Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Feminist Kadınları Nasıl Bilirsiniz?

Yanıt
Old 15-12-2006, 20:19   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Feminist Kadınları Nasıl Bilirsiniz?

Merhaba,Aşağıdaki alıntı bu forumda tartışılan başka bir konudan alınmıştır.
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?p=47569#post47569

Alıntı:
mor catilarla, doktor yardimlariyla, cocuk bakim olanaklariyla, her firsatta ellerine bayrak alip sokaga firlayan, feminizmi dillerinden düsürmeyen, aslinda da feminizmi amacindan saptiran, fanatik, can sikintisindan bosluk doldurmak, ya da birseyler yapiyor gibi görünmek icin, kimlik bunalimindaki birkac kücük burjuva kadininin toplanarak kurduklari kadin dernek ve kuruluslari vs. ile
Katılımcı feminist kadınlar için böyle düşünmektedir.

Buradan yola çıkarak hukukçular ve hukukseverler tarafından feministkadınların nasıl tanımlandığı,algılandığı ve hangi yönde olursa olsun bu tanımlamalarının dayanakları,gözlem verileri konusunu tartışmanın yararlı olduğunu düşünüyorum.

Evet,feminist kadınları nasıl bilirsiniz?

Saygılar
Old 15-12-2006, 22:04   #2
anti-leviathan

 
Karar tiz çıkan sesleri seviyorum..kulağı daha iyi tırmalıyor çünkü..

Feminizm, cinsiyet eşitsizliğinin doğasını anlamayı amaçlar ve toplumsal cinsiyet politikaları,ilişkileri ve cinsellik üzerine odaklaşır. Feminist hareket içinde kadın ve erkeğin eşitliğini savunan gruplar olduğu gibi kadının biyolojik ve duygusal olarak erkeğe üstün ve erkeğin "tamamlanmamış kadın" olduğunu savunan daha radikal gruplar da yer almaktadır.
Feminizmin batı toplumlarında kadınlara oy hakkı, daha eşit ücret,boşanma hakkı, çocukları babalarından uzak tutma hakkı, güvenli kürtaj elde etme hakkı, kadınların kendilerini tecavüzle suçladıkları erkeklerden uzak tutma hakkı, Amerika'da herhangi bir üniversiteye kabul edilme hakkı gibi hakların yürürlüğü koyulmasında büyük etkisi olmuştur.
Ataerkil bir düzende, kadın ve erkeğin eşitliğinin sağlanması için eşit olmayan düzenlemelere gitmek gerekir. Ailede, iş hayatında, toplumda ezilen bir kadın imajı var ise bu noktada feminist görüş kendisini gösterecek ve eşit yaşam kalitesi ve standardı için eşit olmayan taleplerde bulunacaktır. Bu yaklaşımlar, belki bazı kesimlerce şövanist olarak nitelendirilebilir; ama bana kalırsa feminizmi doğru algılayan her kadın, hakkını talep etmenin ötesinde erkekle eşit bir hayat sürme adına daha fazlasını istemek zorundadır. Bunun için yollara da dökülmek lazım, forumda da konuşmak lazım, komşumuza akıl da vermek lazım..sivil toplum örgütlerinde gönüllü çalışan ve kadınların daha iyi bir Türkiye'de yaşaması için haykıranlar, bence eleştiriden önce bir takdir hakediyorlar. Bu gönüllülerin daha ziyade sosyo ekonomik durumlarının iyiliği gözümüze çarpabilir; boş vakitlerini bu şekilde dolduruyor da olabilirler. ki bence hayatta boş vakit diye bir olgu yoktur, her anımızın boş ya da dolu geçmesine biz karar veririz. Bu kadınlara bu şekilde ithamlarda bulunmak yanlış, süslü ve nazik hareketleri,çok daha tiz çıkan sesleri, kadını ezen güçlerin kulaklarını eminim tırmalıyordur.
bu anlamda feminizmi doğru algılayan her kadını ve erkeği ayakta alkışlıyorum.
eleştirebileceğim tek nokta şu: kadının önce insan olarak hakkını araması yani hümanist bir tutum sergilemesi,ardından erkekle eşit statüde olmasının mümkün olmadığı yerde feminist bir tutum sergilemesi gerekir.Kadın herşeyden önce insandır ve vatandaştır, erkekle fizyolojik açıdan eşit olmadığı yerde kadındır, işte o noktada 'kadın hakkı'ndan söz etmeliyiz..her noktada değil..
Old 15-12-2006, 22:52   #3
asiyeöngü

 
Varsayılan

Feminiz ataerkil toplumda ezilen kadının hak arayışıdır. Kadının erkeğe karşı savaşı değil, zaten var olan haklarını toplum kurallarına karşı savunması, herşeyden önce insan olarak hak arayışıdır.
Feminizm
Alıntı:
can sıkıntısından sırf boşluk doldurmak
amacıyla yapılan bir eylem değildir.
Old 16-12-2006, 16:19   #4
Ahmet Turan

 
Varsayılan

Doğaldır ki, feminzmi elbette burjuva savunacaktır. Ekonomik yönden kalkınmış, gelir seviyesi yüksek olduğu kadar genellikle aydın olarak nitelenecek kadınlar. Öte yandan bu kadınların özde kendileri açısından fenizmi savunmaya ihtiyaçları bulunmayabilir. Bu durumda bunların savunuyor olması hareketi anlamsızlaştırmaz. Kaldı ki,köyde kocasından dayak yiyen ve ağır işlerde çalıştırılan, hakkını aramak hakkından baskı ve şiddetle yoksun kılınan kadınlar bu hareketi yürütemezler.
Güçlü burjuvazı hak almak yolunda da başarılı olur. Kölelik her ne kadar ilk kölenin başkaldırması ile son bulmuş ise de yüzyıllar sürmüştür. Oysa burjuvazinin bütün başkaldırılarında sonuç tarihi kesitte hemen denilecek sürede elde edilmiştir.
Ben feminizm hareketini önemsiyor ve destekliyorum. Benim kızım, kızkardeşim ve annem aklıma geliyor.
İnsanlar, sosyal, ekonomik ve akıl sahibi varlıklar olarak diğer canlılardan ayrılır. Dolayısıyla fiziken güçlü olmalarından yararlanarak kadınları insan olmanın doğal haklarından yoksunlaştırmak insani bir davarınış olamaz.
Bu sebeple sayın kayar'ın alıntı yaptığı yazarın sözlerine katılmıyorum.
Old 18-12-2006, 13:53   #5
av.semire nergiz

