinin sahtecilik ve dolandırıcılık olarak kabul edilmemesi halinde, resmi belge niteliğindeki çeklere duyulan güven bozulacak, bu durum şirketlerle ilgili alım satımlarda kötü niyetli kişiler tarafından istismar edilebilecektir. Somut olayda sanıkların sahte çek keşide edip, aldıkları malzeme karşılığında müşteki şirkete vererek sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işledikleri anlaşılmaktadır> gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de sanıklar ve C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının <bozma> istekli 13.12.2004 günlü tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanıkların resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanıklara yüklenen suçların manevi unsuru itibariyle oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

Konunun esasının incelenmesine geçilmeden önce bir Kurul Üyesinin; toplanan kanıtların hüküm kurmaya yeterli bulunmadığını belirterek, esasen şirket adına çek düzenleme yetkisi bulunmayan sanıkların imzasını taşıyan çeklerin ödeme aracı olarak verilmesi uygulamasının, sanıkların şirketi ile şikayetçi şirket arasındaki ticari ilişkilerde önceden de mevcut olup olmadığının ve bunların icra takibine konu edilip edilmediğinin belirlenmesi bakımından soruşturmanın genişletilmesi gerektiğini ileri sürmesi üzerine, öncelikle bu husus tartışılarak oylanmış, bir Kurul Üyesinin karşı oyu ve oyçokluğu ile soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunmadığı kararlaştırılarak, mevcut kanıtlar kapsamında işin esası görüşülmüştür.

İnceleme konusu olayda;

C. Demir Çelik ve İnşaat Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şirketi'nin kurucu ortaklarının kardeş olan sanıklar B.l ve S___ C___ olduğu, şirketin müdürlüğünü ise H. C___'un yaptığı, sanıkların şirketi ile şikayetçi H. Metal San. ve Tic. Ltd. Şirketi arasında uzun yıllara dayanan ticari ilişki bulunduğu, bu süreç içinde sanıkların şirketince satın alınan demir bedelinin kısmen peşin ödenip kalan kısımlar için de çekle ödeme yapıldığı, son olarak 1998 yılında alınan bir kısım demir bedeli olarak sanıkların gerçekte şirket adına çek keşide etme yetkisi şirket müdürü babaları H. C___'a ait bulunmasına karşın, şirkete ait çok sayıda çeki düzenleyip kendileri imzalamak suretiyle şikayetçi şirkete verdikleri, ancak şirketin ödeme güçlüğü içine düşmesi nedeniyle çek bedellerinin başlangıçta ödenemediği, karşılıksız çıkan çeklerden beş tanesi nedeniyle icra takibine girişildiği, bu kez şirket vekili tarafından borca ve imzaya itiraz edildiği, Pendik İcra Tetkik Merciinin 1999/53 Esas sayılı dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda çeklerdeki imzaların şirket müdürü H. C___'a ait olmadığının saptandığı, sanıkların sahibi oldukları şirket tarafından açılan bu davanın takipsiz bırakıldığı ve işlemden kaldırıldığı dosyadaki kanıtlardan anlaşılmaktadır.

Şikayetçi H. Metal San. ve Tic. Ltd. Şirketi'nin ortağı ve temsilcisi olan F. Uğur duruşmada; çeklerin bir kısmını icraya koyduğunu ifade etmiş, 1.5.2001 günlü oturumda ise; sanıklar ve babalarının paranın bir kısmını ödediklerini, kalan kısmı ödeyecekleri konusunda da söz verdiklerini belirtmiştir.

Sanıklar ise; sahibi oldukları şirketin şikayetçi şirket ile uzun yıllardır ticaret yaptığını, şikayetçi şirketten aldıkları malın bedelinin bir kısmını ödediklerini, kalan kısım için ise şirketin çeklerinden düzenleyip verdiklerini, şirket müdürü olan babalarının o tarihte hasta olması nedeniyle çekleri kendilerinin imzaladıklarını, suça konu beş çekten 6.11.1998 tarihli çekteki imzanın sanık S___'a, diğer dördünün ise sanık B.'e ait olduğunu, ancak babalarının yokluğunda imza atmaları yönünde muvafakatinin bulunduğunu, esasen daha önce de aldıkları mal karşılığında şirket çeklerinden düzenleyip verdiklerini, alacaklı şirketin bu durumu bilmesine karşın çekleri imzalamalarına itiraz etmediklerini, son çekleri ise şirketlerinin mali durumunun bozulması nedeniyle zamanında ödeyemediklerini belirtmişlerdir.