 
Varsayılan

8 mart etkinlikleri münasebetiyle sosyal hizmetler İl müdürlüğünün davetlisi olarak katıldığım bir kapalı toplantıda ,bir araya getirilen yüze yakın kadına mevzuatımıza göre hangi hakları olduğunu ve bu hakları nasıl kullanacakları ve sorun yaşadıklarında nereye başvurmaları gerektiği konusunda kürsüde bilgilendirme yaparken sosyal hizmetler il müdürünün kendi kendine ve aslında belki de ben işiteyim diye biraz da yüksek tonda söylediği çok ilginç bir cümlesini işittim.'Ne geldiyse başımıza bu feministlerden geldi' diyordu müdürümüz aslında beni kastederek.Önce şaşırdım sonra düşününce toparlandım ve hak verdim,çünkü anlattıklarım kadının elinin güçlü olduğunu gösteriyordu,kadının aslında yanlız olmadığını gösteriyordu ve müdürümüze göre feministlik bu gerçeği söylemekti ve biz de bunu söylediğimiz için feminist oluyorduk onun gözünde.</p> Her nekadar temsil ettiği kurumun davetlisi olarak orada bulunuyor isek de anlattıklarımız hoşuna gitmemiş olacak ki 'kötü olarak bildiği' feministlerden saymıştı bizi.
Old 18-12-2006, 18:36   #6
Veysel

 
Varsayılan

Merhaba ; Konu başlığı çok güzel. "Rahmetliyi nasıl bilirdiniz? " gibi bir şey.
Kişisel fikrim, feminizmi herşeyden önce bir insan hakkı olarak algılıyorum. Ancak bu hareket, halâ toplumumuzda marjinal olarak algılanmaktadır.
Bu hareketin başarıya ulaşması ve toplum nezdindeki kötü (varsa) imajının silinmesi ancak örgütlü, eğitimli, doğru, amacını ve ne yaptığını bilen, üretgen, hedef kitleye ulaşabilen kadrolarla mümkündür. Ayrıca bu herekette kadın ve erkek karşı saflarda değil, aynı saflarda yer almalıdır diye düşünüyorum. Aksi takdirde toplum nezdinde marjinal bir hareket olmaktan öte gitmez.

Sayın Glocher, tabi ki bu hareketin öncülüğünü küçük burjuva grupları yapacaktır. Büyüklerin gündeminde zaten böyle bir sorun yok. Basına yansıyan küçük çaplı müessir fiillerde solaryum' la halledilmektedir. Burjuva olmayanlarda çocuk doğurmaktan fırsat bulamıyor. Geriye ...

Alıntı:
Yazan av.semire nergiz toz
'Ne geldiyse başımıza bu feministlerden geldi'

Sayın Toz, bence müdür bey haklı.
Old 18-12-2006, 22:06   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
toplum nezdindeki kötü (varsa) imajının silinmesi

Feministlerin toplum nezdinde kötü imajı var mı?

Varsa neler?

Gerekçesi?



Saygılar
Old 19-12-2006, 00:56   #8
Caglayan K.

 
Varsayılan

Feministler güzel olmayan, sosyal ilişkileri zayıf, sosyal statüleriyle – ahlaklı kadın olmak, iyi eş olmak, iyi anne olmak- tatmin olmayan kadınlar olarak görülmektedir. Güzel kadınların erkeklerle ve toplumsal değerlerle sorunları yoktur. En azından erkekler için durum böyledir.

Oysa ki Türkiye’de feminist hareket, ilk olarak bu statü durumlarının iyi eğitimli, “iyi aile” kadınları tarafından tartışılmasıyla başlamıştır. “İyi eş, iyi anne” nasıl olunur? Sorularına cevap arayan birçok yazı, kadın yazarlar tarafından çeşitli dergilerde tartışılmıştır.

Türkiye’de 1980’li yıllara gelindiğinde askeri darbenin de yarattığı politik boşluğun etkisiyle çıkış yolu bulan ikinci dalga feminist hareketini ateşleyenler de aynı şekilde iyi eğitim almış, sosyal statüleri ve mesleksel yaşamları olan kadınlardı. Bunları “küçük burjuva kadınlar” olarak adlandırmak istiyorsak, bu şekilde adlandırmakta sakınca yoktur.

Feminist hareketi başlatan kadınlar “özgürlüklerini” elde etmiş kadınlar olarak görünebilir. Bilinmelidir ki bu kadınlar feminist mücadeleye, bu toplumda kadın olmaktan kaynaklı sorunlarla kendileri de karşılaştıkları için başlamıştır. Verilen mücadele aynı zamanda kendi özgürlüklerinin mücadelesidir.

Feministlerin- yani kendilerini kurtarmış gibi algılanan kadınların, başka kadınlar adına "sokaklara çıkıp bağırmak", "can sıkıntılarını gidermek" gibi amaçlarla yola çıktıklarını düşünmek, yapılanları görmemek demektir.

Alıntı:
Bu hareketin başarıya ulaşması ve toplum nezdindeki kötü (varsa) imajının silinmesi ancak örgütlü, eğitimli, doğru, amacını ve ne yaptığını bilen, üretgen, hedef kitleye ulaşabilen kadrolarla mümkündür


Bu nedenle, geçen 25 yıl boyunca sürdürülen kadın politikaları ve eylemlerle birlikte bugün hareketin geldiği nokta, hedef kitleye - kadınlara ulaşan, yaptırım gücü olan, kendilerine fikir danışılan ve yasal değişiklikler üzerinde etkili olabilecek kamu oyunu oluşturan durumdadır.


Alıntı:
Feministlerin toplum nezdinde kötü imajı var mı? Varsa neler? Gerekçesi?


Evet. Çünkü feministler yüzünden yasalar yeniden gözden geçirildiği için, karşı konulmaksızın süregiden egemenlik sorgulandığı için, kamusal yaşamın alanları paylaşılmaya başlandığı için, “iyi anne, iyi eş” olmanın dışında iyi patron, iyi çalışan, iyi yönetici olunmaya başlandığı için “kötü imaja” sahip olunmaktadır.

Arı kovanına çomak sokmanın cezası “kötü imaj” dır.

Saygılarımla.
Old 19-12-2006, 03:47   #9
av.fatmanur

 
Varsayılan

Açıkcası toplumumuzda feministler daha çko erkek düşmanı ve itici insanlar olarak algılanıyorlar. Ben bu yargının kadınların toplumdaki saygınlığı kazanabilmesi için fazlasıyla zedeleyici buluyorum. Bana göre daha çok kadınların Türk toplumunda daha iyi bir noktaya taşınması için uğraşıyorlar
Old 19-12-2006, 10:53   #10
Veysel

 
Varsayılan

Sayın Çağlayan K. Ergin ;

Alıntı:
Yazan Çağlayan K. Ergin

Feminist hareketi başlatan kadınlar “özgürlüklerini” elde etmiş kadınlar olarak görünebilir. Bilinmelidir ki bu kadınlar feminist mücadeleye, bu toplumda kadın olmaktan kaynaklı sorunlarla kendileri de karşılaştıkları için başlamıştır. Verilen mücadele aynı zamanda kendi özgürlüklerinin mücadelesidir.

Feministlerin- yani kendilerini kurtarmış gibi algılanan kadınların, başka kadınlar adına "sokaklara çıkıp bağırmak", "can sıkıntılarını gidermek" gibi amaçlarla yola çıktıklarını düşünmek, yapılanları görmemek demektir.

Diyorsunuz. Peki bu dalganın özellikle hedef kitleyi etkileyememesini neye bağlıyorsunuz? Acaba anlatımdamı, algılamadamı bir sorun var?
Toplumsal bakış açısı ile yazıyorum, benim gözlemim bu hareketin egemen olan erkek toplumu kadar kadın toplumundan da yeterince ilgi görmediği yönünde... Yoksa yanılıyormuyum ?





Evet. Çünkü feministler yüzünden yasalar yeniden gözden geçirildiği için, karşı konulmaksızın süregiden egemenlik sorgulandığı için, kamusal yaşamın alanları paylaşılmaya başlandığı için, “iyi anne, iyi eş” olmanın dışında iyi patron, iyi çalışan, iyi yönetici olunmaya başlandığı için “kötü imaja” sahip olunmaktadır.

Bir erkek iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir patron, iyi bir yönetici hayat arkadaşı neden istemez ?

Saygılarımla.
Old 19-12-2006, 11:01   #11
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Feministleri nasıl bilirsiniz, sorusu oldukça kişiselleştirilebilecek yanıtları saklar aslında. Bu soru yanıtlanırken de genellikle feministlerin kişilik özellikler ön plana çıkarılır. Öyle sanırsınız ki herkes en az kırk beş feministle yaşıyor çevresinde.

Feminizm burjuva bir hareket midir ya da feministler burjuva kökenli midir? Bütün entellektüel hareketlerde biraz bu koku vardır.

Feminizmin tanınma biçimi genellikle kötü gazete haberleri, fevkalade öfkeli kadınların bağırış çağırışları ile yer aldığı tuhaf tv toplantılarının üzerinden gerçekleşmektedir. Aslında kadınların öfkeli olmasında şaşılacak bir yan çok da bulunmamakla birlikte, yöntem amacı aşmaktadır. Bunun için soru feminizmi nasıl bilirsiniz değil, feminstleri nasıl bilirsiniz olarak sorulmaktadır.

Zira "feminstleri bilmek" her daim "feminizmi" bilmekten daha kolaydır. Feminizmi bilmeyen feministleri bilmek ise en kolayıdır.

Yaygın bir davranış biçimi olarak işitsel öğrenmeye eğilimliyiz,bence. Okumak yerine duymakla geçiyor öğrenme sürecimiz. Okulda hoca anlatır, duyar inanırız. TV'de konuşmacı anlatır, duyar, inanırız. İnancımızın altında ise bir birikmden ziyade, karşımızdakinin maniplasyon gücü, yani aklı ve bizim çıkarlarımıza, sağduyumuza, vicdanımıza uygunluk olur. o sağduyu ve vicdandır ki, çoklukla hiçbir bileyden geçmemiş, akıl yürütmeler ve sıkı bir retorik karşısında zaten çuvallamaya hazırdır. Karşınızda size feminizmi bağıra çağıra anlatan birini görürseniz , fazlasını eşelemeden feminizmin bir "tiz ses" bir bağırış olduğuna ikna oluverirsiniz.Kulağının tırmalanmasını da pek çok kişi hoş karşılamaz.

Bir kadını feminizme yönlendiren şey öfkesi olabilir, onu terk eden bir sevgili olabilir, dayakçı bir koca, baba, anne olabilir. Bence hiçbir sakıncası yok. Önemli olan ilk yönlenmeden sonra ne yaptığınız.
Feminism tiz bağırışların alanı değildir. Bir çığlık atıldığı doğrudur, ancak bu çığlıktan elimizde kalan basit bir kadın-erkek eşitliği modeli değildir. Feminist entellektüeller tüm sistemleri topa tutmuş ve herşeyin gözden geçirilmesini talep etmişlerdir. Bu talepleri özellikle sosyolojik alanda ve kültürel çalışmalar disiplininde ciddiye alınmaktadır.
Dünya elbette kadın sorunundan ibaret değil. Ancak bu sorunun aşılması tüm ilişkileri değiştirmeye adaydır.


Saygılar.
Old 19-12-2006, 11:51   #12
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Marilyn French'den bir alıntıyla Sayın Yılmaz ve Ergin'e katıldığımı söylemek istiyorum:

"Savaş vardı elbette ama savaş ilan eden kadınlar değil erkeklerdi, binlerce yıl önce. Kadınların geçersizliğini ilan ettiler ve bu geçersizliği yasalara işlediler, hatta insan soyunun düşlerine. Ayrım, yapısı kalıplaşmış, güç düşkünü, hiyerarşi tutkunu, ataerkil, doğayı ezen, hırslı, sanayileşmiş dünyamızın temelinde yatıyor. Ama kadınlar ateşe ateşle karşılık vermeye başlayınca erkekler dehşete kapılarak ellerini havaya kaldırıyor ve 'erkeklerden nefret eden kadınlar' diye bağırıyor korkuyla."