Tanık H. C___ da kolluk anlatımında; aldıkları mal karşılığında verilen çekleri kendisinin yerine çocuklarının imzaladığını, karşı tarafla görüşmelerinin sürdüğünü, onların belirleyeceği şartlarda ödeme yapmaya hazır olduklarını belirtmiş, duruşmadaki anlatımında da; hastalığı nedeniyle uzun süre tedavi gördüğünü, yokluğunda imza atmalarını şirketin ortağı olan çocuklarına sözlü olarak bildirdiğini, çocuklarının şikayetçi şirkete çek verdiklerini bilmediği için başlangıçta itirazda bulunduğunu ifade etmiştir.

Ceza Genel Kurulunun 30.03.1992 gün ve 80-98 sayılı kararında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere; belgede sahtecilik suçlarında mağdurun rızası hukuka uygunluk nedeni sayılamazsa da, failin, belgede sahtekarlıkta bulunmak kastına etki yapmaktadır. Belgede sahtecilik suçlarında kast ise, zarar vermek bilinç ve iradesidir.

Somut olayda, sanıklar sahibi oldukları şirketin satın aldığı mal karşılığında şirketi temsile yetkili müdür olan babaları H. C___'un verdiği sözlü izin üzerine şirkete ait çekleri düzenleyip imzalayarak aralarında öteden beri ticari ilişki bulunan şikayetçi şirkete vermişler, başlangıçta ödeyemedikleri çek bedelinin bir kısmını sonradan ödemişlerdir. Kendi imzalarını taşıyan şirket çeklerini önceki ticari ilişkiler sırasında da şikayetçi şirkete verip kullandıkları anlaşılan sanıkların zarar verme bilinç ve iradesiyle hareket ettikleri kanıtlanamamıştır.

O halde, sanıklara yüklenen belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının manevi öğesi oluşmadığından, direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 19.04.2005 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Old 12-02-2011, 11:14   #8
dogukansavas

 
Varsayılan

Tığba Karaca'nın verdiği kararda dikkat ederseniz Yargıtay aslında tarafların çeki sahte olarak düzenleme amaçlarının olmadığını, yani aslında babalarından aldıkları izinle ve daha önceden gönderdikleri çeklere bu çekleri sahte olarak düzenleme amaçlarının olmadığını söylemektedir. Çekleri sahte olarak düzenleme iradesi olmadığı için doğal olarak zarar verme iradesi de olmaz. Yalnız bu iki irade bir karşılıklı ilişki sonucudur. Eğer belgeyi sahte olarak düzenleme iradeniz varsa işte o zaman bu karşılıklı irade kuralını işletemezsiniz.

Yargıtay kararın başından beri sahte belge düzenleme iradesine sahip olmadıklarını belirtmiş ama kararı zarar verme iradesinin eksikliğinden vermiş.
Old 08-03-2012, 12:25   #9
avktderya

 
Varsayılan

merhaba ,
şikayetten vazgeçme halinde dava düşer mi , özel evrakta sahtecilik suçunda ?
herkese iyi çalışmalar
saygılarımla
Old 08-03-2012, 12:28   #10
Av. Öznur Aktürk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avktderya
merhaba ,
şikayetten vazgeçme halinde dava düşer mi , özel evrakta sahtecilik suçunda ?
herkese iyi çalışmalar
saygılarımla

Hayır, şikayet davanın düşmesini sağlamaz.
Kamu adına davaya devam olunur.
Saygılarımla...
Old 09-03-2012, 12:04   #11
Av.Leyla Korkmaz

 
Varsayılan

Suçun oluşması için aranan en önemli husus ise sahte özel belgenin fail tarafından resmi/hukuki bir işlemin tesisisinde veya hukuki sonuçları olan bir ilişki (kira, ortaklık, satım vs.) de kullanılmasıdır. Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Resmi Belgede Sahtecilik Hk. Avukaat Meslektaşların Soruları 5 28-12-2010 15:18
Özel belgede sahtecilik(TCK-207)'e ilişkin yargıtay kararı arıyorum guyar Meslektaşların Soruları 1 29-06-2010 09:21
resmi belgede sahtecilik- -betül- Meslektaşların Soruları 1 18-09-2008 11:56
özel belgede sahtecilik bengi Hukuk Soruları Arşivi 3 02-03-2007 17:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06714010 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.