".... herhangi bir şeyden ötürü erkekleri ya da ataerkil toplumu suçlayan kadın kaçık sayılır; kaçık, dar görüşlü, cadının biri, bir Amazon, erkeği erkekliğinden eden huysuz, suratsız bir devanası.

Ve o kadın sesini duyurmak için bağırmak zorunda olduğundan, onu dinleyenler çok uzaklarda ve sayılı olduğundan sesi "TİZ"dir ve "KULAK TIRMALAYICI"dır, sinir bozucudur."

"Kadınların sömürülmesinden yarar sağlayan, herhangi bir şekilde kazançlı çıkan her erkek kadınların sömürülmesinden sorumluluğu olan birisidir." (Kanayan Yürekler, French M. E Yayınları, 1980)

Bana göre Feminizm geniş bir yelpazedir. Penis Kesenler'le başlayıp, Sosyalist Feministlerle biten bir ideoloji. Kendini Feminist olarak gören her kadın bu yelpazenin herhangi bir dalında yerini alır.

Biri çıkar der ki: Bir kadının erkeğe olan ihtiyacı, bir balığın bisiklete duyduğu ihtiyaç kadardır.

Bir başkası "bütün kadınlar lezbiyendir, yarısı bunun farkında değildir" der.

Bir başkası da çıkar "kadın erkek elele, özgür günlere"yi savunur. Saygılar.
Old 26-12-2006, 01:03   #13
Caglayan K.

 
Varsayılan

Sayın Veysel,

Alıntı:
Peki bu dalganın özellikle hedef kitleyi etkileyememesini neye bağlıyorsunuz? Acaba anlatımdamı, algılamadamı bir sorun var?
Toplumsal
bakış açısı ile yazıyorum, benim gözlemim bu hareketin egemen olan erkek toplumu kadar kadın toplumundan da yeterince ilgi görmediği yönünde... Yoksa yanılıyormuyum ?


Öncelikle hedef kitleye ulaşılma konusunda yol katedildiğini, Türkiye'nin birçok il ve bölgesindeki feminist örgütlenmelerin kadınlarla kurdukları ilişkileri incelediğinizde görebilirsiniz. "Ev kadını" olarak nitelendirilen birçok kadının sosyal yaşamın birer ferdi olduklarını hissetmeleri için yapılan çalışmalar ile (okuma-yazma kursları, istihdama yönelik kurslar vb.) küçük burjuva olmayan kadınlarla beraber olunmuştur.

Toplum erkeği ve kadınıyla beraber düşünülmelidir. Bu nedenle erkek toplumu, kadın toplumu olarak ayırmanın doğru olmadığını belirtmek isterim. Önceki iletimde de belirttiğim gibi feminist hareketin, gerek yasaların yeniden tartışılmasında, gerek çalışma yaşamında daha fazla yer alınmasında, kadınların bunun için mücadele etmesinde etkin olmasıyla kabul gördüğü ortadadır. İyi eş, iyi anne olmayı varolmasının yegane amacı gibi algılayan birçok kadının çalışma yaşamına girmek için çevresiyle mücadele etmesinin ardında bu hareketin "bağırıp, çağırmasının" etkisi olmuştur. Bunları görmemezlikten gelemeyiz.

Tüm toplumu kapsayacak kabulden söz ediyorsak, bunu gerçekleştirmiş Iskandinav ülkelerinde başlangıçta yapılan "kota uygulamasını" yapmak gereklidir. Sosyal yaşamın her alanında uygulanan kota, geçici bir öneri olarak kabul görürse, o zaman daha kısa zamanda mesafe alınabilecektir. Ancak bizim gibi ülkelerde "kadın kotası" korkulan bir uygulama olunca kadının toplumda görünürlüğü de o oranda yokmuş gibi algılanır ve katedilen mesafeler de görünmez.

Mücadelede hedefleri iyi belirlemek ve eylemleri yerinde ve zamanında yapmak önemlidir. Bu konuda tutarlılık da önemlidir.

Saygılarımla.
Old 28-12-2006, 13:57   #14
NİLGÜN SEYMEN

 
İnceleme Kadın /erkek değil/İnsan olmak.

Feminizm deyince;bende ilk çağrıştıran olgu;

Toplumun; kadın rollerindeki keskin dayatmalara karşı yürütülen uyanış hareketleri oluyor.

Kadın; anadır,eştir.Korunmaya muhtaç ikinci sınıf bir yaratıktır.Çünkü fizyolojisi dolayısı ile acizdir,zayıf yaratılmıştır erkeğe göre!

Sosyal yaşamda aktif olması yasaktır,ayıptır,günahtır.
--------------------------------------------------------------------------
İşte ataerkil toplumun, bu dayatmacı tutumuna karşı başlatılan bu kıpırdanmalar;
KADIN sosyal statülerde yer almaya başladıkça daha da gür bir ses ile yankılanmaya devam etmiştir.

Feminizm mücadeleleri toplumun bir kesiminde filizlenmeye başladıysa da, diğer bir eksende, hâla daha eşinin egomanyasında şiddet, dayak ve kötü muameleye dayanarak , hayata tutunmaya çalışan,doğurganlığını erkeğe karşı hayat poliçesi gibi kullanan ve çoğu zaman bunun işe yaramadığını yaşayarak kabullenen,çekilmez yaşam sürecini izole edebilmek için de, KADERİMDİR KATLANMAK ZORUNDAYIM gibi algılayan ve aslında yetişme tarzı ile henüz FEMİNİZMİN kelime anlamını bile çözmekten çok uzaklarda, çok alt kategorilerde bir kadın kitlesinin mevcudiyetini de yadsıyamayız.

Bu iki kadın grubu arasında kalan ve gitgide açılan bu vahim uçurumun da feminizm hareketlerinin mitinglerdeki yazılı afiş ve PANKARTLARDAN;
YASALAR VE RADİKAL YAPTIRIMLAR YOLU İLE; hayata geçirilmesi sonrasında, zamanla kapanacağına inançlıyım.

Kadının kişisel HAK ARAYIŞI dır kısaca feminizim.Erkek çoğunluğun desteği alınarak el, ele alınmalıdır bu hak.

Önce erkekler kadına birer cinsel obje ya da tapulu malıymış gibi zayıf merceklerle bakmaktan vazgeçmeyi başaracak,ardından kadının hareket alanı; bu tölere ile zaman içerisinde hakettiği merkeze oturacaktır.
Bunun özünde yüne biz kadınlar söz sahibiyiz,çünkü erkek çocukları yetiştirme tarzlarımızda yeni ve daha çağdaş açılımlar geliştirmek mecburiyetindeyiz.

SEN ERKEKSİN, DAHA ÜSTÜNSÜN ,CİNSİYETİN DOLAYISI İLE -KIZ KARDEŞİNDEN- DAHA AYRICALIKLISIN.

Bu aykırılığı enjekte eden, ya da varolan bu yaklaşımı engellemeyen yine biz analarız.Yıkmaya da engellemeye de ancak analar olarak biz kadınların kudreti yeter,diye düşünmekteyim.

Kısaca,bir kadın olarak kadının bu çağdaş profilini destekliyorum.
Old 06-01-2007, 21:57   #15
ebruli hanım

 
İyi Öncelikle merhaba sevgili Habibe hanım...

Ben öncelikle böylesine seviyeli ve çok gerekli konuların tartışıldığı bir siteye üye olmaktan ve aranızda bulunmaktan çok büyük mutluluk duyduğumu belirtmek isterim.Sevgili Habibe hanım ben sizin yazılarınızı büyük bir merakla takip etmekteyim.Bu siteye değerli dostum Şehper Demirel'in tavsiyesi ile gözatmaya başladım.Derken kısa bir süre içinde siz ve diğer hukukçu üyelerinizin yazıları,tartışmaları sayesinde çok şey öğrendiğimi farkettim.Sizlere bu vesile ile teşekkür ediyorum...
Ben feminist kadın deyince şunu anlıyorum:Hayatındaki herşeyi, yaşadığı,
gördüğü,duyduğu herşeyi sorgulayan,düşünen kendisini geliştiren ve kendisini diğer cinsten, yani erkeklerden hiçbir konuda asla aşağıda görmeyen,haklarının bilincinde olan kadınlar diye tanımlıyorum.Ben kadınlara uygulanan her türlü haksızlıkta sadece erkekleri suçlu bulmuyorum.Bence bu konuda biz kadınların da hataları var.Çoğu zaman yarı deli gözüyle bakılan, feminist olarak nitelendirilen (ve pek çok erkek kadar tanıdığım pek çok kadının da bıyık altından güldüğü,dalga geçtiği) bu kadınlar bilmezler ki onların haklarını onlardan fazla düşünüyor ve savunuyorlar...
Old 04-03-2007, 17:53   #16
A.Turan

 
Varsayılan

"feminzmi elbette burjuva savunacaktır. Ekonomik yönden kalkınmış, gelir seviyesi yüksek olduğu kadar genellikle aydın olarak nitelenecek kadınlar. Öte yandan bu kadınların özde kendileri açısından fenizmi savunmaya ihtiyaçları bulunmayabilir. Bu durumda bunların savunuyor olması hareketi anlamsızlaştırmaz. Kaldı ki,köyde kocasından dayak yiyen ve ağır işlerde çalıştırılan, hakkını aramak hakkından baskı ve şiddetle yoksun kılınan kadınlar bu hareketi yürütemezler.
Güçlü burjuvazı hak almak yolunda da başarılı olur. Kölelik her ne kadar ilk kölenin başkaldırması ile son bulmuş ise de yüzyıllar sürmüştür. Oysa burjuvazinin bütün başkaldırılarında sonuç tarihi kesitte hemen denilecek sürede elde edilmiştir.
Ben feminizm hareketini önemsiyor ve destekliyorum. Benim kızım, kızkardeşim ve annem aklıma geliyor.
İnsanlar, sosyal, ekonomik ve akıl sahibi varlıklar olarak diğer canlılardan ayrılır. Dolayısıyla fiziken güçlü olmalarından yararlanarak kadınları insan olmanın doğal haklarından yoksunlaştırmak insani bir davarınış olamaz.
Bu sebeple sayın kayar'ın alıntı yaptığı yazarın sözlerine katılmıyorum." sayın el-turkonun bu sözlerine imza atıyorum.


Feminist kadınları nasıl bilirsiniz sorusunun yanıtına gelince;
İYİ BİLİRİZ
Old 05-03-2007, 14:15   #17
Hekimbaşı

 
Varsayılan 'Kadıncı' desek olur mu?

Sn.Katılımcılar,

Feminist sözüğü her nedense komünist, faşist sözcüklerini çağrıştırıyor ve irkilmeme yol açıyor. Belki gençlik çağımı bunların savaşcıları arasında geçirdiğim içindir, bilemiyorum. Hiç öneren oldu mu; 'kadıncı' diye bir sözcük önersem, acaba kabul görür mü?

Sözcüğün kendisini bir yana bırakarak -kadın hakları savunucusu biri- olarak algılarsam, bana felsefi olarak yanlış geliyor. Cinsiyete dayalı hak olamayacağını düşünüyorum. Ama sözcüğü -toplumun kadınlara layık gördüğü ikinci sınıf muameleyi ortadan kaldırmaya çalışan biri- olarak algılarsam, çok sevimli geliyor. Kadınlara haksızlık yapıldığı muhakkak. Bu haksızlıklar yasa yoluyla yapılmışsa, hak mücadelesi yoluyla kaldırılmalarına çalışılmasını doğru buluyorum. Ancak, bu haksızlıklar yasalara dayalı değil de, toplumun öğreti ve algılamaları sonucunda ortaya çıkıyorsa, bunların cinsiyete göre ayrımcılık uygulayan yasalar yoluyla düzeltilme istemini yanlış buluyorum. Yani; bana göre bu bütünüyle bir hak mücadelesi değil; çok azı hak, çoğu denk bir yaşam mücadelesi. Elbette bunun için örgütlenilmesi gerekiyor. Kadınların sosyo-ekonomik güçsüzlükleri ortada olduğuna göre, güvence sağlayan devlet destekleri sağlamak şart. Hem örgütler, hem bu destekler, hem de bunlardan yararlananlar yasa yoluyla korunmazsa da ayakta duramaz, etkin olamazlar. Yani, ayrı hak vermek değil, mücadeleyi koruma altına almak gerekir.

Düşünce yordamımı belirledikten sonra, dönüp kadıncıları nasıl değerlendirdiğimi gözden geçirdiğimde; hak mücadelesi ile denk bir yaşam mücadelesini birbirine karıştırmadıkları oranda sevimli ve korunması, hatta desteklenmesi gereken, cesur insanlar olarak görüyorum. Bunun ayırdına varmadıkları ve herşeyi yasalarda cinsiyete dayalı hak olarak tanımlamaya kalkıştıklarında; saldırgan ve karşı çıktıkları erkek davranışlarını sergileyen; yani haksızlık yapan insanlar olarak görüyor ve sevimsiz buluyorum. Hele bir de; binlerce yılda oluşmuş toplumdaki sakatlıklar için erkekleri yargılamadan suçlu ilan edip, şu anki erkeklere önyargılı düşmanlık ilan ettiklerinde; mantıksız, ölçüsüz ve tahammül edilemez olduklarını düşünüyorum.

Bundan bağımsız olarak; kadıncıların da diğerleri kadar güzel, iyi, sevecen birer kadın olarak bu mücadele içinde yer aldıklarını görmek beni mutlu ediyor. Bazı katılımcıların belirttiği gibi, bu bir burjuva hareketi; ama öyle olması da, burjuva olmayı başarabilmişlerin dert ortaklarına sahip çıkma kararlılığını gösterdiği için, beni ayrıca mutlu ediyor. Hele bir de anneyseler ...

Saygılarımla,
Old 05-03-2007, 15:44   #18
NİLGÜN SEYMEN

 
Karar Eğitim...eğitim...eğitim!

Ne zaman ki,

KADINDAN SORUMLU BİR BAKANLIK,başımızda bir şemsiye gibi açılarak,bizlere acziyetimizi anımsatmaz;

İŞTE O ZAMAN BEN KADIN OLARAK HAKETTİĞİMİZ KİMLİĞE KAVUŞTUĞUMUZU HİSSEDECEĞİM.

Bunun ilk adımı,kız çocuklarımızı hayata hazırlamaktan vazgeçmeyeceğiz.
Erkek çocuklarına da KADINA saygı yollarını öğreteceğiz.
Nasıl?
-------
Eşine el kaldırmaması gerektiğini,
Eşine küfretmemesi gerektiğini,
Eşini incitmemesi gerektiğini,
Eşinin sosyal haklarına saygı duyması gerektiğini,
Eşinin yaşam hakkını taciz etmemenin gerektiğini.

Daha aile ocağında bu toplumsal yaranın merhemi sürülecek,ve kadın imajındaki çürükler morluklar ve enkazlar onarılacaktır.

Bu durumda FENİZM diye bir asaya da tutunmak gereğini hissetmeyeceğimize inanıyorum.
Her iki cins de eşit adımlar atmazlarsa,bu ezilmişlik asla izole edilemez.

SEVGİLER.
---------
Old 05-03-2007, 22:36   #19
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan

Feminist Kadınları;
Çağdaş, insancıl akımın öncüleri ve taraftarları ve önderi olarak HUMANİST yurttaşlar olarak bilirim..

Yaratma özgürlüğünü savunduğu, ya tutulacak kadar yakın, ya unutulacak kadar uzak düşüncesi ROMANTİZMİN temsilcileri ve her birini ROMANTİK BİR YÜREK olarak bilirim.

Gerçeklerin gözlemlerle belirleneceğini saptadıkları için POZİTİVİST olarak bilirim.

Var olmayan fikirlerin düşünülen benzeyişine karşı çıktıkları için REALİST olarak bilirim.

Yüzyıllardır uzlaşma kültürünü yaşamlarına sindirdikleri için CONVENSİONALİST olarak bilirim.

Siyasal ve sosyal eşitliği sonuna kadar savunan EGALİTARİANİST ler olarak bilirim.

Kadın haklarını ve sorunların bütün insanlar için genel bir sorun olarak saptadıkları için UNİVERSALİST olarak bilirim.

Ve ben FEMİNİST kadınları;
Nazım Ustanın Kurtuluş Savaşı Destanında ki kadınlar gibi bilirim …
Old 06-03-2007, 01:08   #20
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
Feminist sözüğü her nedense komünist, faşist sözcüklerini çağrıştırıyor ve irkilmeme yol açıyor.


Sn.Hekimbaşı

..ist sözcüğünün sizi "irkiltmesi" kadın hakları söz konusu olduğunda gündeme geliyor sanıyorum.Başka bir konuda yazarken ve kendinizi tanımlarken böyle bir olumsuz duygu belirtmemiştiniz.Hatırlayacaksınız,Hekim Hakları konulu tartışmada yazmış olduğunuz 7.mesajdaki satırınız aynen şöyle:
Alıntı:
Komünist değilim, sosyalistim, ama konuyla bunun ne alakası var, nereden çıktı?
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=11990

Bu noktada başka söze gerek yok.

Alıntı:
Cinsiyete dayalı hak olamayacağını düşünüyorum.


Cinsiyete dayalı bir haksızlık varsa,cinsiyete dayalı hak niçin olmasın?

Kadının insan haklarını savunmak zaten var olan haksız bir duruma müdahale etmektir.Bu haksızlığın sebebi ve bu haksızlıktan yararlanan kadınlar değildir.Öyle ise haksızlığın karşısına hak talebiyle çıkmak,haksızlığı savunmaktan ve meşrulaştırmaktan daha değerlidir ve insancadır.

Alıntı:
bu haksızlıklar yasalara dayalı değil de, toplumun öğreti ve algılamaları sonucunda ortaya çıkıyorsa, bunların cinsiyete göre ayrımcılık uygulayan yasalar yoluyla düzeltilme istemini yanlış buluyorum
.

Toplumun yanlış öğreti ve algılamaları konusu hiç basit bir konu değildir.Hatta çok fazlaca önemlidir.Hatta öyle önemli bir konudur ki,"toplumun insan haklarına aykırı öğreti ve algılamaları yasaları belirleyebilir ve yasada yer almış bir haksızlık ise mevcut durumun kurumsallaşmasına ve meşrulaşmasına yol açabilir.

Hatırlayalım,6.Uyum paketi 19.a ile 2003 yılında yürürlükten kaldırılan TCK 462 madde düzenlemesi ile töre/namus gerekçesi ile öldürmeler arasında çok sıkı bir ilişki vardır.
Madde söyleydi:

Alıntı:
zinayı icra halinde veya gayrimeşru cinsi münasebette bulunduğu esnada meşhuden yakalanan veya zina yapmak veya gayrimeşru cinsi münasebette bulunmak üzere yahut henüz zina yapmış veya gayrimeşru cinsi münasebette bulunmuş olduğunda zevahire göre şüphe edilmeyecek surette görünen bir koca veya karı yahut kız kardeş veya fürudan biri yahut bunların müşterek faili veya her ikisi aleyhine karı veya koca yahut usulden biri veya erkek veya kız kardeş tarafından işlenmiş olursa fiilin muayyen olan cezası sekizde bire indirilir ve ağır hapis cezası hapis cezasına tahvil olunur.
Müebbet ağır hapis cezası yerine dört seneden sekiz seneye...

Görüldüğü gibi düzenleme mevcut ve haksız uygulamayı kurumsallaştırmaya yardım etmiş ve daha da pekiştirmiştir.Bu madde geçmişte yer almamış olsaydı veya eşitsizlik iddiası ile Anayasa Mahkemesine bir dava yolu ile gönderildiğinde iptal edilebilmiş olsaydı 6.Uyum paketine ihtiyaç olmaz ve kıvanç içinde insan haklarına aykırı bir durumu kendi iç dinamiklerimizle çözümlediğimizi gururla söyleyebilirdik.Olmadı,Anayasa Mahkemesi bu maddeyi iptal etmedi.Yürürlükten kaldırma 6.uyum paketi ile oldu.

http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/k...8/K1998-48.htm

Söylemem o ki,uygulamalar ve yasalar çok da farklı değil,birbiri içinde geçmiş durumdadır.

Diğer yandan tüm yurttaşların insan olmaktan kaynaklanan hak ve özgürlüklerini kullanabilmeleri için yasaların yol gösterici olmasına da ihtiyaç duyulabilir.Töre saiki ile öldürmenin nitelikli hal sayılması gibi.


Alıntı:
Bunun ayırdına varmadıkları ve herşeyi yasalarda cinsiyete dayalı hak olarak tanımlamaya kalkıştıklarında; saldırgan ve karşı çıktıkları erkek davranışlarını sergileyen; yani haksızlık yapan insanlar olarak görüyor ve sevimsiz buluyorum.


Sn.Karaca

Yasaları ve dayanakları anlamlandırmada ,hakları yoksayan bir yorum getirme savurganlığımız olamaz.

Örneğin başka bir forumda yer aldığı için örnek veriyorum:her türlü şiddet suçtur,aile içinde gerçekleşir ise suç olmaz denilemez.Öldürmek suçtur,aile içinde suç değilidir denilemez,tecavüz suçtur deyip evlilik içinde tecavüz de suç değildir,denilemez.

İnsanlığın ortak mirası olan insan haklarını ve yasayı insan onuruna yakışır biçimde okumak sorumluluğu ve zorunluluğu sevimsizlik ise,varsın sevimsizlik olsun.Bunu onur kabul etmek gerekir.

Alıntı:
Hele bir de; binlerce yılda oluşmuş toplumdaki sakatlıklar için erkekleri yargılamadan suçlu ilan edip, şu anki erkeklere önyargılı düşmanlık ilan ettiklerinde; mantıksız, ölçüsüz ve tahammül edilemez olduklarını düşünüyorum.

Sizin söyleyişiniz ile binlerce yılda oluşmuş toplumdaki sakatlıklardan yararlananlar mı mantıksız,ölçüsüz ve tahammül edilmezdirler yoksa bunu görünür hale getiren kadınlar mı?


Aynı konuların yüzmilyonlarca kez yeniden ,yeniden tartışılması ve hala tartışılması oldukça yorucu.

8 Mart yaklaşırken yorulmadan yola devam eden ve kadının insan haklarını gerçekleştirmeye katkı sunan bütün kadınları saygıyla selamlıyorum.

Saygılar
Old 06-03-2007, 06:45   #21
Cest la vie

 
Varsayılan

Alıntı:
Feminist sözüğü her nedense komünist, faşist sözcüklerini çağrıştırıyor ve irkilmeme yol açıyor. Belki gençlik çağımı bunların savaşcıları arasında geçirdiğim içindir, bilemiyorum. Hiç öneren oldu mu; 'kadıncı' diye bir sözcük önersem, acaba kabul görür mü?
Sayin Karacaoglu,
Psikiyatrist, Pediatrist, Anestezist, Ortopedist gibi unvanlara sahip meslektaslariniza ne tur isimler oneriyorsunuz acaba? Meslek hayatiniz irkilmelerle gecmis olmali!

Turkce gibi esnek bir dilde bu sekilde bir yakistirma yapmanizi nedense iyiniyetle karsilayamiyorum. Mutlaka isim degistirecekseniz "Kadin Haklari Savunucusu" da diyebilirdiniz. Felsefi acidan bu terim hos gelmiyorsa, 'esitlik mucadelecisi' tarzi isimler de onerebilirdiniz.
Ama 'kadinci' demek...

Saygilarimla
Old 06-03-2007, 10:15   #22
Hekimbaşı

 
Varsayılan Yanlış bir yere yazdım galiba

Sn.Kayar, Sn.Ahu,

Biz feministiz demediniz, ama öyle olduğunuz biliniyor ve anlaşılıyor. Bu nedenle duyarlık göstermenizi anlıyorum. Ancak, konu ortada. İnsanlardan feministleri nasıl bildiklerini anlatmalarını istediniz, ben de bir insanım ve anlatıyorum. Ancak; görüyorum ki; ne başka türlü düşüneni dinlemek, ne de anlatılanı anlamak için çaba göstermiyorsunuz. O zaman başlığı 'feministler feministleri nasıl biliyor' diye açmanız gerekirdi.

Yasalar toplumu biçimlendirmez veya toplum yasaları biçimlendirmez diyen yok. Böyle bir söz yazıda yer almıyor. Yasalar yoluyla haksızlık varsa düzeltilmesi, cinsiyete dayalı ayrımcılığın ortadan kaldırılması gerektiğini söylüyorum. (Bkz.par 2, tümce 5,6). Ama bunun bir ilke olduğu açıktır; hangi cins konu olursa olsun yaklaşım aynı olmalıdır. Bu gerekçeyle yola çıkarak, tersi yönde ayrımcılık yaratan yasalar peşine düşmek, bu ilkeyi çiğnemek anlamına gelir; diyorum. (Bkz. paragraf 3, tümce 2)

Toplumdaki sakatlıklardan yararlananların kimler olduğu beni hiç mi hiç ilgilendirmez. Her birey kendi suçlarından ceza alır; suçlunun da erkeği kadını olmaz. Nefesinizi yargılanıp suçlu bulunmuşlara saklayın; ben, suçlu bulunmayı bırakın, yargılanmadım bile. Haksızlıkları haksızlıkla düzeltme girişimlerinin sevimli bulunmasını beklemiyorsunuz herhalde. Bunun ifade edilmesine tahammül gösteremediğinizi görmek, beni ister istemez haksızlık talebiniz olduğu düşüncesine ulaştırıyor. Böyle birşeyin farkına varan kim irkilmez? Yasalarda var olduğunu söylediğiniz ayrımcılık sizi isyan bile ettiriyor; ben irkilmişim, sevimsiz bulmuşum, çok mu?

Burası bir hukuk sitesi mi; başka bir yere mi yazıyorum yoksa yanlışlıkla?

Saygılarımla,
Old 06-03-2007, 16:18   #23
Cest la vie

 
Varsayılan

Sayin Karacaoglu,

Ozgurce elestiriyorsunuz ancak elestirilmeye tahammul edemiyorsunuz. Basligi 'Feministlerin Feministler Hakkindaki Dusunceleri' seklinde degistirme oneriniz ne yazik ki temelsiz, cunku bu konuya yazan herkes feminist degil. Ancak bu kadar yazan icinde sadece sizin elestiri almaniz da dusundurucu.

Soruma cevap vermemissiniz, '..ist' ile biten kelimeler sizi urkutuyorsa bunca yil meslektaslariniza nasil hitap ettiniz?

Hakaret olup olmadigi anlasilmayan ancak dilimizin esnekligi sayesinde olmasi pek muhtemel bir terim oneriyorsunuz 'Feministler Hakkindaki Dusunceleriniz" konusunda. Sonra da sessiz kalmamizi bekliyor, dahasi hukuk sitesinde olup olmadiginizi sorguluyorsunuz.

Diyecek bir seyim yok.

Anlamaniz acisindan size bir soru sorarak mesajimi noktalamak istiyorum:

"Sizin kiziniz KADINCI mi?"

Saygilarimla
Old 06-03-2007, 18:16   #24
Hekimbaşı

 
Varsayılan

Sn.Ahu,

Feminist sözcüğünün benim neden irkilmeme yol açtığına ilişkin yanıt vermemiş değilim. İlk yazımda bir neden zaten göstermiştim. Dikkatli okursanız; 22. mesajın 3. paragrafının 4, 5, 6, 7 inci tümcelerinde de bir başka yanıt yer alıyor. Diğer '...ist' lerde öyle bir eğilim yok; onlar birer meslek erbabı ve felsefeye, mantığa, bilime dayanmaksızın bir girişimde bulunduklarına hiç tanık olmadım.

Herşeyin; tabii varsa, bulabilirsem ve uygun düşüyorsa; Türkçe karşılığını kullanmayı yeğlerim. Bu bağlamda kadıncı demek bana göre çok daha uygun; bu içten bir öneriydi. Beğenmediğinizi belirtmeniz yeterli; nedenini bildirmeniz halindeyse muhteşem olurdu.

Biri Arapça, üçü batı dili olmak üzere aldığım yabancı dil eğitimleri sonrasında; dilimizin, bana göre yetenek olan, esnekliğini inanılmaz derecede cazip bulduğumu belirtmek isterim. Anadilimin Türkçe olmasından gurur duyuyorum. Feminist sözcüğüne kendi dilimden bir karşılık aramak da her bu dili konuşan kadar hakkım. Hakaretse aklımdan bile geçmez; çünkü yararına inanmam.

Eleştiriye tahammülsüzlüğüm de nereden çıktı, anlamadım. Ortada eleştiren mi var? Yoksa yargılayıp suçlu bulan mı? Düşünceler eleştirilir; onların ifadesi olan bir yazıyı önyargıyla okuyup kesilen cezalar bildirilmez. Kaldı ki, bu başlıkta o bile eleştirilemez, çünkü düşünce sorulmuş. Sadece öyle kayda geçer, olur biter. Benim nasıl algıladığıma başkaları karar verecek değil ya. Yoksa bu başlık 'hodri meydan, sıkıysa olumsuz birşey söyleyin de haddinizi bildirelim' türünden bir başlık mı?

Her erkeğin kadın düşmanı olduğu önyargısından kurtulunması gerekiyor; ki yazılanlar doğru anlaşılabilsin. Örneğin; şu düşüncem açıktır: toplumsal öğretilerdeki haksızlıkların tersi yönde haksızlıklar yaratacak yasalarla düzeltilmesini savunmak akılcı değildir, sakıncalıdır. Bu tartışılabilir, eleştirilebilir; benim bunu söylemiş olmam veya söyleyiş biçimim değil. Düşünmek ve söylemek hakkım, biçimimse kuralları çiğnemediğim, hakaret etmediğim sürece özgürlüğümdür. En azından, ben başkalarına böyle birşey yapmıyorum ve bu yaklaşımları doğru bulmuyorum.

Sn.Kayar' ın rolünü kapmak istemem ama, biraz daha yazarsam konu dışına çıktım diye, o olmasa Sn.Admin tarafından uyarılırım. Onun için kısaca şöyle diyorum: başlık açıldı, yazdım; sordunuz, hemen hepsinin adresini tek ve ilk yazımdan verdim. Başka sorunuz varsa da oraya bakmanızı öneririm.

Saygılarımla,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Türkiye'de Feminist Parti Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 16 21-07-2009 22:34
Polonya'da Feminist Parti Ayşegül Kanat Kadın Hakları Çalışma Grubu 4 15-12-2006 20:51
Sizlerin Hiç Feminist Bayramınız Oldu Mu? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 22-10-2006 18:24
Dünya Kadınları 2000 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 11-02-2006 11:35
Kadınları Araç Kullanması Hakkında Armağan Konyalı Kadın Hakları Çalışma Grubu 7 14-02-2004 14:37


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07563400 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.